GASTROİNTESTİNAL SİSTEM CERRAHİSİ VE HEMŞİRELİK BAKIMI DOÇ. DR. DİLEK AYGİN
İÇERİK GASTROİNTESTİNAL SİSTEM (GİS) 1.1.Ağız 1.2.Farenks 1.3.Ösofagus 1.4.Mide 1.5.Pankreas 1.6.Safra sistemi 1.7.Karaciğer 1.8.Barsaklar GİS CERRAHİSİNDE TANI VE HEMŞİRENİN SORUMLULUKLARI GİS TANI YÖNTEMLERİ GİS’E İLİŞKİN GİRİŞİMLER
İÇERİK ÖZOFAGUSUN CERRAHİ GİRİŞİM GEREKTİREN HASTALIKLARI VE HEMŞİRELİK BAKIMI MİDENİN CERRAHİ GİRİŞİM GEREKTİREN HASTALIKLARI VE HEMŞİRELİK BAKIMI BAĞIRSAĞIN CERRAHİ GİRİŞİM GEREKTİREN HASTALIKLARI VE HEMŞİRELİK BAKIMI ANOREKTAL KANALIN CERRAHİ GİRİŞİM GEREKTİREN HASTALIKLARI VE HEMŞİRELİK BAKIMI KARACİĞERİN CERRAHİ GİRİŞİM GEREKTİREN HASTALIKLARI VE HEMŞİRELİK BAKIMI SAFRA KESESİNİN CERRAHİ GİRİŞİM GEREKTİREN HASTALIKLARI VE HEMŞİRELİK BAKIMI PANKREASIN CERRAHİ GİRİŞİM GEREKTİREN HASTALIKLARI VE HEMŞİRELİK BAKIMI
1. GASTROİNTESTİNAL SİSTEM (GİS) Gastrointestinal sistem besin maddelerinin, vitaminlerin, minerallerin ve sıvıların vücuda giriş kapısıdır. Ağızdan alınan besin maddeleri gastrointes-tinal kanalın motilitesi ile ilerletilir, sekresyonlarla karışarak, hidrolitik enzimlerle parçalanır ve emilime hazır hale gelir.
1. GASTROİNTESTİNAL SİSTEM (GİS) GİS hastalıkları bireylerin tıbbi yardım istemelerine ve hastaneye yatmalarına neden olan hastalıkların büyük bir bölümünü oluşturur. Hemşireler, sağlıklı ya da hasta bireylere belirli konularda eğitim yaparak GİS hastalıklarının önlenmesine ve erken devrede ortaya çıkarılmasına yardımcı olabilirler.
GİS’ e yönelik olarak hemşirelerin eğitim yapabileceği başlıca konular şunlardır: İyi bir diş sağlığı eğitimi Dengeli beslenme eğitimi İyi bir yemek yeme alışkanlığı geliştirilmesi Sağlıklı barsak alışkanlığı geliştirilmesi Rektal kanama ve barsak alışkanlığındaki değişikliğin kanser öncüsü olabileceği, böyle bir durumda hastanın doktora yönlendirilmesi
1. GASTROİNTESTİNAL SİSTEM (GİS) Ağız Farenks Tükrük bezleri Ösofagus Mide Pankreas Safra sistemi Karaciğer Barsaklar
1.1.Ağızda Sindirim Sindirimde ilk basamak çiğnemedir. Çiğneme ile: Parçalanan besin maddelerini yutmak kolaylaşır, Besin tükrük ile karışır, Tat tomurcukları uyarılır ve tat algılanır, Tükrük, mide, pankreas ve safra sekresyonları artar. Ağızda 3 çift tükrük bezi bulunur: Parotis, Sublingual ve Submandibular bezler. Günde ortalama 1-2 litre tükrük salgılanır.
1.2.Farenks ve Ösofagus Yutma, besinin istemli olarak dil ile farinkse doğru kuvvetle itilmesi ile başlatılır. İstemli olarak başlatılan yutma olayı, yutma merkezinin devreye girmesiyle istemsiz olarak devam eder. Faringoösofageal sfinkterin kasılarak açılmasıyla bolus (lokma) ösofagusa geçer.
1.2.Farenks ve Ösofagus (devam…) Ösofagus içi boş silindir şeklinde, yaklaşık 25cm uzunluğunda, 2cm çapında, farenksden midenin kardiyasına uzanan bir organdır. Önünde trakea, arkasında vertebral kolon yer alır.
1.3. Ösofagus Ösofagusun başlıca fonksiyonu ağız yoluyla alınan besinleri mideye iletmektir. Yutma ösofagusda primer peristaltik dalgayı başlatır ve bolus bu dalganın önünde ilerler. Ösofagusun her iki ucunda sfinkter vardır faringoösofageal ve gastroösofageal sfinkterler Gastroösofageal sfinkter, mide içeriğinin ösofagusa reflüsünü önleyebilmek için, yutma haricinde, kasılarak bir engel oluşturur.
1.4. Mide Alınan besinlerin depolanması, bu besinlerin gastrik sıvıyla kimus haline gelinceye kadar karıştırılması ve bu yarı sıvı besinlerin iyi bir şekilde sindirilmeleri için gerekli zamanı sağlayacak aralıklarla duodenuma boşaltılmaları midenin görevidir. Mide anatomik olarak 3 bölümden oluşur: fundus korpus antrum Midenin giriş ve çıkışında iki adet sfinkter mevcuttur: kardiyak pilorik sfinkterler
1.4. Mide (devam…) Mideden günde 1500-3000 ml sıvı salgılanır: hidroklorik asid pepsin mukus Mide sekresyon kontrolü 3 fazda gerçekleşir: sefalik faz gastrik faz intestinal faz
1.5. Pankreas Mide içeriği ince barsağa boşaldığında sadece ince barsak mukozasının değil, duodenuma açılan ekzokrin pankreas ve karaciğer salgılarıyla da karışmaktadır. Bilier sistem adı verilen safra salgı sistemi, karaciğer, safra kesesi, ve ilgili kanallardan oluşmaktadır.
1.5. Pankreas (devam…) Uzun silindir şeklinde yaklaşık 15 cm uzunluğunda ve 4 cm genişliğinde bir bezdir. Midenin arkasında yer alır. Ekzokrin ve endokrin fonksiyonları vardır. Pankreasdan protein, karbonhidrat ve yağ sindiriminde etkin enzimler salgılanır. tripsin amilaz lipaz
1.5. Pankreas (devam…) Endokrin hücreler ise insülin ve glukagon hormonlarının salınımından dolayısı ile kan şekerinin düzenlenmesinden sorumludur. Pankreas’ ta günde 1200-3000 ml pankreatik sıvı yapılır ve barsağa salınır.
1.6. Safra Sistemi Safra, karaciğerde yapılır ve safra kesesine gelir. Burada konsantre ve depo edilir, ve sistik kanal yoluyla koledok ve buradan da intestinal sisteme atılır. Safra ince barsaklarda yağların emilimini sağlar. Safra kesesi çıkarılırsa depo görevini safra yolları görür.
1.7. Karaciğer Bedenin en büyük bezidir. Karının sağ üst kısmında diyafragmanın altında yer alır. Sağ ve sol olmak üzere iki lobdan oluşur. Kc’e gelen kanın 1/3’ i hepatik arterle, 2/3’ si ise portal venle gelir.
1.7. Karaciğer (devam…) Portal ven sindirim sistemindeki organlardan besinleri, metabolitleri ve toksinleri karaciğere taşır. Kc’ de süzülen, belli süreçlerden geçen ve toksinlerden arındırılan kan hepatik venlerle vena kava inf. ve oradanda sistemik dolaşıma katılır.
1.7. Karaciğerin Fonksiyonları Safranın yapımı ve GİS’e ulaştırılması Bedendeki metabolik sistemin büyük bölümü ilgili metabolik fonksiyon.(Karbonhidratlar, yağ ve proteinler metabolize edilir.) Kanın depolanması ve filtrasyonu
1.8. İnce barsak İnce barsaklar sindirim kanalının mide ve kalın barsaklar arasında kalan kısmıdır. Uzunluğu 5-6 m, çapı yaklaşık 2,5 cm’dir. Sindirim ve absorbsiyonun en fazla olduğu yer ince barsaktır. İnce barsağın üç parçası vardır: Duodenum İnce barsağın en kısa ve en geniş kısmıdır. ortalama 25 cm. Jejunum ortalama 2,5 m. İleum ortalama 3,5 uzunluğundadır.
1.8. İnce barsak (devam…) Başlıca 3 fonksiyonu vardır: Ağızda başlayan sindirimin tamamlanması Sindirilen besinlerin emilimi Safra ve pankreas salgısını düzenleyen hormonların ve intestinal sıvının salgılanması İnce barsak mukozasında bulunana ekzokrin bez hücreleri her gün 1-1,5 lt su, tuz ve mukus içeren bir salgı yaparlar.
1.9. Kalın barsaklar İleumun sonundan anüse kadar uzanır. Ort. 1,5 metre uzunluğunda, 5 cm genişliğindedir. İleum ile kalın barsak arasındaki geçişte bulunan ileoçekal kapak, ileoçekal sfinkter adı verilen kalınlaşmış bir düz kas ile çevrilmiştir. Kalın barsak çekum, çıkan kolon, transvers kolon, inen kolon, sigmoid kolon, rektum ve anal kanaldan oluşur.
1.9. Kalın barsaklar (devam…) Su, sodyum ve klor’un emilimini sağlar. Mukus salgılar ve defekasyon aşamasına kadar dışkıyı depo eder. Ayrıca kalın barsakta yer alan bakteriler K vit. ve çeşitli B grup vitaminleri sentez ederler ve üreyi parçalayarak amonyak oluştururlar. Kalın barsaktan günde 600 ml sıvı emilir. Günlük dışkı miktarı ort. 200 gr’ dır.
2. GİS CERRAHİSİNDE TANI VE HEMŞİRENİN SORUMLULUKLARI Tanı yöntemlerinin uygun bir şekilde gerçekleştirilmesinde hemşirenin rolü önemlidir. Genellikle hemşire, tanı yöntemlerini hastaya anlayabileceği bir dille açıklar. GİS’ e ilişkin tanı yöntemlerinin bir çoğu lavman yapılması, laksatiflerin verilmesi ve diyet düzenlenmesi gibi özel hazırlıkları gerektirir. Bu hazırlıkların yapılmasından hemşire sorumludur.
3. GİS TANI YÖNTEMLERİ Kan sayımı, serum elektrolitleri, serum albümini, Karaciğer fonksiyon testleri, CEA, serum kolestrol ve trigliserit 3.1. GİS sekresyon analizi Gaita incelemeleri 3.2. Solunum testleri 3.3. Sitolojik testler 3.4. Biyopsi 3.5. Radyolojik testler 3.6. Ultrasonografi 3.7. İleri İnceleme Yöntemleri 3.8. Radyonüklid Görüntüleme Yöntemleri 3.9. Üst Gastrointestinal Seriler 3.10.Alt Gastrointestinal Seriler
3.1. GİS Sekresyon Analizi Tanı amacıyla GİS in belirli kısımlarından alınan sıvıların incelenmesidir. Başlıca GİS analizleri şunlardır: Gastrik sekresyon analizi İnce bağırsak sekresyon analizi Dışkı analizi
3.1.1. Gaita İncelemeleri Örnek için; tek kullanımlık kaplara, katıysa bezelye büyüklüğünde, şekilsiz sıvı ise 0,5-1 ml gaita alınması yeterlidir. Gaita da kan, mukus, parazit ve sindirilmemiş besinlerin olması durumunda test pozitif olarak değerlendirilir. Hastalıkların tanısında gaitanın rengi, kokusu, şekli, kıvamı ve defekasyon sıklığı önemlidir.
3.2. Solunum Testleri Hidrojen solunum testi Karbonhidratların emilimini değerlendirmek, Kısa bağırsak sendromunu, İnce bağırsaktaki bakterileri belirlemek amacıyla yapılır. Üreaz solunum testi Mide mukozasındaki üreazın kalitatif olarak saptanması, Helicobacter pylori (peptik ülsere neden olur) varlığını belirlemek için yapılır.
3.3. Sitolojik testler Dokulardan dökülen hücrelerin incelenmesi esasına dayanır. Bu yöntem benign ve malign lezyonları birbirinden ayırmak için kullanılır. Lavaj yapılarak alınan hücreler laboratuarda incelenir.
3.4. Biyopsi GİS ‘den endoskopi yoluyla, şüpheli görülen lezyonlardan doku örnekleri alınarak incelenir. Cerrahi girişim olduğundan kanama ve perforasyon açısından hasta izlenmelidir.
3.5. Radyolojik testler GİS hastalıklarının tanısında yaygın olarak kullanılır. Genellikle kontrast madde olarak Baryum Sülfat kullanılır. Bu madde ösofagus, mide, ince barsak ve kalın barsakların floroskopi ve X-Ray muayenesine olanak sağlar. İşlemden sonra baryumun bedenden atılmasına özen gösterilmelidir (sertleşerek konstipasyona, hatta obstrüksiyona neden olabilir.) 24-72 saat dışkı açık renkli olabilir.
3.6. USG Karın içine yüksek frekanslı ses dalgaları yansıtır. Bu dalgalar beden içindeki organlardan geri yansır ve osiloskop üzerinde gösterilir. Karaciğer, safra kesesi ve safra yolları, pankreas, ve retroperitoneal dokudaki patolojik durumları saptamak amacıyla yaygın olarak kullanılır.
3.7. İleri İnceleme Yöntemleri Magnetik rezonans inceleme (MRI) PET (pozitron emisyon tomografisi)
MAGNETİK RESONANS MR, sindirim sisteminde US ve BT ye ilave olarak kullanılır. Bu yöntemde manyetik alan ve radyo dalgaları ile görüntü elde edilir. MR invaziv olmayan bir işlemdir. SİNTİGRAFİ Teknisyum, iyod gibi radyoaktif isotopların kullanıldığı bir görüntüleme yöntemidir. Organların büyüklüklerindeki değişiklikler, anatomik yerleşim bozuklukları, kistik ya da abse gibi odaksal lezyonlar veya neoplazmın varlığını belirlemek için kullanılır.
Bilgisayarlı Tomografi X ışınlarının farklı dokulardan geçerken azalma oranlarının dedektör aracılığıyla algılanması ve bilgisayar aracılığı ile görüntü şekline çevrilmesi esasına dayanır. En çok GIS malignitelerinde kullanılır. İşlem öncesinde görüntülenmek istenen patolojiye göre, oral, IV ve rektal kontrast verilebilir.
Bilgisayarlı Tomografi (devam…) BT karın içi organların ve yapıların farklı, kesitsel görüntülerini verir. Karaciğer dalak pankreas böbrek ve diğer pelvik organların hastalıklarının tanısında kullanılır. BT ülseratif kolit, apendisit, divertikülit, rejional enterit tanısında da kullanılmaktadır.
3.8. Radyonüklid Görüntüleme Yöntemleri Radyoizotoplarla işaretlenmiş B12 vitamini, yağ ve çeşitli proteinlerin mide ve ince barsaktan sindirim ve emilimini belirlemek amacıyla uygulanır. Ayrıca gastrointestinal sistemde, kanama odağını tespit etmek için kullanılabilir.
3.9. Üst Gastrointestinal Seriler Hastaya baryum içirilerek ösofagus, mide, duodenum ve proksimal jejunumun radyolojik görüntüsü alınır. Bu yöntem varis, ülser, polip, tümör ve motilite bozukluklarının tanısında yardımcı olur.
Endoskopi Işıklı bir tüple GİS’in doğrudan görülmesine olanak sağlayan bir yöntemdir. Bu yöntemle kanama odakları, yüzeydeki lezyonlar görülür ve dokunun iyileşme durumu belirlenebilir. Tanısal ve terapötik amaçla kullanılabilir.
Üst GİS Endoskopisi Ösofagoskopi Gastroskopi Gastroduodenoskopi 8 saat açlık sonrasında, hafif sedasyonla, ağız yoluyla ösofagus,mide ve duodenuma girilerek inceleme yapılır.
Üst GİS Endoskopisi (devam…) Üst sindirim sistemi fibroskopisi ile özofagus, mide ve duedonum mukozası değerlendirilir. Bu organlardaki anomaliler, inflamatuar, neoplastik veya enfeksiyon hastalıklarının tanısı için kullanılır.
Endoskopi Yapılacak Hastaya-1 İşleme ilişkin bilgi verilir, soruları varsa yanıtlanır. İşlemden önce 10-12 saat aç kalması söylenir. İşleme başlamadan önce, ağzına lokal anestezik sprey sıkılır ya da gargara yaptırılır. Sedasyon için intravenöz olarak midazolam, sekresonları azaltmak için atropin uygulanır.
Endoskopi Yapılacak Hastaya-2 Takma dişi veya protezi varsa çıkartılır. İşlem sırasında, salyayı silmek ve gerekli malzemeleri sağlamak için hastanın sol tarafında durulmalıdır. İşlemden sonra öğürme refleksi geri gelene kadar 1-2 saat oral bir şey verilmez. Hastanın dil köküne dokunarak öğürme refleksi kontrol edilebilir. Öğürme refleksi geri gelmiş ise, rahatlatmak için serum fizyolojik ile ağız gargarası yaptırılır.
Endoskopi Yapılacak Hastaya-3 Semi fowler pozisyonda yatırılır ve uyanana kadar yalnız bırakılmaz. Kanama, ağrı, yutma güçlüğü ve vücut ısısında artış gibi üst sindirim sistemi fibroskopi komplikasyonları açısından izlenir. Nabız ve kan basıncı sık sık kontrol edilir. Sedasyondan sonra 10-12 saat araba ve makine kullanmaması söylenir.
3.10. Alt Gastrointestinal Seriler Hastaya gerekli barsak temizliği yapıldıktan sonra rektal yoldan kontrast madde verilerek kalınbarsakların incelenmesidir. Bu yöntem de ülser, polip, tümör ya da motilite bozukluklarının tanısında yardımcı olur.
3.10. Alt GİS Endoskopisi Rektosigmoidoskopi Kolonoskopi Bu işlemlerden önce hastaya kısmi ya da tam barsak temizliği yapılır. Kanser, striktür, polip ve inflamatuar Barsak hastalıkları tanısında kullanılır.
Rektosigmoidoskopi Kalın bağırsakların alt bölümünün rektal kanama, akut veya kronik diyare gibi durumların direkt olarak değerlendirilmesi, Ülserler fissür tümör abse polip gibi diğer patolojik oluşumların belirlenmesi için uygulanır.
Rektosigmoidoskopi (devam…) Esnek olmayan rektosigmoidoskopi uygulanacak hastaya diz göğüs pozisyonu verilir. Esnek rektosigmoidoskopi uygulanacak hasta sol tarafına yatırılır ve sağ bacağını dizden bükerek rahat bir pozisyon alması sağlanır. İşlemden iki-üç gün önce sıvı diyeti, 1 gün önce berrak sıvı diyeti alması sağlanır ve laksatif verilir.
Rektosigmoidoskopi (devam…) İşlem sabahı su ile lavman yapılarak bağırsak temizliği sağlanır ve sedasyon uygulanır. Her iki yöntemde de anüse topikal anestezi uygulamak gerekir. İşlem sonrası rektal kanama veya ateş, rektal akıntı, abdominal distansiyon ve ağrı gibi bağırsak perforasyonu buguları yönünden izlenmelidir.
Kolonoskopi Kolonoskopi hem tanı hem de tedavi amacıyla uygulanır. Tanı amacıyla sıklıkla kanser taramasında kullanılır. Tedavi amacıyla poliplerin çıkarılmasında ve kanamaların tedavisinde kullanılır.
Kolonoskopi yapılacak hastaya-1; İşleme ilişkin bilgi verilir ve işlemden önce 24 saat besin ve sıvı alımını sınırlaması söylenir. İşlemden 2 gece önce bağırsak temizliği için laksatif verilir, işlem günü aç karnına sabah lavman yapılır. İşlemden önceki gün öğlenden itibaren hasta sıvı diyetine başlar ve 3-4 saat aralarla lavaj solüsyonunu oral olarak alır. Eğer hastada yutma güçlüğü varsa solüsyon NG tüp ile verilir.
Kolonoskopi yapılacak hastaya-2; Tedavi amaçlı kolonoskopi yapılacaksa kanama riski çok yüksektir. Hastanın işlem öncesi 2 hafta aspirin, nonsteroidal anti inflamatuar, ticlopidine ve pentoxifylline gibi ilaçları kullanmaması söylenir. Coumadin veya heparin kullanan hastalar için hekimi ile görüşülür. İşlemden öncesi hastaya intravenöz olarak opioid analjezik veya sedatif uygular.
Kolonoskopi yapılacak hastaya-3; İşlem sırasında yaşam bulguları, cilt rengi, vücut ısısı ve oksijen satürasyonu izlenir. Karın ağrısı, Kramplar kanama Rektal kanama Karın ağrısı Karında gerginlik Ateş gibi bağırsak perforasyonu komplikasyonları açısından hasta izlenir.
4. Gis’e İlişkin Girişimler Entübasyon: Gastrik ve intestinal tüpler dekompresyon, gavaj, lavaj ve tanı amacıyla uygulanır. Dekompresyon: Mide ve barsaklarda obstrüksiyon nedeniyle biriken sıvı ve havanın boşaltılmasıdır. Nazogastrik sonda, rektal tüp. Gavaj:Besin ve sıvıları ağız yoluyla alamayan hastaları tüp aracılığı ile beslemedir.
4. Gis’e İlişkin Girişimler (devam…) Tüp Çeşitleri Başlıca iki tip tüp vardır. Kısa nazogastrik tüp: Mide ve duedonum için. Levin tüpü, Salem tüp Uzun tüpler: İnce barsaklara kadar uzanır. Miller-Abbott, Cantor.
Nazogastrik Tüplü Hastanın Bakımı Tüp burun deliklerini irite etmeyecek şekilde tesbit edilmelidir. Burun delikleri temizlenmeli ve krem sürülmelidir. Hastaya sık aralıklarla ağız bakımı verilmelidir. Sakıncası yoksa tükrük salınımını uyarmak için hastaya sakız çiğnetilmelidir. Boğazdaki tahrişi gidermek için gargara yaptırılmalıdır.
Tüp Takılı Hastada Dikkat Edilmesi Gereken Durumlar Tüpten gelen sıvının rengi, kokusu, miktarı izlenmelidir. Tüpün tıkalı olup olmadığı kontrol edilmelidir. Tüp tıkalı ise serum fizyolojik ile yıkanmalıdır. İrrigasyon için kullanılan sıvı hastanın aldığı çıkardığı hesaplanırken dikkate alınmalıdır.
Total Parenteral Nutrisyon GİS’in devre dışı bırakılarak; glikoz, aminoasit, yağ solusyonları, elektrolit ve minerallerin IV yolla verilmesi yöntemidir. Santral bir vene (sıklıkla juguler ya da subklavian ven) yerleştirilen katater yoluyla verilir. Hastalar olası katater enfeksiyonu açısından yakın takip edilmeli ve bakımları itina ile yapılmalıdır. Hiperglisemi, hipoglisemi olabilir.
TPN Alan Hastada Dikkat Edilmesi Gerekenler Hastanın yaşam bulguları, aldığı-çıkardığı takibi, günlük tartı, kan şekeri ve elektrolitlerin kontrolü Dehidratasyon ya da yüklenme bulguları IV sıvı veriliş hızının kontrolü Enfeksiyon riski yüksek! Katater giriş yerinin günlük kontrolü ve pansumanı.
5. ÖZOFAGUS’ UN CERRAHİ GİRİŞİM GEREKTİREN HASTALIKLARI VE HEMŞİRELİK BAKIMI
5. ÖZOFAGUS HASTALIKLARI Motilite Bozuklukları (Akalazya) Özofagus Divertikülleri Özofagial Hiatal Herniler Özofagus Tümörleri Özofagus Travmaları Özofagus hastalıklarını oluşturur.
5.1. Akalazya Özofagusun alt 1/3 kısmında peristaltizm ile uyumlu çalışan alt özofagus sfinkterinin relaksasyon bozukluğu sonucu, besinlerin farenks’ten mideye ilerletilmesinde bozuklukla ortaya çıkan bir durumdur. En sık 30-50 yaşlar arasında görülür. Hasta besinleri yutamamaktadır.
Akalazya
5.1. Akalazya Belirti ve Bulgular Disfaji, Regürjitasyon, Göğüs Ağrısı, Komplikasyonlar Ösofajit ve aspirasyona bağlı pulmoner sorunlar görülebilir ve ilerde özofagus karsinomu gelişebilir.
5.1. Akalazya’da Tanı Yöntemleri Akalazya’ ya Tanı Koymada; Akciğer Grafisi, Özofagus Radyografisi, Endoskopi yararlanılır.
5.1. Akalazyada Tedavi ve Bakım Dilatasyon Özofageal dilatasyon özofagusun alt kısmı ve alt özofageal sfinkter genişletilir. Cerrahi (özofagomyotomi) Torakstan girilerek (torasik yaklaşımla) özofagusun dar olan distal kısmının ön yüzünden yapılacak 7-8 cm'lik bir "myotomi (adale kesisi)" ile özofagus mukozasının serbesleştirilmesidir.
5.1. Akalazyada Tedavi ve Bakım (devam…) Semptomların azaltılmasında ve komplikasyonların önlenmesinde hastaya öğretilmesi gereken bazı kurallar vardır Uyurken yatak başı yükseltilir. Ülsere neden olabilecek (salisilat ve fenilbutazon vb.) ilaçlar verilmemelidir. Antikolinerjik ilaçlar alınmamalıdır. (Peristaltizmi azaltır ve reflüyü artırır.) Sıcak,baharatlı,donmuş besinler ve alkol alımı engellenir. Besinler iyi çiğnenmelidir.
5.2. Özofagus Divertikülleri Özofagus duvarının bir ya da daha çok katının kese halini alması sonucu gelişir. Üst, orta ve alt özofagusta olmak üzere 3 tipi vardır.
5.2. Özofagus Divertikülleri (devam…) Divertiküller özofagus sifinkterinin hemen üzerinde (Zenker divertikülü) Zenker divertikülünün başlıca belirtisi, yiyeceklerin üst özofagusta takılma hissidir. Boyunda şişlik olur, yiyecekler ağıza regürjite olur ve pulmoner sorunlar gelişir. İleri evrede beslenme bozukluğu gelişebilir. Zenker divertikülünün tedavisi divertikülektomi (divertikülün çıkarılması)
5.3.Özofagial Hiatal Herniler Midenin özofagial açıklıktan yukarı mediastinal boşluğa geçmesidir. Ülser, stenoz, özofajit, obstrüksiyon ve gastrit gibi komplikasyonlar gelişebilir. Reflü olan içeriğin aspire olmasına bağlı, pulmoner komplikasyonlar da gelişebilir.
5.3.Özofagial Hiatal Herniler (devam…) Hiatal herni komplikasyonlarını önlemeye yönelik hastaya öğretilecekler: Yere eğilmekten, ağır kaldırmaktan ve ıkınmaktan kaçınılmalıdır. Konstipasyonu önlemek için lifli besinler yenilmeli ve bol sıvı alınmalıdır. Sigara içilmemelidir. Giyecekler sıkı olmamalı, korse kullanılmamalıdır.
5.3.Özofagial Hiatal Herniler (devam…) Azar azar sık sık ve yumuşak yenilmeli, Baharatlı yiyecek, asitli sıvı ve alkol alınmamalı, Oturur pozisyonda yenmeli ve yemekten sonra yatılmamalı, Yemeklerden sonra su içilerek özofagus temizlenmeli, Ağrı varsa gece yatak başı yükseltilir.
5.3.Özofagial Hiatal Herniler “Cerrahi tedavi” Semptomlar kontrol altına alınamıyorsa, herninin yerine ve büyüklüğüne göre torakal ya da abdominal yaklaşımla uygun ameliyat yapılır.
5.3.Özofagial Hiatal Herniler “Ameliyat Sonrası Bakım” Özofageal dikiş hattının iyileşmesini sağlamak, enfeksiyon ve fistül oluşumunu önlemektir. Nazogastrik tüp, ameliyat olan kısım tamamen iyileşinceye kadar, tüpün uygun pozisyonda kalmasını, açıklığın ve etkin fonksiyon görmesini sağlamak hemşirenin önemli sorumluluklarıdır.
5.3.Özofagial Hiatal Herniler “Ameliyat Sonrası Bakım” (devam…) Hastada göğüs tüpü de vardır. Göğüs tüpünden drenaj, solunum hızı, ritmi ve nabız hızı, ritmi izlenmelidir. Dispne siyanoz ve delici göğüs ağrısı pnömotoraksı işaret edebilir. Yatak başı 30 derece yükseltilir, böylece akciğerler daha rahat genişleyebilir.
5.3.Özofagial Hiatal Herniler “Ameliyat Sonrası Bakım” (devam…) Ameliyattan sonra peristaltik hareketler tekrar başladığında, ağızdan sıvılar verilmeye başlanır. Hasta giderek normal diyete geçer. Hastaya ameliyat sonrası ilk kez ağızdan sıvı verildiğinde hemşire hastayı yakından izlemelidir çünkü sıklıkla disfaji görülür. Ameliyatla midenin hacmi küçültülmüş olduğundan hasta azar azar, sık aralarla beslenmelidir.
5.3.Özofagial Hiatal Herniler “Ameliyat Sonrası Bakım” (devam…) Bulantı ve kusmayı önlemek için hasta yemeklerden sonra birkaç saat oturur pozisyonda olmalıdır. Bulantı kusma dikiş hattının zedelenmesine neden olabilir. Ameliyat sonrası aşırı gaz birikimi olabilir. Geçici olabileceği gibi kalıcı da olabilir. Hastaya gaz yapıcı besinleri almaması önerilir. Hastanın sık sık pozisyon değiştirmesi ve dolaşması peristaltizmi artırarak, gazın atılmasını sağlar
5.4. Özofagus Tümörleri Etyoloji: Aşırı alkol, sigara, sıcak yeme ve içme
5.4. Özofagus Tümörleri (devam…) Bening ve malign tümörler görülebilir. Disfaji önemli bir bulgudur. Ağrı ve kilo kaybı vardır. Hastaların %98‟inde görülür. Önceleri sert ve büyük lokmalarla ortaya çıkan disfaji, zamanla yumuşak ve sulu yiyecekler alındığında da görülür. Bu bulgu tümör ilerleyip komşu yapılara metastaz yaptıktan sonra ortaya çıkar.
5.4. Özofagus Tümörleri Tedavi ve Bakım Hastanın beslenmesinin sürdürülmesine yöneliktir. Küratif ya da palyatif tedavi uygulanır. Palyatif tedavide radyasyonla tümör küçültülür. Semptomları gidermek için kemoterapi de uygulanabilir.
5.4. Özofagus Tümörleri “Cerrahi Tedavi” -Özofagogastrostomi: özofagusun tümörlü kısmının çıkarılıp, midenin yukarıya doğru mediastinuma alınarak özofagus ile anastomoz edilmesi -Özofagokolonostomi: Özofagusun çıkarılan tümörlü kısmının yerine kolon ya da jejenumdan alınan parçanın yerleştirilmesi -Özofagus içine yapay bir tüp yerleştirilmesi
“Ameliyat Sonrası Bakım-1 5.4. Özofagus Tümörleri “Ameliyat Sonrası Bakım-1 Özofagusa anastomoz uygulandığında, dikiş hattındaki gerilmeyi önlemek için hasta ameliyat sonrası erken dönemde düz yatırılmalıdır. Hasta solunum problemleri yönünden gözlenmelidir. Solunum problemlerine yönelik hastanın kan gazları izlenmelidir. Derin solunum, dönme ve öksürük egzersizlerini düzenli yapması sağlanmalıdır.
“Ameliyat Sonrası Bakım-2 5.4. Özofagus Tümörleri “Ameliyat Sonrası Bakım-2 Hasta egzersizleri yaparken yarı oturur pozisyonda olmalıdır. Ventilasyon daha iyi sağlanır, mideden özofagusa reflü önlenir. Anastomoz yerinden sızıntı olması ciddi bir komplikasyondur. Hasta enfeksiyon ve şok belirtileri yönünden gözlenmelidir.
“Ameliyat Sonrası Bakım”-3 Nazogastrik tüpün bakımı önemlidir. Tüpün yerinden oynaması anastomoz hattını zedeleyebilir. Nazogastrik drenajın başlangıçta kanlı olması normaldir. İlk günün sonunda drenaj yeşilimsi sarı renge dönüşmelidir. Barsak hareketleri dönünceye dek ağız yoluyla beslenmez. Nazogastrik tüp kaldığı sürece 2-4 saatte bir ağız bakımı uygulanmalıdır. İnsizyon tamamen iyileşinceye kadar nazogastrik tüp kalır. 5.4. Özofagus Tümörleri “Ameliyat Sonrası Bakım”-3
“Ameliyat Sonrası Bakım”-4 5.4. Özofagus Tümörleri “Ameliyat Sonrası Bakım”-4 Hastaya ağız yoluyla önce sıvı verilir. Sıvı verilmeye başlandığında 15-30 dakikada bir 3-5 ml su verilir. Hasta verilen suyu tolere edebiliyorsa sıvı miktarı artırılır. Hasta oturur pozisyonda beslenmelidir. Anastomoz yerinde sızıntı yoksa yumuşak besinlerle beslemeye başlanmalıdır. Hastaya sık aralarla azar azar yemesi gerektiği açıklanmalıdır.
5.5. Özofagus Travmalar Kimyasal yanıklar, yabancı cisimler, dış güçlere ya da endoskopik alet ve tüplere bağlı yaralanmalardır. Kimyasal yanıklardan sonra striktür gelişebileceği unutulmamalıdır.
5.6. Özofagus Cerrahisinde “Preoperatif hazırlık” -1 Abdominal ya da torakal cerrahi girişim için uygulanan hazırlık yapılır. Hastaya ameliyat sırasında nazogastrik tüp yerleştirilebileceği ve bunun ameliyattan sonra belli bir süre kalacağı açıklanmalıdır.
5.6. Özofagus Cerrahisinde “Preoperatif hazırlık”-2 Cerrahi girişim, diyafragmayı ilgilendirdiğinden hastaya derin solunum ve öksürük egzersizlerinin öğretilmesi önem kazanır. Beslenmesi bozuk hasta daha erkenden mümkünse ağız yoluyla beslenir. Olmazsa tüple veya hiperalimentasyonla beslenir. Hastanın kilosu, aldığı-çıkardığı, sıvı-elektrolit dengesi izlenir.
5.6. Özofagus Cerrahisinde “Preoperatif hazırlık”-3 Ameliyat sonrası enfeksiyon riskini azaltmak için günde 4 kez iyi bir ağız bakımı yaptırılır. Cerrahi girişim için hastanın barsağı kullanılacaksa barsak temizliği yapılır. İnsizyon yeri, yara drenaj tüpleri, NG tüp hakkında bilgi verilir.
5.7. Özofagus Cerrahisinde “Postoperatif Bakım”-1 Ameliyat sonrası bakımın amacı; özofagial dikiş hattının iyileşmesini sağlamak ve fistül oluşumunu önlemektir. NG tüp sakşına bağlanarak ameliyat yapılan yerden sıvı ve sekresyonlar uzaklaştırılır. Tüp kesinlikle tespit edildiği yerde kalmalıdır. Hareket ettirilirse dikiş hattı tahrip olabilir.
5.7. Özofagus Cerrahisinde “Postoperatif Bakım”-2 Tüpün uygun pozisyonda kalmasını, açıklığını ve etkin fonksiyon görmesini sağlamak hemşirenin önemli sorumluluklarından biridir. Torasik yaklaşım ise NG ek olarak Toraks tüpü de vardır. Göğüs tüpünden drenaj, solunum hızı ritmi, nabız hızı ve ritmi izlenmelidir. Dispne, siyanoz ve delici göğüs ağrısı pnömotoraksı işaret edebilir. Yatak başı 30 derece yükseltilir.
5.7. Özofagus Cerrahisinde “Postoperatif Bakım”-3 Hemşire hastayı yataktan kalkması ve dolaşması için desteklemelidir. Öksürme sırasında insizyon yeri desteklenerek ağrı kontrolu sağlanabilir. Derin solunum ve öksürük egzersizlerinden 30 dk önce hastaya analjezik yapılır. Hasta oral beslenmeye geçtiğinde hemşire tarafından izlenmelidir.Disfaji görülebilir. Ayrıca hasta azar azar sıkı sık beslenmelidir.
5.7. Özofagus Cerrahisinde “Postoperatif Bakım”-4 Bulantı ve kusmayı önlemek için hasta, yemekten sonra birkaç saat oturur pozisyonda tutulur. Nissen Fundoplikasyon op. sonra aşırı gaz birikimi olabileceğinden karbonatlı ve gazlı içeceklerden kaçınılmalıdır. Hastada anastomoz yerinden bir sızıntının (fistül) olabileceği günlerin 5-7. günler olduğu bilinmelidir. Bu yüzden hasta yakından izlenmelidir.
6. MİDENİN CERRAHİ GİRİŞİM GEREKTİREN HASTALIKLARI VE HEMŞİRELİK BAKIMI
Midenin Cerrahi Girişim Gerektiren Başlıca Hastalıkları 6. Mide Hastalıkları Midenin Cerrahi Girişim Gerektiren Başlıca Hastalıkları Peptik Ülser Tümörler
Mideye uygulanan cerrahi girişimin amaçları: 6. Mide Hastalıkları Mideye uygulanan cerrahi girişimin amaçları: -Gastrik asit salgısını inhibe ederek ülserin iyileşmesini sağlamak, ki günümüzde çok iyi asit baskılayıcı ilaçların geliştirilmesinin sonucu olarak, bu cerrahi çok az yapılmaktadır. -Kanama, obstrüksiyon ve perforasyon gibi peptik ülser komplikasyonlarını tedavi etmek -Midede bulunan benign ya da malign tümörleri çıkarmak
6.1. Peptik Ülser Gastrointestinal mukoza bütünlüğünün bozulması olarak tanımlanır ve özofagus, mide, duodenum, jejunum ve meckel divertikülünde bulunabilir. Peptik ülserde cerrahi girişim; tıbbi tedaviyle iyileşmediğinde veya kanama obstruksiyon ve perforasyon geliştiğinde uygulanır.
6.1. Peptik Ülserde Cerrahi Girişim Vagotomi: Gastrik hücrelerden asit salınmasını uyaran vagus sinirinin kesilmesidir. 3 tip vagotomi uygulanır: 1-Trunkal 2-Selektif 3- Proksimal Vagotomi-Drenaj Girişimleri: Trunkal ve selektif vagotomi sonrası gelişebilecek mide retansiyonunu önlemek için drenaj girişimi olarak ‘piloroplasti’ ya da ‘gastrojejunostomi’ uygulanır.
6.1. Peptik Ülserde Cerrahi Girişim (devam…) Subtotal Gastrektomi(Antrektomi):Antrektomi sıklıkla vagotomiyle birlikte uygulanır. Midenin asit salgılayan kısmının çıkarılmasıdır. Midenin antrum kısmı çıkarılarak asit salgılayan gastrin hormonunun salınımı böylece hidroklorik asit salınımı azalmış olur.
6.1. Peptik Ülserde Cerrahi Girişim (devam…) Billroth I: Midenin antrumu çıkarıldıktan sonra kalan kısım duedonumla anastomozlaştırılır. Billroth II: Midenin kalan kısmı jejenumla anastomoz edilir. Duedonumun uç kısmı kapatılır. Pankreas ve safra sekresyonu gastrektomiden sonra da duedonuma akmaktadır.
6.2. Mide Tümörleri
6.2. Mide Tümörleri Mide tümörleri benign ya da malign olabilirler. ’Benign tümörler’ nadir görülür ve mide tümörlerinin %5-10 unu oluşturur. Mukoza ya da mide duvarındaki bağ dokusundan kaynaklanan benign tümörler arasında en sık görülenler polipler ve leiomyomlardır.
6.2. Mide Tümörleri (devam…) ‘Malign tümörler’ mide tümörlerinin %90-95’ ini oluştururlar. Karsinom (%95) Lenfoma Sarkom Mide karsinomlarının prognozu oldukça kötüdür.5 yıllık yaşam oranı %15 dolayındadır.
6.2. Mide Tümörleri Belirti ve Bulgular Mide karsinomu genellikle sinsi seyirli bir hastalıktır, ve oldukça geç belirti verir. Başlangıçta en sık belirti ,epigastrik bölgede belli belirsiz bir rahatsızlık hissidir. Hastalığın ileri evrelerinde en sık belirti ve bulgu kilo kaybı ve karın ağrısıdır. İştahsızlık, halsizlik, bulantı, kusma, disfaji diğer belirtilerdir. Gizli kanama sıktır.
6.2. Mide Tümörleri “Tedavi” Mide karsinomlarının tedavisi cerrahidir. Uygulanacak cerrahi girişim gastrektomidir. Gastrektomi ‘subtotal’ veya ‘total’şeklinde uyglanır.
6.2. Mide Tümörleri “Tedavi” Total gastrektomi (midenin tamamen çıkarılması) ilerlemiş mide kanserine uygulanır. Mide çıkarıldıktan sonra özofagus jejenumla anastomoz edilir (özofagojejunostomi).
6.2. Mideye Uygulanan Cerrahi Girişimlerden Sonra Gelişebilecek Erken Komplikasyonlar Kanama Periton ya da GIS içine olabilir. Ameliyat sonrası hasta kanama belirtileri yönünden gözlenmelidir. Anastomoz kaçağı Akut gastrik dilatasyon Dolgunluk hissi, hıçkırık, öğürme vardır. NG uygulanır ya da tüp tıkalıysa açılarak giderilir. Hasta sıvı elektrolit dengesi yönünden izlenmelidir. Batın içi abse
6.2.Geç Komplikasyonlar Dumping sendromu Billroth II ameliyatlarından sonra pilorun kesilmesi ya da bypass edilmesi sonucunda midenin jejunuma hızlı, sürekli ve kontrolsüz olarak boşalmasıyla gelişir. Erken dumping sendromu yemek sırasında ya da yemekten hemen sonra görülür. Halsizlik, baygınlık, baş dönmesi, soğuk terleme, çarpıntı, epigastriumda dolgunluk ve çalkantı hissi olabilir.
6.2.Geç Komplikasyonlar (devam…) Geç dumping daha seyrek görülür. Yemekten 1-3 saat sonra ortaya çıkar. Besinlerin hızla mideye boşalması kan glikoz düzeyinin birden yükselmesine bu da daha fazla insülin salgılanmasına neden olur. Bunun sonucunda hipoglisemi gelişir.
6.2.Geç Komplikasyonlar (devam…) Her iki dumping sendromu diyet düzenlenerek tedavi edilebilir. Hasta az az sık sık beslenmeli, proteinden yağdan zengin besinler tüketilmelidir. Yağdan zengin besinler mideden geç boşalır. Karbonhidrattan fakir diyet olmalı.
6.2.Geç Komplikasyonlar (devam…) Su ve sıvılar yemekle birlikte alınmamalı öğünler arasında alınmalıdır. Hasta yemeğini rekumbent ya da yarı rekumbent pozisyonunda yemeli ya da yemeklerden sonra hemen uzanmalıdır. Midenin boşalmasını geçiktirmek için sedatif ve antispazmotik ilaçlar hekim önerisiyle kullanılabilir.
6.2.Geç Komplikasyonlar (devam…) Pilorik obstrüksiyon: Pilorda ödem, inflamasyon ya da skar gelişmesine bağlıdır. Yemeklerden sonra karında rahatsızlık, bulantı kusma görülür. NG dekompresyon uygulanır. Gerekirse cerrahi girişimle giderilir.
6.2.Geç Komplikasyonlar (devam…) Alkalen reflü gastrit: Pilorün çıkarılması ya da bypass edilmesi sonucu gelişir çünkü safra tuzlarını içeren duedonal içerik mideye geri döner. Hastada karın ağrısı ve safra içeren kusma vardır. Safra tuzlarını bağlayıcı ilaçlar, antiasitler ve mukozayı koruyucu ilaçlar verilir. Tıbbi tedaviyle sorun çözülmezse sekresyonları uzaklaştırmaya yönelik cerrahi tedavi uygulanır.
6.2.Geç Komplikasyonlar (devam…) Marjinal ülser Ameliyat yerinin gastric asitle teması sonucu anastomoz hattının üzerinde gelişir. Ağrı vardır. Antiasitler verilir. Bu ülser obstrüksiyon ve perforasyona neden olabilir.
6.2.Geç Komplikasyonlar (devam…) Gastrojejunokolik fistül: Transfers kolona yakın tekrarlayan ülserler burayı aşındırarak kolon, jejunum ve mide arasında fistüle neden olur. Şiddetli ishal, kilo kaybı ve malabsorbsiyon vardır. Dışkı suludur ve sindirilmemiş besin artıkları görülür. Hastanın nefesi kötü kokulu olabilir. Tedavi olarak başlangıçta sıvı elektrolit açığı karşılanır. Total paranteral beslenme ile hastanın durumu düzeltildikten sonra cerrahi tedavi uygulanır.
6.2.Geç Komplikasyonlar (devam…) Afferent loop sendromu : Billort II ameliyatından sonra duodenal lupun kısmen tıkanması sonucunda gelişir. Pankreas sekresyonları ve safra lupu doldurur ve bu kısım gerilir. Lupta biriken sıvıyı atabilmek için ağrılı kontraksiyonlar olur Sekresyonlar aşırı basınçla mideye girer ve kusma olur. Hastada kramp şeklinde karın ağrısı vardır. Ağrı ile birlikte fışkırır tarzda kusma olur. Tedavi cerrahidir.
6.2.Geç Komplikasyonlar (devam…) Beslenme bozuklukları Mide ameliyatlarından sonra; B12 vitamini eksikliği, folikasit ve demir eksikliği, kalsiyum ve D vitamini emiliminin azalmasına bağlı kalsiyum metabolizması bozukluğu görülebilir. Bu sorunların gelişmesinde intrinsik faktör azılığı ve besinlerin barsaktan hızlı geçişine bağlı yeterli emilimin olmaması rol oynar.
6.2. Mideye Uygulanan Cerrahi Girişim Öncesi Hazırlık-1 Mide ya da duodenuma ilişkin cerrahi girişimler, planlanmış, ya da acil cerrahi girişimler olabilir. Perforasyon, kanama ve gibi bir durum nedeniyle acil ameliyat uygulanacaksa hasta, aşırı derecede rahatsızdır ve genellikle korkmaktadır. Bu durumdaki hastaya neler yapılacağı telaşlanmadan iyi bir şekilde açıklanmalıdır. Hastanın sözel olmayan, fakat davranışlarıyla ifade ettikleri de dikkate alınmalıdır.
6.2. Mideye Uygulanan Cerrahi Girişim Öncesi Hazırlık-2 Hastayı destekleyebilmeleri için hasta yakınlarına da yardım edilmelidir. Kanserden şüpheleniliyorsa hasta korku ve endişelerini paylaşmak isteyebilir. Bu durumdaki hasta iyi bir şekilde dinlenilmelidir. Planlanmış ameliyat uygulanacaksa, hastaya ameliyat öncesinde çeşitli tanı testleri (örneğin; gastroskopi, gastrik sıvı analizi) uygulanabilir. Hemşire, tanı testleri için gerekli hazırlıkları yapmalı ve tanı testlerinden sonra gerekli bakımı da uygulamalıdır.
6.2. Mideye Uygulanan Cerrahi Girişim Öncesi Hazırlık-3 Ameliyattan önce ameliyat hakkında açıklama yapılmalı, Ameliyattan sonra hastada nazogastrik tüp bulunacağı, tüpün sakşına bağlanmış olacağı, damar içi sıvı verileceği söylenmelidir. Derin solunum ve öksürük egzersizleri hastaya öğretilmeli ve bu egzersizlerin önemi tartışılmalıdır. Özellikle batının üst kısmındaki insizyonların, derin solunumu güçleştirip, solunum kompikasyonu riskini artırabileceği bu nedenle egzersizlerin daha da önemli olduğu hastaya açıklanmalıdır.
6.2. Mideye Uygulanan Cerrahi Girişim Sonrası Bakım-1 Mide ameliyatlarından sonraki bakım, nazogastrik (NG) tüp olan hastanın bakımı gibidir. Hemşire, genel ameliyat sonrası bakıma ek olarak; NG tüpten gelen drenaji kontrol etmeli, Ameliyattan sonraki ilk saatlerde drenajin parlak kırmızı renkte olması normaldir, Saatler ilerledikçe drenajin rengi koyulaşmalıdır.
6.2. Mideye Uygulanan Cerrahi Girişim Sonrası Bakım-2 NG tüpü sakşına bağlamalı ve sakşının uygun basınçta çalışıp çalışmadığını kontrol etmeli, NG tüp, genellikle ameliyat sırasında cerrah tarafından yerleştirilir ve tüpün dikiş, hattıyla ilişkisini cerrah bilir, bu nedenle doktor istemi olmaksızın hemşire kesinlikle tüpü irige etmemeli, Ameliyat yerinden sekresyon olup olmadığını kontrol etmeli, kanama varsa doktora bildirmelidir.
6.2. Mideye Uygulanan Cerrahi Girişim Sonrası Bakım-3 Cerrahi girişim torakal yaklaşımla uygulandığı için hastada göğüs tüpleri de vardır. Göğüs tüplerine yönelik bakım uygulanmalıdır. Mide çıkarıldığı için NG tüpe gelen drenajın miktarı çok azdır. Drenajı kolaylaştırmak için hasta yarı oturur pozisyonda olmalıdır. Gastrektomiden sonra hastada nazogastrik tüp ve batın drenleri olacağından bunlara yönelik takip ve balım gereklidir. Santral venöz katater varsa günlük bakım gereklidir.
6.2. Mideye Uygulanan Cerrahi Girişim Sonrası Bakım-4 Total gastrektomi uygulanan hastalarda pulmoner komplikasyon gelişme riski yüksektir. Hastalar gastrik kapsamı aspire edebilir. Bu komplikasyonu azaltmak için hastanın karnına sıkı sargı uygulanır böylece karın içi basınç artar ve diyafram yükseltilir. Ağız yoluyla beslenmeye önce suyla başlanır. Hasta ağız yoluyla beslenmeye başlanacağında, hastaya 30 ml su verilir ve NG tüp klemplenir.
6.2. Mideye Uygulanan Cerrahi Girişim Sonrası Bakım-5 Bir saat sonra NG tüp aspire edilerek, verilen suyun emilip emilmediği kontrol edilir. Hasta suyu tolere edebiliyorsa, NG tüp çıkarılır. Ameliyattan sonra beslenmeye erken dönemde başlanmamalı ve besin miktarı hızla artırılmamalıdır. Günde 5-6 öğünde alınacak şekilde besinler giderek artırılır. Oral gıdaya geçiş önce sulu tanesiz, sonra sulu yumuşak ve takiben normal gıda şeklinde olur. Az miktarlarda başlanır ve giderek arttırılır.
6.2. Mideye Uygulanan Cerrahi Girişim Sonrası Bakım-6 Hastaya besinleri çok iyi çiğnemesinin önemi açıklanır. Cerrahi girişim başarılı olduğunda hasta proteinden zengin, az karbonhidratlı, normal yağlı diyeti tolere edebilir. İntrinsik faktör bulunmadığı için (mide sıvısı intrinsik faktör içerir) hastaya B12 vitamini enjeksiyonu uygulanmalı ve hastanın hemoglobin düzeyi belirli aralarla izlenmelidir.
6.2. Mideye Uygulanan Cerrahi Girişim Sonrası Bakım-7 Hastalar zayıf ve anemik olduklarından enfeksiyona karşı direnç düşüktür. Hastaların enfeksiyondan korunmaları önemlidir. Ameliyat sonrasında analjezikler, uygun şekilde verilerek hasta rahatlatılmalı, derin solunum ve öksürük egzersizlerini yapmasına yardım edilmelidir.
6.2. Mideye Uygulanan Cerrahi Girişim Sonrası Bakım-8 Damar içi sıvılar, doktor istemine göre verilmelidir. Hasta, ameliyattan sonraki iyileşmenin yavaş olacağını ve uzun süreceğini bilmelidir. Ameliyat sonrası gelişebilecek komplikasyonlar yönünden hasta gözlenmelidir. Ameliyat sonrasında hastanın gastrik şikayetleri gözlenmeli, erken dönemde olabilecek kanama, obstrüksiyon, dikişlerin açılması gibi komplikasyonlar izlenmelidir.
KAYNAKLAR Çınar S.(2011). Sindirim Sisteminin Değerlendirilmesi Ed:Eti Aslan F. Karadakovan A. Dahili ve Cerrahi Hastalıklarda Bakım. Özbayır T., Çınar S.(2011). Ağız Ve Üst Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Ed:Eti Aslan F. Karadakovan A. Dahili ve Cerrahi Hastalıklarda Bakım. Özhan Elbaş N. (2001). Gastrointestinal Sistem Cerrahisi Ve Hemşirelik Bakımı. Ed: Erdil F. Özhan Elbaş N. Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği. Aydoğdu Ofset. IV. Baskı Ankara Nobel Kitapevi, 2001. http://helitam.files.wordpress.com/2010/10/hemc59firelik-bakc4b1m-yc3b6netimi-hafta-11-2.pdf
TEŞEKKÜRLER