İNSANA İLİŞKİN BAKIŞ AÇILARI VE SINIF YÖNETİMİ
Hümanist Açıdan İnsan İnsan onuru her şeyin üstünde tutulmalıdır. İnsanın onurunu kıracak her türlü eylem ve söylemden kaçınmak temel ilkedir. Her insan doğuştan iyidir. Bağımsız yaşama ve yaşamını sürdürme hakkına sahiptir. Öğretmen olumlu bir çevre ve ortam hazırlarsa öğrenciler kendi potansiyellerini ortaya koyabilirler. Öğretmenin asli görevi, öğrencinin kendini tanımasına, yeni şeyler keşfetmesine yardımcı olmaktır.
Davranışçı Açıdan İnsan Bu görüşe göre insan ne iyi ne de kötü olarak dünyaya gelmiştir. İnsan yaşadığı çevrenin bir ürünüdür.
Pavlov’un klasik koşullama ilkeleri ne yazık ki eğitimden çok beyin yıkama durumlarında davranış değiştirmek ve reklamcılıkta ürün satışlarını arttırmak için daha etkili olarak kullanılmaktadır. Sistematik duyarsızlaştırma Öğrenilmiş çaresizlik
Psikanalitik Açıdan İnsan Bu yaklaşım, insan davranışlarının iç etmenler ve çatışmalar tarafından şekillendirildiğini ileri sürer. Kişinin çocukluk yaşantı ve tecrübelerinin hayatının ileri dönemlerini de etkilediğini ileri sürmektedir. Bu bakış açısına göre okul müdürü ve öğretmen iyi birer psikiyatrdır. İyi bir öğretmen çocuğun iç dünyasına ve bu dünyada meydana gelen çatışma ve iniş çıkışları analiz etmek zorundadır.
Etkileşimci Açıdan İnsan Bu görüşe göre, sosyal yaşam ve dünya, bir algı ve anlamlandırmadan ibarettir. Birey, sürekli başkalarıyla etkileşim ve anlamlandırma süreci içindedir. Bu bakış açısına göre sınıf içi öğrenmelerin esasını, hayattaki bağlantıları görmek oluşturmaktadır. Okul hayatın bir parçası olmalıdır.
Bilişsel Açıdan İnsan Bu teori ‘’Nasıl biliriz?, Nasıl anlarız?, Nasıl düşünürüz?’’ sorularına cevap arar. İnsanın bilgiyi işleme sürecini ön plana çıkarır. Algıladığımız dünyada ve dünyayı algılayışımızda beynin rolü üzerinde durur. Daha sonra bu bakış açısı problem çözmeyi öğrenme süreci üzerinde yoğunlaşmıştır.
Bu bakış açısına göre öğretmen; Öğretmen, farklı bilişsel bakış açılarını, modellerini, materyallerini iyi bilmeli özellikle öğrencilerin bilgiyi inşa etmedeki rolü ve sürecini tanımalı ve sınıf içi öğrenmeleri buna göre yapılandırmalıdır.
SINIF YÖNETİMİ MODELLERİ
Tepkisel model İstenmeyen bir duruma veya davranışa tepki veren sınıf yönetimi modelidir. Amaç, istenmeyen davranışın değiştirilmesidir.
Önlemsel model Önlemsel model , planlama düşüncesine bağlı , geleceği kestirme , istenmeyen davranış ve sonucu , olmadan önleme yönelimlidir. Amacı , sınıf sorunlarının ortaya çıkmasını engelleyici bir düzenleniş ve işleyiş oluşturarak , tepkisel modele gereksinimi azaltmaktır. Bu model sınıf etkinliklerini bir "kültürel sosyalleşme süreci" olarak ele alır , sınıfta , yanlış davranışa olanak vermeyen bir sosyal sistem oluşturmaya çalışır. Eğitim öncesi düzenlemeleri , istenen davranışın kolayca gösterilebileceği bir ortamı , istenmeyen davranıştan uzaklaştırıcı kuralları , plan ve programları , hazırlıkları içerir. Etkinlikler bireyden çok gruba yöneliktir.
Gelişimsel model Sınıf yönetiminde öğrencilerin, fiziksel, duygusal, deneyimsel gelişim düzeylerinin gerektirdiği uygulamaların gerçekleştirilmesini esas alır; bir uygulamaya geçilmeden önce, öğrencilerin ona bu açılardan hazırlanmasını öngörür.
Bu model dört basamaktan oluşur. Birinci basamak , onuncu yaşa kadar süren , nasıl öğrenci olunacağının öğrenildiği zamandır , bu zaman diliminde öğretmene çok iş düşer. İkinci basamak , on-on iki yaş arası dönemdir. Sınıf yönetimine verilen ağırlık azalır , öğrenciler olgunlaşma yolunda , sınıf düzenine uymaya , öğretmeni hoşnut etmeye isteklidir. Üçüncü basamak , on iki-on beş yaşları arasıdır. Öğrenciler , zevk ve destek almak için birbirlerine bakarlar , yetke görüntüsü verirler. Öğretmeni sıkıntıya sokmayı seçebilir , bunun sonunda arkadaşlarının beğenisini de kazanabilirler. Sınıf yönetimi kurallarının nedenlerini ararlar. Dördüncü basamak lise yıllarıdır. Öğrenciler , kim olduklarını , nasıl davranmaları gerektiğini anlamaya başlarlar , sosyalleşir , akıllanırlar yönetim sorunları azalır. Çocukta ana-baba ve yetişkinlerin etkisi , yirmi yaş dolaylarına kadar gittikçe azalır , sonra artar. Arkadaşlarını etkisi ise gittikçe artar. Bu iki etkinin kesiştiği on iki yaş dolayı , öğretmen ve ana-baba için sıkıntı yıllarıdır.
Bütünsel model Sınıf yönetimi algılarını bütünleştiren bütünsel sınıf yönetimi modelinde önlemsel sınıf yönetimine öncelik verme , gruba olduğu kadar bireye de yönelme , istenen davranışa ulaşabilmek için , istenmeyenin nedenlerini ortadan kaldırma vardır. İstenen davranışın uygun ortamlarda gerçekleşeceği bilincine dayanarak ortam düzenlemeye , bütün önlemsel yönetim çabalarına karşın oluşabilecek istenmeyen davranışları düzeltmek amacıyla tepkisel yönetim araçlarından yararlanmaya çalışır. Bu etkinlikler sürecinde seçilecek davranış örgüleri, öğrencinin gelişim basamakları ile uyumlu olanlardan seçilir. Bu model için sınıf yönetimin sistem modeli denebilir.
Her sınıf için geçerli bir sınıf yönetimi modeli yoktur. Çünkü okul düzeyi, ders, öğrencilerin sosyal ve psikolojik özellikleri, öğretmenin bilgisi ve kişiliği gibi faktörler sınıf yönetimini değiştirir.
SINIF YÖNETİMİ ve DİSİPLİN
Canter modeli: Destekleyici Disiplin Yaklaşımı Canter (1976) modelinin esası, öğrencilerin sorumlu davranışlar sergilemesi esası üzerine kurulmuştur. Hem aile, hem de toplum için öğrencilerin sorumluluklarını bilmesi gerekir. Öğretmenler sınıflarında disiplini sağlamak için ilk derste beklenti ve duygularını açıkça belirtmeli, belirlenen sınıf kurallarını bir yere asmalı ve bu konuda istikrarlı davranmalıdır. Canter, ilk olarak otorite kurmayı temel alır. Otorite kurmanın öğretmenlerin disiplin süreçlerini etkili kullanmaları açısından önemli olduğuna inanır. Bu klasik yöntemde öğrencilere öğüt vererek, uygun davranışta bulunmaları ve itaat etmeleri sağlanır.
Glasser modeli Glasser, iyi bir disipline gerçek terapi demeyi uygun bulur. Gerçek terapi görüşüne göre, bireylerin sorunları sevilme ve değer verilme ihtiyaçlarının karşılanamamasından kaynaklanmaktadır. Bu ihtiyaç eksikliği bireylerin olumsuz davranışlar göstermesine ve bireyin çevresindeki gerçek dünyaya yabancılaşmasına neden olur. Glasser’e göre, öğrencinin olumsuz davranışlarından öğretmen sorumludur. Öğretmen olumsuz sınıf koşullarını değiştirerek öğrencileri başarılı kılacak koşullar yaratmalıdır. Ayrıca öğretmenin öğrencilerin doğru davranışları seçmesine yardımcı olması gerekir. Sınıfta gerçeklik terapisinde temel strateji öğrenci ile iletişim kurmak ve ihtiyaçlarını karşılamasına yardımcı olmaktır.
Glasser’in davranış değiştirme amacıyla önerdiği en önemli teknik, problem çözme yaklaşımıdır. Bu süreç yedi basamaktan oluşmaktadır: Birinci aşama : Öğrencilerle ilişki kurmak. problem çözmeye başlamadan önce, öğrenci ile sıcak, kişisel ilişki kurulması gerekir. İkinci aşama : Davranışa odaklanma. Öğrenciden yaptığı davranışı tanımlaması istenir. Yaptığı davranışın farkında olma davranış değiştirmenin ilk koşuludur. Üçüncü aşama : Öğrenci davranışını değerlendirmelidir. Dördüncü aşama : Sorumluluğu kabul etmek. Öğrenci davranışının olumsuz olduğunu ve değiştirilmesi gerektiğini kabul etmelidir. Beşinci aşama : Bir plan geliştirmek. Bu aşamada plan geliştirilerek öğretmen ve öğrenci planın uygulanmasında üstüne düşen görevleri yapar. Altıncı aşama : Öğrencinin izlenen planla özdeşleşmesini sağlamak. Altıncı ve yedinci aşamalar izleme sürecini içerir. Öğretmen ders içinde öğrenciyi gözlemeli ve planı uygulayıp uygulamadığına bakmalıdır. Yedinci aşama : Bu aşama plan işlemezse gereklidir. Plan işlemediği zaman öğrenci cezalandırılmamalı, ancak özür de kabul edilmemelidir. Öğrenci ile ilk üç aşama kısaca tekrarlandıktan sonra, planın niçin işlemediği konuşularak önlemler alınmalı ya da yeni plan üretilmelidir.
Kounin modeli Kounin modelinde dalgalı etkileri ve grup idaresini önerir. Öğretmenin sınıfta hatalı bir davranışta bulunan öğrenciyi yakaladığında ve davranışı düzelttiğinde, bu durum o öğrencinin yakınındaki diğer öğrencileri de etkilediğini belirtir. Buna dalgalı etki denir. Öğretmen istenmeyen davranışta bulunan öğrenciyi ve davranışı belirlemeli, istenmeyen davranışın yerine hangi davranışın olması gerektiğini belirtmelidir. Bu modelde sert tepkiler önerilmez. Öğretmenlere bir problem karşısında gereksiz uğraşlardan çok dersleriyle ilgilenmeleri, etkinlikleri değiştirmeleri ve öğrencilerin derse etkin katılımını sağlamaları önerilir.
Akıl – sonuç modeli Akıl sonuç-modeli, Dreikurs ve diğer., (1982), Nelson (1987) ve Adler’in kuramlarına dayanır. Adler’e göre çocuklar, yaşamın başlangıcından itibaren kendilerine özgü amaçlar ve araçlar geliştirerek aşağılık duygusunun üstesinden gelmeye çalışmaktadırlar. Adler, durumu tanımlamak için “yaşam biçimi” kavramını kullanmaktadır. Amaçlara ulaşmaya yönelik bu davranışların temelinde “ait olma” gereksinimi vardır. Bu modelde temel olan görüş, öğrencilerin kendi disiplinlerini geliştirmeleridir. Sınıf kuralları demokratik olanaklarla geliştirilir. Öğrencilere yaklaşım şekli doğru olanı belirtmektir. Öğretmen öğrencilerine dünyanın gerçeklerini gösterir ve onların bilgilenmesini sağlar.
Davranış değişikliği modeli Davranışların çevre tarafından ödül ve ceza yoluyla öğrenildiği görüşü üzerine temellendirilmiştir. Bu modelin esası doğru davranışlar sonunda pekiştireç vererek bu davranışların yapılma sıklığını artırmaktır. İyi öğrenciler kurallara uyan ve ödül alan öğrencilerdir. İstenmeyen davranış gösteren öğrenci ise cezalandırılır.
Öğretmen etkisiz eğitim modeli Bu modeli geliştiren Gordon, öğretmenlerin anlayışlı tavırlarıyla istenmeyen davranışların azalabileceğine inanır ve savunur. Sorunların çözümü için problemin kaynağının bulunması gerektiğini belirtir. Gordon Yöntem III dediği “kaybeden yok” yönteminde öğretmen ve öğrenci her iki taraf için kabul edilebilecek ve hiçbirinin kaybetmeden kazanacağı bir çözüm üretme yolundan söz eder. Gordon’a göre hiç kimsenin bir başkasıyla baş etmek zorunda kalmayacağı yeni yollara ihtiyaçlar vardır. Bu yöntem, sorunun özünü araştırmaya ve onu iyileştirmeye yöneliktir. Öğretmen-öğrenci çatışmasında her iki taraf soruna çözüm getirebilmek amacıyla başbaşa verirler ve çeşitli çözümler üretirler. Bu çözüm önerilerinden her iki tarafın ihtiyacına cevap verebilecek birini seçerler. Kazan-kaybet yönteminde, öğretmen kazanır, öğrenci kaybeder. Çatışma sürecinde, öğrenci, öğretmenin sunduğu seçeneği kabul etmek zorundadır. Kaybet-kazan yönteminde öğrenci kazanmakta öğretmen kaybetmektedir. Kazan-kazan yönteminde hem öğretmen hem de öğrenci kazanmaktadır.
Sosyal Öğrenme Yaklaşımı Bandura
Danışma Yaklaşımı Bu yaklaşım, öğretmen ve öğrenci arasında etkili bir iletişim geliştirme temeline dayanır.
Kuralların Öğretimi Anlayışından Güven ve İlgiyi Geliştirmeye Yönelme Öğrencilerde güven duygusunun ve olumlu ilişkilerin geliştirilmesi, sınıf yönetiminde hümanistik yaklaşımların ortaya çıkmasına yol açmıştır. Öğrenciler, öğretmenin neyi ne kadar bildiğinden çok, ne kadar ilgi gösterdiğini bilmek isterler.
İş Yönelimli Sınıftan Öğrenme Yönelimli Sınıfa Geçiş Öğrenme yönelimli sınıfın temel özellikleri; işbirlikçi öğrenme, sorun merkezli öğretimsel etkinlikler, geniş seçenekler ve destekleyici etkinliklerden oluşmaktadır. Öğretmenin sessizliği alkışlamasından daha çok etkileşime dayalı sınıf ortamı oluşturmasını, farklı gruplar arasındaki etkileşime imkan tanımasını, öğrencinin kendi kendini yönetmesine yardımcı olmasını ve yüksek düzeyde öğrenci etkinliklerini cesaretlendirmesini öngörmektedir.
Bir Yönetim Oyunu Anlayışından Dikkatli Karar Vermeye Dayalı Yönetim Anlayışı Sınıf yönetimi, birkaç saatlik bir seminerde öğrenilecek ve uygulanacak bir konu değildir. Sınıf yönetimi, bir tuzak oyunundan çok, öğretmenin etkili bir sınıf yöneticisi olabilmesi için, uzun vadeli çalışmasını ve öğrencilerle etkileşimde bulunmasını gerektirir.
Kurallara İtaatten Kendini Disipline Etmeye Yönelme Davranışçı yaklaşım ilkelerine uygun ödül-ceza yaklaşımına karşı çıkar. Mantıklı disiplin, öğrencilerin özgürlük, adalet ve eşitlik haklarını kapsamaktadır. Öğretmenler ve öğrenciler arasındaki sorunların çözümünde yardımcı olacak temel iletişim dili, sınıf ortamında katılımcı demokratik topluluğu oluşturmaktır. Geleneksel itaat etme anlayışı önemini kaybetmiştir. Günümüzde öğrencinin özdisiplin davranışını göstereceği bir öğrenme çevresinin oluşturulması eğilimi önem kazanmaktadır.
SINIF YÖNETİMİ YAKLAŞIMLARI
Sınıf Yönetiminde Geleneksel Yaklaşım
Çağdaş Sınıf Yönetimi Yaklaşımı
Sınıf Yönetiminin Alanları ve Boyutları
Sınıf ortamının fiziksel düzeni Plân - program etkinlikleri Zaman düzeni İlişki düzenlemeleri Davranış düzenlemeleri
Sınıf Yönetimini Etkileyen Etmenler