KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE ETKİLERİ
Sanayi devriminden beri, özellikle fosil yakıtların yakılması, ormansızlaşma ve sanayi süreçleri gibi çeşitli insan etkinlikleri ile atmosfere salınan sera gazlarının atmosferdeki birikimlerindeki, hızlı artışa bağlı olarak, şehirleşmenin de katkısıyla doğal sera etkisinin kuvvetlenmesi sonucunda, yeryüzündeki ve atmosferin alt bölümlerindeki sıcaklık artışına küresel ısınma adı verilmektedir.
Birleşmiş Milletler İklimDeğişikliği Çerçeve Sözleşmesinde (UNFCCC), İklim değişikliği; karşılaştırılabilir bir zaman periyodunda gözlenen doğal iklim değişikliğine ek olarak, doğrudan ya da dolaylı olarak küresel atmosferin bileşimini bozan insan etkinlikleri sonucunda iklimde oluşan bir değişiklik biçiminde tanımlamıştır.
Başta fosil yakıtların yakılması olmak üzere, çeşitli insan etkinlikleri sonucunda atmosfere salınan sera gazlarının atmosferdeki birikimleri, sanayi devriminden beri hızla artmaktadır. Bu ise, doğal sera etkisini kuvvetlendirerek, şehirleşmenin de katkısıyla, dünyanın yüzey sıcaklıklarının artmasına neden olmaktadır. Küresel yüzey sıcaklıklarında 19. yüzyılın sonlarında başlayan ısınma, 1980’li yıllardan sonra daha da belirginleşerek, hemen her yıl bir önceki yıla göre daha sıcak olmak üzere, küresel sıcaklık rekorları kırmaktadır. Küresel iklimde gözlenen ısınmanın yanı sıra, en gelişmiş iklim modelleri, küresel ortalama yüzey sıcaklıklarında 1990-2100 dönemi için 1.4 ile 5.8 C° arasında bir artış olacağını öngörmektedir.
Küresel sıcaklıklardaki artışlara bağlı olarak da, hidrolojik döngünün değişmesi, kara ve deniz buzullarının erimesi, kar ve buz örtüsünün alansal daralması, deniz seviyesinin yükselmesi, iklim kuşaklarının yer değiştirmesi ve yüksek sıcaklıklara bağlı salgın hastalıkların ve zararlıların artması gibi, dünya ölçeğinde sosyo-ekonomik sektörleri, ekolojik sistemleri ve insan yaşamını doğrudan etkileyecek önemli değişikliklerin oluşacağı beklenmektedir.
Sera etkisi Güneşten gelen uzun dalga boyu radyasyonun büyük bir bölümü yer yüzeyince soğurulur, bir kısmı dünyadan atmosfere yansır. Yeryüzü tarafından soğurulan güneş ışınları ısıya dönütürülür. Bu ısı, yeryüzündeki atomların titreşimine ve kızılötesi ışıma yapmalarına neden olur. Kızılötesi ışımalar, oksijen veya azot gazı tarafından soğurulmaz. Ancak havada bulunan CO2 ve CFC (kloroflorokarbon) gazları, kızılötesi ışımaların bir kısmını soğurarak, atmosferden dışarı çıkmalarını engeller. Bu soğurma olayı, atmosferin ısınmasına yol açar. Bu etkiye, sera etkisi adı verilir.
Günümüzde temel sera gazları karbondioksit (CO2), Kloroflorokarbonlar (CFCs), metan (CH4), diazotmonoksit (N2O) ve ozon olarak (O3) bilinmektedir. Bunların yapısındaki değişme sera gazlarını doğrudan etkilemektedir. Bununla birlikte karbondioksit üretimi, sera etkisinde birinci derecede önemlidir ve CO2’nin atmosferde uzun bir yaşam ömrü vardır.
Dünyada Sera etkisi yaratan çevre sorunlarının %46’sı Enerji Tüketimi, %24’ü Sanayi Faaliyetleri, %18’i Ormansızlaşma, %9’u Tarım ve %3’ü de Diğer kaynakların yarattığı emisyonlar nedeniyle oluşmaktadır. Buradan anlaşılmaktadır ki; Dünyadaki çevre sorununun en önemli nedeni Enerji Tüketimidir. Enerji Üretim sistemlerinde kullanılan yakıt türüne bağlı olarak da çevre sorunları artmaktadır
Küresel İklim Değişikliklerinin Çevreye Etkileri
İklim değişikliği küresel ölçekte bugüne değin karşılaşılan en büyük sorunlardan biri olarak nitelendirilmektedir. İklim değişikliklerinin ekosistem üzerindeki etkileri su kaynakları ve kıyı bölgelerinde günümüzde bariz şekilde kendini göstermeye başlamıştır. Aksi yönde ve saygın bilimsel dergilerde yayınlanan görüşler bulunsa da, günümüzde yaygın olarak kabul gören ve dünya politikalarına yön veren görüş son yıllarda ortaya çıkan iklim değişikliklerinin büyük oranda atmosfere insan etkinlikleriyle salınan sera gazlarının neden olduğu küresel ısınmaya bağlı olarak gerçekleştiğidir.
Küresel İklim Değişiklikleri Yeryüzünden salınan uzun dalgalı ışınımın önemli bir bölümü, yine atmosfer tarafından emilir ve daha az güneş enerjisi alan yüksek enlemlerde ve düşük sıcaklıklarda salınır. Küresel ısınmanın etkisi, hava sıcaklıklarının dünyanın her yerinde artması biçiminde olmayacaktır. Sıcaklığın artış oranı, orta enlemlerde ve ekvatorda, kutuplardakinden daha farklı olacak. Ekvatorda, bu artışın, dünya ortalamasının çok altında olacağı tahmin ediliyor. Aslında bu ısınma, dünya iklim sisteminde köklü değişimlere ve aşırılıklara yol açacak. Öyle ki, dünyanın bazı bölgelerinde kasırgalar, seller ve taşkınlar gibi hava olaylarının şiddeti ve sıklığı artarken, bazı bölgelerde de uzun süreli, şiddetli kuraklıklar ve çölleşme olayları etkili olabilecek. Yazla kış, geceyle gündüz arasındaki sıcaklık farkının azalması, bütün dünyadaki rüzgâr çeşitlerini etkileyecek; fırtınaların yoğunluğu, gücü ve rotaları değişecektir.
Bunun yanında, sıcaklık artışının kışları, yazlara göre birkaç derece fazla olması bekleniyor. Benzer bir durum, geceyle gündüz arasında da görülecek. Gece sıcaklarındaki artış, gündüz sıcaklıklarındaki artıştan fazla olacak. Bu durumda karalar, geceleri eskisi kadar soğumaya fırsat bulamayacak. Küresel ısınmayla birlikte deniz seviyeleri yükselecek.
1940’lara doğru sonra sıcaklık ta belirgin artışlar görülmektedir 1940’lara doğru sonra sıcaklık ta belirgin artışlar görülmektedir. Bu yıllar 2.Dünya savaşının başlangıç yıllarına rastlamaktadır.
İzlanda Üniversitesi profesörlerinden Helgi Björnson, yaptığı araştırmalara dayanarak, İzlanda’nın %8’ini kaplayan ve kutuplar dışındaki en büyük buzul olan Vatna dev buzulunun 1930 yılından bu yana en yüksek erime hızına eriştiğini ve küresel ısınmanın bu şekilde devam etmesi durumunda bu dev buzulun 100 yıl sonra yok olup bütün İzlanda’yı sular altında bırakacağını bildiriyor.
Leeds Üniversitesi öğretim üyesi Profesör Chris Thomas tarafından Nature dergisinde yayınlanan bir yazıda ise “küresel ısınma 2050’ye kadar bitki ve hayvan türlerinin dörtte birini ya da 1 milyondan fazlasını yok edecek” denmektedir.
Chris Thomas ,eğer bir çözüm üretilmezse, türlerin kitlesel tükenişlerinin tarihte görülmemiş boyutlara ulaşabileceğine dikkat çekmektedir. Bu canlı türlerin insan marifetiyle yok olma hızları, doğal yok olma hızlarının 100 ila 1000 katı olarak tahmin edilmektedir. Bu eğilim devam ederse 50 ilâ 100 yıl içerisinde mevcut türlerin %10-50’sinin yok olacağı hesaplanmaktadır.
Bugün doğadaki kuş türlerinin yaklaşık 1000 türe karşılık gelen %15’i küresel iklim değişikliklerinin etkisiyle tükenme tehdidi ile karşı karşıya bulunmaktadır. Doğadaki besin zincirinin bir kez kırılması inanılmaz sonuçlara yol açacağından canlı türlerinin bazılarının ortadan kalkması, diğer canlı türlerini de doğrudan etkileyecektir. .
Dünya besin üretimi giderek sınırlı sayıda bitki türü ve hayavnsal besin çeşidine bağımlı hale gelmektedir.Bugün balık stoklarının %47’si tamamen tüketilmiştir.
Mevsim anormallikleri ve küresel ısınma, yağmur ormanlarının beslediği Amazon Nehrini de derinden vurmakta. 40 yılın en kötü kuraklığı sonrasında Amazon bölgesinde yaşanan seller, felaketi de beraberinde getirdi. Bir zamanlar bölgenin en büyük hayat damarı olan Parana nehirinde şimdi ölüm kol geziyor
Hepsi birer karbon emme makinesi olan mercanların yavaş yavaş ortadan kalktığı görülüyor. Böyle bir durum doğadaki karbon zincirinin kırılmasına ve buna bağlı olarak karbondioksit emisyon miktarlarının inanılmaz boyutlarda artmasına sebep olabilir. Science dergisinde yayımlanan yeni araştırmaya göre, 1998′den önce 704 mercan türünün sadece 13′ü tehditle karşı karşıyaydı, ancak şu anda bu tür sayısı sayı 231. Virginia’daki Old Dominion Üniversitesinden Kent Carpenter, ısının yükselmesiyle simbiyotik ilişki içinde oldukları deniz yosunları yok olduğu, kayalar beyazlaşmış bir görüntü alıdğını söyledi. Bu beyazlama olayı yaygınlaşırsa, tüm mercan alanlarının yeryüzünden silineceğini belirtti.
Küresel ısınmanın etkisiyle Japonya kıyılarına ulaşan bir deniz anası
Yapılan araştırmalara göre, dünya yüzeyinin ortalama sıcaklığı 20 Yapılan araştırmalara göre, dünya yüzeyinin ortalama sıcaklığı 20. yüzyıl boyunca 0,6 ºC kadar artmış, son kırk yıldır atmosferin 8 kilometrelik alt kısmında sıcaklıklar yükselmiş, kar örtüsü ve buzlanma ise %10 civarında azalmıştır. Sıcaklıklar arttıkça canlıların yaşam alanları değişiyor; hayvanlar ve bitkiler daha yüksek rakımlara doğru çekiliyor. Ancak öyle bir nokta gelecek ki türlerin kaçacak hiçbir yeri kalmayacak.
Tehlike büyük Dünya besin üretimi giderek sınırlı sayıda bitki türü ve çeşidine bağımlı hale gelmektedir. Mevcut tarım ürünlerinin değişen iklime uymakta zorlanacağını ve bazı bölgelerde mahsul düşmeye başlamıştır. Fakir veya gelişmekte olan ülkelerde baş gösterecek bir kıtlık, kitlesel göçe neden olacaktır. Bu etkilerin en büyük sonuçlarının 21. yy’da baş göstereceği söylenmektedir.
Küresel İklim Değişikliği’nin Türkiye Üzerindeki Etkisi
Fosil yakıt kullanımı, Sanayileşme, Hızlı nüfus artışı, Enerji üretimi, Ormansızlaşma gibi etkiler sonucunda atmosfere salınan gazlar sera etkisini arttırmaktadır. Bu durum dünya yüzeyinde sıcaklığın artmasına ve küresel ısınmaya yol açmaktadır. Küresel ısınmanın kaçınılmaz etkisi iklim değişikliğidir. iklimdeki önemli değişimler ve bunun etkileri şimdiden küresel ölçekte görülmeye başlanmış olup, bu etkilerin gelecekte daha da belirgin hale gelmesi beklenmektedir.
Uluslararası İklim Değişikliği Paneli`nin (IPCC) 3 Uluslararası İklim Değişikliği Paneli`nin (IPCC) 3. tahmin raporunda, iklim değişikliğinden etkilenmeyecek ülke ve bölge bulunmadığı belirtildi. IPCC`nin Türkiye senaryosuna göre de; Türkiye`nin iklim değişikliğinin tehlikeli etkileri açısından risk grubu ülkeler arasında yer aldığı belirtilmiştir. Küresel İklim Modelleri ile yapılan araştırmalara göre; 2030 yılında Türkiye'nin büyük bir kısmı oldukça kuru ve sıcak bir iklimin etkisine girecek, Türkiye üzerinde, yıllık ortalama sıcaklıktaki artış 2.5-4°C arasında olmakla beraber, özellikle Ege Bölgesi ve Doğu Anadolu’nun önemli bir kısmındaki artış 4 °C’ye ulaşacaktır, Sonbahar mevsiminde sıcaklık artışı 4 °C’yi biraz aşmaktadır. Bu durum, yaz aylarının sonbahara doğru uzayacağı anlamına gelebilir. Kış mevsiminde ki artış ise 2-3 °C olarak hesaplanmıştır.
