FİKRİ MÜLKİYET VE FİKRİ SERMAYENİN EKONOMİK GELİŞİME ETKİSİ

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİNDE YASAL DÜZENLEMELER
Advertisements

TİCARİ İŞLETMENİN REHNİ
İŞLETMELERİN ÇEVRESİ VE ÇEVRE FAKTÖRLERİ
SINAİ MÜLKİYET HAKLARI
PATENT ! Akım İndükleme ve Manyetik Alan Ölçümleri ile
ARTEV Management Platform ‘Intellectual Asset Management at Enterprises ARTEV Consortium Partners Entelektüel Varlık Yönetimi - Mevzuat Altyapısının Ekonomik.
PATENTLER Patent Nedir? Ne İşe Yarar?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI «TEKNOGİRİŞİM SERMAYESİ DESTEĞİ»
Cemil BAŞPINAR TTGV – ESİNKAP EĞİTİMİ PATENT HAKLARI - PATENT VERİ TABANLARI.
BaŞKENT ÜNİVERSİTESİ TİcARİ BİlİMler Fakültesİ
TEKNOLOJİ VE TASARIM DERSİ 8. SINIFLAR
Ders: Uluslararası İktisat ve Dış Ticaret Politikası
Türk Patent Enstitüsü Tarafından Düzenlenen Eğitim Programları
PATENT TESCİLİ VE SÜREÇLERİ
RUS-TÜRK İŞ VE YATIRIM ZİRVESİ 'Rusya'ya Yatırımlarda Vergisel Yapılanma Alternatifleri' Ersin NAZALI, LL.M., MSc Vergi Bölümü Yöneticisi, Avukat, E.Hesap.
AB 7. ÇP ve Fikri Mülkiyet Hakları
Prof. Dr. Habip ASAN, TPE Başkanı 31 Ekim2013, İZMİR Türkiye’de Yenilikçi Üretim Yapısına Geçişte Sınai Mülkiyet Alanında Yaşanan Gelişmeler.
Ankara Üniversitesi Açık Arşiv Uygulaması
İşletme Adı, Unvan VE Marka
PATENTTEN DOĞAN HAKLAR
ÖRTÜLÜ SERMAYE KAVRAMI
TOPRAĞIN ÜRÜNE ÜRÜNÜN ÜLKEMİZE KATTIĞI DEĞER
T.C. ANKARA KALKINMA AJANSI DOĞRUDAN FAALİYET DESTEK PROGRAMI-2010 ANKARA İLİ SEKTÖREL REKABET ANALİZİ FİZİBİLİTE PROJESİ ANKARA TİCARET ODASI 15 NİSAN.
AR-GE, İNOVASYON ve ENDÜSTRİYEL UYGULAMA
COĞRAFİ İŞARETLER Seher AÇIKEL Marka Uzmanı Aralık 2010 Antalya.
TİCARİ İŞLETMENİN DEVRİ
Ali KÜÇÜKŞAHİN Marka Uzmanı Türk Patent Enstitüsü
Dr. Özlem Döğerlioğlu IŞIKSUNGUR Yaşar Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölümü- Ders Notları 1 Kaynak: Sami.
Türkiye ile Avrupa Birliği Arasında Hizmet Sunumu Serbestisi
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi Araştırma ve Geliştirme
Üniversite Eğitimi ve Sürdürülebilir İktisadi Kalkınma Olgusu
PATENT ÜZER İ NDE HAK TES İ S İ PATENT İ N HÜKÜMSÜZLÜ Ğ Ü PATENTE TECAVÜZ HALLER İ Ay ş e Gül ULUÇAY Mühendis
TELİF HAKLARI VE BİLİŞİM HUKUKU
GAZİ ÜNİVERSİTESİ PATENT DESTEK BİRİMİ İstanbul, 07 Haziran 2010.
AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNDA MALLARIN SERBEST DOLAŞIMI
AVRUPA BİRLİĞİNDE ÜYELİK
LİMİTED ŞİRKETİN ORGANLARI
Bilgi Teknolojisinin Temel Kavramları
Üniversiteler için Buluş Yönetim Ofisi Modeli Özgür KULAK, Namık Kemal Üniversitesi
MARKA Doç. Dr. Mustafa ÇEKER
YAZILIM HAKLARI İÇİNDEKİLER 1-)Telif Hakkı Nedir Ve Ne İşe Yarar?
E- Ticaret Altyapısı.
Araştırma-Geliştirme Destek Programı
GIDA MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ
YAPI İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
HAZIRLAYAN: STJ. AV. BEDRETTİN GÜRCAN
KURULUŞ VE YAPISI Türkiye 1999 Helsinki Zirvesi’nde Avrupa Birliği’ne adaylık sürecinin başlaması ile topluluk programlarından yararlanmaya başlamıştır.
SERBEST DOLAŞIMA GİRİŞ REJİMİ
Aldatıcı hareket veya dürüstlük kurallarına aykırı diğer şekillerde ekonomik rekabetin her türlü kötüye kullanılmasıdır.  Başka bir işletmeye ait ürünlerin,
T. C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI AR-GEREFORMPAKETİ Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun ve Bazı Kanun Hükmünde.
TİCARET HUKUKU BİLGİSİ
İDARİ DAVALAR Tam Yargı Davaları.
10- İŞLETMELERİN SINIFLANDIRILMASI Ekonomik İşlevleri (Faaliyet Alanları) Açısından İşletmeler Mal ve hizmetlerin üretilmesi, depolanması, taşınması.
Temel Bilgi Teknolojileri
FİKRİ VE SINAİ HAKLARIN GÜMRÜKLERDE KORUNMASI
Fikri ve Sınai Haklar Kanunu Gümrük Kanunu
Anlatmacı: Adnan Hadzimusiç
HUKUKUN KAYNAKLARI Hukukun kaynakları, asıl kaynaklar ve yardımcı kaynaklar olarak ikiye ayrılır. Asıl kaynaklar: Yazılı ve yazısız kaynaklar Yardımcı.
Kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
FİKRİ VE SINAİ HAKLAR MAHKEMELERİ
Fikri Mülkiyet ve Gümrük Mevzuatı Masaları
Başlangıç Hükümleri -5. Hafta
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ TURİZM MEVZUATI
İş Sağlığı ve Güvenliğinin Temel Prensipleri
TÜRKİYE’DE GİRİŞİMCİLİĞİN ÖZENDİRİLMESİ
Avukat Barkın Gültekin
Patent ve Lisanslama Birimi
KAVRAMLAR Tasarım Ürün
Çevre ve Şehircilik Bakanlığından: SIFIR ATIK YÖNETMELİĞİ
Sunum transkripti:

