Mezopotamya
Sümerler İmparatorluğu Mezopotamya'da ortaya çıkan sayısız medeniyetin temelini Sümerler atmıştır. Ayrıca yazı ve astronomi de ilk kez Mezopotamya'da Sümerlerde ortaya çıkmıştır.[1] Genel kanı Sümerlerin çağdaşı olan halklarla yakın etkileşim ve benzerliklerinin olduğu yönündedir. Sümer Devleti, Sami olmayan bir topluluk tarafından kurulmuştur.[2] Mezopotamya'da yaşayan birçok farklı kavimden ilk öne çıkan ve daha sonraki medeni oluşumların temelini atan Sümerlerdir. Gerek yazı, dil, tıp, astronomi, matematik, gerekse din, fal, büyü ve mitoloji gibi alanlarda ilk öne çıkan ve bilinen toplum Sümerlerdir. "Yaratılış" ve "Tufan"a ilk kez Sümerlerde rastlanır. Sümer döneminde 21'i büyük olan yaklaşık 35 büyük şehir ve kasaba vardı. Bunlar arasında Kiş,Nippur, Zabalam, Umma, Lagaş, Eridu, Uruk ve Ur sayılabilir.
Sümerler. İlk medeniyet, ilk devlet ve ilk sosyal toplum Sümerler! İlk medeniyet, ilk devlet ve ilk sosyal toplum. Tarihin başlangıç noktası kabul edilen Sümerler, insanoğlunun dağınık ve otorite altına girmeden yaşadıkları karanlık çağlarda muazzam genişlikte bir coğrafyayı yurt edineler ilk devlet ve YÖNETİM biçimini oluşturmuş, ilk kültürel eserleri ve yazıyı ortaya çıkartarak insanoğluna medeniyeti armağan etmiş efsanevi bir toplum olmuştur.
Sümerlerin yazıyı icat etmesi İlk yazıyı M.Ö. 3200 yıllarında Sümerler buldular. İlk yazıları şekiller üzerine kurulu yani her varlık ve olay için bir şekil kullandılar. Çivi yazısı işaretleri geçmişteki bir resim yazısına dayanır. Bir kavramı ifade eden işaretlere ideogram adı verilir. Sümerce bugün yapılan pek çok araştırma Hint-Avrupa Dil Ailesi'nden çok sondan eklemeli yapısı sebebiyle Japonca, Korece, Moğolca ve Türkçe ile yakın akrabalıkları tahmin edilmektedir. Sümerlerin yazıyı icat etmesi
Sümerlerin tekerleği icadı Tekerleğin buluşu oldukça eski tarihlerde gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle tekerleği kimlerin bulduğuna ve kaç yılında bulunduğuna dair kaynaklarda pek bilgi yer almıyor. Ancak tahminlere göre bulunmuş ve en eski tarihli tekerlek kalıntıları M.Ö 3000 – 2500 yıllarına ait olduğunu saptanmıştır. Kimi kaynaklara göre tekerleğin icadı milattan önce 3500 senesinde Mezopotomyalılarca gerçekleştirilmiştir. Fakat bunun kesin bir veri olmadığı herkesçe bilinir. Bu konuda şu bir kesin ki; tekerlik oldukça eski tarihlerde kullanılmaya başlanmıştır. Dünyada eşi olmayan ve hayatı kolaylaştıran bu icat bizlere Güneybatı Asya’dan gelmiştir. Bu icat insanlık için bir lütuftur.
-astronomi bilimi gelişmiştir -astronomi bilimi gelişmiştir. - İlk defa yazıyı kullanarak tarih çağlarını başlattılar (Çivi yazısı). - Dört işlemi kullanmışlar, sayıları bulmuşlar, ve çemberi 360'a bölmüşlerdir. - İlk yazılı kanunlar Sümer kralı Urgakina tarafından yapılmıştır. - Ay yılı takviminin temellerini atmışlardır. - Sümerlerde her erkek asker sayılırdı. - Tekerleği icat ettiler.
Babil İmparatorluğu Babil, Mezopotamya'da, adını aldığı Babil kenti etrafında MÖ 1894 yılında kurulmuş, Sümer ve Akad topraklarını kapsayan bir imparatorluktur. Babil'in merkezi bugünkü Irak'ın El Hilla kasabası üzerinde yer almaktadır.[1] Kuzey Babil Devleti ise, Şırnak ilinin İdil ilçesi güneyinde Babil köyündekurulmuştur. Babil halkının büyük bir kısmı Sami ırkındandılar. Babilliler, eski halkların çoğu gibi birden fazla tanrıya taparlar, tanrıları üzerine kuşaklar boyu anlatılan düşsel öykülere inanırlardı. Bunların çoğu Sümer kaynaklıydı. Evrenin ve insanların yaratılışını konu alan Sümer destanının kahramanı Gılgamış, söylenceye göre ölümsüzlük otunu bulmak için yola çıkar ve bu arayış sırasında binbir güçlükle karşılaşır. Serüven dolu yolculuğunun sonunda bulduğu otu, suların dibinden sinsice gelen bir yılan kayığından çalar. Bu öyküde Nuh Tufanı'nı anımsatan bir sel felaketinden söz edilir.
Babil kenti Dicle-Fırat bölgesinin siyasî ve ticarî merkezi konumuna geldi. Ardından, Güney Mezopotamya ve Asur ülkesini içine alan büyük Babil İmparatorluğu oluştu. İlk Babil hanedanının krallarından biri olan Hammurabi, kent devletleri arasında birlik sağladı, ünlü yasalarını uygulamaya koydu, bilim ve teknolojide ilerleme kaydedilmesini sağladı.
Babil uygarlığı kısa sürede, Hitit, Asur, Elâm gibi birçok krallığın egemenliği altına girdi. Sürekli el değiştiren Babil, Kaldeli önderlerinden Nabopolassar tarafından başkent ilân edildi. Nabopolassar’ın oğlu II. Nabukadnezar, Babil’de görkemli asma bahçeler kurup Marduk tapınağıyla Zigguratı yeniden inşa ederek, Babil’e yaşam verdi. Babil, M.Ö. 539 yılında Persler tarafından işgal edildi ve bu işgalin ardından bir daha bağımsızlığına kavuşamadı.Babil, M.Ö. 331 yılında Büyük İskender’in yönetimine geçti. İskender, Babil’i başkent yapmayı düşünüyordu; ama bu düşüncesini gerçekleştiremeden öldü. İskender’in ölümünden sonra Babil İmparatorluğu da sona erdi. Böylece, tarihin en büyük imparatorluklarından biri olan Babil İmparatorluğu devri kapanmış oldu. Babil’liler, çeşitli sülâlelerin idaresi altında Mezopotamyanın bu bölgesinde egemen olmuşlardır. Kaynaklara göre Babilde 31 kral sülâlesi gelmiştir.
Asur İmparatorluğu Asur, Mezopotamya'nın kuzey kısmına verilen isim. Bugünkü Musul yöresinde bulunan Asur, Kalahve Ninova kentleri Asur'un başlıca kentleriydi. Asur krallığın merkezi oldu ve Asurlular MÖ 19. yüzyılda kurdukları devleti giderek genişlettiler. MÖ 1300'de Asur kralı I. Salamanasar, Kalde ve Asur ülkelerini birleştirdi. Sonra bir ara Hititler'in egemenliğine giren asurlular MÖ 14. yüzyıl ortalarına doğru yeniden egemenlik elde ettiler. Kral I. Tiglat-Pileser zamanında (MÖ 1100) Karadeniz ve Akdeniz'e kadar sınırlarını genişlettiler. Kral 2. Sargon iki kez Babil'i ele geçirdi. Suriye ve Mısır'ı yendi. Asur devleti, Asurbanipal (MÖ 668-626) en parlak dönemini yaşadı. Nil Nehri ile Basra Körfezi arasındaki tüm ülkeleri egemenlik altına aldı. Fakat bu dönem uzun sürmedi. Asur devleti, Medler'in saldırısı sonunda yenilerek ortadan kalktı (MÖ 612).
Kan ve Dehşet İmparatorluğu "Asur" Hareketli, güçlü, aynı zamanda da acımasız ve kan dökücü bir halk olan Asurlular, korkunç savaşlarla büyük zaferler kazandılar. Asur ordusu çok iyi örgütlenmişti. Mızraklı askerler ve okçular, örme zırhlar giyerlerdi; savaş arabaları çok çabuk yer değiştirebiliyordu; kuşatma gereçleri son derece gelişmişti. Ayrıca, gerçek bir süvari sınıfı da tarihte ilk olarak Asur ordusunda kurulmuştu. Ne var ki, bu yırtıcı insanlar, kazandıkları her zaferin ardından, ele geçirdikleri savaş tutsaklarına büyük işkenceler yapıyor, işgal ettikleri ülkelerdeki insanları ya öldürüyor ya da sürüyor, ülkeyi sistemli biçimde yakıp yıkıyorlardı.
Kan ve Dehşet İmparatorluğu "Asur" 1847'de Musul'un yanında yükselen Koyuncuk Höyüğü'nde yeni bir kazıya girişti ve toprağın 6 metre altında büyük bir yapıyı ortaya çıkardı. Bu kez Ninive'deydi ve bu yapı, Asur Kralı Sin-ahheriba'nın (Sennaherib) muhteşem sarayıydı.
Bu Toprağın Sesi Anadolu
HİTİTLER ANADOLU M.Ö 700-2000
Hititler Hitit uygarlığı ilk çağ uygarlıklarından biri olup Anadolu’da kurulmuştur. Bu çağlarda Anadolu’da kurulan ilk toplum Hititlerdir. Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya gelerek MÖ 2000 senelerinde burada bulunan Kızılırmak ve çevresindeki alana yerleşmişlerdir. MÖ 1450 senesinde büyük bir imparatorluk konumuna gelen Hititler, Hattuşaş’ı (Boğazköy) başkent yapmışlardır. Hitit devletinin başında yetkileri sınırsız olmayan, “Pankuş” adı verilen bir meclisle sınırlandırılmış yetkilere sahip bir kral bulunmaktaydı. Kraliçe, kralın ardından gelen en yetkili kişiydi.Hititlerde Eli silah tutan herkes asker sayılırken orduları yaya ve atlı-arabalı askerlerden oluşmaktaydı. Ok, yay, mızrak, kalkan, balta gibi silahlar en çok kullanılan savaş aletleriydi.Hititlerde halk hürler , yarı hürler ve köleler olarak 3 e ayrılır.
Hitit Mısır Kadeş Antlaşması Tarihteki ilk yazılı barış antlaşması olarak bilinen Kadeş Antlaşması, M.Ö 1280’de, Mısırlılar ve Hititliler arasında imzalanmıştır. Hititler’in ticaret yollarını ele geçirmek istemeleri ve Nefertiti ile evlenmesi için gönderilen bir Hitit prensinin öldürülmesi sonucunda Kadeş Savaşı yapılmış ve savaş sonucunda Kadeş Antlaşması imzalanmıştır. Hitit Kralı II.Mutavalli ve Mısır Kralı II.Ramses’in başında olduğu ordular, iki gün boyunca Kadeş Kalesi önlerinde savaşmıştır. Ancak savaş bir sona varamayacak şekilde ilerlediğinden, Kadeş Savaşı bir antlaşma ile bitirilmiştir.
FRİGLER ANADOLU M.Ö 676-1200
FRİGLER Frigler’in tarih sahnesinde görünmesi M.Ö 750 yılına denk gelmektedir.Başkenti Polatlı(Gordion)dur Anadolu tarihindeki en farklı uygarlıklardan biri olan ve kökenleri Balkanlar olan Frigler , yıllar sonra geniş bir alanda egemenlik kuracakları Anadolu’ya M.Ö 1200’lü yıllarda gelmiştir. O tarihe dek boylar biçiminde bir yaşam sürmüşlerdir. Günümüzde Eskişehir, Afyon ve Kütahya’nın bulunduğu topraklarda yaşayan Frigler, aynı topraklarda yaşayan Yunan halkı üzerinde de büyük etki sahibi olmuştur. Bu etkileşim sonucundan Frig kültürü, Roma ve Yunan kültürü içinde kendisini barındırmıştır. Frigler M.Ö.7. yüzyılda Lidyalıların egemliğine girerek tarihten silindiler.
Midas’ın Kulakları Efsanesi Yunan Tanrısı Apollon ve Kır Tanrısı Pan arasında yapılacak olan bir müzik yarışması için Kral Midas yargıç olarak istenmiş ve uygun görülmüştür. Midas’ın oyu Pan adına idi, diğer yargıç ise oyunu Apollon için kullanmıştır. Apollon Midas’a sinirlenip güzel müzikten anlamayan bir insana ancak eşek kulakları yakışır diyerek Midas’ın kulaklarını eşek kulağına dönüştürmüştür. Efsane budur ki Midas artık bu kulaklarla halkının arasındadır. Midas,bunu gizlemeye çalışır susar ve kimselere bahsetmez ancak bir gün berbere gittiğinde berber Midas’ın kulaklarını fark eder fakat bunu kimselere anlatmaz. Bir süre sonra dayanamaz ve artık bunu içinde tutamayacağını ve anlatması gerektiğini düşünür, bir kuyuya gider ve haykırır… Efsaneye göre kuyu, sulara, sular, sazlara bu şekilde Midas’ın sırrı herkes tarafından duyulur.
İYON UYGARLIĞI
Milattan önce 1200'de Batı Anadolu'da oluşturulan bir medeniyettir Milattan önce 1200'de Batı Anadolu'da oluşturulan bir medeniyettir. Batı Anadolu da kabaca Gediz Nehrinden, Küçük Menderes Nehirlerine kadar ki kıyı bölgesine İyonya adını vermiştir.
Şehir devletleri halinde yaşamışlardır Şehir devletleri halinde yaşamışlardır. 12 şehir devletinden oluşan bir birlik oluşturmuşlardır. Bu şehirler sırasıyla Miletos, Myos, Priene, Efes, Kolophon, Lebedos, Teos, Erythria, Klazomenia, Phokia Samos ve Khios'dur. Smyra aslında Aiol birliğinde iken daha sonradan iyonlaşmıştır. Halikarnos ise Dor birliğinden atılınca, İyon birliğine girmiştir.
Ticaret yollarının bitiş noktasında bulunmaları, tarım ve deniz ticareti sayesinde zenginleşmeleri sonucunda kültürel ve bilim yönüyle Anadolu medeniyetlerinin en gelişmişini oluşturmuşlardır.
Yerleşme amacıyla özellikle Marmara ve Karadeniz kıyılarından pek çok koloni kurmuşlardır. Şehir devletleri halinde yaşamaları, bilim insanlarının yetişmesine uygun özgür düşünce ortamına zemin hazırlamıştır
Bazı ünlü İyonyalılar; tıpta Hipokrat, tarihte Herodot, felsefe'de Diyojen, matematiktePisagor, Thales gibi bilim insanları yetişmiştir. İnsan şeklinde düşündükleri çok tanrılı din anlayışı vardır. Özellikle Efes kentinde bir ana tanrıça figürü olan Artemis önemli tanrıçalardadır.
Persler tarafından İyonyalılar'a son verilmiştir Persler tarafından İyonyalılar'a son verilmiştir. Perslere teslim olan Miletos hariç diğer birçok İyon kenti yağmalanmıştır.Atinanın desteklediği bazı isyan girişimleri olduysa da bu girişimler sonuçsuz kalmıştır. Mimaride İyon nizamını geliştirmişlerdir. (Örnek, Efes harabeleri)
URARTU UYGARLIĞI
Urartular, Milattan Önce birinci yüzyılın başında, Anadolu’da, Van Gölü çevresinde kurulan bir devlettir. Bu bölgeye yerleşen kavimler, beylikler ve aşiretler halinde yaşamaktansa, bir devlet kurarak kendilerini koruyabilmek adına, zaman içinde bir araya gelmiş ve Urartu Devleti’ni kurmuştur.
Başkenti Tuşpa (Van) olan Urartu Devleti, Milattan Önce 8. ve 7 Başkenti Tuşpa (Van) olan Urartu Devleti, Milattan Önce 8. ve 7. yüzyılda en güçlü olduğu dönemi yaşamıştır. Bu dönemde devletin sınırları içinde İran’ın kuzeybatısı, Aras Vadisi ve Doğu Anadolu yer almaktaydı.
Mezopotamya ve Asur sanatının etkisini barındıran bir kültüre sahip olan Urartular, çivi yazısı ve Hitit hiyeroglif yazısını kullanan bir devletti.
LİDYA UYGARLIĞI
Anadolu'nun batısında Gediz ve Menderes ırmakları arasında kalanbölgeye Antik çağda Lidya, bu topraklarda yaşayanlara da Lidyalılar denilmiştir.
Hint-Avrupa kökenli bir kavim olan ve doğudan Anadolu'ya gelen Lidyalılar önce Hititler'in daha sonra da Frigler'in egemenliği altında yaşadılar. Dilleri, Hitit dili ile benzerlik göstermektedir.
Lidyalılar,Frigyalılarınyıkılmasından sonra Kral Gigeszamanında bağımsız bir devlet kurdular (M.Ö. 687). Lidyalıların başkenti, dönemin en büyük ve zengin kentlerinden olan Salihli yakınlarındaki Sardes (Sard)'dır. Giges, devletin sınırlarını genişletti. Doğu sınırları Kızılırmak ırmağına kadar uzandı. sınır oldu.
Kimmerlere karşıAsurlularla işbirliği yapmışlar ve bunun sonucunda Kral Yolu Asur'a kadar uzanmıştır. Kral Alyattes zamanında Medlerle savaş yapıldı. MÖ 585 yılında barış yapılarak, Kızılırmak iki devlet arasında
Lidya’nın insanlık tarihine en büyük katkısı “sikke”yi icat etmiş olmalarıdır. Başkent Sardes’in içinden geçen Paktalos Irmağı’nın alüvyonlarında doğal olarak bulanan altın-gümüş karışımı “elektron” madeninden basılan ilk sikkelerin üzerinde Lidya Krallığının arması olan Aslanbaşı bulunuyordu.
İlk Lidya sikkeleri muhtemelen Alyattes döneminde basılmıştır İlk Lidya sikkeleri muhtemelen Alyattes döneminde basılmıştır. Sikke basımının daha iyi bir duruma gelmesi ve elektron yerine altın ve gümüşten ayrı olarak sikke basımı Kral Kroisos zamanında ortaya çıkmıştır.
Kavimler Göçü
Kavimler Göçü Kavimler Göçü, 350-800 yılları arasında Avrupa'ya yapılan şiddetli insan göçüdür.[1] İlk dönem ve ikinci dönem olarak ikiye ayrılmaktadır. İkinci dönem kavimler göçü ilk dönem kavimler göçünün devamı niteliğindedir. İlk dönem kavimler göçü Roma İmparatorluğu ve Barbarlar arasında yoğun sınır değişikliklerini kapsar. İlk gelen göçmenler Hunlar, Slavlar, Ön Bulgarlar,Alanlar tarafından Batı'ya doğru sürülen Gotlar, Anglo-Saksonlar, Vandallar ve Franklar gibi Cermen kabileleriydi.[2] İkinci dönem göçleri de (Arap fetihleri, Türk, Macar, Viking göçleri ve Moğol istilaları) Kuzey Afrika, Anadolu ve Avrupa'da derin değişimlere sebep olmuştur.
İlk Dönem Kavimler Göçü İlk Dönem Kavimler Göçü, 4. yüzyılın ortalarında Hunlar'ın Aral Gölü ile Hazar Denizi arasındaki bölgeden Don ve Volga nehirleri arasındaki bölgeye kaymaları ile başlamıştır.
İkinci Dönem Kavimler Göçü 567 yılında Türk boyu Avarlar ve Kuzey İtalya'daki Cermen kabilesi Lombardlar, Gepid Krallığı'nın büyük kısmını yok ettiler. Ön Bulgarlar yedinci yüzyılda Bizans'ın doğu Balkanlar'daki topraklarını ele geçirdiler. Bizans-Arap Savaşları sırasında Arap orduları 7. yy'ın sonunda 8. yy'ın başında, Anadolu üzerinden Balkanları ele geçirmeye çalıştılar ancak 718'de Ön Bulgarlar veBizans Orduları, Arapları Konstaninopolis Kuşatması sırasında yenilgiye uğrattılar. Hazar-Arap Savaşlarında da Hazarlar Arapları Kafkaslar'da durdurdular. Aynı zamanlarda Emeviler, 732'de Franklar tarafından Puvatya Muharebesi'nde durdurulana dek Avrupa'yı Cebelitarık üzerinden istilaya başladılar.
İlk VE İKİNCİ Dönem Kavimler Göçü'nün Sonuçları Roma İmparatorluğu 395'te ikiye ayrılmıştır. Batı Roma İmparatorluğu ve Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans) Avrupa yüzyıla yakın bir süre karışıklıklar içerisinde kalmıştır. İlk çağ sona ermiş, Orta Çağ başlamıştır. Barbar kavimler arasında Hıristiyanlık hızla yayılmıştır. Cermenler, Hıristiyanlığı kabul ederek Ortaçağ Avrupa'sına damgalarını vurmuşturlar. Göçlere dayanamayan Batı Roma İmparatorluğu 476'da yıkılmıştır.
6/O HAZIRLAYANLAR ENES GÜLER FERHAT ERSOY AHMET EREN ASLAN SEDAT EMRE GÜLER