Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

ALLAHA YAKLAŞTIRAN HUSUSLAR VE REGAİB KANDİLİ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "ALLAHA YAKLAŞTIRAN HUSUSLAR VE REGAİB KANDİLİ"— Sunum transkripti:

1 ALLAHA YAKLAŞTIRAN HUSUSLAR VE REGAİB KANDİLİ
HAZIRLAYAN:SAPANCA UZUNKUM KÖYÜ KUR’AN KURSU ÖĞRETİCİSİ EBRU ERGEN

2 SALİH AMELLER İBADETLER DUA -Farz ibadetler -Nafile ibadetler
TEFEKKÜR ŞÜKÜR DUA GÜZEL AHLAK

3 NİYET VE İHLAS Sevgili Peygamberimiz bir hadislerinde niyetin önemini bizlere şöyle bildirmektedir. إنَّما الأَعمالُ بالنِّيَّات، وإِنَّمَا لِكُلِّ امرئٍ مَا نَوَى ، فمنْ كانَتْ هجْرَتُهُ إِلَى الله ورَسُولِهِ فهجرتُه إلى الله ورسُولِهِ ، ومنْ كاَنْت هجْرَتُه لدُنْيَا يُصيبُها ، أَو امرَأَةٍ يَنْكحُها فهْجْرَتُهُ إلى ما هَاجَر إليْهِ “Yapılan işler niyetlere göre değerlenir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır. Kimin niyeti Allah’a ve Resûlü’ne varmak, onlara hicret etmekse, eline geçecek sevap da Allah’a ve Resûlü’ne hicret sevabıdır. Kim de elde edeceği bir dünyalığa veya evleneceği bir kadına kavuşmak için yola çıkmışsa, onun hicreti de hicret ettiği şeye göre değerlenir.”

4 Biz neyin muhaciriyiz?Hicretlerimiz nereye?
Biz neyin muhaciriyiz?Hicretlerimiz nereye?

5  "اِنَّٓا اَنْزَلْـنَٓا اِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ فَاعْبُدِ اللّٰهَ مُخْلِصاً لَهُ الدّ۪ينَ
(Ey Muhammed!) Şüphesiz biz o Kitab'ı sana hak olarak indirdik. Öyle ise sen de dini Allah'a has kılarak O'na kulluk et.(Zümer 2)

6 Niyetler halis olmayınca akıbet ne olur?
 Kıyamet günü, hesapların görüleceği gün, Allah ilkin şehitleri çağırır. Şehitlerin amel defterleri açılarak onlara müjdeler verilir ve sonra Allah şehitlerin içinden bir gruba der ki: -Sizler ayrılın.  O ayrılan grup der ki: - Ya Rabbi, biz de senin dinin için mücadele verdik, kanımızı akıttık.  Allah Teâlâ onlara: - Hayır, siz sadece insanlar ne cesur desinler diye savaştınız, der. Sonra Allah, âlimleri çağırır ve âlimler içerisinden bir zümreye de: - Sizler ayrılın, der. Onlar da: - Ya Rabbi, herkes dünya malı-mülkü peşinde koşarken, biz ilim peşindeydik, gecemizi gündüzümüzü, eşimizi ve çocuklarımızı feda ettik; biz ilim rahlelerinde dirsek çürüttük, niçin bizi ayırdın, derler. Allah Teâlâ onlara: - Hayır, siz o ilmi insanlara gösteriş için öğrendiniz. Size burada benim vereceğim bir karşılık yoktur, der. Sonra zenginleri çağırır, mal kazanan ve malını Allah yolunda infak edenler gelir. Onlardan da bir grup ayrıldıktan sonra onlara: - Sizler benim rızam için vermediniz, siz, başkaları alkışlasın diye verdiniz. Size de burada bir şey yoktur, der. (Müslim, İmaret, 152; Tirmizî, Zühd, 48; Nesaî, Cihad, 22)

7 Peygamberimiz, Efendimiz (s.a.s);
“Din, samimiyettir.” buyurmuştur. Orada bulanan sahabeden bazıları; -“Ya Resulallah! Din Kime karşı samimi olmaktır” diye sorunca, Efendimiz (s.a.s) şöyle cevap verdi. “Allah’a Kitabına, Rasulüne,Müslümanların önderlerine ve bütün Müslümanlara karşı samimi olmaktır”(Müslim İman, 95)

8 Hz.Ali (r.a)’in Allaha olan samimiyeti
Allah"ın aslanı Hz. Ali bir savaş esnasında düşmanı olan yiğitle epeyce vuruşarak sonunda onu yere yıkıp öldürmek üzereyken, o düşman askeri Hz. Ali"nin mübarek yüzüne tükürdü. bunun üzerine Hz. Ali düşmanını bırakarak ayağa kalktı: -Yürü git, seni öldürmekten vazgeçtim, serbestsin, dedi. Savaşçı bu duruma şaştı: -Beni alt edip öldürmek üzereyken neden vazgeçtin. Seni ne alıkoydu? diye sordu. Hz. Ali cevap verip şöyle dedi: -Ben seninle Allah yolunda ve sırf Allah"ın hoşnutluğunu kazanmak için savaşıyordum ve onun için seni öldürecektim. Sen yüzüme tükürünce öfkelendim, sana kızdım. Eğer o an öldürseydim, sana olan kızgınlığımdan dolayı bunu yapmış olacaktım. Yani seni Allah rızası için değil de kendi nefsim için öldürmüş olacaktım. İşte bu düşünceyle seni serbest bıraktım. Bunu duyan adam, bu büyük asalet ve ince anlayış karşısında iman ederek Müslümanların safına katıldı. (Mesnevî, C. I, beyit: 3721 vd. )

9 ‘’…..Kulum kendisine farz kıldığım şeylerden, bence daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık kazanamaz. Kulum bana (farzlara ilâveten işlediği) nafile ibadetlerle durmadan yaklaşır, nihayet ben onu severim. Kulumu sevince de (adeta) ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden her ne isterse onu mutlaka veririm, bana sığınırsa onu korurum.”  Kaynak: Buhari, Rikak 38.

10 İBADET Genel anlamı ile ibadet:Allahın hoşnutluğunu kazanmak amacı ile kişinin yaptığı her amel,iş ve davranıştır. Özel anlamı ile ibadet:Mükellef insanın Allaha itaat teslimiyet ve sevgisini ifade eden,Allah ve Resulü tarafından yapılması istenen belli şekil ve şartlara bağlı fiil ve davranışlardır.

11 "وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ
"Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. ﴾Bakara 56) وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتّٰى يَأْتِيَكَ الْيَق۪ينُ   " Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et. ﴾Hicr 99)

12 NAMAZ قَدْ اَفْلَحَ مَنْ تَزَكّٰىۙ ﴿١٤﴾ وَذَكَرَ اسْمَ رَبِّه۪ فَصَلّٰىۜ Mutlaka kurtuluşa erecek arınan.Rabbinin adını anıp namazı kılan.(A’la 14-15)

13

14 Namaz amellerin en faziletlisidir.
Resul-ü Ekrem Efendimize İbn Mesud Hangi ameller daha faziletlidir? diye sorunca,  – “Vaktinde kılınan namaz” buyurdu. ( Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 1076)

15 Namaz,kılanlar için bir temizlenme vaktidir.
 “Büyük günahlardan kaçınıldığı müddetçe, beş vakit namaz ile iki cuma, aralarında işlenen küçük günahlara keffârettir ( Müslim, Taharet, 14) Namaz kişiyi kötülüklerden alıkoyar.  "(Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülükten alıkor. Allah'ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı biliyor. ﴾ankebut 45﴿"

16 NAMAZ EN KÜLLİ DUADIR "يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اسْتَع۪ينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلٰوةِۜ اِنَّ اللّٰهَ مَعَ الصَّابِر۪ينَ Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah'tan yardım dileyin. Şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir. ﴾Bakara 153) Suçsuz yere hapse atılan demircinin namazla Allahtan yardım istemesi…..

17 “Kulun Rabbine en yakın olduğu hal secde halidir
“Kulun Rabbine en yakın olduğu hal secde halidir. ( Müslim, Salat:215, No:482,) Bu güzel anın içinde bulunduğu namaz ibadetini Rabbimize yaklaşma yolunda bir fırsat bilmeli ve en iyi şekilde değerlendirmeliyiz.

18

19 ORUÇ "يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَۙ"  "Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. ﴾Bakara 183)

20 الصِّيَامُ جُنَّةٌ Nitekim Hz Peygamber; (Buhari savm)
 Oruç kötülüklerden ,çirkin işlerden,haramlardan korunma ve sakınmanın yoludur. Nitekim Hz Peygamber; الصِّيَامُ جُنَّةٌ (Buhari savm)

21 Allah Resulü bir kudsi hadiste Rabbimizden şöyle nakleder;
“Aziz ve celîl olan Allah “İnsanın oruç dışında her ameli kendisi içindir. Oruç benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim…” buyurmuştur.” (Buhârî, Savm 9; Müslim, Sıyâm 163)

22

23 Oruçla;sırf Allah rızası için aç ve susuz kalarak ,nefsani arzularımızı sınırlayarak,dilimizi,kalbimizi,zihnimizi ve diğer organlarımızı denetim altına alarak masivadan uzaklaşıyor Rabbimize yaklaşıyoruz.

24 DUA "قُلْ مَا يَعْبَؤُ۬ا بِكُمْ رَبّ۪ي لَوْلَا دُعَٓاؤُ۬كُمْۚ
 "قُلْ مَا يَعْبَؤُ۬ا بِكُمْ رَبّ۪ي لَوْلَا دُعَٓاؤُ۬كُمْۚ "Ey Muhammed!) De ki: "Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin! (Furkan77)

25 Dua;İnsanın acizliğinin farkına varması,dayanılacak güvenilecek tek merciin Allah olduğunun bilincinde olmasıdır.

26  "وَاِذَا سَاَلَكَ عِبَاد۪ي عَنّ۪ي فَاِنّ۪ي قَر۪يبٌۜ اُج۪يبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ اِذَا دَعَانِۙ فَلْيَسْتَج۪يبُوا ل۪ي وَلْيُؤْمِنُوا ب۪ي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ “  " Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O halde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler. “(Bakara 186)

27 Dua;teslimiyettir Bir gün çok fakir giyimli bir kadın yüzünde bir hüzünle manava girer.Dükkan sahibine mahcup bir şekilde yaklaşır. Kocasının çok hasta olduğunu,çalışamaz duruma düştüğünü ve yedi çocuğu ile birlikte aç kaldıklarını ve yiyeceğe ihtiyaçları olduğunu söyler. Manav ona ters bir şekilde bakarak derhal dükkanını terk etmesini ister.Kadın ailesinin ihtiyaçlarını düşünerek Lütfen efendim der’ paramız olur olmaz getirip ödeyeceğim’. Manav: Kendisine bir kredi açamayacağını çünkü onun eski müşterisi olmadığını, kendisinde bir hesabının bulunmadığını söyler. O sırada dükkanın dışında bekleyen bir müşteri ikisinin arasında devam eden bu konuşmayı dinlemektedir. İçeriye girerek manava yaklaşır ve ‘ben o kadının almak istediklerine kefilim der’. Ailesinin ihtiyacı olan şeyleri ona ver’. Bunun üzerine manav çok isteksiz bir şekilde kadına döner ve ‘bir alışveriş listen var mıydı?diye sorar. Kadın evet efendim der.’ Tamam ‘der manav şimdi onu şu terazinin kefesine koy onun ağırlığınca diğer kefeye istediklerinden koyacağım. Kadın bir an duraklar,sonra başını önüne eğer ve çantasını açarak üzerine bir şeyler karalanmış kağıt parçasını çıkarır ve manavın kendisine gösterdiği kefeye özenle bakarken başı öne eğiktir.Manav ve diğer müşterinin gözleri terazinin kefesine dikilirken hayretle büyümüştür.Manav müşteriye dönerek kısık bir sesle ‘İnanmıyorum’ der. İnanılacak gibi değildir.Müşteri manava gülerken manav çoktan diğer kefeye eline geçeni doldurmaya başlamıştırama nafile,diğer kefeyi yerinden bile kıpırdatamamıştır. Terazinin kefesi artık üzerindekileri almayacak kadar doldurulduğunda çaresiz hepsini bir torbaya doldurarak kadına verir. Şaşkınlıkla üzerinde bir şeyler yazan kağıdı eline alır ve okur.Birde bakar ki orada bir alışveriş listesi yoktur.Sadece bir dua yazılıdır. “Allah’ım! Neye ihtiyacım olduğunu ancak sen bilirsin. Kendimi sana teslim ediyorum . . .

28 Aciz olan biziz,kudretli olan sensin ALLAHIM
Fakir olan biziz,zengin olan sensin ALLAHIM Kusurlu olan biziz ,mükemmel olan sensin ALLAHIM

29 Tefekkür:Herhangi bir mesele hakkında düşünme, zihni yorma, derin düşünme ve işin şuuruna varma manalarına gelmektedir. Tefekkürün zıddı, fikirsizlik ve düşüncesizlik demektir.

30 Hz. Muhammed (s.a.s.)’e en çok etki eden ayetlerden biri, tefekkürle ilgilidir. 
İki kişi Hz. Aişe (r.a.)’yi ziyaret etmişler. Onlardan biri, “Hz. Muhammed (s.a.s.)’de gördüğünüz etkileyici bir şeyi bize anlatır mısınız?” deyince, Hz. Aişe (r.a.) şöyle demiştir: “Rasulüllah (s.a.s.) bir gece kalktı, abdest alıp namaz kıldı. Namazda çok ağladı. Gözlerinden akan yaşlar sakallarını ve secde esnasında yerleri ıslattı. Sabah ezanı için gelen Hz. Bilal (r.a.): “Ya Rasulellah (s.a.s.)! Geçmiş ve gelecek bütün günahlarınız affedildiği halde, sizi ağlatan nedir?” deyince, o: “Bu gece Yüce Allah bir ayet indirdi. Beni bu ayet ağlatmaktadır.” dedi ve ayeti okudu: “Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün birbiri arkasına gelişinde aklı başında olan kimseler için gerçekten açık ibretler vardır.” (Âl-i İmran, 190.) Bir sonraki ayet; “Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (tefekkür ederler) ve Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz (derler).” (Âl-i İmrân, 191.) Ondan sonra Rasulüllah (s.a.s.): “Bu ayeti okuyup da üzerinde tefekkürde bulunmayan, düşünmeyen kişilere yazıklar olsun.” dedi. (İbn Hibbân, Sahîh, II, s. 386; Gazâlî, İhyâu Ulûmu’d-Dîn, çev.: Mustafa Müftüoğlu, İstanbul 1988, I-IV, C. IV, s. 878.)

31 TEFEKKÜR (191)إِنَّ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَاخْتِلاَفِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ لآيَاتٍ لِّأُوْلِي الألْبَابِ الَّذِينَ يَذْكُرُونَ اللّهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَىَ جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَذا بَاطِلاً سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ (192) Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için elbette ibretler vardır. ﴾190﴿ Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. "Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru" derler. ﴾191﴿

32 Diğer varlıklardan farklı olarak akıl nimetine sahibiz bu değerli nimetin şükrünü ancak tefekkürle gerçekleştirebiliriz. Allah’ın azametini tefekkür eden insan; O’nun büyüklüğü karşısında gafletten kurtulur, imanı kuvvetlenir acz, fakr ve kusurlarını anlar. Âlemin düzenliliğini, yaratılış gayesini, verilen nimet ve güzellikleri, dünyanın geçiciliğini, süt veren hayvanlardaki icazı, gece ve gündüzün dönüşümünü düşünen insan, Allah Teala’nın sonsuz ihsanlarıyla kullarını nasıl donattığı karşısında, O’nun büyüklüğünü idrak eder.

33 Sanat Anladım işi, sanat Allah'ı aramakmış;  Marifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış... Necip Fazıl Kısakürek

34 ŞÜKÜR "يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَاشْكُرُوا لِلّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ اِيَّاهُ تَعْبُدُونَ  Ey iman edenler! Eğer siz ancak Allah'a kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah'a şükredin. ﴾Bakara 172) Şükür: Allahın kullarına verdiği nimetlerin etkisinin Onların dilinde övgü olarak, kalbinde sevgi olarak, organlarında da itaat etme ,boyun eğme olarak ortaya çıkmasıdır.

35 “Mü’minin her hali şâyân-ı takdir ve güzeldir
“Mü’minin her hali şâyân-ı takdir ve güzeldir. Onun her işi hayırdır ve bu da mü’minden başkası için söz konusu değildir. Çünkü o, herhangi bir nimete mazhar olunca şükreder, bu onun için hayır olur; herhangi bir sıkıntıya maruz kaldığında da sabreder, bu da yine onun için hayır olur.”(Müslim, zühd 64; İbn Ebî Şeybe, el-Musannef 1/322) 

36 Rasûlullah (sav) buyurdular: “Hayat şartları sizinkinden daha aşağı olanlara bakınız; sizden daha iyi olanlara bakmayınız. Bu, Allah’ın üzerinizdeki nimetini hor görmemenize daha uygun bir davranıştır.” (Müslim, Zühd 9. Tirmizî, Kıyamet 58, Libâs 38; İbni Mâce, Zühd 9)

37 اِنَّ اللّٰهَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى النَّاسِ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَشْكُرُونَ 
"Şüphesiz Allah insanlara karşı lütuf ve ikram sahibidir. Ama insanların çoğu şükretmezler.(Bakara 243)“ Maalesef pek çok kimse, Allâh'ın kendisine lûtfettiği sayısız nîmetlere karşı gaflet içindedir. İnsanların bu derin gafleti sebebiyle Rabbimiz:  "...Kullarımdan şükredenler pek azdır." (Sebe, 13) buyurmaktadır. 

38 Şükürsüzlüğün, kişiyi dûçâr edeceği âkıbeti göstermesi bakımından Şeyh Sâdî'nin naklettiği şu hâdise de ne kadar ibretlidir:  "Bir hükümdarın oğlu attan düşmüş ve boyun kemikleri birbirine girmişti. Öyle ki, boynu, gövdesine batmıştı. Başını çevirebilmek için bütün gövdesini döndürüyordu.  Yurdundaki bütün doktorlar tedavisinde âciz kaldılar. Yalnız komşu ülkedeki bir doktor, başını eski hâline getirebildi ve damarlarıyla kemiklerini düzeltti. O doktor olmasaydı şehzâde sakat kalacak, belki de ölüp gidecekti.  Şehzâde iyi olduktan sonra, onu tedâvi eden doktor, şehzâde ve hükümdârı ziyarete gitti. Kadirşinaslıktan zerre kadar nasibi olmayan nankör hükümdarla vefâsız şehzâde, ona hiç yüz vermediler. Doktor, hâlini onlara belli etmese de, kendisine revâ görülen bu nâhoş muâmele sebebiyle bir hayli üzüldü, incindi. Hükümdarla şehzâde utanacakları yerde doktor utanarak başını yere eğdi. Kalkıp giderken şöyle mırıldanıyordu:  «Ben onun boynunu çevirip eski hâline koymasaydım, bugün yüzünü benden çeviremezdi.»  Doktor, gördüğü bu hakâret karşısında, hükümdarla oğluna bir hikmet dersi vermek üzere şehzâdeye bir tohum gönderdi ve şu haberi yolladı:  «Şehzâde bunu buhurdana koyup yaksın. Çok güzel ve şifalı bir tütsüdür.»  Şehzâde doktorun gönderdiği o tohumu yaktıktan sonra dumanından aksırdı. Aksırınca başı eskisi gibi çarpıldı. Hükümdârın emriyle doktoru çok aradılar, fakat bir türlü bulamadılar. Kendisinden özür dileyeceklerdi. Ne çâre ki, iş işten geçmişti."  Şeyh Sâdî bu hikâyesine şu hikmetli söz ile son noktayı koyar:  "Cenâb-ı Hakk'a şükürden yüz çevirme ki, yarın mahşer günü boynu bükük kalmayasın!.."  Kaynak : Şebnem Dergisi

39  "مَا يَفْعَلُ اللّٰهُ بِعَذَابِكُمْ اِنْ شَكَرْتُمْ وَاٰمَنْتُمْۜ وَكَانَ اللّٰهُ شَاكِراً عَل۪يماً
 "Eğer şükreder ve iman ederseniz, Allah size niye azab etsin ki? Allah şükrün karşılığını verendir, hakkıyla bilendir. ﴾Nisa 147)

40 Şükür, Allah’a teşekkürdür. Şükür, hamd ü senadır. Şükür, ahde vefadır
Şükür, Allah’a teşekkürdür.  Şükür, hamd ü senadır.  Şükür, ahde vefadır.  Şükür, iyilik bilmektir.  Şükür, Allah’a yaklaşmaktır.  Şükür, Allah’ın emirlerini duymaktır.  Şükür, Yaradan’ın verdiği görevleri uygulamaktır.  Şükür, Allah’ın verdiği nimetleri rızası uğrunda kullanmaktır.  Şükür, nimeti değil, nimeti vereni bilmektir.  Şükür, dili zikirle, dimağı fikirle meşgul etmektir.  Şükür, kalbimizi iyilikle, kalıbımızı güzellikle bezemektir.  Şükür, kalbimizi hayırlı işlerle, kalıbımızı salih amellerle süslemektir. 

41 Aklın şükrü:Tefekkür etmektir.
Gözün şükrü: harama bakmamaktır. Lisanın şükrü: daima Allah’ı anmak, kötü sözleri dilinden çıkarmak iledir. Ellerin şükrü: elleri harama uzatmamaktır. Ayakların şükrü: ayaklarla Cenab-ı Hakk’ın men ettiği yerlere yürümemektir. Midenin şükrü: haram lokma yememek iledir.

42 GÜZEL AHLÂK "İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah'a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir. ﴾Bakara 177﴿"

43 İslam’ın gayesi, insanları güzel ahlâk sahibi yaparak olgunlaştırmaktır.Bu konuda örnek almamız gereken Efendimiz (s.a.v)hakkında Allah Teala şöyle buyuruyor; : "لَقَدْ كَانَ لَكُمْ ف۪ي رَسُولِ اللّٰهِ اُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُوا اللّٰهَ وَالْيَوْمَ الْاٰخِرَ وَذَكَرَ اللّٰهَ كَث۪يراًۜ “ Andolsun, Allah'ın Resülünde sizin için; Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah'ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır. ﴾Ahzab 21﴿"

44 Peygamber efendimizin ahlaki özellikleri
Doğrulukta önderdi. Merhametliydi. Cömertti. Alçak gönüllüydü. Övülmekten hoşlanmazdı. Hoşgörülüydü. Adaletliydi Cesaretliydi Misafirperverdi بُعِثْتُ لِأُتَمِّمَ حُسْنُ الْأَخْلاَقِ Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim

45 KUR’ANDA MÜ’MİNLERİN ÖZELLİKLERİ
1. Allah’ın adı anıldığında kalpleri ürperir. Enfal-2 2. Allah’a asla şirk koşmazlar. Furkan Namuslarını (ırzlarını) korurlar. Furkan (Hiç bir türlü) zinaya asla yaklaşmazlar. Mü’minun Namazlarını huşu içinde ve doğru olarak kılarlar. Mü’minun 2,9 6. Anne ve babalarına öf bile demezler. İsra Boş şeylerden tümüyle yüz çevirirler. Mü’minun Mallarıyla ve canlarıyla cihad ederler. Tevbe-5 9. Asla zanda bulunmazlar. Casiye Cahillerle asla tartışmazlar. Furkan Kınayıcının kınamasından korkmazlar. Maide Asla yalan söylemezler. Mü’minun Emanetlerine ihanet etmezler. Bakara Söz verdiklerinde sözünde dururlar. Bakara Zekâtlarını hakkıyla verirler. Bakara Yetimin hakkını asla yemezler. Nisa Yolda kalmışlara yardım ederler. Bakara Kafirlere karşı sert, birbirlerine karşı merhametlidir. Fetih İnsanların kusurlarını affederler. A.imran Yalnızca Allah’a dayanıp güvenirler. Tevbe-20

46 21. Kâfirler ile Alllah yolunda savaşırlar. A. imran-28 22
21. Kâfirler ile Alllah yolunda savaşırlar. A.imran Darlıkta da bollukta da infak ederler. A.imran Kızdıkları zaman öfkelerini yenerler. A.imran Başkalarının ilahlarına sövmezler. En’am Haksız yere bir cana kıymazlar. En’am Allah’ın ayetlerini az bir pahaya satmazlar. Al-i İmran Hakkı bile bile gizlemezler. Bakara İnananlara ‘sen mü’min değilsin’ demezler. Nisa Rasullerden hiçbirini birinden ayırt etmezler. Bakara Yeryüzünde alçak gönüllü olarak yürürler. Furkan Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yaparlar. En’am Helal ve temiz olan şeylerden yerler. Bakara Asla yalan şahitlik yapmazlar. Furkan Dillerini eğip bükerek (geveliyerek) konuşmazlar. Nisa İnsanlar arasında adaletle hükmederler. En’am Yoksulluk yüzünden evlatlarını öldürmezler. En’am Yeminlerini hiçbir zaman bozmazlar. Nahl Adaklarını yerine getirirler. İnsan Allah’ın ahdini yerine getirirler, anlaşmayı bozmazlar. Ra’d Yakınlarına (akrabalarına) yardım ederler. Bakara-177

47 41. Yolda kalmışlara ve hastalara yardım ederler. Bakara-177 42
41. Yolda kalmışlara ve hastalara yardım ederler. Bakara Yoksullara ve esir düşenlere yardım ederler. Bakara Zorda, darda ve savaş anlarında sabrederler. Bakara Verilen rızıktan yerli yerince harcarlar. Enfal Geceleri az uyurlar. Zariyat O gün yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar. Fetih İnsanlara iyiyi emreder, kötülükten de alıkorlar. Enfal Açıklanınca hoşlarına gitmeyecek şeyleri sormazlar. Maide Yapacakları işlerde kendi aralarında danışırlar. Şura Gerçekten felaha kavuşanlardır. Mü’minun-1

48 Merhameti sonsuz olan yüce Allahın rızasına ermek,alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimizin sevgisini kazanarak onun yakınında bulunmak iyi Ahlak sahibi olmakla mümkündür.

49

50 REGAİB KANDİLİ Regaib kandili, Üç ayların birincisi olan Recep ayının ilk cuma gecesidir. Regaib, istenilen, değeri çok olan, bağış, ihsan, ikram ve nefis şeyler demektir. Manevi hayatımızda olgunluğu yakalama fırsatı olan üç aylara giriş gecesidir. üç aylar dediğimiz Recep, Şaban ve Ramazan, manevi hayatımıza saadet katan, rahmetin, merhametin, mağfiretin sağanak sağanak yağdığı aylardır İşte Bu gecede üç aylara hazırlanmanın başladığı ilk gece.

51

52 Mümin için en önemli şey Allah'a yakınlık kazanmaktır
Mümin için en önemli şey Allah'a yakınlık kazanmaktır. Bunun yolu da, şüphesiz insanın yaradılış gayesine uygun hareket ederek, farzı ve nafilesiyle, ibadette derinleşmesidir. Yani ibadetle kurbet doğru orantılıdır. Şunu da eklemek mümkündür: Bütün ibadetler ve ahlâkî davranışlar birer vasıtadır, asıl gaye Allah'a yakınlık kazanmak, diğer bir ifadeyle O'nun rızasına nail olmaktır.


"ALLAHA YAKLAŞTIRAN HUSUSLAR VE REGAİB KANDİLİ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları