Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

OSMANLI DEVLETİ DÖNEMİNDE ANAYASAL GELİŞMELER

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "OSMANLI DEVLETİ DÖNEMİNDE ANAYASAL GELİŞMELER"— Sunum transkripti:

1 OSMANLI DEVLETİ DÖNEMİNDE ANAYASAL GELİŞMELER
Prof. Dr. Turgut Göksu

2 Turgut Göksu

3 km 2 22.5 m. SSCB 17 m. Rusya 9 m. ABD km 2 Türkiye Etnik-dini yapı Turgut Göksu

4 Turgut Göksu

5 OSMANLI DEVLETİ DÖNEMİNDE ANAYASAL GELİŞMELER
1808 Sened-i İttifak 1839 Tanzimat Fermanı (Gülhane Hatt-ı Hümayunu) 1856 Islahat Fermanı 1876 Kanun-u Esasî  Prof. Dr. Turgut Göksu

6 Sadrazam: Alemdar Mustafa Paşa ;
1808 Sened-i İttifak - Padişah: II.Mahmut Sadrazam: Alemdar Mustafa Paşa ; -Sebep: Merkezi otoriteyi taşraya yaymak. 29 Eylül 1808’de Alemdar Mustafa Paşa başkanlığında Kağıthane’de toplantı. Katılanlar: Sadrazam, Şeyhülislâm, vezirler ve ayanlar 7 Ekim’de imzalanıp padişaha sunuldu. Senet: 1 “giriş”, 7 “şart” ve 1 “zeyl (ek) Prof. Dr. Turgut Göksu

7 Sened-i İttifak’ın Getirdikleri Merkez açısından:
- Padişahın ve devletin otoritesini herkesin kabul etmesi (şart 1); -Sadrazama itaat (şart 4); -Vergi toplanmasına ilişkin emirlere uyma (şart 3); -Asker ocaklarının Padişaha itaati (şart 1, 2, ve 6); -Ayanların kendi toprakları dışına müdahale etmemesi (şart 5). Prof. Dr. Turgut Göksu

8 Sened-i İttifak’ın Getirdikleri Ayanlar Açısından:
- Sadrazamın keyfi eylemlerinin önlenmesi (şart 4); -Suçsuz âyanlara haksızlık edilmemesi; -Hanedan haklarının babadan oğula geçmesinin kabul edilmesi; -Büyük âyanların idare alanlarının tanınması, büyük âyanların kendilerine bağlı küçük âyanlar üzerindeki egemenliklerinin tanınması (şart 5). Prof. Dr. Turgut Göksu

9 Sened-i İttifak’ın Getirdikleri Genel Olarak:
- “Fukara ve reayanın himayet ve siyanetinin esas” aldığını (şart 7) -“Fukara ve reaya”nın korunması, “fukara ve reayanın” vergilendirilmesinde ölçülü (hadd-i itidale riayet) davranılması (şart 7); -“Fukara ve reaya”ya zulüm edilmemesi (şart 5 ve 7). -Sadrazamın kanuna aykırı işlere girişmemesi (şart 4); -Suç işlenmesi durumunda soruşturma yapılmadan ceza verilmemesi (şart 5) Prof. Dr. Turgut Göksu

10 Sened-i İttifak’ın Getirdikleri
Özet Sened-i İttifak içeriği itibarıyla bir anayasa değil devlet iktidarının sınırlandırılmasına ilişkin “anayasal belge”dir.  “Türk tarihinde ilk kez devlet iktidarının sınırlandırılabileceği düşüncesi Sened-i İttifak ile ortaya çıkmıştır. Sened-i İttifak, hukukî biçimi olarak “misak” niteliğindedir. Misak, devlet iktidarın sınırlandıran iki taraflı bir belge, bir “sözleşme (mukavele, akit)”dir. Bu itibarla, Sened-i İttifak 1215 tarihli İngiliz Magna Carta sına benzemektedir” KG Prof. Dr. Turgut Göksu

11 Tanzimat Fermanı (3 Kasım 1839) Gülhane Hatt-ı Hümayunu
Sultan: Abdülmecid Yazan ve Okuyan: Hariciye Nazırı Mustafa Reşit Paşa (halk ve yabancı elçiler huzurunda) Prof. Dr. Turgut Göksu

12 Tanzimat Fermanı (3 Kasım 1839)
Benimsediği İlkeler ve Getirdiği Haklar: 1. Malî güce göre vergi ilkesi 2. Devlet harcamalarının kanuniliği ilkesi 3. Irz ve namus (şeref ve haysiyet) dokunulmazlığı 4. Ceza yargılamasına ilişkin güvenceler (“yargılanma hakkı”, “yargılamanın aleniliği” ilkeleri) 5. Asker almada adalet ilkesi 6. Can güvenliği   7. Mülkiyet hakkı 8. Müsadere yasağı 9. Eşitlik ilkesi 10. Kanunun üstünlüğü ilkesi  “Tanzimat Fermanını  Türklerin ilk “temel haklar beyannamesi” veya “haklar fermanı” olarak görülebilir.” KG Prof. Dr. Turgut Göksu

13 Tanzimat Fermanı (3 Kasım 1839) Meclis-i Ahkâm-ı Adliye:
Kanunlar bu kurul tarafından hazırlanacak ve Padişah tarafından onaylanıp yürürlüğe konulacaktır. Hukuki Nitelik: Tanzimat Fermanı “anayasa” değil, “anayasal belge”dir. Hukukî biçimi itibarıyla , Sened-i İttifak gibi iki-yanlı bir işlem, yani bir “misak” değil, tek-yanlı bir işlem, bir “ferman  (octroi) ”dır. Padişah, tek taraflı olarak, kendi isteğiyle, kendi kendini sınırlandırmaktadır. Padişah, ulema ve vüzera fermanda ilân edilen ilkelere ve konacak kanunlara uyacağına yemin etmektedir. Prof. Dr. Turgut Göksu

14 Dış baskılar ve Avrupa Ailesine kabul
28 Şubat 1856 Islahat Fermanı Padişah: Abdülmecid Bâb-ı Âlî’de bakanlar, yüksek memurlar, şeyhülislâm, patrikler, hahambaşı ve cemaat ileri gelenleri önünde okunarak ilân edildi. Dış baskılar ve Avrupa Ailesine kabul Prof. Dr. Turgut Göksu

15 Tanzimat Fermanından daha kapsamlıdır.
28 Şubat 1856 Islahat Fermanı Tanzimat Fermanından daha kapsamlıdır. Hedefi, Müslümanlar ile gayrimüslimler arasında her yönden tam bir eşitlik sağlamaktı. Din, vergi, askerlik, yargılama, eğitim, memurluk ve temsil alanında Müslümanlar ile gayrimüslimler arasında o zamana kadar olan farklar kaldırılıyordu. Din bakımından ayrımcılık kaldırılıyor; dini dolayısıyla kimsenin aşağılanmayacak; din değiştirme hakkı; İslâm dininden çıkmanın ölüm cezasıyla cezalandırılması usûlüne son. Vergi bakımından olan eşitsizlikler kaldırılıyor. Prof. Dr. Turgut Göksu

16 28 Şubat 1856 Islahat Fermanı Askerlik bakımından eşitlik. Tanzimat'a kadar Hristiyan tebaa askere alınmazdı. Gayrimüslimler de askerlik hizmeti yapacak. Askerlik hizmetini yapmak istemeyenler için ise “bedel-i nakdi (=bedelli askerlik)”. Bu bir derece haraç vergisi, ama böylece Müslümanların da bedel-i nakdi verebilecek. Mahkemelerde gayrimüslimler aleyhine olan eşitsizlikler kaldırılmıştır. Gayrimüslimlerin, Rumlar hariç, devlet memurluklarına geçme hakları yoktu. Gerek askerlik, gerek memurluk, bunları hazırlayan okullarla ilgili olduğundan gayrimüslimlerin de askerî ve mülkî okullara girebilmesi esası kabul edilmiştir. Gayrimüslimlere eyalet meclislerinde ve Meclis-i Vâlâda temsil hakkı verilerek onların siyasal hakları da tanınmıştır. Prof. Dr. Turgut Göksu

17 28 Şubat 1856 Islahat Fermanı Hukuki Nitelik:
Islahat Fermanının hukukî biçimi de Tanzimat Fermanınınki gibidir; yani bir misak değil, “ferman” niteliğindedir. Islahat Fermanıyla Osmanlı imparatorluğunda tebaaya o dönem Avrupa ülkelerinde tanınan temel hak ve hürriyetlerinin önemli bir kısmının tanındığını görmekteyiz. Prof. Dr. Turgut Göksu

18 Kanun-u Esasi (23 Aralık 1876)
I.Meşrutiyet Padişah: II. Abdülhamit Sadrazam: Mithat Paşa Temel İlkeler: Osmanlı Devleti üniter bir devlettir. Dini İslam, dili Türkçe, başkenti İstanbul, yönetim şekli monarşidir. Hilafet ve saltanat Osmanlı sülalesinden ekber evlada (büyük evlat) aittir. Padişah sorumsuzdur. Prof. Dr. Turgut Göksu

19 Temel Hak ve Hürriyetler Devlet memurluğuna girme hakkı (m.19),
Vatandaşlık hakkı (m.8), Malî güce göre vergi ilkesi (m.20),  Kişi hürriyeti (m.9), Konut dokunulmazlığı (m.22),  Kişi güvenliği (m.10), Kanunî hâkim güvencesi (m.23), İbadet hürriyeti (m.11), Müsadere, angarya yasağı (m.24),  Basın hürriyeti (m.12), Vergilerin kanunîliği ilkesi (m.25),  Şirket kurma hürriyeti (m.13), İşkence yasağı (m.26). Dilekçe hakkı (m.14), Öğretim hürriyeti (m.15), Eşitlik ilkesi (m.17), Prof. Dr. Turgut Göksu

20 Devletin Temel Organları:
Erkler ayrılığı ilkesine uygun (yasama, yürütme, yargı) Yasama: Parlamenter sistem. İki meclisli bir parlâmento: Meclis-i Umumî= “Heyet-i Âyan” + “Heyet-i Mebusan” (m.42). Heyet-i (Meclis-i) Âyan: Günümüzün senatosu. Azalar doğrudan Padişah tarafından atanır ve üye sayısı Heyet-i Mebusanın üye sayısını üçte birini geçemez (m.60). Üyeliği ömür boyudur (kayd-ı hayat) (m.62). Heyet-i (Meclis-i) Mebusan: Üyeleri Osmanlı tebaasından her ellibin erkek nüfusa bir temsilci seçilmesiyle kurulur (m.65). Seçimler “gizli oy ilkesi (rey-i hafî  kaidesi)” ile (m.66) dört yılda bir yapılır (m.69). Talimat-i Muvakkateye seçimler iki derecelidir ve önce “birinci seçmen (müntehib-i evvel)”leri, “ikinci (müntehib-i sani)”leri seçiyor, sonra da ikinci seçmenler, “mebusları” seçer. Seçimde basit çoğunluk sistemi uygulanır. Prof. Dr. Turgut Göksu

21 Kanun Yapma: Kanun teklif etme hakkı Heyet-i Vükelaya  ve kendi görev alanlarında Heyet-i Mebusana ve  Heyet-i Âyan’a aitti. Kanun teklifleri önce Padişaha iletilir ve onun izni istenir (m.53) izin verirse, teklif Şura-ı Devlete gönderilir; Şura-ı Devlet bir kanun lahiyası hazırlar (m.54); bu lahiya  (tasarı) önce Heyet-i Mebusanda, daha sonra Heyet-i Âyanda görüşülür (m.54). Tasarı her iki Meclis tarafından da kabul edilirse, tasdik için Padişaha sunulur. Padişah bir “irade-i seniyye” ile tasdik ederse, kanun yürürlüğe girerdi (m.54). Kanunlar üzerinde Padişahın “mutlak veto ” yetkisi vardır. Prof. Dr. Turgut Göksu

22 Padişah ve Heyet-i Vükela Padişah:
Yürütme Padişah ve Heyet-i Vükela Padişah: Saltanat Osmanlı sülalesine aittir (m.3). Saltanatta, “ekber evlat (seniorat)” sistemi geçerlidir (m.3). Ölen Padişahın yerine en büyük oğlu değil, ailenin en yaşlı erkek üyesi geçer. Padişah aynı zamanda Halifedir (m.4). Tüm monarşilerde olduğu gibi, Padişah sorumsuz ve kutsaldır (m.5). Yani Padişah ne siyasal nedenlerle görevden alınabilir; ne de Padişah hakkında hukuk veya ceza davası açılabilirdi. Bunun herhangi bir istisnası da yoktu. Prof. Dr. Turgut Göksu

23 Padişah Yürütme organının başı olarak birçok yetkileri vardır (m.7): Bakanların tayin ve azli, rütbe ve nişan verilmesi, para basılması, uluslararası andlaşma yapma yetkisi, “harb ve sulh ilânı”, kara ve deniz kuvvetlerinin komutanlığı, kanun ve şeriat hükümlerinin uygulanması, “nizamnamelerin tanzimi”, cezaların hafifletilmesi ve affı, Meclis-i Umumînin toplantıya çağrılması ve tatil edilmesi, Heyet-i Mebusanı fesih hakkı, vb. Bunlara kanunları veto etme yetkisi (m.54) ve istediği kişileri sürgüne gönderme yetkisi (m.113) de eklenebilir. Prof. Dr. Turgut Göksu

24 Bakanlar kuruludur, başkanı Sadrazamdır (m.28).
Yürütme Padişah ve Heyet-i Vükela Heyet-i Vükelâ: Bakanlar kuruludur, başkanı Sadrazamdır (m.28). Heyet-i Vükelâda Sadrazamdan başka Şeyhülislâm ve diğer vekiller bulunur. Bunlar doğrudan doğruya Padişah tarafından atanır ve azledilirler (m.7, 27). Heyet-i Vükela, Meclis-i Mebusana karşı değil, Padişaha karşı sorumludur. Meclis-i Mebusan güvensizlik oyuyla Heyet-i Vükelayı düşüremez. Prof. Dr. Turgut Göksu

25 Yargı: “Mehakim (mahkemeler)” başlığı altında düzenlemiştir (m.81 ilâ 91). Kanun-u Esasî’de önemli ilke ve güvenceler: “Hâkimlerin azlolunamayacağı ilkesi” (m.81), “Mahkemelerin bağımsızlığı ilkesi” (m.87), “Yargılamanın alenîliği ilkesi” (m.82), “Hak arama özgürlüğü” (m.83), “Mahkemelerin ihkak-ı haktan imtina edemeyecekleri ilkesi” (m.84), “Kanunî hâkim güvencesi” (m.85) gibi tanınmıştır.   1876 Kanun-u Esasîsinin yargı konusunda getirdiği güvenceler günümüz Anayasalarının güvencelerden hiç de az değildir. Yargılama faaliyeti önemli güvencelere bağlanmıştır. Kanun-u Esasînin yargıya ilişkin hükümleri döneminin Batı Avrupa ülkelerinin Anayasalarıyla tamamıyla boy ölçüşebilir niteliktedir. Yargı yetkisi sahibi artık Padişah değildir. Bu yetki bağımsız mahkemeler tarafından kullanılmaktadır. Prof. Dr. Turgut Göksu

26 Yasama ve yürütme fonksiyonu hâlâ büyük ölçüde Padişaha bağımlıdır.
Hukuki Niteliği: Hukukî olarak Padişahın tek yanlı bir işleminden doğmuş, monokratik anayasa yapma usullerinden biri olan “ferman (octroi)” usûlüyle yapılmıştır Özetle Yasama ve yürütme fonksiyonu hâlâ büyük ölçüde Padişaha bağımlıdır. Yargı fonksiyonu artık Padişahın egemenliğinden çıkmış, bağımsız mahkemelere verilmiştir. Birçok temel hak ve hürriyet de tanınmıştır. Parlâmenter meşrutî monarşi tam anlamıyla kurulamamış olsa da, artık mutlak monarşiden çıkılmıştır. Meclis 1878’de tatil edilmiş ve 1908’e kadar kapalı kalmıştır. Prof. Dr. Turgut Göksu

27 İkinci Meşrutiyet (1909) 1908’de İTC’nin hürriyet ilanıyla 2. Abdülhamit Kanun-u Esasi’yi yürürlüğe koydu. Kasım-Aralık 1908’de seçimler yapıldı ve İTC listeleri kazandı. İTC’ye karşı muhalefet 13 Nisan 1909 (31 Mart 1325)’da, “31 Mart Vak’ası” diye bilinen ayaklanmayı doğurdu. Hareket Ordusu 24 Nisan 1909’da İstanbul’a girdi ve ayaklanmayı bastırdı. 27 Nisan 1909’da Meclis-i Umumî-i Millet İstanbul’da toplandı ve Abdülhamit’in “tahttan indirilmesine” ve Mehmet Reşat’ın “tahta çıkarılmasına” karar verdi. Bu tarihten sonra Padişahın siyasal sistemdeki etkisi kırılmıştır. Osmanlı Padişahı bu tarihten sonra meşrutî monarşideki bir hükümdar gibi, sembolik yetkileri olan bir devlet başkanı konumuna düşmüştür. Hareket Ordusunun müdahalesi, ülkemizde siyasal iktidara karşı ordunun yapmış olduğu ilk doğrudan müdahaledir. 8 Ağustos 1909 tarihli kanunla Kanun-u Esasi büyük ölçüde değiştirildi. Prof. Dr. Turgut Göksu

28 1909 Kanun-u Esasi Değişikliği
Temel Hak ve Hürriyetlerle İlgili Değişiklikler: Kanun dışı tutuklama yasağı (m.10), Sansür yasağı (m.12) Haberleşmenin gizliliği esası (m.119) Toplanma (m.120) ve dernek kurma hakları (m.120) Padişahın sürgün yetkisi kaldırılmıştır (m.113). Prof. Dr. Turgut Göksu

29 1909 Kanun-u Esasi Değişikliği Yasamayla İlgili Değişiklikler:
Kanun teklif etmek için Padişahın iznini alma şartı kaldırılmıştır. Kanun tekliflerinin ilk önce Şura-ı Devlette görüşülmeleri usûlü ilga edilmiştir. Kanun-u Esasînin ilk şeklinde olan Padişahın mutlak veto yetkisi, “geciktirici ve zorlaştırıcı veto yetkisi”ne dönüştürülmüştür. Meclis-i Umumî Padişahın veto ettiği kanunları üçte iki çoğunluğuyla kabul ederse Padişah kanunu tasdik etmek zorunda kalmaktadır. Anlamı, artık Padişah “egemen” değildir; yani, Parlâmento bir kanunu Padişaha rağmen çıkarabilmektedir. Prof. Dr. Turgut Göksu

30 1909 Kanun-u Esasi Değişikliği Yürütmeyle İlgili Değişiklikler:
Padişahla İlgili:  1876 Kanun-u Esasîsinin ilk şeklindeki Padişahın görev ve yetkileri, 1909 değişikliğinde de esas itibarıyla korunmuştur (m.7). Padişah, bu yetkilerini sadrazam ve ilgili vekilin karşı imzasıyla kullanabilir. Padişahın 113’üncü maddede öngörülen “sürgüne gönderme” yetkisi kaldırılmış, 35’inci maddede öngörülen “fesih hakkı” da kullanılamaz hale getirilmiştir. Padişahın milletlerarası andlaşma “akdetme” yetkisi Meclis-i Umumînin tasdiki şartına bağlanmıştır (m.7). Prof. Dr. Turgut Göksu

31 1909 Kanun-u Esasi Değişikliği Yürütmeyle İlgili Değişiklikler:
Heyet-i Vükelâyla (Bakanlar Kuruluyla) İlgili:  Sadrazam (başbakan) Padişah tarafından atanacak, diğer vekiller (bakanlar) ise sadrazam tarafından seçilecektir (m.29). Hükûmetin kuruluş şemasının parlâmenter sisteme tam anlamıyla uygun olduğunu söyleyebiliriz. Heyet-i Vükelânın Padişaha karşı değil, Meclis-i Mebusana karşı sorumlu olduğu esası kabul edilmiştir (m.30) değişikliği bakanların kolektif ve bireysel sorumluluklarını açıkça kabul etmektedir. Meclis-i Umumî Heyet-i Vükelayı güvensizlik oyuyla düşürebilecektir. 1876 Kanun-u Esasîsinin ilk şeklinde yürütme organının aslî unsuru Padişah iken 1909 değişikliğinden sonra ise yürütme organının aslî unsuru “Heyet-i Vükelâ (Bakanlar Kurulu)”dır. Bu değişikliklerle Kanun-u Esasînin benimsediği hükûmet sisteminin parlâmenter hükûmet sistemi olduğunu söylenebilir. Prof. Dr. Turgut Göksu

32 1909 Kanun-u Esasi Değişikliği Yargıyla İlgili Değişiklikler:
Yargıyla ilgili değişiklik olmamıştır. Savaşlar… Çöküş… Prof. Dr. Turgut Göksu


"OSMANLI DEVLETİ DÖNEMİNDE ANAYASAL GELİŞMELER" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları