TÜRK DİLİ II Okutman Vedat BALKAN Hafta 10. HİKAYE VE ROMAN Gerçek veya gerçeğe uygun olarak tasarlanmış, bir olayı anlatan yazıya hikaye, olayları anlatan.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
BETİMLEYİCİ ANLATIM Bu tekniği uygulayan yazarın amacı, okuyucunun görmediği bir görüntüyü, olayı, yeri, okuyucunun kafasında canlandırmaktır. Yazar.
Advertisements

YÜZÜNDE BİR TEBESSÜMLE GÜNAYDIN DE TÜM DÜNYAYA
GÜZEL SANATLAR İÇERİSİNDE EDEBİYATIN YERİ
Aşka Dair.
Benim biricik Canım Babacığım
SESLİDİR with the hope you to feel the pain before that you have not realized until the teror had reached to you. Terör size ulaşmadan anlayamadığınız.
Ilk göz ağrım.
HAZIRLAYAN: TDE ÖĞRETMENİ BURCU ARICAN
NOKTALAMA İŞARETLERİ.
TÜRKÇE / Olay Yazıları (Öykü-Roman)
METİNLERİN SINIFLANDIRILMASI
Hayat Kat Kattır. TIKLAMADAN SESLİ İZLEYİNİZ.
HAZIRLANA: MERVE KOMAZ TÜRKÇE ÖĞRETMENLİĞİ (İÖ)
STRESE GİRENİN İMANINDAN ŞÜPHE EDERİM!
OLAY ÇEVRESİNDE OLUŞAN METİNLERİ TANIMA VE GRUPLANDIRMA
TÜRK EDEBİYATINDA HİKAYE
TIKANDI BABA Seval KEMERTAŞ tarafından düzenlenmiştir.
Ağlarsam sesimi duyar mısınız
 Aşağıdaki cümlelerden hangisinin sonuna nokta konulmalıdır?  A)Ah, keşke oraya gitmeseydim  B)Ağzından şu kelimeler döküldü  C)Bahçeye mi çıkmış.
Masallardaki Görüş Açısı. Sanatta Görüş Açısı Sanatta bir kimsenin resim yada manzaraya baktığı görüş açısıdır. “Görüş açısını” belirlemek için bir fotoğrafa.
(Rehberlik Danışmanı)
YAPISINA CÜMLELER GÖRE BASİT SIRALI BAĞLI BİRLEŞİK.
1937. Tarsus. Topçu Alayı tatbikat için dağılmıştı. Çadırlar henüz kurulmuştu ki, şiddetli bir yağmur başladı. Her taraf çamur kesildi.
ŞİİR TÜRLERİ.
İlk Öyküm.
KİŞİLERARASI İLETİŞİM BECERİLERİ
1.soru Aşağıdaki cümlelerin hangisinin sonuna nokta konmalıdır ?
Hayatı Edebiyat Yaşamı Eserleri Ödülleri
Herkes Ve Birkaç Kişi.
TÜRK DİLİ II 9.KONU ANLATI YAZILARI.
T.C ERCİYES ÜNİVERSİTESİ
KONULARINA GÖRE ŞİİR TÜRLERİ
GÖRSEL SANATLAR Mehmet KURTBOĞAN.
Şinasi Şair Evlenmesi.
DAYANIŞMA VE YARDIMSEVERLİK
NOKTALAMA İŞARETLERİ Tırnak İşareti (“ ”) Ünlem İşareti ( ! )
Mitat Zorlu 1 ALİ YALKIN İLKÖĞRETİM OKULU 2/A SINIFI ÇALIŞMA SAYFASI Adı ve Soyadı: ……….…………………………………..…… No: ……… 15 Ocak 2010 Cuma Annem marketten 2.
NOKTALAMA İŞARETLERİ Eğik Çizgi ( / ) Yay Ayraç ( )
1-5 NİSAN GÖSTERMEYE BAĞLI EDEBİ METİNLER
TÜRKÇE / Olay Yazıları (Fabl-Fıkra-Tiyatro)
Gece yarısı parka bir baykuş geldi.Ağaçları tek tek
Soru 1. İnsan bir kışını burada geçirse ( ) yalnız müzik dinlese ( ) yalnız bu yankılı havayı koklasa ( ) Yukarıdaki cümlede parantezle gösterilen yerlere.
TÜRKÇE / Noktalama İşaretleri
ANLATIM TEKNİKLERİ Dört tane anlatım tekniği vardır!!! AÇIKLAMA
YA Ş ASIN TÜRKÇE ÖĞRENDİM. HAZIRLAYANLAR MEHMET İLHAN ORAL ŞEYHMUS TARKAN AFİF ALTUNKAYA.
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI.
Kısa Çizgi ( - ) Uzun Çizgi ( — ) NOKTALAMA İŞARETLERİ
TİYATRO.
ZAMAN YÖNETİMİ Zaman aslında herkes için sabittir, diğer bir deyişle herkes için 1 saat 60 dakika 1 günde 24 saat 1440 dakika, haftada 7 gün 168 saat vardır.
GÜNEŞ ISITIR HERKESİ MEVSİMLER HERKES İÇİNDİR YALNIZ ÇIĞ ALTINDA KALAN SELE KAPILAN HER ZAMAN BİRKAÇ KİŞİ… K .M.
Sedef Çiçeği.
GÖSTERMEYE BAĞLI DÜZYAZI TÜRLERİ
İbrahim hakkı i.ö.o. Hazırlayan:abdulkadir otlaca.
İSİMLER (ADLAR) Varlıkları veya kavramları karşılayan sözcüklerdir.
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR ( ) Naturalizm’in temsilcisidir. Ahmet Mithat geleneğini sürdürür. Dili sadedir. Kahramanlarını çevrelerinin.
KOMPOZİSYON TANIMI:  Farklı parçaları, uyumlu ve düzenli şekilde bir araya getirmeye Kompozisyon denir.
Mehmet ÖZ / Türk Dili ve Edebiyatı Öğreetmeni
Servet-İ fünun edebİyatI
GENEL TEKRAR - 6 CÜMLE ÖĞELERİ - VURGU – ARASÖZ FEM DERSHANELERİ
ONUR ÜNLÜ.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU ( )
İBRAHİM ŞİNASİ HAYATI VE ESERLERİ
Konu : DÜZYAZI TÜRLERİNDEN MASAL – ANI – HİKAYE - ROMAN
TANZİMAT EDEBİYATI II. DÖNEM
HAZIRLAYAN:ZEHRA ŞAHİN TÜRKÇE ÖĞRETMENLİĞİ KONU:NOKTALAMA İŞARETLERİ(tırnak işareti,ünlem,kısa çizgi)
Sedef Çiçeği.
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat, Tanzimat Edebiyatı'nın birçok türünde eserler vermiş yazarlarından Şemsettin Sami tarafından kaleme alınmış bir romandır.
KARDELEN Sinopsis : Ataerkil bir sistemde yetişen bireyin kend i kızının eğitim hakkını elinden alması ve kızının daha sonrasındaki başarı hikayesi.
Sedef Çiçeği.
Sedef Çiçeği.
Sunum transkripti:

TÜRK DİLİ II Okutman Vedat BALKAN Hafta 10

HİKAYE VE ROMAN Gerçek veya gerçeğe uygun olarak tasarlanmış, bir olayı anlatan yazıya hikaye, olayları anlatan yazılara da roman denir. İki türü birbirinden ayırmak için uzunluk-kısalık, kişilerin çokluğu-azlığı, zamanın genişliği-darlığı, mekanın genişliği- darlığı ve karakterlerin özellikleri gibi konular dikkate alınır. HİKAYE ve ROMAN ARASINDAKİ FARKLAR Hikâye ve roman arasındaki farklılığı ortaya koymak isteyenler, hikâyeyi tanımlarken; “olayları ve kişileri tek yönüyle ele alıp anlatan, romandan daha kısa, ayrıntılı sergilemelerden kaçınan yazı” şeklinde belirtirler. Bütün özellikleriyle romana benzeyen hikâyeyi, bu türden ayıran belli başlı noktalar şunlardır: Hacim olarak romandan daha kısadır. (Romanı hatırlatacak büyüklükte hikâ­yelerin olduğunu da unutmamak gerekir.) Anlatılan olaylar dar bir çerçevede geçer. Yani mekân sınırlıdır. Şahıs kadroları romanlara göre daha azdır. Şahıslar, hayatlarının kısa bir kesiti ile dikkatlere sunulur. Karakterler tek taraflı; yani anlatılan olayı ilgilendiren yönüyle ele alınır ve ayrıntıdan kaçınılır. ANLATI YAZILARI

Mekânlar romanlara göre daha dardır. Kısaca, bir apartmanı roman olarak isimlendirirsek, hikâye, bu apartmanın ayrı bir girişi, odaları ve pencereleri olan dairesidir. Hikaye Örneği: SEDEF ÇİÇEĞİ Mahkeme salonunda, seksenlerindeki yaşlı çiftin durumu içler acısıydı. Adam inatçı bakışlarla suskun, Nine’nin ağlamaktan iyice çukurlaşmış gözleri ve keskin çizgileriyle bıkkın bakışları süzüyordu etrafını…Ve hakimin tokmak sesiyle sustu uğultu ve tok sesiyle, sözü yaşlı kadına verdi, hakim… “Anlat teyze neden boşanmak istiyorsun?” Yaşlı kadın derin bir nefes çektikten sonra baş örtüsüyle ağzını aralayıp, kısılmış sesiyle konuşmaya başladı: -“Bu herif yetti gari, 50 yıldır bezdirdi hayattan.” Sonra uzunca bir sessizlik hakim oldu mahkeme salonunda. Sessizlik bu tür haberleri her gün manşet yapan gazetecilerden birinin flaşıyla bozuldu, kim bilir nasıl bir manşet atacaklardı, yaşanmış 50 yılın ardından. Çok sayıda gazeteci izliyordu davayı, kadın neler diyecekti. Herkes onu dinliyordu. Yaşlı kadının gözleri doldu ve devam etti: -“Bizim bir sedef çiçeği vardı, çok sevdiğim. O bilmez.

50 yıl önceydi. O çiçeği bana verdiği çiçeklerin arasından kopardığım bir yaprağı tohumlamıştım öyle büyüttüm. Yavrumuz olmadı, onları yavrum bildim. Bir süre sonra çiçek kurumaya başladı. O zaman adak adadım.. Her gece güneş açmadan önce bir tas suyla suluycam onu diye. İyi gelirmiş dedilerdi. 50 yıl oldu, bu herif bir gece kalkıp bir kere de bu çiçeği ben sulayım demedi. Ta ki geçen geceye kadar. O gece takatim kesilmiş uyuyakalmışım. Ben böyle bir adamla 50 yıl geçirdim. Hayatımı, umudumu her şeyimi verdim. Ondan hiçbir şey göremedim. Bir kerecik olsun, benim bildiğim görevlerden birisini yapmasını bekledim. Onsuz daha iyiyim, yemin ederim.” Hakim, yaşlı adama dönerek : -“Diyeceğin bir şey var mı baba?” dedi. Yaşlı adam bastonla zor yürüdüğü kürsüye, o ana kadar suçlanmış olmanın utangaçlığını hissettiren yüz ifadesiyle hakime yöneldi:

-“Askerliğimi, reisicumhur köşkünde bahçevan olarak yaptım. O bahçenin görkemli görünümüyle büyümesi için emeklerimi verdim. Fadimemi de orada tanıdım. Sedefleri de… Ona en güzel çiçeklerden buketler verdim. O çiçeklerle doludur bahçesi. Kokusuna taptığım perişan eder yüreğimi. İlk evlendiğimiz günlerin birinde boyun ağrısından onu hekime götürdüm. Hekim çok uzun süre uyanmadan yatarsa boynundaki kireç sertleşir, kötüleşir dedi. Her gece uykusunu bölüp, uyansın, gezinsin dedi. Hekimi pek dinlemedi, bizim hatun, lafım geçmedi. O günlerde tesadüf bu çiçek kurudu. Ben ona gece sularsan geçer dedim. Adak dilettim. Her gece onu uyandırdım ve onu seyrettim. O sevdiğim kadının yavrusu bildiği çiçekleri sularken seyrettim. Her gece o çiçek ben oldum sanki. Ona bu yüzden tapabilirdim.” dedi adam o yaştaki bir adamdan beklenmeyecek ifadelerle. Her gece O yattıktan sonra uyandım. Saksıdaki suyu boşalttım. Sedef gece sulanmayı sevmez, hakim bey. Geçen gece de yaşlılık ben de uyanamadım. Uyandıramadım. Çiçek susuz kalırdı amma, kadınımın boynu yine azabilirdi. Suçlandım. Sesimi çıkartamadım.” O an Mahkeme salonunda her şey sustu. Ertesi sabah gazeteler “Sedef susuz kaldı” diye yine yalnızca neticeyi haber yaptılar.

Tiyatro: Özel bir mekanda drama sanatının imkanlarını da kullanarak seyirci ile iletişim kurup yılların bilgi ve tecrübelerini aktarma işine tiyatro denir. Tiyatro bir olayı oluş şeklinde gösteren eserlerdir. Üç türü vardır. 1. Trajedi: Acıma korku uyandıran tiyatro türüdür. 2. Komedi: İnsanın ve olayların gülünç yanlarını ortaya koyan tiyatro türüdür. 3. Dram: Acıklı ve güldürücü olayları bir arada ortaya koyan tiyatro türüdür. Türk edebiyatında tiyatroyu iki bölümde incelemek uygun olur. Geleneksel Türk Tiyatrosu (Sözlü Tiyatro): Kukla, Karagöz ve Ortaoyunu DRAMATİK TÜRLER

9.2. DRAMATİK TÜRLER Modern Tiyatro (Yazılı Tiyatro): Batı anlamında ilk tiyatro eseri 1859 da Şinasi tarafından yazılan “Şair Evlenmesi” olarak kabul edilir. Senaryo: Film konularının anlatıldığı yazılardır. BÖLÜM (HAFTA) ÖZETİ Gerçek veya gerçeğe uygun olarak tasarlanmış, bir olayı anlatan yazıya hikaye, olayları anlatan yazılara da roman denir. İki türü birbirinden ayırmak için uzunluk- kısalık, kişilerin çokluğu-azlığı, zamanın genişliği-darlığı, mekanın genişliği- darlığı ve karakterlerin özellikleri gibi konular dikkate alınır. Hikâye ve roman arasındaki farklılığı ortaya koymak isteyenler, hikâyeyi tanımlarken; “olayları ve kişileri tek yönüyle ele alıp anlatan, romandan daha kısa, ayrıntılı sergilemelerden kaçınan yazı” şeklinde belirtirler.

Bütün özellikleriyle romana benzeyen hikâyeyi, bu türden ayıran belli başlı noktalar şunlardır: Hacim olarak romandan daha kısadır. (Romanı hatırlatacak büyüklükte hikâ­ yelerin olduğunu da unutmamak gerekir.) Anlatılan olaylar dar bir çerçevede geçer. Yani mekân sınırlıdır. Şahıs kadroları romanlara göre daha azdır. Şahıslar, hayatlarının kısa bir kesiti ile dikkatlere sunulur. Karakterler tek taraflı; yani anlatılan olayı ilgilendiren yönüyle ele alınır ve ayrıntıdan kaçınılır. Mekânlar romanlara göre daha dardır. Kısaca, bir apartmanı roman olarak isimlendirirsek, hikâye, bu apartmanın ayrı bir girişi, odaları ve pencereleri olan dairesidir DRAMATİK TÜRLER

DRAMATİK TÜRLER 1. Tiyatro: Özel bir mekanda drama sanatının imkanlarını da kullanarak seyirci ile iletişim kurup yılların bilgi ve tecrübelerini aktarma işine tiyatro denir. Tiyatro bir olayı oluş şeklinde gösteren eserlerdir. Üç türü vardır. Trajedi: Acıma korku uyandıran tiyatro türüdür. Komedi: İnsanın ve olayların gülünç yanlarını ortaya koyan tiyatro türüdür. Dram: Acıklı ve güldürücü olayları bir arada ortaya koyan tiyatro türüdür. Türk edebiyatında tiyatroyu iki bölümde incelemek uygun olur. Geleneksel Türk Tiyatrosu (Sözlü Tiyatro): Kukla, Karagöz ve Ortaoyunu Modern Tiyatro (Yazılı Tiyatro): Batı anlamında ilk tiyatro eseri 1859 da Şinasi tarafından yazılan “Şair Evlenmesi” olarak kabul edilir. 2. Senaryo: Film konularının anlatıldığı yazılardır.

1. SARI, Mehmet, Türk Dili I-II, Okutman Yayıncılık, Ankara GÜLSEVİN, Gürer vd., Türk Dili I-II, Afyon Eğitim, Sağlık ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı Yayını, Afyonkarahisar, Türk Dil Kurumu, Yazım Kılavuzu, Ankara, Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, Ankara, Türk Dil Kurumu, Yabancı Kelimelere Karşılıklar, Ankara, Kaynaklar