EDEBİYATIN SOSYAL VE SİYASİ HAYATLA İLİŞKİSİ-11.SINIF TÜRK EDEBİYATI

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Tarih Bilimleri.
Advertisements

Sosyalleşme & Sosyal Ahlak
YUNUS EMRE EYLÜL DAMLA OKTAY 4/C 546.
11.Ve 12. yüzyıllarda İslamiyet ve Türk Kültürü
DİL- KÜLTÜR İLİŞKİSİ
Doğumunun 140. Yılında Vatan Şairi
METİNLERİN SINIFLANDIRILMASI
CUMHURİYET DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER
T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük MİLLİYETÇİLİK
AİLE.
SPORUN TOPLUMSAL BOYUTU
SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİ.
ANLATMAYA BAĞLI EDEBİ METİNLERDE DİL VE ANLATIM
DENEME Yiğit İlkkutlu.
DİN ANLAYIŞINDAKİ YORUM FARKLILIKLARININ SEBEPLERİ
ANI TÜRÜ Esra Gürçay.
Kültür ve Dil Hüdayi Can Çankırı, 2014.
ANADOLU BİLGELERİNİN AHLAK ANLAYIŞI
Yrd. Doç. Dr. Özcan PALAVAN
ŞİİR Edebiyat türlerinin en eskisi şiirdir.Bugüne kadar şiirin birçok tanımı yapılmıştır.Bu tanımlamalar çağdan çağa ,kişiden kişiye değişmiş;kesin bir.
ŞİİR Edebiyat türlerinin en eskisi şiirdir.Bugüne kadar şiirin birçok tanımı yapılmıştır.Bu tanımlamalar çağdan çağa ,kişiden kişiye değişmiş;kesin.
ATATÜRK’ün İLKELERİ.
NURETTİN TOPÇU Eğitim ve Kültür Değişmeleri.
CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI.
KOMPOZİSYON YAZMA GİRİŞ BÖLÜMÜ.
Yrd. Doç. Dr. Özcan PALAVAN
Aileye Karşı SEVGİ VE SAYGI
ATATÜRK İLKELERİ Atatürkçülük, Türkiye’nin gerçeklerinden doğmuş bir düşünce sistemidir. Türk milletinin iradesiyle oluşmuş, tarihi bir gelişmenin ürünüdür.
Türklerin İslam Medeniyetine Katkıları
Hazırlayan:Görkem TOPAL Hazırlık-B
PSİKOLOJİ İLE DİĞER BİLİM DALLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ
SANAT(ESTETİK)FELSEFESİ
İTİKADÎ MEZHEPLER İslam dininin ilk dönemlerinde Müslümanlar arasında itikadi konularda herhangi bir şüphe ve farklı düşünce bulunmuyordu.
KİŞİLERARASI İLETİŞİMDE DİLİN KULLANIMI
Yrd.Doç.Dr. Özcan PALAVAN
DİL-KÜLTÜR-UYGARLIK İLİŞKİSİ
ÖĞRENCİ ; -BÜŞRA YILDIRIM -10/E -425
GEZİ YAZISI GEZİ YAZISI.
Anlatmaya Bağlı Metinler
Anlatmaya Ba ğ lı Edebi Metinleri İ nceleme Yöntemi Anlatmaya Ba ğ lı Edebi Metinleri İ nceleme Yöntemi.
İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 11. SINIF
13 VE 14.YÜZYILDA ANADOLU’DA GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI
SAYGI.
GÜZEL SANATLAR İÇERİSİNDE EDEBİYATIN YERİ  YE Şİ M ÖZDEM İ R  BA Ş AK Ş EH İ R ANADOLU L İ SES İ.
EDEBİYATIN BİLİMLERLE İLİŞKİSİ-9.sınıf
EDEBİYAT NEDİR? ÖZELLİKLERİ NELERDİR?.
Hazırlayan Leyla DENİZ. Dilde biri nazım diğeri nesir olmak üzere iki anlatım biçimi vardır. Nazım, ölçülü ve uyaklı anlatım biçimidir. Manzume: Ölçü.
KÜLTÜR VE KÜLTÜRÜN ÖĞELERİ
SELÇUK TÜREYEN SELÇUK TÜREYEN DERİNCE 19 MAYIS ANADOLU LİSESİ UZMAN TÜRK DİLİ ve EDEBİYATI ÖĞRETMENİ.
Cumhuriyet Dönemi Roman ve Hikâye -Bu dönemde roman ve hikaye cumhuriyet düşüncesi etrafında biçimlenmiştir. -O dönemdeki sosyal ve siyasi ortamı yansıtır.
KAHRAMANMARAŞ İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ OSMANLI TÜRKÇESİ.
ANLATIMDA TEMA VE KONU TEMA KONU Ana Düşünce.
METİN- EDEBÎ METİN Yeşim ÖZDEMİR BAŞAKŞEHİR ANADOLU LİSESİ
Sanat Felsefesi Sanata felsefi bakış. Sanat nedir?
Aruzu ustaca kullandığı , ulusal duyguları ön plana çıkardığı vatan millet konuları şiirleri ile ün yapmıştır. Milli Edebiyat akımının ilkelerini benimseyen.
Konu : DÜZYAZI TÜRLERİNDEN MASAL – ANI – HİKAYE - ROMAN
GÜZEL SANATLAR VE EDEBİYAT GÜZEL SANATLAR İÇİNDE EDEBİYATIN YERİ
YUNUS EMRE.
Edebiyatın Diğer Bilim Dallarıyla İlişkisi
SANAT FELSEFESİSANAT FELSEFESİ Sanatçı Sanat Eserinin Özellikleri Ve NitelikleriSanat Eserinin Özellikleri Ve Nitelikleri.
Hazırlayan:Ayşe Ulusoy
Doç. Dr. İhsan ÇAPCIOĞLU 14. Hafta: Sosyal Hayatı Etkileyen Din
Yunus Emre ŞENEL 9-C / 233 Konu : Yunus Emre Araştırması.
Ad-Münevver Soy Ad-Topaloğlu No-3412 Sınıf-9/M Ders-Türk Dil Ve Edebiyatı Konu-Makale Öğretmen-Okşan Kaynak-İnternet.
MAKALE. Herhangi bir konuda bilgi vermek, bir gerçeği ortaya koymak, bir tezi kanıtlamak veya bir düşünceyi savunmak amacıyla kaleme alınan ve temel öğesi.
 Divan edebiyatı, Türklerin İslamiyet’i kabulünden sonra meydana gelen yazılı edebiyattır. Arap ve Fars edebiyatı etkisi altında gelişmiştir. Bu etki,
EDEBİYATIN BİLİMLERLE İLİŞKİSİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
V. Ünite Sanat Felsefesi ESTETİK.
Sunum transkripti:

EDEBİYATIN SOSYAL VE SİYASİ HAYATLA İLİŞKİSİ-11.SINIF TÜRK EDEBİYATI ÖZLEM YÜCEL-EDEBİYAT ÖĞRETMENİ ozlem.yucel0811@gmail.com

Milletlerin edebiyatları, sosyal ve siyasal yapılarının bir yansıması olarak karşımıza çıkar. Sosyal ve siyasal yapıdaki değişme ve gelişmeler en belirgin şekilde edebî ürünlerle dile getirilmektedir. Çünkü şair ve yazarlar eserlerinde, genellikle ait oldukları toplumun yaşayış biçimini konu alır.

Düşünceler evrensel olabilir, fakat duygular daha çok toplumlara özgüdür. Toplumların en içten, en karmaşık duygularının, şuurlu bir şekilde ifadesini bulduğu sanat dalı genellikle edebiyattır. Şair ya da yazar, okuyucularıyla, birçok duygu ve düşünceyi paylaşan kişidir.

İnsanın bir fert olarak toplumdan, sosyal hayattan tecrit edilmesi nasıl mümkün değilse, insan elinden çıkan edebî eserler de ortaya çıktığı toplumun sosyal yapısından ayrı düşünülemez. En ferdî düşünen, tamamen şahsî duygularını, kendi iç âlemini dile getiren şair ve yazarların eserlerinde bile dikkatle incelendiği zaman içinde yaşadıkları toplumun derin izleri görülebilir.

YUNUS EMRE Anadolu insanının Moğol istilâsından bıktığı, anarşi ve kargaşadan canından bezdiği bir dönemde onlara Allah'ı, ebedî hayatı, sevgi ve hoşgörüyü hatırlatır. Kuraklıktan ve korkudan dudakları çatlamış olan Anadolu'yu ümit, aşk ve heyecanla sulayıp, yeşertir. Huzur, sükûn ve saadet devrinde Fuzûlî, insanları aşkın zirvelerinde dolaştırır, gerçek saadetin aşk ıstırabında olduğunu söyler. Milletimizin en zorlu ve karanlık günlerinde yetişen İstiklâl Marşı şâiri Mehmet Akif ise insanımızın yakasından tutup şiddetle sarsarak onu uyarmaya, uyuşukluktan kurtarmaya çalışır: "Ye's öyle bataktır ki düşersen boğulursun Ümmîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun"

Edebî eserler, belli bir görüşü, inancı, örf ve adet gibi çeşitli sosyal olay ve olguları işlerler. Onları konu olarak alırlar. Bir anlayışı ret veya kabul eden bir davranış gösterebilirler. Bu bakımdan toplumdaki görüş, düşünüş ve değişmeler edebiyata yansır. Şair ve yazarlar belli anlayışların yaygınlaşmasında, benimsenmesinde önemli rol oynarlar. Her gelen yeni nesil kendi anlayışını edebî eserlerle topluma aktarır. Topluma yön verir, onun şekillenmesine katkıda bulunur.

Öte yandan şair ve yazarlar, içinde yaşadığı toplumun bir üyesidir Öte yandan şair ve yazarlar, içinde yaşadığı toplumun bir üyesidir. Bunlar, yetiştikleri çevrenin etkisinde kalırlar. Toplumdaki çeşitli anlayışlardan birini veya birkaçını benimserler. Onların herhangi bir insandan farkları, kabul ettiği, hoşlandığı bir anlayışı başkalarına da kabul ettirebilmeleridir. Bunun için toplumlardaki değişmelerde şair ve yazarların öncü olduklarını görüyoruz. Bütün bunlara rağmen edebî eserler bir sosyoloji, psikoloji, felsefe, tarih, gelenek kitabı değildir. Edebiyatın gayesi bunların çok ötesindedir.

EDEBİYAT VE ZİHNİYET

Edebî metinler yazıldığı dönemin zevk, anlayış ve problemlerine kayıtsız kalamazlar. Dönemlerinin anlayışlarını, bütünü içinde kendi tercihlerine göre metinlerinde ortaya koyarlar. Ayrıca birçok okuyucunun, kabul ettiği veya karşı olduğu değerler dünyasını da metinlerini oluştururken göz ardı etmezler. Metni oluşturan temel öğeler arasında dönemin zihniyeti, metne değişik şekillerde yansır.

Edebî metinlerin yazıldığı dönemdeki çeşitli anlayışlar kendine özgü zihniyete zemin hazırlar. Döneminin getirdikleri, sosyal şartlar ve kişisel özellikler iç içe girerek metinde bütünleşir. Böylece eser, metni oluşturan kişinin ve döneminin damgasını taşır. Bunlardan başka, tercih edilen estetik beğeniler, temalar, yapı, kullanılan dil özellikleri de metinde dönemini yansıtarak temsil eder.

EDEBİYAT VE TOPLUM

Sanat eserleri, kısaca edebiyat eserleri aslında sosyaldir Sanat eserleri, kısaca edebiyat eserleri aslında sosyaldir. Bir dönemin sanatla ilgili verimlerinin tamamıyla fikirleri, inançları, ihtiyaçları, eğilimleri arasında ilişkinin olmaması imkânsız gibidir. Edebiyat ile toplum, toplum ile edebiyat karşılıklı olarak birbirlerini etkilerler. Esasen buna edebiyat ile toplumun karşılıklı etkilenmesi nazariyesi derler. Hiçbir edebî eser yoktur ki, belirli bir zamanın, belirli bir çevrenin ve belirli bir şahsiyetin verimi olmasın. Her edebî eser kendinden öncekilerden bir şeyler alır. Buna göre çevre eser üzerinde etkili olur. Hiçbir şey geçmiş zamanın fikirlerini ve duygularını bize bir sanat eseri kadar hayat ve hisle dolu olarak gösteremez...

Eserlerin tertip şekli, hisler, fikirler, kelimeler, kısaca her şey doğduğu zamanın sergilendiği yerdir. Bundan başka edebî eserler de toplum üzerine tesir ederler. Bir edebî eser bazen bir toplumun fikirlerini ve inançlarını daha açık, daha kesin bir şekilde ortaya koymakla, onlara belirli bir yön verir. Mevlânâ Celâleddin-i Rumî'nin, Yunus Emre'nin, Nesîmî'nin, Kaygusuz Dede'nin, Sinan Paşa'nın, Nedim'in, Şeyh Gâlib'in, Kemal'in, Hâmid'in zamanları üzerindeki tesirleri inkâr edilemez. Bir milletin edebiyatını, edebiyat tarihini öğrenmek, o milletin sosyal hayatını öğrenmek ve gelişme dönemlerini adım adım izlemek demektir.