Bakara Sûresi: 116 Kur’ân Buluşmaları: 44 ÜMİT ŞİMŞEK
Bakara: 116 وَقَالُوا اتَّخَذَ اللّٰهُ وَلَداًۙ سُبْحَانَهُۜ بَلْ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ كُلٌّ لَهُ قَانِتُونَ Bir de “Allah evlât edindi” dediler. Hâşâ, O bundan münezzehtir. Doğrusu, göklerde ve yerde ne varsa Onundur; hepsi de Ona boyun eğmiştir.
Bakara: 116 Yahudiler “Üzeyir Allah’ın oğludur” dediler. Hıristiyanlar da “Mesih Allah’ın oğludur” dediler. Bu onların kendi ağızlarıyla uydurdukları sözleridir ki, kendilerinden önce kâfir olanların sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin, nasıl da saptırılıyorlar! Tevbe, 9:30
Bakara: 116 Bir de Allah ile cinler arasında nesep bağı uydurdular. Oysa cinler de biliyor ki, onlar toplanıp Allah’ın huzuruna sevk edileceklerdir. Onların yakıştırdıkları şeylerden Allah münezzehtir. Sâffât, 37:158-159 Onlar ise, hiçbir şey bilmedikleri halde, Allah’ın yarattığı cinleri Ona ortak koştular, Ona oğullar ve kızlar yakıştırdılar. Oysa Allah, onların yakıştırdıklarından münezzeh ve yücedir. En’âm, 6:100
Bakara: 116 Demek Rabbiniz sizi erkek çocuklarla seçkin kıldı da kendisine melekleri kız evlât edindi, öyle mi? Gerçekten siz pek büyük bir söz söylüyorsunuz. İsrâ, 17:40
Bakara: 116 “Allah evlât edindi” dediler; oysa O bundan yücedir. O, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan Ganîdir. Göklerde ne var, yerde ne varsa Ona aittir. Sizin ise bu sözünüze dair hiçbir deliliniz olmadığı halde, Allah hakkında bilmediğiniz şeyi mi söylüyorsunuz? De ki: Allah adına yalan uyduranlar iflâh olmazlar. Onlar dünyadan biraz nasiplenirler; ondan sonra dönüşleri Bizedir. Ondan sonra da, inkâr edip durmaları yüzünden Biz onlara o çetin azabı tattırırız. Yunus, 10:68-70
Bakara: 116 Ey Kitap Ehli! Dininizde haddi aşmayın; Allah hakkında doğruyu söyleyin. Meryem oğlu Mesih İsa, Allah’ın elçisi ve Onun Meryem’e ulaştırdığı kelimesidir; Onun tarafından gönderilmiş bir ruhtur. Siz de Allah’a ve peygamberlerine iman edin. “Üç” demeyin; bundan kaçınmanız sizin için hayırlı olur. Allah tek bir tanrıdır; O evlât sahibi olmaktan münezzehtir. Gökte ne var, yerde ne varsa hepsi Onundur; hepsinin tedbir ve idaresinde vekil olarak Allah yeter. Bir “Ol” sözünden ibarettir; O birşeyin olmasını murad ettiğinde “Ol” der, o da oluverir. Nisâ, 4:171
Bakara: 116 “Allah Meryem oğlu Mesih’tir” diyenler kâfir olmuşlardır. De ki: Eğer Allah Meryem oğlu Mesih ile annesini ve yeryüzündekilerin hepsini birden helâk etmeyi dilerse, Ona engel olacak kim var? Göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin egemenliği Allah’a aittir. O dilediğini yaratır; zira Allah’ın gücü herşeye yeter. Mâide, 5:17
Bakara: 116 Göklerin ve yerin egemenliği Onundur. O evlât edinmemiş, egemenliğinde Onun bir ortağı da olmamıştır. Herşeyi bir ölçü ile yaratıp kaderini belirleyen de Odur. Furkan, 2:2
Bakara: 116 İşte Meryem oğlu İsa budur. Hakkında anlaşmazlığa düştükleri sözün doğrusu da böyledir. Evlât edinmek Allah’a yaraşmaz; O her kusurdan münezzehtir. O bir işin olmasını murad ettiğinde sadece “Ol” der; o da oluverir. İsa onlara “Allah sizin de, benim de Rabbimizdir; Ona kulluk edin. İşte dosdoğru yol budur” demişti. Fakat çeşitli topluluklar onun hakkında anlaşmazlığa düştüler. O büyük gün görüldüğünde, kâfirlerin başına gelecek var! Huzurumuza getirildiklerinde neler işitecek, neler görecekler! Fakat bugün o zalimler apaçık bir sapıklık içindeler. Meryem, 19:34-38
Bakara: 116 Bir de “Rahmân evlât edindi” dediler. And olsun, pek çirkin birşey ortaya attınız. Neredeyse gökler çatlayacaktı bu söz yüzünden; yer yarılacak, dağlar yıkılıp yerle bir olacaktı: Onlar Rahmân’a evlât yakıştırdı diye. Oysa Rahmân’a evlât edinmek yaraşmaz. Göklerde ve yerde kim varsa, hepsi Rahmân’ın huzuruna kul olarak gelir. Meryem, 19:88-93
Bakara: 116 Peygamberleri huzurunda topladığı gün, Allah buyurur: “Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara ‘Beni ve annemi Allah’ın yanı sıra tanrı edinin’ diyen sen misin?” İsa der ki: “Sen her türlü noksandan ve ortaktan yücesin. Hakkım olmayan birşeyi söylemek bana yakışmaz. Ben böyle birşey demişsem, Sen zaten onu bilirsin. Sen benim gönlümde olanı bilirsin; ben ise Senin zâtında olanı bilemem. Görünmeyenleri ve gizlilikleri bilen Sensin. . . .
Bakara: 116 “Senin Bana emrettiğinden başkasını ben onlara söylemedim. ‘Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin’ dedim. Onlar arasında bulunduğum sürece ben onların şahidiydim. Sen beni öldürdükten sonra ise onlar üzerinde gözetleyici olan yalnız Sen idin. Çünkü Sen herşeyin şahidisin. “Onlara azap edersen, onlar Senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, şüphesiz ki Sen kudreti herşeye üstün olan sonsuz hikmet sahibisin.” . . .
Bakara: 116 Allah buyurur ki: Bugün, doğrulara doğruluklarının fayda verdiği gündür. Onlar için, ebediyen kalmak üzere, altlarından ırmaklar akan Cennetler vardır. Allah onlardan razıdır, onlar Allah’tan. Bu ise pek büyük bir kazanç ve kurtuluştur. Göklerin, yerin ve onlarda bulunanların egemenliği Allah’ındır. Onun gücü herşeye yeter. Mâide, 5:116-120
Bakara: 116 De ki: Ben halis bir inançla Ona yönelerek Allah’a kulluk etmekle emrolundum. Ve bana Müslümanların ilki olmam emredildi. De ki: Rabbime isyan edecek olursam, büyük bir günün azabından korkarım. De ki: Ben Allah’a kulluk ederim; inancım ve ibadetim yalnız Onadır. Siz Ondan başka kime isterseniz kulluk ededurun. De ki: Asıl hüsranda olanlar, kıyamet gününde kendilerini ve ailelerini hüsrana düşürmüş olanlardır. Apaçık hüsran işte budur. Zümer, 39:1-1
Bakara: 116 De ki: Ey insanlar! Eğer benim dinimden bir kuşkunuz varsa, ben sizin Allah’tan başka kulluk ettiklerinize kulluk etmem; ancak sizin canınızı alacak olan Allah’a kulluk ederim. Zira ben mü’minlerden olmakla emrolundum. Bana şunlar da emredildi: Allah’ı bir tanıyarak yüzünü dosdoğru hak dine çevir; sakın müşriklerden olma. Allah’tan başka sana yarar veya zarar veremeyen şeylere yalvarma. Bunu yapacak olursan hiç şüphesiz zalimlerden olursun. Yunus, 10:104-106
وأشهد أن محمداً عبده ورسوله… Bakara: 116 وأشهد أن محمداً عبده ورسوله…
Bakara: 116 Tesbih Allah’ı her türlü noksan sıfattan ve şerikten uzak tutarak yüceltme Kelime anlamı: yüzme, yüzerek hızla uzaklaşma / «Onların her biri bir yörüngede yüzer» (Enbiyâ, 21:3; Yâsin, 36:40) Mahlûkat hakkında: Yaratılış gayelerini yerine getirmeleri, kendilerine Allah tarafından verilmiş olan görevleri eksiksiz şekilde yapmaları Kur’ân’da 89 yerde geçer
Bakara: 116 Yedi gök ve yer ile bunlarda olan kim varsa Onu tesbih eder. Hiçbir şey yoktur ki Onu hamd ile tesbih etmesin. Lâkin siz onların tesbihini anlamazsınız. O ise Halîmdir, Gafûrdur. İsrâ, 17:44 Göklerde ve yerde olanların ve kanat çırpan kuşların Onu tesbih ettiğini görmedin mi? Onların hepsi duasını da bilir, tesbihini de. Allah ise onların yaptıklarını bilir. Nur, 24:41
Bakara: 116 Gök gürültüsü hamd ile, melekler Allah korkusuyla Onu tesbih eder. O, yıldırımlar gönderir de dilediğini onunla çarpar. Onlar ise hâlâ Allah hakkında tartışıp duruyorlar. Halbuki Allah’ın cezası pek çetindir. Ra’d, 13:13 Arş’ı taşıyan ve onun etrafında bulunan melekler Rablerini hamd ile tesbih eder, Ona iman eder ve mü’minler için istiğfar ederler. Mü’min, 40:7
Bakara: 116 Akşama erdiğinizde ve sabaha çıktığınızda Allah’ı tesbih edin. Göklerde ve yerde hamd Ona aittir. Gündüzün sonuna doğru ve öğleye eriştiğiniz zaman da Onu tesbih edin. Rum, 30:17-8 “Kur’ân’da beş vakit namaz var mı?” sorusuna, İbni Abbas bu iki âyeti ve Nûr Sûresinin 58’inci âyetini hatırlatarak cevap vermiştir: “Akşama erdiğinizde: akşam namazı. Sabaha çıktığınızda: sabah namazı. Gündüzün sonunda: ikindi namazı. Öğleye eriştiğinizde: öğle namazı. Ve ‘Yatsı namazından sonra sizin için mahremiyet vaktidir.’” (Müstedrek, 2:445, no. 3541.)
Bakara: 116 Onların söylediklerine sabret; güneş doğmadan önce ve batmadan önce Rabbini hamd ile tesbih et. Gecenin bazı saatlerinde ve gündüzün etrafında da tesbih et ki Allah’ın hoşnutluğuna erişesin. Tâhâ, 20:130 Müsebbihât: Hadîd, Haşir, Saf, Cum’a, Tegabün sûreleri
Bakara: 116 Cennet ehlinin duası İman edip güzel işler yapanlara ise Allah imanlarıyla yol gösterir. Nimetlerle dolu Cennetlerde, onların altlarından ırmaklar akar. Orada onların duaları “Sübhânekallahümme»den, tahiyyeleri ise bir esenlik müjdesinden ibarettir. Dualarının sonu ise, “Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun” demektir. Yunus, 10:9-10
Bakara: 116 Ulu Rabbinin ismini tesbih et. Vâkıa, 56:74, 96; Hâkka, 69:52 «Bunu rükûnuzda söyleyin.» Yüce Rabbinin ismini tesbih et. A’lâ, 87:1 Bunu secdenizde söyleyin. Ebû Dâvud, Salât: 146, 147; İbni Mâce, İkamet: 20; Müsned, 1:232
Bakara: 116 Namaza ve namaz tesbihatına işaret eden âyetler: Sen onların söylediklerine sabret; Rabbini güneşin doğuşundan ve batışından önce hamd ederek tesbih et. Gecenin bir kısmında ve secdelerin ardından Onu tesbih et. Kaf, 50:39-40 İbni Abbas «secdelerin ardındaki tesbih» ile namaz sonrasındaki tesbihin kastedildiğini söylemiştir. (Buharî, Tefsir, 50:2.)
Bakara: 116 Namaz tesbih, tekbir ve Kur’ân kıraatinden ibarettir. Müslim, Mesacid: 33 Farz namazların ardından okunan zikirleri yapan kimse zarara uğramaz. Bunlar 33 tesbih, 33 tahmid ve 33 tekbirdir. Müslim, Mesacid: 144, 145
Bakara: 116 Her bir namazdan sonra kim 33 defa Allah’ı tesbih eder, 33 defa Allah’a hamd eder, 33 defa Allah’ı tekbir eder ve لا إله إلا الله وحده لا شريك له له الملك وله الحمد وهو على كل شيء قدير diyerek bunu 100’e tamamlarsa, günahları deniz köpüğü kadar çok olsa bile bağışlanır. Müslim, Mesacid: 146
«Göklerde ve yerde ne varsa hepsi de Ona boyun eğmiştir» Bakara: 116 كل له قانتون «Göklerde ve yerde ne varsa hepsi de Ona boyun eğmiştir» Kunut: boyun eğmek, itaat etmek, huşû içinde olmak, ayakta durmak, ibadet etmek
Bakara: 116 Namazlara, özellikle orta namaza özen gösterin ve Allah huzurunda tam bir huşû ile kıyama durun. Bakara, 2:238 [Takvâ sahipleri] sabredenlerdir, sözünde ve imanında sadık olanlardır, Allah huzurunda huşû ile kıyama duranlardır, mallarını hayır için harcayanlardır, seher vakitlerinde istiğfar edenlerdir. Âl-i İmrân, 3:17
Bakara: 116 Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, Allah’ın huzurunda huşû ile kıyama durup emirlerine itaat gösteren erkekler ve kadınlar, doğruluk sahibi erkekler ve kadınlar, sabreden erkekler ve kadınlar, Allah’a karşı saygılı ve alçakgönüllü erkekler ve kadınlar, sadaka veren erkekler ve kadınlar, oruç tutan erkekler ve kadınlar, iffetlerini koruyan erkekler ve kadınlar, Allah’ı çok anan erkekler ve kadınlar—bunlar için Allah bir bağışlanma ile pek büyük bir ödül hazırlamıştır. Ahzâb, 33:35
Bakara: 116 Ey Meryem, Rabbinin huzurunda saygı ile dur, secdeye kapan, rükû edenlerle beraber sen de eğil.” Âl-i İmrân, 3:43 Bir de İmran kızı Meryem ki, iffetini korumuş, Biz de ona ruhumuzdan üflemiştik. O Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etmişti ve Allah’ın huzurunda kıyama durup Ona gönülden itaat eden kimselerdendi. Tahrim, 66:12
Bakara: 116 İbrahim, Allah’a itaat eden ve bâtıl inanışlardan yüzünü çevirip Allah’a yönelen başlı başına bir ümmet idi. O hiçbir zaman müşriklerden olmadı. Nahl, 16:120
İnternet adresleri iman_ilmihali@googlegroups.com utesav.org.tr facebook.com/yazarumitsimsek