Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Bugün neler öğreneceğiz?

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Bugün neler öğreneceğiz?"— Sunum transkripti:

1 Bugün neler öğreneceğiz?
Ders : Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Sınıf : 7 Öğrenme Alanı : KUR’AN VE YORUMU Ünite : KUR’AN’DA AKILVE BİLGİ Süre : = 80 dakika Konular : 1- Bilgi taassubu önler 2- I.yazılı Kazanımlar : 1-Taassubun anlamını açıklar 2-Taassubun zararlarını açıklar 3-Doğru bilginin kişiyi taassuba düşmekten korumadaki önemini fark eder.

2 Taassup (bağnazlık) nedir?
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM DERSE HAZIRLIK SORULARI Taassup (bağnazlık) nedir? (Taassubun anlamını sözlükten bulunuz.) Bilgi, taassubu (bağnazlığı) nasıl önler?

3 (bilgi sahibi olmaksızın) körü körüne aşırı derecede bağlanıp
Taassup (bağnazlık): Bir düşünceye (fikre), bir inanca (bilgi sahibi olmaksızın) körü körüne aşırı derecede bağlanıp başka düşünce ve inançlara saygılı davranmamaya denir. Taassup (bağnazlık), dini konularda olabileceği gibi, başka konularda da olabilir. Örneğin; günlük yaşantıda ve ilmi konularda, yönetim anlayışlarında, vb.

4 Taassup (bağnazlık) şu şekillerde olabilir:
Başkalarının inanç, düşünce (fikir) ve görüşlerine saygı göstermemek Diğer görüşlerin doğru ve gerçeklik payı olabileceğini kabul etmemek Sadece kendi düşüncelerini doğru, kesin ve tartışılmaz olarak kabul etmek Kendi fikir, kanaat ve inançlarını zorla başkalarına kabul ettirmeye çalışmak

5 Bağnazca davranışlara
neler sebep olabilir?

6 Bağnazca davranışlara bilgisizlik ve
körü körüne başkaların taklit etmek sebep olabilir.

7 Taassubun (bağnazlığın) bireysel ve toplumsal
zararları neler olabilir?

8 Taassubun en önemli nedeni cahilliktir.
Cahillik, taklide; taklit de bağnazlığa götürür. Cahil (bilgisiz) kişiler, başkalarından gördükleri ve duyduklarıyla kendi inanç ve davranışlarını oluştururlar. İnanç ve düşüncelerini, davranışlarını bilim ve akılla temellendirmezler. Bu durum insanı bilinçsizce ve körü körüne inanmaya ve taklide götürür. Dini konularda da bilgisizce yapılan taklit bağnazlığa götürür.

9 Cahil insanlar, başkalarının (doğru davranışlarını taklit ettiği gibi,) yanlış davranışlarını da doğru kabul eder ve taklit eder. Taklit, bilgi düzeyi yetersiz insanların, (kendileri bir şey üretemedikleri için) başkalarının etkisi altında kalmalarına yol açar. Taklit, kolaycılığa ve tembelliğe götürür. İnatçılık, aşırı taraftarlık, başkalarına karşı üstünlük ve farklı görüşlere tahammülsüzlük, başkalarının haklarını yok sayma gibi sonuçlara yol açabilir.

10 Dini bilgileri yetersiz olan insanlar geçmişin örf ve âdetlerini taklit eder.
Hurafe ve batıl inançlar taklit sonucu ortaya çıkar. Müslümanlar arasında geçmişin örf ve âdetlerini körü körüne taklit sonucunda hurafe ve batıl inançlar çıkmıştır. Ağaçlara bez bağlayarak dilek tutulması, türbelerde mum yakılması gibi yanlış uygulamalar bilgisizlik ve taklidin sonucudur.

11 Kur’an, örnek almayı önerir
ama bilinçsizce taklit etmeyi asla uygun görmez. İslâm’ın ilk dönemlerinde Mekkeliler, Hz.Muhammed’e atalarının inanç ve uygulamalarından vazgeçemeyeceklerini söylediklerinde Yüce Allah (Bakara suresinin 170. ayetinde); “Onlara (müşriklere): Allah’ın indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar, “Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız.” dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler?” buyurarak bu tutumlarının yanlışlığını açıklamıştır. Mekkelilerin atalarını bilinçsizce taklit etmelerini kınamıştır.

12 Kıssadan Hisse Zavallı karga kendi yürüyüşünü de unutmuş.
Karganın biri seke seke yürüyen güzel bir keklik görmüş. Kekliğin güzelliğine ve alımlı yürüyüşüne hayran olmuş. Sürekli kekliği izlemeye başlamış. Tek gayesi keklik gibi olmakmış. Keklik bu durumdan rahatsız olmaya başlamış ve “Ne kadar benzerse benzesin, hiçbir şey aslı gibi olamaz. Çaban boşunadır. Bu durumdan vazgeç.” demiş. Fakat karga bir türlü vazgeçmemiş ama keklik gibi incelikli yürümeyi de öğrenememiş. Zavallı karga kendi yürüyüşünü de unutmuş. Herkese karşı gülünç duruma düşmüş.

13 İslâm dini, körü körüne taklidi hoş görmez.
İslâm dini, taklidi ve taassubu ortadan kaldırılması için, okumayı, araştırmayı, düşünmesi ve sorgulamayı teşvik etmiştir. Düşünen, sorgulayan ve araştıran insan ön yargıdan uzaklaşır. Kişi, doğru bilgiye sahip olduğu zaman başkalarının düşünce ve davranışlarını taklit etmez Bir düşünceyi, inancı araştırıp anlayarak kabullenir Bu şekilde bilinçli davranışlar gelişir.

14 Cumhuriyetin kurucusu Atatürk, dinin yozlaştırılmasına ve
istismar edilmesine, dinin maddi veya siyasi çıkar elde etmek için kullanılmasına karşı çıkmıştır.

15 Bizim ve sizin mücadele edeceğimiz ve ettiğimiz bu kimselerdir.”
Atatürk, bu konuyla ilgili bir konuşmasında şunları söylemiştir. “Dinden maddi çıkar sağlayanlar, alçak kişilerdir. İşte biz bu duruma karşıyız ve buna izin vermiyoruz. Bu gibi DİN ticareti yapan kimseler, saf ve masum halkımızı aldatmışlardır. Bizim ve sizin mücadele edeceğimiz ve ettiğimiz bu kimselerdir.” Durmuş PAYAS

16 Atatürk, “Taassup cahilliğe dayanır
Atatürk, “Taassup cahilliğe dayanır. Bundan dolayı, taassubu olan cahildir. İlim mutlaka cahilliği yener, o hâlde halkı aydınlatmak lâzımdır.” demiştir. Atatürk bu sözü ile ne ifade etmektedir?

17 Tamamlayalım 83.sayfa Aşağıdaki ifadeyi sebep-sonuç ilişkisi kurarak tamamlayınız. Bilgi taassubu önler. Çünkü; insan kendi düşüncelerini değerlendirir. …………………………………………… ……………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………

18 Doğru bilgi, kişiyi taassuba düşmekten korur.
Atatürk, dinin istismarına ve taassuba her zaman karşı çıkmıştır. Taassubun ortadan kaldırılması ve bunun için de eğitime önem verilmesi gerektiğini belirtmiştir.

19 Din doğru öğretilmezse toplumda hurafe ve batıl inançların artacağını, cahilliğin, taklidin ve taassubun yaygınlaşacağını iyi bilen Atatürk, insanların dini doğru öğrenecek kurum ve görevlilerin olması gerektiğini şu sözüyle belirtmiştir: “Nasıl ki her hususta yüksek meslek ve ihtisas sahipleri yetiştirmek gerekli ise dinimizin gerçek felsefesini inceleyecek, araştıracak, bilimsel ve teknik olarak telkin kudretine sahip olacak, seçkin ve gerçek din bilginlerini yetiştirecek, yükseköğretim kurumlarına sahip olmalıyız.”

20 Mustafa Kemal Atatürk, İslâm dininin bilime ve öğrenmeye verdiği önemi pek çok sözünde dile getirmiş, İslâm dininin bu konuda kadın-erkek ayrımı yapmadığını; “…Bizim dinimiz hiçbir zaman kadınların erkeklerden geri kalmasını istememiştir. Allah’ın emrettiği şey, Müslüman erkeğin ve Müslüman kadının beraber olarak bilim ve bilgi kazanmasıdır…” sözüyle vurgulamıştır.

21 “Hepimiz eşitiz ve dinimiz hükümlerini eşit olarak öğrenmeye mecburuz
“Hepimiz eşitiz ve dinimiz hükümlerini eşit olarak öğrenmeye mecburuz. Her kişi dinini, din işlerini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası da okuldur.” demiştir. (1923)

22 “Müslümanların toplumsal hayatında, hiç kimsenin özel bir sınıf olarak varlığını korumaya hakkı yoktur. Kendilerinde böyle bir hak görenler, dini hükümlere uygun hareket etmiş olmazlar. Bizde ruhbanlık (özel din adamları sınıfı) yoktur. Hepimiz eşitiz.” demiştir. (1923)

23 Atatürk İslâm diniyle ilgili görüş ve düşüncelerini pek çok konuşmalarında dile getirmiştir. Bir konuşmasında; “Bizim dinimiz akla en uygun ve en tabii bir dindir ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur.” demiştir (1923)

24 Bir şey akıl ve mantığa, milletin çıkarına,
Diğer bir konuşmasında da “Bizim dinimiz için herkesin elinde bir değer ölçüsü vardır. Bu değer ölçüsü ile her hangi bir şeyin bu dine uygun olup-olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz. Bir şey akıl ve mantığa, milletin çıkarına, İslâm’ın çıkarına uygunsa kimseye sormayın. O şey dine de uygundur.” demiştir. Durmuş PAYAS

25 Örneğin Atatürk dinimiz ile ilgili bir sözünde;
ATATÜRK, İSLAM DİNİNDEN VE PEYGAMBERİMİZDEN ÖVGÜYLE SÖZ ETMİŞTİR. Örneğin Atatürk dinimiz ile ilgili bir sözünde; “Dinimize, bizzat gerçeğe nasıl inanı yorsam, ona da öyle inanıyorum. Bilince ters, ilerlemeye engel hiçbir şey kapsamıyor.” demiştir. Durmuş PAYAS

26 Atatürk, Peygamberimiz hakkında da şu övgü dolu ifadeleri kullanır :
“O (Hz.Muhammed), Allah’ın birinci ve en büyük kuludur. Onun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir, fakat sonsuza kadar o, ölümsüzdür.” demiştir. Durmuş PAYAS

27 O’nun peygamberliğinin en kuvvetli delili, işte bu savaştır.”
Bedir Savaşının galibi olan peygamberimizi överken de; “Hz.Muhammed(s.a.v) in bir avuç Müslümanla, mahşer gibi kalabalık ve alabildiğine zengin Kureyş ordusuna karşı Bedir Meydan Muharebesinde kazandığı zafer, fani insanların işi değildir. O’nun peygamberliğinin en kuvvetli delili, işte bu savaştır.” Durmuş PAYAS

28 1-Bağnaz insan, dış dünyaya kapalıdır.
başkalarının duygu ve düşüncelerine saygı göstermez. 2-Bağnaz insan, taklitçi olduğu için başkalarının aklıyla hareket eder. 3-Bağnaz insan, taklitçi olduğu için batıl inanç ve hurafelere inanır. 4-Bağnaz insan, yeniliklere karşı çıkar. 5-Bağnaz insan, yeni şeyler öğrenmez, araştırmaz ve kendini geliştirmez. 1-Toplumda hoşgörü ortamı zedelenir. 2-Toplumda saygı-sevgi kalmaz. 3-Toplumun barış ve huzuru bozulur. 4-Toplum tembelleşir ve bilimsel gelişmeler olmaz. 5-Toplumda hakka-hukuka saygı kalmaz. 6-Toplumda inatçılar ve fanatikler çoğalır.

29 OKUMA METNİ ATATÜRK VE DİN 86.sayfa Atatürk’ün sağlığında onun yakın çevresinde olan ve çeşitli devlet görevlerinde bulunan Münir Hayri Egeli, başından geçen bir olayı şöyle anlatır: Bir gün Atatürk’ün arkadaşlarından biri: -Efendim, Münir Hayri namaz kılar, der. (Şimdi, Atatürk’ün yanından kovulacağımı düşünen bu kişiler sevindiler ve gülüştüler.) Atatürk’le aramızda şu konuşma geçti: -Sahi mi? -Evet Paşam. -Niçin namaz kılıyorsun? -Hiç! Yalnızca namaz kılınca içimde bir huzur hissediyorum. Atatürk az önce gülenlere döndü. -Bir gemide batma tehlikesinde olsanız, hiçbir ümidiniz kalmasa ne diye haykırırsınız? Herhâlde yetiş Gazi demezsiniz, Allah dersiniz. Bundan doğal ne olabilir? Sonra bana dönerek şöyle dedi: -Dünyadaki işlerine zarar getirmemek koşuluyla namazını kıl, heykel de yap, resim de…” Görülüyor ki Atatürk, dine değil dinin kötüye kullanılmasına karşıydı. O, İslâm dininin evrenselliğini dünya işleriyle ilgisinde değil; iman ve ahlâk ilkelerinde, insanlığı kucaklayışında buluyordu. Ona göre dinin yeri kişinin vicdanıydı.

30 DEĞERLENDİRME 1-Taassup nedir? 2-Bilgi taassubu nasıl önler?

31 SONRAKİ DERSE HAZIRLIK
1- IV.ünitenin değerlendirme soruları yaplacak. 2-İçki, kumar ve sigara ile ilgili slogan bulunacak ve bunların zararları ile ilgili resim bulunarak poster hazırlanacak. EV ÖDEVİMİZİ YAZALIM


"Bugün neler öğreneceğiz?" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları