Yrd. Doç. Dr. V. SEFA FUAT HEKİMOĞLU OKT. SEDAT GENCER VI. HAFTA KONGRELER Yrd. Doç. Dr. V. SEFA FUAT HEKİMOĞLU OKT. ADNAN MUHACİR OKT. SEDAT GENCER VI. HAFTA
Kulaklık, not defteri, kalem vb. ders materyallerinizi hazır ediniz.
İÇİNDEKİLER 1. Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya Geçmesi 2. Havza Genelgesi 3. Amasya Genelgesi 4. Erzurum Kongresi 5. Sivas Kongresi 6. Amasya Görüşmeleri 7. Temsil Heyetinin Ankara’ya Gelmesi
KAZANIMLAR: Mustafa Kemal’in Samsun’dan Ankara’ya uzanan güzergahının öğrenilmesi. Havza ve Amasya Genelgelerinin Türk Tarihi açısından öneminin kavranması. Temsil Heyeti’nin Kurtuluş Savaşındaki yeri hakkında görüş sahibi olunması.
MUSTAFA KEMAL’İN İSTANBUL’A GELİŞİ VE ÇALIŞMALARI --İtilaf Devletleri’nin 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra Anadolu’yu işgale başlaması, Mustafa Kemal’i Türk milletinin içine düştüğü bu kötü durum karşısında harekete geçirmiştir. -- Mondros Ateşkes’i imzalandığı sırada Adana’da Yıldırım Orduları Komutanı iken halkı işgallere karşı mücadeleye davet etmiş, ayrıca burada Ali Fuat Paşa ile de görüşerek mücadelenin gerekliliği üzerinde bir kez daha durmuştur. -- Merkezden çağrılması üzerine İstanbul’a gelen Mustafa Kemal, işgal donanmalarını gördüğünde “Geldikleri gibi giderler” diyerek millî mücadelenin başlatılması gerektiğini ve buna olan inancını net olarak ortaya koymuştur.
Mustafa Kemal Anadolu’ya geçmeden önce geldiği İstanbul’da; -- Düşüncelerini yaymak için Fethi Bey ile birlikte Minber gazetesini çıkarmıştır. --Meclis içerisinde güç kazanmaya çalışmıştır. -- Padişah Vahdettin ile görüşmüştür. -- Tevfik Paşa Hükûmeti’nin güvenoyu almasını önlemeye çalışmıştır. -- Mustafa Kemal tüm bu çalışmalarına rağmen İstanbul’da bir şey yapamayacağını anlamış ve bir an önce Anadolu’ya geçmeye karar vermiştir.
MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN ANADOLU’YA GEÇMESİ Yunanistan’ın Mütareke sonrasında Doğu Karadeniz’de Rum nüfusu çoğaltma ve Türkleri yerinden etme çalışmalarına hız verdiği bir dönemde, Pontus Devletini kurma faaliyetleri, bölgedeki Türklerin silahlanarak savunmaya geçmelerine yol açmıştı.
Bu faaliyetler Avrupa basınına, Türklerin Rumları katlettiği şeklinde yansıtılmıştır. Bunun üzerine 1919 yılı Nisan ayında İngiliz Amiral Calthorpe, Damat Ferit Paşa’ya, Rumların tehdit altında olduğunu, Mondros’un hükümlerinin uygulanmadığını bildirmiş ve durumun derhal sona erdirilmesini istemiştir.
Osmanlı Hükümeti bu olay üzerine, Doğu Karadeniz Bölgesine yetkili bir komutan göndererek, olayları araştırmayı ve sorunu çözmeyi kararlaştırmıştı.
İttihatçı olmaması, Çanakkale cephesindeki başarısı, bir süre padişahın yaverliğini yapmış olması ve hepsinden önemlisi gerçek amacını vicdanında “milli bir sır gibi” saklamış olması Mustafa Kemal Paşa’nın bu göreve atanmasını kolaylaştırmıştır. ç
30 Nisan 1919’da 9. Ordu Kıtaları Müfettişliğine atanan Mustafa Kemal Paşa’nın görev bölgesi, Trabzon, Erzurum, Sivas, Van, Erzincan ve Samsun olarak belirlenmişti. Hükümet, Mustafa Kemal’den şu işleri gerçekleştirmesini istemişti;
Bölgede bozulan huzur ve asayişi sağlamak ve devam ettirmek. Bölgede dağınık bir halde varlığından söz edilen cephane ve silahları bir an önce toplatmak. Çeşitli yerlerde birtakım şuralar kurulduğu, bunların asker topladığı ve ordunun bunları koruduğu iddiaları doğru ise bu durumu yasaklamak ve bu şuraları dağıtmak.
Bu isteklerden anlaşılacağı gibi hükümet, Mustafa Kemal Paşa’ya, kendilerini savunmaya başlayan Türkleri yatıştırma ve silahsızlandırma görevi vermişti. Ancak onun amacı yukarıda ifade edilen isteklerden tamamen farklı idi.
Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a Ayak Basması (19 Mayıs 1919): 16 Mayıs 1919’da Bandırma Vapuru ile İstanbul’dan ayrılan Mustafa kemal Paşa, 23’ü subay, 25’i personel toplam 48 kişiyle 19 Mayıs’ta Samsun’a varmıştır. O bölgedeki halkla her görüşmesinde kurtuluşun düşmanla savaşmakla mümkün olabileceğini, dile getirmiştir.
Atatürk’ün Samsun’a yolculuk ettiği Bandırma Vapuru
Atatürk’ün Samsun’a çıkışını anlatan temsili resim
HAVZA GENELGESİ Bağımsızlığın Anadolu’da verilecek mücadeleyle mümkün olacağı düşüncesiyle İstanbul’dan ayrılan Mustafa Kemal’in halka ilk seslenişi, 28 mayıs 1919 tarihinde Havza Genelgesi ile gerçekleşmiştir.
Havza Genelgesiyle bir yandan İzmir’in işgalinin miting ve gösterilerle protesto edilmesi halktan talep edilirken, diğer taraftan komutanlardan Mondros Ateşkes Anlaşmasının hükümlerine uyamaması ve ordularını dağıtmaması istenmiştir.
Askeri birlikler ve milli cemiyetlerle sürdürdüğü yoğun iletişim, Havza Genelgesi ve özellikle de 3 Haziran 1919’da Harbiye Nazırına çekmiş olduğu telgraf, İstanbul’daki çevrelerin M. Kemal paşa’nın faaliyetlerinden kuşku duymalarına yol açmış ve 8 Haziran’da hükümet tarafından İstanbul’a geri çağrılmıştır.
AMASYA GENELGESİ (22 Haziran 1919) Beraberindeki Refet Bey ile birlikte Havza’dan Amasya’ya ve burada Ali Fuat Paşa ve Rauf Bey ile buluşan M. Kemal Paşa, Erzurum’daki Kazım Karabekir Paşa ve Konya’daki Mersinli Cemal Paşa ile haberleşerek 22 Haziran 1919’da Amasya Genelge’sini yayınlamıştı.
Anadolu’daki ihtilalın başlangıç bildirisi de sayılan ve askeri-sivil yöneticilere gönderilen Genelge’de yer alan hükümler şunlardır; Yurdun bütünlüğü, ulusun bağımsızlığı tehlike altındadır. İstanbul’daki hükümet üstlendiği sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir. Bu durum ulusumuzu yok olmuş gibi göstermektedir.
Ulusun bağımsızlığını yine ulusun azim ve kararlılığı kurtaracaktır. Ulusun durumunu ve davranışını göz önünde tutmak ve haklarını dile getirip dünyaya duyurmak için her türlü etkiden ve denetimden uzak ulusal bir kurulun varlığı çok gereklidir.
Anadolu’nun her yönden en güvenli yeri olan Sivas’ta ulusal bir kongre tez elden toplanacaktır. Bu kongre için her ilden üçer temsilci seçilip gönderilmelidir. Bu temsilcilerin seçimi belediyeler ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri tarafından yapılacaktır.
Amasya Genelgesi Kurtuluş Savaşının gerekçesi, yöntemi ve amacını açıklayan ve Türk ulusunu mücadeleye çağıran ihtilal bildirgesi olarak kabul edilmektedir. Ülkenin kaderinin halkın mücadelesiyle şekilleneceğine yer verilmesinden dolayı halk egemenliğine yönelişin ilk adımı olarak da görülür. Ulusal bir kurulun gerekliliğinden söz etmesi ile de yeni bir devletin kuruluşuna işaret etmektedir.
Amasya Genelgesi ile M. Kemal’in niyetinin İstanbul katında iyice anlaşılması üzerine, İçişleri bakanı Ali Kemal, 23 Haziran 1919’da yayınladığı genelge ile Mustafa Kemal’in görevden alındığını, kendisiyle hiçbir resmi işleme girilmemesi, hükümet işleriyle ilgili hiçbir isteğinin yerine getirilmemesi gereğini bütün yurda duyurmuştu.
ERZURUM KONGRESİ (23 Temmuz- 7 Ağustos 1919) 17-21 Haziran 1919’daki Vilayat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti’nin Erzurum il kongresinde, bölgeyi bekleyen tehlikeler tartışılmış, ve Ermeni saldırılarına karşı bölgeden göç edilmeyeceği, her türlü zorluğa katlanarak İslam haklarını korunacağı belirtilmişti.
Kongre hazırlıkları M. Kemal Erzurum’a geldikten sonra hızlanmıştır Kongre hazırlıkları M. Kemal Erzurum’a geldikten sonra hızlanmıştır. Bu arada 7/8 Temmuz gecesi sarayla yaptığı telgraf görüşmesinde görevine son verilen M. Kemal Paşa, askerlik mesleğinden de istifa etmiştir. Mustafa Kemal Paşa bütün yetkilerini terk edip sine-i millete döndüğü sırada Kazım Karabekir Paşa’dan büyük destek görmüştür.
Erzurum Kongresi, 23 Temmuz 1919’da 57 delegenin katılımıyla açılmıştır. Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında yürütülen ve 7 Ağustos’ta sona eren Kongre çalışmaları sonunda Ulusal mücadelenin temel ilkelerini belirleyen şu kararlar alınmıştır;
Ulusal sınırlar içinde vatan bir bütündür bölünemez. Ne türlü olursa olsun, yabancıların topraklarımıza girmesine karşıyız ve Osmanlı hükümetinin dağılması halinde ulus, birlikte direnecek ve yurdu savunacaktır. Kuvay-ı Milliye amil, milli iradeye hakim kılmak esastır.
Yurdun ve bağımsızlığın korunmasına ve güvenliğinin sağlanmasına İstanbul hükümetinin gücü yetmezse, geçici bir hükümet kurulacaktır. Bu hükümet üyeleri milli kongre tarafından seçilecektir. Kongre toplanmamışsa bu seçimi Temsil Heyeti yapacaktır. Hıristiyan azınlıklara siyasi egemenliğimizi, toplumsal dengemizi bozacak haklar verilemez.
Yabancı devletlerin manda ve himayesi kabul edilemez. Osmanlı Mebusan Meclisinin hemen toplanmasını, hükümet işlerinin meclis denetiminde yürütülmesini sağlamak için çalışılacaktır.
Kongre, aldığı kararları uygulamak üzere Mustafa Kemal’in başkanlığını yaptığı 9 kişilik bir Temsil Heyeti seçmiştir. Bu arada Doğu Anadolu’daki direniş Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirilmiştir.
Erzurum Kongresi bölgesel kaygılarla toplandığı için katılımda yerel olmuştu, ancak Mustafa kemal’im iştirakiyle kongre ulusal nitelikte kararlar almıştır. Askerlik görevinden istifa eden Mustafa kemal Paşa’ya sivil önderlik yolunu açan kongre, Doğu’daki örgütlenme açısından bir dönüm noktasıdır.
Mustafa Kemal Paşa Dokuzuncu Ordu Müfettişi Olarak Erzurum’da
Erzurum Kongresinin Yapıldığı Lise binası
SİVAS KONGRESİ (4-11 Eylül 1919) Sivas Kongresi hazırlıkları, Damat Ferit hükümeti ve İtilaf Devletlerinin tehdit ve engellemeleri altında devam etmiş ve bu arada kongreyi dağıtmak ve Mustafa Kemal Paşa’yı tutuklamakla görevlendirilmiş Elazığ Valisi Ali Galip etkisiz hale getirilmiştir.
Her türlü engellemelere rağmen, Sivas Kongresi 4 Eylül 1919’da toplanmıştır. Parasızlık, İstanbul hükümetinin tahditleri gibi sebeplerden dolay kongreye katılım beklenenin altında olmuş, 38 temsilciyle açılmıştır. Mustafa Kemal açılış konuşmasında Müdafaa-i Hukuk örgütlenmelerine, azınlıkların devlet kurma çalışmalarına değinmiştir.
En yoğun tartışmalar ABD mandası fikrinin ele alındığı günlerde yaşanmıştır. Kongrenin beşinci gününde İsmail Fazıl Paşa, İsmail Hamdi Bey ve Bekir Sami Bey tarafından kongreye ABD mandaterliğinin kabulünü teklif eden bir önerge sunulmuş, ve görüşmeler 8 Eylül’de başlamıştır.
Refet Bey, Rauf Orbay, Bekir Sami Bey, Osman Nuri Bey, Şükrü Bey, İsmail Hami Danişment, İsmail Fazıl Paşa ve Vasıf Bey ülkenin siyasal, ekonomik ve kültürel açıdan zayıflığına değinerek ABD mandasının kabul edilmesi gerektiğini savunmuşlardı. Ahmet Nuri Bey ve Hoca Raif Efendi amacın tam bağımsızlık olduğunu başkasından yardım dilemenin utanç verici olduğunu dile getirmiştir.
Bu görüşmelerde manda fikrinin daha çok İstanbul’dan gelen delegelerce savunulduğu görülmüştür. Bu tavır Anadolu delegelerinden şiddetli tepki görmüş ve sonuçta manda ve himaye reddedilerek ABD’ye Türkiye’nin koşullarını yerinde görmek üzere bir heyet gönderilmesini içeren bir mektup gönderilmesi kararlaştırılmıştır.
Sivas Kongresi’nde, Erzurum Kongresi beyannamesini esas alan kararlar alınmış ve çalışmalar 11 Eylül’de tamamlanmıştır. Kongrede alınan kararlar şu şekilde özetlenebilir;
Belirli bir bölge hedef tutularak alınan Erzurum Kongresi kararları Sivas Kongresi’nde genişletilerek, bütün ülkeyi kapsayacak biçime sokulmuştur. Kongre ile bütün Müdafaa-i Hukuk Derneklerinin birleştiği kabul edilerek Cemiyetin adı “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” olarak belirlenmiştir.
Erzurum Kongresinin Temsil Heyeti’ne ilişkin “Heyet-i Temsiliye Şarki Anadolu’nun heyet-i umumiyesini temsil eder” ibaresi Sivas’ta “Heyet-i Temsiliye vatanın heyet-i umumiyesini temsil eder” şeklinde değiştirilmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk, Sivas Kongresi Üyeleri ile…
Mustafa Kemal Atatürk ve Sivas Kongresine Katılan Arkadaşları
Kongre’de Mustafa kemal Paşa’nın başkanlığında ülkenin tamamını temsil edecek 16 kişilik Temsil Heyeti oluşturulmuş ve son gün kabul edilen bildiride ülkenin parçalanmaz bir bütün olduğu kararına sınır olarak Mondros Mütarekesi imzalandığı tarihte elde bulunan topraklar alınmıştır.
Erzurum Kongresinde Temsil Heyetine şu kişiler seçilmişti;
Mustafa Kemal Paşa (Eski 9. Ordu Müfettişi) Hüseyin Rauf Bey (Bahriye Eski Nazırı) Hoca Raif Efendi (Erzurum Eski Mebusu) İzzet Efendi (Eski Kaymakam-Mebus), Servet Bey (Trabzon Eski Mebusu), Sadullah Efendi (Bitlis Eski mebusu), Hacı Fevzi Efendi (Erzincan Nakş-i Bendi Şeyhi), Bekir Sami Bey (Beyrut Eski valisi), Hacı Musa Efendi (Mutki'de Aşiret Reisi)
Sivas Kongresinde Temsil Heyeti’ne şu yedi kişi daha katılmıştır.
Refet Bey (III. Kolordu komutanlığından ayrılma) Kara Vasıf Bey (kurmay albaylıktan ayrılma) Mazhar Müfit Bey (eski mutasarrıflardan) Ömer Mümtaz Bey (Ankara eski mebuslarından) Hüsrev Sami Bey (askerlikten ayrılma) Hakkı Behiç Bey, eski mutasarrıflardan Ratipzade Mustafa Bey, Niğde delegesi
TBMM’nin açılmasına kadar varlığını sürdürecek olan Temsil Heyeti, bir yürütme organı gibi icraatlar yapmıştır. Bunun en çarpıcı örneği Ali Fuat Paşa’nın Batı Anadolu’daki Kuvay-ı Milliye Birliklerine komutan olarak atanmasıdır. Ayrıca Temsil Heyeti yayın organı niteliğinde “İrade-i Milliye” gazetesini de çıkarmıştır.
AMASYA GÖRÜŞMELERİ (20-22 Ekim 1919) Sivas Kongresinden sonra Temsil Heyeti, öncelikli olarak damat Ferit Paşa’nın istifasının sağlanması, İstanbul Hükümetine kongre kararlarının kabul ettirilmesi ve Mebusan Meclisi’nin bir an evvel toplanması yolunda çaba harcamıştır.
İstanbul’a yapılan baskılar sonunda istifa etmek zorunda kalan Damat Ferit paşa’nın yerine 2 Ekim 1919’da hükümet kuran Ali Rıza Paşa zamanında Temsil Heyeti ile İstanbul hükümeti arasındaki ilişkilerin daha önceki hükümetlere göre daha iyi seyrettiği görülmüştür. Hükümet ile Temsil Heyeti arasında yazışmalar yapılmaya başlamıştır.
Yapılan yazışmalardan somut sonuç elde edilememesi üzerine Ali Rıza paşa, hükümet ile Temsil Heyeti arasında daha sağlıklı bir ilişki kurulabilmesi için görüşme yapılmasını önermiştir.
20-22 Ekim 1919 tarihinde gerçekleşen Amasya Görüşmelerinde Temsil Heyet’ini Mustafa Kemal Paşa, Bekir Sami Bey ve Rauf Bey temsil ederken, İstanbul Hükümeti adına Bahriye Nazırı Salih Paşa ve padişahın yaveri Albay Naci Bey hazır bulunmuşlardır.
Yapılan görüşmelerde şu konularda anlaşmaya varılmıştır: Mondros Mütarekesi ile belirlenmiş olan Türk vatanının bütünlüğünün ve bağımsızlığının sağlanması, Gayrımüslim unsurlara ayrıcalık tanınmaması, Toplanacak Meclis-i Mebusan için serbest seçimlerin yapılması,
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile Temsil Heyeti’nin İstanbul Hükümeti tarafından yasal bir örgüt olarak kabul edilmesi, İstanbul Hükümeti’nin, Temsil Heyeti’nin bilgisi olmadan barış anlaşması imzalamaması, Temsil Heyeti’nin yurdun bütünlüğüne zarar vermemesi koşuluyla İstanbul Hükümetinin işlerine karışmaması, Meclis’in Anadolu’da emin bir yerde toplanması.
Amasya Görüşmelerinden sonraki dönemde en önemli meselelerden biri meclisin nerede toplanacağı konusu idi. Mustafa Kemal Paşa, 16-28 Kasım 1919’da Sivas’ta üst düzey komutanlarla bir toplantı düzenlemiş, meclisin güvenlik içinde toplanması, ordunun ulusal iradenin emrinde olması yolunda kararlar alınmıştı.
Ali Rıza Paşa, Amasya Görüşmeleri kararının çoğunu uygulamaya koymamış sadece meclisin yeniden toplanmasını kabul etmişti, ancak devletin başkentinin İstanbul olduğu gerekçesiyle meclisin bu şehrin dışında başka bir yerde toplanamayacağı kararını vermişti.
Amasya Görüşmeleri (20-22 Ekim 1919)
TEMSİL HEYETİNİN ANKARA’YA GELMESİ Mebusan Meclisi için seçimlerin yapıldığı bir sırada Mustafa Kemal ve Temsil Heyeti üyeleri, Sivas’tan 18 Aralık 1919’da hareket ederek, 27 Aralık 1919’da Ankara’ya ulaşmışlardı.
Seçimler sonrası İstanbul’da yaşanacak siyasal gelişmeleri izleyebilmek, cephelerle yakından ilişki kurabilmek gibi nedenlerle gerçekleşen bu yolculuktan sonra Ankara ulusal mücadelenin merkezi olmuştur. Ankara’nın merkez olarak seçilmesinde demiryolunun kente kadar ulaşmasının ve telgrafhanenin bulunması da etkili olmuştur.
Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın boykot ettiği seçimlerde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyelerinin bir çoğu milletvekili olarak seçilmişti. Mustafa Kemal de Erzurum mebusu olmuştu, ancak o, İstanbul’a gitmemiştir.
Mustafa Kemal, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adına seçimlere katılan ve Meclis-i Mebusan’a milletvekili olarak seçilenlerle İstanbul’a hareket etmeleri öncesinde bir konuşma yapmış ve onlardan bazı isteklerde bulunmuştu.
Bu görüşmede Erzurum ve Sivas Kongrelerinde şekillenen, bizzat kendisi tarafından kaleme alınan ve bağımsız bir Türk devletinin kuruluş prensipleri olarak kabul edilen Misak-ı Milli üzerinde özel olarak durmuştur.
Mebusan Meclisinde Misak-i Milli’nin kabul edilmesi, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubunun kurulması, ve kendisinin Meclis Başkanı seçilmesi Mustafa Kemal Paşa’nın dile getirdiği temel isteklerdir.
Mustafa Kemal Paşa’yı Ankara’da Seymenler’in Karşılamasını Simgeleyen Resim
Temsil Heyeti’nin Ankara’ya Gelişi
shekimoglu@beu.edu.tr amuhacir@beu.edu.tr sgencer@beu.edu.tr TEŞEKKÜR EDERİZ shekimoglu@beu.edu.tr amuhacir@beu.edu.tr sgencer@beu.edu.tr