Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

İKTİSADİ DOKTRİNLER VE MALİYE İLMİNE KATKILARI

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "İKTİSADİ DOKTRİNLER VE MALİYE İLMİNE KATKILARI"— Sunum transkripti:

1 İKTİSADİ DOKTRİNLER VE MALİYE İLMİNE KATKILARI

2 MERKANTİLİZM 16. ve 18. yüzyıllar arasında ticaretin insanları ve ülkeleri zenginleştirdiği inancı Merkantilizm akımının kurulmasına ve gelişmesine neden olmuştur. Merkantilist düşüncenin ilk yazılı kaynağı olarak 1613 yılında bir İtalyan tüccarı olan Antonio Serra tarafından yazılan «Maden Kaynağına Sahip Olmayan Ülkelerde Altın ve Gümüşü Bollaştıran Madenler Üzerine Kısa Bir İnceleme» adlı broşür kabul edilir.

3 Merkantilizm, Ortaçağ ekonomik düşüncelerine tepki olarak doğmuştur.
Amacı; toplumu, milleti zenginleştirmek, kuvvet ve iktidar sahibi yapmaktır. Bununda ancak devlet müdahalesiyle mümkün olabileceğini savunurlar.

4 Zenginliği sahip olunan altın, gümüş gibi değerli madenler ile ölçerler. Bu nedenle devlet bir ekonomi politikası geliştirerek gerekli önlemleri almalıdır. Bu önemler: Kıymetli madenlerin ülkeye girişini sağlayarak çıkışını yasaklamak, Ticaret hacmini ülke lehine çevirmek, Yeni pazarlar ve sömürgeler elde etmek Nüfus artışını sağlamak için evlenmeyi ve doğumu teşvik etmek vb..

5 Merkantilistler, tüm bu önlemlerin gerçekleştirilebilmesini devletten beklerler çünkü Merkantilizm devletçidir. Rekabetin işgücünü ucuzlattığından dolayı nüfus artışını desteklerler. Merkantilizm, değerli madenlerin sömürgelerden toplanmasını tavsiye etmişlerdir. Bu yüzden sömürgecilik politikası başlamıştır. Montaigne’in Denemeler adlı eserinde «ticarette bir ülke kaybetmeden öbürü kazanamaz» görüşü vardır.

6 Merkantilizm, tüm iktisadi faaliyetlerin değerli madenlerin elde edilmesine yöneltilmesi nedeniyle «moneter» , Milli çıkarlarla ilgili faaliyetlere yer verilmesi nedeniyle «milli» , Millet çıkarları için gerekli önlemleri alması nedeniyle de «müdahaleci» dir.

7 Kamu harcamalarında artış gözlenmektedir.
Mülk gelirleri kamu hizmetlerini finanse etmede hükümdarların kullandığı en önemli kaynaktır. Vergiler, kamu harcamalarını karşılamada önemli bir kaynak değildir.

8 Devlet müdahaleciliğinin genişlemesi sonucunda yeni tip gelir kaynakları ortaya çıkmıştır. Bu gelirlere regalien gelirler denir. Merkantilistlerin çoğu kamu borçlanmasını sakıncalı görürler. Bütçe, tam olarak gelişmemiştir ancak bütçe ile ilgili ilk girişimler bu döneme rastlamaktadır.

9 KAMERALİZM Almanya ve Avusturya Merkantilistlerine Kameralist denmiştir. Kameralizm ekonomik olmaktan çok siyasi bir teori veya uygulamaları biçimlendiren ilkeler demeti olarak değerlendirilebilir. Kameralistler devleti ataerkil bir aileye benzetirler.

10 Kameralisler de altın ve gümüşü servetin kaynağı saymışlardır.
Nüfus artışını desteklemişlerdir. Ülke içi tarım ve sanayi malları üretimini ön görmüşlerdir. Kameralistler koyu bir devletçilik politikasının uygulanması gerektiğine inanmışlardır.

11 Kameralizmde kamu harcamaları önem derecesine göre şu şekilde sıralanmıştır:
Askeri harcamalar Hükümdar sarayına ait harcamalar Hükümdarın kişisel ve ailesel harcamaları Kamu yönetimi giderleri Vergi tahsil giderleri Memur maaşları ve emeklilik giderleri Kiliseye ve okullara yardım harcamaları

12 von justi Kameralizmin en önemli temsilcisidir.
Devletin gelirlerini ilk kez sıralamaya tabii tutmuştur . Bu gelirler önem derecesine göre: Mülk gelirleri Regalien gelirler Vergi gelirleri Diğer gelirler (resim, harç, bağışlar vb.)

13 Von Justi vergi hakkını , ülkenin zenginleşmesine engel olmayacak şekilde kullanılmasının gerekli olduğunu belirtmektedir.

14 FİZYOKRASİ Tarımı tek üretim kaynağı olarak ele alan doktrin olan fizyokrasi merkantilistlere karşı antitez olarak ortaya çıkmıştır. Bu düşünce sisteminin kurucusu F. Quesnay’dir. Baisguiliebert 1695’de ‘Fransa’nın Mevcut Düzendeki Durumu’ adlı kitabı ile Fizyokrasinin ilk adımını atmıştır. İktisadi olayları ilk defa bir sistem içinde açıklama gayretleri dikkate değer bulunmaktadır.

15 Fizyokratlar ilk defa ekonomiyi makro düzeyde ele alıp incelediler.
Fizyokratlar iktisadi doktrinler tarihinin ilk liberalleri olmuşlardır. Bu liberalizm doğal/tabii düzen anlayışına dayanmaktadır. Fizyokratlara göre toplumu besleyen temel sektör tarımdır. Devlet müdahalesinin en az seviyede olmasını savunurlar.

16 Merkantilistler nüfus artışının serveti arttırdığını belirtirlerken , Fizyokratlarda servetin nüfusu arttırdığını belirterek nüfus artışını desteklerler. Fizyokratlar üç teori üzerinde dururlar: Üretim teorisi : Tek verimli faaliyet alanı tarımdır . Tarımdaki ortaya çıkan fazlalığa <<net hasıla/ safi hasıla >> demektedirler.

17 Gelir dağılımı teorisi : Net hasılaya dayanarak toplum üç sınıfa ayrılır: Verimli sınıf (çiftçiler) Toprak sahipleri Kısır sınıf (sanayici , tacir vb.) Tek Vergi teorisi : Net hasılayı yaratan toprak olduğuna göre o halde vergi de tarımdan alınmalı.

18 KLASİK OKUL İngiltere’de ortaya çıkmıştır.Genellikle ilk modern iktisadi düşünce okulu olarak kabul edilir. Bu düşünce okulunu geliştiren iktisatçılar arasında , Adam Smith, David Ricardo , John Stuart Mill vardır. Adam Smith’in 1776 yılında yazdığı Ulusların Zenginliği adlı kitap genellikle Klasik İktisadın başlangıcı olarak kabul edilirken, John Stuart Mill tarafından 1843 yılında yazılan Siyasal İktisadın İlkeleri eseri ile de son bulmuştur. Klasik iktisatçılar devletin görevlerinin sınırlı olmasını savunmuşlardır.

19 Klasik iktisatçılara göre doğal düzen sadece fiziki dünyada hakim değildir . İktisadi hayatta da doğal düzenin ilkeleri işlemektedir. Bireysel özgürlüğe önem verirler. Mülkiyet hakkının doğal yasaların gereği olduğunu ileri sürerler. Toplumsal menfaat ve bireysel menfaat uyum halindedir. Parayı sadece bir değişim aracı olarak kabul etmişlerdir.

20 Klasiklere göre devletin yapması gereken kamu hizmetleri şunlardır;
Ülkeyi dış tehditlere karşı savunmak. Ülke içinde huzur ve güvenliği sağlamak. Bayındırlık , ulaştırma altyapısı gibi yatırımlar yapmak. Özel sektörün yeterli olmadığı durumlarda eğitim ve sağlık hizmetleri vermek.

21 Adam smith Devlet müdahalesinin mümkün
olan en düşük düzeyde olmasını , çünkü devlet müdahalesinin doğal düzeni bozacağını savunur. Görünmeyen bir elin ekonomik hayatı düzenlediğini ve bu elin << yarar>> olduğunu savunur. Servetin kaynağı emektir . Ona göre milletin bir ülkenin yıllık emeği bütün malları oluşturan esas sermayesidir.

22 Merkantilistlerin aksine serveti para miktarı değil , mal miktarı ölçer.
Devletin iki çeşit geliri vardır : 1) Mal ve mülklerinden, arazilerinden sağlamış olduğu doğrudan doğruya elde ettiği gelirler . 2)Devletin vatandaşlardan vergi olarak tahsil ettiği gelirlerdir. Kamu harcamalarının en büyük kısmının vergilerle karşılanmasını savunmuştur.

23 Adam Smith’i izleyenler iki okul kurmuşlardır:
Günümüzde de geçerli olan vergilemenin adalet , uygunluk , iktisadilik ve belirlilik ilkeleri ortaya koymuştur. O zorunlu tüketim malları üzerine ağır vergiler konulmasına karşıdır, buna karşın alkol ve alkollü içecekler üzerine ağır vergiler konulmasını uygun bulur. Adam Smith’i izleyenler iki okul kurmuşlardır: R.Maltus J.B.Say D.Ricardo Fr.Bastiat St.Mill Kötümser Klasik Okul İyimser Klasik Okul

24 ROBERT MALTUS Doğal düzene inanmaz. Devletin yapacağı sosyal yar-
dımlara karşıdır. Nüfus artış hızının kontrol altına alınması gerektiğini savunur.

25 DAVİD RİCARDO Devleti zorunlu fena olarak nitelen-
dirir. Kamu faaliyetleri mümkün olan en düşük seviyede olmalıdır. Düşünüre göre toplumun refahının artması üretim artışıyla gerçekleşir.

26 J.B.SAY Fransa’da Klasik Okulun kurul- masına öncülük etmiştir
Serbest çalışma , üretim , teşeb- büs alanlarındaki hürriyeti sınırla- yan her türlü engellerin kaldırıl- masını savunmuştur.

27 NEO-KLASİK YAKLAŞIM (İktisadi rasyonalite)
Neo-klasik iktisat günümüzde kullanılan baskın iktisat biçimidir ve iktisatçılar arasında en çok taraftarı olunan akımdır. Eleştirenler tarafından genellikle Ortodoks İktisat olarak adlandırılır.  Temsilcileri arasnda Alfred Marshall , Irving Fisher vardır.

28 Devlet özel kesimin çeşitli sebeplerle başarılı veya yeterli olmadığı alanlarda tamamlayıcı bir rol almalıdır. Devlet piyasada üretilmesi mümkün olmayan mal ve hizmetleri üretmelidir. Özel kesimin tam rekabet şartlarında sapmalara sebebiyet verdiği alanlarda devlet devreye girmeli ve düzeltici bir rol almalıdır. Gerek özel gerekse kamusal tüm mal ve hizmetler topluma, maliyet mukayesesi yapılarak en az maliyetle sunulmalıdır.

29 İnternet HAZIRLAYANLAR : NESLİHAN ERKOÇ ELVAN KARAKOÇ ARZU ÖZMEN
KAYNAKÇA : İnternet İktisatın Tarihi (Prof. Dr. Vural Fuat SAVAŞ) İktisadi Düşünceler Tarihi (Prof. Dr. Arif ERSOY) Maliye Tarihi (Hakan AY) Kamu Maliyesi (Hakan AY)


"İKTİSADİ DOKTRİNLER VE MALİYE İLMİNE KATKILARI" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları