TURGUT CANSEVER Betül ÜNAL 20946094
Özgeçmiş Turgut Cansever 1920’de Antalya’da doğmuştur. Galatasaray Lisesi ve İDGSA Mimarlık Bölümü'nde okumuştur. 1951'de mimarlık bürosunu kurmuştur. 1960’da Marmara Bölgesi Planlama Teşkilatı Başkanlığı ve 1961’de İstanbul Belediyesi Planlama Müdürlüğü görevlerinde bulunmuştur. 1975-80 arasında İstanbul Belediyesi’nde, 1979’da Ankara Belediyesi metropol planlama, yeni yerleşmeler, kent merkezleri ve koruma danışmanlığı yapmıştır. 1983’te ise Ağa Han Büyük Jüri üyeliği yapmıştır. 22 Şubat 2009’da hayatını kaybetmiştir.
Cansever, mimar olmasının yanısıra, önemli bir düşünürdür Cansever, mimar olmasının yanısıra, önemli bir düşünürdür. Mimarlığını felsefi temeller üzerinde yükseltme gayretinde bulunmuştur. Bu nedenle ‘bilge mimar’ olarak anılır. Dünyada 3 kez Ağa Han Mimarlık Ödülü’ne layık görülmüş tek mimardır.
Ödülleri Uluslararası Ödüller Türk Tarih Kurumu Binası, Ankara Ahmet Ertegün Evi, Bodrum Demir Tatil Köyü, Bodrum, Ulusal Ödüller Mimarlar Odası Mimar Sinan Büyük Ödülü, 1992 Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür ve Sanat Büyük Ödülü, 2005
Kitapları Osmanlı ve Selçuklu Mimarisinde Sütun Başlıkları, Doktora Tezi, 1949 (Yayınlanmamıştır) Modern Mimarinin Sorunları, Doçentlik Tezi, 1960 Düşünceler ve Mimari, T.T.K. Basımevi, 1981 Şehir ve Mimari, 1992 Ev ve Şehir, 1994 Kubbeyi Yere Koymamak, 1997 İstanbul'u Anlamak, 1998 Mimar Sinan, Albaraka Türk Kültür Yayınları, 2005
Tasarım Kuramı Turgut Cansever, eski Türk mimarisinin zengin birikiminden faydalanılması gerektiğini savunmuştur. Mimari çalışmalarında yerel tarihten ve çevreden aldığı formlara, yeni teknoloji ve malzemeleri katmıştır. Çağdaş çizgiyi yakalamış; fakat gelenekten kopmamıştır. Yani, yapılarında sentezlere ulaşmış, yeniyle eskiyi bütünleştirmeye çalışmıştır. Bu düşüncesinde ilk hocalarından biri olan Ernst Diez’in kullandığı “genetik estetik” kavramının büyük payı vardır. Bu kavrama göre herkesin genlerinde, gelenekleri büyük bir yer edinmiştir ve biz ancak, bu genlerimizle, yani geleneklerimizle “yeni” olanı üretebiliriz.
Cansever’in sanat ve mimari anlayışında beslendiği ana damar Türk-İslam medeniyetidir. Şehir planlamacıların aynı Osmanlıların yaptığı gibi en az müdahale, en az planlama, en fazla katılım ve en fazla tabiat-insan dengesini gözeten bir mimari üslup ile yeni şehirler kurması gerektiğini söylemiştir. Cansever, teknolojiyle ortaya çıkan gökdelenlere karşı doğa ile bütünleşmiş, çevre ile barışık projelerle gündeme gelmiştir. Geçmişten aldığını bugünün ihtiyaçlarıyla karıştırıp, yarınlara “Türk Mimarisi” adına bir şeyler bırakmanın mücadelesini yapmıştır.
Ahmet Ertegün Evi 1980 Ağa Han Mimarlık Ödülü Turgut Cansever, bu projesinde, Bodrum’da bulunan ve neredeyse yüz yaşında olan iki eski evi bir araya getirmiştir. Ağa Han Mimarlık Ödülü ise, eski yapıların fonksiyonelliğini yitirmeden ve güzel bir çevre yaratacak şekilde yeniden kullanılmasının mümkün olduğunu ispat ettiği için verilmiştir.
İki bloğu birleştiren çizgisel ek bina, yeninin eskiyle başarılı bir şekilde nasıl bütünleşebileceğini göstermektedir. Bu proje aynı zamanda Bodrum’da gün geçtikçe kaybolmakta olan geleneksel ev tipinin korunmasını sağlamıştır.
Ertegün Evi, bulunduğu caddeye paralel 3 lineer mekandan oluşur; birincisi mevcut yapı, ikincisi tek katlı ek yapı ve duvarlarla sınırlandırılmış bahçe. Bu ev, Cansever’in sözleriyle; “geçmiş, bugün ve gelecek arasındaki bağı kurmasının yanısıra, varolan ile eklenen yapı arasındaki ilişkinin nasıl olabileceğini göstermektedir.”
Türk Tarih Kurumu 1980 Ağa Han Mimarlık Ödülü Ödül, çağdaş yapı teknolojisini, geleneksel fikir ve ilkelerle birleştiren bir mimari yapı olduğu için verilmiştir.
Merkezi avlu, geleneksel Osmanlı avlularının içe dönük karakterini yansıtmaktadır. 1930’lardan beri Ankara’da yapılan binaların belirgin ortak özelliği olan “uluslararası üsluba” tepki olan bu bina, geleneklerden neler öğrenilebilineceğinin kanıtıdır.
Demir Tatil Köyü 1992 Ağa Han Mimarlık Ödülü Cansever bu projede, tüm köyde, çağdaş gereksinimlere yanıt verecek şekilde yerel malzemenin kullanıldığını ve yerel mimari elemanların projeye uyarlandığını ifade etmiştir.
Yerleşme; bir, iki veya üç katlı olmak üzere belirli sayıda üretilmiş ev tiplerinin bir araya bir bütün halinde gelmeleriyle oluşmuştur. Ev tiplerinin tekrarıyla oluşan yerleşme, bölgede rutin bir düzen yaratmaz. Aksine bu ev tiplerinin ve standart mimari elemanlarının biraraya gelişlerindeki farklılıklar bölgede çeşitlilik yaratır. Ayrıca yapı grubunun sürekli büyüyebilen bir alanda kurulmasını sağlar.
Demir Evleri, pek çok tatil yerleşmesi gibi bir işleve sahip olmasına rağmen, mimarlığın gerçek değerlerini sunması açısından diğerlerine göre bir adım öne çıkmıştır. Osmanlı konut yerleşmelerinin yapısı ve bölgenin kendi kültürel geçmişi ile bağı kuran unsurları bütünlük içinde kullanılmıştır.
Su Altı Arkeoloji Araştırma Enstitüsü Çeşitli ülkelerde su altı kazı çalışmalarını sürdüren enstitünün Bodrum’daki merkez projesi 2 aşamalı olarak gerçekleştirilmiştir. Yapının ilk olarak enstitü binası ve konaklama yeri, daha sonra kütüphane, toplantı odası ve servis alanları yapılmıştır.
Yerleşim, mekan organizasyonu ve kullanılan mimari elemanlar, referanslarını Selçuklu ve Osmanlı anıtsal mimarisinden alır. Yapının, farklı işlevleri barındıran binaları bir külliyeden veya medreseden esinlenilerek yapılmıştır.
Enstitü binalarında yer alan odaların her biri ve avluya açılan koridor tonozla örtülüdür. Bu koridora paralel, kolon dizileriyle oluşturulmuş yarı açık mekan, avluyla bina arasında bir geçiş niteliğindedir.
Yapı grubuna çevreden farklı kotlarla ve farklı yönlerden girişler yapılmıştır. Bu şekilde yapının çevresiyle bütünleşmesi sağlanmıştır. Ana girişten ulaşılan açık merdiven ile farklı kotlardaki teraslara çıkılır.
Konaklama amacıyla yapılan bina ise, aralarında ortak mekanların bulunduğu simetrik, iki katlı, iki bloktan oluşur. İki ucu açık koridorun iki yanında odalar bulunur.
Tüm yapı grubunda Cansever, aynı Demir Evlerde olduğu gibi standart mimari elemanlar kullanmıştır. Yerel ve doğal malzeme ile çağdaş malzemenin birlikte kullanılmasıyla anıtsal bir mimari oluşturulmuştur.
Enstitü, ait olduğu bölgenin verilerine göre biçimlenmiş ve kültürel değerlerini taşımıştır. Yapının tüm yönlere açılması, çevreyle bütünleşmesi, topografyayı değiştirmeden yerleşmesi, bölgenin geçmiş mimarisini yansıttığı kadar ait olduğu kültürü de yansıtması Cansever’in mimari görüşünü desteklemektedir.
Kaynakça Osmanlı Şehri-Turgut Cansever Kubbeyi Yere Koyamamak-Turgut Cansever