Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

DEZENFEKSİYON YAN ÜRÜNLERİ VE KONTROLÜ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "DEZENFEKSİYON YAN ÜRÜNLERİ VE KONTROLÜ"— Sunum transkripti:

1 DEZENFEKSİYON YAN ÜRÜNLERİ VE KONTROLÜ

2 Arıtım sırasında uygulanan dezenfeksiyon türüne bağlı olarak içme suyunda meydana gelen dezenfeksiyon yan ürünleri dezenfektan kalıntıları, inorganik yan ürünler, organik oksidasyon yan ürünleri ve halojenli organik yan ürünler olarak dört gruba ayrılmaktadır. Rook (1974)’ın yaptığı çalışmalarda suya klor ilave edildiğinde sağlık etkisi olan THM’leri keşfetmiştir.

3 ABD Çevre Koruma Örgütü (USEPA) Ulusal Birincil İçme Suyu Kirletici Standartları’nda THM’lerin kanserojen oldukları ve karaciğer, böbrek ve sindirim sistemi üzerinde olumsuz etkileri olduğu belirtilmektedir. Bu olumsuz etkiler düşünülerek birçok gelişmiş ülkede DYÜ’ler için yasal sınırlamalar getirilmiştir. Mesela; THM’ler ve HAA’ler için maksimum kirletici seviyesi (MKS) sırasıyla USA’de 80 μg/L ve 60 μg/L, çoğu Avrupa Birliği Ülkeleri’nde μg/L THM iken Türkiye’de Sağlık Bakanlığı çok yeni olarak 150 μg/L THM standardını uygulamaya koymuş ancak henüz HAA standardı belirlenmemiştir

4 Dezenfeksiyon Yan Ürünleri
İçme suyunda doğal olarak bulunan bu organik maddelerin klor, kloraminler, klor dioksit ve ozon gibi kimyasal oksidanlarla reaksiyona girerek hem halojenli hem de halojensiz dezenfeksiyon yan ürünlerin oluşumuna neden olurlar. Klor ham içme suyuna ilave edildiğinde, sudaki DOM’lerle reaksiyona girerek kloroform (CHCl3), mono-, di- ve trikloroasetik asit (ClAA, Cl2AA ve Cl3AA) ve diğer klorlu DYÜ’leri oluşturmaktadır.

5 Dezenfeksiyon yan ürünlerinin oluşumu etkileyen en önemli faktörler pH, sıcaklık, temas süresi, doğal organik maddenin konsantrasyonu ve özellikleri, klor ve kalıntı klor konsantrasyonu, dezenfektan tipi ve dozu ile bromür konsantrasyonudur.

6 Bromürün DYÜ oluşumuna etkisi bromür konsantrasyonu arttıkça, daha önemlisi brom/klor oranının artmasıyla artmaktadır. TOK konsantrasyonu ve bromür düzeyi DYÜ oluşumunu etkilemektedir. THM oluşumu artan pH değerleriyle artmakta, trihaloasetik asit oluşumu ile artan pH ile azalmaktadır ve dihaloasetik asit oluşumu diğerlerine oranla pH’a karşı hassas değildir THM’lerin oluşumu artan sıcaklıkla birlikte artmaktadır ve yılın daha sıcak aylarında DYÜ düzeylerinin daha yüksek olması da bununla bağlantılıdır. . THM ve HAA’lerin oluşumu DOM konsantrasyonu ile birlikte artmaktadır.

7 Brom iyonunun klor dozuna oranı THM oluşumu ve klorla bromun yer değiştirme reaksiyonlarında etkili olacaktır. Bu oranın artması, oluşan THM türlerinin daha bromlu formlarda olmasına neden olmaktadır. Suyun pH’sı halojenli yan ürünlerin oluşumunda etkili olmaktadır. THM oluşumu artan pH değerleriyle birlikte artmaktadır. Trikloroasetik asit, dikloroaseto nitril ve trikloropropanon oluşumu artan pH ile birlikte azalmaktadır.

8

9 Ozon ülkemizde kullanımı artmaya başlayan alternatif bir dezenfektant olma niteliği tanımakla birlikte bromür iyonu bulunan suların ozonlanmasıyla bromat gibi kanserojen olan başka bir DYÜ oluşturduğu görülmüştür (Akçay ve diğ., 2007). Dezenfeksiyon işleminden sonra suda kalan bakiye dezenfektan ve dezenfektanın diğer maddelerle verdiği reaksiyonlar sonucu oluşan dezenfeksiyon yan ürünleri Tablo 3.2’de verilmektedir.

10

11 Dezenfektan kullanımı sonucu oluşan yan ürünler insan sağlığını etkilediği için önemlidir. Tablo 3.3'te bazı dezenfeksiyon yan ürünleri ve USEPA tarafından belirlenen limit değerleri ile potansiyel sağlık etkileri görülmektedir. Türkiye‟de 17 şubat 2005 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan sayılı “İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik“de TTHM konsantrasyonu 31 Aralık 2012 tarihine kadar 0,15 mg/L ve bu tarihten sonra ise 0,1 mg/L olarak belirlenmiştir. HAA ve diğer DYÜ hakkında bu yönetmelikte herhangi bir sınırlayıcı değer bulunmamaktadır. Tablo 3.4’ de bazı ülkelerde müsaade edilen maksimum TTHM konsantrasyon değerleri görülmektedir (Roccaro ve diğ., 2005).

12

13

14

15 Trihalometanlar(THM)
Metan türevi olarak adlandırılan THM’lar, metandaki (CH4) hidrojen atomlarının yerine klor, brom, ve iyot halojenlerinden birinin bağlanmasıyla oluşmaktadırlar. THM’lar kimyasal formülle CHX3 olarak gösterilebilmektedirler. Buradaki X yerine halojenler gelmekte olup, klor ve brom ve iyot bilinen THM içeriğindeki halojenler olarak sayılabilir. Humik ve fulvik asitlerin klorlanması sonucu oluşan ve dezenfeksiyon yan ürünleri denilen THM’ların oluşumunda kullanılan dezenfektanın çesidi, miktarı, suda bulunan asitlerin kompozisyonu ve miktarı, su sıcaklığı, mineral tuzların miktarı, brom iyonu konsantrasyonu, mevsim durumu, dezenfeksiyon süresi birer etkendir (Najm 1994)

16 Arıtılmış suda trihalometanların bulunmasının insan sağlığı için risk oluşturduğu ve kansere sebep olduğu bir çok çalışmayla ortaya konmuştur. USEPA tarafından listelenen ve kansere sınıflandırması yapılan organik kirleticiler içinde THM’lardan Kloroform, Bromodiklorometan ve Bromoform B grubuna dahil edilmekte, yani muhtemel kanserojen madde olarak sınıflandırılmakta, Dibromoklorometan ise C grubuna, yani kansere sebep olma ihtimali bulunan madde olarak sınıflandırılmıştır (Pontius 1990). Vücut hidrokarbonları elimine etmek için onları yükseltger ve suda çözünebilir hale getirir. Bu şekilde hidrokarbonlar vücuttan dışarı atılabilirler. Yükseltgenme sırasında oluşan ara ürünler esas kansere neden olan maddelerdir. Ara ürünler hücresel DNA ile tepkimeye girerek, hücrelerin normal şekilde üremelerini önler ve mutasyona sebep olurlar. (Craun 1986).

17 Dezenfeksiyon sonucu, organik maddelerin yapısında bulunan fonksiyonel grupların halojenlerle (brom, klor, iyot) yer değiştirmesi sonucu esas olarak 10 adet organik bileşik THM’lar olarak sayılabilmektedirler (Pontius 1990).

18 Kloroform Kloroform, su arıtımı sırasında çeşitli organiklerin klorla reaksiyonu sonucu oluşan uçucu az çözünür bir bileşiktir. Ayrıca soğurucu ve aerosol itici olarak ve yapışkanlar, pestisitler, yağlar, petrol yağlarında, kauçuklar, alkoloidler ve reçineler için genel bir solvent olarak kullanılır. 1970’lerin ortasında USEPA tarafından yürütülen araştırmalar, ABD’de çıkış sularının %95 100’ünde ortalama 21 μg/L, maksimum 311 μg/L olmak üzere kloroform bulunduğunu göstermiştir. İnsanlarda, ml kloroform içeren çözelti zararlı etkiye neden olmakta, ancak öldürücü olmamaktadır. Kobaylar üzerinde yapılan kronik toksitite testleri, kandaki albumin oranını ve kan kataliz aktivitesini düşürdüğünü göstermektedir. Bazı ölümlerin, karaciğer çürümesi ve sirozu, yağ dejenerasyonu ve kalp kaslarındaki dokularda hücre çoğalmasıyla meydana geldiği anlaşılmıştır.

19 Dibromoklorometan (DBKM)
Suyun klorlanması sırasında kloroformdan daha az sıklıkta ve konsantrasyonda oluşmaktadır. Dezenfeksiyon yan ürünü olarak ortaya çıkmasının yanında dibromoklorometan, yangın söndürücü maddelerin üretiminde kimyasal ara ürün, aerosol itici, soğutucu ve pestisit olarak kullanılmaktadır (Pontius 1990). İki yıllık kanserojenik denemeleri NTP (National Toxicology Program) tarafından yürütülmüştür hafta süren deneme boyunca tavşanlara ve farelere mısır yağı verilmiştir. Tavşanlara 0-80 mg/kg doz, fareler ise mg/kg doz uygulanmıştır. Tavşanlarda dozaja bağlı olarak karaciğer toksisitesi görülmüş, ancak dişi ve erkek farelerin her iki cinsinde de karaciğerde herhangi bir doku değişikliğine rastlanmamıştır. USEPA bu maddeyi kansere sebep olma ihtimali düşük madde (Grup C) olarak sınıflandırmıştır (Pontius 1990).

20 Bromodiklorometan (BDKM)
Dibromoklorometan gibi bu bileşik de yakın zamanda bulunmuş, suda çözünmeyen bir dezenfeksiyon yan ürünüdür. Bromodiklorometanla ilgili sağlığa zararlı etkileri hakkında çok az veri bulunmaktadır. Bu bilesiğin bazı etkileri, akut dozaja maruz kalan farelerde karaciğerin içine yağ sızması, soluk böbrek oluşumu ve adrenalin salgılanmasıdır. Bromodiklorometanın “S.Typhimurium” üzerindeki mutajenik denemeleri olumludur. Tek kanserojenik deneme, farelerde karın zarının içine 8 haftanın üzerinde toplam mg/kg doz uygulanmış, ancak hiçbir sekilde akciğer tümörüne rastlanmamıştır. İlave kanserojenik test yapılmamış ve kanserojen risk ihtimali bulunmamıştır. USEPA bu maddeyi muhtemel kanserojen madde (Grup B2) olarak sınıflandırmıştır (Pontius 1990).

21 Bromoform Bromoform, THM’lardan dezenfeksiyon yan ürünlerinin arasında en az yaygın olan seklidir. Ticari olarak, bromoform ateşe dayanıklı kimyasallarda bileşen ve sıvı ölçer olarak mumlarda, gres yağında ve petrol yağında solvent olarak kullanılabilir. Suda biyolojik olarak ayrışmaz (Pontius 1990). Deri altına bromoform enjekte edilen fare ve insan kobayların maruz kaldığı akut etkileri böbrek ve karaciğerde doku hastalığı olarak ortaya çıkmaktadır.

22 Trihalometanların Giderim Yöntemleri
THM’ların oluşmasında en büyük rol suda bulunan humik asit, fulvik asit ve organik maddelerindir. Suda THM öncülerinin niteliği ve miktarı arıtılmamış suyun klor ihtiyacına bağlıdır. Çünkü su kalitesindeki herhangi bir değişiklik, arıtılmamış suyun klor ihtiyacının belirlenmesi için oldukça önemlidir. THM oluşumunu önleyen etkili bir yöntem amonyak kullanımıdır. Zamandan bağımsız THM oluşumunda, serbest klor uygulanmasından sonra suya amonyak verilir. Bu sistemde, ardışık olarak klor-amonyak dozlamaları arasındaki zaman aralığı dakikadır. Böylece HOCl’nin germicidal etkisinden yararlanır.

23 İlk klor uygulama noktasından sonra amonyak eklenmesiyle THM seviyesinin kabul edilebilir sınırlar içerisinde tutulabileceği veya aktif karbon filtresini takiben serbest klor kullanılması ve klor yerine öncelikle 2 mg/L ozon uygulanması ile TOK içeriğinin, THM öncülerinin önemli ölçüde azaltıldığı bilinmektedir (Pontius 1990). THM oluşumunu azaltmak için yapılan ilk çalışmalar THM öncülerinin optimum seviyede uzaklaştırılması ve ön klorlama uygulama noktasının değiştirilmesi üzerine yoğunlaşmıştır.

24 Klorlama noktasının değiştirilmesiyle THM oluşumunda gözle görülür şekilde azalma olmasına rağmen, özellikle ön oksidant (dezenfektan) kullanılmadığı durumda başka problemler ortaya çıkmaktadır. Böyle bir durumda oluşabilecek problemler söyle sıralanabilir; Flokülasyon ve çökeltme tanklarında alg büyümesi meydana gelebilmektedir, Filtrelerin operasyon sürelerini kısaltmakta ve geri yıkama sıklığını arttırmaktadır, Oksidantın mikroorganizmaların, renge sebep olan bileşiklerin ve/veya demir ve mangan üzerinde etkili olabilmesi için gerekli temas süresi yetersiz ya da kısa olabilmektedir, Çıkış suyunda bulanıklık artmaktadır, Filtrelerde şartların değişmesi ile demir ve mangan gibi oksitlenmiş maddeler yeniden suda çözünmektedir

25 Haloasetik Asitler Haloasetik asitler, klorlama yan ürünleri olan trihalometanlardan sonra ikinci önemli dezenfeksiyon yan ürünleridir. HAA lar monohaloasetik asit, dihaloasetik asit ve trihaloastik asit olmak üzere üç ana grupta incelenebilinir

26 HAA’lar sucul ekosistemlerde diğer DYÜ’ler gibi oluşmaktadırlar
HAA’lar sucul ekosistemlerde diğer DYÜ’ler gibi oluşmaktadırlar. HAA’ların oluşmasına sebep olan öncüler doğal organik maddeler ve Br- iyonudur. Haloasetik asitler polar ve içme suyu şartlarında (pH>6) büyük oranda haloasetat iyonuna dönüşerek kuvvetli bir asit özelliği göstermektedirler. Haloasetik asitler sucul çözeltilerde karboksilik asit gibi daha küçük monomerlerine ayrılmazlar. Suda yüksek çözünürlükleri ve düşük buhar basınlarından dolayı doğada uçucu değildirler. Dojlido ve ark. 1999’da yaptıkları çalışmada kaynatma ile HAA’ların çok küçük bir kısmının buharlaştığını ortaya koymuşlardır

27 DOM içeren suların klorlanmasında HAA oluşumunu klor dozu, pH, sıcaklık ve mevsimsel etki, bromür konsantrasyonu ve temas süresi gibi faktörlerinin etkili oldukları ortaya konmuştur.

28 Klor Dozu Etkisi pH Etkisi Artan klor dozu HAA oluşumunda artı etki göstererek, HAA miktarını arttırır ve klor miktarı arttıkça tek ve çift klorlu türlerden daha çok üç klorlu yapılar oluşmaktadır. Yine artan klor dozu bromlu türlerden daha çok klorlu türlerin oluşmasına sebep olur pH attıkça HAA oluşumunun azaldığını, buna karsın THM oluşumunun arttığını belirtmişlerdir. Yüksek pH değerlerinde OH- iyonunun C- Cl arasındaki bağı kırarak oluşturduğu hidroliz reaksiyonu ile HAA oluşum hızı düşmektedir. pH arttıkça TKAA oluşumunda azalma olmakla birlikte, dikloroasetik asit oluşumunda anlamlı bir değişme görülmemektedir

29 Sıcaklık ve Mevsimsel Etki
Bromür Konsantrasyonu Etkisi Konu üzerine yapılan çalışmalar sıcaklığın artmasıyla oluşan HAA miktarının arttığını göstermektedir. Yapılan çalışmada düşük su sıcaklığında (0-3 °C) oluşan HAA miktarını 13 μg/L iken su sıcaklığı 20 °C‘nin üstüne çıktığında bu miktarın 120 μg/L olduğunu belirtmişlerdir Suda bromür iyonu varlığında bromlu ve brom-klor karışımlı asetik asitlerin oluşumu artmaktadır. Bromür konsantrasyonu 0 dan 20 mg/L’ye artmasıyla MBAA, DBAA, BCAA ve DBCAA artarken bromsuz türlerin oluşumunda azalma görülmüştür. Bu durum Br- iyonunun Cl2 ve HOCl ile yaptığı ve hipobromur asit olusturan reaksiyonunun daha hızlı olmasıyla ilişkilendirilebilinir.

30 Temas Süresi Etkisi Temas süresi sularda DYÜ oluşumunu etkileyen çok önemli bir faktördür. Laboratuar saptarında bromlu türleride içeren HAA’ların çok hızlı bir şekilde oluştukları görülmüştür.

31 THM ve HAA Arasındaki İlişki
HAA ve THM kanserojen olan ve klorlama sonucu oluşan iki yan üründür. Su sistemlerinde bu iki DYÜ’nün farklı miktarlarda oluşması, klorlama ile birlikte DYÜ oluşumuna sebep olan DOM’un hidrofobik ve hidrofilik yapısıyla ilişkilendirilebilinir. Sularda DOM’un hidrofilik fraksiyonlarının olması durumunda THM’mi yoksa HAA’nınmı oluşacağı konusunda bir çok tartışma vardır. HAA’lar genelde THM’lerden daha hızlı oluşmakla birlikte bazı koşullar altında (pH ve dezenfektan türü) THM oluşumu ön plana çıkmaktadır. THM’lerin ve HAA’ların kimyasal yapıları ve özellikleri farklılıklar göstermektedir. Bazı çalışmalarda THM ve HAA oluşumu arasında kuvvetli bir korelasyon var sonucu elde edilmişken bazı çalışmalarda bu sonucun aksine iki DYÜ türünün oluşumu arasında bir bağıntı kurulamamıştır. Bu iki farklı görüş, su kaynağının gösterdiği farklı özellikler ile açıklanabilinir

32 DYÜ Oluşumunun Kontrolü
Avrupa Birliği tarafından belirlenen toplam THM konsantrasyonu içme sularında yılına kadar maksimum 150 μg/L ve yılından sonra 100 μg/L olarak istenmektedir. WHO’ya göre ise maksimum düzeyler kloroform için 200 μg/L, diklorobromometan için 60 μg/L, dibromoklorometan için 100 μg/L, dikloroasetonitril için 90 μg/L ve dibromoasetonitril için 100 μg/L olarak belirtilmiştir

33 Türk Standartları Enstitüsü tarafından tarihinde belirlenen ve en son 16 Nisan tarihinde güncellenen İçme ve Kullanma Suları için geliştirilmiş TS 266 numaralı standartta da bu konularda herhangi bir sınırlandırma bulunmamaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın 17 Şubat tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan İnsani Tüketim Amaçlı Sular Yönetmeliği’nde 9. maddesinin (c) bendinde “Mümkün olan hallerde dezenfeksiyondan ödün vermemek kaydıyla trihalometanlar için Ek-1 (b)’de belirtilen parametre değerinden daha düşük bir değer elde etmek hedeflenir.” cümlesiyle bir sınırlandırma getirilmektedir. Bu değer Ek 1’de toplam trihalometanlar için 100 μg/L olarak verilmektedir.

34 Klorlama sonucu oluşan yan ürünlerin oluşumunu kontrol etmek için EPA tarafından üç farklı strateji önerilmektedir. 1- Yan ürünleri oluştuktan sonra gidermek yan ürünler oluştuktan sonra giderilmeye çalışılmaktadır ve bu işlem zor ve oldukça pahalı olabilecektir. GAC ile THM bileşiklerini gidermek yerine THM öncü bileşenleri daha verimli bir şekilde giderilebilmektedir. THM bileşiklerinin gideriminde GAC’nin yanı sıra ileri arıtım proseslerinin kullanılması verimi artırabilmektedir . Bunun yanı sıra hava ile sıyırma THM gideriminde etkili olabiliyorken, HAA giderimini sağlayamamaktadır

35 Klorlama sonucu oluşan yan ürünlerin oluşumunu kontrol etmek için EPA tarafından üç farklı strateji önerilmektedir. 2- İstenmeyen yan ürünleri oluşturmayacak alternatif dezenfektanları kullanmak Bu maddede belirtilen alternatif dezenfektan kullanımı bazı durumlarda parasal açıdan verimli olabilmektedir. Ancak alternatif olarak kullanılan dezenfektanların pek çoğu organik DYÜ’lerin oluşumunda klorla farklı miktarlarda olsa da etkili olabilmekte, bu DYÜ’leri oluşturmayan türler ise inorganik yan ürünlerin oluşumuna sebep olabilmektedir.

36 Klorlama sonucu oluşan yan ürünlerin oluşumunu kontrol etmek için EPA tarafından üç farklı strateji önerilmektedir. 3- Yan ürünlerin oluşumunu minimize etmek için oksidasyon veya klorlama işleminden önce sudaki organiklerin konsantrasyonunu azaltmak Bu maddede belirtilen klor veya diğer oksidanlar ilave edilmeden önce organik öncü bileşen konsantrasyonunun azaltılması çıkış suyunun kalitesi açısından diğerlerine göre en yüksek verimin elde edilmesini sağlayacaktır.

37 Bir arıtım sisteminde DYÜ bileşiklerinin oluşumunda kaynak suyunun kalitesi, su arıtım prosesinin seçimi, uygulanması, dezenfeksiyon prosesi ve kullanılan kimyasallar önemli olmaktadır (Krasner ve ark., 1989). Ayrıca kaynak suyuna klor eklendikten sonra dağıtım şebekesindeki DYÜ’lere ait dağılımın belirlenmesi de uygulanacak arıtım stratejileri ve modelleme bakımından önem arzetmektedir (Uyak ve ark., 2005; Chowdhury ve ark, 2009). Tüm dezenfektan ve oksidanlar belirli türlerde yan ürünleri oluşturacağı için, organik yan ürün öncü bileşenlerini azaltmak için oksidan eklenmeden önce fiziksel proses arıtım basamaklarını optimize etmek en etkili yöntem olacaktır.

38 Örneğin koagülan olarak alum kullanılıyor ise optimum pH yaklaşık 6
Örneğin koagülan olarak alum kullanılıyor ise optimum pH yaklaşık 6.5 olacaktır ve koagülan dozu organiklerin giderimini maksimize etmek üzere ayarlanabilecektir. Mesela alum kullanılarak yapılan bir arıtımda suyun DOM gideriminden çok daha önemli olanı suyun klor ihtiyacının da azaltılabiliyor olmasıdır. Suyun klor ihtiyacının azaltılması ise doğrudan DYÜ oluşum potansiyelini düşürecektir

39 Etkili arıtım basamakları olarak ileri koagülasyon, kum filtreleri, çift ortamlı filtreler, granüler aktif karbon (GAC)/kum filtreleri (GAC’nin kum üzerinde yerleştirilmiş olduğu), membranlar, ozon/biyolojik arıtım ve GAC adsorbanı ile son filtreleme örnek olarak verilebilmektedir

40 Potasyum permanganat ve ozonu da içine alan bazı kuvvetli oksidan maddeler DYÜ öncü bileşenlerinin kontrol edilmesinde kullanılmaktadır. Potasyum permanganatın arıtma tesisinin başında organik öncü bileşenleri okside etmek üzere kullanılması, DYÜ oluşumunu minimize etmektedir. Ozonun DYÜ öncü bileşenlerini gidermek için kullanılması da mümkündür, ancak ozonun dozu, pH, alkalinite ve organik maddelerin türü bu reaksiyonlarda önemli olmaktadır . Ozonun ön oksidasyon işleminde kullanılması halojenli DYÜ’lerin oluşumunu önemli ölçüde azaltmaktadır

41 DYÜ konsantrasyonları mevsimsel olarak değişmektedir ve tipik olarak yaz mevsimlerinde en yüksek değerlere ulaşmaktadır. Bunun nedenleri: - DYÜ oluşum hızlarının artan sıcaklıkla birlikte artması, - organik DYÜ öncü bileşenlerinin mevsimsel olarak değişiklik göstermesi, - yaz aylarında dezenfeksiyon işleminin gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan klor ihtiyacının artması (EPA, 1999) olarak sıralanabilir. THM ve HAA bileşiklerinin konsantrasyonlarının yaz aylarında arttığı yapılan pek çok çalışmada belirtilmiştir

42 Dezenfeksiyonun klor ile yapılması halinde DYÜ kontrolü, DYÜ öncü bileşenlerinin giderimi, klorlama stratejisinin modifiye edilmesi, dezenfektanın değiştirilmesi veya DYÜ’lerin oluştuktan sonra giderimi ile sağlanabilecektir. Dezenfektan maddenin dozunun azaltılması veya temas/bekleme süresinin azaltılması etkili olabilecektir

43 Klor dioksit kullanımı ile oluşan yan ürünler klorit, klorat ve organik DYÜ’lerdir. Klorit ve klorat klor dioksit ile arıtım boyunca değişen dozlarda oluşmaktadır. EPA’ya göre klor dioksit, klorit ve kloratın toplam konsantrasyonu 1.0 mg/L Cl2’den daha düşük miktarlarda olmalıdır. Bunun yanı sıra klor dioksit konsantrasyonunun mg/L’den daha yüksek miktarlarda olması koku ve tat problemlerine neden olacaktır. . Klorit gideriminde, sülfür dioksit ve sodyum sülfit gibi indirgenmiş sülfür bileşiklerinin ilavesi, granüler veya toz aktif karbon uygulanması, demir klorit ve demir sülfat gibi demir tuzlarının ilavesi etkili olacaktır.

44 Kloraminlerin dezenfektan olarak uygulanması halinde aynı dozdaki serbest klora göre daha düşük miktarlarda klorlu organik maddeler meydana gelmektedir, ancak bu yan ürünlerin doğası hakkında çok fazla bilgi mevcut değildir. Sadece bu yan ürünlerin serbest klor ile oluşan organik halojenlere göre daha hidrofilik ve daha büyük moleküler çapa sahip olduğu bilinmektedir. Kloraminlerin kullanılması halinde DYÜ’lerin oluşumu klor/amonyak oranı, amonyağın eklendiği noktanın klora göre yeri, karıştırma derecesi ve pH’dır

45

46

47

48

49


"DEZENFEKSİYON YAN ÜRÜNLERİ VE KONTROLÜ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları