Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Ahilik; genel olarak birbirini seven, sayan, yardım eden, fakiri ve yoksulu gözeten, iş hayatında ahlaki kuralları esas alan esnaf ve sanatkarlardan oluşan.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Ahilik; genel olarak birbirini seven, sayan, yardım eden, fakiri ve yoksulu gözeten, iş hayatında ahlaki kuralları esas alan esnaf ve sanatkarlardan oluşan."— Sunum transkripti:

1 Türk toplumunun iş ahlakı ve ekonomik gelişmesinde ahilik kültürünün yeri ve önemi

2 Ahilik; genel olarak birbirini seven, sayan, yardım eden, fakiri ve yoksulu gözeten, iş hayatında ahlaki kuralları esas alan esnaf ve sanatkarlardan oluşan bir teşkilatın adıdır.

3 Ahilik, 13. yüzyılın ikinci yarısında Horasan’daki Hoca Ahmed Yesevi dergahından Anadolu’ya gelmiş olan Ahi Evran-ı Veli(Nasruddin-i Mahmud, ) tarafından kurulmuştur. 15. yüzyılda da işlevlerini büyük ölçüde yitirerek tarihe kavuşmuştur.

4 Bazı kaynaklara göre, ilk ahi liderlerinden biride Osmanlı
İmparatorluğunun kurucularından Osman Gazi’nin kayınpederi Şeyh Edebali’dir ve Gaziyan-i Rum((Anadolu Gazileri);daha çok cihad ve gaza ile meşgul idiler.) Abdalan-i Rum((Anadolu Ermişleri);Anadolu’nun İslamlaşmasında ve Türkleşmesinde etkin rol oynayan sofi ve dervişler idi.) Bacıyan-i Rum((Anadolu Kadınları); silahlı kadın birlikleri idi.) teşkilatları gibi Ahiyan-i Rum((Anadolu kardeşleri ya da Ahileri); esnaf ve sanatkarlardan oluşan bir birlik idi. ) Osmanlı Devleti’nin kuruluşu sırasında ortaya çıkan bir takım dağınıklıkların önlenip kuruluşun gerçekleşmesinde önemli bir siyasi rol üstlenmiştir.

5 «Ahilik, milli bir birlik olup, himmetleri sonunda Osmanlı İmparatorluğu gibi büyük bir devlet ortaya çıkmıştır.» Ali Emiri Ahilik, ’kardeşim’ anlamına gelen Arapça ‘ahi’ kelimesinden gelmektedir. Bugün bile çoğunluğu Arap kökenli Müslüman topluluklarda kişilerin birbirine ‘ahi’ diye hitap ettikleri görülür. Ayrıca kelimenin Türkçe kökenli ‘akı’ kelimesinden ileri geldiğini savunanlar da olmuştur. Bu haliyle kelime ‘Eli açık, koçak, selek, cömert, yiğit, delikanlı’ gibi anlamlara gelmektedir. Ahiliğin kendisinden önceki ‘fütüvvet’ anlayışının bir devamı olduğunu ileri sürenler de olmuştur. Hatta bazı kaynaklar ‘Ahi Birlikleri'ni ‘fütüvvet birlikleri’ olarak adlandırmıştır. Ünlü Arap Seyyahı İbn-i Battuta'ya göre fütüvvet anlayışı ’bekar gençlerden ibaret olup, içlerinde seçilmiş ahi ünvanlı kişiler tarafından yönetilen zümrelerdir’ diye tanımlamıştır.

6 Ahiliğin iş ahlakı ve ekonomik gelişmeye yönelik ilkeleri
Doğruluktan ayrılmamak; ahinin hem özel hayatında hem de sosyal hayatında doğruluktan asla ayrılmaması gerekmektedir. Özellikle ticari hayattaki dürüstlük son derece önemlidir. Rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber Pazar yerinde dolaşırken, bir satıcının yanına yaklaşır ve elini zahire çuvalına daldırır. Çuvalın alt tarafının yaş olduğunu görünce, satıcıya bunun neden böyle olduğunu sorar. Satıcı gerekçesini izah ettikten sonra, Hz. Peygamber ‘öyleyse bu yaş kısmı üst tarafa koy da insanlar bunun böyle olduğunu görsün’ der. Bugün iş hayatımızda en çok eksikliğini hissettiğimiz dürüstlük ilkesinden sapmaların önlenebilmesi için ahiliğin esnaf arasında iyi bilinmesi gerekmektedir.

7 Cömert olmak; Ahiliğe göre, esnaf yada iş adamı, kazandığının bir kısmını muhtaç insanlara yardım olarak vermelidir. Bu yardım, zekat veya sadaka şeklinde olabileceği gibi, yemek yedirmek veya arkasını giydirmek şeklinde de olabilir. Zira ahi, kazandığı malının bir kısmında fakirin hakkının da olduğuna inanır. Yine, bu ülke de ahiliğin temelini oluşturan İslam inancının ve ahlakının önemli bir gereğidir. Kur’an-ı Kerim’de sık sık Allah’ın insanlara verdiği nimetlerin ihtiyaçlılara yardım için verilmesinden bahsedilir.

8 Alçak gönüllü olmak; ahi, daha çok kazandıkça toplumdan kendini tecrit etmez, tam aksine kendini öyle yapanın esas itibariyle toplum olduğunun bilincinde olarak onlara karşı alçak gönüllü davranır ve onlarla birlikte yaşar. Zenginiyle fakiriyle bir toplumun bir arada barış içerisinde yaşayabilmesi, o toplumda zenginlerin fakirlere karşı alçak gönüllü olmalarıyla mümkündür.

9 İyi huyları geliştirmek; Kur’an’da Hz
İyi huyları geliştirmek; Kur’an’da Hz. Peygamber’in «büyük bir ahlak üzerine gönderildiği» söylenir. Peygamber'in bizzat kendisi de «güzel ahlakı tamamlamak için gönderildiğini» teyit eder. Esaslarını İslami değerlerden alan ahilikte de insanların(esnafın) iyi huylarını geliştirmeleri gerektiği tavsiye edilir. Zaten insanlarla iyi geçinemeyen kişilerin iş hayatında tutunabilmeleri ve başarılı olabilmeleri son derce zordur. Müşterisini «veli nimet» olarak görmeyen ve ona iyi davranmayan esnaftan hiç kimse alışveriş yapmak istemeyecektir.

10 Kendisini halka adamak; Ahiliğin en önemli ilkelerinden biri de bulunduğu çevresindeki insanlara yardımcı olmasıdır. Bugün birçok esnaf ve işadamımızın okul, yurt, çeşme, köprü yaptırmak ve burs vermek gibi hasletleri bu geleneğin bir uzantısıdır. Çünkü ahi geleneğindeki inanca göre, ‘insanların hayırlısı insanlara hayırlı olandır’. Bir hadiste şöyle belirtilmektedir: ‘güneşin doğduğu her gün iki kişiyi adaletle barıştırırsan, bu bir sadakadır. Birinin bineğine binme­sine yardım etmeniz veya yükünü kaldırmanız sada­kadır. Güzel söz sadakadır. Namaza yürüdüğün her adım sadakadır. Yoldan rahatsız edici bir şeyi kaldır­man sadakadır.’ yine bir hadiste şöyle denilmiştir: ‘kim bir Müslümanın dünya üzüntülerinden birini giderirse, Allah da onun kıyamet günündeki üzüntülerini giderir. Zor durumdaki birine kolaylık gösterene, Allah dünya ve ahirette kolaylık gösterir.’

11 Misafirleri sevmek; Ahi Birlikleri, Anadolu’nun hemen tüm kasaba ve köylerine açtıkları teşkilatları ile o yörede konaklama ve yeme içme ihtiyaçlarının giderilmesi için hizmet vermişlerdir. Bugün bile özellikle köylerimizde misafirperverlik en önemli hasletlerden biridir.

12 İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek; Müslümanlığın temel amacı insanlara iyiyi tavsiye edip kötüden kaçındırmaktır. Bunun için de Kur’an’da sık sık Müslümanlardan ‘iyiliği emreden, kötülükten sakındıranlar ’ olarak bahsedilmiştir. Hz. Peygamber de ‘din nasihattir’ demiştir.

13 Dindar olmak; Ahiliğin ilkeleri iyice incelendiğinde görülecektir ki, iyi bir ahi, zaten iyi bir Müslümandır. Çünkü, iyi bir ahi olabilmek için, Müslümanlığın gereklerinin tam olarak yerine getirilmesi gerekmektedir. Hatta, tasavvufun tavsiye ettiği ölçülerde ’takva ehli olmak bile gerekmektedir.’

14 Utanma duygusuna sahip olmak; Utanma duygusu, insanın bir davranışta bulunmadan önce, o davranışın ahlaki değerler bakımından kişide yarattığı engelleyici ya da yönlendirici duygudur. İşte bu gibi duygular insanın davranışlarını yönlendirir,  kişiyi o davranışı yapmaya veya yapmamaya iter. Peygamberimizden şöyle bir hadis nakledilmektedir: “İnsanlığın tüm peygamberlerden devraldığı unutulmaz ilke şudur: Utanmıyorsan, dilediğini yap” Bu hadis göstermektedir ki, insan her istediğini yapma özgürlüğüne sahip değildir. Onun davranma alanını sınırlayan şeyler arasında en önemlisi ve en etkilisi utanma duygusudur.

15 Yalan söylememek; İnsanların hayatın tüm safhalarında mutlu ve barış içerisinde yaşayabilmelerinin en temel şartlarından biri de, birbirine karşı dürüst davranmaları ve yalan söylememeleridir. Bugün özellikle ticari hayatta yaygın olan yalan söyleme geleneği, ne yazık ki insanlarımızın birbirine olan güven duygularını temelinden sarsmakta ve ticari hayatı önemli ölçüde etkilemektedir. Esnafın sattığı malın özelliklerini tam olarak müşteriye yansıtmaması, bunun yerine müşteriyi şu veya bu şekilde kandırma yoluna gitmesi, ticari hayatımızda en çok şikayet ettiğimiz konulardan biridir. Bu durum, toplum olarak kendimize güveni sarsan ve diğer toplumlara olan hayranlığımızı ön plana çıkaran bir durum haline gelmektedir.

16 Dedikodu yapmamak; Ahi teşkilatlarında üyelere yapılan tavsiyelerden biri de, esnafın ticarethanesinde kendi işiyle uğraşması, yaptığı işi en iyi yapmaya gayret etmesi, bunun yerine başkalarının dedikodusunu yaparak vaktini ve mesaisini boşa harcamamasıdır. Zaten İslam inancında, başkasının dedikodusunu yapmak, dedikodusu yapılan kişinin ölü etinin yenmesi olarak değerlendirilir. ‘Kimse kimseyi çekiştirmesin. Hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır? Ondan tiksinirsiniz…’

17 Kusur aramamak, aksine kusurları örtmek; Yine, özellikle iş hayatında esnafın birbirinin kusurunu arayarak, birbirinin ayıplarını ve eksiklerini ortaya çıkarıp ifşa ederek, rakibini yok etme çabası, iş hayatımızın en ciddi sıkıntılarından birisidir. Ahi geleneğinde, esnafın birbirine köstek olma yerine destek olma esası benimsenmiş ve bu yola tevessül edenler de sürekli kınanmış ve lanetlenmiştir. Esnaf arasında rekabetin esasının kaliteli mal üretmekte olduğu benimsenmiştir. Gerçekte, bugün için de rekabetin esası bu değil midir?

18 İçki içmemek; İslam dininin yasakladığı ve toplumsal ahlaka aykırı sayıldığı için, ahinin içki içmemesi gerektiği ilkesi benimsenmiştir.

19 Zina yapmamak; Toplumsal ahlakı zedeleyen konulardan biri olan zina ve fuhuş olayı da, ahiliğin üyelerine yasak ettiği bir husustur. Kimseye karşı düşmanlık ve kin beslememek; Zaten, ahiliğin esas aldığı İslam ahlak sisteminde de yaratılanın tamamına karşı yaratandan ötürü bir sevgi besleme gereği vardır. Çünkü, tüm insanlar aynı dünyada yaşamak durumunda oldukları için, birbirlerine karşı düşmanlık ve kin duymamaları gereği benimsenmiştir. Ayrıca, İslam ahlak sisteminde, ‘iyi bir Müslümanın kendisine gelmeyene gitmesi, kendisine zulüm edeni affetmesi, kendisine vermeyene vermesi ve kendisine kötülük yapana iyilik yapması’ tavsiye edilmiştir.

20 Büyüklere karşı hürmetkar, küçüklere karşı şefkatli olmak; Yine bir hadiste, ‘merhamet etmeyene merhamet edilmez’ denilmiştir. Kişinin ana ve babasına, akrabalarına ve komşularına karşı saygılı olması, İslam dininin ve ahiliğin bir gereği olduğu gibi, bu günün modern dünyasında yaşayabilmenin de bir gereğidir.

21 Nefsine Hakim Olmak Bir hadiste, ‘’insanları mağlup eden kuvvetli değildir. Kuvvetli ancak kızgınlık anında nefsine hakim olandır’’ denilmiştir. Burada kastedilen, insanların bir anlık öfkelerinin esiri olmamaları, sabırla ve aklı selimle hareket etmeleri, aksi takdirde toplumsal barışın ve hele iş hayatında böyle davranışların çok pahalıya mal olacağıdır. Eline, Beline ve Diline Sahip Olmak Bu sözün anlamına yönelik olarak değişik rivayetler vardır. Bir rivayete göre, burada kastedilen, ahinin eliyle, diliyle ve şehveti aracılığıyla herhangi bir kötü iş yapmaması, bu azaları iyi işlerde kullanması gerektiğidir

22 Hz. Peygamber’in bir hadisinde ‘’iki dudağınızla iki bacağınızın arasına hakim olacağınıza garanti verin, ben de sizi Cennete sokacağıma garanti vereyim’’ dediği rivayet edilmiştir Bir Ahi birliğine giren kişinin şu üç esası kabul etmesi gerekmektedir: Birincisi, Allah’ın varlığına ve birliğine iman etmesi, İkincisi, Hz. Peygamber’in peygamberliğini kabul etmesi ve sünnetine riayet etmesi, Üçüncüsü, Allah dostları ile sohbet ve onlara muhabbet göstermesidir

23 Ahi geleneğine göre, ahi olan bir kişinin üç şeyi hep açık, üç şeyi de hep kapalı olmalıdır. Ahinin eli, kapısı ve sofrası açık olmalı; gözü, beli ve dili ise bağlı olmalıdır. Yine ahiler, kız çocukların da şu öğütleri verirlerdi: ‘’İşine, aşına ve eşine öze göster.’’ Yani, bugün bile Anadolu’da çoğu ailenin yeni evlenecek kızına verdiği bu öğütler, kadının evinin işine, yemek pişirmesine ve kocasıyla olan ilişkilerine dikkat etmesi gerektiği anlamına gelmektedir.

24 Burada dikkat çeken önemli bir nokta, sayılan ahlaki ilkelerin İslam dininin temel gerekleri ve İslam ahlakı ile tasavvufun ruhuna tam bir uygunluk arz etmesidir. Nitekim, bu ilkelerin her birinin Kur’an’dan ve sünnetten karşılığının bulunması mümkündür. Ayrıca, Ahi birliklerinin mensuplarını sohbet yoluyla eğitme yoluna gitmeleri de, Hz. Peygamber'in kendi arkadaşlarını benzer bir yolla eğitmesi ile paralellik arz etmektedir.

25 Ahi birlikleri Anadolu’daki hemen bütün kasabalara ve köylere sirayet etmişler ve buralarda ‘’ Yaran Odaları’’ açmışlardır. Buraların işlevi, o yöredeki konaklama merkezi olmasının yanı sıra, oraya gelenleri eğlendirici, dinlendirici ve eğitici olması, hatta bölgesel sorunların tartışıldığı bir mekan olmasıydı. Kısacası, yaran odaları ve zaviyeler adeta birer ‘ahlaki eğitim merkezleri’ gibi çalışmaktaydı. Esasında, Hz. Peygamber’in Mescidi de bu tür fonksiyonlara sahipti. Zira, o dönemde mescitte hem namaz kılınıyor, hem ilim tahsili yapılıyor, hem savaş gibi stratejik öneme sahip kararlar alınıyor, hem de bölgesel ve genel sosyal, kültürel ve ekonomik sorunlar tartışılıyor ve bunlara yönelik çözümler aranıyordu.

26 Kanaatkar Olmak Günümüzde iş hayatının vazgeçilmez bir ilkesi haline gelen ve kapitalist anlayışın da esasını teşkil eden ‘’kar maksimizasyonu’’ işletmeler için tek hedef olarak seçildiğinde önemli sorunlara yol açmaktadır. İşletmelerin kendi kârlarını çoğaltmak için kendi bünyelerinde çalışan insanların, ticari ilişkide bulundukları kişi ya da kurumların ve nihayet bunların dışında kalanların (canlı ve cansız tüm varlıkların) hakkını ihlal ettikleri sık sık görülmektedir.

27 Yine bazı firmaların aşırı kâr hırsları nedeniyle, kirli atıkları ve doğal varlıkları yok etmelerinden dolayı, Çevre Bakanlığı ve hemen tüm toplumla yaşadıkları sorunlar, kanaatle beslenmeyen kâr maksimizasyonu hedefinin doğurduğu sonuçlardır. Zira, kanaatsizlik insanları kolay yoldan para kazanmaya teşvik etmekte ve kısa yoldan köşeyi dönmeyi öğretmektedir. Bütün bunların sonucu olarak da, toplumda hak e adalet ilkelerinin alabildiğince çiğnenmesi gibi son derece tehlikeli bir durum ortaya çıkmaktadır.

28 İddihar (Gömüleme) Yapmamak
Ahiliğin şartlarından biri de, ‘’18 dirhemden fazla gümüş ya da para saklamamak’’ tır. Gelişmekte olan ülkelerin en önemli sorunlarının başında, sermaye birikiminin yetersiz oluşu gelir. Bundan dolayı bu ülkelerde yatırım, üretim ve istihdam düzeyleri düşük kalır; buna bağlı olarak da ekonomik kalkınma bir türlü sağlanamaz. Çünkü yüksek oranda gömüleme yapılır. Bir ülkedeki makro ekonomi politikalarının amacı; ülkede tam istihdamı, fiyat istikrarını sürdürülebilir bir ekonomik büyümeyi ve dış ödemeler dengesini sağlamaktır. Başka bir deyişle, ekonomide makro dengenin sağlanmasının vazgeçilmez şartı, toplam tasarrufların toplam yatırımlara eşitlenmesidir.

29 Modern ekonomilerin ve iktisat politikalarının en önemli amaçlarından ve özlemlerinden biri olan ekonomideki tasarruf yatırım dengesinin sağlanmasında Ahiliğin yüzyıllar öncesinden üyelerine şartnamesinde öngördüğü bu ilke, reel ekonomiden giderek uzaklaşmakta olan ülkemiz için yeniden bir ilham kaynağı olabilecek niteliktedir. İş Bölümü Ahi yeteneğine uygun olarak seçtiği işte sebat edecek ve o alanda olgunlaşacaktır. Ahilikte, zaruret olmadıkça iş değiştirmeye iyi bakılmaz. İş bölümü, hem iktisadi literatürde hem de iş hayatında çok önemli bir konudur.

30 Konu, bundan dolayı da hem ilk dönemlerdeki Gazali ve İbni Haldun gibi Müslüman düşünürlerin hem de daha sonraki batılı düşünürlerin üzerinde durdukları önemli bir ilke olmuştur. Üretimi gerçekleştiren temel faktörden birisi (Karl Marx’a göre de esas olanı) emektir. Emeğin niteliği ise, yeni teknolojilerin üretim hattında daha etkin kullanımı için vazgeçilmez bir unsurdur. Onun için de, son zamanlarda, neoklasik homojen emek fonksiyonları yerine, emeğin vasıf yapısını dikkate alan heterojen emek fonksiyonları geliştirilmektedir.

31 Çalışma Azmi, Alın Teri ve Tevekkül Anlayışı
Asırlar boyu ekonomik hayatı büyük ölçüde ihmal etmiş bir toplum için, insanın çalışmasının teşvik edilmesi, miskinliğin yerilmesi önemli bir ilkedir. Hatta, kazancın en hayırlısının alın teri ile elde edilen olduğu ve ‘’iki günü birbirine eşit olanın zararda olduğu’’(hadis) ilkelerinin benimsenmiş olması, o toplumun ekonomik kalkınmasının dinamitlenmesi demektir. Kalite ve Standardizasyon Firmaların ve ülkelerin uluslararası rekabet güçlerini belirleyen en temel unsurların başında, sattıkları ürünlerin veya hizmetlerin kalitesi gelmektedir.

32 Şüphesiz uluslararası rekabet gücünü tayin eden faktörler arasında sadece malın veya hizmetin kalitesi değil, fiyatı ve pazarlama stratejisi gibi unsurlar da önemlidir. Günümüzde yeni teknolojilerin temel özelliklerinde biri de, aynı malı daha ucuza ve daha kaliteli olarak ürütebilme imkanı vermeleridir. Türkiye’de de üretilen malların ve hizmetlerin kalite ve standardizasyonlarını artırma gayretleri hem devlet hem de özel sektör eliyle yoğunlaşmıştır.

33 Bu anlamda malların Türk Standartları Enstitüsü (TSE), Dış Ticaret Müsteşarlığı, Milli Prodüktivite Merkezi ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı gibi resmi kurumlarla İstanbul Sanayi Odası (İSO) ve diğer özel kuruluşlar tarafından oluşturulan kalite ve standardizasyon birimlerinin giderek artması ve daha aktif hale gelmesi, bu konuda meydana gelen gelişmelerin bir göstergesidir. Piyasadaki malların TSE belgesi taşıması ve hatta giderek ISO-9000 belgesi alması önem taşımaktadır. Ahilik sistemine göre, belli malları üreten veya belli hizmetleri sunan esnaf veya firmalar aynı çarşıda ya da yakın yerlerde faaliyette bulunurlardı.

34 Başka bir deyişle, bugünkü market usulü alışveriş yerleri yerine ‘’çarşı usulü’’ satış merkezleri oluşturulmuştu. Bununla, üreticiler ve satıcılar açısından esnafın birbirini kontrol edebilme imkanı ortaya çıkmakta satıcılar arasında tam bir rekabet ortamı oluşturularak kalite standardı korunmuş olmakta ve kendi aralarında birbirlerinin eksikliklerini giderme imkanı sağlanmaktadır. Yani, aynı çarşıda faaliyet göstermekle esnafın birbirinden daha iyiyi öğrenme fırsatı doğmaktadır. Tüketiciler açsından ise, tüketici istediği malı optimal bir zamanda daha ucuza ve daha kaliteli olarak alabilme imkanına sahiptir. Başka bir deyişle, bu yolla piyasada önemli bir ‘’tüketici artığı’’ doğmaktadır.

35 Piyasaların Kontrolü ve Tüketicinin Korunması
Piyasaların kontrolü, hem ahi birliklerinin kendi iç kuralları ile hem de devletin hisbe kurumu vasıtasıyla yapılmaktadır. Ve hatta narh uygulamaları, narh kanunnameleri şeklinde resmileştirilmiştir. Ahi birlikleri, kendi iç disiplinleri gereği bir yandan üreticiler arasındaki haksız rekabeti ve tekelci eğilimleri önlemeye çalışırken, diğer yandan da tüketici haklarının korunmasına yönelik olarak düzenlemeler yapmaktaydı.

36 Usta-Çırak İlişkisi Bu sistem öncelikle mesleğe yeni başlayan kişiye meslek ilkeleri çerçevesinde verilmekteydi. Bu yüzden de mesleğe yeni giren kişi yani çırak, ustasına büyük bir itaat içinde olması gerekmekteydi. Mesela bugün bile bir baba çocuğunu bir meslek öğrenmesi için ustaya teslim ettiğinde ‘’eti senin kemiği benim’’ der. Bunun anlamı, çocuğun o işi ciddiye alması, ustasını iyi takip etmesi ve mutlaka bir meslek edinmesi gerektiğidir.

37 Bu anlamda Ahiliğin toplumda ekonomik ve sosyal bir sorun olan işsizliğe karşı işgücünün vasıf düzeyini yükselterek istihdamı arttırma çabası, bugün için sıklıkla başvurulan istihdam bürolarının yapacağı işleri yapması bakımından önemlidir. Yardımlaşma Ahi birliklerine üye kişilerin birbirlerine karşı sosyal sorumlulukları vardır. Üyelerden birinin maddi veya manevi bir sıkıntıya girmesi durumunda diğer üyeler hemen yardıma koşardı.

38 Her esnafın sandığının altında 6 kesenin bulunduğu söylenir. Bunlar;
Atlas kese: Esnaf vakfına ait her türlü belgeler(yazışmalar) bu kesenin içinde saklanırdı. Yeşil kese: Esnafa ait gelir senetleri ve tapu senetleri saklanırdı Örme kese: Vakıf paralarının saklandığı kese. Kırmızı kese: Ak kese: Gider belgelerinin saklandığı kese. Kara kese: Tahsili olanaksız senetlerin saklandığı kese.

39 Bir sanat veya iş sahibi olmak
Fütüvvetnamelerde her ahinin mutlaka bir iş sahibi olması belirtilmiştir. AHİLİĞİN YIKILIŞI Ahilik 15.yy da işlevlerini yerine getiremez duruma gelmiştir. Ve yerini daha sonraları Lonca sistemine bırakmıştır. Ahilik ile lonca sistemi arasında en önemli fark ise Ahilikte yüksek ahlak, Loncada ticari menfaat öne çıkmaktadır. Ahilik teşkilatına sadece Müslümanlar üye olabilirken, Lonca teşkilatına Müslüman olmayanlarda üye olabilmektedir.

40 Cumhuriyet ile birlikte Loncaların yerine getirdiği işlevi; il ticaret ve sanayi odaları, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile işçi ve işveren sendikaları almıştır. Ahiliğin yıkılmasına neden olan faktörler; Osmanlı’da genel olarak devletin, özel olarak da dış siyasetin zayıflamasıdır. Devletin gereken desteği göstermemesi ahiliğin yıkılmasını kaçınılmaz kılmıştır. Köyden şehire göçün giderek artması. Bu sebeple de sosyal ve ekonomik dengeler bozulmuştur, esnafa duyulan ihtiyaç azalmıştır.

41 Ahi birliklerinin Avrupa’da meydana gelen sanayileşme hareketine ayak uyduramaması ve makineli üretime geçememesi. Sermaye birikiminin yetersiz oluşu. Ahi birlikleri nitelikli işgücüne sahip olmasına rağmen üretimi gerçekleştirecek sermayeye sahip olamadıklarından yok olma sürecine girmişlerdir. Ahlaki dejenerasyonun başlaması ve iş ahlakının giderek bozulması. Ahiliğin Cumhuriyet döneminde devam edememesinin en önemli nedeni ise dönemin dağınıklığı ve ardından gelen ‘devlet eliyle büyük ölçekte sanayileşme’ politikalarının Anadolu’nun esnaf ve sanatkarlarını sürekli ihmal etmesidir.

42 HAZIRLAYANLAR: G120306012 BAHAR GÜNERİGÖK G120306004 AYGÜL KAHYAOĞLU G120306046 ELANUR YAŞAR


"Ahilik; genel olarak birbirini seven, sayan, yardım eden, fakiri ve yoksulu gözeten, iş hayatında ahlaki kuralları esas alan esnaf ve sanatkarlardan oluşan." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları