Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

İNSAN KAYNAKLARI VE ÇALIŞMA İLİŞKİLERİ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "İNSAN KAYNAKLARI VE ÇALIŞMA İLİŞKİLERİ"— Sunum transkripti:

1 İNSAN KAYNAKLARI VE ÇALIŞMA İLİŞKİLERİ
ÇALIŞMA HAYATINDA ESKİ HÜKÜMLÜLERİN YAŞADIĞI SORUNLAR TÜRKİYE’DE ÇALIŞMA HAYATINDA GÜNCEL GELİŞMELER DOÇ.DR ELİF YÜKSEL OKTAY İNSAN KAYNAKLARI VE ÇALIŞMA İLİŞKİLERİ (TEZLİ) YASEMİN YENLER 2015

2 LİTERATÜRDE ÇALIŞMA VE İSTİHDAM
Çalışma kavramı, insanın bedensel ve zihinsel güçlerini belli bir amaca yönelik olarak planlı bir şekilde kullanabilmesidir. Psikolojik açıdan çalışma kavramı incelendiğinde birey ile görev arasındaki ilişki anlaşılmaktadır. Burada önemli olan çalışma koşulları ile bireysel özelliklerin birbirine uyum sağlamasıdır. İstihdam, ülkedeki mevcut işgücünün ekonomik faaliyetler içerisinde sürekli biçimde çalıştırılmasıdır. İstihdam kavramı bir ekonomide belli bir dönemde mevcut üretim öğelerinin var olan teknolojik düzeye göre hangi oranda kullanıldığını ifade eder. İstihdam kavramı dar ve geniş olmak üzere iki şekilde ele alınır. Dar istihdamda emeğin, yani sadece çalışanların üretim sürecinde kullanılması incelenir. Geniş manada ise emek, sermaye, toprak gibi üretim sürecinde rol alan tüm faktörler incelenir.

3 Çalışma Hayatında Dezavantaj Nedir?
En geniş tanımı ile içerisinde bulundukları toplumun temel ekonomik, kültürel ve sosyal kaynaklarından mahrum kalan veya mahrum bırakılan insan gruplarına “dezavantajlı gruplar” denir.

4 İŞ ARAYAN KESİMİNDE SOSYAL DIŞLAMAYA MARUZ KALAN DEZAVANTAJLI GRUPLAR
ÖĞRENCİLER GÖÇMENLER ÖZÜRLÜLER KADINLAR YAŞLILAR ESKİ HÜKÜMLÜLER

5 Sosyal Dışlanma Sosyal dışlanma, yoksulları, zihinsel ve fiziksel engellileri, intihar eğilimli insanları, çok yaşlı ve sakatları, sokak çocuklarını, madde bağımlılarını, eski mahkumları, asosyal kişileri vb. ifade etmekte kullanılan bir kavramdır. Bu kavram, ilk olarak Fransa’da ortaya çıkmış ve daha sonra ise Avrupa Birliği literatürüne girmiştir. Genel olarak, yoksulluk kavramı ile birlikte ele alınan bir kavramdır. Bununla birlikte, sosyal dışlanma, belirli kesimlerin toplumsal bütünün ve sermaye birikim sürecinin dışında kalması ve ekonomik büyümeye yaptığı katkıdan adil ölçülerde yararlanmaması üzerine odaklanmaktadır. Sosyal dışlanma, sosyal bağların kopması, toplum ve bireyler arasındaki ilişkilerin zayıflaması olarak görülmektedir. Bu çerçevede, sosyal dışlanmaya neden olan faktörlerin başında, işgücü piyasasındaki değişim, gelir dağılımındaki adaletsizlik ve eşitsizlik gelmektedir

6 Günümüzde sosyal dışlanmaya neden olan faktörlerin başında işsizlik ve işsizlikle bağlantılı sosyoekonomik sorunlar gelmektedir. Bu sorunla mücadele etmek zorunda kalanların başında, sosyal hayattan soyutlanarak toplumun dışına itilen eski hükümlüler gelmektedir. Çoğu işsiz ve eğitimsiz olan hükümlülerin tahliye sonrası iş hayatında yer bulmaları ve sosyal güvenlik risklerinden korunmaları oldukça zordur.

7 Eski Hükümlü Tanımı Kanunun suç saydığı filleri işleyenlere uygulanan yaptırımlardan birisi de hürriyeti bağlayıcı cezadır. İşlemiş olduğu herhangi bir suçtan dolayı hakkında mahkumiyet kararı kesinleşerek hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlara “hükümlü” denilmektedir. Eski hükümlünün bir tanımını vermek gerekirse, genel ve geniş anlamda, cezasını tamamlayarak cezaevinden çıkan ve hükümlülük niteliği ortadan kalkan kişidir. Bununla birlikte, Eski Hükümlülerin İstihdamı Hakkındaki tüzük’ün 2. maddesine göre, “Altı aydan daha uzun süreli hürriyeti bağlayıcı bir cezaya hüküm giymiş ve cezasını infaz kurumlarında tamamlamış veya cezası tecil edilmiş yahut şartlı salıverilme yoluyla tahliye edilmiş olanlar, bu tüzük hükümleri yönünden eski hükümlü sayılırlar.

8 HÜKÜMLÜ ÇALİŞTIRMA YÜKÜMLÜLÜGÜ HAKKINDA MEVZUATIN GELİŞİMİ VE İŞ YASALARI
İlk defa 1961 Anayasası ile devlete yükletilen görevler, eski hükümlüler yönünden 854 sayılı tarihli Deniz İş Kanunu ve 931 sayılı tarihli İş Kanunu ile hukuki temele kavuşmuştur. 931 sayılı İş Kanununun 25.maddesi gereğince yüz işçiye kadar işçi çalıştıran işverenler her elli işçiye karşılık bir eski hükümlü çalıştırmakla yükümlü tutulmuşlardır. Bu gibi işyerlerinde yüzden fazla işçi çalıştırılması durumunda çalıştırılması gereken eski hükümlü sayısı da artmaktadır. 931 sayılı yasanın iptalinden sonra hazırlanan ve kabul edilen 1475 sayılı İş Yasası da, eski hükümlü çalıştırma yükümlülüğü bakımından aynı esasları kabul etmiştir sayılı yasada yer alan eski hükümlü çalıştırma yükümü son olarak 1983 yılında 1869 sayılı yasa ile yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile 25. maddenin başlığı “Çalışma Zorunluluğu” biçiminde değiştirilmiş, eski hükümlüleri çalıştırma yükümü ayrı ele alınmıştır. Ayrıca işverenlerin elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları takdirde bu yükümlülüğün altına girecekleri daha açık bir biçimde ifade edilmiştir. Bu yasa değişikliği ile Türkiye İş Kurumu’na daha aktif görevler yüklenmiş, hükümlülerin mesleğe yöneltilmeleri görevi bu kuruma verilmiştir

9 5763 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile 4857 sayılı Kanun’un 30
5763 sayılı Kanun’un 2.maddesi ile 4857 sayılı Kanun’un 30. maddesi “Özürlü ve Eski Hükümlü Çalıştırma Zorunluluğu” olarak değiştirilmiştir. Yapılan yeni düzenleme ile 50 veya daha fazla işçi çalıştıran özel sektöre ait iş yerlerinde eski hükümlü ve terör mağduru çalıştırılma zorunluluğu kaldırılmış, sadece özürlü işçi çalıştırma oranı % 3 olarak hükme bağlanmıştır. Buna karşılık kamu iş yerlerinde ise, % 4 özürlü ve % 2 eski hükümlü işçiyi çalıştırma uygulaması benimsenmiştir. Mevzuatta yapılan bu değişiklikler sonucu eski hükümlü çalıştırma zorunluluğu özel kesim işverenlerinin üzerinden kaldırılmış, ancak bu yükümlülüğün sosyal devlet ilkesi gereği, kamu kurum ve kuruluşları tarafından yerine getirilmesine devam edilmesi öngörülmüştür. Dolayısıyla, bu düzenleme ile birlikte özellikle eski hükümlülerin istihdam imkanları daralmıştır.

10 4857 Sayılı İş kanununda Özürlü, Terör Mağduru ve Eski Hükümlü İstihdamı
4857 sayılı İş K. anlamında özürlü, terör mağduru ve eski hükümlü çalıştırma yükümlülüğü tüm işverenlere getirilmiş olan bir zorunluluk değildir. Yasada düzenlenmiş olan kimi koşulların varlığı halinde bu zorunluluk aranmaktadır. Özürlü, terör mağduru ve eski hükümlü çalıştırma yükümlülüğünün doğabilmesi için şu koşullar aranmaktadır. 1- Belirli niteliklere sahip bir işyeri/işveren bulunmalıdır. 2- Yasal anlamda özürlü, eski hükümlü ve terör mağduru bir kimse bulunmalıdır 3- Belli oranda bu kimseler işverence işe alınmalıdır.

11 Eski Hükümlülerin Devlet Memuru Olarak Atanmaları
            Devlet memurluğuna alınacak kişilerde arana genel ve özel şartları düzenleyen Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesi uyarınca;             -Kamu haklarından mahrum bulunmamak,   Taksirli suçlar ve aşağıda sayılan suçlar dışında tecil edilmiş hükümler hariç olmak üzere ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis ve yahut affa uğramış olsalar bile devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflası gibi yüz kızartıcı veya şeref ve hassasiyeti kırıcı suçtan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmamak.” Devlet memurlarına alınabilme koşulları arasında sayılmıştır. Bu düzenlemeye durumları belirtilen kişiler Devlet memurluğuna atanabileceğinden ayrıca eski hükümlülerin memurluğa atanmalarına ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır. Bu durumda yasada sayılan özel suçlar dışında suçları tecil edilenler, taksirli suçlardan mahkum olanlar, en fazla 6 ay hapis cezası almış olup ta suçlardan suçları yukarda değinilen suçlarla ilgili olmayanlar memuriyet görevlerine atanabilirler.

12 İşçilerin Teminine Yönelik Başvuru ve İşlemler Kamu ve özel sektör işverenlerinin, çalıştırmakla yükümlü oldukları özürlü ve eski hükümlü işçileri Türkiye İş Kurumu aracılığıyla sağlamaları gerekmektedir. Türkiye İş Kurumu aracılığı olmadan özürlü istihdam eden özel sektör işvereni, özürlünün işe başlama tarihinden itibaren bu durumu en geç on beş iş günü içinde Kuruma bildirmesi ve tescil ettirmesi zorunludur. Kurum tarafından tescili yapılmayan işçi özürlü statüsünde değerlendirilmez. İşyerinin işçisi iken özürlü duruma düşenlere öncelik tanınır.

13 Özürlü ve Eski Hükümlülerin Çalıştırılamayacakları İşler – İşyerleri: Yer altı ve su altı işlerinde özürlü işçi çalıştırılamaz. Özürlüler, sağlık kurulu raporunda çalıştırılamayacakları belirtilen işlerde çalıştırılamaz. Eski hükümlülerin, herhangi bir sınırlama olmaksızın kamuya ait işyerlerinde çalıştırılmaları esastır. Ancak, kamu güvenliği ile ilgili hizmet üreten işyerlerinde eski hükümlü çalıştırılamaz. Bu kapsamdaki işyerleri ilgisine göre, Adalet, Milli Savunma, İçişleri ve Milli Eğitim Bakanlıklarının görüşleri alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından tespit edilir.

14 DENETİMLİ SERBESTLİK Denetimli serbestlik, ceza yargılamasının parçası ve bir ceza infaz yöntemidir. Sosyal anlamda denetimli serbestlikte, kişinin ıslahı ve topluma kazandırılması esastır. Türk denetimli serbestlik hizmetlerinin görevlerini genel olarak denetim ve yardım olmak üzere iki başlık altında incelemek mümkündür. Denetimli serbestlik görevlileri, hükümlülerin tekrar suç işlemesini önlemek, toplumla bütünleşmesini sağlamak ve kazandırmak için birtakım hizmetlerde bulunurlar. Bunlar;

15 Psiko-Sosyal yardım: Suça sürüklenen çocuk, şüpheli, sanık veya hükümlü ile suçtan zarar görenlere toplumla bütünleşmesi amacıyla sağlanması düşünülen psikolojik, sosyal, eğitim, sağlık, ekonomik, barınma, danışmanlık gibi her türlü hizmet, program ve kaynakları ifade eder. Rehberlik ve Danışmanlık hizmetleri: Denetimli serbestlik memurları, mahkemelerce haklarında denetimli serbestlik tedbirine hükmedilen hükümlülere, rehberlik yapmak üzere görevlendirilebilirler. Tahliye sonrası yardımlar: Mahkemelerce hükümlülere rehber olarak atanan denetimli serbestlik memuru, hakkında denetimli serbestlik kararı verilen hükümlünün, kötü alışkanlıklardan kurtulması ve sorumluluk bilinciyle iyi bir hayat sürmesi, kötü alışkanlıklar edinebileceği çevrelerden uzak kalması hususunda öğütte bulunur.

16 Ülkemizde kamunun eski hükümlü çalıştırma zorunluluğu çerçevesinde, işyerlerinde çok sayıda eski hükümlü kontenjanı boş olmasına rağmen Türkiye İş Kurumu (TUİK)’nun verilerine göre 26 bin civarında eski hükümlünün iş bulmak için sıra beklediği ifade edilmektedir. Aynı kurumun 2008 yılı verileri dikkate alındığında ise, 72 bin 420 mahkumun tahliye olduğu ve bunların %18’nin mahkumiyeti öncesinde de işsiz olduğu görülmektedir.

17 MESLEKİ EĞİTİMİN HÜKÜMLÜ İSTİHDAMI AÇISINDAN ÖNEMİ
Eski hükümlülerin çalışma hayatına katılmalarının sosyal boyutu kadar ekonomik boyutu da önem arz etmektedir. Öyle ki, eski hükümlülerin güçleri oranında üretken kılmak ve ekonomiye yararlı hale getirmek herkesin ortak görevidir. Böylece, tüketici durumdaki eski hükümlü nüfus, üretici hale getirilerek toplumun genel refahının arttırılması mümkündür. Aksi takdirde hem topluma hem de devlete maliyetleri olacaktır. Ülkelerin gelişmesinde ve kalkınmasında sanayileşmenin temel unsuru olan bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarına sahip yüksek verimi gerçekleştirecek vasıflı insan gücünün yetiştirilmesi gerekmektedir. Kalifiye elemanların bilgi ve becerisi, ekonomik başarının temelidir. Meslek eğitimi özellikle iki amaca yöneliktir. Bir tarafta genç insanlara başarılı bir meslek yolu hazırlamak, diğer yandan ekonomiye vasıflı eleman yetiştirmektir

18 Dünya’da özellikle gelişmiş ülkelerde, hükümlülere verilen mesleki eğitimler 3’e ayrılmaktadır. İlki, infaz kurumunda değerlendirilecek becerilerin kazandırılmasıdır. İkincisi ise, kısa süreli mesleki eğitim programlarıdır. Sonuncusu ise, hükümlülük sonrasında kısa sürede iş bulacakları becerilerin kazandırılması şeklinde olmaktadır. Dolayısıyla hükümlülerin sosyal içerme yoluyla kazandırılması hem birey hem de toplum açısında oldukça önemlidir. Mesleki eğitim bu anlamda etkin bir araç olarak, hükümlüye kazanımları aşağıda kısaca sıralanmıştır: • Yeni iş olanakları, • Moral ve özgüven duygusunda yükselme, • Olgunlaşma ve hoşgörü kazanma, • İşbirliği ve dayanışma, • İş bilgisi ve deneyimin artması sonucu iş tatmini sağlama, • İşgücü piyasasında değer artısı, • Yaratıcılıkta gelişme.

