Yirminci Yüzyıl “Yirminci Yüzyıl uygarlığı”, çok boyutlu, karmaşıklaşmış bir döneme işaret eder Aynı zamanda, daha önce kısmen yapabildiğimiz uygarlıkları coğrafi bölgelerle birlikte ele alma yaklaşımımızı imkânsız kılar. Yani artık, dünyanın bir bölümünü ayrı bir dünyaymış gibi inceleme şansımız hiç yoktur.
Yaşamın ritmi Sanayi devriminden sonra, sadece bir yüzyıl içinde dünya, binlerce yıllık insanlık tarihinde görülmemiş bir hızla değişti: Zaman ve mekân kavramları farklılaştı Buna bağlı olarak, doğayı algılayış değişti Yeni toplumsal sınıflar, yeni çatışmalar ve yeni uzlaşmalar ortaya çıktı
Döngüsel tarih anlayışından düz çizgisel tarih anlayışına İnsanların kendilerini doğanın bir parçası olarak değil, doğanın hakimi gibi görmesi, zaman kavrayışını kökünden değiştirdi. Doğanın döngüsel, kendini tekrarlayan ve değişmez ritminden türeyen düşünüş biçimleri, yerini değişime ve değiştirmeye uygun bir düşünüş biçimine bıraktı. “sosyal mühendislik” kavramı, bu zaman algısının bir sonucudur.
20. Yüzyılın şafağı 19. yüzyılın ikinci yarısında, İngiltere’nin ekonomik ve ticari üstünlüğüne dayalı olan dünya düzeni, yüzyıl sonunda sarsılmaya başladı. Bunun nedeni, Almanya ve ABD’nin İngiltere’nin hakimiyetine meydan okuyacak ekonomik ve askeri güce erişmesiydi.
Milliyetçilik yayılırken Milliyetçilik dalgası, hem Avrupa’da (Almanya ve İtalya) hem de Batı dışı dünyada yükseldi. Çin’deki Boxer ayaklanması, Batı karşıtı milliyetçi hareketlerin bir örneğiyken, Osmanlı topraklarında başlayan milliyetçilikler, Batı değerlerini benimseyenlere örnektir. Batı dışı ülkelerde Batı’nın siyasal ve ekonomik nüfuzuna son vererek ulusal bağımsızlığı hedefleyen hareketler ise, Osmanlı İmparatorluğu döneminde, 1889’da kurulan İttihat ve Terakki Cemiyeti ve 1885’te kurulan Hindistan Ulusal Kongresidir.
Rızaya dayalı meşruiyet Aydınlanmanın önemli sonuçlarından biri, ilahi kaynaklı egemenliğe son verilip rızaya dayalı egemenliğin kurulmasıydı. Bu değişimin büyük sonuçları oldu: “toplum”, rızası alınması gereken bir merciye dönüştü, yani, ideolojik hegemonya araçlarının kullanımı, önceki çağlarla karşılaştırılamayacak bir nitelik ve nicelik kazandı.
Sanatta devrim Toplumsal değişimler, sanata da yansıdı. 1789 devriminin ardından 1830 ve 1848 ayaklanmalarını yaşayan canlı bir kent olan Paris’te başka alanlarda olduğu gibi, resimde de bir başkaldırı ve arayış başladı. Monet, Renoir, Degas ve Pisarro’nun başını çektiği izlenimciler, resmi bir görüntünün ya da düşüncenin dolaysız anlatımı olmaktan çıkarıp bunun ressamda yarattığı izlenimi yansıtmayı hedeflediler.
Dışavurumculuk ve Kübizm 20. yüzyıl başındaki siyasal, ekonomik ve toplumsal sarsıntı, sanatta dışavurumculuk ve kübizm akımlarıyla yansıdı. Dışavurumcular, eleştirel ve karamsar bir bakışı yansıtan yapıtlarıyla sadece sanattaki değil, toplumdaki egemen biçim ve geleneklere de başkaldırdılar. Kübistler ise, yapıları ve değerleri parçalanmakta olan bir dünyayı yansıtırcasına, Rönesanstan beri egemen olan perspektif anlayışını yıktılar ve gerçekliği parçalayarak resmettikleri yapıtlarında yeni bir gerçeklik yaratmaya yöneldiler.
Kübizm Birinci Dünya Savaşı öncesi Paris’te ortaya çıkan bir sanat akımıdır- resimde, iki boyutlu desenle hacim duygusu arasındaki çatışmayı çözme arayışıdır.
Picasso: Gitar çalan adam
Cemal Tollu: Ana ve Çocuk
Dışavurumculuk Sanatçının içsel dünyasını yansıtması üzerine kurulu dışavurumcu sanat, yirminci yüzyıl başında yalnızca resimde değil, edebiyatta, tiyatroda, mimaride ve sinemada da etkili olmuştur. Mimaride Mendelsohn ve Courbusier, tiyatroda Strindberg, sinemada ise Fritz Lang’ın isimleri ilk akla gelenlerdir.
Kokoschka: Prag
Munch: Çığlık
Matisse: Havuz Balığı
Mendelsohn: Opera binası ve Rasathane
Courbusier: Opera binası
Fritz Lang: Metropolis
Edebiyat Dışavurumcu edebiyatın beş felsefi direği vardır: İsa, Darwin, Nietzsche, Marx ve Freud. Dışavurumcu edebiyat, okuru eğlendirmeyi ya da ona hoş duygular vermeyi değil, insanlık alemini şaşırtmayı, içinde bulunduğu uyuşukluktan çıkartmayı, gelecek kaygılarını paylaşmayı amaçlıyorlardı.
Franz Kafka Yapıtlarının çoğu, ölümünden sonra yayınlanmıştır. Yüzyıl başında bireyin yaşadığı yabancılaşmayı, kural ve kurumlar karşısındaki yalnızlığını ve çaresiz mücadelesini işledi. Dava, Şato gibi romanları, Ceza Sömürgesi ve Değişim gibi öyküleri vardır.
Psikanaliz Sanatta bireyin/sanatçının içsel dünyasına odaklanan dışavurumculuk akımı güçlenirken, yüzyıl başında yine bireyin iç dünyasını öne çıkaran bir yaklaşım, psikanalitik yaklaşım kurumsallaşmaktaydı.
Freud Zihnin Aydınlanmacıların inanmayı tercih ettikleri kadar “denetlenebilir” bir yapı olmadığını gösteren Freud, 20. yüzyıl boyunca etkili olmuş bir okul kurdu: Psikanalitik Okul.
Jung Jung da Viyana’da kurulan Psikanaliz Derneğinin kurucularındandır. Ancak daha sonra Freud ile görüş ayrılığına düşmüştür. Psikanalitik kuramın en önemli okullarından biri de Jungcu okuldur.
Marconi Guglielmo Marconi, 1901 yılında Atlas Okyanusu ötesine ilk telsiz mesajını iletti. Alman Fizikçi Heinrich Hertz’in bulduğu elektromanyetik dalgaları ondan çok daha uzağa ulaştırmayı başardı ve böylece radyonun da mucidi oldu.
Marie Curie Radyoaktivite üzerine çalışmalarıyla, 1903 yılında Nobel Fizik Ödülünü eşi Pierre Curie ile birlikte aldı. 1906 yılında Sorbonne Üniversitesinde ilk kadın akademisyen olarak fizik kürsüsüne atandı. 1911 yılında, katışıksız radyum elde etmeyi başararak Nobel Kimya Ödülünü aldı.
Ekim Devrimi Rusya’da 1917 yılında gerçekleşen Ekim Devrimi, kendisinden önce gerçekleşen iki büyük devrimin, Fransız devriminin ve sanayi devriminin bir sonucuydu. Yirminci yüzyıla damgasını vuran iki kutuplu dünya ve soğuk savaş, Rusya’nın Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği olarak Amerika Birleşik Devletlerine siyasal ve ekonomik bir rakip halini almasıyla başladı.
Proletarya Diktatörlüğü Vladimir İlyiç Lenin önderliğindeki Bolşevik Partisi, Çarlık düzenini yıkarak Sovyetler Birliğini kurdu.
Eisenstein Sovyet sinema yönetmeni ve kuramcısı Eisenstein, 27 yaşındayken çektiği Potemkin Zırhlısı, dünya sinemasının başyapıtları arasındadır. Film, 1905 Rus Devrimi sırasında Potemkin Zırhlısındaki askerlerin ayaklanmasını olağanüstü bir coşku ve sıcaklıkla anlatır.
Mayakovski “Devrimin şairi” olarak anılan Mayakovski, Rus futurizminin en önemli temsilcilerindendir. Sanatta devrimi, hareketi ve dinamizmi savunan bu akım, kendisinden önceki şiir anlayışını redderek şiiri günlük dile yakınlaştırmayı hedefler.
Kandinsky: Sarı, Kırmızı, Mavi Soyut resmin yaratıcısı sayılan Kandinsky, resme Almanya’da başladı, devrimden sonra Rusya’ya döndü ama Sovyet sanatının sosyalist gerçekçiliğe yönelmesinden sonra önce Almanya’ya, Naziler iktidara gelince de Paris’e gitti.
Sosyalist Gerçekçilik Sanatta sosyalist gerçekçilik, Sovyetler Birliğinde devrim sonrası dönemde güç kazanmıştır. Nazi dönemi Almanya’sında da görülen neo-klasik üslubun izlerini taşır. Sanatın propaganda aracı işlevini öne çıkarır.
Süpermen Sovyetler Birliğinde güçlü bedenler ve sert yüzlerle simgelenen halkın karşılığında Amerika Birleşik Devletlerinde de yine güçlü bir beden ve olağanüstü güçlerle donanmış Süpermen vardı.
Aspirin Dokuma sanayisi için boya üretmekle işe başlayan Bayer firmasının asetilsalisik asite verdiği ticari ad. 1900’de üretilen Aspirin, 20. yüzyılın mucize ilacı sayılır.
Birinci Dünya Savaşı Sonrası İlk “büyük savaş”ı izleyen on yıl, savaş öncesi yaşanan büyüme döneminin özlemiyle geçti. Bu büyük sarsıntı, Avrupa’da 19. yüzyılın değerleri konusunda derin bir kuşku ve güvensizliğe yol açtı.
Ford T Modeli
Fordizm Amerikan ekonomisinin en önemli sektörlerinden biri olan otomativde başlayan ama sonra sanayiyi belirleyen Fordizm, üretimin mekanizasyonu fikrine dayalıdır. Üretimin küçük parçalara ayrılması ve bant sistemiyle verimlilik artışı sağlanmıştır.
Charlie Chaplin Fordist üretim sisteminin çalışanlar açısından yabancılaştırıcı ve nesneleştirici etkileri sadece ekonomistler ve siyasetçiler değil, sanatçılar tarafından da eleştirildi.
Einstein Fizik alanındaki çalışmalarıyla insanlığın evrene bakışını değiştirdi. Newton fiziğinden yeni bir fizik anlayışına geçilmesini sağladı:Görelilik kuramı, fizik dünyasını temelinden sarstı. Yalnızca fizik alanında değil, barışçı düşünceleri ve eylemleriyle de tarihe geçti.
Agatha Christie Popüler edebiyatın önemli yazarlarındandır. Polisiye türünde yazdığı romanlar, bütün dünyada 100 milyondan fazla sattı. Hercule Poirot ve Miss Marple tipleri, bugün hala popülerliğini korur.
Amerika Birleşik Devletleri Savaş sonrası dönemde, Amerikan ekonomisi hızla yükseldi. Savaştan doğrudan etkilenmeyen Latin Amerika, giderek belirginleşen ABD karşıtlığına rağmen, “ABD’nin arka bahçesi” olarak varlığını sürdürdü.
Amerikan Gotiği 1930 yılında Grant Wood tarafından yapılan bu resim, Amerikan yaşam tarzının öteki yüzünü, püritenliği yansıtıyor.
Al Capone 1919 yılında Anayasaya ek bir madde ile konan içki yasağı, içkinin yasadışı yapım ve satışını büyük kârlar yaratan yasadışı bir sektör haline getirmişti. Bu kârların peşindeki çete ve mafya savaşları, 1920’li yıllara damgasını vurdu. Servetinin 100 milyon dolara vardığı sanılan Al Capone, 1932 yılında vergi kaçırma suçundan mahkum oldu.
Televizyon 1920’lerin başında icad edilen televizyon, 1950’li yıllardan itibaren bütün dünyada insanların yaşamının ayrılmaz bir parçası oldu. Televizyon, siyasetten kültüre, ekonomiden aile yaşamına kadar hayatın her alanını etkiledi, dönüştürdü.
Edebiyatta Güney Geleneği Amerikan ve Dünya edebiyatının en büyük isimleri arasında yer alan William Faulkner, Ernest Hemingway, John Steinbeck ve Carson Mccullers, 1950’lerde eser verdiler. Bu isimlerin oluşturduğu gelenek, Amerikan edebiyatında güney geleneği olarak isimlendirilir.
Carson Mccullers- Altın Gözde Yansımalar William Faulkner- Ses ve Öfke, Abşolom, Abşolom, Döşeğimde Ölürken Ernest Hemingway- Çanlar Kimin İçin Çalıyor, Yaşlı Adam ve Deniz, Silahlara Veda John Steinbeck- Bitmeyen Kavga, Fareler ve İnsanlar, Al Midilli, Yukarı Mahalle
Orta Doğu Bu dönemde, Orta Doğu da dünya politikasının bir parçası haline geldi. Milletler Cemiyetinin kurucu antlaşması uyarınca, Irak, Filistin ve Ürdün İngiltere’nin, Suriye ve Lübnan Fransa’nın yönetimine bırakıldılar.
Sömürgeler Sömürgeler için bağımsızlık mücadelesinin en çok yükseldiği yer, Hindistan oldu. Gandhi önderliğindeki Hindistan Ulusal Kongresi, barışçı ve kitlesel eylemlerle İngiliz egemenliğini sarsmaya başladı. Asya’da ve Afrika’daki sömürgelerde milliyetçi hareketler yükseldi.
Büyük Bunalım 1929 yılında başlayan Büyük Bunalım, 19. yüzyılda kurulan dünya ekonomik sisteminin çöküşüydü. O güne kadar İngiltere’nin yönlendiriciliği ve denetimi altında serbest ticaret ilkesine dayanılarak yürütülen uluslararası ticaret çöktü. Devletlerin liberal politikaları bir yana bırakıp ekonomiye müdahale etmeleri gerekti.
1931 İngiltere Seçimleri öncesinde İşçi Partisinin bir afişi
Gazap Üzümleri Gazap Üzümleri, Büyük Bunalım yıllarında ABD’nin güneyindeki tarım işçilerinin yaşamlarını anlatır. Steinbeck tarafından yazılan roman, John Ford tarafından 1940 yılında sinemaya uyarlanmıştır.
Sovyetler Birliği 1929 Bunalımı bütün dünyaya yayılırken, dış ticareti zaten çok düşük olan SSCB’nin bundan etkilenmemesi, Batı ülkelerinde yeni arayışları da tetikledi.
Keynes Büyük Bunalım yıllarında geliştirdiği iktisat kuramıyla İkinci Dünya Savaşı sonrasında Batılı devletlerin politikalarını yönlendirdi. Liberalizmin, işsizlik sorununu piyasanın kendiliğinden çözeceği iddiasına karşılık, devletin toplam harcamaları artıracak önlemler alması gerektiğini savundu.
Yeni Düzen: New Deal ABD’de 1932 seçimlerinde ezici bir farkla Demokratlar iktidara geçti. Yeni başkan Franklin D. Roosvelt, adaylığı sırasında seçmenlere yeni bir toplumsal sözleşme önermişti: Devletin ekonomiyi düzenleyici ve kaynakları yeniden dağıtıcı rolünü öne çıkaran bu düzen, planlı ekonomiyi ve çalışan sınıfların desteklenmesini öngörüyordu.
Diktatörlükler Büyük bunalım, hem siyasal hem de ekonomik düzeyde, savaş öncesine dönüş umutlarını tamamen yok etti. Bu darbeyle İngiltere, Fransa, ABD ve İskandinav ülkeleri gibi eski demokrasiler dışında, hemen bütün dünyada açık ya da gizli diktatörlükler kuruldu. Latin Amerika, Doğu Avrupa, Balkanlar, Çin ve Japonyayı saran diktatörlükler, baskıcı yönetimlerdi ancak faşist değillerdi. Bir ideoloji ve rejim olarak Faşizm, İtalya ve Almanya’da belirdi.
Avusturyalı bir asker olan Hitler, 1933 yılında seçimleri kazanarak yönetime geçti
Benito Mussolini Eski bir sosyalist olan Mussolini, büyük toprak sahipleriyle köylüler arasındaki çatışmalarda vurucu güç olarak yer alan çeteler kurdu. Polisin göz yumduğu bu çeteler kısa zamanda siyasal bir güce dönüştü. 1922 yılında, Kral tarafından hükümeti kurmakla görevlendirildi.
Ari Irk Propagandası
Nazilerin Aile İdeali
Bir Nazi Gösterisi
İspanya İç Savaşı 1936-1939 yılları arasında İspanya’da bütün Avrupa’yı etkileyen bir iç savaş yaşandı. 1931 yılında iktidara gelen Cumhuriyetçilere karşı General Franko komutasında başlayan ayaklanma, Cumhuriyetçilerin yenilgisi ve 1975 yılına kadar süren uzun bir diktatörlük dönemi ile sonuçlandı.
İspanya’ya Yardım Edin İç Savaş sırasında Fransa’da Cumhuriyetçileri desteklemek için büyük bir kampanya başlatılmıştı. Pek çok komünist ve anarşist, savaşmak üzere İspanya’ya gitti.
Pablo Picasso’nun Guernica isimli eseri, bombardımanda tamamen yok olan bir şehrin dramını anlatır
İkinci Dünya Savaşı Avrupa’ya ve Japonya’ya yıkım getiren İkinci Dünya Savaşı, iki kutuplu bir dünya düzeninin kurulmasıyla sonuçlandı
Atom Bombası kurbanları
Savaş sonrası Berlin
Sovyetler Birliği, Alman işgalinden sonra
Soğuk Savaş kurbanları: Rosenbergler ABD Komünist Parti üyesi olan Julius ve Ethel Rosenberg, casusluk gerekçesiyle tutuklandılar ve 1953 yılında idam edildiler. Senatör McCarthy’nin başlattığı kampanya ve buna karşı gelişen barış hareketinin en ünlü simgeleri oldular.
Küba Devrimi 1955 yılında Fidel Castro önderliğinde başlayan devrim mücadelesi, 1959 yılında, yeni bir Cumhuriyetin kurulmasıyla sonuçlandı. Küba, Amerikan politikaları açısından her zaman önem taşıdı. Devrimin önderlerinden “Che” Guevera, 1967 yılında Bolivya’da öldürüldü.
Coca Cola dönemi Amerikan hayat tarzının bütün dünyaya yayılmasının simgesi Coca Cola, aynı zamanda yeni bir döneme de işaret ediyordu: Tüketim toplumu
Rock Çağı İkinci Dünya savaşı sonrası, eski değerlerin can çekiştiği, gençliğin “keşfedildiği” bir dönemdi. Siyahlar gibi şarkı söyleyebilen ama beyaz olan Elvis Presley, savaş sonrasının en önemli gençlik idollerinden biriydi.
Soyut Resim: Dali
Teenager’in Keşfi 1955 ilkbaharı. Ürküntü içindeki ana babalar, çocuklarının yeni yüzünü keşfediyordu. Yeni nesil, tıpkı ilahları olan James Dean ve Eddie Cochran gibi saçlarını briyantinliyor, rock’nroll ve twist gibi yeni danslarla kendinden geçiyor, blucin ve meşin ceket giyiyor, flört ediyordu. ABD’den Batı’ya doğru güçlü bir özgürlük rüzgarı esiyordu. Avrupa da bu rüzgardan etkilenmekte gecikmedi.
Beatnik Kuşağı 1950’lerde, soğuk savaşın ve McCharty’ciliğin egemenliğindeki Amerika’da, siyasal, estetik ve toplumsal arayışlar içindeki kuşağı anlatan bir tanımlamadır Beatnik. Jack Kerouac, Allen Ginsberg, William S. Burroughs gibi isimler, önemli temsilcileridir.
The Beatles: Yirmi yıl boyunca dünyayı salladılar
Pink Floyd
Rolling Stones
Refah Devleti
Refah Devleti Keynesçi ekonomik politikaların uygulanmasıyla, 1950’lerden sonra Batı Avrupa ve ABD’de devletin işlevleri yeniden tanımlandı. Temel ihtiyaçların karşılanması bir vatandaşlık hakkı olarak devlet tarafından yerine getirilmeye başlandı.
Yurttaş Hakları Hareketi 1955 yılında başlayan Yurttaş Hakları Hareketi, ırk ayrımcılığına karşı çıkan siyahlar tarafından başlatıldı. 1964 ve 1965 yıllarında Yurttaş Hakları Kanunu ve Oy Kanunu çıkartıldı, ırk ayrımcılığı yasaklandı.
Malcolm X Yurttaş Hakları hareketinin liderlerinden biriyken bu hareketi burjuva destekçisi ve pasif bulduğu için ayrılan Malcolm x, Kara Panterler hareketini kurdu. Müslüman Siyah hareketinin de önderlerinden biridir.
1968 1968 yılı baharı, Amerikan üniversitelerinin kampüslerinde başlayan gençlik hareketi, hızla Avrupa ve Japonya’ya yayıldı. Vietnam savaşını protesto eden ve askere gitmeyi reddeden gençler, toplumsal reformu, öğrencilerin kendi kendilerini yönetme hakkını ve üniversitenin topluma karşı sorumluluklarını savundular.
Joan Baez ve Bob Dylan Joan Baez ve Bob Dylan, 1968 hareketinin simge isimlerindendiler.
1968 Paris: Vietnam Savaşını, onları hoşnutsuz kılan yaşam tarzını ve geleceğin belirsizliğini protesto ediyorlar
Feminizm 18. yüzyıldan beri örgütlü bir hareket olarak devam eden feminizm, 1968’den sonra yeni bir ivme kazandı ve güçlendi. Feministler, kadınların çalışma, eğitim ve siyasal haklarını savundukları gibi, özel yaşamdaki ayrımcılık ve cinsiyetçiliği de deşifre etmeye ve bununla mücadele etmeye çalıştılar.
Simone de Beauvoir Simone de Beauvoir, varoluşçu felsefenin önemli isimlerinden biri ve feminist bir kuramcıdır.
Fransa’da kürtaj hakkı için yürüyüş
Aya Yolculuk 1960’lar boyunca ABD ve SSCB’nin denemeleri, 1969’da Amerikalıların Aya gitmesiyle sonuçlandı.
Bağımsızlık Hareketleri 1960’lar, Asya ve Afrika’daki sömürgelerin bağımsızlık savaşlarına tanık oldu. Cezayir, bu dönemin simge ismidir. 10 milyondan fazla Fransız’ın yaşadığı ülke, Fransız toprağı sayılıyordu ve bu nedenle de bağımsızlık mücadelesi, bir iç isyan olarak algılandı. Fransız aydınlarının önemli bir bölümünün de desteklediği mücadele, 1962 yılında, Cezayir’in bağımsızlığını kazanmasıyla başarıya ulaştı.
Latin Amerikan Edebiyatının Yükselişi 1970’lerde Latin Amerikan edebiyatı, dünya çapında etki yarattı. Gabriel Garcia Marquez, Carlos Fuentes, Julio Cortazar gibi isimler, edebiyata yeni tatlar getirdiler.
Julio Cortazar- Cinayeti Gördüm, Güney Otoyolu, Büyüdükçe, Mırıldandığım Öyküler Carlos Fuentes- Cam Sınır, Doğmamış Kristof Gabriel Garcia Marquez- Yüzyıllık Yalnızlık, Kırmızı Pazartesi, Albaya Kimseden Mektup Yok, Başkan Babamızın Sonbaharı
Pop-Art Klasik “yüksek sanat”ın iddialarını ve biçimlerini reddederek sanatla yaşam arasındaki uzaklığı ortadan kaldırmayı hedefleyen, o güne kadar sanat konusu olmamış sıradan, kentsel gündelik yaşam nesnelerini betimleyen ve böylece kitle kültürünün taşıyıcılığını yapan Pop Art, 1960’larda yükselişe geçti.
Andy Warhol
Pin-up Pin-up, kitlesel üretilebilen sanat ürünü anlayışının tipik bir örneğidir. Cinsiyetçilik açısından tipik, zevksizlik açısından da tipik!
1970’ler 1945 sonrası dünya düzenini belirleyen iki süper güç, ABD ve SSCB, Vietnam Savaşı, ekonomik dar boğazlar, silahlanma yarışının yarattığı sıkıntılar gibi nedenlerle, gerilediler. Buna karşılık, muazzam teknolojik ilerlemesiyle Japonya, ekonomik büyümesiyle Almanya ve Çin, yeni güçler olarak belirdiler. 1970’lerin en önemli siyasal olgularından biri de Filistin sorunudur.
Ekonomik kriz ve refah yıllarının sonu 1973 petrol kriziyle tetiklenen ekonomik kriz, refah döneminin sonu oldu. 1980’lere kadar devam eden krizin bir sonucu, ikinci sanayi devriminin özelliği olan petrokimya, motor teknolojisi ve petrol enerjisine dayalı sanayinin yerini bilişim sektörünün almaya başlamasıydı.
Küresel üretim Bilişim sektörünün gelişmesiyle, küresel üretim de gerçekleşti. İşçilerin yoğunlaştığı yerlerde büyük fabrikalar ölçeğinde üretim, üçüncü dünya ülkelerine taşındı, Batı ülkelerinin işlevi, ekonomiyi planlamak ve yönetmek haline geldi. 1990’ların “küreselleşme”sinin temelinde, bu gelişmeler vardır.
İnternet İnternetin keşfedilmesi ve kitlesel kullanıma girmesi, yüzyılımızı belirleyen gelişmelerden biridir. Böylelikle siyasetten ekonomiye, sanattan eğitime kadar bütün yaşam alanlarının yeniden tanımlanması, biçimlendirmesi gerekmiştir.
Kuzey ve Güney 1990’lı yıllar, tıpkı sanayi devriminden sonra olduğu gibi, dünyanın belirgin bir ayrımla ikiye bölündüğü bir dönem oldu. Daha önceki sanayileşmiş ülkeler/geri kalmış ülkeler ayrımının yerini, kuzey/güney ayrımı aldı. Az sayıda istisna dışında bütün Afrika, Latin Amerika ve Asya’nın pek çok ülkesi güneyde kalırken, ABD, Rusya, Avrupa, kuzeyi oluşturdu.
Alternatif küreselleşme hareketi Dünyanın kuzey ve güney olarak ikiye bölünmesi, güney ülkelerinde tepkiler de yarattı. Meksika’daki Zapatista’lar, bu hareketlerin en iyi bilinenidir.
Sanatta arayışlar 1960’larda doğan kavramsal sanat, yeni dönüşümlerle 1980 ve 90’larda yükseldi. Video, yeni bir teknoloji ve görme biçimi olarak, sanatta yeni bir kulvar oluşturdu.
Video-art Ucuz ve kullanımı kolay olan el kameraları, yeni bir sanatın doğuşunu sağladı: video-art
Kavramsal sanat Sanatçının kendi bedeni de dahil olmak üzere çok çeşitli nesneler kullanarak ürettiği kavramsal sanat eserleri, “sanat” kavramının kendisinin sorgulanmasını sağladı.
Post Modern Sanat Birbirinden çok farklı eksenler ve yaklaşımlardan oluşan “post modern sanat”, eski formların yeni kullanımlarından, parçaların yeniden birleştirilmesinden oluşur.
Türkiye’de Modern Sanat 1882 yılında kurulan Sanayi-i Nefise Mektebi (Güzel Sanatlar Akademisi), Türkiye’de plastik sanatlarda modern dönemin başlangıcıdır.
Çağdaş Ressamlar Modern ressamlar arasında Bedri Rahmi Eyüboğlu, Abidin Dino, İbrahim Çallı, Nuri İyem, Fikret Mualla, Erol Akyavaş gibi isimleri sayabiliriz.
Bedri Rahmi Eyüboğlu: Mozaik
Fikret Mualla: İsimsiz
Fikret Mualla: Ziyafet
Abidin Dino: Çiçekleme Serisinden
Hale Asaf: Otoportre
Nuri İyem: İsimsiz
Erol Akyavaş: İsimsiz
Erol Akyavaş: Hem Batın, Hem Zahir
Müzik Osmanlı döneminden çok güçlü bir müzik geleneği devralmış olan klasik Türk müziği, giderek sönükleşti ve özgünlüğünü yitirdi. Ama bu süreçte birkaç önemli besteci çıktı.
Alaaddin Yavaşça, Mesud Cemil, Şerif İçli, Münir Nureddin…
Edebiyat Modern Türk edebiyatı, şiirde Osmanlı döneminde zirveye varmış Divan Şiiri ve Halk şiirinden farklı, yeni yollar buldu, yeni arayışlara girdi. Roman, modern bir tür olarak ilk örneklerini 19. yüzyılda, Ahmet Mithat Efendi gibi yazarlarla verdi ama asıl güçlü dönemi, Halit Ziya Uşaklıgil, Reşat Nuri Güntekin gibi isimlerle başlar.
Yahya Kemal Cumhuriyet döneminden önce yazmaya başlamıştır. Erenköy’ünde Bahar, Rindlerin Akşamı gibi unutulmaz şiirleri vardır.
Nazım Hikmet Türk şiirinde toplumcu gerçekçi akımın öncüsüdür. Memleketimden İnsan Manzaraları, Şeyh Bedreddin Destanı gibi şiirleri vardır.
Garip Orhan Veli, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rıfat tarafından temsil edilen bir şiir anlayışı Konularını gündelik yaşamdan alır, gündelik bir dil kullanır.
Orhan Veli: Sokak Kedisi Uyuşamayız, yollarımız ayrı, Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi Senin yiyeceğin, kalaylı kapta Benimki aslan ağzında Sen aşk rüyaları görürsün, ben kemik Ama seninki de kolay değil kardeşim Kolay değil hani Böyle kuyruk sallamak Tanrının günü…
İkinci Yeni 1950’li yıllarda, toplumcu gerçekçi şiir ve Garip akımına tepki olarak doğmuştur. Dolaylı ve incelikli anlatımlar, soyut konularıyla ayırdedilir. Edip Cansever, Ece Ayhan, Turgut Uyar gibi şairler tarafından başlatılmıştır.
Roman ve Hikaye Roman ve hikayede, Ahmet Hamdi Tanpınar, Refik Halid Karay, Memduh Şevket Esendal, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Reşat Nuri Güntekin gibi isimler, “klasik” sayılabilir. 1960 sonrası, Sait Faik, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Vüs’at Bener, Sevim Burak, Oğuz Atay gibi isimlerle devam edebiliriz. Günümüzde, Orhan Pamuk, Murathan Mungan, Pınar Kür gibi isimleri sayabiliriz.
Yaşar Kemal: İnce Memed
Sinema Türk sineması Fuat Uzkınay’la, 20. yüzyılın ilk yıllarında başlamıştı. Arkasından gelen Muhsin Ertuğrul döneminde, çok sayıda film yapıldı. Ama asıl büyük değişim ve çeşitlenme, 1950’lerden sonra gerçekleşti.
Yılmaz Güney: Yol
Lütfi Akad: Gelin
Lütfi Akad: Vesikalı Yarim
Metin Erksan Türk sinemasının en özgün yönetmenlerindendir. “Sevmek Zamanı”, “Yılanların Öcü”, “Suçlular Aramızda” gibi unutulmaz filmleri vardır.
Ömer Kavur: Anayurt Oteli
Atıf Yılmaz: Bir Yudum Sevgi