PROGRAM GELİŞTİRMENİN PSİKOLOJİK TEMELLERİ Hidayet TOK
Program geliştirme çalışmalarında psikolojiden her aşamada yararlanılmaktadır" Özellikle hedeflerin belirlenmesi aşamasında hedeflerin eğitimle oluşturulabilirlik ve ulaşılabilirlik açısından belirlemeye çalıştığımızda psikolojinin bulgularından büyük ölçüde yararlanmaktayız.
psikolojinin bulguları Öğrenme öğretme sürecini öğrenme modelleri, (Öğrenme kuramları, öğrenme stratejileri ve öğrenme stillerini öğretme stratejileri, yöntem ve teknikleri etkilemektedir.
. Eğitim durumlarını düzenlemede öğrenciyi derse hazırlama aşamasından, hedef davranışı sunmaya, öğrencilerin transfer etme becerilerini geliştirme aşamasından, öğretim hizmetinin niteliğini artırıcı çalışmalara kadar hemen hemen her aşamada psikoloji, program geliştirme çalışmalarının temeli olma niteliğindedir.
Program geliştirme çalışmalarının sınama durumlarını düzenlemede diğer bir anlatımla, ölçme değerlendirme çalışmalarında psikometri en temel desteği sağlamaktadır.
Psikoloji, özellikle öğrenme psikolojisi, temelde öğrenme nasıl olur, özelde ise insan nasıl öğrenir sorusuna yanıt aramakla eğitimin ayrılmaz bir parçası olmuştur. Program geliştirme çalışmalarında öğrenme öğretme süreci ne kadar önemli görünüyorsa psikoloji de o kadar önemli olmaktadır.
Psikoloji bilimindeki temel kuramlar iki ana gruba ayrılıyor. 1. Davranışçı Kuramlar 2. Bilişsel Alan Kuramlarıdır.
Davranışçı Kuramlar Geleneksel davranışçılar, Aristo'nun, Descartes'ın, Lock'un ve Rousseau‘nun öğrenmenin doğası ile ilgili felsefi görüşlerini temele almakta, şartlanma davranışı ve istenen tepkiyi yaratmak için çevreyi değiştirmeyi vurgulamaktadırlar.
bu psikoloji ekolü, şartlanmaya ilişkin deney ve bulguların geniş ölçüde etkisinde kalmıştır. Davranış kuramcılarına uyaran-tepki kuramcıları da denilmektedir.
Bağlaşımcılık - Bitişiklik Kuramı Thorndike öğrenmeyi bir alışkanlık oluşturma ya da alışkanlıkları biçimlendirme olarak tanımlamıştır. Bağlaşımcılık ilkesi en yalın anlamı ile iki uyarıcının aynı anda tekrar tekrar ortaya çıkmasıyla iki uyarıcının bitişik duruma gelmesi ve birinin diğerini hatırlatmasıdır.
Klasik Koşullama Klasik koşullama Ivan Pavlov'un hayvanlar üzerinde yaptığı deneylerden sonra, öğrenme literatürüne girmiştir. Klasik koşullama yoluyla bütün davranışların değiştirilebileceğini savunan psikologlardan biri de Watson'dur.
Klasik Koşullanma ile İlgili Bazı Kavram ve Süreçler: 1. Genelleme: Organizma, bazı durumlarda bir uyarıcı karşısında gösterdiği koşullu tepkiyi benzer durumlarda da gösterir. Sözgelimi, sobada bir kez eli yanan çocuk, ısı yayıcı ev aletlerinin tümünden korkması gibi.
2. Geçiş (Transfer): Bisiklet kullanan bir kimsenin motorsiklet kullanmayı daha kolay öğrenmesi (olumlu geçiş); iki parmak daktilo yazmayı öğrenmiş bir kişinin, on parmak daktilo yazmayı öğrenmede çok büyük güçlükler çekmesi (olumsuz geçiş) için birer örnek olabilir.
3. Ayırtetme: Organizma, uyarıcılar arasında farkı da öğrenebilir 3. Ayırtetme: Organizma, uyarıcılar arasında farkı da öğrenebilir. Sözgelimi, elektriğe çarpılmış bir kişinin çarpılma nedenini araştırması ve tellerin izolesiz olduğunu görmesi sonucunda izoleli tel dışındaki tellere çıplak elle dokunmaması gibi.
4. Deneysel Çözülme (Sönme): Deneysel çözülme olayı, öğrenmede tekrarın başlı başına öğrenme şartı olmadığını, davranışların değişmesinde temel ihtiyaçların doyurulmasının ve ödüllendirilmesinin önemli bir rol oynadığı belirtilmektedir.
Edimsel Koşullama Edimsel koşullama, klasik koşullamadan farklı olarak bilinçli ve kasıtlı hareketlerimizle ilgilidir. Davranışların sonuçlarına bakarak yeni davranışlar kazanma sürecidir.
Skinner'e göre, organizmanın davranışları uyarıcılara otomatik bir cevap olmaktan öte kasıtlı yapılan hareketlerdir., insanlar, çevrelerinde karmaşık uyarıcı durumlarıyla karşılaşırlar. Bu durumda, organizmanın kendisi tarafından yapılan davranış önemlidir. Bunlara operant-edim denir.
Edimler onları izleyen sonuçlardan etkilenir ve onlarla değiştirilir Edimler onları izleyen sonuçlardan etkilenir ve onlarla değiştirilir. Bu nedenle, davranış değiştirme işleminde davranışın sonuçlarının kontrol edilmesi ve şekillenmesi gerekir. Bu kontrol işleminde en önemli yeri "pekiştirme" tutar.
Programlı Öğrenme Davranışçı ekol içinde yer alan psikologlardan Skinner'in yeni edimler kazanmak için ortaya attığı bir öğrenme kuramıdır. Programlı öğrenmenin temelini, pekiştirme ilkeleri oluşturmaktadır. Skinner tarafından oluşturulan bu ilkeler:
a. Küçük adımlar, b. Etkin katılım, c. Başarı, d. Anında düzeltme, e. Kademeli ilerleme, f. Bireysel hız ilkeleridir.
Programlı öğrenme yoluyla öğrencinin eğitim programlarında belirlenen hedef ve davranışlara kendi algı hızıyla bireysel bir çalışma sonucunda ulaşması istenmektedir.
Davranışçılık ve Eğitim Programları Program geliştirme çalışmalarında davranış kuramcılarının etkisini özellikle eğitim programında yer alan hedeflerin davranışa dönüştürülmesi ve her davranış için test maddelerinin hazırlanarak programın başarısı hakkında bilgi toplama anlayışının temelde davranışçı kuramların etkisi olduğu söylenebilir.
Bir eğilim programının niteliği, öğrencilerde geliştirilecek islendik davranışlarla ölçülmekte ve eğitim durumları da bu ölçme sonuçlarına göre düzenlenmektedir. Davranışçılar bu konuda çok kuralcı, adım adım ve yapılandırılmış öğretme yöntemlerine güvenmektedirler.
1. Eğitim programlarının hedef ve davranışlarını yazarken, öğrenme-öğretme süreci ile değerlendirme boyutlarını ölçerken 2. Bireyselleştirilmiş öğretim ve tam öğrenmeyi uygularken, 3. Program ve öğretim tasarımlarını desenlerken, 4. Eğitim teknolojisi ile ilgili çalışmaları planlarken, 5. Program değerlendirme çalışmaları yaparken, davranış kuramcılarının ortaya attığı öğrenme kuram ve ilkelerinden yararlanmaktayız.
Bilişsel Alan Kuramcıları Bilişsel alan kuramcıları, öğrenmeyi uyarıcı ile davranıra arasında bağ kurmak ve dıştan pekiştirme yoluyla elde edilen bir sonuç olarak açıklayan"davranışçı" görüşlerin yanında, insan davranışlarının çok karmaşık bir öncellik taşıdığını belirtmekte ve "Uyancı-Davramm" kalıplan içinde açıklamanın yeterli olmayacağını ileri sürmektedirler. Bunlara göre, davranışçı yaklaşımlar öğrenme olayına kısmi bir açıklama getirmektedir.
Bu görüşlere sahip psikologlar öğrenmenin, çevremizdeki olay ve durumlara anlam verme girişimlerimiz sonucunda oluştuğuna ve bu amaçla sahip olduğumuz bütün zihinsel araçları kullandığımıza inanmaktadırlar.
öğrenme, insanın beyninde ve sinir sisteminde oluşan bir iç süreç olarak yorumlanmaktadır. Bu yaklaşımı benimseyen psikologlara göre öğrenmeyi açıklamada aşağıdaki temel görüşler önem kazanmaktadır: 1. Öğrenen dış uyarıcıların pasif bir alıcısı değil, onların özümleyicisi ve davranışların aktif oluşturucusudur. 2. Öğrenen kendi öğrenmesinde sorumluluk taşıyan, verileni olduğu gibi alan değil, verilenlerin taşıdığı anlamı keşfedendir. .
3. Öğrenen, verilen bilgiler arasından uygun olanları seçen ve işleyendir. 4. Öğrenen kendisine kazandırılmak istenen bir ilke de olsa, onun anlamını bularak diğer ilkelerle ilişkisini kurarak ve daha önce öğrendikleriyle bağdaştırarak ona anlam vermek zorundadır.
Bilişsel alan kuramcılarından Piaget, büyüme ve gelişme süreçleri üzerinde durmuş ve bireyin bilişsel gelişimini doğumdan olgunluk çağına kadar geçen süre içinde aşamalar halinde açıklamaya çalışmıştır. Piaget'e göre bu aşamalar:
Piaget'nin Bilişsel Gelişim Kuramı 1. Duyusal-Motor Dönem (0-2 yaş): Bu dönemde çocuklar refleks tepkilerle başlıyor, sonra çevreye göre karmaşık duyusal motor tepkiler vermeyi öğreniyor. 2. İşlem Öncesi Dönem (2-7 yaş): Objeler ve olaylar sembolik anlam taşımaya başlıyor. Örnek: Sandalye oturmak içindir, Kavramlar yaşantı yoluyla öğrenilmeye başlıyor. Örnek: Elma, portakal, armut meyvadır (meyva kavramını bu objelere dokunarak ve yiyerek öğreniyor).
3. Somut İşlemler Dönemi (7-11 yaş): Bilgileri mantıklı ilişkiler yoluyla orga n i/c ediyor, problem çözmeye, muhakemeye başlıyor, işlemleri tersine çevirebiliyor. 4. Soyut işlemler Dönemi (1,1 yaş ve sonrası): Soyut işlemler yapabiliyor. Soyut konulan mantıklı düşünebiliyor, değerlendiriyor, hipotezler oluşturuyor ve çıkarım yapabiliyor. Öğrenme, kişinin bilişsel potansiyeline ve yaşantılarına bağlı olarak oluşuyor.
Ralph Tyler'm Program Geliştirme Çalışması Ralph Tyler‘ın program geliştirme çalışmalarında öğrenme yaşantılarım düzenlemede kendini göstermiştir. Bu düzenlemede Tyler, süreklilik, sıralama ve bütünleşme ilkelerini öne sürmüştür. a. Süreklilik ilkesi: Öğrenme yaşantılarını düzenlerken aşamalı tekrara yer verilmelidir.
b. Sıralama ilkesi: Eğitim programlarında öğrenme yaşantılarının düzenlenmesi sıralı bir gelişim içermeli ve her yeni yaşantı bir öncekinin üzerine inşa edilmelidir. Bu sıralama basitten bileşiğe, somuttan soyuta, bilinenden bilinmeyene doğru olmalıdır,
c. Bütünleştirme ilkesi: Eğitim programında yer alan öğrenme yaşantılarını programın diğer ögeleriyle de ilişkili olmalıdır;
Gagne'nin Öğretim Durumları Modeli Bilişsel alan kuramcılarından Gagne, aşamalı olarak sıralanmış sekiz öğrenme kümesi ya da becerisinden oluşan bir model ortaya koymuştur. Bunlardan ilk beşi davranışsal işlemleri, son üç düzey de bilişsel işlemleri içermektedir. Bu öğrenme çeşitleri;
1. İşaret öğrenme: Bu öğrenme işaretle verilen tepkidir 1. İşaret öğrenme: Bu öğrenme işaretle verilen tepkidir. (Örnek: fare görünce korku tepkisinin verilmesi gibi) 2.Uyana davranım öğrenme: Belli bir uyarıcıya tepki verme, operant koşullanmada olduğu gibi. (Örnek: Otur emrine uyan öğrencinin davranışı) 3.Zincirleme öğrenme: Öğrendiği uyaran tepki bağım zincirleme ve doğru yaptığında pekiştirilmesi. (Bir araba sürücüsünün arabayı kullanması) 4. Sözel bağlaşım öğrenme: Daha karmaşık bir beceri geliştirmek amacı ile iki ya da daha fazla sözlü uyaran tepki birimini birleştirmek. (Örnek: bir yabancı dili öğrenmek)
5. Çoklu ayırt etmeyi öğrenme: Belli bir kümenin farklı maddelerine farklı tepkiler verme. (Örnek: Çim ve ağacı ayırdetme) 6. Kavram öğrenme: Uyarıcıya soyut bir şekilde tepki verme. (Örnek: kavramlar, gramer ve bunun benzeri tepkiler) 7. İlke öğrenme: İki ya da daha fazla kavramı ilişkilendirme (Örnek: hayvanların yavruları olur, sıfat adı niteler ilkesini öğrenme) 8. Problem çözme: Bildiği kural ve ilkeleri kullanarak yeni bir problem çözme. (Örnek: iki kenarı verilen bir üçgenin alanını bulma gibi)
Biliş Alan Kuramları ve Eğitim Programları Program geliştirme uzmanlarının ve öğretmenlerin genelde bilişsel alan kuramları yaklaşımını izledikleri gözlenmektedir. Bunun nedeni aşağıdaki gibi sıralanabilir: 1. Bilişsel alan kuramları, öğrenmeyi örgütlemede ve öğrenme yaşantılarım düzenlemede mantıklı bir yol izlenmesine olanak sağlamaktadır. 2. Bilişsel alan kuramları, geleneksel konu alanı yaklaşımını temel almaktadır. 3. Genel olarak eğitim bilimciler de bu alanda iyi eğitim almışlar ve bu yaklaşımı daha iyi anlamaktadır.
Davranışçı Yaklaşımla Bilişsel Davranışçı Yaklaşım arasındaki temel farklılıklar 1. Davranışçı psikologlar, davranışa neden olan uyarıcı ve davranışı takip eden uyarıcıları gözleyerek, öğrenmeye açıklık getirmeyi çalışmışlardır. 1. Bilişsel kuramcılar, uyarıcının birey tarafından algılanmasından itibaren, bireyde oluşan içsel süreçler ve öğrenmeye etki eden bireysel özelliklerle ilgilenmektedirler.
Her iki yaklaşımda da pekiştirece önem verilir. 2. Davranış öğrenilir. 2. Bilgi öğrenilir. Bilgide meydana gel değişme davranışa yansır. Her iki yaklaşımda da pekiştirece önem verilir.
Her iki yaklaşımda da öğrencinin aktif olması gerekir. 3. Pekiştireç davranışı kuvvetlendirir ve dıştan verilen pekiştireçler öğrenmede önemli rol oynar. 3. Dıştan verilen pekiştireçler öğrenen için, yaptığı davranışın doğruluğu hakkında dönüt sağlar. Her iki yaklaşımda da öğrencinin aktif olması gerekir.
4. Öğrenen, yarıcılarla etkileşimde bulunmak ve pekiştireç almak için etkin olmalıdır. 5. Davranışçı kuramlar, daha çok kontrolü laboratuvar ortamında, çoğunlukla hayvanlar üzerinde araştırmalar yaparak öğrenmeyi açıklayan genel kuralları bulmaya çalışırlar. Bu nedenle genellikle basit davranışların kazanılması üzerinde durmuşlardır. 4. Öğrenen, dikkatini kontrol ederek, uyancıları seçerek, onları anlamlı hale getirip kodlayarak öğrenme sürecine etkin olarak katılır. 5. Bilişsel kuramlar, insanların doğal çevre içinde değişik durumlarda nasıl öğrendikleri üzerinde araştırmalara ağırlık vermektedir. Bilişsel kuramcılar, kavram ve ilke öğrenme, problem çözme, eleştirel düşünme gibi bilişsel yönü ağır basan daha karmaşık davranışların öğrenilmesini açıklamaya çalışmışlardır.
6. Öncüleri; Aristo, Decartes, Lock, Rousseau, Pavlov, Watson, Thorndike, Skinner'dir. 6. Öncüleri: Pigaet, Bruner, Vygotsky, Gagne, Guilford'tur.
Hümanistik Psikoloji Özellikle son yıllarda öğrenci merkezli eğitim için program geliştirme çalışmalarında temelde hümanistik psikolojinin dayandığı kuramların yer alması gerektiği tezi savunulmaktadır. Hümanistler, insanı davranışını denetleyebilen özgür bir varlık olarak ele ;alırlar. Bu kuramlar içinde en önemli yeri Geştalt kuramı almaktadır.
Gestalt Kuramı Kuram adını Almanca bir sözcük olan "Gestalt, (biçim, şekil, form anlamında)'tan almıştır. Kurama göre,bütün parçaların toplamından daha fazladır ve birey, bütünü parçalara ayrıştırarak değil, bütünlük içinde algılar. Örnek: Senfoni orkestrasını dinlerken, her bir müzisyenin katkısını analiz ederek değil,bütün olarak dinleyip, anlamaya çalışırız.
Gestaltçılara göre bizler, dünyayı bütün olarak algılarız Gestaltçılara göre bizler, dünyayı bütün olarak algılarız. Geştalt kuramında öğrenme, sorunun temeline ilişkindir, bütününe göre açıklanmalıdır. Gestalt psikolojisinin, eğitime yaptığı en önemli katkılardan biri içgörüsel problem çözme ve üretici düşünme uygulamalarıdır. Öğretmen problem çözme için ipuçları verebilmelidir. Öğrencinin üretici düşünmesini sağlamak için, problemin doğasını ve çözümünde kullanılan ilkelerin dayandığı temelleri anlamasına rehberlik edilmelidir.
Gestalt psikologları, öğrenmeyle ilgili yapılan tekrarların, öğrencilerin yeni ilişkileri keşfetmesi bakımından yararlı görmektedirler. Gestaltçılar için öğrenilenlerin değişik durumlarda kullanılması, transfer edilmesi önemlidir. Öğretmenler, dersin başında önceki öğrenmeleri hatırlatarak, yeni yaşantıların anlamlı bir şekilde öğrenilmesine yardım etmelidirler.
Hümanistik Psikoloji ve Eğitim Programı 1 Hümanistik psikolojide bireysel özgürlük önemlidir. Rogers, özgürlüğün, öğrencileri araştırmaya çalıştıkları konuyu daha iyi anlamaya yönlendirdiğine inanmaktadır. Çünkü özgürlük, kişilerin kendilerini ve çevrelerini algılamada seçenekler sunmaktadır.
Bireylerin ihtiyaçları farklı olduğu için hümanistik psikoloji yaklaşımı, l r-ı k es için ayrı bir eğitim programı hazırlanmalı görüşünü öne sürmektedir.