Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Erdemli Bir Toplum için Mümin Bas ve Faydasız Jslerden Uzak durur

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Erdemli Bir Toplum için Mümin Bas ve Faydasız Jslerden Uzak durur"— Sunum transkripti:

1 Erdemli Bir Toplum için Mümin Bas ve Faydasız Jslerden Uzak durur
İdris YAVUZYİĞİT Müftü /idrisyavuzyigit /idrisyavuzyigit /İdris YAVUZYİĞİT

2 ALLAH VE İNSAN Allah, insanı en mükemmel şekilde yaratmış, ruhundan üfleyerek şereflendirmiş, ona akıl vererek muhatap almış, peygamberler ve kitaplar göndermek suretiyle onu eğitmiştir. İnsan da Semavat ve arzın üstlenmediği bir sorumluluğu üstlenerek yer yüzünde Allah’ın halifesi olmayı hak etmiştir. Böylece insan Allah’ın yarattığı fıtrata uygun yaşamayı hedefleyerek, hayatını yaratanın rızasına mutabık, o’nun emir ve yasakları çerçevesinde yaşamayı gaye edinmiştir.

3 ALLAH VE İNSAN İnsan bu dünya hayatında ya gayeye uygun bir hayat sürecek yada süfli bir hayatı kendisi için seçecektir. Yaratılış maksadını tercih eden insan, Mümin olarak isimlendirilmekte ve kendisinden Kur'an'da örnek olarak zikredilen peygamberlerin ahlak özelliklerine göre yaşaması istenmektedir.

4 KUR’AN’IN TANITTIĞI İNANÇ İNSANLARI
Tarih boyunca İnsanların bir kısmı iman etmiş, bir kısmı inkara yönelmiş veya Allah’a ortak koşmuş, bir kısmı da iman ile küfür arasında bocalayıp durmuştur.

5 KUR’AN’IN TANITTIĞI İNANÇ İNSANLARI
وَقُلِ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكُمْ فَمَنْ شَاءَ فَلْيُؤْمِنْ وَمَنْ شَاءَ فَلْيَكْفُرْ "(Ey Peygamberim!) De ki: Hak Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin…" (Kehf, 18/29) هُوَ الَّذى خَلَقَكُمْ فَمِنْكُمْ كَافِرٌ وَمِنْكُمْ مُؤْمِنٌ "O, sizi yaratandır. Böyle iken kiminiz kâfir kiminiz mümindir…" (Teğâbün, 64/2)

6 BOŞ VE FAYDASIZ İŞLERDEN UZAK DURURLAR

7 ŞÜPHELİ ŞEYLERDEN UZAK DURUR
MÜ’MİNLER, ŞÜPHELİ ŞEYLERDEN UZAK DURUR إنَّ الْحَلَالَ بَيِّنٌ وَإنَّ الْحَرَامَ بَيِّنٌ، وَبَيْنَهُمَا أُمُورٌ مُشْتَبِهَاتٌ لَا يَعْلَمُهُنَّ كَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ، فَمَنِ اتَّقَى اَلشُّبُهَاتِ اِسْتَبْرَأَ لِدِينِهِ وَعِرْضِهِ، وَمَنْ وَقَعَ فِي الشُّبُهَاتِ وَقَعَ فِي الْحَرَامِ، كَالرَّاعِي يَرْعَى حَوْلَ الْحِمَى، يُوشِكُ أنْ يَقَعَ فيهِ. أَلَا وَإنَّ لِكُلِّ مَلِكٍ حِمَى، وإنَّ حِمَى اللّهِ مَحَارِمُهُ. “Şurası muhakkak ki, haramlar apaçık bellidir, helaller de apaçık bellidir. Bu ikisi arasında (haram veya helal olduğu) şüpheli olanlar vardır. İnsanlardan çoğu bunları bilmez. Bu durumda, kim şüpheli şeylerden kaçınırsa, dinini de, ırzını da korumuş olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse harama düşmüş olur, tıpkı koruluğun etrafında sürüsünü otlatan çoban gibi ki, her an koruluğa düşebilecek durumdadır. Haberiniz olsun, her hükümdarın bir koruluğu vardır, Allah'ın koruluğu da haramlarıdır...“ (Buhârî, İman 45, Büyû’ 5; Müslim, Müsâkat ; İbn Mâce, Fiten 14,)

8 Allah da güzel davranışta bulunanları sever”
MÜ’MİNLER, ÖFKEYLE HAREKET ETMEZLER اَلَّذٖينَ يُنْفِقُونَ فِى السَّرَّاءِ وَالضَّرَّاءِ وَالْكَاظِمٖينَ الْغَيْظَ وَالْعَافٖينَ عَنِ النَّاسِ وَاللّٰهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنٖينَ “O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever” (Ali İmran 134)

9 المسلِمُ مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ،
MÜ’MİNLER, ZARAR VERMEZLER المسلِمُ مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ، وَالْمُؤمِنُ مَنْ أمِنهُ الناسُ على دمائهم وأمْوَالِهِمْ "Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden zarar görmediği kimsedir. Mü'min de, halkın, can ve mallarını kendisine karşı emniyette bildikleri kimsedir." (Tirmizî, İman 12, (2629); Nesâî, İman 8, (8, 104, 105))

10 MÜ’MİNLER, ALAY ETMEZLER يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا يَسْخَرْ قَوْمٌ مِنْ قَوْمٍ عَسٰى اَنْ يَكُونُوا خَيْرًا مِنْهُمْ وَلَا نِسَاءٌ مِنْ نِسَاءٍ عَسٰى اَنْ يَكُنَّ خَيْرًا مِنْهُنَّ “Ey müminler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler...” (HUCURÂT suresi 11. ayet)

11 Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?
MÜ’MİNLER, ARKADAN KONUŞMAZ VE GIYBET ETMEZLER يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اجْتَنِبُوا كَثٖيرًا مِنَ الظَّنِّ اِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ اِثْمٌ وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَبْ بَعْضُكُمْ بَعْضًا اَيُحِبُّ اَحَدُكُمْ اَنْ يَاْكُلَ لَحْمَ اَخٖيهِ مَيْتًا فَكَرِهْتُمُوهُ وَاتَّقُوا اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ تَوَّابٌ رَحٖيمٌ “Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.” (Hucurât 12.)

12 “(O kullar), harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler;
MÜ’MİNLER, İSRAF ETMEZLER وَالَّذِينَ إِذَا أَنفَقُوا لَمْ يُسْرِفُوا وَلَمْ يَقْتُرُوا وَكَانَ بَيْنَ ذَلِكَ قَوَاماً. “(O kullar), harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.” ( Furkan, 67)

13 MÜ’MİNLER, HARAM VE HELALE DİKKAT EDERLER فَكُلُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللّٰهُ حَلَالًا طَيِّبًا وَاشْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ اِيَّاهُ تَعْبُدُونَ “Artık, Allah'ın size verdiği rızıktan helâl ve temiz olarak yiyin, eğer (gerçekten) yalnız Allah'a ibadet ediyorsanız, onun nimetine şükredin.” (Nahl 114.)

14 وَالَّذٖينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ
MÜ’MİNLER, İFFETLİDİRLER, GÖZLERİNİ HARAMDAN KORURLAR وَالَّذٖينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ "Ve onlar ki, iffetlerini korurlar." (Müminun 5, Mearic 29) قُلْ لِلْمُؤْمِنٖينَ يَغُضُّوا مِنْ اَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظُوا فُرُوجَهُمْ ذٰلِكَ اَزْكٰى لَهُمْ اِنَّ اللّٰهَ خَبٖيرٌ بِمَا يَصْنَعُونَ …وَقُلْ لِلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ اَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ “(Resûlüm!) Mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır. Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler… ” (Nur 30-31)

15 “Zinaya yaklaşmayın. Zira o, bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur”
MÜ’MİNLER, ZİNA ETMEZLER وَلَا تَقْرَبُوا الزِّنٰى اِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَسَاءَ سَبٖيلًا “Zinaya yaklaşmayın. Zira o, bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur” (İsra 32) اَلزَّانِيَةُ وَالزَّانٖى فَاجْلِدُوا كُلَّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا مِائَةَ جَلْدَةٍ وَلَا تَاْخُذْكُمْ بِهِمَا رَاْفَةٌ فٖى دٖينِ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَلْيَشْهَدْ عَذَابَهُمَا طَائِفَةٌ مِنَ الْمُؤْمِنٖينَ “Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun. ” (Nur 2)

16 KİMSENİN HAKKINI YEMEZLER
MÜ’MİNLER, KİMSENİN HAKKINI YEMEZLER وَيَا قَوْمِ اَوْفُوا الْمِكْيَالَ وَالْمٖيزَانَ بِالْقِسْطِ وَلَا تَبْخَسُوا النَّاسَ اَشْيَاءَهُمْ وَلَا تَعْثَوْا فِى الْاَرْضِ مُفْسِدٖينَ "Ve ey kavmim! Ölçüyü ve tartıyı adaletle yapın; insanlara eşyalarını eksik vermeyin; yeryüzünde bozguncular olarak dolaşmayın." (Hud 85) “Bir kısım insan vardır ki, Allah'ın mülkünden haksız bir surette mal elde etmeye girişirler. Halbuki bu, kıyamet günü onlara bir ateştir." (Buhâri, Hums 7; Tirmizi, Zühd 41, (2375.) فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ وَمَن تَابَ مَعَكَ وَلاَ تَطْغَوْاْ إِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ “Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O yaptıklarınızı hakkıyla görür”. (Hud, 11/112)

17 MÜ’MİNLER, YALAN KONUŞMAZ VE YALAN ŞAHİTLİK YAPMAZLAR وَالَّذٖينَ لَا يَشْهَدُونَ الزُّورَ وَاِذَا مَرُّوا بِاللَّغْوِ مَرُّوا كِرَامًا “(O kullar), yalan yere şahitlik etmezler, boş sözlerle karşılaştıklarında vakar ile (oradan) geçip giderler. ” (Furkan 72) ،... وإِنَّ الْكَذِبَ يَهْدِي إِلَى الفجُورِ وَإِنَّ الفجُورَ يَهْدِي إِلَى النَّارِ ، وَإِنَّ الرَّجُلَ لَيَكْذِبُ حَتَّى يُكتَبَ عِنْدَ اللَّهِ كَذَّاباً “…Yalancılık, yoldan çıkmaya (fücûr) sürükler. Fücûr da cehenneme götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince Allah katında çok yalancı (kezzâb) diye yazılır.” (Buhâri, Edeb, 69)

18 Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve
MÜ’MİNLER, BİR GÜN HESABA ÇEKİLECEĞİNİ BİLİR يَا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ وَاخْشَوْا يَوْمًا لَا يَجْزٖى وَالِدٌ عَنْ وَلَدِهٖ وَلَا مَوْلُودٌ هُوَ جَازٍ عَنْ وَالِدِهٖ شَيْپًا اِنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا وَلَا يَغُرَّنَّكُمْ بِاللّٰهِ الْغَرُورُ "Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ne babanın evlâdı, ne evladın babası namına bir şey ödeyemeyeceği günden (kıyamet gününden) çekinin. Bilin ki, Allah'ın verdiği söz gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve Şeytan, Allah'ın affına güvendirerek sizi yanıltmasın." (Lokman, 33)

19 Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür.
MÜ’MİNLER, BİR GÜN HESABA ÇEKİLECEĞİNİ BİLİR يَوْمَئِذٍ يَصْدُرُ النَّاسُ اَشْتَاتًا لِيُرَوْا اَعْمَالَهُمْ ﴿٦﴾ فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ ﴿٧﴾ وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ ﴿٨﴾ “O gün insanlar amellerini görmeleri (karşılığını almaları) için darmadağınık geri dönüp gelirler. Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür.” (Zilzal, 99/6-8)

20 “Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin
MÜ’MİNLER, KIYAMET GÜNÜNDEN KORKARLAR رِجَالٌ لَا تُلْهٖيهِمْ تِجَارَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَنْ ذِكْرِ اللّٰهِ وَاِقَامِ الصَّلٰوةِ وَاٖيتَاءِ الزَّكٰوةِ يَخَافُونَ يَوْمًا تَتَقَلَّبُ فٖيهِ الْقُلُوبُ وَالْاَبْصَارُ “Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.” (Nur 37)

21 MÜ’MİNLER, ALLAH’IN AZABINDAN KORKARLAR وَلَقَدْ ذَرَاْنَا لِجَهَنَّمَ كَثٖيرًا مِنَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِ لَهُمْ قُلُوبٌ لَا يَفْقَهُونَ بِهَا وَلَهُمْ اَعْيُنٌ لَا يُبْصِرُونَ بِهَا وَلَهُمْ اٰذَانٌ لَا يَسْمَعُونَ بِهَا اُولٰئِكَ كَالْاَنْعَامِ بَلْ هُمْ اَضَلُّ اُولٰئِكَ هُمُ الْغَافِلُونَ “Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.” (Mearic 27-28)

22 MÜ’MİNLER, ALLAH’IN AZABINDAN KORKARLAR وَالَّذٖينَ هُمْ مِنْ عَذَابِ رَبِّهِمْ مُشْفِقُونَ اِنَّ عَذَابَ رَبِّهِمْ غَيْرُ مَاْمُونٍ “Rablerinin azabından korkanlar, ki Rablerinin azabı(na karşı) emin olunamaz.” (Mearic 27-28) وَيَرْجُونَ رَحْمَتَهُ وَيَخَافُونَ عَذَابَهُ اِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ كَانَ مَحْذُورًا “O'nun rahmetini umarlar ve azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı, sakınılacak bir azaptır.” (İsra 57)

23 Allah güzel yapanları sever”.
MÜ’MİNLER, KENDİLERİNİ TEHLİKEYE ATMAZLAR وَاَنْفِقُوا فى سَبيلِ اللّٰهِ وَلَا تُلْقُوا بِاَيْديكُمْ اِلَى التَّهْلُكَةِ وَاَحْسِنُوا اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُحْسِنينَ “Allah yolunda harcayın. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Yaptığınızı güzel yapın; Allah güzel yapanları sever”. (Bakara 195)

24 Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde,
MÜ’MİNLER, GÜNAHTA BİLE BİLE ISRAR ETMEZLER وَالَّذٖينَ اِذَا فَعَلُوا فَاحِشَةً اَوْ ظَلَمُوا اَنْفُسَهُمْ ذَكَرُوا اللّٰهَ فَاسْتَغْفَرُوا لِذُنُوبِهِمْ وَمَنْ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ اِلَّا اللّٰهُ وَلَمْ يُصِرُّوا عَلٰى مَا فَعَلُوا وَهُمْ يَعْلَمُونَ “Yine onlar ki, bir kötülük yaptıklarında, ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe-istiğfar ederler. Zaten günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler.” (Ali İmran 135, bakınız Nisa 31)

25 “Kim (bu) haksız davranışından
MÜ’MİNLER, TÖVBEKARDIRLAR فَمَنْ تَابَ مِنْ بَعْدِ ظُلْمِهٖ وَاَصْلَحَ فَاِنَّ اللّٰهَ يَتُوبُ عَلَيْهِ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَحٖيمٌ “Kim (bu) haksız davranışından sonra tevbe eder ve durumunu düzeltirse şüphesiz Allah onun tevbesini kabul eder. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Maide 39, bakınız Nûr 31)

26 ثُمَّ لَتُسْپَلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّعٖيمِ
MÜ’MİNLER, HESABA ÇEKİLECEĞİNİ UNUTMAZ ثُمَّ لَتُسْپَلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّعٖيمِ “Nihayet o gün (dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz.” (Tekasür 8)


"Erdemli Bir Toplum için Mümin Bas ve Faydasız Jslerden Uzak durur" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları