ANADOLU MEDENİYETLERİ Öğr. Gör. Ayhan BAŞÇI
DERSİN KONUSU İnsanlık ve medeniyetler tarihi açısından belki de dünyanın en zengin coğrafyası olan, Küçük Asya da denilen ve bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin üzerinde kurulduğu Anadolu’da, Paleolitik dönemden bugüne kadar yaşamış çeşitli uygarlıkların tarihleri, kültürel, sosyal, sanatsal, yasal, dinsel ve teknolojik açıdan gelişimleri ve Anadolu’da bıraktıkları izlerin kronolojik olarak incelenip turizm açısından yorumlanması.
ÖĞRENME ÇIKTILARI VE YETERLİLİKLER Ders içeriğindeki konuların (Paleolitik dönemden günümüze kadar) incelenip turizm açısından yorumlanması, bir sentez yapabilecek bilgi düzeyine ulaşmasını sağlanmak.
Ders Kitabı ve / veya Kaynaklar DEĞİRMENCİOĞLU A.Özdal-AHİPAŞAOĞLU H.Suavi; Anadolu’da Turizm Rehberliği, AKŞİT İlhan; Anadolu Uygarlıkları, AKURGAL Ekrem; Anadolu Uygarlıkları-Anadolu Kültür Tarihi, SEVİN Veli ve Diğerleri; Anadolu Uygarlıkları Ansiklopedisi, SEVİN Veli; Anadolu Arkeolojisinin ABC si – Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, KINAL Firuzan; Eski Anadolu Tarihi, LLOYD Seton; Türkiye Tarihi, BAYBURTLUOĞLU Cevdet; Arkeoloji, BAYRAK M. Orhan; Türkiye Tarihi Yerler Kılavuzu, BELLİ Oktay; Anadolu Uygarlıkları, MEMİŞ Ekrem; Eski Çağ Türkiye Tarihi, UMAR Bilge; İlkçağda Türkiye Halkı-Türkiye Tarihi Yerler kılavuzu- Türkiye’deki Tarihsel Adlar - Türkiye’de Tarihsel Anıtlar, CHİLDE Gordon; Tarihte Neler Oldu, CİZİRİ Şerefhan; Anadolu’dan Mezopotamya’ya Tarih ve Uygarlık, GÜNALTAY Şemsettin; Yakın Şark II – Anadolu, MAİSELS C. Keith; Uygarlığın Doğuşu, TANİLLİ Server; Yüzyılların Gerçeği ve Mirası, FRANKFORT Henry; Uygarlığın Doğuşu, KANSU Ş.Aziz; İnsanlığın Kaynakları ve İlk Medeniyetler, MANSEL A. Müfit ; Ege ve Yunan Tarihi, YILDIRIM Recep; Eski Çağda Anadolu,TUNCAY Çağlar; Uygarlığın Seyir Defteri, YAMANLAR Emine; Uygarlık Tarihi, TURANİ Adnan; Dünya Sanat Tarihi,TUNCER Ömer ; İşte Anadolu, TUÇDİLEK Necdet; Türkiye’de Yerleşmenin Evrimi, YENEN Şerif; Anadolu Destanı, BAŞDEMİR Kürşat; Eski Anadolu, TEXİER Charles; Küçük Asya, BEAN Gerge E.; Eski Çağda Ege Bölgesi, MCNEİLL William H.; Dünya Tarihi, HERODOTOS; Herodot Tarihi; STRABON; Coğrafya, SUAT Ali; Küçük Asya, DAVİT Magie; Anadolu’da Romalılar, MURAT Arslan; Galatlar, LE CORBUSİER; Bir Mimarlığa Doğru, FRİEDRİCH Johannes; Kayıp Yazılar ve Diller, VITRUVIUS; Mimarlık Üzerine On Kitap, ÖGEL Bahaeddin; Türk Kültür Tarihine Giriş, ANONİM; Anadolu’da İlkler.
DERSİN İŞLENMESİNE YARDIMCI OLAN BİLİM DALLARI Paleontoloji ya da taşılbilim ya da fosil bilim, fosilleri veri olarak kullanarak dünyada yaşamın tarihini yazmak amacını taşıyan bilim dalıdır. Jeolojinin bir disiplinidir. Jeoloji arz (yer) kabuğunun yapısından, bunu teşkil eden maddelerden, onun teşekkül ve oluşum tarihinden ayrıca üzerinde yaşayan hayvan ve bitkilerin ilk yaratılışlarından bugüne kadar olan biyolojik oluşumlardan söz eder. 40-50 Km. kadar bir kalınlığa sahip olan yerkabuğunun organik ve anorganik oluşum tarihi jeolojide esas konuyu teşkil eder. Arkeoloji insanoğlunun elinden çıkmış maddi kültür kalıntılarının yardımıyla antik çağ tarihini ve kültürünü kurgulamaya çalışan bilim dalıdır .Arkeolojinin önemi yazının bulunmadığı tarih öncesi dönem için daha da artar. Çünkü bu dönem bilgilerimizin yegane kaynağıdır.
BAŞLIYORUZ …
MEDNİYETLER BEŞİĞİ ANADOLU COĞRAFYASI
SENOZOİK (3.zaman) DÖNEM (1,81 – Bugün) İlk Bölüm: PLEİSTOSEN (1,81 myö ile 0,01 myö arası) Pleistosen bölüm buzul çağı olarak ta isimlendirilebilir. Kuaterner döneminin neredeyse hemen hepsini kapsayan Pleistosen, "Buzul Çağı" olarak bilinse de, aslında bölüm boyunca, kutup buzulların oldukça yaygınlaştığı bir dizi soğuk dönem ve bu dönemleri bölen ılıman hatta tropik dönemler yaşanır. Soğuk dönemlerde buzullar ılıman kuşağa doğru ilerleyerek, zaman zaman karaların %30'unun üzerini örter, deniz seviyesi düşer ve kıtalar arasında hayvan ve insan göçlerine olanak sağlayan kara köprüleri kurulur.
SENOZOİK (3.zaman) DÖNEM (1,81 – Bugün) İlk Bölüm: PLEİSTOSEN (1,81 myö ile 0,01 myö arası) Pleistosende kendi türümüz olan Homo sapiens ortaya çıkıp yaygınlaşır, alet yapmaya ve ateş kullanmaya başlar. Buzul döneminin soğumasıyla insanlar mağaralara çekilmeye ve orada yaşamaya başlar. Böylece ilk mağara resimleri (soldaki iki resim) bu jeolojik devrin sonlarında görülmeye başlar. Pleistosenin sonlarına doğru insanlar kıtaların çoğuna yayılır.
SENOZOİK (3.zaman) DÖNEM (1,81 – Bugün) İlk Bölüm: PLEİSTOSEN (1,81 myö ile 0,01 myö arası) Pleistosen, insanın ortaya çıkıp yaygınlaştığı dönem olarak da önemlidir. Pleistosenin bitip Holosenin başlamasıyla, buzul çağı biter ve dev memeliler ortadan kalkar, insan türü tüm kıtalarda yaygınlaşarak uygarlıklar kurar.
SENOZOİK (3.zaman) DÖNEM (1,81 – Bugün) İlk Bölüm: PLEİSTOSEN (1,81 myö ile 0,01 myö arası) Pleistosen sonunda gerçekleşen yok oluşta, dev boyutlu hayvanların hepsi ortadan kalkar. Günümüzde bu hayvanların torunları sayılan fil, gergedan, balina ve timsahlar kalmıştır. Bazı bilim adamları, yok oluşunun nedeninin yaygınlaşan avcı insanlar olduğunu düşünür. Her ne kadar bir kıtaya insanların gitme zamanı ile o kıtadaki dev memelilerin ortadan kalkma zamanı birbirine uysa da, insanlar bu hayvanların tamamını yok etmeye yetecek sayıya ve teknolojiye sahip olmadıklarından, bu teoriye şüpheyle bakılıyor. İnsanların taşıdığı bir virüsün tüm bu türleri yok etmiş olabileceğini düşünen bilim adamları da vardır. Dönemin sonunda buzul çağı sona erer, iklim yumuşar, denizler yükselir.
SENOZOİK (3.zaman)-3.Kuaterner Dönem (1,81- Bugün Son Bölüm: HOLOSEN (0,01 myö ile Günümüz Yaşamı) Pleistosende yaşanan son buzul çağının kapanmasıyla başlayan bölüm, 11 bin yıl öncesinden günümüze kadar süren zaman dilimini ifade eder. Gerçek bir jeolojik devir olmaktan çok yaşadığımız zamanı tanımlayan bir terimdir. Buzul çağları arasında sıcak bir dönem olan Holosen, insanlığın tüm kayıtlı tarihini ve uygarlığını içerir. Bu bölüm içinde insanlar yerleşik hayata ve tarım toplumuna geçip, pek çok uygarlık kurdu. Bölümün baskın organizması olan insanlar, Holosen doğasını ciddi biçimde etkileyip, değiştirdi
KÜLTÜR TARİHİNE GÖRE ÇAĞLAR TARİH ÖNCESİ (PREHİSTORİK) ÇAĞLAR (Yazıdan önce) YAZILI TARİH (HİSTORİK) ÇAĞLARI (Yazıdan sonra)
TARİHİ ÇAĞLAR Kültür tarihi açısından yazının bulunuşu tarihin başlangıcı olarak kabul edilir . Çünkü yazının bulunuşu ile birlikte o dönemler hakkındaki insanlığın bilgileri birden bire artar. Bu nedenle yazıdan önceki döneme, o dönem hakkındaki bilgilerimiz sadece yazısız belgelere dayandığı ve az olduğu için Karanlık Devirler veya Tarih Öncesi Devirler denir.
TARİHİ ÇAĞLAR Her coğrafya tarihi çağlara farklı zamanlarda geçmiştir. Anadolu’da tarihi çağlar Mezopotamya ve Mısır’dan yaklaşık 1000 yıl sonra M.Ö. 1950 yıllarında Asur Ticaret Kolonileri ile başlamıştır. Mezopotamya ve Mısır'da tunçtan eserlerin yapılmaya başlandığı sıralarda (İ.Ö 4.000 sonu) yazı keşfedilmiş bulunduğundan bu ülkeler için “Tunç Çağı” deyimi yerine yazılı belgelerden elde edilen kronoloji ve sınıflandırmalar kullanılır. Buna karşılık yazıyı henüz kullanmayan Anadolu, Hellas (Yunanistan), Balkanlar ve Avrupa gibi bölgeler için Tunç Çağı değimi geçerlidir. Tunç Çağı Anadolu'da 3.000, Girit'te, Ege'de ve Hellas'ta 2.500 - 2.000, Avrupa’da ise 2.000 yıllarında başlar.
İLK YAZININ KULLANIMI İlk yazı Mezopotamya ve Mısırda M.Ö. 4000 sonlarında ve M.Ö. 3000’lerin başlarında kullanılmaya başlanmıştır. Yazıyı keşfedenler, Mezopotamya’da üstün bir medeniyet kurmuş Sümerlerdir. Gerek Sümer’in (yaklaşık M.Ö. 3200) ve gerekse Mısır’ın bu ilkel yazısı hiyeroglif (sembol/resim) yazısıdır.
YAZININ EVRİMİ- PROTO YAZI Tam Yazı "herhangi bir düşünceyi iletmek için kullanılan grafik semboller sistemi" olarak tanımlanır (Ünlü yazı araştırmacısı John De Francis). Sınırlı yazı ise, proto yazı olarak bilinen günümüz yazılarının oluşmasını sağlayan ilkel yazıdır.
YAZININ EVRİMİ- PROTO YAZI Fransa'da Pech-Merle'de bir mağaradaki bu simgeler yaklaşık 20.000 yaşındadır. (yanda) Anlamları bilinmiyor. MÖ 1200 yılından Çin "Kehanet kemikleri". Simgelerden bazıları modern Çin karakterlerine benzemektedir (yanda) .
YAZININ EVRİMİ-PİKTOGRAMLAR Gelişkin olmayan hiyeroglif yazı olan piktogramlar için “İmge anlatımlı simge sistemi” denebilir. Latince kökeni pictos-gramas yani resimli anlatım demektir. Modern yazıdaki sembollerin aksine, piktogramlar, doğrudan tam olarak gösterdikleri şeyin resimleridir. Bu sebeple de bir dile ait değillerdir. Resimsel olan bu yazı, insan ve hayvan uzuvlarının yoğunluğuyla dikkat çeker.
YAZININ EVRİMİ-PİKTOGRAMLAR SİZ HALA PİKTOGRAMLARLA MI KONUŞUYORSUNUZ? Modern alfabelerin oluşmasına rağmen piktogramlar hala kullanılır. Çünkü hangi dili konuşuyor olursa olsun, her insan tarafından anlaşılabilmektedirler. Yanda modern pigtogramlardan örnekler görülmektedir.
YAZININ EVRİMİ - ÇİVİ YAZISINA GEÇİŞ Sümerler ilkel hiyeroglifi, daha sonra Ön Asya’nın ortak yazısı olacak çivi yazısına dönüştürüyor. Sümer piktogramlarının çivi yazısına nasıl dönüştüğü görülmektedir .
KLASİK GÖRSEL KRONOLOJİ Yazılı tarih öncesi dönem: PALEOLİTİK ÇAĞ (ESKİ TAŞ ÇAĞI) ……- MÖ.10.000 MEZOLİTİK ÇAĞ (ORTA TAŞ ÇAĞI) MÖ. 10.000-8.000 NEOLİTİK ÇAĞ (YENİ / CİLALI TAŞ ÇAĞI) MÖ. 8.000-5.500 KALKOLİTİK ÇAĞ (BAKIR - TAŞ ÇAĞI) MÖ. 5.500-3.000 İLK/ESKİ/ERKEN TUNÇ ÇAĞI MÖ. 3.000-2.500 Yazılı tarih dönemi: İLK ÇAĞ ORTA TUNÇ ÇAĞ MÖ. 2.500-2.000 SON TUNÇ ÇAĞI MÖ. 2.000-1.200 DEMİR ÇAĞI ORTA ÇAĞ YENİ ÇAĞ YAKIN ÇAĞ CUMHURİYET DÖNEMİ
ANADOLU’NUN TARİH ÖNCESİ YERLEŞİMLERİ
PALEOLİTİK ÇAĞ (ESKİ TAŞ) paleolithic age (M.Ö. …….. - M.Ö. 10.000)
PALEOLİTİK ÇAĞ (ESKİ TAŞ) paleolithic age Eski Taş Çağı (old stone age) olarak da bilinen Paleolitik Çağ, (Yunanca “palaios” eski, “litos” taş anlamına gelir), kendi içinde üç döneme ayrılır: Alt, Orta ve Üst Paleolitik. Paleoilitik Çağ, tarih öncesi uygarlığının gelişme sürecinde, kültürel evrelerin en uzunu ve buzul çağlarının kültürel karşılığı olan; insanlığın ilk ortaya çıkışından (jeolojik olarak PLEİSTOSEN 1,81 ile 0,01myö arası), MÖ yaklaşık 10.000 yıl öncesine kadar süren arkeolojik çağdır. Paleolitik Çağ günümüzden yaklaşık 2 milyon yıl önce başlamış ve 10.000 yıl önce son bulmuştur.
PALEOLİTİK ÇAĞ (ESKİ TAŞ) paleolithic age Paleolitik Çağ insanın diğer canlılardan farklılaştığı dönemi temsil eder. Bu çağda çay taşı, çakmaktaşı, hayvan kemikleri ve ağaç gibi doğal maddelerden ilk aletleri yapar, el becerisini, soyutlama yetisini geliştirir. Kuşları avlayabilmek için ok uçları, dikiş dikebilmek için kemik iğneler icat eder. İnsanlar mağara, kaya sığınağı gibi yerlerde küçük guruplar yada kalabalık aileler biçiminde yaşar. Besinini avcılık ve toplayıcılık yoluyla karşılayan insanlar ateşi bulmuş ve çiğ, yenemeyen besinleri pişirmiş, ısınmış ve yırtıcı hayvanlardan korunmuştur. Mağara ve kaya sığınaklarının duvarlarına çizilen resimler yine bu çağın belirgin özelliklerindendir.
Paleolotik dönemde ister neanderthal, ister homoerectus veya homosapiens olsun, hepsi de yaşadıkları mağaraların duvar ve tavanlarına bazı izler bıraktılar.
Mağara resimleri kazara yapılmadı…
Yada basit amaçlar için…
PALEOLİTİK ÇAĞ (ESKİ TAŞ) paleolithic age Paleolitik Çağ için verilen bu tarihlerin dünya geneli içinde geçerli olduğunu ve yerel olarak değişmeye açık bulunduğunu da belirtmek gerekir. İnsanlık tarihinin % 99'u gibi çok büyük bir bölümünü kapsayan bu çağ, aynı zamanda ilk insan atalarının ortaya çıkışı ve ilk aletlerin üretimi yoluyla insanlaşma sürecine girişi temsil etmesiyle de söz konusu tarihin gelişimi içinde çok önemli bir yer tutmaktadır.
PALEOLİTİK ÇAĞ (ESKİ TAŞ) paleolithic age Anadolu'da Paleolitik Çağ (Eski Taş Çağı) bu günkü veriler ışığında günümüzden 400.000 yıl öncesine ait buluntularla temsil edilir. Anadolu ve Trakya için ise, bugüne kadar bilinen 212 Paleolitik yerleşme arasında en önemli buluntu merkezleri Yarımburgaz (İstanbul), Karain, Öküzini (Antalya) ve Üçağızlı (Hatay) Mağaralarıdır.
PALEOLİTİK ÇAĞ (ESKİ TAŞ) paleolithic age 1.000.000 yıl önce insan (homo erectus) ilk kez Afrika kıtasının dışında dünyanın diğer bölgelerine çıkmaya başlar. Bu yollardan bir tanesi Avrupa kıtasına geçişi sağlayan Anadolu yarımadasıdır. Sığınma mekanını, besinini ve besin elde etmek için kullandığı aletlerin hammaddesini bulabildiği yer geçici de olsa yerleşme yerini oluşturmaktadır. 400.000 yıl önce Homo Erectus’un konakladığı yerlerden biri de Yarımburgaz Mağarasıdır.
YARIMBURGAZ MAĞARASI-İSTANBUL İstanbul’a yaklaşık 22 km uzaklıktadır. Güneyindeki Küçükçekmece Gölü'nün kuzey sahilinden 1.5 km kadar uzaktadır. Marmara Denizi'nden yaklaşık olarak 11-18 m yüksektedir. Yarımburgaz Mağarası Eosen kökenli kalker oluşumlu bir kayalık tepenin Sazlıdere'ye bakan batı yamacında, yeraltı suyunun aşındırması ile açılmış, birbirinden farklı kotlarda ayrı ayrı ağızları olan, birbiri ile bağlantılı, farklı biçim ve büyüklükte iki bölümden oluşmuştur.
YARIMBURGAZ MAĞARASI-İSTANBUL Şu an için ülkemizin bilinen en eski yerleşim yeridir. Mağarada taş ve kemikten yapılmış aletler, fosilleşmiş yabani incir, ve mağara ayısı dişleri bulunmuştur. Yarımburgaz Mağarası'nda yoğun toplayıcı bir besin ekonomisine bağlı olarak, devamlı yer değiştirme sisteminde göçebe bir yaşam süren insan topluluğunun çocuklar ve ihtiyarlar dahil 10 ile 12 kişiden oluşan büyük bir aile ya da klan olduğu tahmin edilmektedir.
KARAİN MAĞARASI-ANTALYA Antalya il merkezinin 27 km kuzeybatısında, Yağca Köyü'nün hemen kuzeydoğusundadır. Antalya'ya asfalt bir yolla bağlanmaktadır. Mağaranın Paleolitik çağlar dışında zayıf da olsa Roma-Yunan, İlk Tunç Çağ, Kalkolitik Çağ ve Neolitik Çağ'da da yerleşmeye sahne olduğu, birinci katta zaman zaman ele geçen çanak çömlek kalıntılarından ve küçük buluntuların varlığından anlaşılmaktadır. Roma-Yunan Çağı'nda mağaranın bir kült yeri olarak kullanıldığı dışındaki yazıtlara dayanılarak ileri sürülmektedir.
ÖKÜZİNİ MAĞARASI-ANTALYA Antalya il merkezinin 32 km kuzeybatısında, Karain Mağarası'nın 1.5 km kuzeydoğusundadır. Eski Antalya - Burdur karayolu mağaranın çok yakınından geçmektedir. Mağara resimlerinin en güzel örneklerine daha çok Avrupa'da, özellikle de Kuzey ispanya ile Güney Fransa'nın dağlık kesimlerinde rastlanmakla birlikte, Türkiye sınırları içindeki en güzel mağara resmi, Antalya yakınlarındaki Öküzini Mağarası'nın girişindeki kazıma boğa resmidir. Mağara üst paleolitik çağda günümüzden yaklaşık 16.500 yıl öncesine kadar eserle vermiştir.
ÜÇAĞIZLI MAĞARASI-HATAY Hatay il merkezinin güneybatısında, Meydan Köyü'nün 1 km kadar güneyinde yer almaktadır. Asi Nehri'nin yaklaşık 10 km güneyindedir. Al Ansariye Dağları'nın eteklerinde bulunmaktadır. Mağarada bulunan en eski bulgular Üst Paleolitik Çağ'a aittir, başlangıcı 40 - 42 bin yıllarına tarihlendirilmektedir. Mağaradan toplanan bu eşyalar küçük deniz ya da tatlı su yumuşakçalarından üretilmiş boncuk ya da kolye uçlarıdır.
PALEOLİTİK ÇAĞ Özetin Özeti Bu dönemde iklim değişikliği meydana geldi ve buzul çağları yaşandığından, insanlar mağaralara çekildi. İnsanlığın ilk sanat eserleri olarak kabul edilen mağara resimlerini yaptılar. Taşlar yontularak ilk defa araç ve gereçler yapıldı. Avcılık ve toplayıcılık yapıldı. Ateş bu dönemin sonunda bulundu. Dönemin sonunda buzullar çözülmeye, iklim düzelmeye başladı İlk defa klan tipi (ilkel) toplum hayatı başladı. Dönemin önemli yerleşim merkezleri İstanbul Yarımburgaz, Antalya Karain, Öküzini ve Hatay Üçağızlı mağaralarıdır.
Eski taş çağı bitiminden yeni taş çağına (Neolitik çağ) geçişe kadar süren birkaç bin yıllık süre içerisinde orta taş çağı olarak adlandırılan bir “ara dönem” yaşanır. Bu dönem Mezolitik çağdır.
MEZOLİTİK ÇAĞ (ORTA TAŞ ÇAĞI) (M.Ö. 10.000 - 8.000) (Epipaleolitik Çağ) (ORTA TAŞ ÇAĞI) (M.Ö. 10.000 - 8.000)
MEZOLİTİK ÇAĞ (ORTA TAŞ) (M.Ö. 10.000 – M.Ö. 8.000) “Mezo”, Yunanca’da orta anlamına gelir. Bu çağ, doğayı denetimi altına almaya başlayan insanın, besi üretimine geçişinin hemen öncesinde yer alır. Bu dönemde; Geçici yerleşimler yavaş yavaş yerini uzun süreli ve mevsimlik yerleşmelere bıraktı, Buğday (mezepotamya’da) ve bezelye gibi bazı bitkiler kültüre alındı. Hayvan evcilleştirilmeye başlandı (köpek ilk evcil hayvan) Avcılık ve toplayıcılık hala baskın yaşam biçimi İlkel çakmaktaşından baltalar yapıldı.
MEZOLİTİK ÇAĞ (ORTA TAŞ) (M.Ö. 10.000 – M.Ö. 8.000) Anadolu’da bu dönemin önemli yerleşimleri; Samsun Tekkeköy mağaraları Antalya Karain mağaraları (Paleo’da gösterildi) Beldibi Kaya Yerleşimleri
MEZOLİTİK ÇAĞ (ORTA TAŞ) (M.Ö. 10.000 – M.Ö. 8.000) Bu çağın en özgün buluntuları ‘mikrolit’ diye adlandırılan çakmaktaşından yapılmış geometrik biçimli minik aletlerdir. Kemik, odun, boynuz gibi maddeler sap olarak kullanılmakta, bunların uçlarına geometrik biçimli minik nesneler dizilmiştir.
TEKKEKÖY-FINDICAK KAYA YERLEŞİMLERİ - SAMSUN Samsun il merkezinin yaklaşık 14 km güneydoğusunda, Tekeköy'ün güneyinde, Ayıtepesi ve Karabücük dağlarından çıkan Fındıcak ve Çınarlık Deresi'nin suladığı vadide bulunmaktadır. Yapılan araştırma sonucunda burada 2 mağara, 30 küçük, 6 büyük kaya sığınağı tespit edilmiştir.
BELDİBİ KAYA YERLEŞİMİ - ANTALYA Antalya il merkezinin 24 km güneybatısındaki Beldibi Köyü'nün yaklaşık 3 km kuzeyinde, denize doğru uzanan kalker kayalık bir yükseltinin üzerinde yer almaktadır. Antalya - Kemer karayolu sığınağın çok yakınındadır. Ana yoldan sığınağa yürüyerek ulaşılmaktadır. Epipaleolitik ve Neolitik dönemde avcılar tarafından gerektiğinde zaman zaman bir sığınma ve yurt yeri olarak kullanılmıştır.
BELDİBİ KAYA YERLEŞİMİ - ANTALYA Burada bir adet boyalı çakıl taşı bulunmuştur. Bir tarafına kırmızı boya ile şematik resim yapılmıştır. Resim dörde bölünmüş daire şeklindedir. Dairenin üst kısmında bir taraf uzatılmış ve bu kısmın sonuna iki tarafa kola benzeyen uzantılar yapılmıştır. Bostancı'ya göre çakıl taşı şematik olarak doğuran bir kadını temsil etmektedir. Bir başka buluntuda ise her iki tarafı da işlenerek bir balık figürü haline getirilmeye çalışılmış yassı bir kum taşıdır. Başı dikkatli bir şekilde işlenmiş, gözü oyularak belirginleştirilmiş, üstte çaprazvari çizgilerle pulları yapılmaya çalışılmış olan bu balık heykelciği, şimdilik Türkiye'nin en eski heykelciği olma hüviyetini taşımaktadır
ÖZET TARİH ÖNCESİ YERLEŞMELER PALEOLİTİK ÇAĞ MEZOLİTİK ÇAĞ YARIMBURGAZ MAĞARASI - İSTANBUL KARAİN MAĞARASI -ANTALYA ÖKÜZİNİ MAĞARASI -ANTALYA ÜÇAĞIZLI MAĞARASI -HATAY TEKKEKÖY-FINDICAK KAYA YERLEŞİMLERİ – SAMSUN KARAİN MAĞARASI -ANTALYA BELDİBİ KAYA YERLEŞİMİ - ANTALYA