Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

BAŞARILI BİR KONUŞMANIN TEMEL ÖGELERİ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "BAŞARILI BİR KONUŞMANIN TEMEL ÖGELERİ"— Sunum transkripti:

1 BAŞARILI BİR KONUŞMANIN TEMEL ÖGELERİ
Duygu ve düşüncelerin etkili aktarılması, dinleyenlerin de anlatılanları tam ve doğru anlaması; konuşma sürecinin temel amacıdır. Gerek hazırlıklı gerekse hazırlıksız konuşmalarda konuşanın kişiliğiyle ilgili olumlu izlenimlerin oluşabilmesi, söylediklerinin istekle dinlenebilmesi için bazı konuşma kurallarına uyulması gerekir. Başarılı bir konuşmanın temel ögeleri olarak adlandırılabilecek bu kurallar, şöyle özetlenebilir:

2 Güven verici ve içten olmak: Konuşmacının “Ben bilirim
Güven verici ve içten olmak: Konuşmacının “Ben bilirim.”, “Ben önemliyim.”gibi yargılarla iletişime girdiği, kişi ya da kişileri yeterince önemsemediği izlenimi uyandırması; konuşma içeriğinin etkilice paylaşılmasında önemli bir engeldir. Anlatılanların çelişki içermemesi, konuyla doğrudan ilgili olması, (varsa) sorunu çözmeye yönelik somut ve uygulanabilir öneriler içermesi; konuşmacıya güven oluşturan etkenler arasındadır. Konuştuğumuz kişilere adlarıyla seslenmek, güven veren içten bir ortamın oluşmasına katkı sağlar.

3 • Saygılı ve hoşgörülü olmak: Konuşan kişinin konuşma sırasında iletişime giren kişi ya da kişilerin söylediklerini saygı ve hoşgörüyle dinlemesi, varsa katıldığı/katılmadığı düşünceleri içtenlikle açıklaması hem güven oluşturan hem de dinleyenlerin ilgisinin dağılmasını önleyen davranışlardır. Konuşma sırasında kişilerin duygu ve düşüncelerini paylaşmaya dönük hoşgörülü ve saygılı davranışları, verimli bir iletişimin temel koşuludur. Karşılıklı konuşmalarda dinlemeyi bilmek, söylenenlerin tam ve doğru anlaşılabilmesini sağlayan bir etkendir.

4 • Dili kullanırken dikkatli ve özenli davranmak: Anlatılmak istenene uygun sözcükleri seçmek ve onları doğru seslendirmek, konuşmayı yapılandıran temel becerilerdir. Bunun için kişinin yazılı kültürün olanaklarından yararlanarak zengin bir söz dağarcığı edinmesi gerekir. şimdi de Türkçenin özenli ve dikkatli kullanılmamasının yaratacağı anlamsal sorunları birkaç örnekle açıklayalım:

5 • “O kadar heyecanlıydım ki otobüsten, paraşütten iner gibi indim
• “O kadar heyecanlıydım ki otobüsten, paraşütten iner gibi indim.” cümlesinde yanlış benzetmeden kaynaklanan bir mantık yanlışına düşülmüştür. Otobüsten inme eylemi, paraşütten inmeye değil paraşütle inmeye benzetilebilir. • Eş anlamlı sözcükleri birlikte kullanmak, konuşma dilinde düşülen önemli yanlışlardan biridir. Örneğin “öğretmenime saygı ve hürmetlerimi sundum.”

6 • “Doktorların yaptıkları tüm girişimler, hastaya yarar yerine zarar sağladı.” cümlesinde, “sağlamak” sözcüğü yanlış anlamda kullanılmıştır. Sağlamak sözcüğü olumlu durumlar, oluşumlar için kullanılır. Cümlede “sağladı” sözcüğü yerine “verdi” sözcüğünün kullanılması gerekir.

7 • Konuşma sırasında duygu ve düşüncelerin kısa ve yalın cümlelerle aktarılmasına özen gösterilmelidir. Uzun, girişik, anlaşılması güç cümlelerle etkili bir iletişim kurulamayacağı; konuşmanın söz yığışmacası olmadığı bilinmelidir. Önemli olan, söylenenlerin kolay biçimde tam olarak kavranabilmesidir. Konuşmacının temel sorumluluğu da anlamı tam karşılayacak uygun sözcükleri seçmektir.

8 • Türkçede belirtisiz tamlamalar nitelenirken sıfat başa getirilir
• Türkçede belirtisiz tamlamalar nitelenirken sıfat başa getirilir. Örneğin eski kalem kutusu, eski Ankara Valisi, yeni çalışma masası, yeni banka müdürü vb. Bu örneklerde sıfatlar başa gelerek bütün öbeği niteler; ancak belirtili tamlamalarda sıfat araya girer. Örnek: Ankara’nın eski Valisi, babamın yeni gömleği vb.

9 • Türkçede uzun ünlü yoktur
• Türkçede uzun ünlü yoktur. Arapça ve Farsça kaynaklı sözcüklerdeki “a,u,i” ünlülerinin uzun/kısa söylenişleri anlam değişikliğine yol açar. Örneğin: râkip (binici), rakip (birbiriyle yarışan); vâris (mirasçı), varis (toplardamar genişlemesi); âdet (alışkanlık, görenek), adet (sayı); âşık (aşırı sevgi ve bağlılık duyan); aşık (ayak bileğinde bulunan küçük kemik); âlem (evren); alem (bayrak; minare, kubbe, sancak direği gibi şeylerin tepesinde bulunan ay yıldız vb. biçimindeki tepelik) vb.

10 Konuşurken söz konusu sözcüklerdeki seslerin uzun ya da kısa söylenmesine gerekli özenin gösterilmesi, iletinin doğru aktarılması açısından önemlidir. Öte yandan günlük yaşamda sıkça kullanılan “edebiyat”ın sesletilmesinde de yanlışa düşüldüğü görülmektedir. Edebiyat (yazın), Arapça çoğul eki almış ve son hecesi uzatmalı (edebiya:t; Türk edebiya:tı) söylenmesi gereken bir sözcüktür.

11 • Türkçede bağlaç olarak kullanılan ve ikinci hecesinin kısa söylenmesi gereken “dahi” (dahi:), Arapçada çok üstün akıllı anlamındaki dâhi (da:hi) biçiminde sesletildiğinde anlamsal bir sorun yaratılmış olur

12 • Konuşurken Türkçe sözcüklerden yararlanmak temel bir ilke olarak benimsenmelidir. Eskimiş, yabancı kökenli sözcükleri kullanmamaya özen göstermek, değişik cümle türlerinden yararlanarak konuşmaya devingenlik kazandırmak; anlatılanların dinlenebilirliğini ve anlaşılabilirliğini sağlayan temel özelliktir.

13 ETKİLİ KONUŞMA İLKELERİ (KONUŞMANIN VERİMİNİ
ETKİLEYEN ETKENLER)

14 Konuşma becerisinin amaca uygun bir niteliğe kavuşabilmesi için aşağıda yer alan ilkelerin uygulamalarla kalıcı davranışlara dönüştürülmesi gerekir. Etkili konuşma ilkeleri şöyle özetlenebilir:

15 • Derin, düzenli ve gürültüsüz biçimde soluk alma: Akciğerlere yeterli hava, düzenli biçimde gürültüsüzce çekilmeli; konuşma, soluk verme sırasında gerçekleştirilmelidir. Soluk, konuşma sırasında söylenenlerle uygun bir düzen içinde verilmeli; konuşmaya göre ayarlanmalıdır. Konuşurken göğüs boşluğundan ve diyaframdan soluk alma, alışkanlığa dönüştürülmelidir.

16 • İşitilebilir bir sesle konuşma: Konuşmanın kolayca anlaşılabilmesi için söylenenlerin işitilebilir olması gerekir. Yüksek ya da alçak bir sesle konuşan kişilerin anlattıklarının anlaşılması olanaksızdır.

17 • Sözcükleri doğru ve anlaşılır biçimde söyleme: Etkili bir konuşmanın ilk evresi, sözcükleri doğru ve anlaşılır biçimde söylemektir. Seslerin doğru boğumlandırılması, sözcükleri anlaşılır; konuşmayı da etkili kılan bir beceridir.

18 • Sözcük ve cümleleri anlamına göre vurgulama: Etkili konuşma; söylenenlerin doğru kavranmasını sağlayabilen, dinleyenin ilgisini uyandırabilen konuşmadır. Konuşmanın bu başarısı, söze duygu değeri katan sözcük ve cümle vurgularıyla sağlanır.

19 • Konuşma içeriğine uygun bir tonla konuşma: Konuşma sırasında, acıma, sevinme, üzülme vb. durumlara ilişkin ses değişiklikleriyle anlam etkisi yaratmak; etkili konuşmayı yaratan önemli bir beceridir. Anlatıma sesi ezgileyerek güç katmak, konuşmada yaratılmak istenen duygu ve düşüncenin açıkça ortaya çıkmasına ve doğru biçimde anlaşılmasına katkı sağlar.

20 Konuşma sırasında anlamı aydınlatan ve akıcılığı sağlayan söyleyiş özelliklerinden yararlanma: Kavşak, durak ve ulama; konumayı etkili kılan becerilerdendir. Kavşak ve durak, anlamı aydınlatarak söylenenlerin doğru anlaşılmasına katkı sağlar; ulama ise konuşmaya akıcılık kazandırır.

21 • Konuşma akışını bozacak duraksamalar yapmama: Gereksiz duraksamalar, konuşmanın dinlenebilirliğini olumsuz biçimde etkiler. Duygu ve düşüncelerin paylaşılması sürecinde konuşanın gereksiz ve uzun duraksamaları, söylenenler arasındaki anlamsal bağın kopmasına neden olur. Konuşma içeriğinin tam ve doğru anlaşılmasına engel olur. Bu nedenle konuşmacının yargıları arasında anlamsal kopukluğa yol açacak duraksamalardan kaçınması gerekir.

22 • Konuşurken gereksiz sesler çıkarmama: Konuşmanın akışında ve dinlenmesinde sorun oluşturan bir etken de konuşurken gereksiz sesler çıkarmadır. Etkili bir sözlü anlatım becerisi için konuşmanın “ıhılama”dan, ıııııııı, eeee gibi gereksiz seslerden arındırılması gerekir.

23 • Konuşurken konu dışına çıkmama: Konuşma sırasında söyleyeceklerimiz, asıl paylaşmak ya da aktarmak istediklerimizle ilgili olmalıdır. Bunun için duygu ve düşünceler, bellekte belirginlik kazandıktan sonra söze dönüştürülmelidir. Konuyla ilgili olmayan boş sözler, konuşmacıya güveni azaltır. Konuşma sırasında konu dışına çıkıldıkça iletişim sürecinin verimi de gittikçe düşer.

24 • Konuşurken dinleyenle/dinleyenlerle göz iletişimi kurma: Göz iletişimi kurma, konuşmacının dinleyene duyduğu saygıyı yansıtan en önemli beceridir. Bu becerinin konuşma eyleminde yaşama geçirilmesi, etkili iletişimin temel bir ilkesi olarak benimsenmelidir. Konuşurken dinleyiciyle göz iletişimi kurmayan, başka yöne bakan ya da bakışlarını dinleyenden kaçıran bir konuşmacının etkili bir iletişim süreci oluşturması olanaksızdır.

25 Tekrarlara yer vermeden konuşma: Aynı sözleri ya da yargıları gereksiz biçimde tekrarlamak, konuşmanın etki gücünü azaltan bir sorundur. Konuşma sırasında söylenenlerin yinelenmesi, dinleyici üzerinde konuşmacının içerikle ilgili yetersiz ya da hazırlıksız olduğu düşüncesini oluşturur. 25

26 Söz, bedensel devinim, jest, mimik uyumunu sağlayarak konuşma:
Konuşmanın anlamını güçlendiren bu ögelerin, dinleyenlerin ilgisini dağıtmayacak doğallıkta olması gerekir. Konuşanın bedeni, dinleyiciye dönük olmalıdır. Konuşma sırasında ellerin cepte tutulması, kolların kavuşturulması ve ağzın elle kapatılması gibi davranışlardan kaçınılmalıdır. 26

27 Yerel ağızlara ve argo söyleyişlere yer vermeme: Türkiye Türkçesinin söyleyiş özelliklerinin yaygınlaşması için konuşma dilinde burunsu ve gırtlaksı seslerden arındırılmış İstanbul ağzı yeğlenmelidir. Anlatımda argo söyleyişlerin egemen olması; asıl anlatılmak istenen duygu ve düşüncelerin gölgelenmesine, aktarılmak istenen iletinin yanlış anlaşılmasına neden olabilir. 27

28 Duygu ve düşünceleri doğru ve etkili biçimde aktarabilmek, çağdaş insanın edinmesi gereken temel bir beceridir. Kişi, konuşma becerisini sınayabilmek için kılavuz nitelikli yukarıda belirtilen ilkeleri kendisine soru biçiminde yöneltmeli ve yanıtları doğrultusunda eksikliklerini tamamlayarak kendini geliştirmelidir. 28


"BAŞARILI BİR KONUŞMANIN TEMEL ÖGELERİ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları