Hititlerrr!
Hititler veya Etiler Antik Çağ'da Anadolu coğrafyasında devlet kurmuş önemli uygarlıklardan biridir. Kullandıkları dil Hint-Avrupa ailesine dahil olmaktadır. MÖ. 2000 yıllarında Anadolu'ya göç ederek yerli Hatti beylikleri üzerinde hakimiyet kurdukları bilinmektedir. Başkentleri Hattuşaş'dır.
Hint-Avrupa dil ailesine mensup olduklarından dolayı genel kabul Avrupa kökenli bir topluluk olmalarıdır. 1930'lardaMustafa Kemal Atatürk öncülüğünde ortaya atılan Türk Tarih Tezi'ne göreyse bir Türk medeniyetiydi.[2] Bilimsel çevrelerde ise Türk Tarih Tezi, romantik ve milliyetçi yönlerinin olduğu savlarıyla eleştirilmiştir.[3] Tarihçi ve araştırmacıSinan Meydan, Batının 19. yüzyıldaki kazı çalışmalarından sonra Hititler gibi medeniyetleri Avrupa kökenli kabul edip sahiplendiğini ve Hititlerin Türk olduğu tezinin Batı merkezli tarihe karşı bir başkaldırış olduğunu belirtmiştir..[4] TarihçiDoç. Dr. Tufan Gündüz ise Hititlerin Türklerle alakası olmadığını ve buharlaşmış bir kavim olduğunu söylemiştir.[5]Fakat daha sonraları Hititlerin Batı Kafkas halkları olan Çerkeslerle bir ilişkisi olduğu hakkında araştırmalar yapılmıştır. Hititçe ve Çerkesçe birbirine dil yapısı ve kelimeler açısından çok benziyordu. Tarihçe[değiştir Anadolu Yarımadası'nın bu gün için bilinen en eski adı Hattuşaş Ülkesi idi ve bu topraklar 1500 yıl boyunca Hatti Ülkesiolarak bilindi.[6] Bu ad o kadar yerleşmişti ki Anadolu'yu istila eden Hititler bile yeni yurtlarından söz ederken Hatti Ülkesi deyimini kullanmışlardır. Oysa sonradan yine tabletlerden öğrenildiğine göre, söz konusu Hint-Avrupalı halk kendini Nesice konuşan Nesililer olarak anıyordu.[7] Ancak Hitit biçimindeki adlandırma, Eskiçağ tarihi çevrelerinde yayıldığı için onu değiştirmek güç olurdu. Zaten filologlar söz konusu Hint-Avrupalı kavim için Hatti sözcüğünü olduğu gibi almayıp, onun Ahd-i Atik'de zikredilen "Heth" ve "Hittim" şeklinden esinlenerek Almanca Die Hethiter, İngilizce The Hittites, Fransızca Les Hittites ve İtalyanca Gli Ittiti deyimlerini üretmişlerdir. Türkçede ise önceleri Eti sözcüğü kullanıldı, şimdi ise Hitit deyimi yerleşmiştir[8]. Hattuşaş Yazılıkaya'da bulunan Hitit Kralı IV. IV. Tuthaliya'nın Rölyefi Anadolu'ya geliş yönleri arasında, Kafkasya üzerinden, Çanakkale Boğazı'ndan ya da Karadeniz'den olmalıdır. En genel kabul gören görüş, Kafkasya üzerinden Anadolu'ya indikleri yönündedir. Tarihteki ilk kralları Kuşşara kralı LeonUgur'dır. İlk yerleşim yerleri iseHattuşaş'dır. Pithana'nın oğlu Anitta zamanında başkentleri Neşa (Kaniş-Kültepe) olmuştur. Anitta, Hitit krallığının başkenti olan Hattuşaş'ı (Boğazköy), çok büyük hazineleri olduğunu tahmin ederek kuşatmış fakat şehirde herhangi bir şey bulamayınca kızarak şehri tamamen yakıp yıkmış ve ünlü lanetini savurmuştur: “Geceleyin yaptığım bir saldırı ile şehri aldım. Yerine yaban otu ektim. Benden sonra her kim kral olur ve Hattuşaş’ı yeniden iskan ederse gökyüzünün (Fırtına Tanrısı’nın) laneti üzerinde olsun." Daha sonra Anitta'nın soyundan gelen torunu Hattuşaş'ı bu kez Hitit krallığının başkenti yapacak ve kendisine de "Hattuşili" adını verecektir. Hattuşaş Antik Kalıntıları bugün UNESCO'nun Dünya Kültür Mirasları listesinde yer almaktadır. Hititler yerli halkın ekonomik ve kültürel etkilerinden etkilenerek dil ve dinlerini benimsemiş ve ırklarını Hatti ırkının içinde eritmişlerdir. Hititler, Asurluların Anadolu’ dan çıkmak zorunda kalmasıyla devlet idaresini ellerine almışlardır. Anadolu’nun yerli halkıyla kaynaşıp Hitit Devleti’ni kurmuşlardır. Bu devletin kurucusu Labarna‘dır. Başkenti ise Hattuşaş’ dır. (Boğazköy). Hitit tarihi MÖ 1650 - MÖ 1450 Eski Krallık Devri ve MÖ 1450 - MÖ 1200 İmparatorluk Devri olmak üzere iki safhada incelenir. Hitit Devleti'nin kuruluşundan itibaren, sanattaki Mezopotamya'lı unsurlar kaybolarak, Anadolu'nun yerli sanatıyla birleşmiştir. Sanatta, boyutları büyümüş anıtsal eserler ortaya çıkmıştır. Mabetler, saraylar, sosyal yapılar, kaya kabartmaları ve orthostatlarla (bina cephelerinde alt sırada yer alan kabartmalı taşlar) önceki sanattan ayrılır. Hattiler'e ait olmasına rağmen Hitit Güneş Kursu olarak anılan törensel nesne, Hititlerin sembolü kabul edilir. Kökenleri Hint-Avrupa dil ailesine mensup olduklarından dolayı genel kabul Avrupa kökenli bir topluluk olmalarıdır. 1930'lardaMustafa Kemal Atatürk öncülüğünde ortaya atılan Türk Tarih Tezi'ne göreyse bir Türk medeniyetiydi.[2] Bilimsel çevrelerde ise Türk Tarih Tezi, romantik ve milliyetçi yönlerinin olduğu savlarıyla eleştirilmiştir.[3] Tarihçi ve araştırmacıSinan Meydan, Batının 19. yüzyıldaki kazı çalışmalarından sonra Hititler gibi medeniyetleri Avrupa kökenli kabul edip sahiplendiğini ve Hititlerin Türk olduğu tezinin Batı merkezli tarihe karşı bir başkaldırış olduğunu belirtmiştir..[4] TarihçiDoç. Dr. Tufan Gündüz ise Hititlerin Türklerle alakası olmadığını ve buharlaşmış bir kavim olduğunu söylemiştir.[5]Fakat daha sonraları Hititlerin Batı Kafkas halkları olan Çerkeslerle bir ilişkisi olduğu hakkında araştırmalar yapılmıştır. Hititçe ve Çerkesçe birbirine dil yapısı ve kelimeler açısından çok benziyordu.