19 GİRİŞİMCİLİĞE YÖNLENDİRME,HİBE VE DESTEKLER
En önemli sorunlardan birisi de eski mahkumların sermaye problemidir. Bunun da, devlet desteği paralelinde aşılması mümkündür. Öyle ki, mikro kredi adı altında, dar gelirlilere yada işsizlere sunulan krediler, benzer şekilde eski mahkumlara da sunulabilir yada finans kuruluşlarının bu yönde kampanya yada girişimleri söz konusu olabilir. Örneğin, Diyarbakır Valiliği 2008 yılında iş kurmak isteyenlere yönelik proje kapsamında 15 bin YTL kredi imkanı sunmuş, bu olanaktan 2 eski hükümlü yararlanmıştır.

20 2004 yılında, Adalet Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sanayi Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı arasında “Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevlerinde Uygulanacak Girişimci Yetiştirme (Meslek ve İş Kurma Kursları) İşbirliği Protokolü” imzalamıştır. Uygulanmaya başlanan bu proje çerçevesinde üç yıl içinde 30 cezaevinde 3 bin hükümlü ve tutukluya meslek eğitimi, 600 hükümlüye de girişimcilik ve iş kurma eğitimi verilmiştir.

21 İŞKUR kendi işini kurmak isteyen eski hükümlü ve engellilere 9 milyon hibe desteği sağladı. Türkiye İş Kurumu (İŞKUR), engelli ve eski hükümlü çalıştırmayan işverenlerden tahsil edilen idari ceza paraları fonundan eski hükümlü ve engellilerin kendi işini kurmaları ve mesleki eğitimleri için yaklaşık 9 milyon TL hibe desteği verdi. Genel Müdür Dr. Nusret Yazıcı yaptığı açıklamada “Engellilerin ve eski hükümlülerin mesleki eğitim ve rehabilitasyonları ile istihdamlarını temel görev olarak gören İŞKUR, geçmişte olduğu gibi bundan sonra da özellikle engellilerin ve eski hükümlülerin kendi işlerini kurmalarına yönelik projelere destek vermeye devam edecek. Özellikle sivil toplum kuruluşları ve işverenler engellilerin işe yerleşmesini veya işe uyumlarını artıracak projeleri hazırlamaları halinde finansal destek verilmeye devam olunacak.” dedi. “2008 yılından itibaren eski hükümlülerce hazırlanan 43 adet kendi işini kurma projesine hibe desteği sunulmuş olup, bu projelerden 10 tanesi çeşitli sebeplerle başlatılmadı. Ancak bizleri mutlu eden 33 projenin halen devam etmesi ve başarılı olmasıdır. Bu sonuçlar, ileride yapılacak daha büyük çalışmalar için bize yol göstermektedir.” şeklinde açıklama yapan Yazıcı, İŞKUR’un engellilerin ve eski hükümlülerin kendi işini kurmaları, işe ve işyerine uyumları ile istihdam odaklı mesleki eğitim ve rehabilitasyonlarını amaçlayan projelere destek vermeye devam edeceğini belirtti. Adalet Bakanlığı Denetimli Serbestlik Birimlerince kendi işini kurması yönünde uygun bulunan eski hükümlülerce hazırlanan 12 proje kabul edilerek eski hükümlü istihdam etmeyen işverenlerden kesilen idari ceza paraları fonundan proje başına 5 bin ile 10 bin TL arasında olmak üzere toplam 92 bin TL hibe verildi

22 Çalışma insanın hem kendisine hem topluma karşı sorumluluklarını yerine getirme biçimlerinden en önemlisidir. Bu nedenle anayasamızın vatandaşlar için bir hak olması devlete bazı sorumluluklar vermektedir. Bu sorumluluk işsizliğe ilişkin önlemler alması gerekir. Kuşkusuz bu önlemlerin başında bedeni ve ruhi yetersizliği olanların çalışma koşulları bakımdan özel olarak korunmaları gelir. Her devlet, özürlülerin sorunlarını sosyal siyaset çerçevesinde ele alırken meseleye kendi ekonomik ve mali imkanları nispetinde yaklaşmaktadır. Çalışabilir durumda olan özürlülerin kendilerine uygun bir iş yerinde istihdam edilebilmelerine de genellikle bu perspektiften bakılmaktadır. Yanlış ekonomik politikaların bir sonucu olarak ortaya çıkan sınırlı istihdam imkanlarından en fazla özürlüler etkilenmektedir.

23    Ancak özürlülerin iş bulma konusunda fazla başarılı olamamaları, sadece emek piyasasının olumsuz şartlarından kaynaklanmaktadır. Çalışabilir özürlülerin emek piyasasında karşılaştıkları en büyük engel, zannedildiği gibi fiziki veya benzer rahatsızlıkları değil, diğer bir çok kayıtlı işsizde de görüldüğü gibi yeterince kalifiye olamamalarıdır. Nitekim, İş ve işçi bulma Kurumu (İİKB)’na iş için başvuran özürlülerin %70’i ya okuma yazma bilmemekte veya ilkokul mezunudur. Böyle bir tablo her şeyden önce, özürlülerin istihdam imkanlarının geliştirilmesi gereğini ortaya sererken, bunun ilk önce genel eğitimin yanında daha faza mesleki kursların yanında tertiplenmesiyle mümkün olabileceğini göstermektedir. Bunun içindir ki; özürlü fertlerle, özürlülük durumlarına ve derecelerine göre fiziki kapasitelerine ve zihni kapasitelerine uygun olan mesleki eğitim programları sunulması zaruridir. Kuşkusuz yapılan yasal düzenlemelerle özürlülerin çalışma olanaklarının artırılması yerinde olmuştur. Ancak özürlülerin çalışabileceği işyerlerinin sayısını artırabilmek için kanunda ön görülen asgari 50 işçi limitinin Türkiye şartlarına uygun olarak aşağı doğru çekilmesi gerekmektedir.

24 Eski hükümlülerin toplum içinde sosyalleşmeleri ve yeniden suç işlemelerine neden olmamak için iş olanaklarının sağlanması gerekmektedir. Bu yükümlülüğün başlıca sorumlusu ise devlet olmak zorundadır. Çünkü, cezasını çekmiş, tekrar topluma entegre olmak isteyen, ailesini geçindirmeye devam etmek isteyen eski hükümlü vatandaşlar için devlet hem yasa koyucu hem de istihdam yaratan bir işveren olarak çalışma koşullarını düzenlemeli, gerekli yaptırımları uygulamalıdır. Gerçekten eski hükümlü kişinin toplum hayatına uyumunu sağlayacak önlemlerin başında, ekonomik bağımsızlığına ulaşabilmesi için gerekli ortamın sağlanması, kişiliğini maddi manevi yönde geliştirebilmesi için kendi işgücünü değerlendirebilmesi gelmektedir. Sonuç olarak bunun gerçekleştirilmesinde, eski hükümlüleri girişimciliğe yönlendirmek oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Bunun için de devlet destekli projelerin hayata geçirilmesi şarttır. 2005’ten bu yana faaliyette bulunan Denetimli Serbestlik kurumu koruma kurulları vasıtasıyla bu yönde ciddi çalışmalar yapmıştır. Ancak, bu çalışmalar lokal düzeydedir ve yeterli değildir. Dolayısıyla, genel olarak eski hükümlülerin meslek edinmeleri, iş sahibi yada girişimci olmaları hususunda sivil toplum kuruluşlarına büyük görevler düşmektedir. Bu çerçevede, kurslar düzenlenmeli, kredi desteği sağlanmalı, işverenlerle diyalog kurulmalıdır. Hatta, eski hükümlülerin eğitimi ve istihdamı ile ilgili dernekler kurulmalıdır.

25 “EFENDİLER, CEZAEVLERİ SORUNU ÇOK ÖNEMLİDİR
“EFENDİLER, CEZAEVLERİ SORUNU ÇOK ÖNEMLİDİR. KİŞİSEL ÖZGÜRLÜĞÜ KALDIRILAN VATAN EVLADININ CEZA SÜRESİ SONUNDA TOPLUMA YARARLI OLACAK BİR ELEMAN OLARAK YETİŞTİRİLMESİ GEREKLİDİR.” M. KEMAL ATATÜRK ( TBMM 4. Yasama Yılı Açılış Konuşması, 1923)


"İNSAN KAYNAKLARI VE ÇALIŞMA İLİŞKİLERİ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları