BİR HUKUK DALI OLARAK TARIM HUKUKU

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
B. HUKUK ALANINDAKİ İNKILAPLAR Türkiye’de Anayasalar 1921 Anayasası 1.İnönü Savaşı’ndan sonra yeni Türk devletine işlerlik kazandırmak amacıyla 20 Ocak.
Advertisements

İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimi Kurma Yükümlülüğü.
Hâsılat kavramları Firmaların kârı maksimize ettikleri varsayılır. Kâr toplam hâsılat ile toplam maliyet arasındaki farktır. Kârı analiz etmek için hâsılat.
AVRUPA BİRLİĞİ SİSTEMİNDE ENGELLİLER ve ÖZEL EĞİTİM
1 Konu 20: YENİ TARIM KANUNU. AMAÇ ; Tarım sektörünün ve kırsal alanın, kalkınma plân ve stratejileri doğrultusunda geliştirilmesi ve desteklenmesi için.
TOPLU İŞ MÜZAKERELERİNİN ÖNCELİKLERİ Mato Lalić. Toplu müzakerelerinin öncelikleri ana sendika görevlerinden türemektedir -Maaş -İş koşulları -Kazanılmış.
Sosyal güvenlik Devletin; sosyal sigorta, sosyal yardım ve benzeri araçlarla halkın sosyal durumunu güvence altına almasıdır.
BİYOÇEŞİTLİLİK NEDİR Biyoçeşitlilik, bir bölgedeki genlerin, türlerin, ekosistemlerin ve ekolojik olayların oluşturduğu bir bütündür. Başka bir deyişle.
Konu 7: TARIM HUKUKU KONUSUNDA YURTTAŞLAR YASASI.
Bağımsız Denetim ile Vergi Denetimi Arasındaki Geçişler
. Bologna Sürecinde İç Denetçilerin Rolü (YÖK Düzeyinde) Hazırlayan: Süreyya SÜZEN Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı İç Denetçisi.
Kamu Personel Yönetimine İlişkin Sorunlar. Kamu kurumlarının sahip olduğu insan kaynağı ve bu insan kaynağının nicelik ve niteliği özelde kurumsal kapasitenin.
Konu: 12 Çiftçiyi Topraklandırma Yasası. İÇİNDEKİLER Yasanın Amacı Kamulaştırma Kamulaştırma Bedeli Toprak Dağıtımı Çiftçiyi Topraklandırma Yasasının.
TÜRK KÜLTÜRÜNÜ OLUŞTURAN UNSURLAR VE TÜRK KÜLTÜRÜ
CUMHURİYET DÖNEMİ TARIM Savaş Sonrası TÜRKİYE EKONOMİSİ VE AVRUPA BİRLİĞİ.
Uluslararası Pazarlama Araştırması Metodolojisi
SIFIRIN TAR İ HÇES İ NESL İ HAN KAPLAN Haluk Bingöl CMPE 220-Fall 2010/ /11.
 Ülkemizdeki nüfusun sayısı ve nüfusla ilgili veriler yapılan nüfus sayımları ile elde edilir. Bu sayımlar sonucunda, toplam nüfus, nüfusun yaş gruplarına.
Zihinsel engellilerin sınıflandırılması
Birincil ikincil Genel Yardımcı (devletler tarafından tanınan hukukun genel ilkeleri)
S. R. Ranganathan ve Bilgi Hizmetlerinin Geleneksel İlkeleri
