2. hafta: Cumhuriyet Döneminin Başlangıcında Kent Yönetimi ve Hukuku

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
KALKINMA AJANSLARI ve KOORDİNATÖR İLLER
Advertisements

BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİ: Sosyal Güvenlikte Yeni Bir Dönemin Başlangıcı R.Hakan ÖZYILDIZ Müsteşar Yardımcısı Hazine Müsteşarlığı “Bireysel Emeklilik.
“Küçükçekmece Perakende Balık Pazarı’nda AB Standartlarının Uygulanması” Projesi
TÜRKİYE’DE ÇAĞCIL DEMOKRASİ, DEMOKRATİK KÜLTÜR VE OLGUNLUK
G E L E C E Ğ İ N İ Z M İ R İ N İ Y A R A T I Y O R U Z
EKONOMİ ALANI’NDA YAPILAN İNKİLAPLAR
T. C. ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI ÇED VE PLANLAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ II
Mimarlar Odası Denizli
Yerel Yönetimlerde Yeniden Yapılanma Perspektifi
KAMUDA İÇ KONTROL SİSTEMLERİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ
TÜRKİYE AFET MÜDAHALE PLANI
TOPLUMSAL YAPIYI OLUŞTURAN ÖĞELER
Gölcük Vizyon 2023  Kocaeli Üniversitesi bulunduğu kentle bütünleşmek adına, Gölcük Belediyesi ve Gölcük Kent Konseyi ile bir işbirliği içine girerek,
Stratejik Planlama Pilot Kuruluş Uygulamaları: Genel Bakış Nahit BİNGÖL DPT Müsteşarlığı 12 Ocak 2005.
Farklı Sistemlerde Kentleşme ve Kentleşme Politikası
STRATEJİK PLANLAMA Dr. Yüksel VARDAR Antalya, Haziran 2014
EĞİTİMİN TOPLUMSAL TEMELLERİ
TÜRKİYE-AB KATILIM SÜRECİ VE KADIN İSTİHDAMI I
MAHALLİ İDARELER (Yerel Yönetimler)
Farklı Sistemlerde Kentleşme ve Kentleşme Politikası
İNKILAPLAR.
Tarihte hiçbir zaman mutlak gerçek yoktur...
KIRSAL SOSYOLOJİ. KIRSAL SOSYOLOJİ “Kırsal Alanda Yaşayan Her İnsan Geçimini Tarımsal Faaliyet İle Sağlar” “Geçimini Tarımsal Faaliyetlerden Elde Ettiği.
Tarım Arazilerinin Sürdürülebilir Kullanımı
EU EU (PROGRAMLAR-BÖLGESEL TARİFLER) FEDERAL HÜKÜMET (FEDERAL TANIMLAR-BÖLGESEL TANIMLAR) EYALET HÜKÜMETİ EYALET EKONOMİ BAKANLIĞI-KALKINMA ŞİRKETLERİ.
Çevre Sorunları “Ayamama Felaketi”nin acı biçimde gösterdiği gibi çevre sorunları, artık yaşamımızda istisna olmaktan çıkmış, gündelik yaşamın bir parçası.
Prof.Dr. M.Kamil Mutluer Sayıştay Başkanı 2 Kamu Harcamalarının Tarihsel Gelişimi t 1929 ÖNCESİ t DÖNEMİ t 1980 SONRASI.
Liberalizmin Tarihsel Kökenleri
Özel Sağlık Hizmet Sunucuları ve Yeni Teşkilat yasası
Kentleşme, Konut ve Afet Yasal Düzenlemeler ve Uygulamalarla
Ülkemizde Uygulanan Ekonomik Politikaların Temel Amacı -Doğal ve beşeri kaynakları en iyi şekilde değerlendirebilmek.
Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi
15 Ekim 2012 Afyonkarahisar ENGELLİLERİN HAKLARINA İLİŞKİN SÖZLEŞMENİN UYGULANMASININ TEŞVİK EDİLMESİ VE İZLENMESİNE İLİŞKİN ULUSLARARASI VE ULUSAL MEKANİZMALAR.
HAVZA ÖLÇEĞİNDE STRATEJİK PLANLAMA VE KALKINMA ‘Kelkit Havzası Örneği’
KENTSEL TOPRAK.
Yerel Aktörler; Bütünleşme ve Ayrışma A.Faruk GÖKSU ULI-GYODER ISOCARP KONGRESİ BÜTÜNLEŞME.
T. C. ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI ÇED VE PLANLAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Y
Kurumsal Yönetimde İç Denetimin Geleceği Esra Aydın
EĞİTİMİN TOPLUMSAL TEMELLERİ
TARİHSEL SÜREÇTE ŞEHİRLER
BİLGİ BAZLI YENİLİKÇİ GELİŞME STRATEJİSİ BAĞLAMINDA TÜRKİYE’NİN KURUMSAL DÖNÜŞÜM İHTİYACI Prof. Dr. Hüsnü ERKAN DEÜ İİBF İktisat Bölümü Yrd. Doç. Dr. Canan.
YEREL YÖNETİMLER VE DEMOKRASİ
Strateji Geliştirme Başkanlığı
SEZGİN ÖZTEK ŞEREF AYAN
TARIMSAL YAPILAR VE SULAMA DERSİ
Geçmişten günümüze pek çok tanım ile açıklanan bilgi politikası bilginin üretilmesine, yönetilmesine, işaretlenmesine ve kullanılmasına öncülük eden; birbiri.
TÜRKİYE’DE TARIM VE HAYVANCILIK
TÜRKİYE-AB KATILIM MÜZAKERELERİNDE MEVCUT DURUM
KENTSEL SİYASET-2. KENTSEL SİYASET-2 Kentsel Siyaset-4 Doç.Dr. Ahmet MUTLU.
KENTSEL SİYASET-5. KENTSEL SİYASET-5 Kentsel Siyaset-5 Doç.Dr. Ahmet MUTLU.
EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ
EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ
EĞİTİMİN POLİTİK TEMELLERİ
İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE EĞİTİMİN GENEL ÖZELLİKLERİ
STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLARININ BOLOGNA SÜRECİNDEKİ ROLÜ Sabancı Üniversitesi 22 Ekim 2010.
Kamu Yönetiminin Yapısal Görünümü ve Sorunları. Organizasyon Sorunları Sistem coğrafi ve örgütsel olarak merkeziyetçi bir yapıya sahiptir. Bunu aşmak.
İnsanlar ve yönetim ARDA KIRTASİYE. Yerel yönetimler İnsanların beslenme,barınma ve sağlık gibi temel ihtiyaçları vardır.İnsanlar bu ihtiyaçlarını karşılamak.
TÜRKİYE’DE KIRSAL KALKINMA POLİTİKALARI VE UYGULAMALAR
Tarımsal Üretici Örgütlerin Rekabet Gücünün Geliştirilmesi Projesi Kasım 2015-Şubat 2023 İzmir, Adana.
YONT221 KAMU YÖNETİMİ DÜŞÜNCESİNİ GELİŞİMİ VE DEVLETİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ YÖNETİŞİM.
plan modelinin ana öğeleri
Aracı Şehirler MEWA Bölgesel Forumu 22/09/2017 Nevşehir
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı ( ):
Liberalizmin Tarihsel Kökenleri
PLANLAMADA YOGUNLUK Kent bilimleri terimleri sözlüğüne göre,
SHB-221 TÜRKİYE’NİN TOPLUMSAL VE EKONOMİK YAPISI
İNKILAPLAR. Siyasi Alanda Yapılan İnkılaplar  Saltanatın kaldırılması (1 Kasım 1922)  Ankara’nın başkent olması(13 Ekim 1923)  Cumhuriyetin ilanı (29.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Kentbilimin Temelleri
12. Hafta Ders İçeriğinin Başlıkları
Sunum transkripti:

2. hafta: Cumhuriyet Döneminin Başlangıcında Kent Yönetimi ve Hukuku Kentsel Hukuk Dersi Doç. Dr. Pınar Özden Bahçeşehir Üniversitesi

Kemalizm, modernite projesinin bir parçası olan ulus-devleti oluşturma görevini üstleniyor. Orta sınıf kentsel gelişimin somut aktörü. Kente ilişkin devlet politikalarından, kentsel değerler ve ideolojiye kadar kentsel gelişmeyi ilgilendiren hemen her alanda orta sınıfın hegemonyası izleniyor.

Ulus-devletleşme sürecinin iki ayağı Merkezileşmiş bir devlet yapısı Ulusal düzeyde düşlenmiş bir topluluğun tek bir kimlik etrafında yaratılması

Osmanlı toplumunun son döneminde bu yönde eğilimler bulunmakla birlikte, bunların hayata geçirilmesi Cumuriyet dönemine kalıyor. Bütün merkezileşmiş yapısına rağmen, Osmanlı devlet aygıtı yerel birimlerde gelişkin ve kurumsallaşmış bir örgüt örüntüsüne sahip değildi.

Ulus devletin oluşumunun ön koşulu olan ulusal birliğin ve kimliğin yaratılması, bu tür bir yapının kurumsal anlamda da kurulmasını gerektiriyordu. Bu nedenle Osmanlı yönetim sisteminde eksik olan, belli derecede bir denetimin kurulması, yeni rejimin önündeki önemli işlerden biriydi. Osmanlı toplumunun karmaşık etnik yapısına karşın, toplumun tek bir Türk kimliği altında örgütlenmesi bir diğer önemli görevdi.

Ulusal düzeyde, ulus-devlet oluşturulmasının en önemli mekansal öğesi, bir Anavatan düşüncesidir. Bu düşünce, Osmanlı toplumunun yayılmacı doğasına aykırı olduğu için bu dönemde belli bir toprak parçası üzerine yapılmış bir anavatan vurgusu yoktu. Bu stratejinin aksine, Anadolu, Cumhuriyet döneminde ulus oluşturulması sürecinde Türk ulusunun anavatanı olarak önemli rol oynadı. Anadolu’yu temsil eden Ankara’nın yüzlerce yıllık Osmanlı geleneğini temsil eden İstanbul karşısında bütün olumsuzluklara karşı tercih edilmesinde bu tür bir kimlik oluşturma kaygısının önemli rolü vardı.

Ulus-devlet oluşturma stratejisinin izlerini dönemin sosyo-mekansal politikalarının üç alanında gözlemlenebilir: Başkentin İstanbul’a karşı önemli bir gelişme odağı durumuna gelen Ankara’ya aktarılması ve bir dizi bölgesel yönetim merkezlerinin yaratılması Kamu İktisadi Teşebbüslerinin yerseçim kararları Anadolu’ya görece önem veren bir ulaşım ağının yaratılması

Başkentin İstanbul’a karşı önemli bir gelişme odağı durumuna gelen Ankara’ya aktarılması ve bir dizi bölgesel yönetim merkezlerinin yaratılması Anadolu’nun ortasında seçilen bir başkent, yeni ulus-devletin mekansal mantığını da yansıtmaktadır. Bu seçim, Kemalist proje için, ulusal birliğin, merkezileşmenin ve belli bir kimlik etrafında homojen bir toplumsal yapı yaratmanın mekansal bir ifadesidir.

http://www.iyi-resimler.com/

www.guzelresim.info/resim/2011-Eski-Ankara-Re...

http://www.google.com.tr/imgres?imgurl=

http://lh4.ggpht.com/muzokuzeytepe/

Kamu İktisadi Teşebbüslerinin yerseçim kararları Devletin ekonomik yatırımlara yön verdiği devletçilik yıllarında Anadolu’ya ağırlık veren strateji, kamu yatırımlarının yerseçim karaları ile de desteklenmiş, yapılan yatırımlar Anadolu’ya olabildiğince homojen dağıtılmıştır. Devlet girişimlerinin kurulduğu Nazilli, Kırıkkale, Ereğli gibi küçük kentler, Bu dönemin en hızlı büyüyen kentleri olmuştur. Bu politikaların önemli bir sonucu olarak, nüfusun ülkesel ölçekte daha dengeli hale geldiği söylenebilir. Bu tür ekonomik yatırımların yapıldığı alanlar başta olmak üzere, ulaşım ağının Anadolu’nun uç noktalarına doğru yayılması, ulusal bütünleşme ve kontrol sağlama açısından önemli bir başka mekansal politikadır.

Yünlü Sanayi Dokuma Fabrikası Cumhuriyet Döneminin İlk Saanyi Yapılarından Sümerbank Merinos Yünlü Sanayi Dokuma Fabrikası http://www.arkitera.com/h11752-tarihe-saygili-bir-kentsel-donusum-projesi-ornegi-merinos-kultur-parki.html

Kayseri Tayyare Fabrikası Açılış Töreni Recep Peker ve eşi, Refik Koraltan, Belediye Reisi İbrahim Safa Bey ve halk birlikte, 1933 http://www.kayserim.net/bilgid.asp?id=139

Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası Dokuma Bölümü İşçileri http://www.flickr.com/photos/8490117 http://www.minibilisim.com/

http://kentvedemiryolu.com/icerik.php?id=635 http://www.odatv.com/images/ habericifotosusinan.jpg G.Mungan yavuztürk arşivi

Karabük demir çelik fabrikası 1946 http://www.google.com.tr/imgres?

Anadolu’ya görece önem veren bir ulaşım ağının yaratılması Bu tür ekonomik yatırımların yapıldığı alanlar başta olmak üzere, ulaşım ağının Anadolu’nun uç noktalarına doğru yayılması, ulusal bütünleşme ve kontrol sağlama açısından önemli bir başka mekansal politikadır.

http://www.google.com.tr/imgres?

Demiryolları ve onlara özgü örüntüler (istasyon caddeleri ve yapıları), İstasyon Caddeleri, İstasyon Binaları rasyonel Cumhuriyet modernleşmesinin önemli göstergelerindendir.

Demiryolları, 1930’ların Cumhuriyet Türkiye’sinde temel bir öneme sahiptir. Bunlar, gayrimüslim ve yabancı sermaye ağırlıklı sanayi, ticaret etkinliklerini ulusal ve bağımsız kılma yolunda benimsenen akılcı ulaşım politikalarının ve ülkeyi “demirağlarla örme” hedefinin sembolüdür. Bölgeleri en kısa yollardan ve dönemin en hızlı teknolojisiyle birbirine bağlayan, sanayi mekânlarına hammadde, liman kentlerine ihraç edilecek tarım ürünlerini taşıyan demiryolları rasyonel ve erişilebilir bir yaşam kurmanın asal mekanizmasıdır.

Demiryolları aracılığıyla geliştirilen toplu yolcu taşımacılığı ve istasyon binaları da Cumhuriyet yönetiminin geliştirmek istediği kolektif yaşama ciddi katkılarda bulunmuştur. İstasyon binaları, kolektif kullanımı esas alan ve yeni gündelik pratikler yaratan (işe trenle gitme, tren saatine yetişme, toplanma, bekleme, bekleme sırasında yeni insani ilişkiler geliştirme, vb.) bir kamusallığı ülke genelinde yaygınlaştırır.

İstasyon binalarının üzerinde yer aldığı “istasyon caddeleri” ise, kent içinde merkezî konumdadır. Bulvar-meydan-devlet yapıları dizgesi içinde meydana bağlanan istasyon caddeleri (ana ya da ikincil bulvar), hem yeni modern kent yaşamını rasyonalize eder, hem de kentlilerin sosyalleşmek için “piyasa yaptığı” etkin kolektif mekânlar haline gelir.

Kayseri tren yolu hattının başvekil İsmet Paşa tarafından açılışı (Nihat Karakaya’dan) 1927 http://www.kayserim.net/bilgid.asp?id=139

Hakimiyet-i Milliye,31 kanunusani 1927  Yeni İnşa Edilen  İstasyon Otel ve Lokanta Pastahanesi Asri konfor, banyolar, yemek ve nefis pastalarla Açılmıştır! İstasyonu teşrif buyuran zevat-ı kiram veMuhterem AilelereSalonumuz Küşadedir.  Hakimiyet-i Milliye,31 kanunusani 1927 http://kentvedemiryolu.com/icerik.php?id=413

Ankara Garı 1940 lı yıllar yolcu uğurlama http://kentvedemiryolu.com/icerik.php?id=413 "Bakanlar, diplomatlar, seçkin insanlar hep trenle gidip geldikleri için Ankara Garı akşamları tren saatlerinde teşyi etmeye (uğurlamaya) gelenlerle kokteyl kadar kalabalık ve hareketli olurdu.“ Altemur Kılıç

Yeni ulus-devletin toprağında bütünleşmeyi ve denetimi sağlama arayışında Kemalist rejimin çabaları ulusal ve bölgesel düzeyle sınırlı kalmamış, benzer politikalar, özellikle devletçi dönemde kentsel düzeyde de uygulamaya sokulmaya çalışılmıştır. Kemalist projenin kentsel ayağında modern ve Batılı kentler yaratma isteği, çarpıcı olarak belirginleşmektedir. Burada modern kent, aynı zamanda ulus-devletin inşasının temel taşı olarak kurgulanmaktadır.

Kentlerin gelişimine planlama çerçevesinde yön verilirken, yalnızca modern kent değil, aynı zamanda siyasal otoritenin, üzerinde belli bir kontrol kurduğu bir kent yaratma kaygısı da hakimdir.

Ulus devletin merkezileşme ile yakın ilişkisi dikkate alınırsa, Kemalist rejimin kentler üzerindeki denetimi koruma kaygısı kolaylıkla anlaşılacaktır. Aynı kaygıyla, belediyeler siyasal olmayan hizmet kuruluşları olarak tanımlanırken, merkezi yönetim tarafından atanan valiler, kentlerde bir ikinci yönetsel birim olarak, merkezin bu birimler üzerindeki denetimi sağlama işlevlerine devam etmektedirler. Kısacası ilk Cumhuriyet yıllarındaki politikalar, kent yönetimi kurgusu ekonomik ve teknik anlamda güçlü, siyasal anlamda bağımlı bir yapı öngörmüştür.

Devletçi dönem, planlama alanında da önemli ölçüde etkinliğe şahit olmuştur. İlk yılların en önemli planlama deneyimi Ankara’nın başkent oluşuna yöneliktir. 2. aşama savaş sırasında tahrip olan birkaç kenti hedeflerken, izleyen yıllar, devletçi dönemin planlı kalkınma yaklaşımına uygun olarak planlama uygulamalarının diğer kentlere de yaygınlaştırılmasına şahit oldu.

İmar planlarının hazırlanması ve uygulanması, 1930 sayılı yasada belediyelerin zorunlu görevleri arasında gösterilmiş, nüfusu 2000’in üzerinde olan her yerleşim için bir imar planı hazırlanması zorunluluğu getirilmiştir. Bu dönem politikaları ulusal ve bölgesel ölçekte oldukça önemli yol almıştır. Buna karşılık, kentsel düzeye inildiğinde sözkonusu politikaların hedeflerine ulaşma başarısı azalmıştır.

Bir siyasal başarı olarak kabul edilecek olan, başkentin İstanbul’dan Ankara’ya taşınmasına paralel olarak, kentin inşası kendi başına bir siyasal proje haline gelmiştir. Ancak bu proje, giderek artan parasal sıkıntılar ve siyasal dengelerin değişimi nedeniyle, başlangıç hedefinden farklı noktalara gelmiştir. Öyle ki, projenin öncülerinin bile yabancılaştığı bir aşamaya gelinmiş, planlı ve modern bir kent yaratma ideali büyük ölçüde terkedilmiştir.

Bu tür sorunlar diğer kentlere ilişkin politikalarda da kendini göstermiştir. Ekonomik anlamda güçlü bir belediye anlayışı bu dönemde uygulamaya konulmamıştır. 1930 tarihli yasayla birlikte belediyeler birçok kentsel hizmetin sağlanmasından sorumlu tutulmuşlar, buna rağmen mali kaynak ve personel yetersizliği nedeniyle çok temel görevlerini bile yerine getiemez olmuşlardır.

Kaynak sıkıntısı nedeniyle bir çok kapsamlı uygulamadan tamamen vazgeçilmiş, ya da bunların kapsamı daraltılmıştır. Örneğin imar planı yapılması için gerekli 2000 nüfus kriteri kaldırılarak, nüfusu 20000’in üzerinde olan yerleşmeler için imar planı yapma zorunluluğu getirilmiştir.

1930’lu yılların başından itibaren devlet bir ekonomik aktör olarak yatırımlara yön vermiş, kaynakların ülkesel ve mekansal dağılımını belirlemede güçlü politikalar izlenmiştir. Ancak kaynakların, siyasi dengelerin de etkisiyle sanayiye aktığı bu dönemde, kentlere kaynak aktarmada cimri davranılmıştır.

Planlamanın ve düzenleme araçlarının etkisizliği, kentsel mülkiyet rejiminin çok parçalı yapısı ile biraraya geldiğinde, kentsel düzey, küçük ve çok sayıda aktörün yer aldığı bir sahneye dönüşmüş, planlama ve benzeri uygulamalar ciddi muhalefetle karşılanmıştır.

Bu nedenle, devletin kendi yaptığı tercihlerin de etkisiyle, ülkesel ölçekte mekansal işbölümünü belirlemedeki görece güçlülüğe karşın, aynı sürekliliği kentsel düzeyde gösterememiş, orta sınıfların bireysel düzeydeki çıkarlarını da içerecek biçimde, küçük ölçekli çıkarlar, kentsel gelişmeye yön vermeye başlamıştır.

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında, bir yandan Tanzimat’ta ortaya konan katı merkeziyetçi yönetim anlayışı sürerken, bir yandan da önemli belediyecilik ve imar sorunlarıyla karşı karşıya kalınmıştır. Bu sorunlara aranan çözümler ve uygulamalar, Cumhuriyetin belediyecilik anlayışının gelişmesinde önemli rol oynamıştır.

1.Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkıntıları üzerine kurulan T.C., savaş sonrası iki belediyecilik sorunuyla karşılaşmıştır: 1- Savaşta tahrip olan Batı Anadolu kentlerinin savaş sonrası koşulları uydurulma çabaları 2- Ankara’nın başkent olmasıyla ortaya çıkan kentleşme sorunları

Savaş sonrası Kütahya, Eskişehir, Afyon, İzmir gibi Batı Anadolu kentleri gerek savaş nedeniyle, gerekse nüfus mübadelesi sonucu değişen kentsel düzenlemelerle Cumhuriyet yönetimlerini önemli ölçüde meşgul etmiştir. Aynı şekilde, Ankara’nın 1923’te başkent oluşuyla birlikte başlayan yoğun imar etkinlikleri, kentin baştan başa yenilenmesi, yönetimin en önemli uğraş alanları arasındadır.

Cumhuriyet yönetimleri, kuruluş yıllarında belediye sorunlarına yaklaşırken bazı sorunlarla karşılaşmışlardır: Belediyelerin önemli altyapı eksiklikleri, Nüfus artışı ve kentleşme hızının çok düşük oluşu temel iki sorundur. Sağlık koşullarının yetersizliği ve çarpık kentleşme, kırdan kopuşun başlamamış olması düşük nüfus artışının nedenlerindendir. Nüfus düşüklüğü ve bunun yaratabileceği olumsuzlukları gidermek üzere, nüfusun hızla artırılması politikası benimsenmiş, belediyelerin programlarında sağlık ölçütü öne çıkmıştır.

2. Dünya Savaşı sonrası, Cumhuriyet yönetimlerinin modern bir mekan örüntüsü yaratma çabasına asıl darbe, büyük kitleler halinde kırdan kopup kente göçen yoksul kitlelerden geldi. Halihazırda kent mekanında otorite kurmakta zorlanan devlet, hızla kentleşen kır yoksullarının artan taleplerini karşılayamayınca, kentsel alanı biraz daha terk ederek, kendini ulusal düzeyde sınırlayan bir stratejiye yöneldi.

Yeni bir ulus devletin doğmasına kaynaklık eden Cumhuriyet rejimi ile modernleşme projesi doğrudan devlet eliyle uygulamaya sokuldu. Genç Cumhuriyetin devlet eliyle yürütülen modernleşme projesi, Türkiye’nin hemen her kentinde, kamusal mekânda karşılığını buluyordu. Cumhuriyet döneminde (1923-50 arası) çok sayıda öncü kamusal mekân modeli geliştirildi.

Osmanlı’dan liman kentlerinde gelişen sınırlı bir dönüşüm ve planlama birikimi devralan Cumhuriyet (1), modernist kent planlamayı 1930’lu yıllarda hızla yaşama geçirdi. Görece çok merkezli, Fonksiyonları mahalle ölçeğinde alanlayan, Organik, sürprizli, geleneksel örüntü biçimini büyük ölçüde tasfiye eden Büyük, tekil merkezler oluşturan, Fonksiyonel alanlama mantığını benimseyen, sürprize yer bırakmayan, her noktası benzer özellikler taşıyan, Bu anlamda homojen bir parselasyon düzenine dayalı, Parsellerin tekrarı nedeniyle genellenebilir, dik açılı geometrilere oturtulan yeni rasyonel modernist kent planlama yaklaşımı getirildi.

Cumhuriyetin modernleşme projesinde ilginç gerilimlerden biri, sanayileşmenin eşitsizlikçi yüzü ile modernleşme projesinin yurttaşlara ilişkin eşitlikçi yaklaşımıdır. Uzlaşma sağlamak için “Halkçılık” ilkesi ön planda tutulmuştur. Dayanışmacılık anlayışıyla ekonomik sınıflar arasında çıkar çatışmasının olmadığı savunulmuş, köy ve kent arasındaki farklılıkları da köylüyü ve köycülük akımını yücelterek çözülmeye çalışılmıştır.

Eleştiriler modernleşmeyi benimseyen ve modernleşme aracını el üstünde tutan kesimlerden gelmiştir. Hazırlanan planların uygulanmaması, Kentsel arsa rantları denetim altına alınmadan modernleşme projesinin uygulanmaya çalışılması, Yerel yönetimlerin güçsüzlüğünün yarattığı modernleşme açığı Kent planlamasının geçmişi ortadan kaldırdığı gibi konulara tepki olarak yapılmıştır.

Modernist planlama, birçok kente hızla giriş yapsa da en keskin örnekleme alanını başkent Ankara’da yaratır. Ankara’nın yeni imar çalışmaları bağlamında ilk plan 1924-25 tarihlerinde Carl Christopher Lörcher tarafından geliştirilir, 1930’ların başlarında ise ilk planın izlerini, kararlarını etkin biçimde kullanan Alman Herman Jansen tarafından yeni bir planlama çalışması gerçekleştirilir.

Lörcher Planı 1924 http://www.arkitera.com/h56097-gecmisin-modern-mimarligi---8-ankara-1.html

Herman Jansen Planı 1932

Kızılay Parkı ve Güvenpark 1930’lar http://www.msxlabs.org/forum/resimlerle-fotograflarla-t urkiye/164601-gecmisten-bugune-ankara-fotograflari.html

Kıra Yönelik Çalışmalar: Köy Planlamaları: 1940’lı yıllarda geliştirilen köy planlamaları kolektif mekân kullanımını alabildiğine önemser, rasyonel bir köy yaşamı önerir ve devletin “tarımı sanayileştirme” politikalarını yaşama geçirme yolunda yönetim erki tarafından belirlenmiş oldukça ayrıntılı mekânsal yapılanmalar geliştirir.

İdeal Cumhuriyet Köyü: Okul, halk odası, köy konağı, okuma odası, konferans salonu, otel, köy gazinosu, tarımbaşı, hayvan sağlık korucusu, el işleri müzesi, cami, revir, kooperatif, köy dükkanları, damızlık ahır, mandra, fenni ağıl, taş/tuğla ocakları ve pazaryeri gibi üniteleri kapsayan bu birimler, köy evleriyle birlikte, merkezî bir meydana çıkan ışınsal yolların arasında kalan alanlarda konumlandırılır.

Biçimlenişi itibariyle İdeal Cumhuriyet Köyü, 19 Biçimlenişi itibariyle İdeal Cumhuriyet Köyü, 19. yüzyılın sonlarında İngiltere’de geliştirilen, kentleri nüfusları sınırlandırılan ve yeşil doku içine gömülen dairesel diyagramlar içinde örgütleyen “Bahçe Şehir” önerileri ile ciddi benzerlikler taşır. 1973’te Cumhuriyetin 50. yılı kutlamaları çerçevesinde pilot köylerde uygulanması için yeniden gündeme getirilmiştir.  

Yasal Gelişmeler Cumhuriyet’in ilanından sonra Birinci Meclis’in dağılması ve yapılan seçimlerle İkinci Meclis’in oluşturulmasıyla birlikte, belediyelere ilişkin yoğun bir yasal düzenleme sürecine girilmiştir. Bir kısım yasalar tüm belediyeleri ilgilendirirken, bir kısmı salt Ankara’ya yönelik olmuştur. 26 Şubat 1924’te 423 sayılı Belediye Vergi ve Resimleri Kanun çıkmıştır. Bu kanun belediyeleri mali açıdan güçlendirirken, aynı zamanda mali hesaplarını da düzen altına almak istemiştir.

Cumhuriyet rejiminin belediyecilik konusundaki en önemli düzenlemelerinden biri 16 Nisan 1924 tarihli e 486 sayılı Umur-u Belediyeye Müteallik Ahkam-ı Ceza Kanunu’dur. Bu yasayla belediyelere ceza verme yetkisi tanınmıştır. Böylece esnaf üzerindeki denetim artmıştır. 1 Mart 1926 tarihli ve 765 sayılı beledi suçlarla ilgili kanun, bu yetkiyi daha da güçlendirmiştir.

18 Mart 1924 tarihli ve 442 sayılı Köy Kanunu, nüfusu 2000’e kadar olan yerlerin köy sayılacağını belirterek, belediye kurulacak yerlerin 2000’in üzerinde nüfusa sahip olacağına açıklık getirmiştir. 1882 tarihli Ebniye Kanunu’nda 22 Nisan 1925’te değişiklik yapılmıştır. 10 Mayıs 1926’da 831 sayılı Sular Kanunu ile kent ve kasabalardaki genel su ihtiyacının sağlanması görevi belediyelere bırakılmıştır. Osmanlı döneminde vakıfların elinde olan sosyal yardım işleri de belediyelere verilmiştir. Özellikle 1923-1930 döneminde belirtilen yasalara rağmen belediyecilik konusunda yapılanlar dağınık ve yüzeysel kalmıştır.

1930 tarihli, 1580 sayılı Belediye Yasası’nın temel ilkeleri: Belediyeler Arası Eşitlik İlkesi: Belediye Yasası gerek Tanzimat döneminden gelen çeşitli yerel düzenlemeleri, gerekse kuruluş yıllarındaki yasal çeşitliliği ortadan kaldırarak, belediyeler arasında kuruluş, hemşehrilik, hukuk, seçim, üst makamların denetimi, gelir kaynakları, yetki ve görev bakımlarından eşitlik ilkesi getirmiştir. Böylelikle her belediyeye eşit gelişme fırsatı verilmiştir.

Belediyelerin İcraatlerinde Serbest Bırakılması: Yasalara aykırı olmamak koşuluyla, yerel eğilim ve ihtiyaçların ortaya çıkardığı ve zorunlu kıldığı her türlü imar ve gelişme kararlarını almak ve uygulama konusunda, bireylerin yararlanmış oldukları iş ve çalışma özgürlüğünden belediyelerin de yararlanabilmesi öngörülmüştür. Yerel özeklik açısından önemli bir maddedir.

Belediyelerin Üzerinde Güçlü Bir Merkezi Yönetim Denetimi: Belediye işlerinde, yasaları bütünüyle uygulamak ve belediyelerin yasaya aykırı uygulamalarını hızla önleyip durdurmak amacıyla, koşulları ayrıntılı olarak saptanmış güçlü bir denetim mekanizması oluşturmak amaçlanmaktadır.

Tek Dereceli Seçim ve Halkın Etkin Denetimi: Yasanın yerel demokrasiyi yaygınlaştırmaya yönelik ilkesidir. Tek dereceli seçim ve 18 yaşını aşanlara oy hakkı verilerek katılım yaygınlaştırılmıştır.

Belediye Hizmet Alanlarının Genişletilmesi: Özellikle yerel altyapıya önem verilmiştir. Zamanın değişen şartlarına uyum sağlayabilecek esneklik yasayla verilmiştir. Bu nitelik, yasayı uzun ömürlü kılacak faktörlerin başında yer almıştır. Belediye hizmetlerinin kapsamının belirlenmesinde benimsenen bir diğer tutum, belediye gelir ve büyüklüğüne bağlı olarak, belediye hizmetlerinin zorunlu ve ihtiyari olarak farklılaştırılmasıdır.

1948 5218 sayılı Ankara’ya Özel İlk Gecekondu Yasası Altındağ Atıfbey Yenidoğan Balkiraz Mamak Seyranbağları İncesu Topraklık Dikmen Karabiber Çiftliği Çerçi Deresi Etlik’in bir bölümü 650 ha gecekondu alanı yasallaşmıştır