Fecr-i Âtî
..“Bireyci sanat anlayışı, bize Edebiyat-ı Cedide’den miras kalmıştı ve biz bunu söylemekle ortaya yeni bir görüş getirmiyorduk. Öyle ya, Edebiyat-ı Cedidecilerin, özellikle Hüseyin Cahit’le Mehmet Raufun, Dr. Rıza Tevfik’le estetik konusu üzerinde tartışılırken ter ter tepinircesine “Güzellik görecelidir, güzellik görecedir.” deyişlerinin, bizim “Sanat kişisel ve saygıya değerdir.” sözünden farkı neydi” Bu parçada, yazarın “biz” dediği kimler olabilir? A) Garipçiler B) Servet-i Fünûncular C) Yeni Lisancılar D) Yedi Meşaleciler E) Fecr-i Aticiler
Edebiyatımızda ilk edebî topluluktur. Türkiye’de 1908 Meşrutiyet İnkılabı ardından yapılan ilk edebi hareket, Fecr-i Âtî toplantısıdır. Edebiyatımızda ilk edebî topluluktur.
(sonra sırasıyla, Fazıl Ahmet, Hamdullah Suphi ve Celal Sahir) Ahmet Samim, Ahmet Haşim, Emin Bülent Serdaroğlu, Emin Lami, Tahsin Nahit, Celal Sahir, Cemil Süleyman, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Refik Halit Karay, Şahabettin Süleyman, Abdülhak Hayri, İzzet Melih Devrim, Ali Canip Yöntem, Ali Süha Delibaşı, Faik Ali Ozansoy, Fazıl Ahmet Aykaç, Mehmet Behçet Yazar, Mehmet Rüştü, Fuat Köprülü, Müfit Ratip, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, İbrahim Alaettin Gövsa. 20 Mart 1909, Hilal Matbaası Faik Ali ilk başkan. (sonra sırasıyla, Fazıl Ahmet, Hamdullah Suphi ve Celal Sahir) İsim babası Faik Ali Uzlaşılan bazı kararlar: “Sanat şahsi ve muhteremdir.” Edebiyat ciddi ve önemli bir iştir, bunun halka anlatılması lazımdır. Türk edebiyatını Batı edebiyatına yaklaştırmak esastır. Seviyeli fikir münakaşalarıyla halkı aydınlatmak; Değerli ve önemli yabancı eserleri Türkçeye kazandırmak;
24 Şubat 1910, Servet-i Fünûn Edebiyatımızda ilk edebi bildiri (beyanname)
Ne yaptılar? Şiirde sembolizm, öykü ve romanda Maupassant, tiyatroda İbsen örnek alınır. Fransız edebiyatını örnek aldılar. Eserlerinde aşk ve tabiat konusunu işlediler. Duygulu ve romantik bir aşkı dile getirdiler. Gerçekten uzak tabiat tasvirleri yaptılar. Aruz veznini kullandılar. Serbest müstezatı geliştirerek kullandılar. Ağır bir dil kullandılar. Herhangi bir yenilik getirememişlerdir. Serveti Fünûn edebiyatının devamından öteye gidememişlerdir.
Servet-i Fünûn şiiri ile Fecr-i Âtî şiirinin başlıca özellikleri arasında ilk olarak, kullanılan malzemedeki birlik dikkati çeker. (I)Fecr-i Âtî şiirinin başlıca temaları, Servet-i Fünûn şiirinde olduğu gibi, aşk ve doğadır. (II)Aşk kadar doğa betimlemeleri de tümüyle özneldir. (III)Dilde Servet-i Fünûncuların tuttuğu yol benimsenerek şiir diline Arapça ve Farsçadan yeni sözcükler alınmış, konuşma dilinden uzaklaşılmıştır. (IV)Vezin, yine aruzdur. (V)Ancak Fecr-i Âtîciler de Servet-i Fünûncular gibi sembolik şiirden uzak durmuştur. 2010- Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisinde bilgi yanlışı vardır? A)I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
D) Faruk Nafiz Çamlıbel E) Yahya Kemal Beyatlı 1909’da Fecr-i Âtî topluluğuna katıldı. Bu topluluğun dağılmasından sonra da şiirler yazmayı sürdürdü. Şiirlerinin hepsi de aruzla yazılmıştır. Aşk ve doğa temalarını işlediği, sembolizm akımı anlayışına uygun olarak yazdığı şiirlerde hayale ve müziğe büyük önem verdi. Güçlü şiirleri yanında, değişik konuları yoğun bir dille anlatan fıkraları da vardır. Burada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir? A) Ahmet Haşim B) Cenap Şehabettin C) Süleyman Nazif D) Faruk Nafiz Çamlıbel E) Yahya Kemal Beyatlı
AHMET HAŞİM (1884 – 1933) Bağdat'ta doğdu. Annesinin ölümü ve 12 yaşında İstanbul‘da Mektebe-i Sultani yatılısı. Çanakkale ve İzmir'de yedek subay. 1928’de sıhhat için Frankfurt seyahati.
Şiir bir hikâye değil, sessiz bir şarkıdır.
Piyale adlı şiir kitabının önsözünde şiir hakkındaki düşüncelerini “Şiir Hakkında Bazı Mülazahalar” başlığı altında toplamıştır. Saf şiirin manifestosudur. Şiir duyulmak, hissedilmek için yazılmıştır. Şiirde musiki anlamdan önce gelmelidir. Şiirin dili musiki ile söz arasındadır, sözden ziyade musikiye yakındır. Şiir, muhtelif tefsîrâta müsâit bir vüs’at ve şümûlü hâiz olmalı. Şiir nesre çevrilemeyen nazımdır. Şiirin kaynağı şuuraltıdır. Şiirlerinde dış dünya iç dünyasıyla birleşir ve iç dünyası, ruhunda aldığı şekillerle yansır.
Eserleri Şiir: Göl Saatleri, Piyale Düzyazı: Bize Göre (deneme - fıkra - sohbet), Gurabâhâne-i Lâklâkan (deneme-fıkra-sohbet) Frankfurt Seyahatnamesi (gezi)
2011-LYS) Ahmet Haşim’in şiirleriyle ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır? A)Şiirlerine dış dünyaya ait gözlemlerinin, iç dünyasında yarattığı izlenimleri yansıtmıştır. B)Yaşanılan hayattan uzak, tamamen hayali bir aleme sığınma isteği, birçok şiirinde görülür. C)Vezin olarak yalnızca ‘’aruz’’u kullanmıştır. D)Türk şiirini Batılılaştırma konusunda ‘’düşünen’’den çok ‘’uygulayan’’ kişidir. E)Şiirlerinde kullandığı tabiat manzaraları genellikle akşam, gurup, şafak, gece, göller ve ormanlar gibi duygulanmaya hayal kurmaya elverişli olanlıdır.
Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak. Sular sarardı... Yüzün perde perde solmakta Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta. Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? Bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta
Yorgun gözümün halklarında Güller gibi fecr oldu nümayan, Güller gibi Yorgun gözümün halklarında Güller gibi fecr oldu nümayan, Güller gibi...sonsuz, iri güller Güller ki kamıştan daha nalan; Gün doğdu yazık arkalarında! Altın kulelerden yine kuşlar Tekrarını ömrün eder ilan. Kuşlar mıdır onlar ki her akşam Alemlerimizden sefer eyler? Akşam, yine akşam, yine akşam Bir sırma kemerdir suya baksam; Üstümde sema: Kavs-i mutalsam! Akşam, yine akşam, yine akşam Göllerde bu dem bir kamış olsam! ramazan dolaşık Bir Günün Sonunda Arzu
Denizlerden Esen bu ince havâ saçlarınla eğlensin. Bilsen Melâl-i hasret ü gurbetle ufk-i şâma bakan Bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin! Ne sen, Ne ben, Ne de hüsnünde toplanan bu mesâ, Ne de âlâm-i fikre bir mersâ Olan bu mâi deniz, Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz. Denizlerden Esen bu ince havâ saçlarınla eğlensin. Bilsen Melâl-i hasret ü gurbetle ufk-i şâma bakan Bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin! Ne sen, Ne ben, Ne de hüsnünde toplanan bu mesâ, Ne de âlâm-i fikre bir mersâ Olan bu mâi deniz, Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz.
TAHSİN NAHİT (1887 – 1919) Mina Urgan'ın babasıdır. Adalar Şairi" olarak tanınır. İlk şiirleri Selanik’te Çocuk Bahçesi dergisinde “T. Nahide” adıyla (1905). Genellikle aşk üzerine şiirler yazdı. Ruhsan Nevvare’yle üç perdelik Jön Türk oyunu (1908) Ruhsan Nevvare ile Aşkımız (1907) ve Sanatkârlar isimli basılmamış iki komedi Şahabettin Süleyman ile birlikte yazdığı Kösem Sultan piyes (1910). Rakibe adlı oyun Henry Kıstemaeckers ve Eugene Delard’ın La Rivale adlı dört perdelik oyunundan adapte edilmiştir. Diğer Oyunları: Yakarım Bu Şehri Evlendiğin Gün, Hicranlar, Sanatkârlar, Firar, Kırk Muhafaza, Osman-ı Sani, Talak
Şiirlerinde aşk ve tabiat öne çıkan önemli iki temadır Şiirlerinde aşk ve tabiat öne çıkan önemli iki temadır. Türk şiirinin en dikkate değer empresyonist şairi kabul edilir.“Köylü vezni” dediği hece veznini kullanmamış, şiirlerini aruz vezniyle yazmıştır. Serbest müstezat, en çok tercih ettiği nazım biçimidir. (2013LYS) Aşağıdaki şiirlerden hangisi bu parçada sözü edilen şaire aittir? A)Sis B)Hürriyet Kasidesi C)O Belde D)Kar Musikileri E)Makber
Fecr-i Âtî beyannamesini imzalayan bazı sanatçılar Millî Edebiyata dahil oldu. Ali Canip Yöntem, Mehmet Fuat Köprülü, Yakup Kadri Hamdullah Suphi Celal Sahir, Refik Halit Karay, Faik Ali Ozansoy, İbrahim Alaettin Gövsa. Mehmet Behçet Yazar, Mehmet Rüştü, Müfit Ratip, Emin Bülent Serdaroğlu, Fazıl Ahmet Aykaç, Ali Süha Delibaşı,
Önce Fecr-i Ati‘ye girip onun sanat anlayışına uygun şiirler yazmış olan ---------,1911’den sonra, şiirlerini ‘’Yeni Lisan’’ anlayışı ile yazmaya başladı Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp ile birlikte ‘’Yeni Lisan’’ı açıklamaya çalıştı. Kısa bir süre içinde heceyle yazmaya başladı. Şiirlerinin bir kısmını Geçtiğim Yol adlı kitapta topladıktan sonra, şiiri de bırakarak edebi incelemelerle uğraştı (2010 LYS)Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A)Faruk Nafiz Çamlıbel B)Yusuf Ziya Ortaç C)Ali Canip Yöntem D)Orhan Seyfi Orhon E)Hamdullah Suphi Tanrıöver