Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Yapısında C, H, O bulunduran kimyasal bileşiklere Organik Bileşikler denir. Bazı organik bileşiklerde N, P, S gibi maddelerde bulunabilir. (Proteinler.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Yapısında C, H, O bulunduran kimyasal bileşiklere Organik Bileşikler denir. Bazı organik bileşiklerde N, P, S gibi maddelerde bulunabilir. (Proteinler."— Sunum transkripti:

1

2 Yapısında C, H, O bulunduran kimyasal bileşiklere Organik Bileşikler denir. Bazı organik bileşiklerde N, P, S gibi maddelerde bulunabilir. (Proteinler ve nükleikasitler de olduğu gibi) Organik bileşikler oksijen ile yandığı zaman karakteristik olarak co2 ve suya kadar yıkılır. Ayrıca inorganik Azot (N), Kükürt (S) ve Fosfat (P) içeren bileşiklerde açığa çıkarılabilir. Canlıların yapısındaki doğal organik bileşikler; protein, yağ, karbonhidrat, vitamin ve nükleikasitlerdir. Canlıların yapısında bulunan bütün organik bileşikler yine canlılar tarafından üretilir. Özellikle inorganik maddeleri birleştirerek organik besin sentezleyen canlılar organik besin üretim laboratuvarıdır. Bu canlılar organik besinlerini dışarıdan almazlar. Bunlara ototrof beslenen canlılar denir. Diğer canlılar organik besinlerini ototrof canlılardan alırlar. Bu canlılara da hetetrof canlılar denir. Hetetrof canlılar hazır olarak aldıkları besinleri kendi yapılarına uygun hale getirerek yapılarına katarlar veya enerjiye dönüştürürler. Dikkat ederseniz ototrof canlılar üretici-tüketici, hetetrof canlılar ise tüketici-dönüştürücü özellikler gösterirler.

3 Karbonhidratlar Lipitler Proteinler Vitaminler Enzimler Hormonlar Nükleik asitler ATP

4 Karbonhidrat; Karbon, hidrojen ve oksijen atomlarından oluşan organik bileşiklere denilmektedir.Karbonhidrat insan ve hayvan vücudunda glikojen olarak, bitkilerin yapısında nişasta ve selüloz olarak bulunmaktadır.selüloz Karbonhidratlar yapılarına göre 3 gruba ayrılırlar 1- Monosakkaritler (Basit Şekerler): Glikoz (üzüm şekeri), Fruktoz (meyve şekeri), Galaktoz (6 karbonlu monosakkarit) 2- Disakkaritler: Sakkaroz (çay şekeri), Laktoz (süt şekeri), Maltoz (malt şekeri) 3- Polisakkaritler: Nişasta (bitkilerdeki depo karbonhidrat), Glikojen (kas ve karaciğerdeki depo karbonhidrat), Selüloz (posa)

5 Monosakkaritler, su ile daha küçük birimlere parçalanamadıklarından basit şekerler, tek şekerler, monozlar olarak da bilinirler.Bu sekerler karbonhidratların en küçük yapı birimidir. Çoğu C n (Bir disakkarit iki molekül monosakkaritin glikozit bağı ile bağlanmasıyla oluşur. Bu bağlanma sırasında bağ sayısı kadar su ortaya çıkar. Buna dehidrasyon sentezi denir. İnsan ve hayvanların yedikleridisakkaritler, sindirim sisteminde monosakkaritlerine ayrılarak kullanılır.H 2 O)n formülüne Polisakkaritler, birden fazla ve ayrı (birleşik olmayan) monosakkaritin glikozit bağıyla birleşmesiyle oluşan kimyasal maddelerdir. Glikoz birimlerinin farklı şekilde bağlanması polisakkaritler arasında farklı özelliklerin doğmasına neden olur. Bu da kohezyonu destekler.uyar. Bazı monosakkaritler tatlıdır.

6 Disaktarikler Glikaz+glikoz=maltoz+H 2O Glikoz+fruktoz=sakaroz+ H 2O Gliktoz+galaktoz=laktoz+ H 2O Polisakkaritler monasakarit=polisakkarit

7 Lipitler Yağ asitleriyle ilişkili olan ve çeşitlilik gösteren bir grup bileşik. Ortak özellikleri, suda çözünmemeleri ve eter, kloroform, benzen gibi çözücülerde çözünmeleridir. Lipitler, vücut için hem enerji kaynağıdırlar hem de yağda çözünen vitaminlerin vücuda alınmasını sağlarlar. Lipitlerin sınıflanması: 1. Basit lipitler: Yağ asitlerinin, çeşitli alkollerle esterleridir. Bunlar, yağ asitlerinin gliserol esterleri olan yağlar ve yağ asitlerinin yüksek monohidrik alkollerle esterleri olan mumlardır. 2. Bileşik lipitler: Bir alkol ve bir yağ asidine ilaveten, yağ asidinin bir grup taşıdığı esterlerdir. Bunlar alkol, yağ asidi, fosforik asit grubu şeklinde meydana gelen fosfolipitler ve yağ asidinin azot taşıyan bir karbonhidratla birleşmiş olduğu cerebrosidelerdir. Bileşik lipit grubunda sulfolipit, aminolipit ve lipoproteinler de bulunur.

8 Proteinler hücrelerdeki bütün biyolojik olayların yapı taşıdırlar. Hücreler içerisinde gerçekleşen olaylar; yüz binlerce farklı proteinin kendilerine verilmiş olan vazifeleri yerine getirmeleri ilegerçekleşir.ile Proteinlerin özellikleri Proteinler, çeşitli etkilerle denatüre olurlar. Proteinler, Amfoter maddeler yani amfoter elektrolit veya amfolittirler Proteinler, polipeptit zincirindeki peptit bağlarının Su girişi ile yıkılması sonucu hidroliz olurlar.AmfoterSu

9 Vitaminler, insan ve hayvanların sağlıklı büyüme, üreme ve diğer fizyolojik fonksiyonların gerçekleştirilmesi için vücudumuza almamız gereken organik bileşiklerdir. Vitaminler; insanlar ve hayvanlar tarafından sentezlenemeyen bileşikler olup günlük vitamin ihtiyacımızı besinlerden almamız gerekir.Vitaminler vücutta doğrudan parçalanarak enerji vermezler; fakat hücrenin ve buna bağlı olarak da vücudun yaşamı için çok önemli biyokimyasal olaylarda görev alırlar. Vitaminler yağda çözünen ve suda çözünen vitaminler olarak iki gruba ayrılırlar. Yağda çözünenler; A, D, E, K vitaminleri, suda çözünen vitaminler; B vitamini grupları, C vitamini, H vitamini, P vitamini olarak sıralanabilir. Peki vücudumuzun gerçekleştireceği kimyasal tepkimeleri düzenleyen bu vitaminler, hangi besinlerde bulunur ve eksikliğinde neler yaşanabilir? YAĞDA ÇÖZÜNEN VİTAMİNLER

10 Canlılarda yaşamsal faaliyetlerin devamı bazı kimyasal reaksiyonların gerçekleşmesine bağlıdır. Bu reaksiyonlar canlılarda enzim adı verilen özel moleküller aracılığı ile gerçekleşir. Eğer enzimler olmaz ise biyokimyasal olayların çoğu ya hiç gerçekleşmez ya da son derece yavaş gerçekleşir. Bu nedenle enzimler canlı dokuların bileşiminde az miktarda bulunmalarına rağmen çok önemli rolleri olan organik moleküllerdir. Her kimyasal tepkimenin başlayabilmesi için belirli bir enerjiye ihtiyaç vardır. Bir reaksiyonun başlaması için belirli bir enerjiye ihtiyaç vardır. Bir reaksiyonun başlaması için gerekli olan en düşük enerji miktarına aktivasyon enerjisi denir. Enzimler canlı sistemlerdeki özelleşmiş organik yapıdaki katalizörlerdir. Canlılar aktivasyon enerjisi engelini aşmak için enzimleri kullanırlar.

11 Vücutta bulunan bir çok organların salgıları doğrudan doğruya kana karışır. Endokrin adı verilen bu organların salgıladıkları etken maddelere hormon denir. Selye (1947) hormonları şöyle tarif etmiştir. “Hormon belirli hücreler tarafından yapılan ve aktivitesini etkilediği uzak yerdeki hücrelere, kanla taşınan bir fizyolojik-organik bileşiktir” Hormonlar vücut regülatörleridirler. Vücudun düzenli çalışması için mutlaka lüzumludurlar. Hormon terimi ilk defa Bayliss ve Starling tarafından ince bağırsak mukozasından sekretin salınımını göstermek üzere 1902 yılında kullanılmıştır. Hormon terimi yunanca kökenden gelmekte ve uyarmak, canlandırmak manasına gelmektedir. Hormonların Hareketine Örnek; Heyecanlandığınızda veya korktuğunuzda, sinir hücrelerimiz derhal sinyal sistemini uyarır ve büyük bir hızla ve yolunu şaşmadan hedefe ulaşarak böbrek üstü bezlerinizi hareketlendirir. Mesajı alan böbrek üstü bezleri adrenalin hormonu salgılar. Adrenalin hormonu ise kana karışarak, neredeyse bütün vücudu alarma geçirir. Sindirim organlarının hareketlerini engeller ve sindirme sürecini durdurur. Böylece sindirime katılmayan önemli miktarda kan, kasları beslemek üzere boşta kalmış olur. Aynı zamanda kalbin ritmi hızlanır, kan basıncı artar. Akciğerlerin bronşları genişleyip, oksijen girişini ve kanın oksijenle beslenmesini hızlandırır. Kandaki şeker miktarı artar. Bu da kaslara fazladan enerji sağlar. Nihayet gözbebekleri genişler ve gözlerin ışık uyarımlarına karşı duyarlılığı artar. Bütün bu etkiler bir araya geldiğinde ise, bir insan ister kaçma, ister savunma, isterse de saldırma durumuna geçmek üzere olsun, her durumda büyük bir performans göstermeye hazır duruma gelir.

12 bilginin saklanması; replikasyonu (çoğaltılması); rekombinasyonu (genetik çeşitliliği); trasmisyonu (aktarılması) işlevlerinin yerine gelmesini sağlarlar. Kısaca, yaşayan hücrenin/canlıların ne olduğunu ve ne yapacağını yapılarında taşıyan ve belirleyen moleküllerdir. Bu nedenle kimyasal yapılarını, biyokimyalarını/moleküler biyoloji ve metedolojilerini bilmek çok önemlidir. Nükleik asitler iki büyük gruba ayrılmaktadır: 1. DNADNA (Deoksiribonükleik asit) 2. RNARNA (Ribonükleik asit)

13 Tüm hücreler tarafından enerji kaynağı olarak kullanılan moleküldür Hücresel solunumda açığa çıkan enerji ATP olarak depo edilir. ATP nin Yapısı ve özellikleri ATP molekülünün yapısında 1 riboz şekeri, 1 adenin bazı, 3 fosfat molekülü bulunur. ATP depo edilmez, ihtiyaç anında sentezlenir. ATP sentezi hücre içinde olur. ATP yapımı ve yıkımı birbirinin tersi olaylardır. ATP'nin son fosfat bağının hidrolizi ile 7300 kalorilik enerji biyolojik sisteme verilir. ATP sentezine fosforilasyon denir. Fosforilasyon için ADP ve P, (inorganik fosfat), ilgili enzimler ve enerji kaynağı gerekir Canlı sistemlerde dört çeşit fosforilasyon vardır.

14

15


"Yapısında C, H, O bulunduran kimyasal bileşiklere Organik Bileşikler denir. Bazı organik bileşiklerde N, P, S gibi maddelerde bulunabilir. (Proteinler." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları