DÖNEM SONU VERGİ VE MUHASEBE İŞLEMLERİ

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
5766 SAYILI KANUN İLE 6183 SAYILI AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUNUN ÇEŞİTLİ MADDELERİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER VE ANILAN KANUNA EKLENEN.
Advertisements

 Amaç ve kapsam  MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, kamu kurum ve kuruluşları hariç olmak üzere ondan az çalışanı bulunanlardan, tehlikeli ve çok.
İŞ SOHBETİ: DÜNYA VE TÜRKİYE’DEKİ SON EKONOMİK GELİŞMELERE BAKIŞ HASAN BASRİ AKTAN MALİYE MÜSTEŞARI İş Dünyası Vakfı, İstanbul 30 Ocak 2009 T.C. MALİYE.
ULUTEK A.Ş TEKNOLOJİ GELİŞTİRME
KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI ARALIK ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİ VE UYGULAMA YÖNTEMLERİ.
DİĞER YABANCI KAYNAKLAR Dr. Ergün Kaya
Öğretim Görevlisi Süleyman DAL
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU GÜNCEL MEVZUATA İLİŞKİN DEĞİŞİKLİKLER VE BİLGİLENDİRME TOPLANTISI 04.EKİM
TRABZON ÇALIŞMA VE İŞ KURUMU İL MÜDÜRLÜĞÜ
KOBİ BİRLEŞMELERİNDE SAĞLANAN TEŞVİKLER
STOK BEYANI-DÜZELTMESİ
T.C. Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü
NAKİT - ÇEK HAREKETLERİ MENKUL KIYMETLER ve MUHASEBELEŞTİRİLMESİ
HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI SOSYAL GÜVENLİK KURUMUNA YAPILAN SİGORTALI VE İŞYERİ BİLDİRİMLERİNİN BAZI KURUMLARA YAPILMASI GEREKEN.
İşsizlik Sigortası Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü

DÖNEM SONU İŞLEMLERİ ÜNİTE 4 STOKLAR.
MENKUL KIYMETLER ÜNİTE 7
KONTROL EDİLEN YABANCI KURUM KAZANCI (1)
ALACAKLAR GANİ ONUR ŞİMŞEK.
ÖRTÜLÜ SERMAYE KAVRAMI
ŞÜPHESİZ VE DEĞERSİZ ALACAKLARIN BELİRLENMESİ
Menkul Sermaye İradı.
Yrd.Doç.Dr. Volkan DEMİR Galatasaray Üniversitesi
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU
19 Temmuz 2005, Ankara TÜBİTAK KAYNAKLARINDAN TRANSFER EDİLEN ÖDENEKLERİ KULLANAN KURULUŞLAR MUHASEBE SİSTEMİ Yrd.Doç.Dr.C.Yiğit ÖZBEK.
TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU
2013 YILINDA UYGULANACAK YENİ YASAL DÜZENLEMELER
BİLANÇO 1 DÖNEN VARLIKLAR 3 K.V.YABANCI KAYNAKLAR
5. ÜNİTE Finansal Analiz Finansal Yönetim, 2. Baskı
TİCARİ KAR VEYA ZARARIN HESAPLANMASINDA TEK DÜZEN HESAP PLANINDA YAPILAN DÖNEM SONU KAYITLARI Bilanço Hesaplarında Maliyet Hesaplarında Gelir Tablosu.
HAZIR DEĞERLER VE MENKUL KIYMETLER
DEĞERLEME ÖLÇÜLERİ Maliyet Bedeli (V.U.K. Md. 263).
SAYILI TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGELERİNDE FAALİYETTE BULUNAN MÜKELLEFLERİN DİKKAT E T MES İ G EREKEN HUSUSLAR.
Yeni Bir Finansman Kaynağı “Sat ve Geri Kirala”
SİGORTALI TESCİL VE HİZMET DAİRE BAŞKANLIĞI
GENEL OLARAK ENVANTER HAKKINDA BİLGİLER ÖZELLİKLİ ENVANTER İŞLEMLERİ
Getiri Ltd. Şir. Mayıs 2008 hesap döneminde aşağıdaki ticari işlemleri yapmıştır. Tek düzen hesap planını ve 7/A Maliyet Hesapları’nı kullanarak bu ticari.
Prof. Dr. Rüstem HACIRÜSTEMOĞLU TC. Galatasaray Üniversitesi
AYLIK HESAPLAMA SİSTEMİ
ÜNİTE 5 (Bölüm 1) FİNANSAL ANALİZ
ÜNİTE 3 Aşağıdakilerden hangisi Alıcılar Hesabının
MUHASEBE UYGULAMALARI
MUHASEBE UYGULAMALARI
Getiri A.Ş.’nin Aralık 2005 ’de aşağıdaki ticari işlemleri yapmıştır. Bu ticari işlemlerin günlük ve büyük defter kayıtlarını yapınız tarihinde.
GENEL MAKRO EKONOMİK DEĞERLENDİRME VE 2009 YILI BÜTÇESİ HASAN BASRİ AKTAN MALİYE MÜSTEŞARI 30 Ocak 2009 – İSTANBUL T.C. MALİYE BAKANLIĞI.
Sosyal Güvenlik Hukuku
2829 SAYILI YASAYA GÖRE HİZMET BİRLEŞTİRİLMESİ
HİZMET İHYASI
Finansal Tablolar Analizi (muhasebe sistemi tekrarı)
TİCARİ ALACAKLARA İLİŞKİN DÖNEMSONU İŞLEMLERİ
MALİ VE TİCARİ BORÇLARA İLİŞKİN DÖNEMSONU İŞLEMLERİ
Av. Prof. Dr. Mustafa AKKAYA. VERGİ HUKUKU TİCARET HUKUKU.
İŞÇİLİK GİDERLERİ ve ÜCRET BORDROSU
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU
Bu hesap grubunda, kredi kurumlarına olan kısa vadeli borçlar ile kısa vadeli para ve sermaye piyasası araçları ile sağlanan krediler ve vadesine bir.
GENEL SAĞLIK SİGORTASI
Nakdi Sermaye Artırımlarında Vergi Avantajı
ÖRTÜLÜ SERMAYE VE TRANSFER FİYATLANDIRMASI ENDERCAN TURUŞLAR YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİR.
YENİ AF YASASI NE GETİRİYOR. Yasa kapsamı nelerdir?  Haziran.2016 tarihine kadar olan amme borçları yasa konusudur,  2. Tahakkuk eden vergi, vergi.
Bazı Kamu Alacaklarının Yapılandırılması.
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ HİZMETLERİNİN DESTEKLENMESİ
FİNANSAL KİRALAMA İŞLEMİ VE MUHASEBE KAYDI
GENEL OLARAK ENVANTER HAKKINDA BİLGİLER ÖZELLİKLİ ENVANTER İŞLEMLERİ
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun
Ersin GÖKGÜN / Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Oda Sekreteri
2018 Yılında Uygulamaya Konacak Teşvikler ve Yapılacak Diğer Çalışmalar 23 Şubat 2018.
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI
İSTİHDAM TEŞVİKLERİ.
KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI
Sunum transkripti:

DÖNEM SONU VERGİ VE MUHASEBE İŞLEMLERİ

ENVANTER İŞLEMLERİ Envanter işlemleri; Muhasebe Dışı Envanter İşlemleri (Sayım işlemleri, Değerleme işlemleri) Muhasebe İçi Envanter İşlemleri (Uyumlaştırma-Düzeltme Kayıtları) Envanter işlemlerinin dayanakları; Türk Ticaret Kanunu (TTK) Vergi Usul Kanunu (VUK) Sermaye Piyasası Kanunu (SPK)

Muhasebe dışı envanter; Saymak, ölçmek, tartmak ve değerlendirmek yoluyla,bilanço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları kesin bir şekilde ayrıntılı olarak tespit etmektir (TTK Md. 73) Bilanço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları saymak, ölçmek, tartmak ve değerlemek suretiyle kesin bir şekilde ve müfredatlı olarak tespit etmektir (VUK Md.186) Muhasebe içi envanter; İşletmedeki hesapların muhasebe dışı envanter (sayım ve değerleme) işlemlerinin tamamlanmasından sonra, hesaplanan değerlerinin muhasebe defterindeki kayıtlarla karşılaştırılması ve farklı olanların fiili durumla uyumlu hale getirilmesi için yapılan düzeltme kayıtlarıdır.

DEĞERLEME Vergi matrahlarının hesaplanmasıyla ilgili iktisadi kıymetlerin vergi kanunlarında gösterilen gün ve zamanlarındaki değerlerinin tespitidir (VUK Md.258, 259) Değerleme Ölçüleri Maliyet bedeli (VUK Md. 262) Borsa rayici (VUK Md. 263) Tasarruf değeri (VUK Md. 264) Mukayyet değer (VUK Md. 265) İtibari değer (VUK Md. 266) Vergi değeri (VUK Md. 268) Rayiç bedel (VUK Mük.Md. 266) Emsal bedeli ve ücreti (VUK Md. 267) Ortalama perakende fiyat (GVK Md.63/son)

İktisadi İşletmelere Dahil Kıymetleri Değerleme Yabancı paralar Borsa rayici, borsa rayici yoksa Maliye Bakanlığınca belirlenen kurlar. Maliye Bakanlığınca kur tespiti yapılmadığı takdirde T.C. Merkez Bankasınca tespit edilen döviz alış kurlarıyla değerlenir. Örnek : (A) Ltd. Şti.’nin 31.12.2007 tarihi itibariyle kasasında 20.000 $ bulunmaktadır. Şirket bu tutarı kasasına girdiği tarih itibariyle T.C. Merkez Bankası döviz alış kuru ile değerlemiş ve 1 $ = 1,17-YTL üzerinden 100 numaralı hesaba (20.000 x 1,17 =) 23.400.-YTL olarak kaydetmiştir. Maliye Bakanlığı’nca ilan edilen kurun, 1 $ = 1,20YTL olduğunu varsayalım.

Bu durumda şirketin 31.12.2007 tarihi itibariyle yapacağı değerleme işlemi ve bu işleme ilişkin muhasebe kaydı şöyledir: Değerleme sonucu (20.000 x 1,20 = )24.000.-YTL Kayıtlı Değer ( - )23.400,-YTL Kur Farkı Geliri600,-YTL -------------------------/------------------------------------ 100. KASA 600.- 646 KAMBİYO KARLARI 600.- Dönem sonu $ kasasının değerlemesi _________________ / ___________________ _________________ / __________________ 690 DÖNEM KARI VEYA ZARARI 600. - Dönem sonu aktarma işlemi __________________ / ___________________

Maliye Bakanlığı’nca ilan edilen kur, 1 $ = 1,15 YTL olsa; Bu durumda şirketin 31.12.2007 tarihi itibariyle yapacağı değerleme işlemi ve bu işleme ilişkin muhasebe kaydı şöyledir: Değerleme sonucu (20.000 x 1,15 = )23.000.-YTL Kayıtlı Değer( - )23.400,-YTL Kur Farkı Gideri400,-YTL ____________________ / ___________________ 656 KAMBİYO ZARARLARI 400.- 100 KASA 400.- Dönem sonu $ kasasının değerlemesi ____________________ / ____________________ 690 DÖNEM KARI VEYA ZARARI 400. - 656 KAMBİYO ZARARLARI 400.- Dönem sonu aktarma işlemi ____________________ / _____________________

Yabancı parayla olan alacak ve borçlar Yabancı para ile olan senetli veya senetsiz alacak ve borçlar da, Maliye Bakanlığı’nca tespit ve ilan olunan kurlarla değerlenir. Örnek :( X ) A.Ş.’nin 31.12.2007 tarihi itibariyle aktifinde 40.000,- $ tutarında alacak senedi bulunmaktadır. Alacak senedinin kayıtlı değeri 46.800.-TL’dır. 31.12.2007 tarihi itibariyle ilan edilen kurun, 1 ABD Doları = 1.20.-YTL olduğunu varsayalım. Bu durumda yapılacak değerleme işlemi ve ilgili muhesabe kayıtları şu şekilde olacaktır: Değerleme sonucu (40.000 x 1,20 = )48.000.-YTL Kayıtlı Değer( - )46.800,-YTL Kur Farkı Geliri1.200,-YTL

________________ / __________________ 121 ALACAK SENETLERİ 1.200.- 646 KAMBİYO KARLARI 1.200. - Dönem sonu alacak senetlerinin değerlemesi işlemi ________________ / ____________________ 646 KAMBİYO KARLARI 1.200.- 690 DÖNEM KARI VEYA ZARARI 1.200.- Dönem sonu aktarma işlemi __________________ / __________________

ALACAK VE BORÇLARDA REESKONT Reeskonta Tabi Tutulacak Alacak ve Borçların Özellikleri • Alacak veya Borcun İktisadi İşletme Bünyesinde Doğmuş Olması • Alacak veya Borcun Senede Bağlı Olması • Alacak veya Borcun Bağlı Olduğu Senedin Vade İçermesi • Senede Bağlı ve Vade İçeren Alacak veya Borcun Değerleme Günü İtibariyle Vadesinin Gelmemiş Olması • Alacak veya Borç Senedinin Değerleme Günü İtibariyle İşletmenin Varlıklarında veya Kaynaklarında Yer Alması

Reeskont İşleminin İhtiyariliği • Bankalar, bankerler ve sigorta şirketleri, senede bağlı alacak ve borçlarını reeskonta tabi tutmak zorundadırlar (VUK Md.281 ve 285). • Bunların dışında kalan ve bilanço esasına göre defter tutan vergi mükellefleri vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlarını, reeskonta tabi tutup tutmamak konusunda VUK’na göre seçimlik hakka sahiptirler. • Ancak Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği ile reeskont hesaplanması zorunlu kılınmıştır. • Böylece reeskont ayırmak istemeyen firmalar Muhasebe Sistemi Uygulama Tebliği uyarınca reeskontu hesapladıktan sonra, kanunen kabul edilmeyen gider olarak muhasebeleştirebilirler.

Reeskont İşleminde Özellik Gösteren Durumlar Vadeli Çekler Çek bir senet değil bir ödeme aracıdır. Bu nedenle Vergi Usul Kanunu karşısında vadeli çeklerin reeskont işlemine tabi tutulması mümkün değildir. Ancak SPK, çeklerin vade konmak suretiyle alacak senedi yerine kullanılmakta olduğu gerçeğinden hareketle, bunların da reeskonta tabi tutulması gerektiğini açıklamıştır. Bu durumda vadeli çek reeskontu SPK’na tabi işletmelerce yapılacak, fakat vergi hesaplamasında reeskont tutarı vergi matrahı ile ilgilendirilmeyecektir. Vadeli çeklerin SPK’na tabi şirketlerce reeskonta tabi tutulmasından kaynaklanan gider, kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacaktır.

Teminata veya tahsile verilen senetler Hatır senetleri Hatır senetleri gerçek bir alacak borç ilişkisine dayanmadıklarından vergi matrahını etkileyici bir işleme tabi tutulmazlar. Ancak bu tür senetlerin Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri uyarınca reeskonta tabi tutulmaları gerektiğinden, reeskont hesaplanarak kanunen kabul edilmeyen gider kaydedilmeleri gerekir. Teminata veya tahsile verilen senetler Teminata verilen senetler işletmenin mülkiyetinde olan ve halen işletme için bir alacağı temsil eden senetlerdir. Bu nedenle teminata verilen alacak senetleri de reeskonta tabi tutulabilmektedir. Senetlerin, tahsil olunmak üzere bankaya ciro edilmesi halinde, yapılan ciro, hukuken, bir “temsil cirosu” niteliğindedir. Ancak, senet üzerindeki bütün haklar, mükellefe aittir. Bu itibarla, tahsile verilen alacak senetleri, değerleme gününde, henüz tahsil edilmemiş olmak şartıyla, reeskont konusu yapılabilir.

Vadeli Satışlar ve Bitmemiş Yıllara Sari İnşaat ve Onarma İşleri Dolayısıyla Edinilen Alacak Senetleri Ön ödemeli vadeli satışlarda sözleşmenin yapıldığı tarih ile mal teslimi arasında geçen sürede tahsil edilen bedeller ve vadeleri sonraki döneme isabet eden senetler, gerçekte sipariş avansı mahiyetindedir. Mal ya da hizmet satışının fiili olarak gerçekleşmemesi nedeniyle satıştan doğan alacağın tahakkuk esası gereğince hasılat olarak kaydı mümkün değildir. Vergi Usul Kanununu gereğince, alacak senetlerinin reeskonta tabi tutulabilmesi için, alacağın tahakkuk esası gereğince hasılat olarak kayıtlara intikal ettirilmesi ve işletme için gerçek bir alacak mahiyetini kazanmış olması gerekmektedir. Bu ise, satışa konu mal veya hizmet işleminin fiili olarak gerçekleştiğini gösterir fatura ya da perakende satış fişi düzenlenerek hasılat kaydının yapılması ve tahakkuk eden alacağın senede bağlanması ile mümkündür.

Vade İçermeyen Alacak ve Borç Senetleri Bu yüzden vadeli satış kampanyalarında satışa konu mal veya hizmet bedeline ait belge düzenlenmeksizin düzenlenen alacak senetleri için dönem sonlarında reeskont uygulanmayacaktır. Ancak hatır senetlerinde olduğu gibi bu tür senetlerin de Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri uyarınca reeskonta tabi tutulmaları gerektiğinden, bunlar için de önce reeskont hesaplanarak kanunen kabul edilmeyen gider kaydedilmeleri gerekir. Vade İçermeyen Alacak ve Borç Senetleri Vade içermeyen senetler çeklere benzer. Her an ödenmesi istenebilir. Kanun hükmü reeskont hesaplanması için senedin vadesinin gelmemiş olmasını bir koşul olarak koymuştur. Belli bir vade taşımayan senetlerin ise reeskonta tabi tutulması düşünülemez.

Yabancı Para Cinsinden Alacaklar ve Borçlarda Reeskont Yabancı paralar cinsinden olan senetli alacakların da reeskonta tabi tutulabilir (VUK Md.280). Vadesi Belli Senetsiz Alacak ve Borçlar Bankalar ve bankerlerle sigorta şirketleri senede bağlı olsun olmasın bütün alacak ve borçlarını reeskont işlemine tabi tutmak zorundadırlar (VUK Md.281 ve 285). Bunlar dışında kalan ve bilanço esasına göre defter tutan işletmeler ise sadece senede bağlı olan alacak ve borçlarını reeskont işlemine tabi tutup, oluşan gelir ya da gider unsurlarını vergi matrahının tespitinde dikkate alabilirler. SPK’na tabi olan firmalar ise senetli alacak ve borçlar (vadeli çekler ve poliçeler dahil) ile 3 aydan daha uzun süreli vadeli senetsiz ticari alacaklar ve borçlarını reeskont işlemine tabi tutmak zorundadırlar.

Müflisten olan senede bağlı alacaklar Müflisten olan alacaklar senede bağlı olsun ya da olmasın iflasın açılmasından itibaren vadesi gelmiş alacak olmaktadır. Oysa reeskont uygulanabilmesi için değerleme gününde henüz senedin vadesinin gelmemiş olması gerekir. Dolayısıyla bu tür alacak senetleri için reeskont uygulanamaz. Şüpheli Alacak Durumundaki Senetli Alacaklar Şüpheli alacaklar, şartlar gerçekleşmiş olmak kaydıyla, zaten karşılık ayrılmak yoluyla giderleştirilmektedir. Bu nedenle karşılık ayrılmak suretiyle vergi matrahının hesabında gider olarak dikkate alınmış olan senetli şüpheli alacaklar için yeniden reeskont hesaplanması mümkün değildir. Karşılık ayrılmayan şüpheli alacaklar ise diğer şartları da taşımaları kaydıyla reeskonta tabi tutulabilir.

KDV Dahil Olarak Alınan Alacak Senetlerinde Reeskont Bu senetlerde reeskont hesaplaması yapılırken KDV dahil tutar üzerinden hesaplama yapılması gerekir. 334 seri no.lu VUK Genel Tebliğinde KDV dahil tutar üzerinden düzenlenen alacak senetlerinin şüpheli hale gelmesi halinde şüpheli alacak karşılığı ayrılabileceği belirtilmiştir.

Reeskont Oranı Vergi Usul Kanunu’nun 280, 281 ve 285. maddelerine göre vadesi henüz gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar değerleme gününün kıymetine irca olunabilir. Bu takdirde, senette faiz nispeti açıklanmış ise bu nispet, açıklanmamışsa yabancı para cinsinden olan alacaklar için LIBOR (Londra Bankalar Arası Faiz Oranı), YTL cinsinden olan alacaklar için ise Cumhuriyet Merkez Bankasının kısa vadeli avans işlemlerine uygulanan faiz oranı uygulanır (VUK Genel Tebliği Sıra no:238). 2007 yılı sonu reeskont işlemleri için kullanılacak oranlar: • YTL için T.C. Merkez Bankası tarafından tespit edilen avans işlemlerinde faiz oranı 28.12.2007 itibariyle %27 • Londra Bankalar Arası Faiz Oranı (LIBOR) ise 27.12.2007 itibariyle; Euro için % 3,93875 Amerikan Doları için % 4,43000

Reeskont Hesaplaması Reeskont hesaplanmasında iç iskonto yöntemi kullanılır VUK Genel Tebliği Sıra no:238) Bunun için önce senedin hali hazır değerinin bulunması daha sonra bu değere iskonto oranının uygulanması gerekir. Bunu hesaplamak için kullanılacak iç iskonto formülü şöyledir. F = A - ( A x 36000 / (36000 + n x t ) ) Formülün açık olarak yazılması halinde; Reeskont Tutarı = Nominal Değer – {Nominal Değer x 36000 / 36000+(Faiz Oranı x Gün Sayısı)}

Örnek : (X) A.Ş’i KDV hariç 5.000.-YTL bedelindeki ticari malı 31.12.2007 tarihinde vadeli satmıştır. Bu satış nedeniyle, 5.000.- YTL nominal değerli 50 gün vadeli bir senet verilmiştir. Söz konusu senette faiz oranı belirtilmemiştir. 31.12.2007 tarihi itibariyle hesaplanması gereken reeskont tutarı ve yapılması gereken muhasebe kaydı aşağıdaki gibidir. Reeskont Tutarı = 5.000 – {5.000. x 36000 / 36000 + (27 x 50)} Reeskont Tutarı = 5.000 - 4.819 = 181,-YTL dır. Yukarıda yapılan reeskont hesabının yevmiye kaydı; _________________ / __________________ 657 REESKONT FAİZ GİDERLERİ 181.- 122 ALACAK SENETLERİ REESKONTU 181.- Açıklama: Dönem sonu değerleme kaydı

ŞÜPHELİ ALACAKLAR Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; 1. Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar; 2. Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar; Şüpheli alacaklar sayılır. Bunlar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.

Şüpheli Alacak Karşılığı Ayırmanın Şartları • Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmalı, • Dava veya icra safhasında bulunması veya yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmiş olmasına rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacak olmalı, •Bilanço Esasında Defter Tutulmalı, •Alacak Teminatsız Olmalı veya Teminat Yetersiz Olmalı, • Şüpheli Alacak Karşılığının Ait Olduğu Alacak Muhasebe Kayıtlarında Gösterilmelidir.

Şüpheli Alacaklarda Özellik Gösteren Durumlar •Alacağın değerleme günündeki niteliği esas alınır. •Sonradan tahsil edilen şüpheli alacaklar için ayrılan karşılıklar gelir yazılır. •Konkordato anlaşmasıyla vazgeçilen alacaklar şüpheli alacak değil değersiz alacaktır. •Verilen avanslar, bir mal satışı ve hizmet ifası sonucu tahakkuk edip netice hesaplarına intikal ettirilmiş alacak olmadığından şüpheli alacak karşılığı ayrılamaz. Şüpheli alacak karşılığı ayırabilmek için alacağın tahakkuk esası gereğince hasılat olarak kayıtlara intikal ettirilmiş ve işletme için gerçek bir alacak mahiyetini kazanmış olması gerekmektedir. •Katma değer vergisinden kaynaklanan alacağın ilgili dönemin kayıtlarına girmesi ve katma değer vergisi beyannamelerinde beyan edilmesi halinde şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkündür.

• Holding şirketlerin kendi iştiraklerinden olan alacakları eğer normal ticari ilişkilerden doğuyorsa bu alacaklar için karşılık ayrılabilir. • Hazine ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarından veya belediyelerden olan alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılabilir. • Vergi Usul Kanununda yabancı para cinsinden olan alacaklarla ilgili herhangi bir sınırlama yer almamaktadır. Bu nedenle yabancı para cinsinde olan alacaklar için yine kanunda öngörülen şartların varlığı halinde karşılık ayrılabilir. • Ticari faaliyetle ilgisi bulunmayan hatır bonoları için ayrılmış olan şüpheli alacak karşılığı matraha dahil edilir. Ancak bazı durumlarda hatır bonosu bir ticari kefalet niteliğinde olabilir. Bu durumlarda söz konusu bonolara karşılık ayrılabilir.

Şüpheli hale gelen alacakların muhasebe kayıtları şöyledir: ________________ / __________________ 128 ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR XXXX 121 ALACAK SENETLERİ XXXX ________________ / ___________________ 654 KARŞILIK GİDERLERİ XXXX 129 ŞÜPHELİ TİCARİ XXXX ALACAKLAR KARŞILIĞI __________________ / ___________________ 690 DÖNEM KARI VEYA ZARARI XXXX 654 KARŞILIK GİDERLERİ XXXX ___________________ / ____________________

Karşılık ayrılan alacakların kısmen veya tamamen tahsil edilmesi durumunda ise ilgili muhasebe kayıtları şu şekilde olacaktır: ____________________ / ____________________ 100 KASA ( veya Diğer İlgili Hesaplar) XXXX 128 ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR XXXX 129 ŞÜPHELİ TİCARİ XXXX ALACAKLAR KARŞILIĞI 644 KONUSU KALMAYAN KARŞILIKLAR XXXX _____________________ / _____________________ 644 KONUSU KALM. KARŞILIKLAR XXXX 690 DÖNEM KAR VEYA ZARARI XXXX ______________________ / ______________________

İLİŞKİLİ KİŞİLERLE OLAN İŞLEMLERDE EMSALLERE UYGUNLUK (Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı) 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 13 üncü maddesi ve Gelir Vergisi Kanunu'nun "Gider kabul edilmeyen ödemeler“ başlıklı 41 inci maddesine eklenen bent ile transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı konusu düzenlenmiştir. İlişkili kişilerle gerek yurt içi gerekse yurt dışı faaliyetleriyle ilgili olarak; alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler yapılması ve bu işlemlerde "emsallere uygunluk ilkesi"ne aykırı olarak fiyat veya bedel tespiti yapılmış olması halinde, uygulanan bedelle emsallere uygun bedel arasındaki fark, kurumlarda transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazanç, gelir vergisi mükelleflerinde ise teşebbüs sahibince işletmeden çekilmiş değer sayılır.

İlişkili kişiler Kurumlar vergisi mükellefleri açısından; kendi ortaklarını, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurumları, kurumların veya ortaklarının idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu gerçek kişi veya kurumları, kurumların veya ortaklarının idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları, ortakların eşlerini, ortakların veya eşlerinin üstsoy ve altsoyu, üçüncü derece dahil yansoy hısımları ve kayın hısımlarını; gelir vergisi mükellefleri açısından ise; teşebbüs sahibinin eşi, üstsoy ve altsoyu, üçüncü derece dahil yansoy ve kayın hısımları ile doğrudan veya dolaylı ortağı bulunduğu şirketler, bu şirketlerin ortakları, bu şirketlerin idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından kontrolü altında bulunan diğer şirketleri ifade etmektedir. Ayrıca bu tanımlara dahil olmamakla birlikte Bakanlar Kurulunca ilan edilen ülkelerde veya bölgelerde bulunan kişilerle yapılmış tüm işlemler, ilişkili kişilerle yapılmış kabul edilecektir

Emsallere Uygunluk ve Uygun Fiyat Tespiti Emsallere uygunluk ilkesi, ilişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedelin, aralarında böyle bir ilişkinin bulunmaması durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade eder. Uygun fiyatın tespit yöntemleri • Karşılaştırılabilir fiyat yöntemi, • Maliyet artı yöntemi, • Yeniden satış fiyatı yöntemi. – Kâr bölüşüm yöntemi – İşleme dayalı net kâr marjı yöntemi – Peşin fiyatlandırma anlaşması

Karşılaştırılabilir fiyat yöntemi: Bir mükellefin uygulayacağı emsallere uygun satış fiyatının, karşılaştırılabilir mal veya hizmet alım ya da satımında bulunan ve aralarında herhangi bir şekilde ilişki bulunmayan gerçek veya tüzel kişilerin birbirleriyle yaptıkları işlemlerde uygulayacağı piyasa fiyatı ile karşılaştırılarak tespit edilmesini ifade eder. Maliyet artı yöntemi: Emsallere uygun fiyatın, ilgili mal veya hizmet maliyetlerinin makul bir brüt kâr oranı kadar artırılması suretiyle hesaplanmasını ifade eder. Yeniden satış fiyatı yöntemi: Emsallere uygun fiyatın, işlem konusu mal veya hizmetlerin aralarında herhangi bir şekilde ilişki bulunmayan gerçek veya tüzel kişilere yeniden satılması halinde uygulanacak fiyattan, makul bir brüt satış kârı düşülerek hesaplanmasını ifade eder.

Transfer fiyatlandırılmasında belgelendirme • Kurumlar vergisi mükelleflerinin, ilişkili kişilerle bir hesap dönemi içinde yaptıkları mal veya hizmet alım ya da satım işlemleri ile ilgili olarak "Transfer Fiyatlandırması, Kontrol Edilen Yabancı Kurum Ve Örtülü Sermayeye İlişkin Form" adı verilen bir form doldurmaları ve beyanname ekinde vermeleri gerekmektedir. • Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı'na kayıtlı mükellefler ayrıca bir hesap dönemi içinde ilişkili kişilerle yaptığı yurt içi ve yurt dışı işlemleri ne ilişkin olarak "Yıllık Transfer Fiyatlandırması Raporu"nu kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresine kadar hazırlamaları ve bu süre sona erdikten sonra istenmesi durumunda İdare'ye veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara ibraz etmeleri gerekmektedir • Diğer kurumlar vergisi mükellefleri ise aynı raporu sadece yurt dışı işlemlerine ilişkin olarak hazırlamaları ve istenmesi durumunda İdare'ye veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara ibraz etmeleri gerekmektedir

• Yıllık Transfer Fiyatlandırması Raporundan başka, kurumlar vergisi mükellefleri (Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı'na kayıtlı mükellefler hariç) bir hesap dönemi içinde ilişkili kişilerle yaptıkları yurt içi; gelir vergisi mükellefleri de bir takvim yılı içinde ilişkili kişilerle yaptıkları yurt içi ve yurt dışı işlemlere ilişkin olarak 1 seri no.lu Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğde belirtilen bilgi ve belgeleri (ve idarenin gerekli gördüğü takdirde isteyeceği ilave bilgi ve belgeleri) istenmesi durumunda İdare'ye veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara ibraz edeceklerdir.

Düzeltme ve Uygulanacak Cezalar Tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtıldığı kabul edilen kazanç, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarının uygulamasında, hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılacaktır. daha önce yapılan vergilendirme işlemleri, taraf olan mükellefler nezdinde düzeltilecektir. Düzeltmenin yapılması için örtülü kazanç dağıtan kurum adına tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması şarttır. Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı ile idareye ibraz zorunluluğu getirilen bilgi ve belgelerin öngörülen sürelerde verilmemesi hallerinde Vergi Usul Kanununda yer alan cezalara ilişkin hükümler uygulanacaktır.

Borç ve Alacak İlişkilerinde Transfer Fiyatlaması ve KDV Karşısındaki Durumu Ortaklara cari hesap yoluyla borç para kullandırma işlemi, ticari anlamda bir finans hizmeti olup, KDV Kanununun 1/1. maddesine göre KDV’ye tabi bulunmaktadır. Bu nedenle ortaklara cari hesap yoluyla borç para kullandırma işleminin faizsiz veya emsaline uygunluk ilkesine göre olmaması durumunda KDV matrahı, yapılacak adatlandırma işlemi sonucu bulunacak tutar olacaktır.Adatlandırma suretiyle faiz hesaplanması aşağıdaki formüle göre yapılacaktır. Faiz = (Net Adat x Faiz Oranı) / 365

STOKLARIN DEĞERLEMESİ Satın Alınan Emtianın Değerlemesi İmal Edilen Emtianın Değerlemesi Stok Değerleme Yöntemleri • Fiili Maliyet Yöntemi • Ortalama Maliyet Yöntemi • İlk Giren - İlk Çıkar (FIFO) Yöntemi • Son Giren - İlk Çıkar (LIFO) Yöntemi Emtiada Düşük Bedelle Değerleme Kıymeti Düşen Mallarda Değerleme

Örnek : Maliyet bedeli 2.000. -YTL olan emtia Kasım 2007’de gerçekleşen sel felaketi sonucu zarar görmüştür. Takdir komisyonuna mükellefin başvurusu üzerine komisyon emtianın iktisadi değerinin kalmadığına karar vermiştir: İlgili muhasebe kaydı şu şekilde yapılacaktır: _____________________ /_____________________ 157 DİĞER STOKLAR 2.000.- 153 TİCARİ MALLAR 2.000.- Hasara uğrayan malların diğer stoklara alınması 689 DİĞER OLAĞANDIŞI GİD. VE ZAR. 2.000. - 157 DİĞER STOKLAR 2.000. - Zayiatın giderleştirilmesi ______________________ /____________________

Örnek : Maliyet bedeli 10.000. -YTL (+ %18 KDV) olan emtia, Ekim 2007’de işletmede çıkan yangın sonucu kısmen değerini kaybetmiş, takdir komisyonuna yapılan başvuru sonucunda komisyon, emtiadaki kıymet kaybının %60 olduğunu tespit etmiştir. Dönem sonunda muhasebe kayıtları şöyle olacaktır: ____________________ / ____________________ 157 DİĞER STOKLAR 10.000. - 153 TİCARİ MALLAR 10.000. - Hasara uğrayan malların diğer stoklara alınması _____________________ / ____________________ _____________________ / _____________________ 654 KARŞILIK GİDERLERİ 6.000.- 158 STOK DEĞER DÜŞÜK KARŞILIĞI 6.000. - Zayiatın karşılık yoluyla giderleştirilmesi _____________________ / ______________________

____________________ / ____________________ 689 DİĞER OLAĞANDIŞI 1.080. - GİDER VE ZARARLAR 391 HESAPLANAN KDV 1.080. - Kısmi zayiata ilişkin KDV’nin düzeltilmesi *Hasara uğrayan mal Ocak 2008’de (KDV hariç) 5.000.YTL’ye peşin satılmıştır. Satış kaydının şu şekilde muhasebeleştirilmesi gerekecektir: 100 KASA 5.900. - 600 YURTİÇİ SATIŞLAR 5.000.- 391 HESAPLANAN KDV 900. - _____________________ / ___________________

____________________ / __________________ 158 STOK DEĞER DÜŞÜKLÜĞÜ 6.000.- KARŞILIĞI 644 KONUSU KALMAYAN 6.000. - KARŞILIKLAR ____________________ / _________________ 621 SATILAN TİCARİ 10.000. MALLAR MALİYETİ 157 DİĞER STOKLAR 10.000. -

Bilanço esasına göre defter tutanlar V. U. K. 190. md Bilanço esasına göre defter tutanlar V.U.K. 190.md. Göre büyük mağazalar ve eczaneler mevcutların envanterini 3 yılda 1 çıkarırlar. Ticaret ve sanayi odalarının yayımlamış olduğu fire zaiyat listesinde: eczanelerde %3 - %5 arası olarak görülmektedir. ÖRNEK: Dönembaşı mal mevcudu : 20.300,00 Dönem içi alışlar : 180.400,00 TOPLAM : 200.700,00 200.700,00 * %3 = 6.021,00 -- Firenin yayımlanmış olan oranlar içinde olması durumunda yapılması gereken muhasebe kaydı _____________________ /_____________________ 659 DİĞER OLAĞAN GİDER VE ZARAR HS. 6.021,00 153 TİCARİ MALLAR 6.021,00

GELİR TABLOSUYLA İLGİLİ İŞLEMLER GÖTÜRÜ GİDER UYGULAMASI Götürü Gider Uygulamasından Yararlanabilecek Olan Mükellefler Götürü Gider Kaydedilebilecek Azami Tutar Götürü Gider Uygulamasında Hasılat İhracat Hasılatı İhracat Kaydıyla Mal Tesliminde Hasılat Yurt Dışı İnşaat Onarma Montaj ve Teknik Hizmetlerden Sağlanan Hasılat Yurt Dışı Taşımacılık Hasılatı

SSK PRİMLERİNİN GİDER YAZILMASI 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 80. maddesinin üçüncü fıkrasında “Kuruma ödenmeyen prim Gelir ve Kurumlar vergisi uygulamasında gider yazılmaz” hükmü yer almıştır. Öte yandan, Gelir Vergisi Kanunu’nun yukarıda yer verilen 40/2. maddesinde, ticari kazancın tespitinde, işverenlerce hizmet erbabı için ödenen SSK primlerinin dönem kazancının tespitinde gider olarak indirilebileceği hükme bağlanmıştır. Bu hükümlere göre, SSK primlerinin gider olarak dikkate alınabilmesi için, bu primlerin Sosyal Sigortalar Kurumu’na fiilen ödenmiş olması gerekmektedir. Bu nedenle, sigorta primleri fiilen ödendiği tarihte gider yazılabilmektedir. Aralık ayına ait olan sigorta primlerinin ertesi yılın Ocak ayı içinde ödenmesi durumunda ise bu primler Aralık ayının gideri olarak dikkate alınabilecektir.

VADESİ GELMEMİŞ KREDİ VE MEVDUAT HESAPLARININ DURUMU Değerleme günü itibariyle henüz vadesi dolmamış olan mevduatların ve kredi borçlarının; Vergi Usul Kanununun 281. maddesindeki, “….mevduat ve kredi sözleşmelerine müstenid alacaklar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır” ve 285. maddesinin “Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit borçlar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır” hükümleri gereğince gerek mevduat faizleri, gerekse kredi faizleri bilanço günü itibariyle hesaplanarak gelir veya gider olarak dikkate alınacaktır.

AMORTİSMAN UYGULAMASI Amortisman Konusu Amortismanın konusu, işletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz kalan gayrimenkullerin ve gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin, VUK’nun değerleme hükümlerine göre belirlenen değerlerinin, yine VUK’nda belirtilen esaslar ve süreler dahilinde yok edilmesidir. Amortisman Ayırma Koşulları • İşletmede Bir Yıldan Fazla Kullanılma • Yıpranma, Aşınma veya Kıymetten Düşmeye Maruz Bulunma • Envantere Dahil Olma • İktisadi Kıymetin Değerinin Belli Bir Tutarı Aşması Arsa ve Arazide Amortisman Madenlerde Amortisman

Finansal Kiralamaya Konu Edilen İktisadi KıymetlerinAmortismanı Vergi Usul Kanununun mükerrer 290. maddesi ve 319 seri no.lu VUK Genel Tebliği hükümleri gereğince; Kiracı tarafından; aktifleştirilen finansal kiralamaya konu iktisadî kıymeti kullanma hakkı, amortismana tâbi tutulur. Amortisman konusu edilecek tutar, kiralama konusu iktisadî kıymetin rayiç bedeli veya sözleşmeye göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerinden hangisi düşük ise o olacaktır. Kiralayan tarafından ise; finansal kiralamaya konu iktisadî kıymetin net bilanço aktif değerinden kira ödemelerinin bugünkü değerinin düşülmesi sonucu bulunan fark eğer pozitif bir rakam olursa bunun üzerinden amortisman ayrılacaktır. Fark bulunmaz veya negatif olursa, kiralayan tarafından amortisman ayrılması söz konusu olmayacaktır.

Amortisman Ayırma Yöntemleri Normal Amortisman Bakanlıkça tespit edilen faydalı ömür ve buna bağlı olarak ortaya çıkan amortisman oranı esas alınarak, her yıl eşit tutarlarda amortisman ayrılması normal amortisman yöntemidir. Azalan Bakiyeler Usulüne Göre Amortisman Fevkalade Amortisman Amortisman Usulünü Seçme ve Değiştirme Hakkı Kıst Amortisman Uygulaması

YENİLEME FONU UYGULAMASI Yenileme Fonunun Şartları • Yenileme Fonu Bilanço Esasına Göre Defter Tutanlarca Ayrılabilir • Satılan veya Hasara Uğrayan Kıymetin Amortismana Tabi İktisadi Kıymet Olması Gerekir • Satılan İktisadi Kıymetin Yenilenmesinin Zorunlu Olması veya İşletmeyi İdare Edenlerce Bu Konuda Karar Verilerek Girişimde Bulunulması Gerekir • Yeni Alınan İktisadi Kıymetle Satılan İktisadi Kıymet Aynı Nitelikte Olmalıdır Yenileme Fonunun Kullanımı ve Süresi • Yenileme Fonunun Kullanımı • Yenileme Fonu Kullanım Süresi İşi Terk, İşletmenin Devri veya Tasfiye Durumunda Yenileme Fonu

ÖZEL MALİYETLER VE İTFASI Normal bakım, tamir ve temizleme giderleri dışında, gayrimenkulü veya elektrik üretim ve dağıtım varlıklarını genişletmek veya iktisadi kıymetini devamlı olarak artırmak maksadıyla yapılan giderler, gayrimenkulün veya elektrik üretim ve dağıtım varlıklarının maliyet bedeline eklenir (VUK md. 272). Özel maliyet harcamalarının; • Gayrimenkulün normal kullanma süresi içinde normal fonksiyonunu devam ettirebilmesi için yapılması gereken bakım, tamir ve temizleme giderlerinden olmaması, • Yapılan giderin gayrimenkulün iktisadi kıymetini devamlı olarak artırmış olması (Bir gayrimenkulün iktisadi değeri kullanma ömrünü uzatmak veya normal kullanma süresinde sağlayacağı yararı fazlalaştırmak suretiyle artırabilir), • Aktifleştirilmesi gereken giderlerden olmaması, gerekir.

ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİ ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİ NEDİR ? Ülkemizde 1980 yılına kadar “en az geçim indirimi” adı altında uygulamaya konulmuş 1981 yılında yapılan değişiklikle ”genel indirim” adını almış ve en son , 3239 sayılı kanun ile de 01.01.1986.tarihinden itibaren uygulamadan kaldırılmış olan “en az geçim indirimi” sistemi ; bireyin kendisinin ve ailesinin hayatını asgari düzeyde devam ettirebilmesi için gerek duyduğu gelirin vergilendirilmemesi gerektiğini ifade eden bir kavramdır.

20 yıldan beri uygulanan ve gerek birey açısından belge , fiş fatura toplamayı teşvik edici belge düzenini sağlama amacına hizmet eden “özel gider indirimi” uygulaması , bilinen adı vergi iade sistemi 01.01.2008 tarihinden itibaren uygulamadan kaldırılmıştır . Bu uygulamanın kaldırılmasının çalışanlar üzerindeki gelir kaybını telafi etmek ve sosyal devlet olma sorumluğundan hareketle 28.03.2007 tarihinde kabul edilen ve 04.04.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5615 sayılı GVK ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun un 2. md. Uyarınca 193 sayılı GVK ’ nın 32. md. Yeniden düzenlenmiş olup bu madde uyarınca asgari geçim indirimi sistemi vergi sistemimize dahil edilmiştir.

Asgari geçim indirimi ; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücretin yıllık brüt tutarının ; Mükellefin kendisi için % 50 ’ si , Çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10 ’ u Çocukların herbiri için ayrı ayrı olmak üzere ilk iki çocuk için % 7,5 ’ i Diğer çocuklar için % 5 ‘ i dır. Asgari geçim indirimi,bu fıkraya göre belirlenen tutar ile 103. maddedeki gelir vergisi tarifesinin 1. gelir dilimine uygulanan oranın çarpılmasıyla bulunan miktarın,hesaplanan vergiden mahsup edilmesi suretiyle uygulanır.

İNDİRİMİN UYGULANMASINDA ÇOCUK TABİRİ Mükellefle birlikte oturan veya mükellef tarafından bakılan (Nafaka verilenler,evlat edinilenler ile ana babasını kaybetmiş torunlardan mükellefle birlikte oturanlar dahil) 18 yaşını veya tahsilde olup 25 yaşını doldurmamış evlatları ; “Eş” tabiri ise , aralarında yasal evlilik bağı bulunan kişileri ifade eder. İndirim, yukardaki oranlara göre hesaplanan tutarları aşmamak kaydıyla ücret geliri elde eden aile fertlerinden her biri için ayrı ayrı , çocuklar için eşlerden yalnızca birisinin gelirine uygulanır boşananlar için indirim tutarının hesabında , nafakasını sağlaıkları çocuk sayısı dikkate alınır. Bu madde 01.01.2008 tarihinden itibaren elde edilecek gelirlere uygulanacaktır.

Kanun metninde belirtildiği üzere kişinin elde ettiği kazanç üzerinden ödeyeceği vergi ; medeni durumuna , eşinin herhangi bir işte çalışıp çalışmamasına ve çocuk sayısına göre farklılık gösterecektir. Basit bir tablo ile daha net açıklayalım.

Bugünkü Mevcut Sistemde 630,00 88,20 6,30 0,00 80,33 3,78 178,61   Brüt Ücret SSK pir. %14 İşs.pirimi %1 Asg.Geç. İndirimi Gelir Ver. %15 Dam.Ver. %06 Kesinti top. Net ödenecek Bugünkü Mevcut Sistemde 630,00 88,20 6,30 0,00 80,33 3,78 178,61 451,39 2008 de Bekâr ise 47,25 33,08 131,36 498,64  2008 de      evli ve eşi çalışmıyor 56,70 23,63 121,91 508,09 2 çocuklu ve eşi çalışıyor 61,43 18,90 117,18 512,82 2008 de         2 çocuklu ve eşi çalışmıyor 70,88 9,45 107,73 522,27 2008 de         4 çocuklu ve eşi çalışmıyor 98,28 531,72

SOSYAL GÜVENLİK REFORMUNDA SİGORTALILARIN GERİYE GÖTÜRÜLEN VE KALDIRILAN HAKLARI

İŞ KAZASI GELİRİNİN SİGORTALIYA TOPTAN ÖDENMESİ UYGULAMASI KALDIRILIYOR ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME Yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre; iş kazası nedeniyle gelir bağlanmasına hak kazanan sigortalının iş göremezlik derecesinin % 25’ten az olması, iş göremezlik derecesinin üç yıl içinde değişmesinin mümkün olmadığının anlaşılması ve yazılı talepte bulunması halinde, sigortalıya Kurumca ödenecek iş göremezlik gelirlerinin toplamı peşin olarak ödenebilmekte idi. (506/22) Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda iş kazası gelirinin sigortalıya topluca ödenebileceğine ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediğinden, bundan böyle sigortalıların iş kazası gelirini topluca almaları mümkün olamayacak.

İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞI GELİRİ BAĞLANMASINDA ALT SINIR UYGULAMASI KALDIRILIYOR ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME Yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununda, iş göremezlik derecesi % 25 ve üstünde olanlara bağlanacak sürekli iş göremezlik gelirinin, prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katının % 70’ inden az olamayacağı hükme bağlandığından, hesaplanan sürekli iş göremezlik gelirinin bu sınırın altına düştüğü hallerde alt sınır üzerinden ödeme yapılmakta idi. (506/96) Örneğin; 2006 yılında 600.00 YTL aylık ücretle çalışan ve iş kazası sonucu meslekte kazanma gücünü % 25 oranında kaybeden bir sigortalı için hesaplanan gelir (600.00 x %25) 150.00 YTL iken, alt sınır uygulaması nedeniyle prime esas asgari günlük kazancın otuz katı olan 531.00 YTL nin %70’i oranında yani 371.70 YTL gelir bağlanmakta idi. Yeni yasada alt sınır uygulaması kaldırıldığından, sigortalının % 25 iş göremezlik derecesine göre hesaplanan 150 YTL bir artış uygulanmaksızın sürekli iş göremezlik geliri olarak bağlanacak. Başka bir anlatımla, önceki mevzuata göre %25 iş göremezlik derecesi ile 371.70 YTL sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanabilen sigortalının, yeni mevzuata göre aynı miktarda gelire hak kazanabilmesi için iş göremezlik derecesinin yaklaşık olarak % 62 olması gerekecek (5510/19)

BAŞKA BİRİNİN SÜREKLİ BAKIMINA MUHTAÇ SİGORTALILARA BAĞLANACAK TAM İŞ GÖREMEZLİK GELİRİNİN ORANI YÜZDE YÜZÜ GEÇEMEYECEK ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME Yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre; iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle tam iş göremez duruma gelen sigortalılara, gelir bağlanmasına esas alınan aylık kazancının %70’i oranında sürekli iş göremezlik geliri bağlanmakta ve başka birinin sürekli bakımına muhtaç durumda olduğu anlaşılan sigortalının geliri %50 artırıldığından sigortalıya bağlanan gelir, gelir bağlanmasına esas alınan aylık kazancının % 105’i tutarında olmakta idi. (506/20) Örneğin; gelir bağlanmasına esas alınan aylık kazancı 600 YTL olan ve başka birinin sürekli bakımına muhtaç durumda bulunan sigortalıya, (600 x %70) 420 YTL olarak hesaplanan gelir tutarı %50 artırılarak 630 YTL bağlanmaktaydı. Yeni yasaya göre aynı durumdaki sigortalıların gelir bağlama oranı %100’ü geçemeyecek. Örnekteki sigortalıya yeni yasaya göre bağlanacak gelir 600 YTL olacak. (5510/19)

İSTEĞE BAĞLI SİGORTAYA DEVAM EDEBİLMEK İÇİN TÜRKİYE’DE OTURMA ŞARTI GETİRİLYOR VE PRİM ORANI ARTIRILIYOR ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME Yürürlükten kaldırılan Sosyal Sigortalar Kanununa göre; isteğe bağlı sigortalılardan %25 oranında malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primleri alınmakta, bunlar emekli olduktan sonra sağlık yardımlarından da yararlandırılmakta idi. (506/85) İsteğe bağlı sigortaya devam edebilmek için Yasal olarak Türkiye’de oturma koşulu getirildi. İsteğe bağlı sigortalılar da genel sağlık sigortalısı sayılarak prim oranı %32’ye çıkarıldı. İsteğe bağlı sigortanın temel amacı sosyal güvenlik sistemi kapsamında çalışanlardan işsiz kalanların emekliliğe hak kazanabilmeleri için gerekli olan prim ödeme süresini, isteğe bağlı sigorta yoluyla tamamlamalarına imkan sağlamaktır. Prim oranı artırılmakla, işsiz kalan ve başka bir geliri de olmayanların eksik prim ödeme sürelerini isteğe bağlı sigorta yoluyla tamamlamaları neredeyse imkansız hale getirilmiştir. İsteğe bağlı sigortaya devam edilebilmesi için en az 1080 gün malullük yaşlılık ve ölüm sigortası primi ödenmiş olması şartı da kaldırıldığından, sistem asıl amacından uzaklaşmış ve prim ödeme gücü bulunanlara hiç çalışmadan emekli olma imkanı sağlayan bir yapıya dönüşmüştür. (5510/ 50,52)

ASKERLİK BORÇLANMALARINDA BORÇLANMA BEDELİ ARTIRILIYOR VE BORCUN KURUMA ÖDENME SÜRESİ KISALTILIYOR ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME Yürürlükten kaldırılan Sosyal Sigortalar Kanununa göre, er olarak silah altında geçen sürelerle yedek subay okulunda geçen süreler, prime esas kazancın alt sınırı üzerinden %20 oranına göre hesaplanan borç tutarı altı ay içinde Kuruma ödenmek suretiyle borçlanılabilmekte idi. (506/60) Yeni yasa ile borçlanma bedelinin, prime esas kazancın alt sınırı ile üst sınırı arasında sigortalı tarafından seçilecek kazanç üzerinden %32 oranı uygulanarak hesaplanması ve en geç bir ay içinde ödenmesi zorunluluğu getirildi. Borçlanılan süreye ilişkin prim borcunun Kurumca sigortalıya tebliğ edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde ödenmemesi halinde borçlanma talebi yapılmamış sayılacak ve borçlanma için sigortalının yeniden talepte bulunması gerekecek. (5510/41)

EMEKLİLİK İÇİN DOLDURULMASI GEREKEN PRİM ÖDEME GÜN SAYISI ARTIRILIYOR ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME Yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için 7000 gün prim ödenmiş olması yeterli idi. (506/60) Yeni yasada prim ödeme süresi, ilk defa 2008 yılında çalışmaya başlayan sigortalılar için 7100 gün olarak uygulanacak. 2009 yılından itibaren çalışmaya başlayacak sigortalılar için prim ödeme gün sayısı koşulu her takvim yılının başında 100 gün artarak, 2027 ve sonraki yıllarda çalışmaya başlayacak olan sigortalılar için en az 9000 gün prim ödenmiş olması şartı aranacak. (5510/28, Geçici 6)

EMEKLİLİK YAŞI YÜKSELİYOR ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME Yürürlükten kaldırılan mevzuatta emeklilik yaşı kadınlar için 58, erkekler için 60 olarak belirlenmişti. (506/60) Yeni yasada emeklilik yaşının 2036 yılına kadar değiştirilmemesi ve 2036 yılından itibaren kademeli şekilde artırılarak 2048 yılından itibaren kadın ve erkek sigortalılar için 65 olarak uygulanması hükme bağlanmıştır. Bu düzenleme ilk bakışta 2036 yılına kadar emeklilik yaşı artışından kimsenin etkilenmeyeceği şeklinde yorumlanabilmektedir. Oysa kanunun yürürlüğe gireceği 01.01.2008 tarihinde 30 yaşını doldurmamış kadın sigortalıların 58 yaşını, 32 yaşını doldurmamış erkek sigortalıların da 60 yaşını 01.01.2036 tarihinden önce doldurmaları fiilen mümkün olmadığından; sigortalılıkları 01.01.2008 tarihinde başlamış olsa dahi, bu tarihte 30 yaşını doldurmamış kadın ve 32 yaşını doldurmamış erkek sigortalıların tümü 2036 yılından itibaren kademeli olarak yükselen emeklilik yaşlarına tabi olacaklar. Dolayısıyla Kanunun yürürlüğe gireceği tarihten sonra ve genç yaşlarda çalışma yaşamına giren sigortalılar 65 yaşından önce emekli olamayacaklar. (5510/28)

YAŞLILIK AYLIĞI BAĞLAMA ORANI YÜZDE ELLİYE DÜŞECEK ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME Yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre; 9000 gün prim ödeyen sigortalılara bağlanan yaşlılık aylığının oranı % 65 olmakta, prim ödeme süresine bağlı olarak aylık bağlama oranı %100’ü aşabilmekte idi. (506/61) Bağ-Kur’da SSK ile aynı uygulama. Emekli Sandığında %100’ü aşamıyor. Yeni yasaya göre; aylık bağlama oranı sigortalının prim ödeme süresinin her 360 günü için % 2 uygulanmak suretiyle hesaplanacağından, ilk defa bu Kanunun yürürlüğe girdiği 01.01.2008 tarihinde veya daha sonra işe başlayan ve 9000 günlük prim ödeme süresini doldurarak emekli olan sigortalıların yaşlılık aylığı bağlama oranı % 50 olacak. Aylık bağlama oranı hiçbir şekilde %90’ı aşamayacak. (5510/29)

AYLIK BAĞLAMA ORANI DÜŞÜŞÜNDEN KANUNUN YÜRÜRLÜK TARİHİNDEN ÖNCE SİGORTALI OLANLAR DA ETKİLENEBİLECEK ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME Yürürlükten kaldırılan mevzuata göre SSK ve Bağ-Kur’da 25 yıl (9000 gün) prim ödeyen sigortalıların aylık bağlama oranının bulunmasında, ilk 3600 günün her 360 günü için % 3,5 sonraki 5400 günün her 360 günü için % 2 oranı (ortalama olarak prim ödeme süresinin her 360 günü için % 2,6 oranı) uygulanmakta ve %65 oranında yaşlılık aylığı bağlanmaktaydı. Emekli Sandığında ise her yıl için %3 oranı üzerinden 25 yıllık çalışma karşılığında %75 oranında emekli aylığı bağlanmakta idi. Yeni yasaya göre aylık bağlama oranı her 360 günlük prim ödeme süresi için 2016 yılından itibaren %2 olarak uygulanacak. Yeni yasanın yürürlük tarihinden önce sigortalı olanlara yaşlılık aylığı bağlanmasında, 01.01.2008 tarihinden önceki prim ödeme sürelerine yürürlükten kaldırılan mevzuattaki oranlar, bu tarihten sonraki prim ödeme sürelerine ise yeni oranlar uygulanacağından; 01.01.2008 tarihinden önce on yıldan (3600 gün) az prim ödemiş olan SSK ve Bağ-Kur sigortalılarının aylık bağlama oranları %65’in altına düşecek. (5510/Geçici 2)

EN AZ 1800 GÜN PRİM ÖDEMEDEN MALUL KALAN SİGORTALILARA MALULLÜK AYLIĞI BAĞLANAMAYACAK ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME Yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre malullük aylığı bağlanabilmesi için; en az beş yıldan beri sigortalı bulunmak ve sigortalılık süresinin her yılı için ortalama 180 gün prim ödemiş olmak yeterli olduğundan, sigortalılık süresi beş yıl olan ve toplam olarak (5 x 180) 900 gün prim ödeyenlere malullük aylığı bağlanabilmekte idi. (506/54) Yeni yasaya göre en az 10 yıllık sigortalılık süresini doldurmadan ve en az 1800 gün prim ödemeden malul olan sigortalı malullük aylığından yararlanamayacak. Malul sigortalı aynı zamanda başka birinin sürekli bakımına muhtaç durumda ise, en az beş yıllık sigortalılık süresini doldurmuş ve en az 900 gün prim ödemiş olması koşulu ile malullük aylığı bağlanabilecek. (5510/26)

MALULLÜK AYLIKLARININ ORANI YÜZDE ELLİYE KADAR DÜŞECEK ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME Yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre bağlanan malullük aylıkları, sigortalının prim ödeme gün sayısına bağlı olmaksızın, % 60 oranı üzerinden hesaplanmakta idi. (506/55) Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre malullük aylığının oranı da; sigortalı 9000 gün prim ödemiş varsayılarak ve yaşlılık aylığında olduğu gibi her 360 gün için % 2 oranı uygulanmak suretiyle bulunacağından, ilk defa bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra çalışmaya başlayanlara bağlanacak malullük aylıklarının oranı da % 50’ye düşecek. 01.01.2008 tarihinden önce çalışmaya başlamış olanlara bağlanacak malullük aylıklarının oranları da, çalışma sürelerinin 01.01.2007 tarihinden öncesine ve sonrasına dağılımına göre %60’ın altına düşebilecek. (5510/27)

ÖLÜM AYLIĞI BAĞLANABİLMESİ İÇİN GEREKEN PRİM ÖDEME GÜN SAYISI 1800’E YÜKSELİYOR ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre; beş yıllık sigortalılık süresini dolduran ve en az 900 gün prim ödemiş bulunan sigortalının ölümü halinde hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanabilmekteydi. (506/66) Yeni tasarıya göre; Kanunun yürürlük tarihinden sonra ölen sigortalıların hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanabilmesi için en az 1800 gün prim ödenmiş olması şartı aranacak. (5510/32)

ÖLEN SİGORTALININ ÇALIŞAN ERKEK ÇOCUKLARI GELİR VE AYLIK BAĞLANMASINDA HAK SAHİBİ SAYILMAYACAK ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME Yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre, sigortalının 18 yaşını, orta öğrenimde ise 20 yaşını ve yüksek öğrenimde ise 25 yaşını doldurmamış erkek çocukları, Sosyal Sigortalar, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur Kanunlarına tabi olarak çalışıyor olsa dahi hak sahibi sayılmakta ve kendilerine iş kazası ve meslek hastalığı ölüm geliri veya ölüm aylığı bağlanabilmekte idi. (506/23, 68) Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre ise, sigortalının yukarıda belirtilen yaşları doldurmamış erkek çocukları bu Kanuna veya yabancı ülke mevzuatına tabi olarak çalışıyor ise hak sahibi sayılmayacağından, ölüm geliri ya da ölüm aylığından yararlanamayacak. (5510/34)

EN AZ 360 GÜN PRİM ÖDEMEDEN ÖLEN SİGORTALILARIN HAK SAHİPLERİNE CENAZE MASRAFI ÖDENMEYECEK ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME Yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre; sigortalı olarak çalışmakta iken veya işten ayrıldıktan sonra bir yıl içinde ölen sigortalılar ile iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalıların ve Kurumdan gelir veya aylık almakta iken ölen sigortalıların hak sahiplerine Kurumca cenaze masrafı ödenmekte idi. (506/103) Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre; İş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalılar ile Kurumdan gelir veya aylık almakta iken ölen sigortalıların hak sahiplerine önceden olduğu gibi başka bir koşul aranmadan cenaze masrafı ödenecek, ancak, çalışmakta iken ya da işten ayrıldıktan sonra iş kazası veya meslek hastalığına bağlı olmayan nedenlerle ölen sigortalının hak sahiplerine cenaze masrafı verilebilmesi için sigortalı adına en az 360 gün prim ödenmiş olması şartı aranacak. (5510/37) Cenaze masrafı olarak ödenecek tutar 5510 sayılı Kanunda asgari ücretin üç katı olarak tespit edilmişken, yeni tasarıda asgari ücret tutarına düşürüldü.

ÖLÜM AYLIKLARININ ORANI DOSYA BAZINDA YÜZDE ELLİYE KADAR DÜŞECEK ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME Yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanacak ölüm aylığı, dosya bazında % 60 oranı üzerinden hesaplanmakta ve hesaplanan bu aylık hisselerine göre hak sahiplerine paylaştırılmaktaydı. %60 oranı 8100 günden fazla prim ödemiş sigortalılar için 8100 – 9000 arasındaki her 360 gün için %2, 9000 günden fazla her 360 gün için %1,5 artırılmaktaydı (506/67) Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre ölüm aylığının oranı da; sigortalı 9000 gün prim ödemiş var sayılarak ve yaşlılık aylığında olduğu gibi her 360 gün için % 2 oranı uygulanmak suretiyle bulunacağından, ilk defa bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra çalışmaya başlayan sigortalıların hak sahiplerine bağlanacak ölüm aylıklarının oranı da % 50’ ye düşecek. 01.01.2008 tarihinden önce çalışmaya başlayıp bu tarihten sonra ölen sigortalıların hak sahiplerine bağlanacak ölüm aylıklarının oranı da, sigortalının prim ödeme sürelerinin 01.01.2008 tarihinden öncesine ve sonrasına dağılımına göre %60’ın altına düşebilecek. (5510/33)

ÇALIŞAN, KURUMDAN GELİR YA DA AYLIK ALAN DUL EŞLERE BAĞLANACAK ÖLÜM AYLIKLARININ ORANI %75’ TEN %50’ YE İNDİRİLİYOR ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME Bu Kanunla yürürlükten kaldırılan Sosyal Sigortalar Kanununa göre; ölen sigortalının aylık bağlanacak çocuğu bulunmayan dul eşine, çalışıp çalışmadığına ya da kendi çalışmalarına dayalı olarak Kurumdan aylık alıp almadığına bakılmaksızın, %75 oranında ölüm aylığı bağlanmakta idi. (506/68) Yeni düzenlemeye göre; aylık bağlanacak çocuğu bulunmayan dul eşe % 75 oranında ölüm aylığı bağlanabilmesi için, bu Kanun veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaması ve kendi çalışmalarına dayalı olarak gelir veya aylık bağlanmamış olması şartı aranacak. Aksi takdirde bağlanacak ölüm aylığının oranı % 50’ye düşecek. (5510/34)

GÜNCELLEME KAT SAYISI AYLIKLARIN HESABINDA ESAS ALINACAK ORTALAMA KAZANCI VE BAĞLANACAK AYLIK TUTARLARINI OLUMSUZ ETKİLEYECEK ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME Yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre bağlanacak yaşlılık, malullük ve ölüm aylıklarının hesaplanmasına esas alınacak ortalama yıllık kazancın hesaplanmasında; sigortalının geçmiş yıllara ait prime esas kazançları, her yıl bir önceki yıla göre gerçekleşen TÜFE artış oranı ve gayrisafi yurtiçi hasıla sabit fiyatlarla gelişme hızı kadar ayrı ayrı artırılarak güncellenmekte ve böylece sigortalıya bağlanan aylığa refah payı da yansıtılmış olmaktaydı. (506 / 61) Yeni Kanununa göre bağlanacak malullük yaşlılık ve ölüm aylıklarının hesaplanmasında esas alınacak geçmiş yıllara ait kazançların güncellenmesinde TÜFE oranları ile gelişme hızı oranlarının %25’i esas alınacağından, bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra bağlanacak aylıklara refah payı kısmen yansıyacaktır.

EMEKLİ OLDUKTAN SONRA ÇALIŞANLARIN SOSYAL GÜVENLİK DESTEK PRİMİ ARTIYOR ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME Bu Kanunla yürürlükten kaldırılan mevzuata göre, Sosyal güvenlik kuruluşlarından yaşlılık aylığı alan sigortalılar, aylıkları kesilmeksizin sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışırlarsa; a) Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında çalışanlardan, prime esas kazançları üzerinden %22.5 işveren payı, %7.5 işçi payı olmak üzere %30 oranında, (506/63) b) Bağ-Kur kapsamında çalışanlardan, Bağ-Kur emeklisi ise yaşlılık aylığının %10’ u oranında, Sosyal Sigortalar Kurumu veya Emekli Sandığı emeklisi ise 12 nci gelir basamağının %10’u oranında, (1479/Ek 20) Sosyal güvenlik destek primi alınmaktaydı. Emekli olduktan sonra hizmet akdiyle çalışanlardan, %30 oranına çalıştıkları iş için belirlenen iş kazası ve meslek hastalığı prim oranının eklenmesi suretiyle bulunacak oranda sosyal güvenlik destek primi alınacak. (%31 ila % 36,5) Emekli olduktan sonra kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan ya da şirket ortağı olanların da emekli aylıklarından %15 oranında sosyal güvenlik destek primi alınacak. Bu da %50 oranında prim artışını ifade etmektedir.

MALUL OLARAK ÇALIŞMAYA BAŞLAYANLARA YAŞLILIK AYLIĞI BAĞLANABİLMESİ İÇİN GEREKEN PRİM ÖDEME GÜN SAYISI ARTIRILIYOR ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME Yürürlükten kaldırılan Sosyal Sigortalar Kanununa göre; sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihte malul sayılmayı gerektirecek derecede hastalığı bulunduğu anlaşılanlara 15 yıllık sigortalılık süresini doldurmaları ve en az 3600 gün prim ödemiş olmaları halinde yaşlılık aylığı bağlanabilmekte idi. (506/60) Yeni yasa ile söz konusu kimselere yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için gereken asgari prim ödeme gün sayısı 3960’a çıkarıldı. Ancak bu gruba giren sigortalılardan ilk defa 01.01.2008 – 31.12.2008 süresinde sigortalı olanlar 3700 gün prim ödediklerinde, yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için gereken prim ödeme gün sayısı şartını yerine getirmiş sayılacaklar. 01.01.2008 tarihinden itibaren ilk defa sigortalı olanlar için ise, 3700 güne her takvim yılı başında 100 gün eklenmek suretiyle bulunan gün sayısı uygulanacak.. (5510/28, Geçici 6)

Yürürlükten kaldırılan Sosyal Sigortalar Kanununa göre; ÖZÜRLÜ SİGORTALILARA YAŞLILIK AYLIĞI BAĞLANMASI ŞARTLARI ZORLAŞTIRILIYOR ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME Yürürlükten kaldırılan Sosyal Sigortalar Kanununa göre; Birinci derecede özürlü olan sigortalılar 15 yıldan beri sigortalı olmak ve 3600 gün prim ödemek, İkinci derecede özürlü olanlar 18 yıldan beri sigortalı olmak ve 4000 gün prim ödemek, Üçüncü derecede özürlü olanlar ise, 20 yıldan beri sigortalı olmak ve 4400 gün prim ödemek, Suretiyle yaşlılık aylığına hak kazanabilmekte idi. (506/60) Yeni yasaya göre çalışma gücündeki kayıp oranı; %50 - %59 arasında olanlar, en az 16 yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 4320 gün prim ödemiş olmak, %40 - %49 arasında olanlar, en az 18 yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 4680 gün prim ödemiş olmak, Koşuluyla yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanabilecekler. Ancak ilk defa 01.01.2008 – 31.12.2008 süresinde çalışmaya başlayan ve çalışma gücü kayıp oranı %50 - %59 arasında olanlar 3700 gün, çalışma gücü kayıp oranı %40 - %49 arasında olanlar 4100 prim ödediklerinde, yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli prim ödeme gün sayısı şartını yerine getirmiş sayılacaklardır. Söz konusu kimselerden ilk defa 01.01.2009 tarihinden itibaren sigortalı olacakların yaşlılık aylığına hak kazanabilmeleri için ise, 4320 ve 4680 güne ulaşıncaya kadar, 3700 ve 4100 güne her takvim yılı başında 100 gün eklenmek suretiyle bulunacak prim ödeme gün sayılarını doldurmuş olmaları gerekecektir. (5510/28, Geçici 6)

GELİR VE AYLIKLARA ALTI AYLIK PERİYOTLARLA YAPILACAK ZAMLAR TÜFE ORANINI GEÇEMEYECEK EMEKLİLER REFAH PAYI ALAMAYACAK ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME Bağlanmış bulunan gelir ve aylıklar, her yılın Ocak ve Temmuz ödeme tarihlerinden geçerli olmak üzere, bir önceki altı aylık döneme göre Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan en son temel yıllı tüketici fiyatları genel indeksindeki değişim oranı (TÜFE) kadar artırılacağından; emekli, dul ve yetimler ekonomik gelişme ve büyümeden pay alamayacak. (5510/55, Geçici 1) Aynı konuda Anayasa Mahkemesinin 23.02.2001 tarihli ve E. 1999/42, K. 2001/41 iptal kararı var.)

YURTDIŞI HİZMETLERİNİ BORÇLANARAK EMEKLİ OLANLAR SOSYAL GÜVENLİK DESTEK PRİMİNE TABİ OLARAK ÇALIŞAMAYACAK ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME Bu Kanunla bazı maddeleri değiştirilen ve bazı maddeleri yürürlükten kaldırılan 3201 sayılı Kanunda, yurtdışı hizmet borçlanması ile yaşlılık aylığı bağlananların tekrar yurtdışında çalışmaya başlamaları halinde aylıklarının kesileceği belirtilmekte ancak bunların Türkiye’de sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışmalarına engel bir hüküm bulunmamakta idi. (3201/6) Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre, söz konusu kimselerden bu Kanuna tabi olarak Türkiye’de çalışmaya başlayanların yaşlılık aylıkları kesilecek, bunlar sosyal güvenlik destek primi ile çalışma olanağından yararlanamayacak. (5510/105 - B)

SİGORTALININ ÇOCUKLARININ SAĞLIK YARDIMLARINDAN YARARLANMA ŞARTLARI ZORLAŞTIRILIYOR ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre sigortalının; 18 yaşını, orta öğrenimde ise 20 yaşını, yüksek öğrenimde ise 25 yaşını doldurmamış çocukları, Yaşları ne olursa olsun çalışamayacak derecede malul erkek çocukları, Evli olmayan sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olarak çalışmayan ve buralardan gelir veya aylık almayan kız çocukları, Sağlık yardımlarından yararlanabilmekte idi. (506 /106) Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda ise genel sağlık sigortalısının; 18 yaşını, orta öğrenimde ise 20 yaşını, yüksek öğrenimde ise 25 yaşını doldurmamış çocukları ile malul çocuklarının bakılmakla yükümlü olunan kimse olarak sağlık yardımlarından yararlanabilmesi için bunların evli olmaması şartı getirildi. Evli olmayan çalışmayan ve gelir veya aylık bağlanmamış kız çocukların sağlık yardımları da 18, 20 ve 25 yaşlarını doldurduklarında kesilecek. Ana ve babası olmayan çocuklar 18 yaşını dolduruncaya kadar sağlık yardımlarından yararlanabilecek. (5510/3-b, 61)

GENEL SAĞLIK SİGORTALILIĞI SONA ERENLERİN SAĞLIK YARDIMLARI KESİLECEK ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre; prim ödeme halinin sona erdiği tarihi takip eden onuncu günden itibaren sigortalılık niteliği yitirilmiş sayılmakta ve bu tarihten önceki bir yıl içinde 120 gün prim ödemiş bulunan sigortalılar ve geçindirmekle yükümlü olduğu eş ve çocuklarına, sigortalılık niteliğinin yitirildiği tarihten sonraki altı aylık sürede de sağlık yardımı yapılmaya devam edilmekte idi. (506 /40, 107) Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre; genel sağlık sigortalılığı sona erenlerin sağlık yardımı alma hakları da aynı tarih itibariyle sona erecek. Ancak genel sağlık sigortalılığının sona erdiği tarihte tedavi altında olanlar iyileşinceye kadar sağlık yardımlarından yararlanabilecek. (5510/63)

AĞIR VE YIPRATICI İŞLERDE ÇALIŞAN BAZI SİGORTALILARIN YIPRANMA PAYI KALKIYOR ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME Emekli Sandığı ve Sosyal Sigortalar mevzuatında yeralan hükümlere göre; basım ve gazetecilik işyerlerinde çalışanlara, gemi adamlarına, hava yolları uçucu personeline, lokomotif makinistlerine, infaz koruma memurlarına, PTT dağıtıcılarına, TRT çalışanlarından bazılarına, devlet tiyatrosu sanatçılarına, Cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrası şef ve üyelerine sağlanan itibari hizmet süresi ve fiili hizmet zammı süresiyle söz konusu kimselerin daha erken emekli olmalarına olanak sağlanmıştı. Yeni Tasarıda söz konusu kimseler itibari hizmet süresi ve fiili hizmet zammı süresi uygulaması dışında bırakılarak erken emekli olma hakları kaldırılmıştır. (5510/40)

BAĞ-KUR EMEKLİLERİNDEN %10 ORANINDA GENEL SAĞLIK SİGORTASI PRİMİ KESİLECEK ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME Bağ-Kur’dan aylık almakta olanlardan en az on yıl sağlık sigortası primi ödememiş bulunanların aylıklarından, sağlık primi ödedikleri süre on yıla tamamlanıncaya kadar, aylıklarından %10 oranında genel sağlık sigortası primi kesilecek. (5510/Geçici 19)

İKİ AYRI KANUNA GÖRE EMEKLİ AYLIĞINA HAK KAZANANLARA BU AYLIKLARDAN BİRİSİNİN TÜMÜ DİĞERİNİN YARISI ÖDENECEK ÖNCEKİ DÜZENLEME YENİ DÜZENLEME Yürürlükteki mevzuata göre, iki ayrı sosyal güvenlik kurumundan ayrı ayrı emekliliğe hak kazananlara bu aylıklar tam olarak ödenmektedir. Yeni Tasarıya göre; bu Kanunun yürürlüğe gireceği tarihten önce Sosyal Sigortalar Kurumundan yaşlılık aylığı alanlardan 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanuna tabi olarak çalışmaya başlayan ve bu çalışmalarından dolayı da anılan Kanuna göre emekli aylığına hak kazananlara; bu aylıklardan yüksek olanın tamamı düşük olanın yarısı ödenecek. (5510/Geçici Madde 4)