ŞİNASİ (1826-1871) 1860'dan sonra gelişen edebiyatımız ise bütün istikametlerde Şinasi'nin başlattığı yollardan yürümüştür.
ŞİNASİ (1826-1871) Dil sadeleşmesinin ve düşünce nesrinin, gazete yoluyla çoğunluğa açılan edebiyatın, batı tiyatrosunun yerli geleneğe yaslanan ilk doğru örneğinin, folklor araştırmaları ile halka yönelmenin, devlet ve hükümet karşısında bağımsız bir kişiliğin gücüne kavuşan yeni edebiyatçılık görevinin bütün örnekleri Şinasi'dedir.
ŞİNASİ (1826-1871) Tanzimat edebiyatçılarının büyük çoğunluğunun yüksek devlet memuru ailelerden yetişmelerine karşılık Şinasi, oğlunu iki yaşında yetim bırakan şehit bir yüzbaşının oğludur.
ŞİNASİ (1826-1871) 1826'da İstanbul’da doğar, sınırlı bir öğretimden sonra devrinin usullerine göre çok küçük yaşta devlet memurluğuna girer.
ŞİNASİ (1826-1871) Tophane kaleminde hem doğu kültürünü, hem Fransızca’yı kendisine öğretecek kişilere rastlar. Küçücük bir okumuşlar çevresi içinde sadrâzamın bile dikkatine çarpacak kadar umut verici bir yetenektir.
ŞİNASİ (1826-1871) Fransa’daki iktisat Maliye öğrenimine 1849'da gönderildiği, 1855'te döndüğü sanılır. Meclisi Maarif üyeliği ile Tophane Kalemi memurluklarına, kendisini koruyan Reşit Paşa'nın iktidar dönemlerinde daha önemli görevler eklendiği söylenir.
ŞİNASİ (1826-1871) Babıali büyükleri arasındaki rekabetler arasında, Ali Paşa'nın döneminde işinden uzaklaştırılması, ona gazetecilik ve yayıncılık işlerine yaslanarak bağımsız bir edebiyatçılık işini sürdürmek amacını kazandırır. Birisinin «adamı» olmak, bir başkasının düşmanı ve rakibi olmak anlamına gelen garip bir dönem anlayışıdır hüküm süren.
ŞİNASİ (1826-1871) İmtiyazını Agâh Efendi'nin aldığı Tercüman-ı Ahval (ilk sayı 22 ekim 1860. Haftalık) de 26 sayı çalışır; temelli bir hazırlıktan sonra Tasvir-i Efkâr'ı (ilk sayı 28 haziran 1862, haftada iki defa yayınlanır) çıkarır. 1858'de bastırdığı Tercüme-i Manzume'den sonra kendi şiirlerini Müntehabat-ı Eş'arım kitabında toplar (1862).
«Şair Evlenmesi»ni, Tercümanı Ahval'de tefrika ettirmiştir. ŞİNASİ (1826-1871) «Şair Evlenmesi»ni, Tercümanı Ahval'de tefrika ettirmiştir.
ŞİNASİ (1826-1871) Yalnız kendisine kaside yazdığı (1849, 1856. 1857, 1858'de dört tane) Reşit Paşa'nın ölümünden sonra kendi köşesinde yazarlık ve yayıncılık yapma dileğindedir.
ŞİNASİ (1826-1871) Politik bir çatışmaya adının karıştırılması korkusuyla 1865'de Paris'e kaçar; sonraki bütün Yeni Osmanlılar gibi mısırlı Mustafa Fazıl Paşa’nın yardımlarını görür.
ŞİNASİ (1826-1871) Ünlü sözlükçü Lıttrec'nin yardımlarından yararlanarak bir Türkçe Sözlük hazırlamaya çalıştığı söylenir; belgeleri ele geçmemiştir. 1869'da İstanbul’a döner, ölümü 1871'dedir (13 eylül).
ŞİNASİ (1826-1871) Şiir yazan, manzum çeviriler yapan, tiyatro eseri veren, gazete çıkarıp makale türünün ilk örneklerini yayınlayan, folklor çalışmalarına yönelen Şinasi'nin eseri bütünlükten ve sürekli çabadan yoksundur ama bilinçsiz değildir.
ŞİNASİ (1826-1871) Onu elde bulunan kuru manzumeleriyle bir şair olarak beğenmek, çevirilerini başarılı saymak, tiyatro eserini yüceltmek, gazeteciliğini devrimci bir sahanın ürünü diye değerlendirmek mümkün olamaz. Ama bütün bu parça çalışmalar, doğru yönlere çevrilmiş gerekli başlangıçlardır. Ardından bütün bir kuşak yürüyecektir.
ŞİNASİ (1826-1871) Unutmamamız gereken noktalar, Şinasi'nin ne düşünce ne dil mirasına konmadığıdır; o her şeyi kendi yaratmak zorunda kalan ilk adımların sahibidir.
ŞİNASİ (1826-1871) Tercüman-ı Ahval'in ilk sayısındaki baş makalesi (Mukaddime); insan hak ve görevlerinden yola çıkar, batı tanıklığı ile Osmanlı devlet ve toplum yapısının yeni ihtiyaçlarına dokunur, bir gazetenin yüklenmesi gereken görevleri tanımlar, gerekli dilin koşullarını belirler, insan olmanın bilinç ve sorumluluğunu açıklar.
ŞİNASİ (1826-1871) Edebiyatımızda ilk "cümle"nin, Şinasi ile başladığı yanlışsız bir gerçektir. «Şair Evlenmesi» tefrikasında ilk noktalama işaretlerini kullanan Şinasi, fikir nesrinin ilk yazarıdır.