Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK HUKUKU

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK HUKUKU"— Sunum transkripti:

1 İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK HUKUKU
TÜRK HUKUK TARİHİ İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK HUKUKU Doç.Dr.Abdullah Demir Zirve Üniversitesi Hukuk Fakültesi

2 KAYNAKLAR İslamiyet öncesi Türk hukuku hakkında çeşitli kaynaklardan bilgi sahibi olunmaktadır. Bunlar, kitabeler, vesikalar, örf- âdetler, edebî-tarihî-ilmî eserler, kanunnameler ve komşu ülkelere ait kaynaklardır. M.S yılları arasında dikilen Orhun Kitabeleri ve Yenisey Kitabeleri arkeolojik kaynakların en önemlileridir

3 Eski Türklere ait örf-âdetler de hukukun kaynakları arasındadır
Eski Türklere ait örf-âdetler de hukukun kaynakları arasındadır. Örf-âdetlerden hukukla ilgili olanlarına yusun adı verilmektedir. Bu örf-âdetlerin derlenmesi ile oluşturulan kanunnameler de önemli hukuk kaynaklarındandır. Cengiz Han’ın Büyük Yasa’sı, Timur’un Tüzükât-ı Timur’u kanunnamelerin en önemlileridir

4 İslamiyet sonrası dönemde yazılsa da bir kısım edebî-tarihî-ilmî eserler eski Türk hukuku hakkında bilgiler vermektedir. Yusuf Has Hacib’in yıllarında yazdığı Kutadgu Bilig’i, Kaşgarlı Mahmud’un 1072’de tamamladığı Divan-ı Lügatü’t-Türk isimli Türkçe Arapça sözlüğü bunlardandır.

5 Oğuznâme ve Manas gibi Türk destanları da İslamiyet öncesi Türk hukukunun kaynakları arasındadır.

6 Türk diline ait kelimeler önemli hukuki bilgiler vermektedir.
Mesela, gelin kelimesi gelen anlamındadır ve ataerkil aile yapısının varlığını göstermektedir. Benzer şekilde katmaktan gelen kadın kelimesi de babaerkil aileyi anlatmaktadır.

7 Çin, İran, Arap ve Yunan kaynaklarında da İslamiyet öncesi Türk hukukuna ait bilgiler yer almaktadır. İran, Arap ve Yunan kaynaklarında da Türkler hakkında bilgi verilmekte, örf-âdetleri ve hukuki yapıları anlatılmaktadır.

8 DEVLETİN YAPISI VE İŞLEYİŞİ
Eski Türkler devlete il demektedir. Fertler aileyi, aileler boyu, boylar bir araya gelerek budunu oluşturmaktadır. Boyun başında boybeyi, budunun başında han bulunur. Budunlar bir araya geldiklerinde ise il yani devlet kurulmaktadır. Devletin başında ise hakan bulunmaktadır.

9 Devletin başında bulunan şahsa hakan, han, kağan, ilteber, yabgu gibi isimler verilmiştir.
İmparatorluğun başındaki hükümdara han, orta büyüklükteki bir devletin hükümdarına kağan, küçük bir devletin hükümdarına ise yabgu denirdi. Hakan’ın, Tanrı tarafından kendisine kut verilen yani seçilmiş bir aileden olması gerekir. Bu hanedan ailesi genellikle açinaoğulları olarak bilinir. Oğuz Han, Selçuklular ve Osmanlılar bu hanedandan gelmektedir.

10 Hâkimiyet, hanedan ailesinin ortak malı kabul edilirdi
Hâkimiyet, hanedan ailesinin ortak malı kabul edilirdi. Buna üleş sistemi denir. Üleş sistemine göre hanedandan olan herhangi bir prens tahtta hak iddia edebilirdi. Bu sebeple prensler arasında taht kavgaları yaşanır ve galip gelen hakan olurdu.