FİKRİ MÜLKİYET VE FİKRİ SERMAYENİN EKONOMİK GELİŞİME ETKİSİ

İnsanlık günümüzde sahip olduğu ve giderek baş döndürücü bir hızla artan uygarlık düzeyini, insanların yaratıcı bir zekaya sahip olmalarına borçludur. İnsanların yaratıcı zekaya sahip olmaları, onların düşünce ürünü ortaya koymaları, bu düşünce ürünleri de toplumların uygarlık düzeyini yükseltmesi sonucunu doğurmuştur. Düşünce ürünleri genel olarak bilim, edebiyat ve sanat alanlarında ortaya konularak, kişilerin entellektüel uygarlık düzeyini yükseltebilecekleri gibi, endüstriyel alanda ortaya konularak kişi ve toplumların ekonomik ve teknolojik düzeylerini yükseltebilirler. Düşünce ürünlerinin bilim, edebiyat, sanat alanlarında ortaya çıkanlarına genel olarak “telif hakları” denilirken, ekonomik ve teknolojik nitelik taşıyanları ise, “sınai haklar” olarak adlandırılmaktadır. Bu iki türün toplamına ise “fikri mülkiyet hakları” denilmektedir.

Fikri mülkiyet hakları hukuk sistemlerinde en genel anlatımıyla maddi ve manevi açıdan korunmuşlardır. Her hukuk sisteminde çok benzer nitelik taşımakla birlikte, bizim hukukumuzda telif hakları, bilim ve edebiyat eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri ve müzik eserleri olmak üzere dört kategori halinde, 1951 tarihli “Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu”nda düzenlenmiştir. Sınai haklar ise, patent, marka, faydalı model, endüstriyel tasarım, coğrafi işaretler, yeni bitki çeşitleri, entegre devre topografyaları gibi daha çok ekonomik anlamı olan işaretler veya buluş niteliği taşıyan ya da ondan biraz daha aşağı nitelikte olan, ancak insanların hayatını kolaylaştıran birtakım teknolojik yaratımlardır. Sınai haklar hakkında tek bir kanun olmayıp, her sınai hak türü, ayrı bir kanun ya da kanun hükmünde kararname ile korunmaktadır.

Günümüzün teknoloji olanakları, düşünce ürünlerinin toplumdan topluma aktarılması sonucunu da doğurmaktadır. Düşünce ürünleri, içlerinde doğdukları ortamı geliştirdikleri gibi, toplumlar arasında hızla yayılarak, toplumsal ilişkileri güçlendirirler. İnsanların düşünce ürünleri üretmeleri ve yaratıcı yeteneklerini geliştirmeleri ve karşılıklı olarak birbirlerinin yarattıkları düşünce ürünlerinden yararlanmaları uygarlığın gelişmesinin vazgeçilmez bir koşuludur. Ancak bu yararlanmanın, ürün sahibinin maddi ve manevi haklarına zarar vermeden gerçekleşmesi gerekir. Fikri mülkiyet haklarının korunması konusunda hassasiyetle duran, yasal mevzuatını buna göre düzenleyen ve bu mevzuatın uygulanırlığını etkin hale getiren ülkeler ekonomik açıdan diğer ülkelerden daha hızlı gelişmiştir. Fikri mülkiyet haklarını gerek yasal gerek uygulama alanında etkin olarak koruyabilen ülkelerde, yaratıcı gücünü kullanan kişiler, bu güçlerinden maddi ve manevi olarak yararlanabilmekte, böylece yaratıcı güçlerini geliştirerek daha üretken olabilmekte, diğer kişilerde bu düşünce ürünlerinden yararlanabilmektedir.

Fikri mülkiyetin etkin korunması artık küreselleşme olgusunun her yerde kabul gören üst değerlerinden bir tanesi haline gelmiştir. Uluslararası toplum ve özellikle Avrupa Birliği de fikrî mülkiyet haklarının korunması konusu üzerinde büyük bir hassasiyetle durmaktadır. Fikrî mülkiyet haklarının güvence altına alınması iç pazarın işleyişinin, iş olanaklarının artmasının ve rekabetin sağlanmasının koşulları olarak görülmektedir. Uluslararası toplum fikrî mülkiyet haklarının korunmasını her yönü ile desteklemekte ve ihlâl halinde, bu ihlâle karşı kayıtsız kalan toplumlara yaptırım uygulamaktadır.

Bununla birlikte bu gelişmenin tarihçesinin çok eskilere uzanmadığını belirtmek gerekir. Eşya üzerindeki mülkiyet hakkının kutsal kabul edildiği çok eski dönemlerde henüz eşya üzerindeki düşüncenin de ayrı bir mülkiyet konusu olabileceği fark edilmemişti. İlk kez matbaanın icad edilmesi bu konuda bir dönüm noktası olmuştur. Ülkemize ise 16. yüzyıl şairlerinden Şair Mehmet’in, Fuzuli kelimesini, anlamından dolayı kimsenin beğenmeyeceği düşüncesi ile mahlas olarak seçmesi fikri mülkiyet korumasının ilk örneği olarak değerlendirilebilir. Ancak ülkemizde de ilk kez matbaanın ülkeye girmesi sonucu bu ihtiyacın ortaya çıktığını kabul etmek gerekir.

Aslında bu konuya ilişkin en eski ve özlü düzenleme İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde yer almaktadır. Beyannamenin 27.maddesine göre: “Herkesin sahibi bulunduğu her türlü ilim, edebiyat ve sanat eserinden doğan manevi ve maddi menfaatlerin korunması hakkı vardır.” Birçok ülke, kendi ulusal hukuk düzenlemelerinde eser ve eser sahibini koruyan hükümlere yer vermiştir. Ancak teknolojik alandaki gelişmeler ve küreselleşmenin sonucu olarak eser ve eser sahibinin korunmasının sadece ulusal mevzuat ile mümkün olmayacağı anlaşılmış ve ülkeler gerek ikili, gerek çok taraflı anlaşmalarla fikri mülkiyet hukukunun uluslararası alanda korunmasını güvence altına almaya gayret etmektedirler.

Fikrî mülkiyet hakkı kavramı, telif hakları ile sınaî haklar alt bölümlerine ayrılır. Bu nedenle, bu kavram sadece ilim ve edebiyat eserleri, güzel sanat eserleri, musikî ve sinema eserleri gibi fikir ve sanat ürünleri üzerindeki yetki ve menfaatleri değil; patent, ticarî marka, faydalı model, tasarım, coğrafî işaretler, yeni bitki çeşitleri, entegre devre topografyaları gibi sınaî ürünler üzerindeki yetki ve menfaatleri de kapsamaktadır.

TELİF HAKLARI

TELİF HAKLARI Eser, sahibinin özelliklerini taşıyan her nevi fikir ve sanat ürünüdür. Bir eserin, sahibinin özelliğini taşıdığından söz edilebilmesi için, o eserin, bağımsız bir fikrî çalışma ürünü olması gereklidir. Eser hakları, edebiyat ve sanat eserleri için yaratıcılarına verilen hakları tanımlayan yasal bir terimdir. Eser haklarının kapsamına, roman, şiir, temsil/oyun, dergi gibi edebiyat eserleri; film, müzik eseri ve koreografi; resim, desen, fotoğraf, heykel gibi sanat eserleri; harita ve kroki, teknik çizim, bilgisayar programı ve veri tabanı gibi ürünler girer. Eser haklarına koruma sağlayan temel kanun; 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunudur (FSEK). FSEK kapsamında eser kategorileri, bilim ve edebiyat, müzik, güzel sanatlar ve sinema eserleri olarak sayılmaktadır.

Eser haklarının korumasından yararlanacak ürünlerin sahibinin özelliklerini taşıması (özgün olması) ve kanunda sayılan eser kategorilerinden birinin içine girmesi gerekir. Eserlerin özgün olması, esere temel olan düşüncelerin yeni olması anlamına gelmemektedir. Özgün bir eserin kendinden önce yaratılmış eserlerden yararlanılmaksızın ortaya konmuş bir ürün olması da şart değildir. Eserin edebî ve güzel sanat özellikleri taşıyan bir formda ifade edilmiş olması ve yaratıcısının kişisel özelliklerini yansıtması yeterlidir.

Eser üzerindeki haklar malive manevî haklar olarak ikiye ayrılmıştır. Manevi Haklar Eserin kamuya sunulması hakkı Eserde yaratıcısının adının belirtmesi hakkı Eserde değişiklik yapılmasını yasaklama hakkı Mali Haklar İşleme hakkı Çoğaltma hakkı Yayma hakkı Temsil hakkı Kamuya İletim hakkı Pay ve takip hakkı

Bağlantılı Hak nedir? Komşu haklar ya da tali haklar olarak da nitelendirilen ve fikrî haklara ek olarak kabul edilen bağlantılı haklar, bir müzik eserini yorumlayan veya icra eden sanatçılara, fonogram ve film yapımcılarına ve radyo-televizyon kuruluşlarına tanınmış olup, eser üzerinde eser sahibine tanınmış olan fikrî haklara benzer nitelikteki yetkilerden oluşur. Fikir ve sanat eserleri, eserleri yorumlayan, temsil ve icra edenler ile bu temsil ve icrayı çeşitli kitle iletişim araçları ile topluma ileten kişiler tarafından ülke ve dünya çapında yayılır ve tanıtılırlar. Bu nedenle, bu faaliyetleri gerçekleştirenlerin hakları da hukuk düzenlerince koruma altına alınır.

PATENT

PATENT Patent, teknik alanda gerçekleştirilen buluşlara devlet tarafından verilen belge olup, sahibine buluşunu, belli bir süre ile sınırlı olarak tekelci olarak kullanma hakkı verir. Buluşun yasal bir tanımı yoktur. Patent hukuku anlamında buluş, teknik alandaki bir probleme, teknik araçların kullanımı yoluyla getirilen teknik çözümdür. Hukukumuzda buluşlar patent veya faydalı model belgesi verilerek korunabilir. Bu iki belge, korudukları buluşların nitelikleri açısından farklılık gösterir. Faydalı model belgesi ile korunabilen buluşlar, patentle korunabilen buluşlara oranla daha az niteliklidir.

Buluşların Patentle Korunmasının Amacı Buluşların patent verilerek korunmasının başlıca dört amacı bulunmaktadır: Kişinin buluşu üzerindeki fikrî mülkiyetinin tanınması. Buluş sahibinin ödüllendirilmesi. Buluş sahiplerinin ve endüstrinin, buluş ve yatırım yapmaya teşvik edilmesi. Teknik bilginin mümkün olduğu kadar erken açıklanmasının desteklenmesi. Patent hakları, Patent Haklarının Korunması Hakkında 551 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile özel koruma altına alınmıştır.

Bir buluşun patentle korunabilmesi için hangi şartları taşıması gerekir? Yeni olması. Buluş basamağını gerçekleştirmesi (tekniğin bilinen durumunu aşması). Sanayiye uygulanabilir olması. Faydalı model belgesi de tıpkı patent gibi teknik alanda geliştirilen buluşlara devlet tarafından verilen belgedir.

Bir buluşa patent verilebilmesi için Türkiye’de yeni olması yeterli midir? Patent hukukunda mutlak yenilik kriteri geçerlidir. Bir buluşun yeni sayılabilmesi için, patent başvurusunun yapıldığı tarihten önce, buluş konusunda dünyanın herhangi bir yerinde, toplumca erişilebilir yazılı veya sözlü tanıtım, kullanım veya bir başka yolla açıklanmamış olması gerekir. Dolayısıyla, Türkiye’de yeni olan, ancak, daha önce dünyada başka bir yerde bilinen bir buluş için patent verilemez.

Patent hakkını elde etmek için nereye başvurmak gerekir? Patent hakkını elde edebilmek için Türk Patent Enstitüsü’ne (TPE) başvuruda bulunulması gerekir.Türkiye’de, patent verilmesine ilişkin olarak, “incelemeli” ve “incelemesiz” patent sistemleri uygulanmaktadır. İncelemeli patent verilmesi sisteminde, patent başvurusu yapılan buluş hakkında, teknik araştırma kurumlarınca incelemeler yapılmakta iken, incelemesiz sistemde bu araştırma yapılmamaktadır.

Patent üzerindeki hak ne zaman doğar? Patent üzerindeki hak TPE patent siciline kayıt ile doğar. Ancak, patent başvurusunun ilgili bültende yayınlandığı tarihten veya tecavüz ettiği iddia edilenin haberdar edilmesinden itibaren ve başvuru yürürlükte kaldığı sürece, patent sahiplerine tanınan koruma, patent başvurusu sahibi için de geçerlidir. Ancak başvurudan doğan hak, verilmiş patentten doğan hak ile aynı güçte değildir. Zira başvuruya patent verilmemesi ya da istemleri değiştirilmiş olarak farklı istemlerle patent verilmesi söz konusudur. Bu nedenle başvuru halindeki patente dayalı olarak hakların kullanılması halinde Mahkeme patentin verilmesine kadar karar veremez.

Patent isteme hakkı kime aittir? Patent isteme hakkı, buluşu yapana veya onun haleflerine aittir. TPE nezdinde başvuruda bulunan kişi, aksi kanıtlanana dek gerçek buluş sahibi sayılır. “İncelemeli patentlerde” patentin koruma süresi başvuru tarihinden itibaren 20 yıldır. Bu süre dolduktan sonra buluş, artık kamuya mal olmuş demektir; dolayısıyla herkes tarafından kullanılabilir. “İncelemesiz patentlerde” patentin koruma süresi 7 yıldır.

Patent başvurusu veya patentin başkalarına devri mümkün müdür? Patent başvurusu veya patent başkasına devredilebilir. Devirle birlikte patent sahibinin hakkı tamamen sona erer. Devir sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması ve devrin üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi için patent siciline kaydedilmesi gerekir.

Patent başvurusu veya patent üzerinde bir başkasına kullanım hakkı tanınabilir mi? Patent veya başvurusu üzerinde bir başkasına kullanım hakkı tanınabilir. Patentin tamamen devredilmeden bir başkasına belli bir süre için kullanım hakkının tanındığı bu tür sözleşmelere lisans sözleşmesi denir. Lisans sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı şekilde yapılması ve üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi için de patent siciline tescil edilmesi gerekir.

Lisans sözleşmesi ile bir başkasına kullanım hakkı tanındığı takdirde, patent sahibinin hakkı, lisans sözleşmesi süresi boyunca devam eder mi? Yapılan lisans sözleşmesinin basit veya tekelci bir lisans olmasına göre, patent hakkının, lisans sözleşmesi süresince devam edip etmeyeceği değişir.

Basit lisans sözleşmesi nedir? Tekelci lisans sözleşmesi nedir? Patent veya başvurusu üzerindeki kullanım hakkı birden fazla kişiye tanınabiliyor ve patent sahibi de patenti kullanmaya devam ediyorsa basit lisans sözleşmesi söz konusudur Tekelci lisans sözleşmesi nedir? Patent veya başvurusu üzerindeki kullanım hakkı, sadece bir tek kişiye tanınıyor ve aksi sözleşmede kararlaştırılmadığı sürece patent sahibi de patenti kullanamıyorsa tekelci (inhisarî) lisans sözleşmesi söz konusudur.

Patent, sahibine ne gibi haklar sağlar? Patent veya başvurusu üzerindeki kullanım hakkı, sadece bir tek kişiye tanınıyor ve aksi sözleşmede kararlaştırılmadığı sürece patent sahibi de patenti kullanamıyorsa tekelci (inhisarî) lisans sözleşmesi söz konusudur. Patent sahibi, üçüncü kişilerin aşağıdaki fiilleri izinsiz olarak gerçekleştirmelerini engelleyebilir: Patent konusu ürünün üretilmesi, satılması, kullanılması, ithal edilmesi veya bu amaçlar için kişisel ihtiyaçtan başka herhangi bir nedenle elde bulundurulması. Patent konusu usulün kullanılması. Kullanılmasının yasak olduğu bilinen veya bilinmesi gereken usul patentinin üçüncü kişiler tarafından başkalarına teklif edilmesi. Patent konusu usulle doğrudan doğruya elde edilen ürünlerin satışa sunulması veya kullanılması veya ithal edilmesi veya bu amaçlar için kişisel ihtiyaçtan başka herhangi bir nedenle elde bulundurulması.

Patentli bir buluş, bir başkası tarafından kullanılırsa, patent hakkı sahibi hangi yollara başvurabilir? Patent hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden ihtiyatî tedbir talebinde bulunarak dâvalıdan tecavüz fiillerini durdurmasını, üretilen veya ithal edilen ürünlere el konulmasını isteyebileceği gibi, hukuk ve ceza dâvası açma imkânına sahiptir.

Hukuk dâvaları kapsamında aşağıdaki taleplerde bulunabilir: Patente tecavüz durumunun durdurulması ve önlenmesi. Tecavüzün ortadan kaldırılması. Tecavüz nedeniyle uğranılan maddî ve manevî zararın giderilmesi. Patente tecavüz suretiyle üretilen ve ithal edilen ürünlere el konulması. El konulan ürünler üzerinde kendisine mülkiyet hakkı tanınması. Patent hakkına tecavüz eden kişi aleyhine ceza dâvası açılması da mümkündür. Bu kapsamda hapis, para cezası, işyeri kapatma ve ticaretten men cezaları öngörülmüştür.

Patent hakkı hangi hallerde sona erer? Patent hakkının üç şekilde sona ermesi mümkündür: Koruma süresinin dolması. Patent sahibinin patent hakkından vazgeçmesi. Yıllık ücretlerin ve ek ücretlerin öngörülen sürelerde ödenmemesi.

FAYDALI MODEL

Faydalı modelin patentten farkı nedir? Faydalı model belgesi verilerek korunabilecek buluşlar, patent verilerek korunabilecek buluşlarla karşılaştırıldığında daha “küçük” buluşlardır. Patentlerde aranan “buluş” basamağını gerçekleştirme şartı, faydalı modellerde aranmaz. Buluşun yeni ve sanayiye uygulanabilir olması, faydalı model belgesi verilerek korunması için yeterlidir.

Faydalı model korumasının amacı nedir? Faydalı model belgesi ile korumanın amacı, özellikle “küçük” buluş sahiplerinin, teknik açıdan büyük bir aşama kaydetmese de yenilikleri ve pratik yararları nedeniyle korumaya değer buluşlarının, patente oranla daha az karmaşık bir usul çerçevesinde belge verilerek korunmasının sağlanması ve bu şekilde bu kesimin buluş yapmaya özendirilmesidir. Faydalı modeller hangi yasal düzenlemeler ile korunur? Faydalı modeller, Patent Haklarının Korunmasına İlişkin 551 sayılı Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde özel olarak korunurlar.

