Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi Kanuni Sultan Süleyman
İhtilâfıyla uğraşmakta dehrin zevk yok Zevk onun mirsad-ı ibretten temaşasındadır Muallim Naci ihtilâf : anlaşmazlık, uyuşmazlık dehr : dünya mirsad : gözetleme yeri temaşa : seyir, seyretme
Mihneti kendine zevk etmedir âlemde hüner Gam ü şâdi-i felek böyle gelmiş böyle gider Vasıf mihnet : sıkıntı şâdi : sevinç
Delikli demirin vurmazı olmaz Ardına geçip de göz uydurmalı İnsan oğlunun kanmazı olmaz Özünü bilip de söz uydurmalı Neyzen Tevfik delikli demir : tüfek
Lâf-ı dâvâ-yı enaniyet ne lâzım âkile Herkesin âlemde bir mâfevki bir mâdûnu var Esat Muhlis Paşa enaniyet : bencillik âkil : akıllı mâfevk : üst mâdûn : ast
Erişir menzil-i maksuduna âheste giden Tîz-i reftâr olanın pâyine dâmen dolaşır. Hatemi menzil : hedef, varılmak istenen yer maksud : amaç, maksat âheste : yavaş yavaş, acele etmeden tîz : hızlı reftâr : yürüyen pây : ayak dâmen : etek
Hâk ol ki Huda mertebeni ede âli Rûhi hâk : toprak âli : yüce, yüksek
Akla mağrur olma Eflâtun-i vakt olsan eğer Bir edîb-i kâmili gördükte tıfl-ı mekteb ol Nef’î Eflâtun-i vakt : zamanın Eflâtun'u edîb : edebli, edebiyatcı kâmil : olgun tıfl-ı mekteb : okul çocuğu