Yağışların mevsimsel dağılımı ve şiddeti değişecek, Türkiye’nin Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerini kapsayan alan üzerinde kış yağışlarında çok ciddi azalmalar (% 20 ila % 50 arasında) ortaya çıkmıştır, Doğu Karadeniz dağları boyunca uzanan bölgede kış yağışlarında artış gözlenecek ve sel riski artacaktır, !! Türkiye’nin güney ve kuzeyindeki kış yağışlarında oluşan bu birbirine zıt durum, küresel değişimin bir ürünüdür. Sonbahar mevsiminde Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yağışlarda % 50’lere varan artışlar hesaplanmıştır
Orman yangınları artmaktadır, Özellikle kentlerdeki su kaynakları sorunlarına yenileri eklenecek; tarımsal ve içme amaçlı su gereksinimi daha da artabilecektir, Tarımsal ürünler değişebilir ve yok olabilir, Baklagil ürünlerinin hemen hepsinde ve önemli ürünlerden fasülyede %21,3, nohutta %8,4, kırmızı mercimekte %12,4 ve yeşil mercimekte %36,7 oranında azalış olduğu, Yumru bitkilerden patatesin %3,2 oranında azalış olduğu, Şeker pancarında %14,1 oranında azalış olduğu vb. kaydedilmiştir. Aşırı sıcaklar nedeniyle verimin düşmesi üreticiye de fiyat artışı olarak yansıyor. İklim Değişikliği’nin Türkiye’de Neden Olabileceği Çevresel ve Sosyo-Ekonomik Etkiler:
Hayvan ve bitkilerin doğal yaşam alanları daralacak, yeni koşullara uyum sağlayamayan çok sayıdaki bitki, böcek ve kuş türü ortadan kalkacaktır, Kar örtüsü daha da azalabilir, ani kar erimeleri ve kar çığları artabilir, Deniz seviyesi yükselmesine bağlı olarak, Türkiye'nin yoğun yerleşme, turizm ve tarım alanları durumundaki, alçak kıyıları sular altında kalabilir, Su varlığındaki değişiklikten ve ısı stresinden kaynaklanan enfeksiyonlar, sağlık sorunlarını artırabilir,
Özellikle büyük kentlerde, sıcak devredeki gece sıcaklıkları belirgin bir biçimde artacak; bu da, havalandırma ve soğutma amaçlı enerji tüketiminin artmasına neden olabilecektir, Normalden daha kurak koşullara bağlı olarak, Ege ve Akdeniz bölgelerinde kitlesel boyutlarda olmasa da gözle görülür ağaç kurumaları gözlenmektedir, Ağaçların zayıf düşmesi, ormanların fırtına, kar, çığ ve benzeri meteorolojik afet etkilerine karşı direncini de düşürmekte, bunun sonucunda ağaçlarda devrik ve kırık miktarı artmakta; bu da ormanın yapısını diğer zararlılara karşı dayanıksız hale getirmektedir, Son yıllarda Türkiye ormanlarında artış kaydeden zararlı böcek salgınları nedeninin, kuraklık, hava kirliliği ve asit yağmurları olduğuna dair kuvvetli bulgulara rastlanmıştır.
Kanıtlar !
Küresel İklim Değişikliğinin İnsan Sağlığına Etkileri
Yıllar boyunca, insan toplulukları yerel ekosistemleri değiştirmiş ve bölgesel iklimleri etkilemişlerdir. Ancak biraz önce bahsettiğimiz gibi günümüzde bu etkileşim küresel boyutlara ulaşmıştır.
Dünyanın iklim sistemi, yeryüzündeki yaşamı destekleyen karmaşık bir sürecin gerekli bir parçasıdır. İklim ve hava, insan sağlığı ve refah üzerinde her zaman güçlü bir etkiye sahip olmuştur. Ancak küresel iklim değişikliği, insan sağlığını korumak için büyük bir tehdit oluşturmaktadır.
Peki dogal dengenin ve iklimin bozulmasının sebep oldugu en büyük sorunlardan biri ? Çevre Kirliliği
Çevre Kirliliği Öncelikle “hava kirliliğine” yol açar. Bunun sonucunda polenler ve sporlar *Astım *Alerjik Hastalıklar *Akut ve kronik solunum sistemi hastalıkları
Çevre Kirliliği Stratosferdeki ozon tabakasının incelmesine sebep olur. Dünyaya gelen ultraviole ışınlarının miktarı artar.Bu insan sağlığını 3 şekilde etkiler. Bağışıklık sisteminin zayıflamasına yol açar ki bu kanser eğilimini ve enfeksiyonlara yakalanma eğilimini arttırır. Dermatolojik etkilere sebep olur. Güneş yanıkları, dudak kanserleri, deri elastiğinin kaybolması, malign melonoma. Aynı zamanda DNA bozukluklarına da sebep olur. Bu da fotosentez azalması, bitkilerin büyüme ve çoğalmalarında azalma, tarımsal ve sucuk üretimde azalma, yaşamsal döngü bakterilerinde azalmaya sebep olur.
Çevre Kirliliği Çevre kirliliğinin en genel sonucu küresel ısınma ve iklim değişikliğidir. İklim değişikliğinin insan hayatına doğrudan ve dolaylı zararları vardır. Doğrudan zararları , sıcaklık değişimlerine bağlı ani ölümler ve bu sıcaklık değişimlerinin sonucu olarak ortaya çıkan doğal felaketlerdir.
Dolaylı zararları ise , ekolojik değişimin ; su kaynaklarının azalması, kuraklık, çölleşme, su seviyelerinin yükselmesi gibi insanların yaşamını sosyolojik olarak değişime zorlayan olaylardır. Bu etkilerin sonucunda virüslere bağlı hastalıklar artmakta HIV, frengi, tbc, sıtma, grip gibi hastalıklara sebep olan virüsleri taşıyan insanların sayısı artmaktadır.
Küresel İklim Değişikliğine Karşı Alınabilecek Önlemler
Kyoto Protokolü Protokol,ülkelerin atmosfere saldıkları karbon miktarını 1990 yılındaki düzeylere düşürmelerini gerekli kılmaktadır. Bu protokolü imzalayan ülkeler, karbondioksit ve sera etkisine neden olan diğer beş gazın salınımını azaltmaya veya bunu yapamıyorlarsa salınım ticareti yoluyla haklarını arttırmaya söz vermişlerdir. 1997'de imzalanan protokol, 2005'te yürürlüğe girebilmiştir.
Kyoto Protokolü Atmosfere salınan sera gazı miktarı %5'e çekilecek, Endüstriden, motorlu taşıtlardan, ısıtmadan kaynaklanan sera gazı miktarını azaltmaya yönelik mevzuat yeniden düzenlenecek, Daha az enerji ile ısınma, daha az enerji tüketen araçlarla uzun yol alma, daha az enerji tüketen teknoloji sistemlerini endüstriye yerleştirme sağlanacak, ulaşımda, çöp depolamada çevrecilik temel ilke olacak, Atmosfere bırakılan metan ve karbon dioksit oranının düşürülmesi için alternatif enerji kaynaklarına yönelinecek, Fosil yakıtlar yerine örneğin bio dizel yakıt kullanılacak,
Kyoto Protokolü Çimento, demir-çelik ve kireç fabrikaları gibi yüksek enerji tüketen işletmelerde atık işlemleri yeniden düzenlenecek, Termik santrallerde daha az karbon çıkartan sistemler, teknolojiler devreye sokulacak, Güneş enerjisinin önü açılacak, nükleer enerjide karbon sıfır olduğu için dünyada bu enerji ön plana çıkarılacak, Fazla yakıt tüketen ve fazla karbon üretenden daha fazla vergi alınacaktır.
Günlük Hayatta Alınabilecek Bazı Önlemler Standart ampulü, tasarruf ampulü ile değiştirmek, yılda 75 kilogram karbondioksit tasarrufu sağlıyor. Daha az araba kullanmak. Daha sık yürüyüp, bisiklet kullanmak ve toplu taşıma araçlarından daha çok faydalanmak. Araba kullanılmayan her 2 kilometre için 0,75 kg. karbondioksit tasarruf edilecektir. Otomobillerin hava ve yakıt filtrelerinin her zaman temiz olmasına dikkat etmek. Çok tozlu ortamlara yaptığınız yolculuklardan sonra mutlaka filtreler temizlenmeli. Kirli filtreler fazla yakıt harcanmasına yol açmaktadır. Geri dönüşüme katkıda bulunmak. Evlerden çıkan çöplerin sadece yarısını geri dönüştürerek yılda 1200 kg. karbondioksit tasarrufu sağlanabilir. Lastikler kontrol etmek. Düzgün şişirilmemiş lastiklerle litre başına alınan yol yüzde 3 oranında artar. Buradan sağlanacak her 4 litre benzin tasarrufu 10 kg. karbondioksiti atmosferden uzak tutar.
Günlük Hayatta Alınabilecek Bazı Önlemler Daha az sıcak su kullanmak. Suyu ısıtmak için çok fazla enerji kullanmak gerekiyor. Daha az su tüketen bir duş başlığı ile 175 kg, giysileri soğuk su ya da ılık suda yıkayarak da 250 kg. karbondioksit tasarrufu yapabilabilir Ambalajları fazla olan ürünlerden kaçınmak. Çöpü yüzde 10 oranında azaltarak 600 kg. karbondioksit tasarrufu yaptirir. Su ısıtıcısını ayarlamak. Isıtıcıları kışın 2 derece yukarı, yazın 2 derece aşağı ayarlamak. Bu basit ayarlamayla yılda 1000 kg karbondioksit tasarrufu yapilabilir. Elektronik cihazları tamamen kapatmak. Evde ortalama 8 saat stand by konumunda bırakılan TV, DVD, müzik seti gibi elektronik cihazlar, yılda 450 kg karbon gazının atmosfere yayılması anlamına gelir. Her yıl en azından bir ağaç dikmek. Bir ağaç ömrü boyunca 1 ton karbondioksit emmektedir.
Günlük Hayatta Alınabilecek Bazı Önlemler Özellikle ısınmada güneş enerjisi ile çalışan sistemleri kullanılmak. Bu çok büyük tasarruflar sağlayacaktır. Ormanlarda piknik yapmak yerine daha çok az ağaçlık küçük park ve bahçelerde piknik yapmak, orman yangınlarını engelleyecektir Orman içlerinde yakıcı ve yanıcı maddelerle piknik yapılması engellemek. Orman içlerinde daha çok, önceden hazırlanmış yiyeceklerin tüketilmesine izin vermek. Orman içlerinde yapılan pikniklerde kullanılan ve mercek görevi yaparak ormanların yanmasına neden olan cam kırıklarının toplatılması için gönüllü toplayıcı ekiplerinin oluşturmak. Bu sistem yerel yönetimler tarafından oluşturulabilir.
Dinlediğiniz için teşekkür ederiz…
Referanslar: M. TÜRKEŞ, U. M. SÜMER ve G. ÇETİNER, 2000, ‘Küresel iklim değişikliği ve olası etkileri’ , 7-24, http://www.akuastrateji.sumae.gov.tr/downloads/rapor_tr/Iklim_Etkileri_.pdf Mahmut KAYHAN, Küresel İklim Değişikliği ve Türkiye , http://www.eyd.cevreorman.gov.tr/kureselisinma/kureseliklimdegisimiveturkiye.pdf Kemal ÖZTÜRK, 2002, Küresel İklim Değişikliği ve Türkiye’ye Olası Etkileri, G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 22, Sayı 1,47-65, http://www.akuastrateji.sumae.gov.tr/downloads/makale_tr/Kuresel_Isin_Ik.pdf Barış ÖNOL, Yurdanur S. ÜNAL, H. Nüzhet DALFES, 2009, İklim değişimi senaryosunun Türkiye üzerindeki etkilerinin modellenmesi, itüdergisi/dmühendislik, Cilt 8, Sayı 5, 169-177, http://itudergi.itu.edu.tr/index.php/itudergisi_d/article/viewFile/306/280 Cemal Seçkin AKSAY, Osman KETENOĞLU, Latif KURT, 2005, Küresel Isınma ve İklim Değişikliği, http://www.akuastrateji.sumae.gov.tr/downloads/makale_tr/Kuresel_Iklim_D.pdf http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%BCresel_%C4%B1s%C4%B1nma http://tr.wikipedia.org/wiki/Kyoto_Protokol%C3%BC