TÜRK DEVLETLERİNDE YÖNETİM ANLAYIŞI İlk Türk Devletleri ** Hükümdarlık da KUT ANLAYIŞI egemendi. Buna göre; Hükümdarlığın tanrıdan geçtiği görüşü vardı. Yani, hükümdarların ülkeyi Gök Tanrı adına yönettiğine inanılırdı… ** Ülke, Töre Hükümleri’ (Gelenek Kuralları) ne göre yönetilirdi. ** Ülkeyi yöneten Kağan’ın Görevi, ülkede birliği sağlamak, adaleti gerçekleştirmek, orduya komuta etmek ve Kurultay denilen meclisi yönetmek olarak sıralanabilir. ** Hükümdarlık babadan oğula geçmektedir. Kut Anlayışından dolayı, Hükümdar, daha sağlığında ülkeyi oğulları arasında pay ederdi. Yani bölüştürürdü… Bu durum, hükümdarın ölümünden sonra sorunlar yaratır ve oğulları arasında taht kavgalarına neden olurdu… ** Eski Türkler’de devlet işleri, ”KURULTAY” denilen meclislerce görüşülür ve karara bağlanırdı. Bu kurultaylara Boy Beyleri ve devletin ileri gelenleri katılırdı…Devleti yöneten Kağan, Kurultay’da alınan kararlara uyma zorunluluğu yoktu. Bu durum, kurultayların bir “Danışma Meclisi” özelliği kazanmasına neden olmuştur… ** Türk Devleti Hükümdarı’nın eşi (Hatun),yönetimde söz sahibiydi.
TÜRK DEVLETLERİNDE YÖNETİM ANLAYIŞI Selçuklu Devleti ** Eski Türk Devlet Geleneğinde olduğu gibi, Büyük Selçuklu Devleti’nde de “ Ülke toprakları hanedanın ortak malı sayılıyordu… “ Bu durum, Selçuklu Devleti’nin belli dönemlerinde Taht Kavgaları ’na neden olmuştur… ** Eyaletlerin yönetimi Hükümdarın oğlu olan Meliklere bırakılmıştı… ** Selçuklular’da boylar mevcuttu ve her boyun bir başı bulunmakta idi…. Bu Boy Başı’na YABGU denilmekteydi… ** Selçuklular’da hükümdarlık, Eski Türk Gelenekleri’nde olduğu gibi babadan oğula geçmek idi… ** Selçuklular’da devlet meseleleri, ”DİVAN” denilen meclislerde görüşülüp, karara bağlanırdı…
Osmanlı Devleti 1 TÜRK DEVLETLERİNDE YÖNETİM ANLAYIŞI ** Osmanlı Devleti, Merkeziyetçi bir devlettir… ** Osmanlı Devleti Mutlak Monarşi ile yönetilmekte idi... ( Devleti tek bir kişinin hiçbir sınırlamaya bağlı olmayarak yönettiği bir yönetim türüdür…) ** Yavuz Sultan Selim’in, Mısır Seferi sonucu HALİFELİĞİN ( Müslümanların Yönetilmesi Anlayışı’na Dayalı Kurum ) Osmanlılara geçmesi ile devlet, Mutlak Monarşi’nin yanında Teokratik ( Dine dayalı, Din Anlayışı ile yönetilen..) bir yönetim anlayışını da sahip olmuştur… Osmanlı Devleti’nde Veraset Sistemi’nde (Yönetim) I.Ahmet Dönemi’nde yapılan değişiklikle (Ekber-Erşed Usulü) “Osmanlı Hükümdarı’nın Oğulları arasında; devletin başına geçmesi usulü “ getirilmiştir. ** Büyük ve Aklı Başında Olanın Getirilen Kafes Usulü ile Bundan sonra şehzadeler, sancaklara gönderilmeyip sarayda kafes hayatı yaşadılar. Bu durum, şehzadelerin devlet yönetiminde bilgi ve deneyim kazanmalarını engelledi. Sarayda öldürülme kaygısı içinde yaşadıklarından, birçoğunun ruh sağlığı bozuldu. Fatih Sultan Mehmet Dönemi’nde uygulanmaya başlanan “Fatih Kanunnamesi” ile , devletin başına geçen hükümdarlara; ** Kardeşlerini Sürgüne Gönderme ** Kardeşlerini Hapse Attırma ** Kardeşlerini Öldürtme hakkı tanınmıştır…Buradaki amaç, devlet içinde yaşanan TAHT KAVGALARI‘nın önüne geçebilmektir… ** Kardeşlerini Göz Hapsine Aldırma ** O halde denilebilir ki, Mutlak Monarşi ile yönetilen Osmanlılar’da aynı zamanda Teokratik Yönetim Anlayışı da devlet yönetiminde ağırlık kazanmıştır…
TÜRK DEVLETLERİNDE YÖNETİM ANLAYIŞI Osmanlı Devleti 2 ** Osmanlı Devleti’nde devlet meseleleri “DİVAN-I HÜMAYUN” denilen meclislerde görüşülür ve karara bağlanırdı… ** Osmanlılarda Hükümdarlık, diğer Türk Devletleri’nde olduğu gibi babadan oğula geçmekte idi... ( Saltanat Sistemi ) Bazen Osmanlı Ailesi içinde yer alan diğer Erkek Çocuklar’da padişah olabilirdi… ** Padişah olan kişinin - Hutbe Okutma, - Para Bastırma ve Tuğra Bastırma, - Sancak Bulundurma, - Mühür Taşıma, - Tahtı ve Davul vs… gibi “Egemenlik Sembolleri” vardı… ** Osmanlı Devleti’nde II.Mahmut Dönemi’nde Divan Örgütü kaldırılmış , yerine “NAZIRLIK” denilen “Bakanlık Sistemi” ’ne geçilmiştir… ** Osmanlı Devleti’nin son dönemlerin-de yayınlanan “TANZİMAT FERMANI” ile ilk defa Osmanlı Tarihi’nde Padişah, kendi yetkilerini kısıtlamıştı… Yani, Bakanlık olarak alınan Kanun Niteliğindeki hükümlere kendisinin de uyacağını fermanla beyan etmesi, ”KANUNUN ÜSTÜNLÜĞÜ” nü göstermesi açısından önemlidir…
TÜRK DEVLETLERİNDE YÖNETİM ANLAYIŞI Osmanlı Devleti 3 ** Osmanlı Devleti’nde Yönetim Alanı’ndaki en önemli değişikliklerden biri de “MEŞRUTİYET” ti… 1876 Yılında ilan edilen Birinci Meşrutiyet ile birlikte İlk Osmanlı Anayasası olan “Kanun-i Esasi” kabul edilmişti… Meşrutiyet, Hükümdarın , kendi hakimiyetini , halkın seçtiği Meclis ile paylaştığı bir yönetim şekliydi… Buna göre, Osmanlı Halkı, ilk kez de olsa Devlet Yönetimi’nde söz sahibi olmaya başlamıştır… ** O halde denilebilir ki, KANUN-İ ESASİ ile, padişahın yetkileri kanun ile sınırlandırılmıştır… ** Osmanlı Devleti’nde II.Mahmut Dönemi’nde Divan Örgütü kaldırılmış , yerine “NAZIRLIK” denilen “Bakanlık Sistemi” ’ne geçilmiştir… ** Birinci Meşrutiyet ile birlikte Osmanlı Mebusan Meclisi açılmış ve halkın seçtiği Temsilciler aracılığı ile ilk defa halkın sorunları meclis çatısı altında tartışılmış ve karara bağlanmıştır…
TÜRK DEVLETLERİNDE YÖNETİM ANLAYIŞI Divan-ı Hümayun (Divan Teşkilatı)
Tanzimat Fermanı (Gülhane Hattı Hümayunu) (1839) TÜRK DEVLETLERİNDE YÖNETİM ANLAYIŞI Tanzimat Fermanı (Gülhane Hattı Hümayunu) (1839) Sebepleri: 1-Avrupalı Devletlerin iç işlerimize karışmasına engel olmak. 2-Mısır ve Boğazlar konusunda Avrupalı Devletlerin desteğini kazanmak. 3-Devleti ve toplumu demokratik bir yapıya kavuşturma isteği Tanzimat Fermanı ile; Kanun önünde herkes eşittir. Vergi kişilerin kazancına göre alınacak. Rüşvet ve iltimas kaldırılacak. Askerlik işleri belli bir düzene göre yapılacak. Özel mülkiyet güvence altına alındı Kanunun üstünlüğü kabul edilecek. Tanzimat Fermanı ile kez bu Osmanlı Devleti hukuk üstünlüğünü kabul etmiştir. Bu durum demokratikleşme yolunda atılmış en önemli adımlardan birisidir. Ancak Osmanlı halkı Tanzimat Fermanı ile yönetimde söz sahibi olamamıştır.
TÜRK DEVLETLERİNDE YÖNETİM ANLAYIŞI Islahat Fermanı (1856) Sebepleri: 1-Bu fermanın kabul edilmesindeki en önemli neden, devletin dağılmasını önlemektir 2-Gayrimüslimler ve yabancılar hedef alınarak çıkarılan bir fermandır. 3-Dış baskılar sonucunda ortaya çıkmıştır. Avrupalı devletlerin baskısıyla ilan edilen ferman, Tanzimat Fermanı’nın genişletilmiş halidir. Kanun önünde Müslümanlar ile Müslüman olmayanlara eşitlik getirilmiştir. Dini inançlara ve mezheplere özgürlük getirilmiştir. Bütün Osmanlı halkının can, mal ve namusunun korunması devlet garantisine alınmıştır. Mahkemeler Müslim ve gayrimüslimler için ayrı ayrı oluşturulmuştur.
TÜRK DEVLETLERİNDE YÖNETİM ANLAYIŞI I. Meşrutiyet (1876) Balkan bunalımını görüşmek üzere İstanbul Konferansı toplandığı esnada Avrupa devletlerinin iç işlerimize karışmasını engellemek için 23 Aralık 1876’da Osmanlıcılık fikrini savunan Jön Türklerin (Genç Osmanlılar) gayretleriyle Kanun-i Esasi ilan edilerek Meşrutiyet dönemi başlamıştır. Meclisi Ayan ve Mebusan olmak üzere iki tane meclis açılmıştır. Ayanlar meclisi üyeleri padişah tarafından seçilir ve ölene kadar üye kalırlar. Meclis-i Mebusan üyeleri 50.000 kişide 1 olmak üzere halk tarafından seçilir. Anayasaya göre yürütmeden padişah ve hükümet, yasamadan meclis sorumludur. Fakat son söz padişahındır. Hükümet padişaha karşı sorumludur. Padişahın meclisi açma kapatma yetkisi vardır. 93 harbini bahane eden II. Abdülhamit meclisi lağvetmiştir. Osmanlı Devletinde ilk kez rejim değişikliği olmuştur. Osmanlı Devletinde ilk kez Anayasal düzen kurulmuştur. Osmanlı halkı ilk kez yönetime katılma, seçme ve seçilme haklarına sahip olmuştur.(Erkekler) Tüm azınlıklara meclise katılma hakkı tanındığı için dünyanın en geniş demokrasi deneyimlerinden birisidir.
TÜRK DEVLETLERİNDE YÖNETİM ANLAYIŞI Kanun-u Esasi (1876) Kanun-i Esasi Maddeleri 2,3 ve 4.Maddeler Osmanlı Hükümdarlığı, Osmanlı Hanedanlığı’nın en yaşlı üyesine aitti. 5.Madde Padişah, yaptıklarından kimseye karşı sorumlu değildi… 7.Madde Bakanların Atanması, Azledilmesi, Para Bastırılması, Hutbelerde Adının Okunması, Yabancı Devletlerle olan Antlaşmaları İmzalaması, Savaş ve Barış İlanı’na karar vermesi ve Olağanüstü Durumlarda Meclisi Kapatma Yetkileri’ne sahiptir. 8.Madde Osmanlı Sınırları içinde yaşayan herkesin “OSMANLI VATANDAŞI” kabul edilmesi, 11.Madde Devletin dini “İSLAM” dır… Her Osmanlı Vatandaşı her türlü Din Hürriyeti’ne sahiptir… 17.Madde Devletin Resmi Dili “TÜRKÇE” dir. 20.Madde Vergiler, herkesin kazancı oranında alınacaktır. 21.Madde Kimsenin Özel Mülkiyeti’ne el konulmayacaktır… Ve yasaların ön gördüğü sınırlar dışında meskenlere dokunulamayacaktır… 26.Madde Osmanlı Sınırları içinde yaşayan herkesin insanlara işkence ve eziyet edenler,en ağır cezalara çarptırılacaklardır… 113.Madde Osmanlı Devleti Sadrazamı, Şeyh-ül İslam ve Diğer Devlet Görevlileri Padişah tarafından atanacaktır… Ülkenin herhangi bir noktasında Olağanüstü Şartlar oluşursa, Padişah SIKIYÖNETİM İLAN Etme Hakkı’na sahiptir Ve Osmanlı Devleti olarak savaşa girilmesi durumunda Padişah, MECLİSİ DAĞITMA veya KAPATMA Hakkı’ na sahiptir…
TÜRK DEVLETLERİNDE YÖNETİM ANLAYIŞI II. Meşrutiyet (1908) İttihat ve Terakkicilerin baskıları sonucu II. Abdülhamit 1908 Reval Görüşmeleri sırasında meşrutiyeti yeniden ilan etmiştir. Bir takım yeniliklerle yürürlüğe giren Anayasaya göre padişahın meclisi açma, kapatma yetkisi sınırlandırılmış, hükümet meclise karşı sorumlu hale gelmiş, devlet kademelerine gelebilmek için Müslüman olma şartı kaldırılmıştır. Hareket ordusu isyanı bastırdı, İstanbul’da düzen yeniden sağlandı. II. Abdülhamit ayaklanmayı bastırmadığı, hatta ayaklanmada rolü olduğu gerekçesiyle tahttan indirilerek yerine V. Mehmet Reşad tahta geçirildi. Anayasa'da bazı demokratik değişiklikler yapılarak, Padişahın yetkileri sınırlandırıldı. Osmanlı Devletinin iç karışıklıklarından yararlanan Avusturya Bosna-Hersek'i kendi sınırları içine aldı. Bulgar Beyliği 1908 de bağımsızlığını ilan etti. Girit'te ayaklanma çıktı. Karışıklıklar tam olarak önlenemedi. II. Meşrutiyet’le birlikte İttihat ve Terakki Partisinin karşısına " Ahrar " partisi kurulmuştu. Parti Meşrutiyet rejimine karşı tavır izlemekteydi. Sonuçta İstanbul'da 31 Mart Olayı (13 Nisan 1909) dediğimiz ayaklanma çıktı. Bu ayaklanmayı merkezi Selanikte bulunan "Hareket ordusu" bastırdı. Ordunun komutanı Mahmut Şevket Paşa, Kolağası (Kurmay başkanı) Mustafa Kemal’di.
TÜRK DEVLETLERİNDE YÖNETİM ANLAYIŞI Türkiye Cumhuriyeti ** 23 Nisan 1920 ‘de açılan TBMM , TÜRK MİLLETİ ‘nin ,kendi iradesini ortaya koyma adına önemli bir adımdır…Zira,TBMM ‘nin açılmasıyla Yeni Türk Devleti ’nin temelleri atılmıştır… ** Ve nihayet, 29 Ekim 1923 ‘te ilan edilen CUMHURİYET ile yeni bir yönetim şekline geçilmiş ve böylece TÜRK MİLLETİ, kendi kendine yönetme hakkına sahip olmuştur…Yani TÜRK MİLLETİ ‘nin iradesine dayalı bir anlayış ortaya çıkmıştır. ** 19 Mayıs 1919 ‘da Milli Mücadele’yi başlatan Atatürk, İlk Genelgeyi Havza’da yayınlamış ve İşgallere karşı TÜRK MİLLETİ‘ni bilinçlendirmiştir. ** 21 Haziran 1919’da Atatürk,Amasya Genelgesi ’ni yayınlayarak, Milli Mücadele’nin Şekli,Yöntemi ve Esasları’nı belirlemiş ve TÜRK MİLLETİ ‘ne TAM BAĞIMSIZLIK Hedefi’ni göstermiştir. ** 23 Temmuz 1919 ’da Tertiplenen Erzurum Kongresi’nde Manda ve Himaye ret edilmiş ve TÜRK MİLLETİ‘ne “Ya İstiklal,Ya Ölüm” parolası söylenerek; TÜRK MİLLETİ ‘nin bağımsız yaşama duygusu öne çıkarılmıştır… ** 04 Eylül 1919 ‘da düzenlenen Sivas Kongresi‘nde TÜRK MİLLETİ ‘nin bölge bölge kurduğu Yararlı Cemiyetler ve gösterdiği Direniş, tek bir çatı altında toplanmıştır. DÜNYA’DA 4 ÖNEMLİ YÖNETİM ŞEKLİ VARDIR… Bunlar; 1-Demokrasi: Halkın Devlet Yönetimi’nde söz sahibi olması esasına dayanan yönetim şekli Devlet Yönetimi’nin Din Esasları’na göre yönetilmesi esasına dayanan yönetim şekli Devletin, ülkedeki belli gruplarca yönetilmesi esasına dayanan yönetim şekli 2-Teokrasi: Ülkenin tek bir kişi tarafından yönetilmesi esasına dayanan yönetim şekli 3-Oligarşi: 4-Monarşi