Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

GÜLÇİÇEK HATUN KIZ ANADOL İMAM HATİP LİSESİ ARAPÇA DİL BİLGİSİ SUNUMU MEF’ÛLU MUTLAK.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "GÜLÇİÇEK HATUN KIZ ANADOL İMAM HATİP LİSESİ ARAPÇA DİL BİLGİSİ SUNUMU MEF’ÛLU MUTLAK."— Sunum transkripti:

1 GÜLÇİÇEK HATUN KIZ ANADOL İMAM HATİP LİSESİ ARAPÇA DİL BİLGİSİ SUNUMU MEF’ÛLU MUTLAK

2 1- MEFULU MUTLAK اَلْمَفْعُولُ الْمُطْلَقُ Mef’ûl-i Mutlak, fiilden sonra gelir. Fiilin manasını Te’kîd etmek (kuvvetlendirmek), Nev’ini (çeşidini) bildirmek ve Adedini (sayısını) bildirmek için fiil ile aynı kökten gelen masdardır. harf-i cer almaz.

3 MEF’ÛLU MUTLAKI İNCELEYECEK OLURSAK: A) TE’KID (KUVVETLENDIRMEK) IÇIN - لِلتَّأْكِيدِ Fiilin masdarı tekrar edilir. fiilin mânasını kuvetlendirir. (türkçe’ye muhakkak, şüphesiz, gerçekten, çok, iyice, öyle ki gibi tercüme edilir.) ÖRNEK: كَسَرَ اْلوَلَدُ الزُّجَاجَ كَسْرًا Çocuk bir camı kırdı ki! نَامَ الرَّجُلُ اْلمُتْعَبُ نَوْمًا Yorgun adam öyle uyudu ki! أَكَلَ اْلجَائِعُ أَكْلاً Aç öyle yedi ki! نَامَ الْوَلَدُ نَوْمًا Çocuk gerçekten (çok) uyudu. وَكَلَّمَ اللّٰهُ مُوسٰى تَكْلِيماًۚ Ve Allah Musa ile gerçekten konuştu.

4 MEF’ÛLU MUTLAKI İNCELEYECEK OLURSAK: A) TE’KID (KUVVETLENDIRMEK) IÇIN - لِلتَّأْكِيدِ Fiilin masdarı tekrar edilir. fiilin mânasını kuvetlendirir. (türkçe’ye muhakkak, şüphesiz, gerçekten, çok, iyice, öyle ki gibi tercüme edilir.) ÖRNEK: كَسَرَ اْلوَلَدُ الزُّجَاجَ كَسْرًا Çocuk bir camı kırdı ki! نَامَ الرَّجُلُ اْلمُتْعَبُ نَوْمًا Yorgun adam öyle uyudu ki! أَكَلَ اْلجَائِعُ أَكْلاً Aç öyle yedi ki! نَامَ الْوَلَدُ نَوْمًا Çocuk gerçekten (çok) uyudu. وَكَلَّمَ اللّٰهُ مُوسٰى تَكْلِيماًۚ Ve Allah Musa ile gerçekten konuştu.

5 MEF’ÛLU MUTLAKI İNCELEYECEK OLURSAK: Görüldüğü gibi, كَسْرًا ، نَوْمًا ، أَكْلاً masdarları, bütün masdarlar gibi isimdirler. olduğunu bildiren işi tekid (kuvvetlendirme) etmekte, fiilin olduğunu, kuvvetli bir şekilde ifade etmektedirler. Bu cümlelerdeki كَسْرًا ، نَوْمًا ، أَكْلاً masdarlarının herbiri, tekid için kullanılmış mef’ûlu mutlak (اَلْمَفْعُولُ الْمُطْلَقُ) dur. NOT: Te’kîd için gelen Mef’ûlu Mutlak; A)- Masdar olur. B)- Dâima müreddir.

6 MEF’ÛLU MUTLAKI İNCELEYECEK OLURSAK: UYARı: Manayı daha da kuvvetlendirmek (tekid) için, masdar bir daha tekrar edilir. ÖRNEK: إِذَا دُكَّتِ الأَرْضُ دَكًّا دَكًّا Dünya, param parça olduğu zaman.

7 YUKARDA Kİ CÜMLELERİN İRABLARINI ŞU ŞEKİL YAPABİLİRİZ: كَسَرَ الوَلَدُ الزُّجَاجَ كَسْرًا Çocuk camı gerçekten kırdı. كَسَرَ: فِعْلُ مَاضٍ مَبْنِيٌّ عَلَى الفَتْحِ الوَلَدُ: فَاعِلٌ مَرْفُوعٌ بِالضَّمَّةِ الزُّجَاجَ: مَفْعُولٌ بِهِ مَنْصُوبٌ بِالفَتْحَةِ كَسْرًا: مَفْعُولٌ مُطْلَقٌ لِلتَّأْكِيدِ

8 YUKARDA Kİ CÜMLELERİN İRABLARINI ŞU ŞEKİL YAPABİLİRİZ: نَامَ الرَّجُلُ المُتْعَبُ نَوْمًا Yorgun adam öyle uyudu ki! نَامَ: فِعْلٌ مَاضٌ مَبْنِيٌّ عَلَى الفَتْحِ الرَّجُلُ: فَاعِلٌ مَرْفُوعٌ بِالضَّمَّةِ المُتْعَبُ: نَعْتٌ لِلرَّجُلِ مَرْفُوعٌ بِالضَّمَّةِ نَوْمًا: مَفْعُولٌ مُطْلَقٌ لِلتَّأْكِيدِ

9 YUKARDA Kİ CÜMLELERİN İRABLARINI ŞU ŞEKİL YAPABİLİRİZ: أَكَلَ الجَائِعُ أَكْلاً Aç öyle yedi ki! أَكَلَ: فِعْلٌ مَاضٍ مَبْنِيٌّ عَلَى الفَتْحِ الجَائِعُ: فَاعِلٌ مَرْفُوعٌ بِالضَّمَّةِ أَكْلاً: مَفْعُولٌ مُطْلَقٌ لِلتَّأْكِيدِ

10 B) Nev’ini (Çeşidini) belirtmek için - لِبَيَانِ النَّوْعِ Fiilinin nasıl meydana geldiğini ve nev’ini bildirir. türkçe’ye gibi, şeklinde, aynen, tıpkı, tam... diye tercüme edilir. ÖRNEKLER: ضَرَبَهُ ضَرْبَ الظَّالِمِ Onu, zalimin döğdüğü gibi döğdü. ضَرَبَهُ صَرْبَ المُؤَدِّبِ Onu, terbiye edenin döğüşü ile döğdü. Sadece ضَرَبَهُ denirse, "onu döğdü" demektir, "döğmek" fiilinin işlendiği anlaşılır, "nasıl" döğdüğü anlaşılmaz. ilk cümlede, zalim nasıl döğerse, öyle döğdü, manası vardır, ikinci cümlede ise, terbiye etmek için nasıl döğülürse, döğme fiilinin de öyle yapıldığı anlaşılır. ضَرْبَ kelimesi her iki cümlede de mutlak mefuldur, mansuptur, muzaftır, kendinden sonra gelen الظَّالِمِ ve المُؤَدِّبِ isimleri ise muzafun ileyhdir.

11 B) Nev’ini (Çeşidini) belirtmek için - لِبَيَانِ النَّوْعِ يَنَامُ المَرِيضُ نَوْمًا هَادِئًا Hasta sakin bir uyku uyuyor. Bu cümlede de, hastanın uyuma fiilini nasıl işlediğini anlatan نَوْمًا ، هَادِئًا (sakin bir uyku), Mef’ulu Mutlaktır, çeşit anlatmaktadır. NOT: Nev’ini bildiren Mef’ûlu Mutlak genellikle sıfat veya izâfet terkîbi halinde gelir.

12 KLASİK USULDE, CÜMLENİN İRABI YAPILIRKEN, ŞÖYLE DENİR: يَنَامُ المَرِيضُ نَوْمًا هَادِئًا Hasta sakin bir uyku uyuyor. يَنَامُ: فِعْلٌ مُضَارِعٌ مَرْفُوعٌ بِالضَّمَّةِ المَرِيضُ: فَاعِلٌ مَرْفُوعٌ بِالضَّمَّةِ نَوْمًا: مَفْعُولٌ مُطْلَقٌ هَادِئًا: صِفَةٌ لِ نَوْمًا

13 KLASİK USULDE, CÜMLENİN İRABI YAPILIRKEN, ŞÖYLE DENİR: فَتَحَ الرَّجُلُ البَابَ فِتْحَةَ اللِّصِّ Adam, kapıyı hırsız açışıyla açtı. نَظَرَ إِلَيْهِ نِظْرَةَ الغَضُوبِ Ona, kızgın kimsenin bakışıyla baktı. خَافَ خَوْفَ الجَبَانِ Korkağın korkuşuyla korktu. إِذَا زُلْزِلَتِ الأَرْضُ زِلْزَالَهَا Yer şiddetli bir depremle sarsıldığı zaman.

14 C) Adedini (Sayısını) belirtmek için لِبَيَانِ العَدَدِ Fâilin yaptığı işin sayısnı betirtir. Türkçe’ye kere, defa diye tercüme edilir. ÖRNEKLER: أَكَلَ المَرِيضُ أَكْلَةً Hasta bir defa yemek yedi. Cümlesinde أَكْلَةً kelimesi mutlak mefuldur, hastanın yaptığı yeme işinin sayısını belirtmektedir. أَكَلَ المَرِيضُ ثَلاَثَ أَكْلاَتٍ Hasta üç defa yedi. Cümesinde, hastanın kaç defa yediğini anlatan ثَلاَثَ kelimesi mutlak mefuldur, muzafdır, أَكْلاَتٍ muzafun ileyhtir.

15 C) Adedini (Sayısını) belirtmek için لِبَيَانِ العَدَدِ دَقَّ الخَادِمُ الجَرَسَ دَقَّتَيْنِ Hizmetçi zili iki defa çaldı. Cümlesinde دَقَّتَيْنِ kelimesi mutlak mefuldur. سَجَدَ المُسْلِمُ سَجْدَتَيْنِ Müslüman iki secde yaptı. Cümlesinde سَجْدَتَيْنِ kelimesi mef’ulu mutlaktır. سَجَدَ المُسْلِمُ أَرْبَعَ سَجَدَاتٍ Müslüman dört secde yaptı. Cümlesinde سَجَدَاتٍ kelimesi mef’ulu mutlaktır.

16 C) Adedini (Sayısını) belirtmek için لِبَيَانِ العَدَدِ يَفْرَحُ الصَّائِمُ فَرْحَتَيْنِ : فَرْحَةً عِنْدَ فِطْرِهِ وَ فَرْحَةً عِنْدَ دُخُولِهِ الجَنَّةَ Oruçlu iki defa sevinir: bir sevinç iftar ederken, bir sevinç cennete girerken. Cümlesinde فَرْحَتَيْنِ ، فَرْحَةً ، فَرْحَةً kelimeleri mef’ulu mutlaktır. زُرْتُ المَرِيضَ ثَلاَثَ زِيَارَاتٍ Hastayı üç defa ziyaret ettim. Cümlesinde ثَلاَثَ kelimesi mef’ulu mutlaktır.

17 2- Mef’ûlu Mutlak olarak kullanılan masdar bazan hazfedilir, sıfatı onun yerine geçer: ÖRNEKLER: فَلِيَضْحَكُوا قَلِيلاً وَ لِيَبْكُوا كَثِيرًا Az gülsünler, çok ağlasınlar. كَثِيرًا ve قَلِيلاً sıfatları, hazfolunmuş MEF’ÛLU MUTLAK ضَحِكًا ve بُكَاءً 'in naibidirler. جَرَى الكَلْبُ سَرِيعًا Köpek hızlı koştu. Cümlesindeki سَرِيعًا sıfatı, hazfolunmuş olan MEF’ÛLU MUTLAK جَرْيًا ' in yerine geçmiştir. yani جَرَى الْكَلْبُ جَرْيًا سَرِيعًا demektir. فَكَّرْتُ فِى هَذِهِ الْمَسْأَلَةِ كَثِيراً Bu meseleyi çok düşündüm. Cümlesindeki كَثِيراً sıfatı, hazfolunmuş olan MEF’ÛLU MUTLAK تَفْكِيراً ' in yerine geçmiştir. yani فَكَّرْتُ فِى هَذِهِ الْمَسْأَلَةِ تَفْكِيراً كَثِيراً demektir.

18 3- Aynı kökten değişik masdardan yapılır: ÖRNEKLER: اِصْطَبَرْتُ صَبْراً * اِصْطَبَرْتُ اِصْطِبَاراً. Çok sabrettim. سَفَرْتُ سَفَراً * سَافَرْتُ مُسَافَرَةً. İyi bir yolculuk yaptık.

19 4- Semâi Mef’ûlu Mutlaklar da vardır: لَبَّيْكَ ؛ سُبْحَانَ اللهِ ؛ رُوَيْداً ؛ جِدّاً ؛ شُكْراً ؛ أَيْضاً ؛ مَثَلاً ؛ حَمْداً ؛ عَفْواً ؛ حَقّاً ؛ هَنِيئاً ؛ جَيِّداً

20 6 - كُلٌّ ve بَعْضٌ kelimeleri masdara muzaaf olarak: ÖRNEKLER: فَلاَ تَمِيلُوا كُلَّ المَيْلِ Tamamen meyletmeyin. كُلَّ kelimesi Mefulu Mutlakın yerine geçe. عَزَمَ الشَّبُّ كُلَّ العَزْمِ Genç bütün bütüne azmetti. كُلَّ kelimesi Mefulu Mutlakın yerine geçe. نَفَعَهُ النُّصْحُ بَعْضَ النَّفْعِ Nasihat ona biraz yaradı. بَعْضَ kelimesi Mefulu Mutlakın yerine geçe. سَخِطَ بَعْضَ السَّخَطِ Biraz kızdı. بَعْضَ kelimesi Mefulu Mutlakın yerine geçe.

21 Mutlak meful olarak, rubai fiilin mastarı yerine sulasi fiilin masdarı kullanıldığı olur: ÖRNEKLER: أَعْطَى الغَنِيُّ الفَقِيرَ عَطَاءً جَزِيلاً Zengin, fakire birçok ihsanda bulundu. عَطَاءً kelimesi masdar olarak gelmiştir. سَافَرَ صَاحِبُنَا سَفَرًا مُتْعِبًا Arkadaşımız yorucu bir yolculuk yaptı. سَفَرًا kelimesi masdar olarak gelmiştir.

22 Bazı mastarlar, kendilerinden önce fiil bulunmadığı halde Mef’ûlu Mutlak olarak kullanılırlar. Bu çeşit mastarların kuralı yoktur. İşitilerek bilinirler, semaidirler: ÖRNEKLER: مَعَاذَ اللَّهِ - أَعُوذُ بِاللَّهِ مَعَاذًا Allah korusun! Allah’a sığınırım! مَعَاذًا - مَعَاذً kelimelerin masdar oldukları işitilerek bilinir. سُبْحَانَ اللَّهِ Allah, her türlü eksiklikten münezzehtir. – Allah’ı, her türlü eksiklikten tenzih ederim. سُبْحَانَ kelimesi masdar olduğu işitilerek bilinir. شُكْرًا Teşekkür ederim.

23 Bazı mastarlar, kendilerinden önce fiil bulunmadığı halde Mef’ûlu Mutlak olarak kullanılırlar. Bu çeşit mastarların kuralı yoktur. İşitilerek bilinirler, semaidirler: سَمْعًا وَ طَاعَةً Başüstüne حَمْدًا Hamdolsun عَفْوًا Affedersiniz هَنِيئًا Afiyet olsun حَقًّا Gerçekten حُبًّا وَ كَرَامَةً لَكَ Senin şerefine, Senin hatırın için memnuniyetle مَرْحَبًا Hoş geldiniz لَبَّيْكَ Emrine, Davetine tekrar tekrar uydum (yani: أُلَبِّيكَ تَلْبِيَةً بَعْدَ تَلْبِيَةٍ demektir.)

24 HAZIRLAYAN MUSTAFA GÜLEÇ GÜLÇİÇEK HATUN KIZ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ MESLEK DERSLERİ ÖĞRETMENİ 16.01.2016


"GÜLÇİÇEK HATUN KIZ ANADOL İMAM HATİP LİSESİ ARAPÇA DİL BİLGİSİ SUNUMU MEF’ÛLU MUTLAK." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları