Amino asidlerin metabolizması
Transaminasyon
sülfit oksidaz SO O 2 + H 2 O SO H 2 O 2 İdrarda SO 4 2- iyonu halinde atılır Zehirsizleştirmede rol oynar Bazı bileşiklerin suda, kanda çözünen bileşikler haline gelmesini sağlar.
C- terminal (uç) N-terminal (uç)
Glutationun organizmadaki işlevleri 1- Doğal bir hücre içi antioksidanıdır. Hücre içi oksido-redüksiyon reaksiyonlarına katılır. 2-Ksenobiyotikleri vücuttan atılacak hale getirir (sistein sağlayarak). 3-Bazı enzimlerin aktivasyonunda rol oynar. 4-Amino asidlerin hücre içine taşınmasında rol oynar ( -glutamil siklusu).
G-SH + Kse G-S-Kse Glutation-S-transferaz Glutation katepsinler ve Fibrini stabilize eden faktör gibi –SH içeren enzimler için aktivatördür. -glutamil siklusu ile amino asidlerin hücrelerin içine taşınmasında rolü vardır.
Karnosin N -( -alanil) histidin Anserin N -( -alanil) 3-metilhistidin Peptid yapısındaki hormonlar Oksitosin ve vazopressin, 9 amino asid (hipofiz arka lob) Adrenokortikortikotropik hormon (ACTH), 39 amino asid (hipofiz ön lob) İnsulin, 51 amino asid (pankreas) Glukagon, 29 amino asid (pankreas) Tirokalsitonin, 32 amino asid (tiroid)
Proteinlerin yapısı Birincil yapı İkincil yapı Üçüncül yapı Dördüncül yapı 1930 ve 1940’lı yıllarda Linus Pauling ve Robert Corey polipeptid zincirinin yapısını X ışınları ile tayin etmişlerdir. Linus Pauling Nobel Kimya; 1962 Nobel Barış
İkincil Yapı α – Helezon konformasyonu (molekül içi hidrojen bağları), 3.6 kalıntıda bir α–heliks oluşur.
β – Konformasyon (kırmalı tabaka yapısı, moleküllerarası hidrojen bağları)
Bu bağlarda oluşan üçüncül yapı sonucunda Globuler (yumak şeklinde) protein Fibriler (lifsel) protein meydana gelir.
Fibriler (lifsel) proteinler a) İkincil yapıları -helezon tarzında olan polipeptid zinciri aynı şekilde ikincil yapısı oluşmuş bir başka polipeptid zinciriyle yeni bağlar oluşması sonucunda birleşir, bu suretle fibriler (lifsel) proteinler meydana gelir. (Miyozin, fibrinojen, α-keratin) b) İkincil yapısı -konformasyon tarzında olan bir çift polipeptid zinciri, ikincil yapısı konformasyon tarzında olan başka bir çift polipeptid zinciri arasında meydana gelen bağlar sonucunda birleşir ve fibriler proteinler oluşur. (β- keratin, ipek fibroini) Fibriler proteinler, üçüncül yapılarındaki güçlü disfülür (-S- S-) bağları nedeniyle dış etkenlere ve proteinleri hidroliz eden enzimlere karşı çok dayanıklıdırlar ve suda çözünmezler. Fibriler proteinler, dokuların yapısını oluşturur.
Dördüncül yapı Üçüncül yapıları bulunan proteinlerin, protomer denilen alt birimlerinin hidrojen bağları, van der Waals çekmeleri, iyon bağları ile polimerize olmalarıyla dördüncül yapı oluşur.
Skleroproteinler Sıcak su ile jelatin oluşur Skorbüt
Ehlers-Danlos Sendromu
Kollajen moleküllerinde amino asid dizisinin tekrarlayan tripeptid şeklindedir. Bu tekrarlayan tripeptid, (Glisin X Prolin) veya (Glisin X Hidroksiprolin) şeklinde gösterilebilir ki burada X, herhangi bir amino asid olabilir.
Kollajen, bulunduğu dokulara dayanıklılık verir, doku şeklini korur ve dokuya gerilme direnci sağlar. Kollajen, kanın pıhtılaşmasında etkilidir; kan pıhtısı ile etkileşerek yara deliğini kapatır,
Deriden elde edilmiş kollajen liflerinin elektron mikroskoobunda görüntüleri
Elastin bulunduğu dokulara (damar, deri, akciğerler) esneklik sağlar. Elastinin esnekliği çapraz dezmosin bağları ve amorf yapısından kaynaklanır. Dört lizin molekülü bir araya gelince ortaya dezmosin çapraz bağı gelir.
Yün keratininde disülfür bağı az, kolayca eğilebilir, bükülebilir. Boynuz, saç, tırnakta disülfür bağı çok bu nedenle çok serttirler. Saç lifi sıcakta gerildiğinde -heliks hidrojen bağı kopar ve -kırmalı tabaka yapısına döner ve saçın boyu uzar.
Bir saç telinde ortalama polipeptid zinciri bulunur.
Bazı Önemli Proteinler Kan serumu ve kan plazması proteinleri: Kan Kan serumu Kan + antikoagülan Kan plazması Kanda total protein %6-8 g’dır. Serumda %3-4 g serum albumin, %2-3 g serum globulinler, plazmada ise bunlara ilaveten fibrinojen vardır.
Fibrinojen Glikoprotein yapısındadır. Mol.ağ Kan plazmasında %0.4 g. Karaciğerde sentezlenir. Ağır karaciğer hastalıklarında kanda azalır, bazı infeksiyonlarda artar.
Fibrini stabilize eden faktör (Faktör XIII)
Kan pıhtılaşması F I F II F II a F III F IV F XIII
Kan pıhtılaşması
K vitamininin pıhtılaşmadaki rolü Preprotrombin Protrombin ( Glutamik asid ) ( 4-karboksi glutamik asid ) Faktör VII, IX ve X’un biosentezi için K vitamini gerekli. K vitamini antagonisti heparin ve dikumarol (çürümüş tatlı yoncada bulunmuştur) tromboza engel olmak için tedavide kullanılırlar. K vitamini eksikliğinde kanın pıhtılaşma zamanı uzar, organizmanın kanamalara eğilimi artar. Buna sebep kandaki protrombin eksikliğidir.
HEMOFİLİ Hemofili A. Kral sülalesi hastalığı. Faktör VIII (% 85) Hemofili B: Faktör IX (%15) Hemofiliyle ilgili yazılı ilk kaynaklar, MS II yy Yahudilerin Talmud adlı kitabında yer alan el yazmalarına dayanır. 12. yüzyılda yaşamış olan Endülüs’lü bilim adamı Ebu-l Kasım el Zehravi’nin eserlerinde hemofiliden bahsedilmektedir. Hemofilinin toplum tarafından tanınması, 1800’lerde hastalığın İngiltere kraliçesi Victoria’dan kendisinden sonra gelen nesillere ve onun neslinden olan diğer kraliyet ailelerine (İspanya, İtalya, Rusya) geçmesine dayanmaktadır
Serum albumin Serum albumin: Kan serumunda %3-4 g serum albumin bulunur. Mol. ağ Özellikle karaciğerde sentezlenir. Elektroforezde (kan serumu) albuminden daha ileride göç eden bir fraksiyon vardır, buna prealbumin denir.
Globulin Kan serumunda %2-3 g serum globulin bulunur. Globulinlerin -, -, - olmak üzere alt sınıfları vardır Molekül ağırlıkları ile arasında değişir. Globulinler RES hücrelerinde ve özellikle karaciğerde sentezlenir.
Molekül ağırlıkları: Çok farklı Denatürasyonları: Isı, UV ve X-ışınları, asid, alkali, organik çözücüler ile denatüre olurlar. 2., 3., ve varsa 4. yapıları bozulur. Amfolit özellikleri Elektroforezi
Protein elektroforezi
Çöktürülmeleri Proteinler; ısı, çeşitli tuzlar (amonyum sülfat, magnezyum sülfat, sodyum sülfat), organik çözücüler, ısı, asid ve bazlarla çöktürülebilir, Tuzlar dışındakilerle yapılan çöktürme proteinleri denatüre eder ve proteinler bir daha doğal şekillerine dönemez. Tuzlarla yapılan çöktürme proteinleri denatüre etmez, yani koruyucu çöktürmedir.
Dializ