Servet-i Fünun Dönemi Gezi Yazısı Edebiyat-ı Cedide
Gezi Yazısı Servet-i Fünûn, edebiyatta sansürün yaygın olduğu bir dönemdir. Bu dönemde seyahat özgürlüğü de kısıtlanmıştır. Bu nedenle Servet-i Fünûn döneminde gezi yazısı türü pek gelişmemiştir. Buna rağmen, gerek sürgüne gönderilen gerekse II. Abdülhamit yönetiminin baskılarından kaçan sanatçıların gittikleri yerlerle ilgili yazdıkları yazılardan oluşan gezi yazısı türünde eserler vardır.
Servet-i Fünûn dönemindeki öğretici metinlerin dili, şiire göre, konuşma diline daha yakındır. Bununla birlikte her türlü yazıyı edebî bir ürün olarak gören Cenap Sahabettin, gezi yazılarında sanatlı bir dil kullanmıştır. Gezi yazılarındaki betimlemelerinde şiirsel buluşlar yapmıştır. Dönemin gezi yazılarında mekân olarak "Doğu" ve "Batı" karşımıza çıkar. Servet-i Fünûncular ya görevli veya sürgün olarak gittikleri Doğuyu ya da merak için, okurlarına tanıtmak için gittikleri batı eserlerinde anlatmışlardır. Servet-i Fünûn gezi yazılarında dönemin zihniyetinin de etkisi vardır. Servet-i Fünûncular edebiyat alanında tamamen Batıyı örnek almışlar, bu nedenle de örnek aldıkları Batıyı görmek, tanımak, öğrenmek ve birikimlerini yansıtmak istemişlerdir.
Dönemdeki Eserler Servet-i Fünûn döneminde gezi türünde Ahmet ihsan Tokgöz'ün "Avrupa'da Ne Gördüm" (1892); Cenap Şahabettin'in "Hac Yolunda", "Avrupa Mektupları", "Âfâk-ı Irak" adlı kitapları vardır. Cenap Şahabettin'in "Hac Yolunda" adlı eseri 19. yüzyıla kadar gezi yazısı tü- ründe pek birikimi olmayan Türk edebiyatına kazandırılmış önemli bir yapıttır. Bu eser 1886 yılında Servet-i Fünûn dergisinde tefrika edildikten sonra 1909-1925 yılları arasında kitap olarak yayımlanmıştır. Cenap Şahabettin'in görevli olarak gittiği Hicaz ve Mısır yolculuğunu canlı gözlemlerle anlattığı eser, gezi yazınımızın seçkin örnekleri arasındadır. Yazar bu kitabında gezip gördüğü yerleri yalnızca bir gezgin gözüyle ve yüzeysel olarak değil; tarih, coğrafya ve insan boyutlarıyla, örnek sayılacak bir nesir ustalığıyla anlatmaktadır. Eser, Hac izlenimlerinden çok, sanatlı Osmanlı nesrinin güzel örneklerini içerir.
Dönemdeki Eserler Cenap Şahabettin'in "Avrupa Mektupları" adlı kitabı, 1917-1918 yılları arasında Tasvir-i Efkâr gazetesi adına yaptığı Avrupa gezisi gözlemlerini içerir. Eser, 1919 yılında yayımlanmıştır. Cenap Sahabettin bu kitabında, Avrupa'da gezip gördüğü ülkeleri Doğulu bir sanatçı gözüyle değerlendirir. Dolaylı olarak, Batı ile Osmanlıyı karşılaştırır ve günümüz açısından da ülkemizle ilgili önemli saptamalara ulaşır. Cenap Şahabettin'in ülkemizle ilgili değindiği sorunların, ne yazık ki hâlâ çözümlenemediği görülmektedir. Onun gezi yazılarında ayrıntılar çok önemlidir. O ayrıntılar yan yana gelince, anlatılan mekân, satırlardan kurtulup canlanır sanki. Onun fotoğraf makinesi gibi olan kaleminden çıkan yazılar, okurun karşısına çok canlı resimler çıkarır. Cenap Şahabettin'in gezi türünde değerlendirilebilecek diğer bir eseri ise "Âfâk-ı lrak"tır. Sanatçı, bu eserinde, Cemal Paşa'nın davetlisi olarak bulunduğu Irak ve Suriye hakkındaki izlenimlerini kaleme almıştır. Sanatçının, 1914'te başlayan bu gezisi 2 yıl sürmüştür. Eser, 20 Nisan 1916-19 Mart 1916 tarihleri arasında Tasvir-i Efkâr gazetesinde 13 bölüm hâlinde yayımlanmıştır. Sanatçı bu eserinde Kızıldeniz'den Bağdat'a kadar değişik yerleri dolaşır ve buralarla ilgili gözlemlerini yansıtır.
Hac Yolunda Cenap Sahabettin
Hac Yolunda Hac Yolunda, Cenap Şahabettin’in görevli olarak gittiği Hicaz ve Mısır yolculuğunu canlı gözlemlerle anlattığı eser, 1886 yılında Servet-i Fünûn dergisinde tefrika edildikten sonra 1909 – 1925 yılları arasında kitap olarak yayımlanmıştır. Yazar bu kitabında gezip gördüğü yerleri yalnızca bir gezgin gözüyle ve yüzeysel olarak değil; tarih,coğrafya ve insan boyutlarıyla, örnek sayılacak bir nesir ustalığıyla anlatmaktadır. Eser, Hac izlenimlerinden çok, sanatlı Osmanlı nesrinin güzel örneklerini içerir
Bilgiler İsmail Habib Sevük'e göre "Edebiyatımızda tam mânâsıyla edebî olarak ilk seyahat kitabı" olan "Hac Yolunda", hem bu özelliği hem de Edebiyât-ı Cedîde düzsözünün dikkat çeken bir örneği olması dolayısıyla çok önemlidir. Cenap Şehabettin, 1896'da sağlık müfettişi olarak Arabistan'a, Kızıldeniz kıyısındaki Cidde'ye gönderilmiş ve epeyce zorlu geçen bu gezisini, "Hac Yolunda"da anlatmıştır. Eser, Servet-i Fünûn dergisinde, 1896-1898 yılları arasında yayımlanan on yedi mektuptan oluşmaktadır. Daha sonra 1909'da kitap olarak yayımlanmıştır. Bu kitabı oluşturan mektuplar, yazarın vapurdaki ve vapur dışındaki gözlemleri olmak üzere iki bölüme ayrılabilir. Vapurdaki bölümlerde, Cenap Şehabettin, İstanbul'dan yola çıkışından sonra vapurun öteki yolcuları (ki bu yolcular kimi zaman veremli kocası ve kaynanasıyla yolculuk eden güzel bir kadın, kimi zaman yol arkadaşları, kimi zaman da ikinci mevkide zor koşullarda yolculuk eden yoksullardır) konusundaki gözlemlerini, yolculuk sırasında geçen konuşmaları, tartışmaları, aynen notlarına aktarmıştır.
Bilgiler Vapur dışındaki bölümlerde ise, yazarın gezisi sırasında vapurun yanaştığı limanlardan söz ederken buraların geçmişi ile bugünü arasında gidip geldiğini görürüz. Gördüğü yerlerin tarihini, önemli tarihî kalıntılarını, tarihsel bilgiler ve anektodlar da kullanarak renkli bir anlatımla anlatırken, bu yerlerin o günkü durumlarını da renkli ve canlı betimlemelerle vermektedir. Buraların toplumsal özellikleri,insanların gündelik yaşamları, eğlence kültürleri ve değişik sınıflardan insanların ilginç portrelerini, gözlemlerine kendi duygu ve düşüncelerini de ekleyerek ayrıntılarıyla okura aktarmıştır. "Hac Yolunda"da kullanılan dil, ikili bir nitelik göstermektedir: Yazar, özellikle vapur içinde geçen konuşmaları ve tartışmaları çok yalın bir dille, olduğu gibi aktarırken, özellikle doğayla ya da insanlarla ilgili betimlemelerinde, gözlemlerinde ve bu gözlemlerin kendisinde uyandırdığı duyguları okura aktarırken, kendi tercihi ve bağlı bulunduğu edebî akım çerçevesinde, anlaşılması güç ağır tamlamalarla süslü, sanatlı bir dil kullanmıştır.