29.05.20161. 2 İnsan beyninin ağırlığı: 1250-1400 gr Balina beyni: 7800 gr Yunus beyni: 1816 gr Goril beyni: 454 gr Köpek beyni: 72 gr Sonuç: İnsanlar.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
DOÇ. DR.MEHMET ERDOĞAN AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ
Advertisements

FAD İ ME AKAGÜNDÜZ SEVG İ SUBA Ş I Aralık OTİSTİK BİREYLERİN ÖZELLİKLERİ SINIFLANDIRMA TANI DEĞERLENDİRME ARAÇLARI OTİZMİN NEDENLERİ EĞİTİM.
ÖĞRETİM İLKE VE YÖNTEMLERİ
Küçük Grup Eğitimi Şifa Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Eğitici Eğitimi Kursu Eylül 2015 / 281.
ÇOCUK GELİŞİMİNE GİRİŞ
AKRAN DESTEKLİ ÖĞRENME
Uzaktan Eğitim Sürecinde Materyal Ortam ve Teknoloji Tasarımı Yusuf DOĞANAY.
BİLGİSAYAR DESTEKLİ ÖĞRETİM © TemplatesWise.com 1.
Bilimsel bilgi Diğer bilgi türlerinden farklı
Eğitimde Hedefler Hedeflerin İşlevleri ve Analizi.
SPORLA İLGİLİ HAREKETLER DÖNEMİ (7-12 yaş)
YARIŞMADA 20 ADET FEN SORUSU SORULACAKTIR. HER SORU İÇİN YANITLAMA SÜRESİ 40 SANİYEDİR.
E R G E N L İ K ERGENLİK DÖNEMİ FİZİKSEL GELİŞİM
Aile Hekimliği Uzmanlık Eğitiminde Alan Eğitiminin Yeri ve Önemi
Hazırlayan: Dr. Emine CABI
BEBEKLER VE TELEVİZYON anket
AKIL (ZİHİN) HARİTASI.
Zihinsel engellilerin sınıflandırılması
Arş.Gör.İrfan DOĞAN.  Bugün otizm tedavisinde en önemli yaklaşım, özel eğitim ve davranış tedavileridir.  Tedavi planı kişiden kişiye değişmektedir,
DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ
RADAR EĞİTİM DANIŞMANLIK 1 YAPILANDIRMACI ÖĞRENME YAKLAŞIMI.
Boşaltım sistemi.
EĞİTSEL OYUNLAR DOÇ. DR. GÜLTEN HERGÜNER BÖLÜM: 2
SOSYAL GELİŞİM Öğr. Gör. İdris KARA.
BULUŞ YOLUYLA ÖĞRETİM JEROME BRUNER.
İNSAN BİLGİSAYAR ETKİLEŞİMİ: BİLİŞSEL BOYUT III. İBE alanında etkileşimi anlamaya çalışan uzmanlar, özellikle şema ve zihinsel modeller üzerinde yoğunlaşırlar.
Öğretim  Öğrenci gelişimini amaçlayan, öğrenmenin başlatılması, sürdürülmesi ve gerçekleştirilmesi için düzenlenen planlı etkinliklerden oluşan bir süreçtir.
DİYARBAKIR 2008.
SOLUNUM VE GEVŞEME EGZERSİZLERİ İLE ETKİLİ MÜZİK EĞİTİMİ AYŞEN ÜMİT İSTANBUL BİLİM VE SANAT MERKEZİ Müzik Mentoru.
Program Tasarım Modelleri
Prof. Dr. İnayet Aydın Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi
Sözsüz İletişimin Özellikleri
ÇOK BOYUTLU SİNYAL İŞLEME
İLETİŞİM VE ETİK SUNUMU İREM KAYAHAN G İLETİŞİM SÜRECİNİN AŞAMALARI VE ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ.
EĞİTİMDE DRAMA.
EĞİTİCİ OYUNCAKLAR Doç. Dr. Ender DURUALP.
KAVRAM HARİTALAMA Doç.Dr.Bülent ÇAVAŞ.
SEVİYE: 11. SINIF 1. ÜNİTE KAZANIMLAR: Mantık ve Doğru Düşünme arasındaki ilişkiyi değerlendirir. Akıl ilkelerinin önemini değerlendirir. ÖĞRENME – ÖĞRETME.
OYUN VE OYUNCAĞIN ÇOCUK GELİŞİMİ ÜZERİNE ETKİLERİ
Erken çocukluk döneminde fen ve matematik kavramlarının gelişimi
DENETLEME VE DÜZENLEME. DENETLEME VE DÜZENLEME.
Kişisel-Sosyal Rehberlik
ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK
Öğretimin Uyarlanması
Drama ile İlgili Terimler / Eğitim Öğretim Sürecinde Drama
Bütünleştirme uygulamaları
ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE YARATICILIK VE SANAT EĞİTİMİ
BÖLÜM 1 TEMEL KAVRAMLAR. BÖLÜM 1 TEMEL KAVRAMLAR.
PPT 6 Kapsayıcı bir eğitim için nasıl bir sınıf yönetimi yaklaşımı benimsemeliyim? Sınıfında Yabancı Uyruklu Öğrenci Bulunan Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin.
Program Tasarım Modelleri
Erken Çocukluk Döneminde Sağlık Bilimleri Fakültesi
(Nörofizyolojik) Öğrenme
Erken Öğrenme Devinsel Beceriler ve Algısal Yetenekler
EĞİTİME GİRİŞ Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
BÖLÜM 2 BİLİŞSEL GELİŞİM.
Evren-Örneklem, Örnekleme Yöntemleri 2
ÖĞRENME STİLLERİ.
EĞİTİME GİRİŞ Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
Sağlık Bilimleri Fakültesi
Gelişim ve Temel Kavramlar
EĞİTİME GİRİŞ Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
Erken Çocukluk Döneminde Sağlık Bilimleri Fakültesi
DİL GELİŞİMİ KURAMLARI - II
BELLEK.
TÜRKÇE EĞİTİMİNİN ÖNEMİ
ÖĞRENME.
AÇIK UÇLU ÖĞRENME ORTAMLARI
ÜNİTE 15 ÜSTÜN ZEKALI ÖĞRENCİLER
Sosyal Bilgilerde Değer Eğitiminde Biyografi Kullanımı
Sunum transkripti:

2 İnsan beyninin ağırlığı: gr Balina beyni: 7800 gr Yunus beyni: 1816 gr Goril beyni: 454 gr Köpek beyni: 72 gr Sonuç: İnsanlar beden ağırlıklarına oranla daha büyük bir beyne sahiptirler.

3 Beynin %78-80’i sudan oluşmaktadır. %10’u yağ, %8’i ise proteindir.

4 Öğrenme için enerji Beynin önemi, sinir sisteminin en büyük bölümünü oluşturmasından gelmektedir. Sinir hücreleri yaklaşık bir milyon millik bir ağ ile bağlanmıştır. Beyin kullanacağı enerjiyi kendisi karşılayamaz. Yetişkin bir insanın vücut ağırlığının %2’si kadar olmasına karşın, beden enerjisinin yaklaşık %20’sini harcar. Beynin birincil enerji kaynağı glikoz, protein, değişik elementler ve oksijen gibi besleyici maddeler içeren kandır. Beyne saatte yaklaşık 36 litre, günde 1000 litre kan gider. Su, uygun işleyiş için elektrolitik dengeyi sağlar. Beyin işlevini yerine getirebilmek için, günde 8-12 bardak suya gereksinim duyar. Beyin vücuttaki oksijenin beşte birini kullanır.

5 Dışarıdan bakıldığında beynin en belirgin özelliği kıvrımlı olmasıdır. Bu kıvrımlar beyin kabuğu (cerebral cortex)-Latincede dış tabaka anlamına gelir. Beyin kabuğu beyni kaplayan portakal kabuğu kalınlığında bir tabakadır. Beynin kıvrımları belli bir alana (cm kareye) daha fazla hücre yerleşmesine olanak tanırlar. Beyin kabuğu düz bir tabaka olarak yayılabilseydi, yaklaşık günlük bir gazetenin tek sayfası kadar olurdu. Fakat beyin yalnızca greyfurt büyüklüğünde bir organdır. İnsan beyni, dünyada hiçbir türün sahip olmadığı genişlikte bir alana sahiptir. Bu durum insanın öğrenmesine olağanüstü bir esneklik getirmektedir.

Beyinde sağ ve sol olarak iki yarıküre bulunmaktadır. Bunlar sinir lifleriyle birbirlerine bağlanmıştır. Bunların bilinen en büyüğü corpus callosumdur. Corpus callosum yaklaşık 250 milyon sinir lifine sahiptir.

Beynin iki yarı küresinden sol yarı kürede; mantıksal sıralama, karar verme, harfleri yorumlama, dil ile ilgili fikirlerin işlenmesi, düşüncelere yapı ve sıra verilmesi, fikirlerin sınıflandırılması, sayılarla ve hesaplarla ilgilenerek fikirlerin kritik analizinin yapılması ve vücudun sağ bölümünün kontrol edilmesi işlevleri yapılmaktadır. Sağ yarı kürede ise; görsel şekillerin ve imajların (grafikler, haritalar ve çizgiler), uzamsal bilginin, kendiliğinden rastlantısal, açık uçlu fikirlerin işlenmesi, sezginin kullanılması, yeniliklere, belirsizliklerle ilgilenme ve vücudun sol bölgesini kontrol etme işlemleri yapılmaktadır. Beyin kabuğunun bağlantı kurucu alanları öğrenme, düşünme ve dil gibi yüksek beyin işlevleri ile ilgilidir.

8 Caine and Caine’ne (1990) göre beynin her iki lobunun da kullanımı beynin kapasitesini iki kat değil, kat kat arttırmaktadır. Hızlı ve etkili öğrenme için beynin her iki lobunun da koordineli şekilde kullanılması gerekir. Örneğin; kitap okumak beynin her iki lobunu da dengeli şekilde çalıştıran etkili bir faaliyettir. Çünkü kitap okurken beynin sol lobu, sözel kavramları kavrarken; sağ lob da bunları tasvir edip, şekil, imge ve yeni düşüncelere dönüştürür. Oysaki televizyon izlemek beynin sağ lobunu pasif bıraktığı için, beynin gelişimine pozitif bir katkısı olmamaktadır. (Duman, 2004)

9 Beyni oluşturan dört lobdan alın (frontal) lobu hareketle, yargılama, yaratıcılık, problem çözme ve planlama gibi amaçlı eylemlerle, çeper (parietal) lobu beden duyumlarıyla, şakak (temporal) lobu işitmeyle, bellek, anlamlandırma ve dil işlevleriyle ve ense (oksipital) lobu ise görme ile ilgili işlevleri yapar.

Limbik sistem Beynin ortasındaki alanda beyin çıkıntısı (hippocampus), ara beynin orta bölümü talamus (thalamus), hipotalamus (hypothalamus) ve badem şeklindeki amigdala bulunmaktadır. Limbik sistem olarak da bilinen bu orta beyin bölgesi, beynin hacim olarak %20’sini kapsamaktadır. Duygular, uyuma, dikkat, vücut düzeni, hormonlar, koku alma ve beyin kimyasallarının çoğunun üretimi bu bölgenin sorumluluğundadır

Thalamus duyu organlarından gelen bilgileri alır ve beynin diğer bölgelerine yollar. Hypothalamus sindirimi, dolaşımı, hormon salgılamasını, cinselliği, beslenmeyi, uykuyu ve duyguları kontrol eder. Hippocampus bilginin işleyen bellekten uzun süreli belleğe transferi sırasında öğrenmenin oluşmasında önemli bir rol oynar. Bu yapı anlamlandırma açısından önemlidir. Amygdala duyu organlarından gelen bilginin işlenmesinden ve beynin duygusal hafızasının kodlanmasından sorumludur

12 Beyinin yapısı Beyin hücreleri: İki türlü beyin hücresi bulunmaktadır. Nöronlar ve glialar. %90 Glia %10 Nöron

Bazı canlılarda bulunan nöron sayıları İnsan beyni: 100 milyar Maymun: 10 milyar Fare: 5 milyar Sinek: Sağlıklı bir yetişkinin beynindeki nöron miktarı ile 2 yaşındaki bir çocuğun beynindeki nöron miktarı aynıdır

Glia hücresi İnsanda yaklaşık 1 trilyon glia hücresi bulunur. Bu hücrelerin gövdeleri yoktur. Bu hücreler beyindeki kan dengelerini, besinlerin transferini, bağışıklık sisteminin düzenlenmesini, ölmüş hücrelerin ortadan kaldırılmasını, nöronların istenmeyen bileşiklerden (örneğin ilaçlar) korunmasını yağlı kağıt gibi nöronların etrafına dolanarak elektrik yalıtımı sağlayan miyelin denen maddenin oluşumunu sağlarlar. 14

Nöronlar Sensör Nöron, Internöron ve Motor Nöron olmak üzere 3 çeşittir. Sensör nöronlar; reseptör adı verilen yapıları ile uyarıları alırlar ve bu uyarıları sinyaller şeklinde beyin ve omiriliğe iletirler Beyin ve omurilikte yer alan internöronlar gelen sinyalleri işler ve motor nöronlara iletirler Motor nöronlar da uyarıları kas ve salgı bezlerine iletirler. Nöron Çeşitleri

Nöronların Yapısı ve uzantıları Eğer beyne daha yakından bakarsak, tüm nöronların, sayısı ’e kadar ulaşabilen başka nöronlarla yaprağa benzer filizler vasıtasıyla bağlandığını görürüz. Nöronlardan çıkan bu filizler bir ağacın dallarına ya da karmaşık kökçüklerine benzerler. Bu filizlere dendritler ve aksonlar denir. Dendritler gelen bilgiyi alır, aksonlar ise bu bilgiyi iletir. Bir nörondan birçok dendrit oluşabileceği halde, her nöron yalnızca bir tek aksona sahiptir. Aksonlar diğer hücrelerin dendritlerine bağlanırlar. Omurilik boyunca aşağı doğru uzanan en uzun akson, bir metre dolayındadır, ancak aksonların çoğu yaklaşık 1 cm.dir. Aksonun kalın olması elektriğin ve bilginin daha hızlı geçişini sağlar. Tüm geniş aksonlar miyelinlidir. Bu yalnızca elektriksel iletileri hızlandırmakla kalmaz, ayrıca benzer tepkilerin karışmasını da azaltır. Hiçbir nöron bilginin son durağı değildir. Nöron, yalnızca bilginin geçişine hizmet eder. Nöronlar genel olarak kendine yakın olanlarla birleşir. Bağlantıların çoğalması daha etkili etkileşimi sağlar. Eğer nöronlara yeteri kadar sinyal ulaşırsa, nöron etkinleşecektir. Bilgi elektriksel uyaranlar aracılığıyla nöronlar içinde taşınır ve nörontransmitter olarak adlandırılıan kimyasal maddelerle bir nörondan diğerine sinaptik aralıktan aktarılır.

Dentrit: Uyarıcı sinyallerin alındığı giriş bölgeleridir. Akson: Dentritlere göre daha uzun ve uyarıları hücre gövdesinden alıp diğer hücrelere ileten çıkış bölgesidir. Sinaps: Bir hücrenin dentriti ya da gövdesi ile diğer hücrenin aksonunun karşı karşıya geldiği kısımdaki boşluktur.

Sinir Sisteminde Uyarı İletimi Uyarı iletimi elektriksel ve kimyasal olmak üzere birbirini takip eden 2 süreçte gerçekleşir. Sinir sisteminde yer alan dönüştürücüler, ses, ışık ya da basınç gibi kimyasal ve fiziksel etkileri elektriksel işaretlere dönüştürür. Bu sinyaller daha sonra dentritlere ulaşır. Dentritlerden elektrik sinyalleri olarak aksonlara oradan da sinapslara gelir. Sinapslarda moleküller (transmitter maddeler) salgılanır. Bu moleküller diğer hücrenin tutucularıyla tutulur ve diğer hücrelere aktarılır.

Çocuk, rasgele şekilde ağ oluşturmuş olan sinir ağıyla doğar. Bu ağ, yaşantılar sonucu organize olur ve çevreyle etkili iletişim kurmasını sağlar. Uyarıcılar karmaşık bir nöron grubunu uyarır. Uyarılma zamanının yakın olması birbiri ile alakalı olmayan iki nöron grubunun ilişkilenmesini sağlar. Hücre Kümeleri (cell assembly) ve Ardışık Safha (phase sequence)

Örneğin; silgili kaleme baktığımızda silgi ayrı, kalemin tahta kısmı ayrı sinir grubunu uyarır. Ancak iki uyarıcı beyni yakın zamanlarda uyardığından 2 hücre ağı birbiri ile ilişkili olur. Ayrıca uyarıcı büyüklüğü ile hücre ağı büyüklüğü orantılıdır. Yani, oto lastiği dendiği zaman küçük bir nöron grubu, otomobil dendiği zaman ise büyük bir nöron grubu uyarılır. Hebb bu sürece “ardışık safha” (phase sequence) adını vermiştir.

Duyusal Yoksunluk ve Zenginleştirilmiş Çevre Yapılan araştırmalar; uyarıcı yokluğunun nesne ve olayların temsilcisi hücre ağlarının gelişimini ve bireyin normal fonksiyonlarını yürütmesini engellediğini göstermiştir. Uyarların azaltıldığı bir ortamda denekler halisinasyon görmeye başlamış ve hatta basit zihinsel işlemleri yerine getiremez olmuşlardır. Zenginleştirilmiş çevrede ise hücre ağlarının daha fazla oluştuğu ve ardışık safha oluşumuna yardımcı olduğu ortaya çıkmıştır. Ancak uyarıcı zenginliğinin çok yüksek oluşu daha iyi zihinsel fonksiyon anlamına gelmemelidir. En iyi fonksiyon orta düzeyde bir uyarıcı şiddeti ile sağlanır.

Zenginleştirilmiş ortamlar 1.Dil ve okuma yoluyla zenginleştirme Yeni bir sözcükle tanışmadan, seslerin birbirinden ayırt edilebilmesi için işitsel kortekste hücrelerin gelişmesi mümkün değildir. Aileler çocuklarına kitap okumaya 6. aydan itibaren başlayabilirler. Bunun için 4 ya da 5 yaşını beklemek gerekmemektedir

Zenginleştirilmiş ortamlar 2. Devinimsel Uyarıcılar Yoluyla Zenginleştirme Hareket ve egzersiz beyin gelişimini olumlu yönde etkiler

Zenginleştirilmiş ortamlar 3. Problem çözme ve düşünme yoluyla zenginleştirme Daha iyi bir beyin geliştirmenin en iyi yollarından biri meydan okuyucu nitelikteki problem çözme etkinliğidir. Bu durum, daha fazla bağlantı kurulabilmesi için beyinde yeni dendrit bağlantılarının oluşmasını sağlar

Zenginleştirilmiş ortamlar 4. Sanat yoluyla zenginleştirme Güçlü bir sanatsal temel, yaratıcılığı, konsantre olmayı, problem çözmeyi, özyetkinlik duygusunu, eşgüdümü, dikkat ve özdisiplini olumlu yönde etkiler

Zenginleştirilmiş ortamlar 5. Fiziki çevreyle zenginleştirme Dekoratif sınıflar zenginleştirmeye birçok açıdan katkı sağlar. Bu sınıflar olumluluk, hoşnutluk ve esin kaynağı olabilir, ayrıca öğrencilerin sınıfta kendilerini rahat ve güvende hissetmelerine yardımcı olabilirler

Yeni doğan bir bebeğin beyninde yaklaşık 100 milyar nöron bulunurken, beyinde yer alan sinaps sayısı ve nöronlar arasındaki bağlantı sayısı azdır (DiPietro, 2000). Nöronlar arasındaki bağlantılar doğumdan sonra sinaps üretimi, miyelinleşme ve apoptozis süreçlerinin sonucunda gerçekleşir (Herschowitz, 1988). İnsan beynindeki sinaps yoğunluğu insan ömrü boyunca değişir. Ancak sinaps yoğunluğunun en fazla olduğu dönem erken çocukluk dönemidir. İnsan beyni doğumdan yaklaşık iki ay önce sinaps oluşturmaya başlar ve beyinde yer alan sinaps sayısı doğumdan sonra en az bir yıl boyunca artmaya devam eder (Bruer, 1999). Yaklaşık 1-2 yaş arası insan beynindeki sinaps sayısı en üst seviyeye çıkar (Huttenlocher, 1979; Rakic, Bourgeois ve Goldman- Rakic, 1994). Bu yaş aralığındaki sinaps sayısı bir yetişkinin beyninde yer alan sinaps sayısından yaklaşık 50% fazladır

Scans of the brain at birth, 3 months and 2 years reveal increasing density and complexity of connections among the neurons. Source: Rethinking the brain, families and work institute, Rima Shore, 1997)

Beyin ve Beynin Kapasitesi Gazi Yaşargil, beyinde 1 trilyon "nöroglia" adlı hücre bulunduğunu, beyin ne kadar kullanılırsa hücreler arasında o kadar fazla yeni bağlantı oluştuğunu söylüyor. Yaşargil, hücrelerin neredeyse ışık hızında birbiriyle nasıl anlaştıklarının henüz somut olarak belirlenemediğini hatırlatırken, "İnsan beyni yanlış bir yaklaşımla bilgisayara benzetiliyor. Bilgisayarlar ikili sayı sistemiyle çalışırken, her nöronun bin bağ aracılığıyla, çok boyutlu çalışabildiği düşünüldüğünde karşımıza aklın alamayacağı sonsuz bir hesap çıkmaktadır" diyor. Beyin de kalp ya da akciğer gibi bir organdır. Her organın vücutta bir işlevi vardır. Beynin işlevi de öğrenmektir. Çünkü beynin bitmez, tükenmez bir öğrenme kapasitesi vardır. İnsanlar beynin bu uçsuz bucaksız kapasitesini ve nesneleri anlamlandırma kapasitesini göz ardı etmektedir. Oysa beynin 1 saniyede 100 bitlik veri işleme kapasitesine sahip olduğu bilinmektedir.

Beyin Temelli Öğrenme Nedir ? Beyin temelli öğrenme; anlamlı öğrenme için beynin kurallarının kabul edilmesini ve öğretimin zihindeki bu kurallarla örgütlenmesini içerir. ( Ülgen, 2002 ) Beyin temelli öğrenme, öğretime gelişimsel ve sosyo- kültürel açıdan bakan, insan beyninin yapısı ve fonksiyonları üzerine temellendirilmiş bütüncül bir yaklaşımdır. Beyin temelli öğrenmenin felsefesi, normal beyin süreçleri ile ilgili tutarlı öğrenme imkanları sunmasıdır. (Demirel, 2005)

Geleneksel öğretim yöntemleri beynin doğal öğrenme sürecini göz ardı ettiği için öğrenciyi bilgiyi ezberlemeye yöneltmektedir. Oysa ki beyin temelli öğrenme kuramında bireyler tam öğrenme düzeyinde, anlamlı öğrenir ve kendi bilgilerini yapılandırırlar. (Demirel, 2005)

“Eğitim nörofizyolojistleri” beyin temelli öğrenmeye nörofizyolojik temelli öğrenme de demişlerdir. Bunlara göre öğrenme, zihindeki biyokimyasal bir değişmedir. Öğrenme süreci sonucunda, beyin hücreleri arasındaki nöronlarda yeni akson iplikçiklerinin oluştuğu iddia edilmektedir. Buna göre de “her öğrenme yaşantısı yeni sinaptik bağların oluşmasıdır” denilebilir.

Beyin Temelli Öğrenmenin Elemanları Beyin temelli öğrenmede amaç; bilgiyi ezberlemek yerine bilgiyi anlamlı olarak öğrenmektir.

Beyin Temelli Öğrenmenin İlkeleri 1 ) Beyin paralel bir işlemcidir. İnsan beyni birçok işi aynı anda yürütür. Beyinde duygu, düşünce, hayal ve yönelimler aynı anda işlemektedir. Eğitim de, öğrencileri bir orkestranın yönlendirildiği gibi düzenli bir şekilde yönlendirilmelidir.

) Öğrenme fizyolojik bir olaydır. Eğitimde de, sıkıntı, stres, baskı, korku vb. durumlar öğrenmeyi olumsuz etkilerken; mutluluk, hoşnutluk vb. duygular da öğrenme üzerinde olumlu etkiye sahiptir. 3 ) Anlam arayışı doğuştandır. Beyin kendisine ulaşan verilere anlam yüklemeye çalışır. Eğitimde ise, derslerin heyecan verici ve anlamlı olması, öğrencilere geniş seçme olanağı sağlaması gerekir.

) Anlam arayışı örüntüleme (patterning) ile oluşur. Örüntüleme; bilgilerin anlamlı şekilde sınıflandırılmasıdır. Etkili ve anlamlı öğrenme için örüntüler oluşturmak şarttır. 5 ) Öğrenmede duygular önemlidir. Öğrenmemizi; ümit, beklentiler, özsaygı düzeyi, sosyal etkinliklere dayalı duygu ve düşüncelerimiz etkileyip düzenlemektedir. Duygular ve biliş birbirinden ayrılamazlar.

) Beyin, parçaları ve bütünleri aynı anda algılar. Beyin loblarından birisi beyne gelen bilgiyi parçalara ayırırken, diğeri de bir bütün veya bütün serisi olarak algılayıp değerlendirmektedir. Eğitimde ise birey, bu parça ve bütünler arasındaki etkileşimden anlam çıkararak öğrenir. 7 ) Öğrenme hem çevresel (peripheral) hem de odaklaşmış dikkati gerektirir. Beynin doğrudan farkında olduğu, dikkat çeken çevresel uyarıcılar olduğu gibi, bakıp ta göremediği ilgi çekici olmayan uyaranlar da olabilir. Bu durum öğrenme ortamında beynin dikkat çekici uyaranlara cevap verdiğini göstermektedir.

) Öğrenme bilinçli ve bilinçsiz süreçleri içerir. İnsanlar birçok bilinçdışı süreci farkında olmadan algılamakta ve öğrenmektedir. 9) En az iki farklı türde belleğimiz vardır. Bu bellekler; uzamsal bellek sistemi ve ezberleyerek öğrenmede kullanılan sistemler kümesidir. İnsanların bazı durumları tekrara gerek kalmadan hatırlaması uzamsal bellekle alakalı bir durumdur (dün akşam ne yediğinizi hatırlamak gibi). Ancak birbiri ile alakalı olmayan bilgileri depolamak için tekrara gerek vardır.

) Öğrenme gelişimseldir. 11 ) Karmaşık Öğrenme zorlama ile zenginleşir, tehdit ile engellenir. 12 ) Her beyin kendine özgü düzenlenmiştir.

) Bütünleştirilmiş program : Eğitim programının bütünleştirilmesi, bilgi zenginliğini arttırmanın ve bilgiyi anlamlı hale getirmenin önemli bir yoludur. Eğitim programını bütünleştirmeye başlamanın olası en basit yolu iki dersin içeriğini bir araya getirmektir. 2 ) Tematik (bir tema etrafında oluşan) öğretim : Bu yönteme tematik harita yöntemi de denilebilir. Bu yöntem, merkezdeki bir tema ya da temalar dizisinin, öğrencilerin tüm bilgileri ile ilişkilendirilmesine dayanır. 3 ) İşbirliğine dayalı öğrenme : Bu yöntem öğrencilerin iletişim kurma ve beraber çalışma kapasitelerini arttırmaya dayalıdır. Burada önemli ve ideal olan her grup üyesinin diğerine yardımcı olması ve sorumluluğun paylaşılmasıdır. Beyin temelli öğretim yöntemleri

Geleneksel öğretim ile beyin temelli öğretim karşılaştırması KriterGeleneksel öğretimBeyin temelli öğretim Bilginin kaynağıÖğretmendir. Öğrenci bilgiyi deftere,kitaba yazarak alır. Sosyal etkileşim, grupla keşfetme, rol oynama, bütünleştirilmiş ders konusu Sınıf örgütlenmesiÖğretmen yönelimli veya bireysel çalışma Tematik, bütünleştirici, işbirliğine dayalı, bireysel projeler Sınıf yönetimiÖğretmen kontrollüÖğretmen gözetiminde, sorumluluk öğrencilere devredilmiştir. ( Ülgen, 2002 )

KAYNAKÇA - DEMİREL, Ö. “Eğitimde Program Geliştirme”, PegemA yayıncılık, Ankara, “Making Conections / Teaching and the Human Brain”/ Renate Nummela CAİNE and Geoffrey CAİNE ) Çeviri editörü : Gülten ÜLGEN, “Beyin Temelli Öğrenme”, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, DUMAN, B. “Öğrenme-Öğretme Kuramları ve Süreç Temelli Öğretim”, Anı Yayıncılık, Ankara, SENEMOĞLU, N. “Gelişim Öğrenme ve Öğretim: Kuramdan Uygulamaya”, Gazi Kitabevi,11.baskı, Ankara GÜLPINAR, M. A. “Beyin/Zihin Temelli Öğrenme İlkeleri ve Eğitimde Yapılandırmacı Modeller”, Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri Dergisi, 5.cilt 2. sayı, Nobel Basımevi, Ankara, DEMİRSOY, A. “Yaşamın Temel Kuralları: Genel Biyoloji/Genel Zooloji”, cilt 1. kısım 1, 4. baskı, Meteksan Matbaacılık, Ankara, STARR, C. & TAJGART, R., Çeviri: HASANEKOĞLU, İ. “Genel Biyoloji 2”, Atatürk Üni. Yay., No:900, Erzurum