Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Devekuşu Yağının Osteartirit Tedavisinde Kullanımı

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Devekuşu Yağının Osteartirit Tedavisinde Kullanımı"— Sunum transkripti:

1 Devekuşu Yağının Osteartirit Tedavisinde Kullanımı
Prof.Dr. N.Gürdal ALAEDDİNOĞLU Orta Doğu Teknik Üniversitesi Biyoteknoloji Araştırma Birimi

2 Osteoartirit nedir? Kıkırdak dejenerasyonu sonucu eklemlerde ortaya çıkan iltihaplanma; “dejeneratif artirit” olarak da bilinmektedir. Nedenleri: Yaş, genetik etmenler, travma ve diğer doku harabiyetleri Belirtileri: Eklemlerde kullanma sıklığına bağlı olarak görülen ağrılar Tedavinin amacı: Eklem ağrılarını ve iltihaplanmayı azaltarak, eklem faaliyetini geliştirmek ve korumak Hastalığın teşhisinde yardımcı olabilecek bir kan testi mevcut değildir.

3 Osteoartirit Genelleme yapılırsa; iltihaplanma, dejenarasyon ve eklemlerin oynak kısımlarındaki kıkırdak doku harabiyeti sonucu ortaya çıkan bir artirit şekli olarak tanımlanabilir.

4 Osteoartirit Kıkırdak protein yapıda bir malzeme olup, kemik ile eklemler arasında yastık görevi yapmaktadır. Hastalık genellikle eller, ayaklar, omurga ve çok yük kaldıran kalça ve diz gibi eklemlerde görülmektedir. Hastalık, 45 yaşından öncesi daha çok erkeklerde görülürken, 55 yaş sonrası sıklıkla kadınlarda görülmektedir. Coğrafik özellik itibariyle de (örneğin Japonyada daha sıklıkla görülürken, Güney Afrika da, Güney Çin de daha az oluşu gibi) farklılıklar bulunabilmektedir.

5 Osteoartiritin sebepleri
Yaşlılıkta, kıkırdakta bulunan su miktarı azalmakta ve protein yapısı dejenere olmaktadır. Eklemlerin yıllar boyu kullanımı sonucu kıkırdak dokusunda iltihaplanma başlamakta ve bunun sonucunda ağrı ve şişme ortaya çıkmaktadır. Daha sonra, kıkırdak dejenere olmaya devam ederek küçük parçalara bölünmekte, veya çatlaklar oluşturmaya başlamaktadır. İlerlemiş vakalarda, kıkırdaktan oluşan yastığın tamamiyle kaybedildiği ve bu nedenle kemiklerin birbirine sürtünmeye başladıkları görülmektedir.

6 Osteoartitin belirtileri
Hastalığın en belirgin izleri etkilenen eklem bölgesinde duyulan ağrıdır. Ağrı, eklem kullanıldıkça genellikle artmaktadır. Şişme, yerel sıcaklık ve eklemde çatırtı benzeri seslerin oluşumu tipiktir. Ciddi vakalarda ağrı, kıkırdak kaybının had safhada olmasına bağlı olarak gelişen kemik sürtünmesi nedeniyle, dinlenme sırasında bile görülebilmektedir. Belirtiler çeşitli aralıklarla görülebildiği gibi, kişiden kişiye farklılıklar gösterebilmektedir.

7 Tedavide kullanılabilecek malzemeler
Glikozamin Glikozamin, glikozun modifiye edilmesiyle oluşan bir şeker olup, vücutta kıkırdak yapı mı ve yenilenmesinden sorumlu bir molekül olan glikozaminoglikon yapımında prekür sör(ön madde) olarak kullanılmaktadır. Bu tekrarlanan şeker üniteleri aynı zamanda, kemik, eklem, eklem sıvısı ve tendon yapımından da sorumludur. Bu özellikleri dolayısıyla, sentetik olarak üretilmiş glikozaminin, bir yolla vücuda sokulması halinde, normal glikozamin görevini üstlenerek, hasarlı eklemi tamir edeceğine inanılmaktadır.

8 Glikozamin İki değişik kimyasal yapıda üretilmektedir. Bunlar glikozamin sülfat ve glikozamin hidroklorittir. Her iki formun da kullanıldığı doz uygulaması genellikle günde iki defa olmak üzere mg civarındadır. Oral yolla alındığında, yaklaşık 4 saat sonra konsantrasyon tepe noktasına ulaşmakta ve 24 saatlik bir süre sonunda kaybolmaktadır. İnsanda kullanımı 40 yılı aşkın bir süredir bilinmekte olup, herhangi bir yan etkisinden bahsedilmemektedir. Vücutta doğal olarak yapılan maddelerden birisi olup, tedavi etme özelliğinden yararlanılan doğal ürünlerden biridir.

9 Glikozamin Avrupa Tıp ve Ulusal Akademileri Enstitüsü enjektabıl formda glikozamin sülfatı osteoartirit tedavisi amacıyla 1960 yılından itibaren kullanıma sokmuştur. New England Journal of Medicine raporların da; Advil, Motrin, Ordus, Aspirin ve diğer 20 kadarının yer aldığı antienflamatuar ilaçların bile bazen ölümlere sebep olabildiğine işaret edilerek, glikozaminin en güvenilir madde lerden birisi olduğuna değinmişlerdir.

10 Tedavide kullanılabilecek malzemeler
Kondroitin sülfat Glikozaminin kıkırdak doku aralarında proteoglikanlar şeklinde oturduğu düşünülürse, kondroitin sülfatın da uzun zincirlerden oluşan ve proteoglikanları saran bir yapı olduğu düşünülmelidir. Bu yapı adeta sıvı mıknatıs gibi davranarak, hem kıkırdak boşluğuna besleyici nitelikte maddelerin çekilmesini, hem de darbelere direnci sağlayan bir “amörtisör” görevini yerine getirmektedir. Bu yapının eksikliğinde kıkırdak kurumakta, beslenemediği için incelmekte ve daha kırılgan hale gelmektedir.

11 Tedavide kullanılabilecek malzemeler
MSM (Metilsülfonilmetan) Tüm canlı türlerinin dokularında doğal olarak görülen bir organik sülfür kaynağı olup, organların normal çalışabilmesi için mutlaka bulunması gerekli bir kimyasal yapıdır. Sodyum veya sülfür gibi vücut için önemli minerallerden birisi olarak kabul edilmektedir. Bu maddenin metabolik faaliyetler sırasında kolaylıkla kaybedilmesi söz konusu olduğu zaman dışarıdan desteklenmesi gerekmektedir. İçerdiği organik sülfür vücutta en az 150 değişik malzemenin yapımından sorumlu olup, antienflamatör etkiye de sahiptir.

12 MSM (Metilsülfonilmetan)
MSM le ilgili ilk çalışmayı bir Robert J.Herscheler 1955 yılında yapmıştır. Günümüze kadar MSM in çok değişik metabolik aktiviteler içinde yer aldığı gösterilmiştir. MSM en az su kadar toksik olmadığı bilinen bir malzemedir. Sülfürün bağ dokusunun yapımındaki öneminden yola çıkılarak MSM’in çeşitli artiritlerin tedavisinde kullanılabileceği anlaşılmıştır. Yaşları 55 ile 78 arasında değişen ve dejeneratif eklem hastalığı olan 16 hastanın yer aldığı bir çalışmada; 4 hafta sonra % 60, 6 hafta sonra ise % 80 civarında iyileşme saptanmıştır.

13 Devekuşu yağı Devekuşu yağı analizleri; bu yağın yüksek oranda doymamış yağ asitlerini (linoleik asit; %30) oleik asit; %70) içerdiğini göstermiş tir.Bu yağ asitlerinin Artirit ve benzeri hastalıklardan kaynaklanan kas ve eklem ağrılarına iyi geldiği ve yerel antienflamatuar etkisi olduğu bilinmektedir. Dr.Craig Schimidt (Auburn Univ., A.B.D) oleik asitlerin biyoaktif maddelerin deri yoluyla taşınmasında önemli katkıları olduğuna değinerek, devekuşu yağının deriden çok kolaylıkla emilmesini yağın bu özelliğine bağlamıştır.

14 Dr. G.R. Hobday’ın "Emu Oil: A Clinical Appraisal of This Natural and Long Used Product" çalışmasında (10 yıl 500 hasta) elde ettiği bulgular: Devekuşu yağına karşı allerjik reaksiyonların olmayışı, Antienflamatuar özellikleri, Deriden kolaylıkla geçebilmesi ve güneş ışıklarının zararlı etkisinden korunmayı sağlamasındandır.

15 Devekuşu yağının nerelerde ve hangi vakalarda kullanılabileceği ve etkileri:
-El, ayak, diz ve dirseklerde ağrı, tutulma ve şişmeye karşı iyileştirici etki, -Yeni oluşan darbelerden dolayı meydana gelen kas ağrı çekilmelerine karşı etki, -Yüksek nemlendirici özelliği dolayısıyla deriyi yumuşatma ve yenileme özellikleri, -Deriden en süratle geçme kabiliyetinde bir yağ oluşu nedeniyle trans-dermal taşıyıcı olma özelliği, -Antienflamatuar özelliği ve benzerleri gibi(örneğin ibuprofen) yan etkisi veya allerjik reaksiyonlara neden olmaması nedeniyle etkin biçimde kullanılabilme özelliği


"Devekuşu Yağının Osteartirit Tedavisinde Kullanımı" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları