İSLAM TARİHİ VE UYGARLIĞI İSLAMİYET’İN DOĞUŞU VE HZ. MUHAMMED DÖNEMİ 4. ÜNİTE İSLAM TARİHİ VE UYGARLIĞI ( 13. Yüzyıla Kadar ) 1 . KONU: İSLAMİYET’İN DOĞUŞU VE HZ. MUHAMMED DÖNEMİ
1.İSLAMİYET’TEN ÖNCE DÜNYANIN GENEL DURUMU
1. İSLAMİYET’TEN ÖNCE DÜNYANIN GENEL DURUMU DERS TARİH SINIF 9.SINIFLAR ÜNİTE IV. ÜNİTE: İSLAM TARİH VE UYGARLIĞI KONU 1.KONU: İSLAMİYET’İN DOĞUŞU VE HZ. MUHAMMED DÖNEMİ 1. İSLAMİYET’TEN ÖNCE DÜNYANIN GENEL DURUMU SÜRE 2 DERS SAATİ ( 40+40= 80 Dakika ) HEDEF ve DAVRANIŞLAR 1. İslamiyet’in doğuşu sırasında dünyanın ve Arap Yarımadasının genel durumunu açıklar. KAVRAMLAR • PUTPERESTL‹K • PANAYIR • HANiFLiK Yöntem ve Teknikler Anlatım, Soru- Cevap, Tartışma, Not Tutma, Tekrarlama, ÖSS Testleri KAYNAKLAR ARAÇLAR Ders Kitabı, Yardımcı Ders Kitapları, ÖSS Hazırlık Kitapları, Etkileşimli Tahta. Vb. .
CEVAP:1- Hristiyanlık, Mecusilik, Yahudilik, Veda Dini, Göktanrı Dini, Budizm, Taoizm ve Konfüçyüsçülük , Putpereslik, Haniflik gibi dinler bulunmaktadır.
SORU:Hz. Muhammed’in kişisel özelliklerinin İslamiyet’in yayılmasına katkılarını belirleyiniz. CEVAP: Peygamber Efendimizin ve Bütün Peygamberlerin zaten belirli özellikleri bulunmaktadır. Bunlar aşağıdaki gibidir. 1- Sıdk: Doğruluk demektir. Peygamberler son derece doğru insanlardır. Asla yalan söylemezler. Oldu dedikleri olmuştur, olacak dedikleri zamanı gelince mutlaka olacaktır. 2- Emânet: Güvenilir olmak demektir. Peygamberler her hususta güvenilir kimselerdir, emanete asla hıyanet etmezler. 3- Fetânet: Akıllı ve uyanık olmak demektir. Peygamberler akıllı, uyanık ve yüksek zekâ sahibidirler. 4- İsmet: Günah işlememek demektir. Peygamberler gizli ve açık hiçbir şekilde günah işlemezler. 5- Tebliğ: Bildirmek demektir. Peygamberler Allah'tan aldıkları dinî hükümleri olduğu gibi hiçbir değişiklik olmadan insanlara bildirmişlerdir. 6- Adalet: Peygamberler hiç zulm ve haksızlık yapmazlar. Kimsenin hâtırı için adâletden ayrılmazlar.
KAVRAMLAR PUTPERESTLiK: Putlara Tapılması ile ilgili inanç PANAYIR: Tarihi bir terim olarak Arap yarım adasında düzenlenen ticari şenlikler HANiFLiK: İslam öncesi Arap Yarımadası’nda Hz. İbrahim’in dinine inananların dini.
1. İSLAMİYETTEN ÖNCE DÜNYANIN GENEL DURUMU İSLAM TARİHİ, İslamiyet’in Arap Yarımadası’nda doğuşundan günümüze kadar yayıldığı bütün bölgelerde yaşayan milletlerin ve devletlerin tarihidir.
CEVAP:2 Huzur ve sükûn yoktu CEVAP:2 Huzur ve sükûn yoktu. Romalıların bozuk ahlakı, sefahati her tarafı kaplamıştı. Bizans sükût hâlindeydi. Avrupa ve Asya’daki ülkelerin önemli bir bölümü vahşet ve zulüm içindeydi. Kalplerden merhamet silinmişti. Fitne ve fesat kasırgaları her tarafı kasıp kavuruyordu.
1.İSLAMİYET’TEN ÖNCE DÜNYANIN GENEL DURUMU İslamiyet’ in meydana getirdiği değişimi anlayabilmek için, İslamiyet’ten önceki dünyanın genel durumunu bilmek gerekir.
1.İSLAMİYET’TEN ÖNCE DÜNYANIN GENEL DURUMU Bunun için Asya, Avrupa, Afrika kıtalarındaki ve İslam dininin ortaya Çıktığı Arabistan bölgesindeki yaşam biçimleri, devlet yapıları ve dinî düşünceler incelenmelidir.
Avrupa, Kavimler Göçü’ nün etkisiyle büyük karışıklıklar içindeydi. AVRUPA KITASI Avrupa, Kavimler Göçü’ nün etkisiyle büyük karışıklıklar içindeydi. Batı Roma’nın yıkılmasıyla ortaya çıkan siyasi karışıklıklar ve otorite boşluğu feodalite ( derebeylik ) rejiminin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
İspanya ve Güney Fransa’da taht kavgaları hüküm sürmekteydi. İslamiyet’in ortaya çıktığı dönemde Avrupa’da büyük, güçlü merkezi devletler yoktu. Fransa’da, Vizigotlarla Franklar arasındaki savaşlarda binlerce insan ölmüştü. İspanya ve Güney Fransa’da taht kavgaları hüküm sürmekteydi. Gotların, Vandalların ve diğer Germen kavimlerin sürekli akınları yüzünden, Avrupa âdeta bir harabe hâlindeydi. Aynı dönemde Macaristan’da devlet kuran AVARLAR, Doğu Roma’yla ve barbar kavimlerle mücadele içerisindeydi.
Toplumsal eşitsizlik üzerine kurulan bu düzen içinde halk, farklı toplumsal sınıflara ayrılmıştır.
Avrupa’da yaşayan insanların büyük çoğunluğu Hristiyanlık dinine inanmaktaydı. Yönetim biçimi olarak Feodalite, düşünce olarak da skolastik düşünce hâkimdi. Kilisenin elinde birçok yetki vardı. Bunlar: Aforoz: Bir kişiyi dinden çıkarma, Enterdi: Bir kralı ve hükümdarı cezalandırmak anlamına gelir. Engizisyon Mahkemeleri: Kiliseye karşı gelenleri cezalandırma Endülüjans: Cennet kâğıdı anlamına gelen belgedir.
Kilise farklı anlayışları ortadan kaldırmaya çalışmıştı Kilise farklı anlayışları ortadan kaldırmaya çalışmıştı. Azınlık durumundaki Yahudilere ve farklı inanç sahiplerine ağır baskılar yapılmıştı.
AFRİKA KITASI İslamiyet’in doğuşu sırasında Afrika’nın siyasi bakımdan önemli olan bölgeleri, Kuzey Afrika ile Habeşistan’dı.
AFRİKA KITASI Afrika’nın kuzeyi Bizans İmparatorluğu’nun denetimindeydi. Bu bölgenin hâkimiyeti için Bizanslılar ve Sasaniler sürekli mücadele ediyorlardı. Habeşistan Krallığı’nın başında bulunan Ezana, Hristiyanlık dinini resmî din olarak kabul etmişti. Yerli halkın büyük bir kısmı eskiden olduğu gibi putperestliğe inanıyordu.
ASYA KITASI İslamiyet’in doğuşu sırasında Asya’da Bizans İmparatorluğu, Sasaniler, Köktürkler, Hindistan, Çin ve Japonya önemli devletlerdi.
Bizans İmparatorluğu * Kavimler Göçü Roma İmparatorluğunu ikiye ayırmıştı (395). * Doğu Roma’nın (BİZANS) başkenti İstanbul’ du. * Bizans Ortodoks mezhebini benimsemiş ve Katolik olan Batı Avrupa'dan uzaklaşmıştır. * Çeşitli sülaleler tarafından yönetilmiştir.
Bizans İmparatorluğu VI. yüzyılda Justinianos Döneminde en parlak devrini yaşayan Doğu Roma’nın sınırları, doğuda Kafkaslardan batıda Batı Akdeniz havzasına, kuzeyde Balkanlar’dan güneyde Mısır ve Kuzey Afrika kıyılarına kadar uzanıyordu.
Bizans İmparatorluğu İslamiyet’in doğuşu sırasında, Doğu Roma’da Herakleios (Herakliyus) sülalesi iktidardaydı. Doğu Roma İmparatorluğu batıda Avar ve Slavlarla, doğuda ise Sasanilerle mücadele hâlindeydi.
Bizans İmparatorluğu Doğu Roma’da halk, sosyal sınıflara ayrılmıştı. Halkın çoğunluğu Kilise ile toprak sahiplerinin etkisi altında yaşıyorlardı. Doğu Roma, İslamiyet’in doğuşu esnasında en güçlü Hristiyan devleti idi.
Ön Asya’da, Doğu Roma’dan sonra en güçlü devletti. İslamiyet’in doğuşu sarasında Sasaniler, Doğu Roma’yla yaptıkları mücadeleler ve kendi içindeki taht Kavgaları sonucu iyice zayıflamıştı. Halk, savaş ve iç karışıklıklar sonucu sıkıntı içerisindeydi. İran’da esası ateşe tapıcılık olan Zerdüştlük dini egemendi.
Kök Türkler, 582 yılında ikiye bölünmüştü. İslamiyet’in doğuşu sırasında Doğu ve Batı Kök Türk devletleri olarak, siyasi varlıklarını sürdürmekteydiler. Kök Türklerde, Halk arasında diğer toplumlardan farklı olarak kölelik anlayışı ve sosyal sınıf farklılığı yoktu.
KÖK TÜRKLER Kök Türkler, Gök Tanrı dinine inanıyorlardı. Kök Türk hanedanları arasında Budizmi benimseyenler de vardı.
HİNDİSTAN Bölgede çeşitli ırk, din ve kültürler var olduğundan siyasi birlik sağlanamamış ve güçlü bir devlet kurulamamıştı. Hindistan’da siyasi bir birlik kurulamamasının nedenlerinden biri halkı kesin sınırlarla sosyal sınıflara ayırmış olan kast sistemidir.
HİNDİSTAN Hindistan’ın en eski inancı, Veda inanışıdır. Bu inanış, tabiata ve tabiat kuvvetlerine tapınma esasına dayanırdı.
Hindistan'ın, Arabistan ve Çin ile canlı bir ticarî bağlantısı vardı. Hindistan'da ekonominin temeli, tarım ve ticarete dayanırdı. Tarihî Baharat Yolu ' nun Hindistan'dan başlayarak Akdeniz limanlarına ve oradan da Avrupa pazarlarına ulaşması bu ülkeyi ekonomik yönden zenginleştirdi. Hindistan'ın, Arabistan ve Çin ile canlı bir ticarî bağlantısı vardı.
ÇİN Çin, Güneydoğu Asya’da yer alan büyük bir ülkedir. Eski ve köklü bir medeniyet merkezidir. ** İslamiyet’in doğuşu sırasında Çin’de Sui hanedanı egemen durumdaydı. ** Çinliler Kök Türklerle sürekli mücadele içindeydiler. ** Ülke içinde de taht kavgaları vardı.
Çin’de, Halk, sosyal sınıflara ayrılmıştı. Egemen sınıf soylulardı. ** İslamiyet’in doğuşu sırasında Çin'de Taoizm, Konfüçyizm ve Budizm yaygın olan dinlerdir.
JAPONYA Asya’nın doğusunda Büyük Okyanus’ta birçok ada üzerinde kurulmuş olan ülkedir. İslamiyet’in doğuşu sırasında siyasi bir etkinliği yoktu. . Çin ile ilişkileri sonucunda Japonya'da Taoizm, Konfüçyizm ve Budizm benimsenmiştir Japonların ulusal dinleri, "Tanrıların Yolu" anlamına gelen Şintoizm idi. Şintoizm; ulusal, çok tanrılı ve diğer dinlere tepki göstermeyen bir dindir. Doğa güçlerine ve ruhlara tapınma inancı, bu dinin en belirgin özelliğidir.
ARAP YARIMADASI
CEVAP:1 ) Ever sevgili Arkadaşlar İki bölümden oluşan okuma metninden de anlaşılacağı üzere CAHİLİYE dönemi Denmesinin sebebi İlahi bilgililere karşı bilgisiz olmalarıdır. Allahı bilmemeleridir. Yoksa ikinci parçadan da anlaşılacağı üzere Son derece iyi şiirler yazmakta mahir oldukları görülmektedir. Cahil dendiğinde genel olarak okuma yazma bilmeyenler gelir aklımıza ama bu durum farklıdır bunu unutmayalım. CEVAP:2 ) İslamiyet öncesi Arap Yarımadası, diğer kıtalarda olduğu gibi karışıklık içerisindeydi. Bu bölgenin en önemli bölgeleri Hicaz, Yemen ve Necid idi. Özellikle Yemende halk için tarıma elverişli topraklar bulunuyordu. Necid bölgesinde ise hayvancılıkla uğraşılıyordu. Hicaz bölgesinde ise Mekke, Medine ve Taif şehirleri bulunuyordu, bu bölgelerden önemli ticaret yolları geçmesi onları ekonomik olarak diğer yerlerden üstün kılıyordu. Yaşayış şekilleri ise kabileler biçimindeydi. Her kabilenin başında şeyh adı verilen reisler bulunurdu. Kabileler aynı kökten gelen ailelerden oluşurdu. Arap ailelerinde söz sahibi erkekti ve erkeklerde çok eşlilik görülürdü. Kız çocuklarına ise eğer verilmez, hakkı bulunmaz, miras hakkından yararlanamazdı. Kız çocuk babaları, kızlarını diri diri toprağa gömecek kadar vahşet içindeydiler. Kabileler arası sık sık kan davaları olurdu. Halk köleler ve hürler olarak ikiye ayrılmıştı. Köleler mal gibi alınıp, satılırak ticaret malı olarak kullanılırdı. Şehirlerde yaşayanlara medeni, çöllerde yaşayanlaera ise bedevi denmekteydi. Bedeviler göçebe olarak yaşarlar ve hayvancılıkla uğraşan kısımdı. Çöl şartlarına dayanıklı deve, koyun, keçi ile beslenirlerdi. Medeniler ise tarım ve ticaretle uğraşırdı. Arap yarımadasındaki en önemli tarım ürünü hurmaydı. Konuşma ve yazı dili olarak Arapça kullanılırdı. Ticari ve toplumsal hayatın en önemlisi, Mekke civarında kurulan Panayırlardı. Mekkede yaşayanlar kervan ticareti ile uğraşır, gelen malları Suriye ve Mısır’a taşırlardı. Ticaretle uğraşanlar zenginleşir ve halk tarafından itibarlı olarak kabul edilirdi.
ARAP YARIMADASI Arabistan; Asya`nın güneybatısında bulunan bir yarımadadır. Kızıldeniz ve Basra Körfezi arasında yer alır. Yarımadayı çevreleyen dağlar arasında özellikle iç kesimlerde uçsuz bucaksız uzanan çöller vardır.
Arap Yarımadası İklim koşullarının yetersiz olması bu bölgede önemli uygarlıkların yaratılmasını engellemiştir.
Arap Yarımadası a. Güney Arabistan Devletleri 1.Main Devleti 2.Seba Devleti 3.Himyeri Devleti a. Kuzey Arabistan Devletleri 1. Nebatlılar 2. Gassaniler 3. Tedmürlüler 4. Hire Beyliği Ancak bu devletlerin hiç birisi Arap Yarımadası’nın tamamına hâkim olamamıştır. Bu durum, bölgede siyasi birliğin olmadığını göstermektedir.
Arap Yarımadası Arap Yarımadası’nda siyasi birliğin sağlanamamasında: • Arapların kabileler halinde yaşaması, • Göçebe kabileler arasındaki rekabet ve kan davaları, • Arabistan’da değişik dini inanışların benimsenmesi, • Bizans ve Sasani İmparatorluklarının baskılarının sürmesi, gibi nedenler etkili olmuştur.
Arap Yarımadası ARABİSTAN YARIMADASI’NIN EN ÖNEMLİ BÖLGELERİ HİCAZ, NECİD VE YEMEN’ DİR.
YEMEN, Tarıma elverişli topraklara sahip bir bölgedir. Arap Yarımadası ** NECİD bölgesi ise hayvancılığa elverişlidir. YEMEN, Tarıma elverişli topraklara sahip bir bölgedir.
Arap Yarımadası ** Mekke, Medine ve Taif şehirlerinin bulunduğu HİCAZ, özellikle ticaret yollarının geçtiği önemli bir bölgedir.
Kabilelerin başında ŞEYH denilen bir yönetici bulunurdu. Arap Yarımadası Araplar, kabileler halinde yaşarlardı. Kabilelerin başında ŞEYH denilen bir yönetici bulunurdu.
HİCAZ bölgesinde yer alan Mekke şehri; Büyük putların yer aldığı Kâbe’nin burada olması, Şam ticaret yolu üzerinde olması gibi nedenlerle önemliydi.
Mekke’nin en güçlü kabilesi Kureyş kabilesi idi. Kâbe’yi ziyarete gelen Araplar sayesinde de önemli bir ticaret merkezi durumuna gelmişti. Mekke’nin en güçlü kabilesi Kureyş kabilesi idi.
Mekke’ye özel DARÜ’N NEDVE denilen danışma kurulu şehir yönetimi ile ilgili konularda toplanır ve karar alırdı.
HALK HÜRLER KÖLELER
TOPLUM BEDEVİ MEDENİ ** Çölde GÖÇEBE olarak yaşarlardı. ** Genellikle Hayvancılıkla uğraşırlardı. ** Şehirlerde yerleşik olarak yaşarlardı. ** Genellikle tarım ve ticaretle uğraşıyorlardı. ** Kabile yaşamında kan bağına büyük önem veriyorlardı. Bu nedenle kabileler arasında yıllarca süren kan davaları çıkabiliyordu.
** Ailede erkekler egemendi. ** Kız çocuklarına değer verilmezdi. ** Kızı olan aile reisi hor görülürdü. ** Bir erkek istediği kadar kadınla evlenebilirdi. ** Kadınları miras ve boşanma hakkı yoktu. ** Kölecilik çok yaygındı. ** Köleler sahipleri tarafından alınır, satılır ve ticaret malı olarak kabul edilir ve genellikle de kötü davranılırdı. Bu uygulamalar, İslamiyet’ten önce Arabistan’da insan onur ve haklarına önem verilmediğini gösterir.
ARAP YARIMADASI’NDA DİNLER PUTPERESTLİK HRİSTİYANLIK YAHUDİLİK ( MUSEVİLİK ) HANİFLİK
** Arapların bir kısmı Hristiyanlığı benimsemişlerdi. İslamiyet öncesi Arap Yarımadası’nda insanların büyük bir kısmı puta tapıyorlardı (putperestlik). Her kabilenin kendi putu vardı. Arapların tapındığı büyük putlar arasında LAT, MENAT, UZZA ve HÜBEL yer alıyordu. Bu putlar Kâbe’de saklanıyordu. ** Arapların bir kısmı Hristiyanlığı benimsemişlerdi. ** Mekke ve Medine’de Yahudiliği kabul edenler de vardı. ** Ayrıca, Hz. İbrahim’in dinine inanan, putperestliği kabul etmeyen ve yeni bir peygamberin gelmesini bekleyen kimselerden oluşan Hanifler vardı.
Mekke, Taif ve Medine şehirlerinde ticaret yaygındı Mekke, Taif ve Medine şehirlerinde ticaret yaygındı. Arap Yarımadası’nda ticaret önemli bir gelir kaynağı idi.
Arabistan’da ticari ve toplumsal hayatın en önemli unsuru, Mekke ve çevresinde kurulan panayırlardır. Bu panayırların en büyüğü UKAZ panayırıydı. Panayırlar, Arapların birbirleriyle savaşmadıkları Haram Aylarında düzenlenirdi.
Mekke’ye gelen Araplar, Kâbe’yi de ziyaret ederlerdi. Yarışmada kazanan şiirler Kâbe’nin duvarına asılır.
Bedeviler, sürülerini uygun otlak ve yaylaklarda besleyerek, hayvanlardan elde ettikleri ürünlerle geçimlerini sağlarlardı. İhtiyaçları olan malları sağlayamazlarsa yağma ve çapul yaparlardı.
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME 1. İslamiyet’in doğuşu öncesi dönemde aşağıdaki bölgelerde hangi dinsel inançlar yaygındı? a. Doğu Roma b. Sasani c. Köktürkler d. Hindistan e. Çin f. Japonya 2. İslamiyet öncesi Arapların yaşayışları hakkında bilgi veriniz? 3. Ukaz nedir?
Uzm.Öğrt. Emin ÖNDER Tarih Öğretmeni İYİ DERSLER Uzm.Öğrt. Emin ÖNDER Tarih Öğretmeni