DR.ECEM SEVİM LONGUR EĞİTİM SORUMLUSU:DOÇ.DR .ÖZGÜR YİĞİT İŞİTME FİZYOLOJİSİ DR.ECEM SEVİM LONGUR EĞİTİM SORUMLUSU:DOÇ.DR .ÖZGÜR YİĞİT
Dış ortamdan toplanan ses enerjisinin kulağın çeşitli bölümlerinde iletilip değişikliğe uğradıktan sonra sinirsel uyarı halinde beyine gönderilip burada ses halinde algılanmasına işitme denir. İşitmenin meydana gelebilmesi için 1. ses kaynağı 2.ses dalgalarını ileten bir ortam 3.bunları algılayan receptör organ kulak
1- SES KAYNAĞI Ses, bir enerji kaynağından yayılan hava, gaz, sıvı ve katı ortamlarda moleküllerin sıkışıp gevşemesi ile ortaya çıkan enerjidir. Bu sıkışma ve gevşeme, her ortamda yayılarak ses dalgalarını oluşturur. Saniyedeki titreşim sayısı o sesin frekansını, ses dalgalarının amplitüdü ise o sesin şiddetini oluşturur.
Normal kulaklarda, 1000 Hz'de kulağı uyarabilen en düşük ses şiddeti O dB olarak kabul edilmiştir. Sağlıklı bir kulak 0-120 dB şiddetteki sesleri duyabilir. En rahat ses şiddeti ise; 50-70 dB'dir. 75-90 dB'in üzerindeki ses şiddeti, kulak için rahatsız edici ve zararlıdır.
2- Ses dalgalarını ileten bir ortam Ses dalgalarının hızı; katı>sıvı>gaz Deniz seviyesinde 20 derecelik bir sıcaklıktaki bir hava tabakasında sesin hızı 344 m/sn’dir. Sıvı ortamlarda ise havaya göre ses dört kez hızlı olarak yayılır. Sesin kemikteki yayılma hızı 3013 m/sn olarak saptanmıştır.
3.Receptör organ ‘KULAK’ a)İletim bölümü (kondüksiyon) b)Dönüşüm bölümü (transdüksiyon)
Kondüksiyon İşitmenin olabilmesi için ilk olarak ses dalgalarının atmosferden korti organına iletilmesi gereklidir. Dış ortamdan gelen ses dalgalarının karşılaştığı ilk organ aurikuladır. Aurikula sesleri toplamaya ve dış kulak yoluna iletmeye yarar.(süzme amplifiye etme) 6 dB lik artış
Orta Kulağın iletime etkisi Havadan suya geçen ses enerjisi ortalama 30 dB kadar kayıp vermektedir. 20oC hava ortamından 37oC deniz suyuna çarpan ses dalgalarının 30 dB kadar kısmının geriye yansıdığı araştırmalarla belirlenmiştir. Sesin orta kulaktan iç kulağa transferinde de aynı ortamların bulunduğu, aynı enerji kaybının meydana geldiği bilinmektedir.
a) Kemikçikler sisteminin yükseltici etkisi (Ossiküler lever): umbo ile inkusun kısa kolu arasındaki etkisi ile mümkündür. Kemikçik sisteminin yükseltici etkisi 1.3/1 olarak hesaplanmıştır. Malleus, kolundaki enerjiyi inkus koluna 1.3 kat büyüterek aktarır.
b) Kulak zarı ile stapes yüzeyleri arasındaki alan farkı: Orta kulaktaki mekanizmaların en önemlisidir. Membranın titreşen bölümü ile stapes tabanı arasındaki oran 1/15 ile 1/20 civarındadır . Bu sebeple gelen enerji 20 kat artarak iç kulağa iletilmiş olur.
Faz farkının iletime etkisi Mekanik ses dalgalarının, orta kulak iletim elemanlarından geçip, iç kulak sıvılarında bir dalga hareketi meydana getirebilmeleri için oval ve yuvarlak pencereler birbirine karşıt fazda titreşebilmelidir. Sıvılar, gazlar gibi sıkıştırılamayacağına göre, iç kulaktaki sıvı ortamını çevreleyen sert kemik dokusunun, iki esnek penceresinden birisi olan oval pencereden içeriye ses dalgaları pompalanınca, yuvarlak pencereden dışarıya kabararak atılmalıdır. Buna faz farkı denir.
Faz Farkı
c) Enerji kaybını karşılama konusunda diğer bir görüş ise Helmholtn'un “Konik Kaldıraç Hipotezi”dir. Sirküler ve radyal liflerden oluşan kulak zarı üzerine çarpan sesler, umbo'da toplanıp, 30 dB'lik bir değişime uğrarlar.
Orta kulak kasları M. tensor timpani
M.stapedius:
2- Dönüşüm bölümü (Transdüksiyon) : Korti organı, işitme siniri ve onun santral bağlantılarını içerir. Koklear Fizyoloji: Kokleanın iki önemli görevi vardır; 1- Akustik enerjinin korti organındaki titrek tüylü hücrelerine kadar taşınması.
İşitme Teorileri Kokleadaki ses dalgalarının yayılımı ve transdüksiyonu net olmamakla beraber çeşitli teoriler ile açıklanmaktadır; 1-Bekesy'nin ilerleyen dalga teorisi 2-Helmholtz'un yer teorisi 3-Wever'in Volley (yaylım) teorisi
Bekesy'nin ilerleyen dalga teorisi
2)Korti organındaki titrek tüylü hücrelerine gelen mekanik iletim dalgasının kimyasal veya elektriksel gerilimlere dönüştürülüp, koklear sinire iletilmesi. Bu dönüşüm, sesin perdesi, tını, faz ayırımı, şiddeti gibi fiziksel özelliklerinin kaybolmayacağı bir biçimde olur ve ses enerjisindeki bu özellikler, oluşacak elektriksel gerilimlerle şifrelenerek, santral sinir sistemine gönderilirler.