Hangi tür buluşlar faydalı model belgesi ile korunabilir? Faydalı model belgesi, patentlerde olduğu gibi: mutlak anlamda yeni ve sanayiye uygulanabilen, ancak buluş basamağı veya tekniğin bilinen durumunun aşılması olarak nitelendirilecek bir aşamayı içermeyen buluşlara verilir. Patentten farklı olarak, faydalı model belgesinin sahibine sağladığı koruma, başvuru tarihinden itibaren 10 yıldır ve bu süre uzatılamaz. Bu süre boyunca faydalı model korumasından yararlanmanın ön koşulu, yıllık ücretlerin ödenmesidir.

Patentin sahibine sağladığı koruma, aynen faydalı model sahibine de tanınır. Farklılık, sadece koruma altında bulunan buluşların niteliğinden kaynaklanmaktadır. Faydalı model sahibi, faydalı model konusu ürünün izinsiz olarak üçüncü kişiler tarafından üretilmesini, satılmasını, kullanılmasını, ithal edilmesini veya bu amaçlar için kişisel ihtiyaç dışında herhangi bir nedenle elde bulunmasını engelleme hakkına sahiptir. Patent sahibine sağlanan koruma, faydalı model sahibine de tanındığından, tecavüz halinde faydalı model sahibi, tecavüzün durdurulmasına yönelik ihtiyatî tedbir kararı aldırmanın yanı sıra hukuk dâvası açmaya da yetkilidir. Ayrıca tecavüzde bulunan hakkında ceza dâvası da açılabilir.

MARKA

Markalar hangi yasal düzenlemeler ile korunur? Marka, bir işletmenin mal veya hizmetlerini, diğer bir işletmenin mal veya hizmetlerinden ayırdetmek amacıyla kullanılan işaretlerdir. Markalar hangi yasal düzenlemeler ile korunur? Markalar, Markaların Korunması Hakkında 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde özel olarak korunurlar. Bu düzenlemeler çerçevesinde korumadan yararlanabilecek markalar “tescilli” markalardır. Tescil edilmemiş markaların Türk Ticaret Kanunu’nun 56. ve devamındaki maddelerinde yer alan haksız rekabete ilişkin hükümler çerçevesinde korunması mümkündür. Tescil edilmemiş markalar, bazı istisnaî durumlarda, dolaylı olarak 556 sayılı KHK kapsamında korunabilir.

Ne tür işaretler marka olarak tescil edilebilir? Bir işletmenin mal veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları, sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaret marka olarak tescil edilebilir. Görüldüğü gibi, marka olarak kullanılabilecek işaretlerin kapsamı oldukça geniştir. Ancak markaya ilişkin olarak tanımdan çıkarılabilecek üç tane temel özellik bulunmaktadır: Marka, bir işarettir. Marka olacak işaretin, çizimle veya herhangi bir şekilde görüntülenebilmesi gerekir (üç boyutlu şekillerin veya notaya dökülmesi şartıyla bir melodinin de marka olarak tescili mümkündür). Marka olarak tescil edilecek işaretin ayırt edici olması gerekir.

Marka kullanımı, sahibine aşağıdaki avantajları sağlar: Mal ve hizmetlerin kaynağını gösterme (malın hangi işletme tarafından üretilip piyasaya sunulduğu). Mal ve hizmetlerin diğer mal ve hizmetlerden ayırdedilmesi. Malın kalitesinin garanti edilmesi (belli markayı taşıyan ürünlerin kaliteli olduğuna güven). Reklam fonksiyonu (halkın, marka aracılığıyla malı tanıması).

Tescilli marka sahibine tanınan tekelci hak sayesinde, aşağıdaki fiillerin marka sahibinin izni olmaksızın gerçekleştirilmesi engellenebilir: Markanın tescil kapsamına giren aynı mal ve hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanımı. Bu ihtimalde, tescilli markanın aynısının aynı mal ve hizmetler için kullanılması engellenebilir. Tescilli marka ile benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetlere benzeyen mal ve hizmetleri kapsayan, bu nedenle halk üzerinde karıştırılma ihtimali olan işaretlerin kullanımı engellenebilir. Bu ihtimalde, tescilli marka ile benzer olan markaların, benzer mal ve hizmetlerde kullanılması da koruma kapsamına alınmıştır. Korumanın sağlanması için ikinci kullanımın karışıklığa neden olması gerekir. Karışıklığa neden olma hali, tüketicinin almak istediği marka yerine, başka marka ürünü alması halinde ortaya çıkabileceği gibi; farklı markalı mal aldığını bildiği, buna rağmen, iki ürünün üreticileri arasında ekonomik bir birlik olduğunu düşündüğü hallerde de bulunmaktadır.

Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal ve hizmetlerden farklı mal ve hizmetlerde kullanılması halinde, tescili istenen işaretin kullanılmasıyla tescilli markanın itibarından dolayı haksız avantaj elde edecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterine zarar verecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması engellenebilir. Bu kapsamda korunan markalar, ülke çapında kalite sembolü haline gelmiş tanınmış markalardır. Tanınmış markaların korunmasında, markanın sadece tescil edildiği veya buna benzer türdeki mal ve hizmetler açısından koruma sağlayacağı kuralına istisna getirilmektedir. Örneğin, elektronik eşya üretimi sınıfında bulunan mallar için tescilli olan bir markanın, bir başkası adına deterjan için tescili mümkündür. Buna karşılık, eğer elektronik eşya sınıfında kullanılan marka, ülke çapında olumlu bir itibara sahip olmuş ve o malla ilgili olmayan kişiler tarafından da tanınıyorsa, bir başkası adına deterjan için de tescil edilemeyecektir.

Tescilli marka ne kadar süre ile korunur? Tescilli markanın koruma süresi başvuru tarihinden itibaren 10 yıldır. Bu süre, talep üzerine 10’ar yıllık dönemler halinde sınırsız olarak uzatılabilir. Markanın bir başkası tarafından kullanılması durumunda, marka sahibi hangi yollara başvurabilir? Tescilli markanın tecavüze uğraması durumunda, mahkemeden ihtiyatî tedbir talebinde bulunulabileceği gibi hukuk ve ceza dâvası da açılabilir. İhtiyatî tedbir kapsamında, marka sahibi, marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulmasını, marka hakkına tecavüz nedeniyle üretilmesi veya ithali cezayı gerektiren eşya ile bunları üretmeye yarayan araçlara el konulmasını isteyebilir.

Hukuk dâvalarına konu talepler şunlardır: Marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulması ve önlenmesi. Marka hakkına tecavüz durumunun giderilmesi Tecavüz nedeniyle oluşan maddî ve manevî zararın giderilmesi. Marka hakkına tecavüz oluşturan ürünler ve bunların üretiminde kullanılan araçlara el konulması. El konulan ürün ve araçlar üzerinde marka sahibine mülkiyet hakkı tanınması. Tecavüz fiilini işleyen kişiye karşı ceza dâvası açılması da mümkündür. Bu kapsamda hapis ve para cezasının yanı sıra, işyeri kapatma ve ticaretten men cezaları da öngörülmüştür.

ENDÜSTRİYEL TASARIM

Endüstriyel tasarım nedir? Endüstriyel tasarım, bir ürünün tümü veya bir parçası veya üzerindeki süslemenin, çizgi, şekil, biçim, renk, doku, malzeme veya esneklik gibi insan duyularıyla algılanan çeşitli unsur veya özelliklerinin oluşturduğu bütündür. Endüstriyel tasarım koruması ancak “ürün”ler üzerinde söz konusu olabilir. Ürün kavramına, bilgisayar programları ve yarı iletken ürünlerin topoğrafyaları dahil değildir. Endüstriyel tasarım korumasının amacı nedir? Tasarım hakkıyla korunmak istenen, bir ürünün görünümünün o ürüne kattığı ekonomik değerdir.

Endüstriyel tasarımlar hangi yasal düzenlemeler ile korunur? Endüstriyel tasarımlar, Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında 554 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında özel olarak korunurlar. Bu korumadan yararlanabilmesi için, tasarımın tescil ettirilmiş olması gerekir. Tescil ettirilmemiş tasarımlar, şartları bulunması halinde, Türk Ticaret Kanunu’nun 56. ve devamındaki maddelerde düzenlemiş olan haksız rekabete ilişkin hükümlerle korunabilir.

COĞRAFİ İŞARET

Coğrafî işaretlerin kullanılmasının amacı nedir? Coğrafî işaretler, bir ürünün belli bir yöre, alan veya bölgeye aidiyetini, bir başka ifadeyle ürünün coğrafî kaynağını gösteren işaretlerdir. Coğrafî işaretlerin kullanılmasının amacı nedir? Coğrafî işaretler sayesinde, ürünün belli bir alanla coğrafî bağlantısı vurgulanarak, o ürüne karşı istek ve güven hissi uyandırılmış olur. Bu işaretin kullanılmasındaki amaç, kişilere ürün üzerinde tekel hakkı tanımak değildir. Temel amaç, belirli bir coğrafi bölgedeki doğa koşulları ve beşeri unsurlar sayesinde yıllar boyu kazanılmış deneyime dayalı olarak üretilen kendine özgü nitelikteki ürünlerin sonraki nesillere değişmeksizin taşınması, söz konusu coğrafi bölgede ekonomik gelişme sağlanması ve kente göçün önlenmesidir.

Coğrafî işaretin markadan farkı nedir? Gerek marka, gerek coğrafî işaretler, ayırt edici işaretlerdir ve malların pazarlama değerini yükseltir. Buna karşılık, marka hakkı, kullanıldığı mal ve hizmeti ferdîleştiren, sahibine tekelci yetkiler tanıyan bir hak iken, coğrafî işaretler, kullanıldıkları malları belli bir kişinin tekeline vermezler. Bu işaretler, belli bir coğrafî çevrenin özelliklerini taşıdıklarından, üretimin başka kişiler tarafından da gerçekleştirilmesi tescilde yer alan koşullarda üretim yapılması şartı gerçekleştiği sürece engellenemez. Coğrafî işaretler hangi yasal düzenlemeler ile korunur? Coğrafî işaretler, Coğrafî İşaretlerin Korunmasına İlişkin 555 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri kapsamında özel olarak korunurlar.

Coğrafî işaret türleri nelerdir? Coğrafî işaretler, menşe adı ve mahreç işareti olmak üzere iki türlüdür. Menşe adı nedir? Menşe adı olarak adlandırılan işaretler, belli bir yöre, alan veya bölgeden kaynaklanan ve üretiminin, işlenmesinin ve diğer işlemlerinin tümüyle bu coğrafî alanda yapıldığı ürünler için kullanılabilir. Bu özellikleri gereği menşe adına konu olan ürünler, ait oldukları bölgenin dışında üretilemezler; örneğin Amasya elması, Bozcaada şarabı.

Mahreç işareti nedir? Mahreç işareti, belirli bir bölge, alan veya yöreden kaynaklanan ve üretimi, işlenmesi veya diğer işlemlerinden en az biri, bu coğrafî alanda gerçekleştirilen ürünler için kullanılır. Bu tür ürünler, üretimlerine ilişkin işlemlerden en az birinin ait oldukları coğrafî alanda gerçekleştirilmeleri şartıyla bu bölgenin dışında da üretilebilirler. Ancak, kaynağı olan coğrafî alan dışında gerçekleştirilen bu üretimde, kaynak coğrafî alana özgü hammadde ve üretim yöntemlerinin aynen uygulanması gerekir. Örneğin, Isparta halısı Isparta’da uygulanan yöntemlerin uygulanması şartıyla bir başka ilde de dokunabilir.

Coğrafî işaret koruması elde edebilmek için nereye başvurmak gerekir? Coğrafî işaret korumasından yararlanabilmek için işaretin, Türk Patent Enstitüsü’nde tescil ettirilmesi gerekir. Coğrafî işaret, sahibine ne gibi haklar sağlar? Coğrafî işaret sahipleri, üçüncü kişiler tarafından aşağıda yazılı fiillerin gerçekleştirilmesini önleme hakkına sahiptir:

Tescilli adın ününden yarar sağlayacak kullanımlar veya tescil kapsamındaki ürünlerle ilgili olarak tescilli adın dolaylı veya dolaysız olarak ticarî amaçlı kullanımı. Sözcük olarak gerçek coğrafî yeri ifade etmekle birlikte, halkta haksız biçimde ürünün başka yer kaynaklı olduğu izlenimini bırakan kullanımı veya korunan adın tercümesinin kullanımı veya “stilinde”, “tarzında”, “tipinde”, “türünde”, “yöntemiyle”, “orada üretildiği biçimde” veya benzeri diğer açıklama veya terimlerle birlikte kullanımı. Ürünün iç veya dış ambalajında, tanıtım ve reklamında veya ürünlerle ilgili herhangi bir yazılı belgede, doğal veya esas nitelik ve özellikleri ile menşei konusunda yanlış veya yanıltıcı herhangi bir açıklama veya belirtiye yer verilmesi. Ürünün menşei konusunda halkı yanıltabilecek biçimde ambalajlanması veya yanılgı yaratabilecek diğer herhangi bir biçimde sunulması.

Hukuk dâvaları kapsamında aşağıdaki talepler ileri sürülebilir: Coğrafî işaretin bir başkası tarafından haksız kullanımı halinde coğrafî işaret sahibi hangi yollara başvurabilir? Coğrafî işaretin haksız olarak kullanılması durumunda, fiili gerçekleştiren kişiye karşı hukuk ve ceza dâvası açılabilir. Açılacak dâvanın etkinliğini sağlamak için ihtiyatî tedbir talebinde de bulunulabilir. Hukuk dâvaları kapsamında aşağıdaki talepler ileri sürülebilir: Tecavüzün olup olmadığının tesbiti. Tecavüz fiillerinin durdurulması ve önlenmesi.

Tecavüzün giderilmesi. Tecavüz nedeniyle uğranılan maddî ve manevî zararın giderilmesi. Coğrafî işaretten doğan haklara tecavüz suretiyle üretilen veya pazarlanan ürünlere, bunların üretiminde doğrudan doğruya kullanılan araçlara el konulması. El konulan ürün ve araçların şekillerinin değiştirilmesi veya imhası (tecavüzün önlenmesi için kaçınılmazsa). Coğrafî işareti haksız olarak kullanan kişiye karşı ceza dâvası açılması da mümkündür. Bu kapsamda suç oluşturan fiilleri işleyenler hakkında, para ve hapis cezasının yanı sıra, iş yeri kapatma ve ticaretten men cezasına da hükmedilebilir.

ENTEGRE DEVRE TOPOGRAFYALARI

Entegre devre topografyası nedir? Entegre devre topografyası, mikroçiplerde ve yarı iletken çiplerde kullanılan elektronik devreleri oluşturan tabakaların üç boyutlu bir görünümüdür. Bu görünüm entegre devre tasarımı olarak anılır. Tescilli entegre devre topografyasının sahibine sağladığı haklar nelerdir? Entegre devre topografyası sahibi, koruma altındaki topografyanın bütününün ya da bir kısmının, bir entegre devre içine alınması ya da herhangi bir şekilde çoğaltılmasını; bünyesinde korunan bir entegre devre topografyası içeren bir entegre devrenin ya da yasal olmayan bir biçimde çoğaltılmış topografya içeren ürünün ithalini, satışını veya ticarî amaçla kullanımını önleme hakkına sahiptir.

Fikri Mülkiyet Politikası, Patent Koruması ve Sanayi Ar&Ge İlişkisi

Türkiye tarihte fikri mülkiyet haklarını korumaya başlayan ilk ülkelerden biri olmasına rağmen, etkili ve çağdaş fikri mülkiyet sistemini kurmak için gerekli yasal çalışmaları 1995 yılında gerçekleştirmiştir, ayrıca patent başvuruları oldukça düşüktür. 1980’li yıllarda yabancı patent başvurularının ulusal (yerli) patente oranı daha büyüktü.

Bu durum ilaç sektörü örneğinde olduğu gibi uluslararası şirketlerin tekel oluşturmakta Türk patent sistemini kullandıkları anlamına gelmektedir. Türkiye’de patentin uygulandığı gruplar: Grup A (insani gereksinimler), B (üretim teknolojileri ve taşımacılık), C (kimya ve metalurji), D (tekstil ve kağıt), E (sabit yapılar), F (makina mühendisliği, ışıklandırma, silah ve patlayıcı maddeler), G (fiziksel maddeler), H (elektriksel maddeler- elektrik donanımı). İlaç ve kimya gibi A, C, D grubu patentler uluslararası şirketler tarafından kontrol edilmektedir. Bununla birlikte B, F, G, H grubu patentler Türkiyedeki Ar&Ge’ler gibi teknolojik faaliyetlere dayalı mühendislik sanayisi ürünleri içermektedir. Bu sınıflandırmada A,C, D grubu patentleri toplam patentlerin %55’ini oluştururken, diğer gruplar toplam patentlerin %45’ini oluşturmaktadır. Bu nedenle, ulusal mühendislik sanayileri ulusal patent sisteminden yararlanmamakta ve Türkiye’deki uluslararası şirketler bu sistemi tekel oluşturmakta kullanmaktadır. Aynı zamanda uluslararası şirketler patent aracılığıyla yeni teknolojileri Türkiye’ye transfer etmemektedir.

Türk sanayisi transfer edilen teknojilerin pasif kullanıcısı görünümündedir. Sanayinin bu yapısal niteliğine rağmen ulusal mühendislik sanayileri yeni teknolojileri transfer etmekte ulusal patent sisteminden yararlanamamaktadır. Patent sistemi uluslararası ilaç ve kimya şirketleri tarafından tekel oluşturmakta kullanılmaktadır. Bu uluslararası şirketler patentleri, Türkiye’ye bilgi ve iletişim gibi yeni stratejik teknolojileri transfer etmemektedirler. Bu nedenle Türkiye’de gelişimin sağlanması için patent sisteminin Ar&Ge Sübvansiyon Sistemi tarafından desteklenmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, Ar&Ge Sübvansiyon Sistemi risk sermayesi gibi kendi kendini finanse eden bir sistem olmalı ve geniş bir finansal kapasite tarafından yönetilmelidir. Ar&Ge sisteminde yapısal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi durumunda, Türkiyede ulusal teknoloji politikası daha etkili bir sisteme ulaşabilir. Orta vadede, Türk hükümetinin global dünyada Ar&Ge sübvansiyon sistemini kullanmak dışında ulusal endüstriyi teşvik etmek için başka bir şansı yoktur.

Teknolojik sistemlerin mal ve hizmet akımı yerine bilgi akımıyla nitelik kazanacağı unutulmamalıdır. Sanayi ve üniversite işbirliği Ar&Ge araştırmalarının gelişimini destekleyecek ve fikri mülkiyet haklarının korunmasıyla da bu bilginin sermayeye dönüşümü sağlanacaktır. Bu proje, Tepek, amaçlarımıza nasıl ulaşılabileceğini öğretecektir.

TÜRKİYE’NİN BİLGİ EKONOMİSİNE KATILIMI (Turkey and its participation in the European Economy) Avrupa Birliği Projesi Gerekçesi

Günümüz bilgi ekonomilerinde yaratılan iktisadi değerin artan bir şekilde fiziksel olmayan entelektüel sermaye yoluyla yaratıldığını görmekteyiz. Firmanın sahip olduğu insan kaynakları, ilişkisel sermayesi ve örgütsel yetkinliklerinin bir toplamı olarak değerlendirebileceğimiz “entelektüel sermaye” şirket bilançolarında açık bir şekilde gözükmemekle beraber Asya ve Avrupa’nın bilgi-yoğun sanayilerinin temel unsuru olarak öne çıkmaktadır. “Öğrenen örgüt” çağında, şirketler dünyasının sahip olduğu entelektüel sermayenin anlaşılması, belirlenmesi ve ortaya çıkarılması işletmelerin bütünsel bir stratejik plan tasarlamasında kritik bir öneme sahiptir. Bu açıdan bakıldığında Avrupa Birliği’nin 2000 yılında kabul ettiği Lizbon ajandası çerçevesinde dünyanın en yenilikçi ve dinamik iktisadi bölgesi olma hedefi müzakere sürecindeki ülkemizi de yakından ilgilendirmektedir. Türkiye ve AB arasında bilgi ekonomisinin geliştirilmesi açısından işbirliği ağlarının kurulması ve sahip olunan deneyimlerin paylaşılması önemli bir işbirliği potansiyeli oluşturmaktadır.

Bu bağlamda Ankara Üniversitesi, Inholland Üniversitesi, Ekonomi Bükreş Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi ve Koç Üniversitesi’nin ortak olduğu Turkey’s Participation in European Knowledge Economy (TEPEK) Projesi 31.05.2008 tarihinde yürütülmeye başlanmış olup 18 ay süre ile devam edecektir. Projenin temel amacı Türkiye’deki KOBİ’lerin intellectual capital (entelektüel sermaye) konusunda eğitilmesi, bilinçlendirilmesi ve yaygınlaştırılmasıdır. Bu yaklaşımın, Türkiye’nin, AB’nin geliştirdiği bilgi ekonomisine katılım sürecine katkı sağlaması beklenmektedir ve bu alanda gerçekleştirilen, özel sektöe akademi ve AB’deki partnerlerimizi bir araya getirme anlamında ilk “sivil toplum diyalogu” girişimi olma özelliğini taşımaktadır. Bu süreçte üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirilmesi, akademisyenlerin özel sektörün “entelektüel sermaye” konusundaki ihtiyaçlarını anlamaları ve bu alandaki sorunlarına projedeki AB partnerleriyle beraber çözüm üretmeleri amaçlanmaktadır. Söz konusu eğitim ve bilinçlendirme fikrî mülkiyet hukukunu da kapsadığından yürütülmekte olan proje aynı zamanda FİSAUM’un amaçlarını gerçekleştirmesine de hizmet etmektedir.

Projenin öncelikli amacı KOBİ’lerin bu konuda eğitilmesi ve bilinçlendirilmesidir. Eğitme ve bilinçlendirme faaliyeti daha önce aynı amaç doğrultusunda Inholland Üniversitesi tarafından hazırlanarak Asya’da uygulanan ve başarıya ulaşan SPICE adlı projede kullanılan eğitim modülünün Türkiye’ye uyarlanması suretiyle gerçekleşecektir. Her bir partner üniversite tarafından bu konuda çalışan iki kişi toplamda 8 eğitici olacak kişi belirlenmiştir. İlk eğitim toplantısı 24-25 Kasım 2008 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi’nde düzenlenmiştir. Bu toplantıda eğitici olacak kişilere SPICE projesinde kullanılan eğitim modülü tanıtılmıştır. İkinci eğim toplantısı 14-15 Aralık 2008 tarihlerinde Bilkent Üniversitesi’nde düzenlenmiş ve bu toplantıda eğitim modülü ve alan araştırmalarının nasıl yapılacağı hakkında bilgi verilmesinin yanı sıra eğitici olacak kişilerin hangi sayıda alan araştırması yapacağı kararlaştırılmıştır. 29-30 Ocak 2009 tarihlerinde Koç Üniversitesi’nde idari toplantı organize edilmiş ve 20-21 Şubat 2009 tarihlerinde yine Koç Üniversitesi’nde üçüncü eğitim toplantısı düzenlenmiştir. Bu toplantıda eğitici olacak kişiler hazırladıkları alan araştırmalarını sunmuş ve toplantıda yapılan tartışmalar doğrultusunda alan araştırmaları üzerinde gerekli değişiklikleri yapmışlardır. Dördüncü eğitim toplantısı 03 Nisan 2009 tarihinde Bükreş Ekonomi Üniversitesi’nde düzenlenerek tamamlanmıştır.

Eğiticilerin eğitilmesinin tamamlanmasının ardından üç adet ulusal konferans düzenlenmiştir. Bunun yanı sıra eğitimlerini tamamlayan eğiticiler kendi ülkelerindeki KOBİ’leri aldıkları eğitim doğrultusunda bilgi ekonomisi konusunda eğitecek ve bilinçlendirmişler, bu eğitim programları da başarıyla tamamlanmıştır. Bu faaliyetler gerçekleşirken yaygınlaştırmanın sağlanabilmesi için SPICE eğitim modülünün Türkçeye tercüme edilmiş, tüm proje materyalini içeren bir web sayfası tasarlanmış, ve broşür ve sirkülerler hazırlanarak mümkün olduğunca çok sayıda KOBİ’ye ulaştırılmaya çalışılmıştır. Etkinlikler bağlamında Bükreş’te 03 Nisan 2009 tarihinde düzenlenecek olan ilk ulusal konferans düzenlenmiş, ikinci ulusal konferans Rotterdam’da 7 Temmuz tarihinde gerçekleştirilmiştir. Aynı zamanda www.tepek.org alan adlı web sayfası hazırlanmış ve, eğitim toplantıları, alan araştırmaları, toplantı tutanakları gibi bugüne kadar gerçekleştirilen ve gerçekleştirilmesi planlanan tüm faaliyetler web sayfasına konulmuştur.

Türkiye’nin AB ile bilgi ekonomisi çerçevesinde bütünleşmesinde Türk sanayicilerinin en önemli katkıyı sağlayacak paydaşlardan biri olduğu açıktır. Bu proje, ayrıca, ülkemiz çeşitli kurumlarının benimsediği ve yüklendiği AB vizyonu ve misyonuyla uyumlu bir yapı sunmaktadır. Bu çerçevede projenin çok yararlı olduğuna inanıyor, emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum.