Su Ekonomisi
SU Dünya üzerindeki yaşamın en temel unsurudur. Suyun yaşamsal önemi, günümüzde sosyal, çevresel, stratejik ve ekonomik boyutlarıyla birlikte ele alınmaktadır. Bu bağlamda, kullanılabilir su kaynaklarının çeşitli etkiler sonucunda azalması, konunun öneminin artmasına yol açmıştır.
Su konusu, farklı boyutlarıyla pek çok uluslararası ve bölgesel kuruluşun gündeminde yer almaktadır. Bu konulardan biri, suyun ülke ekonomileri için taşıdığı önemdir. Su, sadece ekonomik bir meta olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ya da fiyatlandırılmasının ne şekilde yapılacağı gibi konuların ötesinde; ülke ekonomilerinde, pek çok sektörde temel girdi olarak kullanılması sebebiyle ayrı bir ekonomik değere sahiptir.
Su Kaynakları Dünyadaki tatlı su kaynakları sınırlıdır. Dünya ortalaması halen 8549 m3 olan kişi başına düşen yıllık su miktarının, artan nüfus karşısında, 2050 yılında 4380 m3'e düşmesi beklenmektedir. Her ne kadar bu oran, önemli bir su sıkıntısına işaret etmiyor gibi görünse de, tatlı su kaynaklarının yer ve zamana bağlı olarak eşit biçimde dağılmamakta olduğu göz önünde bulundurulduğunda, 2030 yılına gelinmeden dünya üzerinde 3 milyar insanın su kıtlığı ile karşı karşıya bulunacağı öngörülmektedir.
Kişi başına düşen yıllık su, kullanılabilir su miktarı açısından önemli bir gösterge olmakla birlikte, insanların günlük ihtiyaçları için doğrudan kullandıkları suya erişim anlamına gelmemektedir. Bir havzadaki su kaynaklarının kullanılabilirliği, söz konusu havzadaki yıllık akışın uzun donemdeki miktarının, havzada yaşayan insan sayısına bölünmesiyle elde edilir. Kişi başına düşen su miktarının 1000 m3'ün altında olması durumunda su kıtlığı. 500 m3’ün altında olması durumunda ise aşırı su kıtlığı ortaya çıkar. Bu eşik değerler, tarımsal, enerji ve sanayi üretimi amaçlı, evsel ve çevresel ihtiyaçlar için gereken yıllık yaklaşık su değerleridir.
Tatlı su kaynaklarında da aynı dönemde iklim değişikliği ve kuraklığa bağlı olarak önemli bir azalma meydana geleceği düşünülmektedir. Bu oranlar, ciddi bir su kıtlığı anlamına gelmektedir ve birçok etkisinin yanında önemli ekonomik sonuçlar doğurması beklenmektedir.
Su Ürünlerinin Türkiye'deki Durumu Türkiye, 8333 km deniz kıyısı ve su ürünleri üretim alanı olarak kullanılabilecek 178.000 km uzunluğunda akarsu, yüzey alanları 200 bin hektarın üzerinde olan yaklaşık 2 200 adet doğal göl ve 3442 km genişliğinde baraj gölüne sahiptir.
Avlanan deniz balıkları miktarı (Ton) 2007 2008 2009 Toplam 518.201 395.660 380.865
Denizlerimizden elde edilen su ürünleri üretimi en yüksek seviyeye 850,700 ton'la 1985 yılında ulaşmıştır. Deniz üretimimizin yaklaşık %65-70'ni hamsi oluşturmaktadır. Kontrolsüz ve bilinçsiz avcılık sonucu Karadeniz hamsi stokunda ciddi oranda azalma olmuştur.
BALIKÇILIK MODELİ Balıkçılığın nasıl yapıldığı ve nasıl yapılması gerektiği biyoekonomik model çerçevesinde incelenir. Bu modelde hem biyolojik olarak balıkların büyüme ve çoğalmaları, hem de insanların karar ve davranışlarının buna etkisi incelenecektir.
Bioekonomik Büyüme Modeli
Biyolojik Büyüme Fonksiyonu ve Sürdürülebilir Avlanma Oranı Balıkçılığın yapılmadığını kabul dersek balık stoku ilk önce hızla artacak, daha sonra artış hızı yavaşlayacak ve balık stokunun büyüklüğü belli bir miktara ulaştığı zaman artış duracaktır. Diğer bir ifade ile bu alandaki balık stoku doğal büyüklüğe ulaşacaktır.
Avlanma Yatırımları ve Getirisi Balıkların büyümesi ve çoğalması dışında insan davranışları da önemlidir. Belirli bir avlanma bölgesinde balık avlamak için ayrılan gemi, avlanma ekipmanları, vs. gibi kaynaklar ilk aşamada getirileri arttıracak, daha sonra bu artış hızı düşecek ve ( yüksek avlanma sonucu olarak) bu stoklarının azalmasına bağlı getiri azaltacaktır.
Avcılık Faaliyetleri ile Balık Miktarı Arasındaki İlişki
Verimli Avlanma Miktarının Belirlenmesi Avlanan balık miktarı sabit fiyat ile çarpılınca yakalanan balığın değeri (toplam gelir) bulunur. Balıkçılık yatırımlarının da standart avlanma kapasitesine ve büyüklüğüne sahip gemilerle yapıldığı için toplam balıkçılık yatırımları gemi sayısının birim gemi maliyeti ile çarpılması ile bulunabilir. Bu durumda toplam maliyetler pozitif eğimli bir doğru şeklinde çıkar.
Avcılık Faaliyetleri, Toplam Gelir ve Toplam Maliyet İlişkisi
Balıkçılık Yönetimi Serbest avlanma ile balık stokunun ve avlanma yatırımlarının optimal düzeyden sapması tüm dünyada tartışılan bir durumdur. Optimal avlanma oranın ve optimal balık stokunun korunması için farklı yöntemler tartışılmakta ve uygulanmaktadır. Örneğin, balıkların üreme mevsimlerine göre yasaklar uygulanmaktadır. Diğer düzenleme ve yasaklar ise, alan sınırlaması, avlanma günlerinde sınırlama, avlanmada kullanılacak ağların, avlanılması istenen balık büyüklüğünü sağlayacak şekilde standartlarla sınırlandırılması, avlanma materyalinin ve gemilerin büyüklüğüne dair kısıtlamalar.
Kamusal Düzenlemelerin Avcılık Faaliyetlerine Etkisi
Tatlı Su Kaynakları İnsanoğlunun yer yüzünde devamlılığı açısından su, hava kadar önemli bir kaynaktır. Ayrıca su toplum sağlığı, ekonomik kalkınma ve dünyada yaşamın sürmesi anlamında ekosistem için de çok önemli bir kaynaktır. Tatlı su miktarının önemli bir bölümü yer yüzünde buz(ul) şeklinde bulunmaktadır. İnsanlar ve diğer canlıların kullanabileceği su kaynakları ise yer altı ve yerüstü sularıdır.
Kişi başına düşen ortalama miktar Orta Doğu’nun bazı kısımlarında yılda 50 m3 ‘ten az, nemli ve seyrek nüfuslu alanlarda ise yılda 100 000 m3’ten fazla olmak üzere farklılık göstermektedir.
Su Paylaşımında Etkinlik Devamlı ve sürekli artan su talebini karşılamak, doğal değişkenliği telafi etmek ve mevcut kaliteyi ve miktarı geliştirmek için çaba gerektirir.
Yağmursuyu binlerce yıldır dünyanın bir çok bölgesinde toplanmaktadır Yağmursuyu binlerce yıldır dünyanın bir çok bölgesinde toplanmaktadır. Günümüzde bu teknik, Asya’da yeraltı kaynaklarını yeniden doldurmak için kullanılmaktadır. Bu nispeten daha az masraflıdır ve yerel toplulukların gelişmesine ve gerekli yapıları kendilerinin sağlamasına izin verme avantajına sahiptir.
Yüzey suyunu yeraltına yönlendirme buharlaşma ilk kayıpları azaltmaya, akıştaki değişimleri telafi etmeye ve kaliteyi artırmaya yardımcı olabilir. Orta Doğu ve Akdeniz bölgeleri bu stratejiye başvurmaktadır.
Barajlar ve baraj gölleri sulama yapmak ve içmek amacıyla su depolamak için inşa edilmiştir. Barajlar ayrıca enerji sağlayabilir ve su baskınlarını kontrol etmeye yardımcı olabilir, ancak arzu edilmeyen sosyal ve çevresel etkilere de neden olabilir. Suyun nehir havzaları arasında nakledilmesi de su kıtlığının azaltılmasına yardımcı olabilir. Örneğin Çin, şimdiden büyük havzalar arası bağlantılara sahiptir ve daha fazlasını da planlamaktadır. Bu projelerin insanlar ve çevre üzerindeki etkisi yakından izlenmelidir.
Atık su şu an birçok ülkede, özellikle Orta Doğu’da farklı amaçlarla yeniden kullanılmaktadır ve bu uygulamanın artması beklenmektedir. Bütün dünyada içilmez su, sulama ve endüstriyel soğutma için kullanılmaktadır. Şehirler de içme suyu kaynaklarını artırmak için su işlemedeki gelişmenin avantajını kullanarak, suyun yeniden kullanımına başvurmaktadırlar.
Tuzdan arındırılmış su – tatlı suya dönüştürülmüş olan deniz suyu ve diğer tuzlu sular – özellikle Orta Doğu’da şehirler ve endüstriler tarafından kullanılmaktadır. Bu yöntemin maliyeti ani biçimde düşmüştür, ancak bu yöntem aşırı şekilde fosil yakıtlardan meydana gelen enerjiye bağımlıdır ve atık yönetimi ve iklim değişimi sorunlarını artırmaktadır.