11 Tahta geçmek için belirli bir veraset usûlü yoktu.
Genellikle hakanın oğullarından birisi tahta geçer, oğlu yoksa kardeşi, kardeşi oğlu, amcası gibi akrabaları hakan olurdu

12 Eski Türk devletleri monarşik bir yönetime sahipti.
Hakan, devlet başkanı olarak ülkeyi yönetir, ordu kumandanlığı yapar ve davalara bakmak üzere hâkimler tayin ederdi. Hakanın bu yetkileri kurultay ve töre tarafından düzenlenir ve sınırlanırdı

13 Kurultay Toy, kengeş meclisi de denilen kurultaya hakan, beyler, devlet adamları ve halkın önde gelenleri katılırdı. Kurultay, siyasi, askeri, sosyal ve dini konuların görüşüldüğü, çok maksatlı istişari toplantılardı.

14 Bu toplantıların birincisi, senenin ilk ayında, hakanın sarayında yapılırdı.
İkincisi, senenin beşinci ayında yapılırdı. İlkbahar kurultayı denilebilecek olan bu toplantıda dini törenler yapılır, kurbanlar kesilir, devlet işleri görüşülür, töre hazırlanır ve hakana bağlılık bildirilirdi. Dokuzuncu ayda yapılan üçüncü toplantıda askeri konular görüşülürdü. Sonbahar kurultayında baharda yapılacak seferler için askeri hazırlıklar yapılırdı.

15 Töre Halk arasında varlığını sürdüren sosyal ve hukuki kurallara töre denilmekteydi. Osmanlılarda töre kelimesinden ziyade örf ve kanun kelimeleri kullanılmıştır. Devletler yıkılsa da töre varlığını sürdürürdü. Bunu ifade etmek için “İl (devlet) gider, töre kalır” atasözü kullanılırdı.

16 Töre, halk arasında uzun süre uygulanan örf- âdetlerden, hakanın koyduğu kanunlardan ve kurultaylarda alınan kararlardan oluşurdu. Hakanın törede yapacağı düzenlemeler ve yenilikler, törelere aykırı olamazdı. Orhun Kitabeleri’nde, Bumin ve İstemi Kağan’ın töreyi tanzim ettiklerinden bahsedilmektedir.

17 CEZALAR Önceki Türk devlet lerinde halkın ihkak-ı hak yani bizzat kendilerinin ceza verme hakları kaldırılmış, cezalandırma yetkisi devlete verilmişti. Suçlara ağır cezalar verilirdi. Cezalar şahsa uygulanır, suçlunun yakınlarına ceza verilmezdi

18 Adam öldürme, savaştan kaçma, devlete isyan, evli kadınla zina, bağlı atı çalmak ve ikinci defa hırsızlık idam cezası ile cezalandırılırdı. Hafif suçlar için mali cezaların yanında döğmek gibi bedeni cezalar da verilmekteydi.

19 Birisinin gözünü çıkararan, ceza olarak ona kızını verirdi.
Kız çocukları için göz bebeği anlamına gelen kerime sözünün kullanılması bu gelenekle ilgili olabilir.

20 Cezaları yargucı denen hâkimler verir ve yargan denilen görevliler uygulardı.
İdam cezası halka açık yerde boynun vurulması şeklinde uygulanır Suçun delilleri otuz yıl süre ile saklanırdı.

21 AİLE HUKUKU Evlenme Eski Türklerde kabile dışından evlenme (exogamy) söz konusudur. Bazı kabilelerde baba tarafından yedi göbek akrabalarla evlenilmezdi

22 Bununla birlikte dayı ve teyze kızları ile evlenilebilirdi.
Evlenen erkek, hanımı ile birlikte ayrı bir ev kurardı. Baba evi, en küçük erkek evlada kalırdı. Çok kadınla evlilik görülebilirdi, ancak kadınlardan birisi baş olurdu

23 Evde babanın sözü geçerdi. Bu sebeple eski Türk ailesi ataerkil idi
Ancak Roma’da olduğu gibi babanın hâkimiyeti çok katı değildi. Evde kadının sözü de geçerdi. Baba öldüğü zaman evde annenin sözü dinlenirdi

24 Kalın Kalın, evlenen erkeğin kızın ailesine verdiği bir miktar maldır.
Kalın, kızı yetiştiren aileye, emeklerine karşılık olarak verilir. Kalın miktarı taraflar sosyal ve ekonomik durumlarına göre belirlenir

25 Kalın birkaç kısımdan oluşmaktadır:
1-Karamal: Söz kesme sırasında babaya verilir. 2-Yelü: Nişandan sonra erkek tarafından kıza verilen hediyedir. 3-Tüy mal: Düğün masraflarına katkıda bulunmak için verilir. 4-Süt hakkı: Kızın annesine süt hakkı olarak verilir

26 Erkek tarafı nişanı bozmuşsa ve kızın ağır kusuru yoksa, kalın iade edilmezdi.
Nişanı kız tarafı bozmuşsa, kalın iade edilirdi

27 İslam hukukunda kalına benzeyen mehir uygulaması vardır.
Ancak kalın ile mehir arasında önemli farklar vardır. Kalın, kızın ailesine; mehir ise kızın kendisine verilmektedir. Ayrıca kalın ödenmedikçe evlilik gerçekleşmez, buna karşılık evliliğin gerçekleşmesi için mehirin ödenmesi şart değildir

28 Levirat Levirat, kardeş öldüğünde yenge ile, baba öldüğünde üvey anne ile evlenmedir. Bu şekilde evlendiğinde kadının ölen kocasının ruhuna hizmet ettiğine inanılırdı. Savaşların çok olduğu o dönemde erkekler öldüğünde, karısı ve çocuklarının perişan olmaması için böyle bir yola başvurulurdu. Ayrıca kadına düşen miras yabancıya gitmemiş olurdu

29 Boşanma Erkeğin zinası, iktidarsızlığı ve kadına kötü muamelesi kadın açısından boşanma sebebidir. Kadının zinası da erkek için boşanma sebebidir. Boşanmada erkek kusurlu ise kadın kalını iade etmez, çeyizi de geri götürürdü. Kadın kusurlu ise erkek tarafı kalını geri alabilirdi

30 Evlat Edinme Türklerde evlat edinme yoluyla çocuk sahibi olunmaktaydı.
Bunun için evlat edinen ile çocuğun velisinin anlaşması gerekiyordu. Bu anlaşma kimi zaman karşılıksız olmakta, kimi zaman da bir ücret karşılığında yapılmaktaydı. Evlatlık için verilen bu ücrete süt sevinci denilmekteydi.

31 Genellikle çocuğu olmayan aileler evlat edinmekteydi.
Fakir olup da çocuğunu evlatlık verenler de bulunurdu. Bunun yanında çocukları yaşamayan aileler, kötü ruhları yanıltmak için, yeni doğan çocuklarını başka aileye evlatlık verirlerdi. Borca karşılık çocukların alacaklıya, evlatlığa benzer bir durumda verildiği görülmekteydi

32 MİRAS HUKUKU Eski Türklerde babanın mirası evde kalan en küçük erkek çocuğa ait idi. Evlenip kendi evini kuran erkek çocukların ve çeyizini alıp evlendirilmiş kızların miras hakkı yoktu. Mirası alan en küçük erkek evlat, anne ve babası ile evlenmemiş ya da dul kızkardeşlerine bakmak zorundaydı.

33 En küçük erkek evlat yoksa diğer erkek kardeşler mirasçı olur, erkek evlat yoksa evlenmiş de olsa kızlar mirasçı olurdu. Ölenin eşi de mirastan pay alırdı. Eski Türklerde vasiyet müessesesi bilinmekteydi. Uygurlarda vasiyete tutrug, vasiyeti tenfiz memuruna ketkara denirdi

34 BORÇLAR HUKUKU Uygurlar gelişmiş bir ticaret hayatına sahiptiler. Alım satım, trampa, kira, ödünç, rehin gibi akidleri kullanırlardı. Akidler yazılı olarak yapılırdı. Bu belgelerde akdin tarafları, konusu, tarihi, vadesi ve tarafların imzası yer alırdı. Satım akdinde mülkiyet, akdin kurulması ile geçerdi. İstihkak iddialarına karşı satıcının tekeffül borcu vardı


"İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK HUKUKU" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları