YERİN YAPISI OLUŞUMU VE JEOLOJİK ZAMANLAR ADI: CANSU SOYADI: KOÇAK NUMARASI: 5182 SINIFI: 9/E
Yer'in Yapısı ve Oluşum Süreci Dünya’nın oluşumuyla ilgili çeşitli teoriler varsa da bunlardan en güçlü olanı Big Bang(Büyük Patlama) teorisidir. Büyük patlamanın sonucunda oluşan galaksiler, yıldızlar ve gezegenler zamanla birbirinden uzaklaşmışlardır. Bu uzaklaşma günümüzde de devam etmekte olup, evrenin sürekli olarak genişlemekte olduğu kabul edilmektedir. Dünyamız oluşumundan hemen sonra sıvı haldeki maddelerden meydana gelmiş bir alev topu halindeyken zamanla ısısının düşmesiyle soğumuş ve dış kabuğu oluşmuştur. Bugün dünyanın yüzeyi katı ve kararlı gibi görünüyorsa da değişimler sürmektedir. Yeryüzü, sürekli bir biçimde yapıcı ve yıkıcı süreçler sonucunda değişime uğramaktadır. Bunların çoğu çok yavaş oluştuğundan ancak özel bilimsel yöntemlerle saptanabilmektedirler. Bir sıradağın oluşumu milyonlarca yıl sürerken şiddetli bir yanardağ püskürmesi veya depremler Dünya’nın yüzeyini bir kaç gün, bir kaç saat hatta bir kaç dakika içinde bile değiştirmektedir.
DÜNYANIN MERKEZİ Bilim adamları dünyanın iç yapısıyla ilgili çeşitli araştırmalar yapmaktadırlar. Şu ana kadar yerin merkezine doğru açılan en derin kuyu Ruslar’ın açmış olduğu 10 km’lik sondaj kuyusudur. Bu derinlik yerin iç yapısı hakkında ancak sınırlı bazı bilgilerin elde edilmesine yardımcı olmaktadır. Çünkü Dünya’nın merkezindeki çekirdeğin 6378 km. derinlikte olduğu görülmektedir. Bu yüzden yerin iç yapısıyla ilgili bilgilere deprem dalgalarının hızı ve izlediği yol, volkanizma sırasında püsküren maddeler, taşların yapısı ve maden aramaları sırasında yapılan kazılar incelenerek ulaşılmıştır. Bu bilgiler sonucunda Dünya’nın farklı sıcaklık, yoğunluk ve bileşimdeki katmanlardan oluştuğu tespit edilmiştir. Yerküre, yeryüzünden yerin merkezine doğru yerkabuğu, manto ve çekirdek olmak üzere üç katmandan oluşur. Bu katmanların fiziksel ve kimyasal özellikleri birbirinden farklıdır. Yer kabuğundan yerin merkezine doğru inildikçe yoğunluk, sıcaklık ve basınç değer lerinde artış olmaktadır.
a. Yer Kabuğu Yerkürenin en üst kısmında yer alan kabuk soğuk, katı ve kırılgan kayaçlardan oluşur. Litosfer adı verilen yer kabuğu kızgın manto üzerinde adeta yüzer haldedir. Yer kabuğunun kalınlığı dünyanın her yerinde farklılık gösterir. Karalarda ortalama 30-40 km, okyanus diplerinde ise 8-10 km kadardır. Yer kabuğu da özellikleri birbirinden farklı iki katmandan oluşur. Üst katmanda yeni çökelmiş tortul taşlar ile katılaşmış eski tortul taşlar en önemli yeri tutar. Kabuğun bu üst kısmı daha hafiftir ve yoğunluğu 2,7 gr/cm3 kadardır. Yer kabuğunun bu üst kısmına kıtasal kabuk ya da bileşiminde silisli ve alüminyumlu maddeler bulun duğu için sial adı verilir. Kabuğun alt kısımları daha ağır taşlardan oluşmuştur. Burada yoğunluk 3 gr/cm3civarındadır. Yerkabuğunun daha yoğun olan bu kısmına okyanusal kabuk ya da bileşiminde silisli ve magnezyumlu mineraller bulunduğu için sima adı verilir. Sial katmanı dağların altında en kalın, okyanus tabanlarında ise en incedir. Yer kabuğunun daha kalın olduğu parçalar kıtaları oluşturur. İnceldiği yerlere ise okyanuslar yerleşmiştir. Kıtasal kabuk okyanusların altında ya çok incedir ya da hiç yoktur. Böyle yerlerde okyanus tabanları doğrudan sima katmanından meydana gelir.
Yer Kabuğunun Malzemesi: Taşlar Yer kabuğunun ana maddesini çeşitli minarellerin bir araya gelmesi ile oluşan taşlar (kayaçlar) meydana getirir. Taşların asıl kökeni mağmadır. Mağmanın katı-laşması ile oluşan taşlar daha sonra dış kuvvetlerin etkisi ile parçalanıp taşınarak tortul tabakalar halinde birikmişler ya da sıcaklık ve basınç altında değişime uğrayıp farklı taş gruplarına dönüşmüşlerdir. Yer kabuğunu oluşturan kayaçlar üç ana gruba ayrılarak incelenebilir.
1. Püskürük (Başkalaşım) Kayaçlar Mağmanın yer kabuğuna sokulması ya da yeryüzüne çıkarak katılaşması sonucu oluşur. Püskürük kayaçlar katılaşmanın gerçekleştiği yere göre ikiye ayrılır. a. İç Püskürük Kayaçlar Mağmanın yer kabuğunun içinde ağır ağır soğuması sonucu oluşan taşlardır. Soğuma yavaş olduğu için genellikle çok sert ve iri tanelidirler. Başlıcaları granit, siyenit, diyorit ve gabrodur. Granit, kendine özgü yerşekilleri oluşturması açısından diğer kayaç türlerinden ayrılır. Granitler esasında sert ve dayanıklı kayaçlar olmakla birlikte bir kısmı çeşitli nedenlerle kimyasal çözünme ve fiziksel parçalanmaya uğrayarak granit topoğrafyası adı verilen özel yerşekillerinin oluşmasına yol açarlar. İskoçya’d bulunan Tor topografyası bunun en güzel örneklerindendir.
b. Dış Püskürük Kayaçlar Mağmanın yeryüzüne çıkarak soğumasıyla oluşmuş kayaçlardır. Soğuma hızlı olduğu için genellikle yumuşak ve ince tanelidirler. Bu taşların başlıcaları bazalt, andezit, volkan camı (obsidyen), sünger taşı ve tüftür. Bazalt ve andezitler tüflere göre aşınmaya karşı daha dayanıklıdır. Bu yüzden bazalt kayaçları ile volkanik tüflerin yaygın olduğu Nevşehir, Ürgüp, Göreme yöresindeperibacaları adı verilen ilginç yüzey şekilleri oluşmuştur. Yeryüzündeki taşlar, fiziksel ve kimyasal olaylarla parçalanır ve ayrışır. Bunun sonucunda oluşan çeşitli boyuttaki malzemeler (kum, kil, çakıl vb.) ile suda çözünmüş halde taşınmış maddeler deniz ve göl gibi çukur alanlarda birikir. Birikme ortamında genellikle düzenli bir çökelme meydana geldiği için bu kayaçlar tabakalı bir yapı gösterir. Tortul tabakaların içerisinde oluşturdukları dönemlere ait çeşitli canlıların taşlaşmış kalıntılarından oluşan fosiller bulunur. Fosiller tortul tabakaların oluşum dönemi ve özellikleri hakkında bilgi verirler. Akarsular, rüzgârlar ve buzullar gibi dış kuvvetler tarafından aşındırılan maddelerin, yeryüzünün çukur yerlerinde tabakalar halinde birikmesi ve irili ufaklı tanelerin doğal bir çimentoyla birleşmeleri sonucu oluşur. Bu taşların başlıcaları; kil taşı, kum taşı, ve çakıl taşı (konglomera) dır. Kumlu ve killi arazilerde yamaçların sel suları ile aşırı derecede yarılıp parçalanmasıylabadlans (kırgıbayır) topoğrafyası oluşur.
c. Kimyasal Tortul Kayaçlar Suda eriyerek çözünmüş halde bulunan maddelerin daha sonra çökelerek birikmesi sonucunda oluşmuşlardır. Bu taşların en yaygın olanları kalker (kireçtaşı, jips (alçı taşı) ve kaya tuzudur. Kalker (kireçtaşı) üzerinde oluşan şekillere karstik şekiller adı verilir. Örneğin, Denizli- Pamukkale’deki travertenler ve mağaralarda görülen sarkıt ve dikitler bu şekilde oluşmuş taşlardır.
d. Organik Tortul Kayaçlar Bitki ve hayvan kalıntılarının deniz ya da göl çanaklarında birikmesi ile oluşurlar. Bitki kalıntılarının birikmesiyle taş kömürü ve linyit, hayvanların iskelet kısımlarının birikmesiyle mercan kayası ve tebeşir meydana gelmiştir.
e. Başkalaşım Kayaçlar Daha önceleri oluşmuş püskürük ve tortul taşların yüksek sıcaklık ve basınç altında kalarak renk ve şekil değiştirmeleri sonucu oluşan kayaçlardır. Yer kabuğu üzerinde bulunan kayaçlar sürekli olarak birbirleri ile dönüşüm içindedirler. Kayaç döngüsü denilen bu olayda mevcut taşlar yerin derinliklerine inerek mağmaya ulaşır ve burada erir. Sonra tekrar mağma ile yeryüzüne çıkarak soğurlar böylece katılaşım kayaçlar (püskürük taşlar) oluşmuş olur. Yer kabuğunun yapısı ve jeolojik gelişimi ile yer altı zenginlikleri arasında güçlü bir ilişki vardır. Bazı madenlerin oluşması volkanik olaylarla ilgilidir. Krom, demir, kurşun, pirit, manganez gibi madenler bunların başlıcalarıdır. Örneğin ülkemizdeki zengin krom yataklarının varlığı volkanik olaylara bağlıdır. Taşkömürü ve linyit gibi madenler ise bitkilerin havasız bir ortamda karbonlaşmasıyla oluşmuştur. Bir yerin jeolojik yapısı hakkında en sağlam bilgileri yer altı zenginlikleri verir.
Manto Yer kabuğu ile çekirdek arasındaki katmandır. Çekirdeği örtü gibi sardığı için bu isim verilmiştir. Mantonun yer kabuğuna yakın daha akışkan kısmına astenosfer denir. Kıtalar akışkan olan bu katman üzerinde yüzer haldedir. Burada meydana gelen yatay ve dikey doğrultudaki akıntılar yeryüzünde dağ oluşumu, deprem, volkanizma gibi iç kuvvetlerin kaynağı durumundadır.
Çekirdek Yer kürenin en iç kısmında çekirdek bölümü bulunur. Bileşiminde daha çok demir ve nikel bulunduğu için yoğunluğu en fazla olan katmandır. İç ve dış çekirdek olmak üzere iki bölümden oluşur. Dış çekirdek sıvı, iç çekirdek ise basıncın etkisiyle katı haldedir.
JEOLOJİK ZAMANLAR Dünya, bugünkü şeklini alıncaya kadar çeşitli evrelerden geçmiştir. Birbirinden farklı bu evrelerden her birine jeolojik zaman denir. İnsanlık tarihinde çeşitli çağlar olduğu gibi (orta çağ, yeni çağ, yakınçağ vb.) yer kabuğunun tarihinde jeolojik zamanlar vardır. (I. zaman, II. zaman, III. zaman gibi.) Tarihi çağlarda nasıl Dünya’nın siyasi, sosyal ve ekonomik yapısında değişmeler olmuşsa, jeolojik zamanlarda da yer kabuğunun yapısında, iklim şartlarında ve canlı türlerinde değişmeler olmuştur. Jeolojik zamanlara ait bilgiler tortul tabakalar arasında bulunan fosillerden elde edilmektedir. Yer kabuğunun oluşumu ile üzerinde yaşadığımız yeryüzünün şekillenmesi çok uzun zamanda gerçekleşmiştir. Yeryüzündeki sıradağlar çukurluklar, volkanik dağlar yer kabuğunun biçim değiştirmesi ile oluşmuştur. Yer kabuğunda meydana gelen değişimleri açıklamak için bir çok teori ileri sürülmüştür. Bunlardan kıtaların kayması teorisi 1915 yılında Alman bilim adamı Alfred Wegener tarafından ortaya konmuştur. Bu teoriye göre, kıtalar önceleri tek bir kıta olan Pangea’yı meydana getirirken 2. ve 3. zamanlarda parçalanarak birbirinden uzaklaşıp bugünkü görünümünü almıştır. Yer kabuğunun, mantonun etkisiyle hareket etmesine yer kabuğu hareketleri ya da tektonik hareketler (tektonizma) denir. Tektonik hareketlere sebep olan enerjinin kaynağı mağmadır.