SMMM ve YMM’LER İLE DENETİM HİZMETLERİNİN EKONOMİK GELİŞMELERE VE SERMAYE PİYASASINA ETKİSİ Nazım Hikmet YMM, Grant Thornton Türkiye İcra Kurulu Başkanı.
TÜRKİYE EKONOMİSİNİN SEKTÖREL DAĞILIMI
İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku. İŞ HUKUKU Toplumda bireylerin iş ilişkilerini düzenleyen Uyulması zorunlu kuralların bütünü… *İş sözleşmesi (hizmet akdi)
M ESLEKİ E ĞİTİMDE D EĞİŞİM Eğitim Örgütlerinde Değişim Yönetimi Doç. Dr. Aydın BALYER Yalçın SEVER tinyurl.com/ degisimodevi.
KIRSAL KALKINMA ve TURİZM Prof. Dr. Bülent GÜLÇUBUK
YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLERE İLİŞKİN ULUSLARARASI YASAL DÜZENLEMELER
Makro İktisat.
Metinlerin Sınıflandırması
ÇAĞDAŞ TÜRKİYE YOLUNDA ADIMLAR / Atatürk ve Türk Kadını
Uluslararası Pazarlama Araştırması
ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Stratejik Planı Yrd. Doç. Dr. Günver GÜNEŞ Merkez.
T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük TÜRK DIŞ POLİTİKASI
Türkiye'deki Yasal Düzenlemeler
ÖĞR.GÖR.İDİL YILDIRIM ARI
Doç.Dr.Gülbiye Yenimahalleli Yaşar
YONT ’TEN GÜNÜMÜZE TÜRKİYE İKTİSAT YAPISI
“ekonomik, sosyal ve kültürel gereksinmelerini karşılayabilmek için
Türkiye'de Sosyal Politikanın Gelişimi Doç.Dr.Filiz YILDIRIM
Sosyal Politikanın Tarihsel Boyutu Doç.Dr.Filiz YILDIRIM
TOPLUMSAL YAPI Gülen SARI.
SKY 423 Avrupa Birliği ve Sağlık Politikası
Yrd.Doç.Dr. Çağdaş Erkan AKYÜREK
Yrd.Doç.Dr. Çağdaş Erkan AKYÜREK
Prof Dr. Hakan Kahyaoğlu
İDARİ YARGIDA DAVA TÜRLERİ
KONU XI AİHS’nin Kapsamı ve Başlıca Özellikleri
YONT221 Küreselleşme ve Yerelleşme
Sözleşme Sözleşme Türleri
Kent Planlarının Nitelikleri ve İlkeleri
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Sağlık Bilimleri Fakültesi
HUKUKUN DALLARI Doç. Dr. Mustafa ÇEKER.
REFAH SİSTEMLERİ DERS 2 DOÇ. DR. MEHMET M. ÖZAYDIN.
Uluslararası İşletme Yönetimi
Başlangıç Hükümleri- 2. Hafta
Tezin Olası Bölümleri.
Uluslararası İşletme Yönetimi
OSMANLI TARİHİ Osmanlı Ekonomisi.
SHB-221 TÜRKİYE’NİN TOPLUMSAL VE EKONOMİK YAPISI
Gelişim ve Temel Kavramlar
EĞİTİME GİRİŞ Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku
TOPLUMSAL TABAKA ve SINIFLAR
Sınıf Öğretmenlerinin Eğitsel Amaçlı İnternet Kullanım Öz Yeterlikleri
DEMOKRASİ YOLUNDA TÜRKİYE
İş ve Meslek Sosyolojisi
Sunum transkripti:

BİR HUKUK DALI OLARAK TARIM HUKUKU Tarım Hukuku Konu 1: BAĞIMSIZ BİR HUKUK DALI OLARAK TARIM HUKUKU ve TÜRKİYE’DEKİ DURUMU

Tarım Hukuku = Toprak Hukuku Tarımsal işletmenin kendine özgü sorunları ve bunların özel kurallarla çözümlenmesi zorunluluğu, Toprak Hukukundan ayrı ve bağımsız bir hukuk dalının ortaya çıkmasına yol açmıştır. Tarımsal üretimin ve tarımsal işletmelerin özelliklerinden dolayı, tarım kesimindeki ilişkileri kendi sistemi içerisinde özel kurallarla düzenleyen özerk bir hukuk dalının varlığını benimsemek gerekiyor.

Tarım Hukuku, tarımsal uğraşının öğesi olan toprağı ele alarak, özellikle toprak mülkiyeti sistemini inceleyen Toprak Hukukunu da içermektedir. Ancak bu hukuk dalı bu denli dar bir çerçeveye sığdırılamaz. Durağan olarak ele alınan toprağın yanında; - üretimin dinamik öğeleri olan emek ve sermayeyi, - tarımsal üretimden doğan hukuki ilişkileri, - toprağı işlerken insanlar arasında doğan hukuki işleri de ele almak gerekir.

Tarım Hukukunun tarihsel gelişimde iki karşıt görülür. 1) Medeni Hukuk ve Tarım Hukukunun birbirine karıştığı liberal dönem 2) Hukukun özel bir dalı olarak Tarım Hukukunun ortaya çıkmasına neden olan müdahaleci dönem. 20. yüzyılın başlarından bugüne birçok ülke de tarımı kendine özgü kurallarla düzenleyen sayısız yasalar görmekteyiz. Uluslar arası düzeyde de Tarım Hukukunun özerkliğini ve bağımsızlığını kanıtlayarak bu konuda örgütler kurulduğu görülmektedir.

Tarım Hukuku, bir yandan çiftçilerin işledikleri topraklarla olan nesnel ilişkileri, öte yandan tarımsal uğraşıdan dolayı çiftçilerin kendi aralarında doğan ilişkileri kapsar. Bu biçimde anlaşılan Tarım Hukuku kavramı, modern yasalarla ağırlığını gittikçe tarımsal işletme kavramı üzerine kaydırmaktadır. Tarımsal üretimin ekonomik birimleri tarımsal işletmeler olduğuna göre, Tarım Hukukunun da en başta bu işletmelerin hukuksal yapıları ve sorunlarıyla uğraşmak durumunda olduğu kolaylıkla anlaşılır.

Tarım dünyasının ekonomik, sosyal, teknik ve hatta psikolojik özellikleri vardır. Hukuk, toplumların ekonomik ve sosyal durumlarını yansıttığına göre; Tarım Hukukunun, kırsal kesimde yaşayan ve tarımla uğraşan kişilerin toprakla ve birbirleriyle olan ilişkilerini düzenleyen bir hukuk dalı olarak bağımsızlığını ve özerkliğini ortaya koyması gerekir.

Bireyselliğin ve liberal ekonomi ilişkilerinin olduğu dönemdeki hukuk yazınında böyle bir Tarım Hukuku kavramına yer yoktu. Bu dönemde Medeni Hukuk ve Tarım Hukuku birbirine girmiş durumdaydı. Bu feodal düzeni yıkan olay Fransız Devrimidir. Fransız Devrimi soyluluğun ve feodalitenin ayrıcalıklarına son verdi. 19. yüzyılda ise Kurucu Mecliste «İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirisi» oylandı (1789). Bildiride yer alan bir madde ise şöyledir; «MÜLKİYET HAKKI KUTSAL VE DOKUNULMAZ BİR HAKTIR.»

Fransız Devriminden sonra, 1804 yılında Code Napoleon adındaki Fransız Yurttaşlar Yasası düzenlendi. Yasanın dayandığı en büyük temel, kişisel mülkiyet hakkının mutlaklığı ve buna yasadan başka sınır tanınmadığı ilkesidir. Yasanın 544. maddesinden bu çıkarımı yapmak mümkündür; «Yasa Ve Yönetmenlikle Yasaklanmış Olan Kullanımlarda Bulunmamak Koşuluyla, Mülkiyet Eşyalardan En Mutlak Bir Biçimde Yararlanma Ve Onlar Üzerinde Egenimde Bulunmak Haktır.»

Code Napoleon her şeyden önce bir toprak mülkiyeti yasasıydı Code Napoleon her şeyden önce bir toprak mülkiyeti yasasıydı. Böyle olunca yasa koyucuların gözünde bir Tarım Hukukuna gereksinim yoktu. Çünkü zaten Yurttaşlar Yasası bu görevi yerine getirilmek için yapılmıştı. Bu yasa Yurttaşlar Hukuku ile Tarım Hukukunu iç içe barındırıyordu. Code Napoleon mülkiyetin mutlaklığı ilkesinin yanında, eşitlik kuralından hareketle «sözleşmelerin tam bir serbestlik içerisinde yapılabilmesi» ilkesini de benimsiyordu. Tarım Hukuku ve Yurttaşlar Hukukunun birbirine girmesinin diğer bir nedeni bu ilkedir.

İnsanların kendi yasalarını kendilerinin yapabileceğini bildiren 1134 İnsanların kendi yasalarını kendilerinin yapabileceğini bildiren 1134. maddede şu ifadeler yer almaktadır; «Yasal olarak yapılan sözleşmeler, onu yapanlar için yasa yerine geçer.» Böylece mutlak mülkiyet hakkı insanlarla eşyalar arasındaki ilişkileri düzenlerken, tarafların serbest iradeleri ile yapışan sözleşmeler de insanlar arasındaki ilişkileri düzenlemekteydi (kiracılık ve ortakçılık ilişkileri gibi).

«HERKES MÜLKİNDE KEYFE MAYEŞA TASARRUF EDER.» Fransız Yurttaşlar Yasasının dayandığı bu temel ilkeler, birçok ülkenin Yurttaşlar Yasasının şekillenmesinde örnek alınmıştır. Buna bir örnek; Osmanlı’nın ilk Medeni Hukuku olan Mecelle’dir. Mecelle’nin 1192. maddesinde egenim hakkı şöyle dile getirilmiştir: «HERKES MÜLKİNDE KEYFE MAYEŞA TASARRUF EDER.»

XIX. Yüzyılda başat olan bireyci ve liberal düşünce, ekonomisinin ve buna bağlı olarak tarım ekonomisinin kuralını «laissez faire, laissez passer» deyimi ile açıklıyordu. Bu sebeple bu dönemde Borçlar Hukuku da sözleşme özgürlüğü ve irade özgürlüğü esaslarına dayanmaktadır. İsviçre-Türk Borçlar Yasaları da, Fransız Yurttaşlar Yasası gibi sözleşmelerin serbestliği ilkelerinden yola çıkmıştır. Örneğin bu yasaların 1. maddelerinde; «İki taraf karşılıklı ve birbirine uygun olarak onamlarını bildirince sözleşme meydana gelir.» denilmektedir.

Sayılan bütün bu sebeplerden dolayı XIX Sayılan bütün bu sebeplerden dolayı XIX. yüzyılda tarımın kendine özgü ilişkilerini düzenleyen bir Tarım Yasası, hatta düşüncesi bile yoktu. Çünkü zaten var olan Yurttaşlar Yasası mülkiyetle ilgili konuları düzenlemede yeterli görülüyordu. Bu durumda da Tarım Hukukunun kapsamına giren konular özel hukuk içerisinde ele alınıyordu.

XIX. yüzyılda sanayi ve ticaret kesiminde, işçiler ve işverenler arasındaki çalışma ilişkilerinin artık Borçlar Hukukunun klasik sözleşme serbestliği ilkesine göre yürütülmesinin olanaksızlaşmış ve işiler grev vb. hareketlerle yeni haklar elde etmiş ve bu sayede İş Hukuku oluşmuştur. Ancak, tarım işçilerinin dağınık olmasından ve örgütlenmelerindeki zorluklardan dolayı, iş yasalarının uygulama alanı dışında kalmış, fırsat buldukça sanayi işçilerinin arkasında yürümüşlerdir.

XIX. yüzyılın sonlarına doğru başlayan ve toprak üzerindeki mülkiyet hakkının tarım işletmelerinin lehine çeken devlet müdahaleleri, artık klasik Yurttaşlar Hukukunun düzenlemeleriyle tarım kesimini düzenlemenin mümkün olmadığını ortaya koyan bir durumdur. Çünkü Tarım Hukuku yenilik getirici bir niteliktedir. Oysa Medeni Hukuk tutucudur. Bundan dolayı Yurttaşlar Hukuku, Tarım Hukuku alanında bir fren rolündedir. «BU MÜDAHALENİN AMACINDA KAMU YARARININ GÖZETİLDİĞİ AÇIKÇA GÖRÜLMEKTEDİR.»

Tarımcılar, bugün toprağın verimliliğin azaldığının farkına varmışlardır. İşletmelerinde toprağa yapılan yatırımın, toprağın kendi değerinden fazla olduğunun bilincine varmışlardır. Böylece toprak birincil niteliğini yitirmektedir ve işletme içerisindeki öteki üretim aralarından biri durumuna gelmektedir. Tarımın kapitalist ekonomi ilişki içerisine girmesi, toprak sermeyesinin karşılıklı durumlarının saptanması sorununu ortaya çıkarmıştır. Kapitalist ekonominin gelişmesi ve işletme sermayesinin önem kazanması toprak mülkiyetinden bağımsız bir tarımsal işletme kavramının ortaya çıkması sonucunu doğurmuştur.

Yasa koyucuların gözü gittikçe daha çok önem kazanan tarımsal işletme üzerinde çalışan insanlara ve ailelerine yönelmiştir. Mülkiyetin ancak işletmecinin emeğiyle sosyal bir değer kazanacağının bilincine varılmıştır. Yasalar artık eşyanın kendisini değil, onu işleyen emeği korumaya yönelmişlerdir. Toprağı işleyen kimse ile toprak sahibi arasında yeni bağlar ortaya çıkmakta ve toprağı işleyen kimsenin haklarında gittikçe bir gelişme görülürken, toprak sahibinin hakları ise kısıtlamalara uğramıştır.

Mülkiyet hakkının gerek kamu hukuku, gerekse özel hukuku yoluyla kısıtlanması, mülkiyeti büsbütün ortadan kaldırma değil sosyal ve ekonomik yönden kamu çıkarı gözetilerek bir gurubun ayrıcalığı olmaktan çıkarmaktır. Başka bir deyişle; «Gelişen endüstri ve bilimin karşısında «mülkiyet» kavramına Roma Hukukunun anlayışından çok farklı yeni bir öz kazandırmaktır.»

Mülkiyetin mutlaklığının kısıtlanması, sözleşme özgürlüğünün de güç kaybetmesine neden olmuştur. Durum böyle olunca, modern yasalar mülk sahibinin haklarını kısıtlamaya ve kiracı, ortakçı ve bunların ailelerine bazı nesnel haklar tanımaya başlamıştır. Oysa böyle bir durum, klasik Yurttaşlar Hukukunun mutlak mülkiyet hakkı ilkesiyle tezat oluşturmaktadır. «Yani yeni düzenlemeler, mutlak mülkiyet hakkı kavramından ve sözleşmelerin özgürlüğü ilkesinden geriye pek fazla bir şey bırakmamıştır.»

Gelişen bu olaylar karşısında Tarım Hukuku, Yurttaşlar Hukuku çerçevesini yırtarak, özel ve bağımsız bir hukuk dalı olarak varlığını kabul ettirmeye başlamıştır. «Tarım kesiminde ortaya çıkan sosyal ve ekonomik değişiklikleri Yurttaşlar Hukuku temeli üzerine oturtmak olanağı kalmamıştır.» XX. yüzyılın başlarında, Avrupa’da Tarım Hukuku kendine özgü ilkeleriyle bağımsız olarak varlığını göstermeye başlamıştır.

Bu hukuk dalı tarımsal işletme hukuku olarak ve büyük oranda mülkiyet hakkına karşı gelmiştir. Hatta Yurttaşlar Hukukunun miras ile ilgili kuralları tarım kesimi için değiştirilmiştir. - Mülkiyetin değil, tarımsal işletmelerin büyüklüğü sorunu çeşitli düzenlemelerin konusu olmuştur. - Kiracılık ve ortakçılık ilişkileri Borçlar Hukuku dışında kamu hukukundan esinlenen yasalarla düzenlenmiştir. - Toprak toplulaştırılmasıyla ilgili yasalar çıkarılmıştır. - Tarım topraklarının tarımsal amaçlar dışında kullanılması ve kırsal alanda çevre kirlenmesi yeniden düzenlenmiştir.

Herhangi bir hukuk dalının özelliğinden ya da özerkliğinden söz edildiği zaman, bu dalın kendine özgü kuralları olduğu ve genel hukuk kurallarının uygulanmasıyla yetinilmediği anlaşılmaktadır. «Bugün tarım hukukunun özelliği ya da özerkliği Avrupa’da bütün hukukçular tarafından benimsenmiştir. bu hukuk dalı İş Hukuku ya da Ticaret Hukuku gibi özel bir hukuk dalı olarak ele alınmıştır.»

Her ülkede toprak mülkiyeti sisteminin ve tarımsal işletmeleri düzenleyen yasa kurallarının incelenmesi arzusuna dayanan «Karşılaştırmalı Tarım Hukuku Bürosu» kurulması fikri 1. Dünya Savaşından sonra savunulmaya başlandı. 2. Dünya Savaşından sonra İtalyan Hukukçular dünya ülkelerine çağrıda bulunarak Floransa Üniversitesinde ilk Ulusal Tarım Hukuku Kongresinin toplanmasını sağladılar. (28 Mart-3 Nisan 1954)(36 ülke) Bu kongre neticesinde Karşılaştırmalı ve Uluslararası Tarım Hukuku Enstitüsü kurulmuş oldu.

Fransa’da 2. Dünya Savaşından sonra yeni yasalar yürürlüğe koydu Fransa’da 2. Dünya Savaşından sonra yeni yasalar yürürlüğe koydu. Bunlardan biri Toprak kiralarını düzenleyen 1946 tarihli yasadır. Bu yasayla toprak kiraya verildiği zaman kiracıya tanına haklar mülk sahibinin haklarını yutmaya başlıyordu. Örneğin; mülk sahibi toprağı kiradayken, toprağını satmak istediğinde kiracıya önalım hakkı doğuyordu. Yani mülk sahibi arazisini istediği kişiye satamaz hale geliyor ve mülkünde kiracıya bağımlı hale geliyordu.

Durum böyle olunca akla gelen tek çözüm; mülk sahibinin kendi toprağını kendisinin işlemesiydi. Bunun neticesinde ise küçük aile işletmeleri yayılmaya başladı. Ancak Batı Avrupa’da Ortak Pazarın yürürlüğe girmesi küçük işletmelerinde tasfiyesini zorunlu kılıyordu. Buna neden olan ana sebep ise rekabet koşullarına uyabilmek için kapitalist üretim biçimlerinin hızlandırılması ve geliştirilmesiydi.

Ortak Pazar Politikasının neticesinde kapitalist işletmeler doğmuştur Ortak Pazar Politikasının neticesinde kapitalist işletmeler doğmuştur. Bu kez kamu hukuku düzenlemeleri kiracı ve ortakçıları korumaya yönelik değil kapitalist işletmelerle ilgili sorunlara yönelmiştir. Bunun dışında Ortak pazara üye ülkeler arasında ortak bir tarım politikası güdülmesi söz konusu olmuştur. Roma Antlaşması tarımsal ürünlere de uygulanmaktadır. Bunun neticesi ülkelerin yasalarının yeniden düzenlemesi ihtiyacını elbette gündeme getirmiştir.

Görüldüğü gibi gelişen teknoloji, pazar koşulları ve politik ilişkiler Tarım Hukukunun ele alması gerektiği konuların zenginleşmesine ve niteliğinin kamu hukuku yönünde olmasına ortam hazırlamaktadır. Sonuç olarak; koşulları ülkeden ülkeye göre değişse de tarımsal yaşamın değişen ekonomik ve sosyal ilişkilerini artık Yurttaşlar Hukukunun klasik ilkeleriyle düzenlemek olanağı kalmamıştır. Gelişen tarım yasamı kendine özgü başka kurumları gerektirmektedir.

Avrupa’da bu bilinç çoktan oluşmuştur Avrupa’da bu bilinç çoktan oluşmuştur. Tarımsal üretim ve tarımda çalışanlar arasındaki ilişkiler bağımsız bir Tarım Hukuku çerçevesinde düzenlenmektedir. Bu sebeple Tarım Hukukunun Yurttaşlar Hukuku içerisinde değerlendirilmesi görüşü yanlıştır. Çünkü Tarım Hukuku, Yurttaşlar Hukuku ilkeleri içinde değil, onun dışında belki ona karşıt bir gelişme göstermektedir.

Türkiye’de Tarım Hukukunun Durumu

Hala tarım hukuku denilince, toprak hukukundaki mülkiyet hakları anlaşılmaktadır. Bu durum, Türkiye’de henüz Toprak Hukuku ile Tarım Hukukunun sınırlarının ve kapsamlarının kesin bir biçimde ayırt edilememesinden ve bağımsız bir Tarım Hukukunun varlığının bilincine yeterince varılamamasından kaynaklanmaktadır. Not: Bağımsız ya da özerk bir hukuk dalının varlığından söz edilebilmesi için, bu dalın kendine özgü kurallarının olması ve genel hukuk kurallarının uygulanmasıyla yetinilmemesi gerekir.

Türk Hukuk Lügatında; Toprak Hukukunun, işletme rejim ve temellerini (ortakçılık, kiracılık, yarıcılık…), Yurttaşlar Yasasının (Medeni Kanun) nesnel haklar bölümünü, vakıfları, toprak ve orman yasalarını ve toprakla ilgili öteki bütün yasa ve düzenlemeleri kapsadığı belirtilmiştir. Ancak; TOPRAK VE TARIM HUKUKLARININ AYIRICI NİTELİKLERİ ÜZERİNDE BİR GÖRÜŞ BİRLİĞİ SAĞLANMADIĞI AÇIKTIR.

Toprak Reformu başka şey, bağımsız bir Tarım Hukuku başka şeydir. Bazı çevreler Toprak Reformu ile bağımsız bir Tarım Hukukunun aynı şey olduğunu savunmaktadırlar. Oysa ki bu görüşün iki ayrı konunun karıştırıldığının açık göstergesidir. Toprak Reformu başka şey, bağımsız bir Tarım Hukuku başka şeydir. ?

Toprak Hukuku ya da toprak mülkiyeti sistemi ve toprak üzerindeki nesnel haklar, kuşkusuz Tarım Hukukunun temelini ve çok önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Sanayi ve ticaret kesimlerinin tersine, tarım geniş toprak alanlarını gerektirmektedir. Tarımsal üretim toprak üzerinde yapılır. Toprak, tarımsal üretimin kendisinden vazgeçemediği temel bir üretim aracıdır.

Ancak ? Bu durumda; - Toprak Mülkiyeti sistemi, - Bunun kazanılışı, yitirilişi, miras bırakılışı - Toprak üzerinde kişilerin temel hakları vb. konular Tarım Hukukunun ele alması gereken en önemli sorunlar olmaktadır. Ancak ? Toprağı sadece bir eşya olarak ele almak ve onunla insanlar arasındaki nesnel ilişkileri incelemek yeterli değildir.

Toprağı işlemekten dolayı da, insanlar arasında bir takım ilişkiler doğar. Örneğin; - Kiracı, ortakçı ya da tarım işçisi ile mülk sahibi arasında doğan ilişkiler, - Tarımsal üretim sürecinde çeşitli biçimlerde ortaya çıkan örgütlenmeler, - Tarım topraklarının tarımsal amaçlar dışında kullanılması - Tarımsal İşletmelerin çeşitli tehlikelere karşı korunması gibi.

Öte yandan Tarım Hukuku tarımsal uğraşı ile ilgili olarak çeşitli yasalarla düzenlenen daha pek sorunlara da eğilmek zorundadır. Örneğin; Tarımın geçirdiği sosyo-ekonomik konulara bağlı olarak bu konularla ilgili yasalar da artmak eğilimindedir ve Tarım Hukukunu giderek zenginleştirmektedir. Örneğin ; - Kırsal alanda çevre kirlenmesi ve tarımsal toprakların başka amaçlar için kullanılması yepyeni sorunlar doğurmaktadır. - Sular Hukuku - Mera Hukuku - Toprak toplulaştırılması gibi konular…

Görüldüğü gibi Tarım Hukukunun, Toprak Hukukunu da içermekle birlikte, ondan çok daha geniş ve ayrıntılı bir kapsamı bulunmaktadır.

Ülkemizde Tarım Hukuku ile ilgili mevzuat tam bir dağınıklık ve karışıklık içerisindedir. Tarımı doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendiren mevzuat; çeşitli yasa, tüzük, yönetmenlik ve kararnamelerde yer almaktadır. Medeni Hukuk Borçlar Hukuku

Örneğin; taşınmaz mülkiyetin nasıl kazanılacağı, yitirileceği ve taşınmaz mülkiyetiyle ilgili öteki kurallar Medeni Kanunumuzda bulunmaktadır. - Toprak mülkiyetinin hukuksal durumunu saptamak - Tarımsal işletmeler için öngörülen miras sistemi gibi… Toprak sahibi ile kiracı ve ortakçılar arasındaki ilişkiler, Borçlar Yasasının ürün kirası bölümünde ele alınmaktadır.

Ülkemizde Tarım Hukukunun temel bazı konuları özel hukuk içerisinde yer almaktadır. Oysa, Tarım Hukukunun kendine öz bir niteliği vardır. İlkelerini Medeni Hukuk ve Borçlar Hukukundan alan Tarım Hukuku ile ilgili düzenlemeler, tarımın gelişmesine katkı sağlamamaktadır. Bundan dolayı özel hukuk içerisinde yer alan Tarım Hukukuna kamu hukuku niteliği kazandırılmalıdır. Örneğin; - 1945 tarihli Çiftçiyi Topraklandırma yasası topraksız ve az topraklı çiftçileri topraklandırmayı öngörmekteydi. Topraksız köylülerin toprağa kavuşturulması sorunu Tarım Hukukunun temel konularından birisidir. Oysa Çiftçiyi Topraklandırma Yasası getirdiği kurallarla apaçık kamu hukuku kapsamı içindeydi.

Tarım Hukuku çerçevesine giren ve özel hukuk kapsamında değerlendirilen kimi konularda kamu hukuku tarafından ele alınması eğilimi göstermiştir. Örneğin; - 138 sayılı yasayla değiştirilmeden önce Medeni Hukukun 769. maddesi yer altı sularını kaynaklara benzeterek bunları da özel sular içerisinde değerlendiriyordu. Oysa şimdi yer altı suları genel sular arasına alınmış ve kamu hukuku kapsamında düzenlemeler yapılarak eski yasa değiştirilmiştir. Ekonomileri tarıma dayalı ekonomilerde (Türkiye gibi) Tarım Hukukunun kamu hukuku kapsamında ele alınması kalkınmayı da destekleyecektir. Az gelişmiş ülkelerin tarımsal sorunları ancak kamu hukukunu benimsemiş yeni yasalarla çözümlenebilir.

Türkiye, Tarım Hukukunun bağımsız bir hukuk dalı olması bilincine varmış olsa da henüz bu konuda yeterli çalışma yapılmamıştır. Türkiye’de 2006 yılında 5488 sayılı Tarım Kanunu yürürlüğe girmiştir. Bu kanunun eğilim gösterdiği konular ise şöyledir; - Tarımsal politikalar - Tarımsal araştırma - Çiftçi eğitimi, yayım ve danışmanlık hizmetleri - Biyogüvenlik - Üretici örgütleri ve ürün konseyleri - Tarımsal destekleme - Çiftçi kayıt sistemi (ÇKS)

Özet: - Tarım Hukuku ve Toprak Hukuku başka şeylerdir. - Tarım Hukuku, Toprak Hukukunu da kapsamaktadır. - Tarım Hukuku ilkelerini Medeni Hukuk ve Borçlar Hukukundan almaktadır. - Tarım Hukuku bağımsız bir hukuk dalı olarak varlığını ortaya koymak zorundadır.