Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

İLETİŞİM Kendimizi anlatma ve karşımızdakini anlama çabası ile sözlü ya da sözsüz olarak kurulan ilişki biçimidir.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "İLETİŞİM Kendimizi anlatma ve karşımızdakini anlama çabası ile sözlü ya da sözsüz olarak kurulan ilişki biçimidir."— Sunum transkripti:

1 İLETİŞİM Kendimizi anlatma ve karşımızdakini anlama çabası ile sözlü ya da sözsüz olarak kurulan ilişki biçimidir.

2 İLETİŞİMİN TEMEL KURALLARI -1-
Zıtlaşmayın ve tartışmayın Dinlerken başka şeylerle uğraşmayın Konuşmayı yarıda kesmeyin Karar vermeye, yorum yapmaya zorlamayın Savunmaya geçmeyin; Sadece dinleyin Kişiler hakkında yorum yapmayın Saldırgan tavırlar takınmayın Duygularınızı gizlemeye çalışmayın Yargılamayın ve Eleştirmeyin Birisi ağlamaya başladığında tedirgin olmayın Anlatılanlara gülmeyin; utandırmayın Konuşmaları yarıda kesmeyin Çok fazla konuşmayın

3 İLETİŞİMİN TEMEL KURALLARI -2-
Geribildirim verin Yumuşak bir sesle ve acele etmeden konuşun Göz teması kurun Gerçekçi ve belirli önerilerde bulunun Empatik, sabırlı ve kabul edici olun Basit ve anlaşılır bir dil kullanın Daha iyi anlamak için sorular sorun Çocukla yüz yüze konuşun gerekirse eğilin Uygunsa kişiye dokunun ve sarılın Dikkatli dinleyin ve dinlediğinizi davranışlarınızla belli edin Yeri ve zamanı uygun olduğunda şaka yapın ve gülümseyin Açık uçlu sorular sorun

4 İLETİŞİM ENGELLERİ İletişimde dinlemek ve anlamaya çalışmak yerine, hemen yargılamak, Tek bir olaydan giderek kişiyi tanıdığımızı düşünmek, Beklentilerimizin söyleneni yorumlamakta etkili olması, Kendimizi ifade etmekten kaçınmak,onun yerine anlaşılmayı beklemek, Konuştuğumuzda da herkesin bizim düşünce ve duygularımızı anlayıp onaylaması ve paylaşması gerektiğine inanmak, Kendi kişisel algımızı gerçekmiş gibi düşünmek.

5 Yargılamayın “Sen zaten hep böylesin”
İstediğiniz gibi davranmadığında bu sizde öfke yaratabilir ve buna engel olamadığınız anda aklınıza gelen şeyleri söylemeye başlarsınız; biraz düşündüğünüzde nasıl farkında olmadan bazen yargılayıcı bir dil kullandığınızı görebilirsiniz. Öfkenizi kontrol edebilirseniz olayın birden fazla sebebi olabileceğini görme şansınız artar. Bu sayede ne siz yaptığınızdan dolayı pişmanlık duyarsınız ne de çocuğunuz “Ama ben bunu hakketmedim” hissini yaşamaz. “Sen zaten hep böylesin”

6 Çocuğunuz Üzerindeki Etkileri
Çocuğun kendini yetersiz, değersiz ve aşağılanmış hissetmesine neden olabilir. Anne-babasının olumsuz yargılarına hedef olmamak için çocuğun iletişimini kesmesine yol açabilir, Anne-babasının yargı ve eleştirilerini gerçek olarak algılayabilir, Çocuğun benlik saygısını zedeleyebilir, Çocuğun da anne-babasını eleştirmesine ve karşılık vermesine neden olabilir.

7 Konferans vermeyin “Ben senin yaşındayken ne doğru dürüst oyuncağım vardı ne de böyle bilgisayar falan filan..Hiç kıymetini bilmiyorsun; halbuki biz....” En sevdiğimiz şeylerden biri kendi geçmişimizden bahsetmek: “Ben senin yaşındayken ne doğru dürüst oyuncağım vardı ne de böyle bilgisayar. Hiç kıymetini bilmiyorsun; halbuki biz....” Deneyimlerinizi çocuklarınızla paylaşmanız önemli ancak bunlar nasihat tarzında olduğu anda çocuğunuzun kapıları size kapanıyor ve iletişiminiz daha başlamadan bitmiş oluyor.

8 Çocuğunuz Üzerindeki Etkileri
Çocuğa kendi sorunlarını kendi başına çözmede aciz olduğunu ima eder. Yetersizlik duygusu yaratabilir, Çocuğun sorunlarını bütün olarak düşünüp değişik çözüm önerileri geliştirip bunları denemesini engelleyebilir, Bağımlılık ya da direnme yaratabilir, Çocukta anne-babasının kendisini anlamadığı duygusunu oluşturabilir.

9 Örnek Olun ÇOCUKLAR KARŞILARINDA DAİMA ÖĞÜTLER VEREN İNSANLAR DEĞİL, O ÖĞÜTLERİ YAŞAYAN MODELLER GÖRMEK İSTERLER.

10 Tehdit etmeyin “Eğer dediğimi yapmazsan...”
“Hele bir dediğimi yapma, ben bilirim yapacağımı sana!” ya da “Sınıfı geçmezsen tatil de yok!” veya “Dersini bitir yoksa televizyon yok!” gibi. Tehdit o an için çocuğunuzu sadece korkutmaya yarar; ama etkili olmaz çünkü “tehdit”tir. Söylediğiniz şeyi gerçekleştirmediğinizde de yaptığınız her türlü uyarının zamanla ciddiye alınma olasılığı düşer. En önemli nokta çocuğunuzla olan iletişim dilidir. Eğer ne istediğinizi ve bunu neden istediğinizi ona anlatır; beklentilerinizi onun potansiyeline göre belirlerseniz çocuğunuzun bunları yerine getirme olasılığı artar. “Eğer dediğimi yapmazsan...”

11 Çocuğunuz Üzerindeki Etkileri
Korku, boyun eğme yaratabilir, Söylenenlerin gerçekten yapılıp yapılmayacağını denemesine yol açabilir, Gücenme, kızgınlık ve isyankarlığa neden olabilir, İstenmeyen davranışı değiştirmemesine neden olabilir.

12 Sorgulamayın “Kim, nerede, nasıl, niçin, ne zaman, neden...”
Onun hayatı hakkında bilgi sahibi olmanız çok önemli Arkadaşları kim; nerelere gider, neler yapmaktan hoşlanır? Ancak bunları öğrenmek için onu sorgulamamalısınız. Unutmayın niyetiniz “paylaşmak”. Eğer o anda size cevap vermiyorsa “Şu anda konuşmaya çok hazır değilsin; ama istediğin zaman ben seni dinlemeye hazırım” şeklinde karşılık vermeniz o anda hemen kapıları açmasa da ileride size geri dönecektir. “Kim, nerede, nasıl, niçin, ne zaman, neden...”

13 Çocuğunuz Üzerindeki Etkileri
Çocuğu genellikle hayır demeye, yarı doğru cevap vermeye ya da kaçamak cevap vermeye yöneltebilir, Çocuğa kendisine güvenilmediği mesajını iletebilir, Çocuğa soruların nedeni açıklanmadığından çocukta korku ve kaygı yaratabilir, Çocuğun konuşma özgürlüğünü zedeleyebilir.

14 Teşhis koymayın “Bence sen...”
Bir sıkıntısından, sorunundan bahsettiğinde hemen etiket koymayı, ne olduğunu bulmayı denemek yerine dinlemek ve kendisini ifade etmesine müsaade etmek daha uygun olacaktır. O anda ne hissediyor, ne yaşamış, neye ihtiyacı var, bunları anlamaya çalışın. “Bence sen...”

15 Çocuğunuz Üzerindeki Etkileri
Çocuğu korkutabilir ve kendisini engellenmiş hissetmesine neden olabilir, Çocuğun kendisini korumasız hissetmesine neden olabilir, Çocuk yanlış anlaşılma endişesi ile iletişimini kesebilir, Çocuğun başarısızlık ve yetersizlik duygusu hissetmesine neden olabilir.

16 Emir vermeyin “Ne diyorsam onu yap, soru sorma”
Siz kendinizi düşünün, biri size emir verdiğinde ya da o tarzda konuştuğunda neler hissediyorsunuz? İstediğiniz şeyin nedenini açıklamanız çok önemlidir. “Ne diyorsam onu yap, soru sorma”

17 Çocuğunuz Üzerindeki Etkileri
Korku ve aktif direnç yaratabilir, Söylenenlerin tersini denemeye davet edebilir, İsyankar davranışlara ya da misillemeye yol açabilir, Çocuğun anne babasına karşı düşmanca duygular beslemesine neden olabilir.

18 Dinleyin Çocuklarınızın neler yaptığını, arkadaşlarının kimler olduğunu ve ilgilerinin neler olduğunu bilmek için düzenli olarak aile görüşmeleri yapın. Onu DİNLEYİN. İhtiyaçlarına karşı duyarlı olun ama aile içindeki liderliğinizi koruyun. İyi vakitleri paylaşın, problemleri beraber çözün. Madde kullanımına yöneltebilecek olan korkularını ve streslerini hafifletmek için onlarla ilgilendiğinizi göstererek güven verin.

19 NEDEN DİNLEMEYİZ ? Eğer karşımızdakinin ne söyleyeceğini biliyorsak (bildiğimizi zannedersek) dinlemeyiz. Hoşumuza gitmeyen bir şeyi duymak istemeyiz. Hoşlanmadığımız bir insanın söylediklerini dinlemekte zorlanırız. Karşımızdaki daha sözüne başlar başlamaz cevap hazırlamaya başladığımız için ne dediğini duymayız.

20 NASIL DAHA İYİ DİNLERİZ ?
Konuşurken dinleyemezsiniz, konuşmayı kesin ve dinlemeye istekli olduğunuzu gösterin. Kendinizi konuşanın yerine koyun. Onun bakış açısını, tutumlarını değerlerini ve yaşını gözönüne alarak anlamaya çalışın. Onu daha iyi anlamak için sorular sorun. Dikkatinizi konuşulana verip duygularınızı kontrol etmeye çalışın.

21 ÇOCUKLARIMIZI DİNLERSEK:
Çocuğun kelime hazinesi zenginleşir , düşüncelerini daha iyi ifade etmeyi öğrenir. Çocuğun sorunlarını; ağlama, öfke, saldırganlık yada içine kapanarak belirtmek yerine sözle ifade ederek rahatlamasını sağlar. Söyledikleri dinlenen çocuk kendini daha rahat ve huzurlu hisseder, bu da çocuğun kendine olan güven duygusunu artırır. Çocukla anne-baba arasında daha sağlıklı bir ilişkinin kurulmasını sağlar. Başkaları tarafından dinlenen çocuk, başkalarını da saygıyla dinlemeyi öğrenir.

22 “Hayır” demesini öğretin
Israrlarla başa çıkması için çocuğunuza “Hayır diyeceksin o kadar” demeniz asla yeterli olmayacaktır, çünkü sorun zaten “hayır” diyebilmektedir. Önemli olan nokta verdiği kararlarda arkadaş grubunun baskısının nasıl rol oynadığını ve sadece bu baskıya göre karar vermesinin sonuçlarının kritik olabileceğinin farkına varması önemlidir. Bazı hayali zor durumlar üzerinde konuşup değişik çözüm yolları ve onların sonuçlarının neler olabileceği üzerinde konuşmanız –ancak yorum yapmayıp sadece vurgu yapmanız önemli-faydalı olacaktır. “Hayır, teşekkür ederim” birkaç kere tekrarlanması; “Ya başka işim vardı, kusura bakma ya..” bahane uydurma; “Başka sefere belki, sağol” atlatma; “Hayır, sağol; ha bu arada sen o işi bitirdin mi?” konu değiştirme; “Hayır, sağol; ben gitmeliyim, görüşürüz sonra” ortamdan uzaklaşmak gibi yöntemleri denemesini teşvik etmek işinize yarayacaktır.

23 “Hayır” Diyebilme Yöntemleri
1- Mazeret Bildirmek “hayır teşekkürler”, “kusura bakma, benim başka yerde işim var”. 2- Hayır “hayır”, “hayır, teşekkürler”, “hayır olmaz”. 3- atlatma “hayır teşekkürler, belki daha sonra”. 4- Konuyu değiştirmek “hayır teşekkürler, Mehmet’i bugün bir yerlerde gördün mü”, 5- Hayır tekrarı “hayır, hayır pek ilgilenmiyorum. Hayır teşekkürler”. 6- yürüyüp gitmek “hayır” de ve yürüyüp git. 7- ortamdan sakınmak “hayır” de ve ortamı terk et.

24 Unutmayın! Yargılamayın Konferans vermeyin Tehdit etmeyin Sorgulamayın
Teşhis koymayın Emirler vermeyin Dinleyin. Konuşun. Örnek olun. Arkadaşlarını tanıyın. “Hayır” demesini öğretin Öğrenmesine yardım edin. Açık olun. Konuşmalarındaki sözel olmayan ipuçlarına dikkat edin. Alkol, sigara ve maddeler hakkında çocuğunuzla konuşun, konuşmak size zor geliyorsa çocuğun güvendiği ve değer verdiği bir diğer yetişkinden yardım alın. Maddelerle ilgili duyduğunuz sıkıntınızı, korkularınızı onunla paylaşın. Beklentileriniz çocuğunuzun yaşına ve yapısına uygun olsun, çünkü çocuğun karşılayamayacağı yüksek beklentiler, çocukta strese neden olur ve bu da madde kullanımına yönlendirebilir.

25 Sınırlar... Her çocuğun sınırlarını bilmeye ihtiyacı vardır.
Sınırlar çocuğun kapasitesini aşmamalı. Koyduğunuz sınırlar açık ve anlaşılır olmalı. Kurallarınız çocuğa ne yapmamasını söylediği kadar ne yapması gerektiğini de söylemeli. Sınırlarınız geniş olsun ama bunları tutarlı ve “deliksiz” tutun. Çocuklar bazen neyi yapmalarının doğru olacağı konusunda karar vermekte zorlanırlar. Karar vermek için uyması gereken kuralları ve sınırlarını bilmeye ihtiyacı vardır. Beklentinizin aşırı olması çocuğun kendini başarısız hissetmesine sebep olur. beklentinizi potansiyelin altında tutmanız da kendine olan güvenini sarsabilir. “Odanı topla.” demekle “Her sabah kalktığında yatağını toplayıp gece yatmadan önce giysi ve eşyalarını dolabına kaldırmanı istiyorum.” demek arasındaki fark açık. Çocuk kendinden beklenenin ne olduğunu anladığından buna uymakta zorlanmayacaktır. “Caddede oynama” yerine “Oyun parkında oyna, cadde de değil” demek ona neyin yapılabileceğini söylediğinden sınırların daha anlaşılır olmasını sağlayacaktır. Sınırları koyarken çocuğu çok fazla sıkmamaya dikkat edin. Onun da kabul ettiği ortak bir çizgi yakalamaya çalışın. Eğer çocuk aynı kuralla ilgili her gün başka bir tutum görüyorsa bu hem sınırlara olan güvenini hem de ebeveynlerine duyduğu saygıyı yitirmesine sebep olacaktır. Bu yüzden anne babanın da koyulan kurallar hakkında hem fikir olması ve birbirinden farklı hareket etmemesi gerekir. Sınırları aşmasına bir kere bile izin vermeniz bu, sınırların delinebileceğini gösterir. Bundan sonra çocuk hep sınırlarını delmeyi deneyecektir.

26 Çocuklarımızın mutluluğu bizim mutluluğumuz, onların mutsuzluğu ise bizim mutsuzluğumuz olacaktır. İleride mutsuz bireyler olmak istemiyorsak, çocuklarımızı DİNLEYELİM VE SEVELİM.

27 Anne-Babaların Çocuklarına Takındıkları Tutumlar

28 Koruyucu Ana-Baba Tutumu:
Anne-babanın aşırı koruması, çocuğa gerektiğinden fazla kontrol ve özen göstermesi anlamına gelir.

29 Bu Ortamda Yetişen Çocuklar;
Sorumluluk duygusu geliştiremezler, Ya aşırı bağımlılık göstererek çekingen olurlar yada aşırı otoriter olup, etrafındaki kişileri kullanma eğilimindedirler. Bencildirler, Yaşamıyla ilgili önemli karar anlarında(okul, meslek, eş seçimi v.s.) sorumluluk almaktan kaçınırlar, Kendini koruyan kişiler olmadığında, açıkta kalma ve yalnızlık hisseder. Beceriksiz, sakar, korkak görünürler, Doyumsuzdurlar.

30 Örnek olay Ailenin 15 yaşındaki tek erkek çocuğu, anne ve babasının mikrop kapar endişesi ile arkadaşsız büyümüş, okula başladığında da “şişko” diye alay eden arkadaşlarından kaçıp saklanarak teneffüs saatlerini sınıfta ya da koridorda geçirirmiş. Halen çeşitli korkuları olan bu genç, anne babası yanında olduğu takdirde daha rahat uyuyabilmektedir. Psikososyal olgunluğu yetersiz olan genç, güvensiz, içe dönük bir birey olup şiddetli ruhsal sıkıntılara sahiptir.

31 Otoriter Ana-Baba Tutumu
Otoriter ana-baba tutumu; çocukla tartışmadan, anlaşmadan, isteklerini dikkate almadan, anne-baba tarafından belirlenen kural ve emirlerin çok katı bir şekilde uygulanmasıdır.

32 Otoriter Ana-Babalar;
Çocuğa karşı sert ve soğukturlar, Çocukla iletişime girmezler, Çocuğun duygu ve düşüncelerini ifade etmesine izin vermezler, Çocuktan kendilerine itaat etmesini ve emirlerini yerine getirmesini isterler, Eğitimde sık sık cezaya yer verirler( dayak, suçlama, ayıplama, utandırma, sevgiden yoksun bırakma…)

33 Bu Ortamda Yetişen Çocuklar;
Ailesine ve çevresine karşı korku ve öfke besler, Sürekli suçluluk duygusu hisseder, Özgüveni eksiktir, Kaygılıdır, Saldırgandır, Uyumsuz davranışlar gösterebilir, Yalana başvurur,

34 ÇOCUĞUNUZA SEVGİNİZİ NASIL İFADE EDİYORSUNUZ?
Günümüzde pek çok çocuk ailesi tarafından gerçekten sevildiğini hissedememektedir! ÇOCUĞUNUZA SEVGİNİZİ NASIL İFADE EDİYORSUNUZ?

35 Gevşek Ana-Baba Tutumu
Anne-Baba çocuğa egemen olma ve onun üzerinde aşırı baskı kurma eğilimi yerine çocuğun başına buyruk yetişmesi, dilediğince davranması ve kendi üzerinde ailesinin denetimine olanak tanımaması söz konusudur.

36 Bu Ortamda Yetişen Çocuklar:
Sınırlarını bilmez, aşırı hareket ve davranış serbestliğine sahiptir, Şımarıktır, Sorumsuzdur, Bencildir (yalnızca kendi istekleri yönünde davranır), Okul ve toplum kurallarına uymakta güçlük çeker,

37 Tutarsız Ana-Baba Tutumu
Dengesizlik ve tutarsızlık ya anne-babanın çocuk eğitimi konusundaki görüş ayrılığından ya da anne babanın çocuğun davranışları karşısında gösterdikleri değişken davranış biçiminden kaynaklanır.

38 Tutarsız Ana-Babalar;
Çocuk eğitimi konusunda farklı görüşleri paylaşırlar. Birinin hoşgörü ile karşıladığı davranışı, diğeri kızgınlıkla karşılar ya da bir gün hoş görülen davranış ertesi gün cezalandırılır. Çocuktan bir şey yapması istendiğinde ya da ceza verildiğinde nedenini açıklamazlar,

39 Bu Ortamda Yetişen Çocuklar:
Ne zaman, nasıl davranması gerektiğini bilmediği için: Dengesizdir-tutarsızdır, Huzursuzdur, Kurallar geliştiremez, Sosyalleşme süreci uzar, Düşünce ve duygularını ifade etmede fırsat kollar, emniyet alanları arar, Sorumluluk almaktan çekinir.

40 Yetkinci Ana-Baba Tutumu;
Çocuklarını diğer çocuklarla sürekli kıyaslar, Çocuğun mevcut başarısı ile yetinmez, Çocuktan beklentileri genellikle onun yaşına, gelişim düzeyine, yeteneklerine uygun ve gerçekçi değildir, Her işte mükemmelliği ararlar, Evde katı kurallar vardır.

41 Bu Ortamda Yetişen Çocuklar:
Ailesinin beklentilerini çoğu zaman gerçekleştiremeyen çocuk: “ben beceriksizin biriyim”, “aptalım”, “nasıl olsa başaramıyorum, o zaman denememe gerek yok” v.b. gibi değerlendirmeler yapar. Bu durum çocuklarda benlik saygısının azaltır. Çocuğun kendine olan güven duygusunun gelişimini engeller. Ya aşırı hırslı ve atak ya da isteksiz ve çekingendir, İtaatsiz ve isyankardır.

42 SEVGİLİ ANNE-BABA “FENASIN” “ÇİRKİNSİN” “AHMAKSIN” “BİLMİYORSUN”
“YAPAMIYORSUN” BECERİKSİZSİN” BAŞARAMAZSIN” …DEMEYİN… “İYİSİN” “SEVİMLİSiN” “ÇALIŞIYORSUN” “GAYRETLİSİN” “BİLİYORSUN” “YAPIYORSUN” “BAŞARACAKSIN” …. DEYİN….

43 Demokratik Ana-Baba Tutumu
Ana-baba tutumları arasında en sağlıklı ve başarılı olan tutumun demokratik tutum olduğu söylenebilir. Bu tutum çocuğa karşı hoşgörü, güven verici ve destekleyici bir yaklaşımı gerektirir.

44 Demokratik Ana-Babalar;
Çocuklarının; belli sınırlılıklar içerisinde özgürce davranmasına imkan sağlar, hem fiziksel hem de duygusal ihtiyaçlarını gerçekçi biçimde karşılar, Amaçlarına ulaşmasında ona rehberlik eder, Sorunlarına çözüm yolları bulabilmesi için onu cesaretlendirir, Başarılı olması için baskı uygulamaz, Tutarlı bir disiplin uygular, Aşırı koruyucu tutum içine girmeden sevgi ve şefkat gösterir,

45 Bu Ortamda Yetişen Çocuklar:
Kendilerine güvenirler, bu nedenle risk almaktan kaçınmazlar, Sağlıklı ilişkiler geliştirirler, Uyumludurlar, Sorumluluklarının bilincindedirler, Kendini gerçekleştirirler.

46 Çocuklarınız sizi; Ona ve ihtiyaçlarına gösterdiğiniz ilgi, sevgi ve saygılı davranışlarınızla hatırlayacaksa, siz, KESİNLİKLE HARİKA BİR ANNE YA DA BABASINIZ.

47 UYUMSUZ ÇOCUKLAR UYUM Bireyin sahip olduğu sosyal , duygusal, bilişsel v.b özelliklerinin kendi benliği ile ve içinde bulunduğu çevre arasında dengeli bir ilişki kurabilmesi ve sürdürebilmesidir. UYUMSUZ ÇOCUKLAR Kendi benliği ile çevresi arasında dengeli ve etkili iletişim kurma, geliştirme ve sürdürmede güçlük çeken ve bu yüzden gelişimleri sekteye uğrayan ve çevresindekilerin olağan ilişkileri ile düzeltilemeyen davranış kalıplarına sahip olan çocuklara denir.

48 UYUMSUZLUĞUN NEDENLERİ
A- KALITIM B- BEDENSEL NEDENLER İÇ SALGI BEZLERİ, KAZALAR, BEDEN ÖZÜRLERİ, BEYİN ZEDELENMELERİ, SÜREKLİ HASTALIKLAR, BULAŞICI HASTALIKLAR, AŞIRI ŞİŞMANLIK.

49 TEMEL GEREKSİNİMLERDEN YOKSUN EDİLME
FİZYOLOJİK TEMEL GEREKSİNİMLER YEME-İÇME, NEFES ALMA, BARINMA, GİYİNME, DİNLENME, ETKİN OLMA, BEDENSEL EMNİYET.

50 PSİKOLOJİK TEMEL GEREKSİNİMLER
SEVME, SEVİLME, ŞARTSIZ KABUL, AİT OLMA, ÖĞRENME, BAŞARILI OLMA, BAĞIMSIZLIK, PSİKOLOJİK GÜVEN.

51 SOSYAL TEMEL GEREKSİNİMLER
BİR TOPLUMUN ÜYESİ OLMA, STATÜ SAHİP OLMA, ARKADAŞLIK KURMA, SOSYAL GÜVENLİK, BİR İŞE YARAMA İHTİYACI.

52 YANLIŞ EĞİTİM SERTLİK, DAYAK, AŞIRI SEVGİ, AŞIRI KORUMA, İHMAL, KORKU,
GÜVENSİZLİK, TUTARSIZ EĞİTİM, BASKI VE ZORLAMA.

53 UYUMSUZ ÇOCUKLARIN SINIFLANDIRILMASI
A- ANTİSOSYAL DAVRANIŞ SERGİLEYEN ÇOCUKLAR SUÇA YÖNELMİŞ ÇOCUKLAR, KAÇAK ÇOCUKLAR, HIRSIZ ÇOCUKLAR.

54 B- ALIŞKANLIK VE EĞİTİM PROBLEMİ OLAN ÇOCUKLAR
TİK, PARMAK EMME, TIRNAK YEME, GÜNDÜZ RÜYASI GÖRME, YALAN SÖYLEME,

55 C- DUYGUSAL GELİŞİM PROBLEMİ OLAN ÇOCUKLAR
KORKULU ÖFKELİ İNATÇI KAYGILI SİNİRLİ KAPRİSLİ UTANGAÇ DÜŞMANLIK HİSSİ TAŞIYAN KISKANÇ SALDIRGAN GADDAR İTAATSİZ KIRICI

56 HIRSIZ ÇOCUKLAR Zorunlu temel ihtiyaçlarının karşılanmaması,
SEBEPLER Zorunlu temel ihtiyaçlarının karşılanmaması, Çocuklarda mülkiyet fikrinin geliştirilmemesi, Çok şeye sahip olma isteği, Başkalarını sahip olduğu şeylerden mahrum etme, Rüşvet alıp vermek için, Gösteriş yapmak için, Aşağılık duygusunun etkisiyle, Özel bir haz duymak için (kleptoman), Gruba dahil olmak için, Suç sayılan hırsızlık ( kriminal).

57 DÜZELTME VE ÖNLEME Mülkiyet anlayışını kazandırmak,
İhtiyaçlarını zamanında ve yeterince kazandırmak, Çocuklara kendilerine ait dolap temini, Özel eşya sahibi etmek, Başkalarına ait eşya aldıklarında ilk andan itibaren aynı tavır, Böyle bir davranışla karşılaştığınızda telaşlanmamak, dikkat çekmeden uyarmak, Çocukla konuşmak, Derin inceleme yapmak ( ne çalmış?, ne zaman çalmış?, Kime ait?, Çaldığı eşyayı ne yapmış?, ne yapmayı tasarlıyor?, bu kaçıncı çalması? ), Eğer çalma davranışı KLEPTOMAN şeklindeyse bunun basit bir durum olmadığı mutlaka psikolojik yardım alınması gerektiği aileyle paylaşılmalıdır.

58 TIRNAK YEME NEDENLERİ 4 yaşında görülmeye başlar,
Ergenlik çağında artış gösterir, Artışın nedeni “tasvip edilmeme” dir, Ailede bu davranışı gösteren birilerinin olması-taklit, İç yaşamdaki gerginlik ve kaygı belirtisi.

59 ÖNLEMLER Azarlama-cezalandırma psikolojik problemlere zemin hazırlanır, Tırnakların uzatılması yararlı olabilir, Sağlığa zararlı olduğu ifade edilmelidir, Çocuklara eldiven giydirmek, Tırnaklara acı oje sürülebilir, Bu davranıştan men edilmemeli, Çocuk televizyon seyrederken ağzını sakızla ya da yiyecek bir şeylerle meşgul etmek yararlı olabilir, Başarıları mükafatlandırılmalı fakat kısıtlı ve uygun şekliyle yapmalı, Kız çocuklar tırnak bakımına özendirilebilir, Bunun büyük bir problem olmadığı isteyen herkesin bunu aşabileceği şeklinde yaklaşım sergilenmelidir.

60 YALAN SÖYLEME 5 yaşından önce genelleşmemiştir,
13 yalan çeşidi vardır, Hayali Yalanlar, Taklit yalanları, Mübalağa Yalanları, Sosyal yalanlar, Savunma Yalanları, Dikkat Çekme Yalanları, Yüceltilmiş Yalanlar, Zıddına Söylenen Yalanlar, İntikam Yalanları, Menfaat Karşılığı Söylenen Yalanlar, Patolojik Yalanlar, Propaganda Yalanları, Şartlı Yalanlar.

61 ÖNLEMLER ÖNLEMLER Çocukların hatalı davranışlarına karşılık şiddetle yaklaşmamak, Çocuklardan yapamayacakları ya da başaramayacakları şeyleri istememek, Çocuk ve ergenlerin yaşayacakları sorunlara hazırlıklı olun, Kıyaslamayın, “Yalan dolanla mevki sahibi olma” şeklindeki konuşmalardan sakının. Küçük çocuklar yalan söylediklerinde çok üstünde durmayalım. Bunun nedenlerini araştıralım,

62 KORKULU ÇOCUKLAR Korkunun Belirtileri
Korkulu hallerde kalp ve nabız atışları hızlanır, Sindirim organlarının çalışması farklılaşır, Gözler hayretten açılmış haldedir, Nefes alış verişleri düzensizleşir, Dişler gıcırdar ve çatırdar, Sık sık yutkunmalar ve bazı hallerde konuşma sorunları oluşur, Yüzün derisi gerilir.

63 NEDENLERİ Bedensel bozukluklar ve bazı hastalıklar,
Çocukları korkutmalar, Çocuklara korku verici yaşantılar verme, Çocukların kötü örnekler görmeleri, Korkuyu eğitimde etkili bir araç olarak kullanmak, Çocuğun ya da gencin yaşadığı şoklar.

64 ÖNLEMLER Çocukları korkutarak onlara istediğinizi yaptırmayınız,
Çocuklara korku yaratan durumun gerçek durumunu anlatınız, Çocuklara örnek olunuz, Çocukları şok edecek durumlardan koruyunuz, Çocukla korkularını açıkça konuşunuz, Çocuklara korkunç hikayeler, romanlar okutmayınız, korku filmleri seyrettirmeyiniz. Korku yaşantılarınızı abartılı bir şekilde anlatmayınız.

65 ÖFKELİ ÇOCUKLAR Öfke Belirtileri
Öfke halinde adaleler gergindir, yumruklar sıkılmıştır, Yüz ifadeleri sert ve kaşlar çatılmıştır, Bazen ağzı köpürür, Vücudun muhtelif yerlerinde seğirmeler olur, Yüzde kızarma ve sararma görülür, Konuşma düzeni bozulur, Bilinçli hareketler azalır v.b.

66 NEDENLERİ Çocukta görülen bedeni rahatsızlıklar ve kusurlar,
Çocuk ve gençlerin temel ihtiyaçların asgari düzeyde karşılanmaması, Tutarsız ebeveyn ve öğretmen tutumları, Taklit, Haksız ve yersiz cezalar.

67 ÖNLEMLER Temel ihtiyaçlarını zamanında ve yeterince karşılayınız.
Çocuk öfkelendiği zaman “çivi çiviyi söker” felsefesinden kaçınınız. Çocuklarınızın yanında öfkeli davranışlardan kaçınınız. Öfkeyle makul olmayan isteklerini dile getiriyorlarsa onları yerine getirmeyiniz. Haksız cezalar vermeyiniz. Çocukları yargılama ve değerlendirmede adil olunuz. Sosyal faaliyetlere yönlendiriniz. Çeşitli iş ve uğraşlar hazırlayınız ve sık sık değiştiriniz. Öfke, çoğu zaman çocuğun anne-baba veya yakın çevresinin ihmali ve kusuruna bağlıdır. Bunları araştırınız.

68 İNATÇI ÇOCUKLAR NEDENLERİ
3-5 yaşlarında ve ergenlik çağı başlangıçlarında görülen doğal bir gelişim belirtisidir. Çocuğun ihtiyaçlarının zamanında ve düzenli olarak karşılanmaması, İnatçı olmaya zorlayan eğitim metotları, Çocuklarda epilepsi hastalığının bulunması, Çocukların büyüklerinden öç alma arzusu.

69 SİNİRLİ ÇOCUKLAR Sinirlilik Belirtileri Bünyece zayıf olurlar
Dış uyaranlara karşı duyarlıdırlar Ruhsal halleri sürekli değişir Kendilerine karşı çok hassastırlar Grup oyunlarında geçimsizdirler Etkinliklerden çabuk bıkarlar (Akademik etkinliklerde başarısızdırlar) Uykuları derindir. Bünye olarak çok hassastırlar. Beslenme alışkanlıkları yoktur

70 ÖNLEMLER Çocukların gelişim evreleri hakkında bilgi sahibi olmak,
İnatçılığa aynı davranış şekliyle yaklaşmamak, Çocuğun temel ihtiyaçlarını yerinde ve zamanında karşılamak, Şiddetten sakınmak Çocuklar isteklerini normal davranışlar sergilediği zaman yerine getiriniz Tutarlı disiplin uygulayınız İnat anında dikkati başka noktaya çekmeye çalışınız İnatçı davranışı cezalandırmaktan çok araştırınız Örnek olunuz

71 NEDENLERİ Kalıtım Hamilelik döneminin sıkıntılı geçmesi
Çocuğun yaşadığı çevre Aile içi ilişkiler Çocuğun anne babayla aynı odayı paylaşması Anne baba yoksunluğu Uygun olmayan eğitim yöntemleri

72 ÖNLEMLER Tıbbi muayene
Gelişimini engelleyen durumların ortadan kaldırılması Psikolojik yardım almasını sağlamak

73 UTANGAÇ ÇOCUKLAR NEDENLERİ
Çocukların sınırlı sosyal yaşantılara sahip olmaları Çocuklara yapılan yanlış telkinler Çocukların güvensiz olmaları Çocukların küçük hata ya da yanlışlıklarının gereğinden fazla üzerinde durulması ve ayıplanması

74 ÖNLEME Çocukları olabildiğince sosyal ortamlara girmesini sağlayınız,
Hata ya da yanlışlıklarının ayıplanmayınız yada utandırılmayınız, Sosyal ortamda fikirlerini sorunuz ve konuşturunuz.

75 KISKANÇ ÇOCUKLAR GÖRÜLEN DAVRANIŞLAR Çocuksu davranışlar sergilerler.
Uyku problemleri başlar Yapması gereken işleri yapmamaya başlar Çeşitli nedenlerle ağlamalar, bağırmalar ve saldırgan davranışlar gözlenir. Devamlı huzursuzdur ve etrafını da huzursuz etme eğilimleri gösterir.

76 ÖNLEMLER Yeni bir çocuk doğacağı zaman diğer çocukları duruma hazırlayınız Çocukları gereğinden fazla severek şımartmayınız Çocukları tahrik edecek “ Gönül tahtından indin” “Pabucun dama atıldı” gibi sözlerden sakının Eskiden çocuğunuz için aldığınız eşyaları yeni çocuğunuza vermeyin. Çocuklar arasında tercih yapmayın Çocuklarınızı mukayese etmeyin Küçük yaşlarda paylaşıma alıştırın Aralarında kıskançlık yaşayan çocukları birbirleriyle sıkı ilişkiler kurmaya teşvik edin Aşırı kıskançlık sorunu olan çocuklarınız için mutlaka ilgili kimselere başvurunuz.

77 SALDIRGAN ÇOCUKLAR NEDENLER Okul öncesi dönemde sık görülür
Erkek çocuklarda daha fazladır Anne babanın aşırı düşkünlüğüne karşı bir tepkidir İstediklerini yaptırmak için bir çıkış yoludur.

78 ÖNLEMLER Çocuklara karşı saldırgan tavırlar takınmamak
Saldırgan davranışlar karşısında istekler yerine getirilmemeli. Dayakla cezalandırılmamalı Çocuk bu durumdayken tartışmamalı. Sakinleşmesini beklemeli Çocuklara yaşına uygun sorumluluklar verilmeli. Çocukta bu davranışlar başladığında onun enerjisini azaltacak etkinlikler yaptırılmalı Mümkün olduğu kadar grup etkinliklerine yöneltilmeli İhtiyaçları mümkün olduğu kadar yerinde ve zamanında karşılanmalı

79 ALTINI ISLATMA Organik bozukluklar Kalıtım Kardeş kıskançlığı
NEDENLERİ Organik bozukluklar Kalıtım Kardeş kıskançlığı Anne babanın sert davranışları Çocukların duygusal açıdan ihmal edilmeleri Altını ıslatmaya yönelik ağır cezalar verilmesi Çevredekilerin sinirli davranışları ve korkutmaları Derin uyku yaratacak aşırı yorgunluklar Bedensel, sosyal veya psikolojik özrüne karşı duygusal bir tepki Sosyo-ekonomik durum Tuvalet alışkanlığının ihmal edilmesi Sık sık üşütülmesi

80 ÖNLEMLER 3 yaşından sonra hala bu davranış devam ediyorsa doktora götürülmeli, Çocuğun temel bakım ve temizliği ihmal edilmemeli, Çocuklar kendinden küçük kardeşleriyle yatmaya zorlanmamalı, Üşütmemeli, Yeni kardeşi olduğu zaman önceden duruma alıştırılmalı ve ihmal edilmemeli, Çocuk yatmadan korkulu programlar izletmemek, Çocuk bu alışkanlığı zamanında kazanamamışsa onu küçümsememek, Altı kesinlikle bağlanmamalıdır,

81 Bu problem devamlı olmaya başlamışsa;
Yatmadan 1-2 saat önce sulu gıdaları kesmek Araştırmalara göre altını ıslatma gecede 2 defa olmaktadır. Bu zamanların gözetlenip çocuğu o saatlerde ihtiyacı için kaldırmak Çok yorucu etkinliklerden uzak tutmak Dayaktan ve her türlü maddi cezadan korunmalıdır Çocukla durumu hakkında konuşmak ve bunun geçici olduğunu anlatmak Başarılı olacağı etkinliklere yönlendirmek Sosyal faaliyetlere yönlendirilmesi uygun olur

82 HER SORUNUNUN ALTINDA, ONU BESLEYEN NEDENLERDEN OLUŞAN BİR KÖK VARDIR
HER SORUNUNUN ALTINDA, ONU BESLEYEN NEDENLERDEN OLUŞAN BİR KÖK VARDIR.SORUNUN ÇÖZÜMÜ, BU KÖK YA DA KAYNAĞIN YOK EDİLME ÇABASIDIR. BİR SORUNU ÇÖZMEK, ONA YOL AÇMIŞ NEDENLERİ ORTADAN KALDIRMAYA ÇALIŞMAK DEMEKTİR. BİR ANNE-BABANIN “SORUN ÇÖZME KABİLİYETİ”, KARŞILAŞTIKLARI SORUNLARI ÇÖZDÜKÇE GELİŞİR. SORUNLARINI BİLİNÇ VE BİLGİYLE ÇÖZEBİLEN ANNE-BABALAR, HUZUR VE MUTLULUK YOLUNDA GELİŞİR VE SAĞLIKLI BİREYLER YETİŞTİRİRLER.

83 Sevgili anne-babalar daha güzel bir gelecek ve daha sağlıklı çocuklar istiyorsanız BİR IŞIK OLUN, yargıç değil; BİR ÖRNEK OLUN, eleştirmen değil; Ve BUNUN DOĞAL SONUÇLARINA İNANIN!...


"İLETİŞİM Kendimizi anlatma ve karşımızdakini anlama çabası ile sözlü ya da sözsüz olarak kurulan ilişki biçimidir." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları