DAHA İYİ BİR İLETİŞİM İÇİN…
Günde 3000-3500 kez etkileşim içindeyiz Günde 3000-3500 kez etkileşim içindeyiz. Bazen bir saniye bazen dakikalarca sürüyor bu etkileşim. İşte, trafikte, ailede, okulda kısa yada uzun etkileşimlerimiz var.
Dinlerken eşlerin oturma durumu: Yakın (yeni evli ya da nişanlı ya da flört) Normal (Birkaç yıllık evli) Uzak ( on, on beş yıllık evli)
Nedir bu duruma getiren? “Hiç kimse hayatı birbirimize zehir edelim diye evlenmemiştir.” Mesajlarınızdan sorumluluk alın Yüz ifadenizin sorumluluğunu alın Oluşturduğunuz ortamın sorumluluğunu alın. Çünkü kişiler oluşturdukları ortamla da size mesaj verirler
Davranışlarımızın Nedenleri: 1-KORKU VE DENETİM KÜLTÜRÜ: Güç kimdeyse onun dediği olur. Bilinç güce odaklanır. İlişkilerde eşitlik yok. Asık surat : benden korkun . Konuşma !sana konuş dedim mi?
Ne derler etkindir Çevrenin ne dediği çok önemlidir. Kaynanam ne der? Babam ne der? Komşum ne der? Düşünün;ölmüşsünüz kabrinizin başındasınız “Bu yaşantım kendi hayatım mıydı, yoksa başkalarının benden beklediği hayat mıydı?”
Aile kuruldu çocuk nerede; en altta. A sınıfı en üstte ve en üstün olan B sınıfı ortada (A ya bakınca yalaka olur, C ye bakınca zalim olur. Yukarıya ne kadar yalakaysa aşağıya o kadar zalim olur. C sınıfı en altta “Çocuklarınızın korkularına değil akıllarına ve vicdanlarına konuşun.”
2-İLKE VE DEĞERLER KÜLTÜRÜ ( VAR OLUŞ KÜLTÜRÜ) Bilinç doğru olanın yapılmasına odaklanır
Değer parayla satın alınamayan şeydir Değer parayla satın alınamayan şeydir. Çuvalla para koysanız ekmeğe basılmaz.
Böyle bir ailenin prensipleri: Mutlu olmak için bir aradayız Sürekli iletişim içindeyiz 5 var oluş boyutunun farkındayız Doğru olanı yapmalıyız.
BEŞ VAROLUŞ BOYUTU: 1-BEN VAR MIYIM? Tanınmak, kale alınmak,adam yerine konulmak isteriz. İnsanlardan boyna sen varsın yada yoksun mesajı alırız.
“Ben varım mücadelesi” Çocuk televizyonun önüne duruyor ve ellerini kaldırıyor neden? Gazete okuyorsunuz. Çocuk geliyor gazetenize alttan vuruyor. Ne demek istiyor? Çocuk bir yerden bir yere atlıyor ona göre muazzam olan bir iş yapmış ve “Anne! Anne!” diye yaptığı bu alayı anlatıyor ama cevap veren yok ne hisseder? Akşama kadar uğraşmış ve muazzam bir yemek yapmışsınız. Eşiniz:“Nerede annemin yemekleri?” Derse ne oluyor. Bir birimizi var ediyor muyuz?
2-KABUL EDİLİYOR MUYUM? Beni olduğum gibi kabul ediyor musun? Ben doğal mıyım? Ben de bir bozukluk var mı?
Lakaplar varsa ; Problem var demektir. Mutlaka sen de bir problem var mesajını vermemiz lazım yoksa rahat edemeyiz. Doğru dürüst yürü lan (yürüyüşün problemli) Ne güzel yürüyüşün var? Bayıldım yürüyüşüne Leylek gibi boyunla ne arıyorsun en arkaya geç. (boyunun uzunluğu problemli) Ne biçim öksürüyorsun öyle?
3-SEVİLİYOR MUYUM? Ben özlenir miyim? Benimle konuşmak ister misiniz? Adam eve giriyor. Kadın bulaşık yıkıyor. Adamdan da kadından da ses yok. “Amcası oğlum hep aferin alıyor biz de çok seviniyoruz ve onu da çok seviyoruz. (koşullu) Nur köyü ve Köylü anamız; göbekli ve sümüklü çocuğuna seslenirken: “Göbeklim, sümüklüm, canım. Gel seni bir öpeyim.(Koşulsuz)
4-DEĞERLİ MİYİM? Kendinden daha büyük bir bütünün parçası olmak Aile, iş yeri, gibi…
Her kez oturmadan yemeğe başlanmaz Her kez oturmadan yemeğe başlanmaz.(Biz bir aileyiz bilinci vermek için)Dört yaşındaki Kemal banyoda elini yıkar. Her kez Kemal’i bekliyor. Kendini değerli hisseder mi? Aile toplantısı yapın ve herkesin toplantıda söz hakkı olsun.(Haftalık ya da aylık) Sınıfta öğrencinin biri yok. Öğretmen telefon ediyor. Başka bir öğretmen onun yokluğunun farkına bile varmıyor. Arkadaşları ziyaret ediyor o öğrenci ne hisseder?
Bir şirket ki ne oldu hastaydın. diye soruluyor Bir şirket ki ne oldu hastaydın? diye soruluyor. Patron işçilerini gördüğünde hal hatır soruyor. Çocuklarının, eşinin nasıl olduğunu soruyor... Bir şirket ki gelmedi diye bir daha böyle yaparsan koyarız kapının önüne beklemeyen yüzlerce insan var girmek için. Çalışın, yoksa gidin diye tehdide maruzlar.
5-YAPABİLİR MİYİM? Siz ona güvenirseniz oda kendine güven duygusu kazanır. Anne tabakları ben getireyim mi? Dokunma kırarsın. Kırmam valla! (ama kırar diyorsanız; eğitim zayiatı sayın)
Teşekkürler...
BİRBİRİMİZİ NEDEN ANLAMAYIZ? Bu sorunun sade bir yanıtı vardır: ‘anlamak istemediğimiz için’. Peki neden ‘anlamak istemeyiz’. Bu sorunun yanıtı da çoğunlukla o kişi ya da o konu hakkında bir önyargımız vardır. ‘Kişinin ne söyleyeceğini ya da neden söyleyeceğini’ bildiğimiz konusundaki eski deneylerimiz bizde bir önyargı oluşturmuştur. Bu da, bizim dinlememizi engeller. Dinliyormuş gibi yapar ama aslında dinlemeyiz. Bu durum en çok ev içindeki bireylerin birbirleri ile olan ilişkilerinde, işyerlerindeki ilişkilerde, kitle iletişim araçlarına karşı olan tutumlarımızda görülür. Bu önyargıların temelindeki önemli yanlış ise, ‘durumun değişmezliğine ilişkin bir genelleme’dir. ‘O hep böyle yapar’, ‘onun ne diyeceği bellidir’ ya da ‘şimdi gene şunu isteyecektir’ gibi önyargılı tutumlar birbirimizi anlamayı engeller, bu yüzden de birbirimizi anlama özürlüsü durumuna düşeriz.