CUMHURİYET DEVRİ TÜRK DIŞ POLİTİKASI
DIŞ POLİTİKADA DENGE UNSURU Atatürk bağımsızlığın muhafazası ve hızlı kalkınmanın temini için Lozan’dan sonra denge politikasının izlenmesine büyük önem vermişti. Milli Mücadele sırasında batılı işgalcilere karşı S.S.C.B. ile karşılıklı işbirliğine dayanan bir denge kurulmuştu.
1923-1939 TÜRK DIŞ POLİTİKASI TÜRKİYE’NİN GENEL DURUMU: Türkiye iç politika da sosyal hayatın hemen her alanında köklü inkılâpları gerçekleştirmekle meşguldü. Yeni bir anayasa kabul edilmiş, hilâfet kaldırılmış, eğitim birleştirilmiş, kılık kıyafet, hukuk, harf vb. inkılâplar gerçekleştirilmişti.
TÜRKİYE’NİN GENEL DURUMU Mesela; halifeliğin kaldırılması ile laikliği ve dolayısıyla yenileşmenin önündeki büyük bir engel ortadan kalkmış oluyordu. Laikçi reformların toplumda yarattığı derin tepki, memleket ekonomisinin kötü durumu ve hükümetin dış ticaret üzerine koyduğu tehditler dolayısıyla daha da ağırlaşmıştı.
TÜRKİYE’NİN GENEL DURUMU Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının kurulmasına kadar varmıştı. İnkılâpların en hızlı döneminde Doğuda 1925 Şeyh Said isyanı patlak vermiş ve kısa aralıklarla 1938’e kadar devam etmiştir. Ardından Atatürk’e İzmir suikastı düzenlenmiş 1930’da Menemen olayı patlak vermişti.
AVRUPA DEVLETLERİ İLE OLAN İLİŞKİLER 1930’a kadar batı devletleri ile olan ilişkilerde Lozan’dan intikal eden Musul, borçlar, okullar ve Yunanlılarla aramızdaki “etablı” anlaşmazlığının çözümü ile uğraşıldı. Ve Musul dışındaki konular genel olarak Türkiye’nin istediği biçimde sonuçlandı.
I-)MUSUL SORUNU VE TÜRK-İNGİLİZ İLİŞKİLERİ Musul,15 Kasım 1918'de İngilizler tarafından işgal edilmiş ve Millî Mücadele sırasında ise düşman işgalinden kurtarılamamıştır. Misak-ı Millî'nin birinci maddesine göre 30 Ekim 1918'de fiili işgal altında bulunmadığından Musul,Türk sınırları içerisindedir.
MUSUL SORUNU Türkiye, Misak-ı Millî sınırları içinde olmasına rağmen Cemiyet Meclisi'nin verdiği bu karara uymak zorunda kalarak,5 Haziran 1926'da yapılan bir anlaşmayla Musul'u Irak'a bırakmıştır. Türkiye'nin Musul'dan vazgeçmesinin karşılığı olarak bölgedeki petrol gelirinin %10'u 25 yıl süreyle Türkiye'ye verilmiştir. Ancak Türkiye 500 bin İngiliz lirası karşılığı bu hakkından vazgeçmiştir.
MUSUL SORUNU Musul'un kaybedilmesinde bölgenin stratejik önemi, petrol kaynakları açısından zengin oluşu ve İngiltere'nin imparatorluk yolları üzerinde olması önemli sebeplerdendir.
MUSUL SORUNU Bölgenin sahip olduğu bu özellikler İngiltere'nin, ısrarcı, uzlaşmaz ve baskıcı tutumuna neden olmuştur. İngiltere'nin görüşmelerdeki bu uzlaşmaz tavrının bir diğer sebebi de 1926'lı yıllarda hâlâ Türk milletinin hayat hakkını tanımak istememesinden kaynaklanmaktadır
II-)YABANCI OKULLAR SORUNU Osmanlı İmparatorluğunda tamamen bağımsız çalışan yabancı okulların Lozan Antlaşmasında bazı koşullar altında Türkiye'de çalışmalarına izin verilmişti.
II-)YABANCI OKULLAR SORUNU 1925'de Hükümet yabancı okullarda Tarih, Coğrafya ve Yurttaşlık Bilgisi derslerinin Türk öğretmenler tarafından okutulması, dini ayin ve derslere ancak Hıristiyan olan öğrencilerin girmesi, okutulan kitaplarda Türklük aleyhinde konular olmaması ve okulların Türk müfettişleri tarafından teftiş edilmesi şartını koydu.
III-)ETABLI MESELESİ VE TÜRK-YUNAN İLİŞKİLERİ Türkiye Lozan Barışı’ndan itibaren Yunanistan’la iyi ilişkilerin kurulmasından yana bir politika takip ediyordu. Millî Mücadele’nin sonunda Yunanistan ,“savaş yasalarına dayalı olarak Yunan ordu ve sivil idaresinin, Anadolu’da sebep olduğu hasarı ödeme yükümlüğünü” kabul etmiş,
III-)ETABLI MESELESİ VE TÜRK-YUNAN İLİŞKİLERİ Türkiye ise savaşın uzaması ve sonuçlarından, Yunanistan’ın içine düştüğü malî güçlüğü göz önüne alarak tazminat istemekten vazgeçiyordu. Türkiye’nin bu jesti her şeye rağmen Yunanlılara karşı kindar bir tutum içinde olmadığını göstermekteydi.
IV-)YUNANİSTAN İLE NÜFUS MÜBADELESİ Türkiye ile Yunanistan arasında bir nüfus mübadelesinin artık kaçınılmaz olması yanında, özellikle Türkiye açısından nüfus değişimi yapılmasını gerektiren nedenler vardı. Bunların başında, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkıntıları üzerine, güçlü ulusal temeller kurmaya çalışan Türkiye’nin, İmparatorluğun ticari hayatının tamamına yakınını elinde bulundurması nedeniyle oldukça önemli konuma sahip Rumlardan kurtulmak istemesi vardı.
IV-)YUNANİSTAN İLE NÜFUS MÜBADELESİ Ayrıca, yeni Türk Devleti, Osmanlı Devleti’nde azınlıkların sebep olduğu emperyalist müdahalelerden çektiği sıkıntıları yaşamak istemiyordu. Bu bağlamda, zorunlu nüfus mübadelesinin, Anadolu’da önemli nüfusa sahip Rumları eleyeceği;böylece, ileride ortaya çıkabilecek Yunan irredantizminin maddi temellerini ortadan kaldıracağı düşünülmüştür.
YUNANİSTAN İLE NÜFUS MÜBADELESİ Bu nedenle Türk-Yunan ilişkilerinin en önemli konusu; Kurtuluş Savaşı sırasında her iki devlet sınırı içinde kalan karşılıklı azınlıkların mübadelesidir.
YUNANİSTAN İLE NÜFUS MÜBADELESİ Dönemin şartları ve Yunanistan'ın işi zora sokması neticesinde durum bir ara bozulur olsa da, Türkiye'nin haklı istekleri ve ortaya koyduğu kararlı tutum neticesinde Batı Trakya'daki Türklerle, İstanbul'daki Rumlar mübadelenin dışında tutularak 30 Ekim 1930 yılında yapılan antlaşmayla birlikte görüş birliğine varılır.
V-) BALKAN ANTANTI (1934) I.Dünya Savaşı’ndan sonra dünya barışının sağlanamaması, ülkelerin 1933’ten sonra silahlanmaya gitmesi, Almanya’nın Balkanları hedefleyen politikaları, Türkiye ve Yunanistan’ı telaşlandırmış ve bunlara Yugoslavya ve Romanya’nın da katılması ile dört ülke arasında Balkan Antantı imzalanmıştır. Amaç, sınırları güvence altına almak ve tehlikeleri önlemektir. Ayrıca ekonomik alanda da işbirliği sağlanacaktı.
VI-) MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ Lozan Anlaşması ile Boğazların her iki yakası askersiz bırakılıyor ve yönetim uluslar arası bir komisyon tarafından sağlanıyordu. Türkiye bu şartları devletlerin silahsızlanmaya gitmesi şartıyla kabul etmişti.
VI-) MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ Ancak devletlerin 1933’ten sonra hızla bir silahlanma yarışına girmesi, Almanya’nın Ren bölgesine girmesi, Japonya’nın Mançurya ve İtalya’nın Habeşistan’a saldırması Türkiye’yi de kendi güvenliği açısından Boğazlar konusunda harekete geçirdi.
BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİNİN ESASLARI Lozan Anlaşmasını imzalayan ülkelere bir nota gönderen Türkiye, İsviçre’nin Montrö kentinde bir konferansın toplanmasını sağladı. Burada imzalanan sözleşmeye göre; 1. Boğazlar Komisyonu kaldırılıp görevleri Türkiye’ye verildi,
BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİNİN ESASLARI 2. Boğazları her iki yakasında Türkiye asker bulundurabilecekti, 3. Ticaret gemileri Boğazlardan geçebilecektir, 4. Savaş gemilerinin geçişi için bazı sınırlamalar getirildi, 5. Türkiye, savaş durumunda, savaş gemilerinin Boğazlardan geçişi konusunda serbesttir.
VII-) SADABAT PAKTI (1937) 1935 yılında İtalya’nın Habeşistan’a saldırması, Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’yu tehlikeye düşürmüştü. Bu yüzden Türkiye, İran, Irak ve Afganistan bir araya gelerek birbirlerinin güvenliklerini sağlayıcı işbirliği gidip aralarında Sadabat Paktı’nı imzaladılar . Bu anlaşma,İran Şahı’nın yazlık sarayında imzalandığı için Sadabat ismi ile anılır.
VIII-) HATAY SORUNU (1939) 20 Ekim 1920’de, Fransa ile imzalanan Ankara anlaşması ile Türkiye-Suriye sınırı çizilmiş ve Hatay Fransa’nın mandası altında kalmıştı. Burada yaşayan Türklere hakları verilmişti. Ancak Fransa’nın buradaki mandasını kaldırması üzerine Hatay yeniden gündeme getirilmiştir.
HATAY SORUNUN ÇÖZÜMÜ Konu Milletler Cemiyeti’ne götürülmüş ve Türkiye-Fransa arasında görüşmeler başlamıştı(1936). Sonunda 2 Eylül 1938’de bağımsız bir Hatay Devleti kuruldu. Ancak bu durum uzun sürmemiş ve Hatay meclisinin aldığı bir kararla Hatay ülkemize katıldı(1939).
HAZIRLAYAN: Maşuk YOĞURTÇUOĞLU