KONU: GÜZEL AHLAK
GÜZEL AHLAK NEDİR? Ahlak ‘iyi ve kötü’ olmak üzere iki kısma ayrılır: Güzel ahlak; Kur'ân'a, Sünnete ve akl-ı selîme uygun olan söz, fiil ve davranışlardır. Kötü ahlak ise; Kur'ân'a, Sünnete ve akl-ı selîme uygun olmayan söz, fiil ve davranışlardır.
Abdullah ibn. Mübarek’in Güzel Ahlakı Tarifi هو بسط الوجه و بذل المعروف و كف الاذى "Güler yüzlü olmak, insanlara çok iyilikte bulunmak, onlara eza ve sıkıntı veren şeyleri yok etmektir."
Dinimizde güzel Ahlakın önemi Ahlakın dinde önemli bir yeri vardır. Efendimiz Kuran’da güzel ahlakı ile övülmüştür: وإنك لعلى خلق عظيم. “Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin” (Kalem,68/4)
Hz Peygamber, (s.a.v) hiç yoktan bir güzel ahlak manzumesi düzenlemek ya da ahlak kuralları ‘tespit etmek’ için değil, kendisinden önceki peygamberler zincirinin insanlığa öğrettiği güzel ahlakı ‘tamamlamak’ için gönderilmişti. Nitekim; إنما بعثت لأتمم مكارم الأخلاق “O ‘ben , (başka değil, sadece) (iyi), güzel ahlakı tamamlamak (uygulamak) için gönderildim” Buyurmuştur. (Ahmet b. Hambel,2.381, Muvatta, Hüsnü’l hulk,1)
Rasulullah ahlak bakımından insanların en güzeli idi Rasulullah ahlak bakımından insanların en güzeli idi. Bununla birlikte Hz. Peygamber, ahlakını daha da güzelleştirmeye gayret ederek kötü ahlaktan Allah’a sığınırdı. اللهم اهدني لاحسن الاعمال و احسن الاخلاق لا يهدي لاحسنها الا انت و قني سيئ الاعمال و سيئ الاخلاق لا يقي سيئها الا انت “…Allah’ım! Beni amellerin en iyisine ve ahlakın en iyisine ilet. Amel ve ahlakın en iyisine ancak sen hidâyet edebilirsin. Amellerin kötüsünden ve ahlakın kötüsünden beni koru. Amel ve ahlakın kötüsünden ancak sen koruyabilirsin.” (Nesâî, İftitah, 16. II, 129)
Peygamberimiz güler yüzlü, güzel huylu nazik kalpli idi Peygamberimiz güler yüzlü, güzel huylu nazik kalpli idi. Hiçbir vakit sert veya dar düşünceli değildi. Ağzından hiçbir müstehcen kelime çıkmazdı. Başkalarının tavır ve hareketlerini eleştirip onları küçük düşürmezdi. Onun bu güzel huyları Kur’an-ı Kerim’de şu ifadelerde övülmüştür:
فَبِمَا رَحْمَةٍ مِّنَ اللّهِ لِنتَ لَهُمْ وَلَوْ كُنتَ فَظّاً غَلِيظَ الْقَلْبِ لاَنفَضُّواْ مِنْ حَوْلِكَ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمْ وَشَاوِرْهُمْ فِي الأَمْرِ فَإِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى اللّهِ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّلِينَ “Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever” (Al-i İmran,3/159)
Güzel Ahlakın Mükafatı Nedir? Bütün ibadetlerin tek hedefi, insanı güzel ahlak sahibi yapmaktır. Kıldığımız namazlar, tuttuğumuz oruçlar, verdiğimiz sadaka ve zekatlar hep bizi olgunlaştırmak, mükemmel ahlaka götürmek için farz kılınmıştır. Zira Allah Teala’nın bizim namazlarımıza, oruçlarımıza, zekat ve sadakalarımıza ihtiyacı yoktur. Bunlar ahlak ve amellerimizi mükemmel hale getirmeye birer vesiledir. Allah’a iman eden bir kimse güzel ahlakı sayesinde ebedi kurtuluşa erecektir.
Peygamber Efendimiz (s.av) Şöyle buyurmuştur: « ما من شَيءٍ أَثْقَلُ في ميزَانِ المُؤمِنِ يَومَ القِيامة من حُسْنِ الخُلُقِ . وإِنَّ اللَّه يُبغِضُ الفَاحِشَ البَذِيِّ » “Kıyamet gününde mü’min kulun terazisinde güzel ahlâktan daha ağır bir şey bulunmaz. Allah Teâlâ çirkin hareketler yapan, çirkin sözler söyleyen kimseden nefret eder” (Tirmizî, Birr 61)
Her halde güzel ahlak sahibi olmak لايَكُنْ أحَدُكُمْ إمَّعَةً، يَقُولُ أنَا مَعَ النَّاسِ إنْ أحْسَنَ النَّاسُ أحْسَنْتُ وَإنْ أسَاءُوا أسَأتُ، ولكِنْ وَطِّنُوا أنْفُسَكُمْ إنْ أحْسَنَ النَّاسُ أنْ تُحْسِنُوا وَإنْ أسَاءُوا أنْ تَجْتَنِبُوا إسَاءَتَهُمْ "Sakın sizden kimse kararsız olup da: "Ben insanlarla beraberim, eğer insanlar iyilik yaparsa ben de iyilik yaparım, kötülük yaparsa ben de kötülük yaparım" demesin. Aksine, nefsinizi sabit tutun, halka iyilik yaptı mı siz de iyilik yapın, kötülük yaparsa zulme yer vermeyin." (Tirmizî, Birr 63)
Ahlak ile İbadet Arasında İlişki Nedir? Ahlak ile ibadetler arasında sıkı bir ilişki vardır. İbadet, Allah’a karşı bir görev olmakla birlikte kişiyi ahlaki açıdan geliştirmeye yardımcı olur. Bu yüzdendir ki, Kur’an’da namazın her türlü hayasızlık ve kötülükten alıkoyma özelliğine vurgu yapılmıştır. Aksi takdirde kişinin ibadeti ahlakını güzelleştirmeye vesile olmuyorsa çelişkili bir durum söz konusudur.
Allah resulü (s.a.v), namazı, orucu ve sadakasının çokluğuyla anıldığı halde komşularını diliyle inciten bir kadın hakkında kendisine sorulduğunda, onun cehennemde olacağını söylemiştir.
İman Ahlak İlişkisi: İman ile ahlak arasında sıkı bir ilişki vardır. Peygamber Efendimiz’e 8s.a.v) bir sahabi gelerek; ما الاسلام İslam nedir? Diye sorar. Peygamberimiz, قال طيب الكلام و اطعام الطعام "Güzel söz söylemek ve yemek yedirmek, insanlara ikramda bulunmaktır" cevabını verir. Sahâbî, مالايمان قلت "İman nedir" diye sorar, Peygamberimiz, قال الصبر و السماحة "Sabırlı ve hoşgörülü olmaktır" cevabını verir. Sahâbî, اي الاسلام افضل قلت "Hangi İslam (müslüman) daha faziletlidir" diye sorar. Peygamberimiz, قال من سلم المسلمون من لسانه و يده "Elinden ve dilinden müslümanların zarar görmediği kimse" cevabını verir. Sahâbî, قلت اى الايمان افضل "İman(ın gerektirdiği hangi davranış) daha faziletlidir" diye sorar. Peygamberimiz, قال خلق حسن "Güzel ahlaktır" diye cevap verir. (Ahmet,4/385)
Yukarıdaki hadiste Peygamberimiz iman ve ahlakı birbiriyle irtibatlandırmıştır. Mümin ve müslüman olmak ibadet etmeyi, güzel ahlak sahibi olmayı, kötülükleri terketmeyi gerektirmektedir. Yoksa iman kuru bir felsefi inançtan ibaret değildir.
İbadetin Ahlaka yansıması: Kur’an’da müslümanın günde beş vakit kıldığı namazın insanı hayasızlık ve haramlardan alıkoyduğu bildirilmektedir: اقم الصلوة ان الصلوة تنهى عن الفحشاء و المنكر "Namazı dosdoğru kıl, Çünkü namaz insanı fuhuş (her türlü çirkin, söz, fiil ve davranışlardan) ve münkerden (haramlardan, dinin ve akl-ı selimin çirkin gördüğü işlerden) men eder, alıkor.“ (Ankebut,29/45)
Dolayısıyla oruç tutan ve namaz kılan insan; yalan, yalan şahitlik, gıybet, iftira, hile, aldatma, kötü söz ve benzeri davranışlardan uzak, iş ve işlemlerinde, söz ve sözleşmelerinde, alım ve satımlarında dürüst ve dosdoğru olmak zorundadır.. Gerçek anlamda tutulan oruç ve kılınan namaz hem kötü söz ve davranışlara, hem de cehennem ateşine karşı perde olur; kişiyi fuhuş ve edep dışı davranışlardan alıkoyar.
Buna göre, iman edip sâlih ameller işleyen, İslam’ın emir ve yasaklarına, helal ve haramlarına, öğüt ve tavsiyelerine uyan, insanlarla iyi ilişkiler içerisinde olan, onlara kötülük etmekten sakınan kimse "güzel ahlak" sahibi, aksi davranışta olan kimse ise "kötü ahlaklı" demektir. Sahabeden Abdullah es-Sakafî diyor ki: قلت يا رسول الله قل لي في الاسلام قولا لا اسال عنه احدا بعدك "Ey Allah'ın elçisi! İslam hakkında bana öyle bir söz söyle ki senden sonra onu kimseye sormayayım" dedim. Hz. Peygamber (a.s.), قل امنت بالله فاستقم "Allah'a iman ettim de ve dosdoğru ol" buyurdu (Müslim,iman62,1,65)
Peygamberimiz (s.a.v) ahlaka çok önem vermiş ve dualarında Allah Teala’ya şöyle yalvarmıştır: اللهم كما احسنت خلقي فاحسن خلقي “Allah’ım! Yaratılışımı güzel yaptığın gibi ahlakı mı da güzel yap.” (Ahmed, II, 381. Malik,Husnü'l-Huluk,8, II, 904.)
Muaz b. Cebel (r.a)’ın şu sözüyle sohbetimizi tamamlayalım. Muaz şöyle demiştir: Yemen’e vali olarak giderken ayağımı üzengiye koyduğum sırada peygamberimizin bana son öğüdü: ‘Muazb. Cebel! İnsanlara karşı ahlakını güzelleştir.’ Olmuştur. (imam Malik, Muvatta husnu’l huluk,1)
HAZIRLAYAN: CAVAT BAYRAKTAR EYNESİL VAİZİ