KOCAELİ DEFTERDARLIĞI Vergi Denetmenleri Büro Başkanlığı

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
5766 SAYILI KANUN İLE 6183 SAYILI AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUNUN ÇEŞİTLİ MADDELERİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER VE ANILAN KANUNA EKLENEN.
Advertisements

MADDİ OLMAYAN DURAN VARLIKLAR
Döner Sermayeli İşletmeler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği
İŞ SOHBETİ: DÜNYA VE TÜRKİYE’DEKİ SON EKONOMİK GELİŞMELERE BAKIŞ HASAN BASRİ AKTAN MALİYE MÜSTEŞARI İş Dünyası Vakfı, İstanbul 30 Ocak 2009 T.C. MALİYE.
ULUTEK A.Ş TEKNOLOJİ GELİŞTİRME
GELİR VERGİSİ BEYANI İ.Halil BAĞDINLI Eski Gelirler Başkontrolörü, YMM
DİĞER YABANCI KAYNAKLAR Dr. Ergün Kaya
BİLGİSAYARLI MUHASEBE I
Öğretim Görevlisi Süleyman DAL
Şimdi bu Duran Varlıklardan üzerinde biraz duralım...
STOK BEYANI-DÜZELTMESİ
T.C. Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü
NAKİT - ÇEK HAREKETLERİ MENKUL KIYMETLER ve MUHASEBELEŞTİRİLMESİ
MALİ BORÇLAR Dr. Ergün Kaya

DÖNEM SONU İŞLEMLERİ ÜNİTE 4 STOKLAR.
MENKUL KIYMETLER ÜNİTE 7
Döner Sermayeli İşletmeler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği
ALACAKLAR GANİ ONUR ŞİMŞEK.
ÖRTÜLÜ SERMAYE KAVRAMI
ŞÜPHESİZ VE DEĞERSİZ ALACAKLARIN BELİRLENMESİ
BİLANÇO 1 DÖNEN VARLIKLAR 3 K.V.YABANCI KAYNAKLAR
Menkul Sermaye İradı.
Yrd.Doç.Dr. Volkan DEMİR Galatasaray Üniversitesi
HAZIRLAYAN:SAVAŞ TURAN AKKOYUNLU İLKÖĞRETİM OKULU 2/D SINIFI
19 Temmuz 2005, Ankara TÜBİTAK KAYNAKLARINDAN TRANSFER EDİLEN ÖDENEKLERİ KULLANAN KURULUŞLAR MUHASEBE SİSTEMİ Yrd.Doç.Dr.C.Yiğit ÖZBEK.
TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU
2013 YILINDA UYGULANACAK YENİ YASAL DÜZENLEMELER
BİLANÇO 1 DÖNEN VARLIKLAR 3 K.V.YABANCI KAYNAKLAR
TİCARİ KAR VEYA ZARARIN HESAPLANMASINDA TEK DÜZEN HESAP PLANINDA YAPILAN DÖNEM SONU KAYITLARI Bilanço Hesaplarında Maliyet Hesaplarında Gelir Tablosu.
GELİR VERGİSİ KANUNU SEMİNERİ
HAZIR DEĞERLER VE MENKUL KIYMETLER
MENKUL SERMAYE İRATLARI.
DEĞERLEME ÖLÇÜLERİ Maliyet Bedeli (V.U.K. Md. 263).
SAYILI TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGELERİNDE FAALİYETTE BULUNAN MÜKELLEFLERİN DİKKAT E T MES İ G EREKEN HUSUSLAR.
Yeni Bir Finansman Kaynağı “Sat ve Geri Kirala”
Pasif Hesapların Envanter ve Değerlemesi
GENEL OLARAK ENVANTER HAKKINDA BİLGİLER ÖZELLİKLİ ENVANTER İŞLEMLERİ
NET İŞLETME (ÇALIŞMA) SERMAYESİ DEĞİŞİM TABLOSU
Prof. Dr. Rüstem HACIRÜSTEMOĞLU TC. Galatasaray Üniversitesi
ANA BABA TUTUMU ENVANTERİ
ÜNİTE 5 (Bölüm 1) FİNANSAL ANALİZ
ÜNİTE 3 Aşağıdakilerden hangisi Alıcılar Hesabının
MUHASEBE UYGULAMALARI
Duran Varlık İşlemleri ve Muhasebeleştirilmesi
GÜMRÜK KIYMETİNİN TESPİTİ
GENEL MAKRO EKONOMİK DEĞERLENDİRME VE 2009 YILI BÜTÇESİ HASAN BASRİ AKTAN MALİYE MÜSTEŞARI 30 Ocak 2009 – İSTANBUL T.C. MALİYE BAKANLIĞI.
Finansal Tablolar Analizi (muhasebe sistemi tekrarı)
1.DERS MUHASEBEDE DÖNEMSONU İŞLEMLERİNİ GEREKTİREN NEDENLER, ENVANTER VE DEĞERLEME KURALLARI.
AKTİF HESAPLARPASİF HESAPLAR Duran VarlıkDönen VarlıkUVYKKVYK 220 ALICILAR120 ALICILAR400 BANKA KREDİLERİ300 BANKA KREDİLERİ 221 ALACAK SENETLERİ121 ALACAK.
TİCARİ ALACAKLARA İLİŞKİN DÖNEMSONU İŞLEMLERİ
MALİ VE TİCARİ BORÇLARA İLİŞKİN DÖNEMSONU İŞLEMLERİ
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU
Bu hesap grubunda, kredi kurumlarına olan kısa vadeli borçlar ile kısa vadeli para ve sermaye piyasası araçları ile sağlanan krediler ve vadesine bir.
AKTİF HESAPLARPASİF HESAPLAR Duran VarlıkDönen VarlıkUVYKKVYK 220 ALICILAR120 ALICILAR400 BANKA KREDİLERİ300 BANKA KREDİLERİ 221 ALACAK SENETLERİ121 ALACAK.
25-MADDİ DURAN VARLIKLAR
GENEL MUHASEBE ıı Yrd. Doç. Dr. Serhan Gürkan
YILLIK GELİR VERGİSİ BEYANI
İŞLETMELERİN SINIFLANDIRILMASI
Bazı Kamu Alacaklarının Yapılandırılması.
VARLIKLARIN İZLENMESİ Dönem Ayırıcı Hesaplar Diğer Dönen Varlıklar
DÖNEN VARLIK HESAPLARININ İŞLEYİŞİ
FİNANSAL KİRALAMA İŞLEMİ VE MUHASEBE KAYDI
Duran Varlıkların Envanter ve Değerlemesi
GENEL OLARAK ENVANTER HAKKINDA BİLGİLER ÖZELLİKLİ ENVANTER İŞLEMLERİ
NAKİT SERMAYE ARTIRIMINDA İNDİRİM
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun
Ersin GÖKGÜN / Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Oda Sekreteri
HESAP PLANI.
Maddi Duran Varlıklar ve Amortisman
Sunum transkripti:

KOCAELİ DEFTERDARLIĞI Vergi Denetmenleri Büro Başkanlığı “DEĞERLEME ve DÖNEM SONU İŞLEMLERİ” HOŞGELDİNİZ... Ergin ABANOZ Hikmet AYDIN Vedat Ender TUNA Murat ÇAVDAR 08 OCAK 2005

DEĞERLEME ve DÖNEM SONU İŞLEMLERİ ENVANTER İŞLEMLERİ ( VUK MD.186-192 ) İktisadi bir kıymetin varlığının kayıtlar ve belgeler üzerinde yapılacak olan çalışmalarla tespit edilmesine ENVANTER adı verilir. İktisadi Kıymet: İşletmeye dahil mevcutlar, alacaklar ve borçlar. (VUK.186) İktisadi bir kıymetin varlığının fiili olarak, yani elle sayılarak tespit edilmesine fiili envanter, kayıt ve belgeler üzerinden tespit edilebilmesine ise ise kaydi envanter adı verilir. *VUK’nun 186’ncı maddesi gereğince, envanter ise; bilanço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları saymak, ölçmek, tartmak ve değerlemek suretiyle kesin bir şekilde ve müfredatlı olarak tespit etmektir. Şu kadar ki, ticari teamüle göre tartılması, sayılması ve ölçülmesi mutat olmayan malların değerleri tahminen tespit olunur. Mevcutlar, alacaklar ve borçlar işletmeye dahil iktisadi kıymetleri ifade eder. *ENVANTER İŞLEMİ YAPACAK OLANLAR; *Bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi mükellefler, *Her türlü ticaret şirketleri, *Kurumlar vergisine tabi olup bilanço esasına göre defter tutan diğer tüzel kişiler, *İşletme hesabı esasına göre defter tutanlardan emtia üzerine iş yapan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleridir.

DEĞERLEME ve DÖNEM SONU İŞLEMLERİ ENVANTER İŞLEMLERİ Muhasebe uygulamasında envanter işlemleri genel olarak aşağıdaki sıraya göre yapılır: 1- Dönem sonunda muhasebe kayıtlarına göre genel geçici mizan düzenlenir. 2- Muhasebe dışı envanter işlemleri yapılarak iktisadi kıymetlerin gerçek durumu tespit edilir. 3- Muhasebe dışı envanter sonuçları ile genel geçici mizan karşılaştırılır varsa farklar bulunur. 4- Bulunan farkların sebeplerine göre gerekli düzenleyici muhasebe kayıtları yapılarak muhasebe içi envanter işlemleri yapılır. 5- Muhasebe kayıtları ile envanter sonuçlarının uyumu sağlanarak genel kesin mizan değerlendirilir. 6- Daha sonra mali tablolar düzenlenir.

DEĞERLEME ve DÖNEM SONU İŞLEMLERİ ENVANTER ZAMANI: Dönem sonu envanteri 31 Aralık tarihli bilanço günü itbariyle yapılır. Ancak envanter bazı işlemlerde daha uzun bir süre gerektirebilir. TTK. 72’de “...aksine hüküm olmadıkça, iş yılı sonu için çıkarılacak envanter ve bilançoların gelecek iş yılının ilk üç ayı içinde tamamlanmış olması lazımdır.” Denmektedir. VUK’ta buna ilişkin bir açıklık yok fakat beyanname verme süresini zımnen kabul ettiğini söyleyebiliriz. Ne zaman çıkarılırsa çıkarılsın 31/12 tarihli bilanço günündeki neticeleri gösterir. Envanter esas itibariyle yıllık olarak çıkartılır ve envanter defterine kaydolunur. Ancak büyük mağazalar ve eczaneler fiili envanterlerini üç yılda bir çıkartabilirler. Fiili envanter yapılmadığı dönemlerde değerleme kaydi envanter üzerinden yapılır.

Envanter Defteri ve Listeleri: İşletmeler bilanço günü itibariyle muhasebe dışı envanterde saptanan tüm varlık ve borçları, dökümlü olarak envanter defterine kaydederler. Ayrıca dönemsonu bilançosu da deftere geçirilir. Geniş iş hacmi olan ve çok çeşitli mal bulunduran büyük işletmeler, envanterlerini listelere yazabilir ve bunların özetini envanter defterine kaydedebilirler. Ancak bu listelerin; sayfa numarası ile sıralanması, tarihin belirtilmesi, işletme yetkililerince imzalanması ve envanter defteri gibi saklanması gerekmektedir (VUK md. 185, 188). Amortismana tabi kıymetlerin ayrı olarak envantere alınması gerekmektedir. Ayrı envantere alınmak, envanter defteri veya listesinin ayrı bir yerinde gösterilmesi şeklinde olabileceği gibi, ayrı amortisman defteri tutulması şeklinde de olabilir. Envanter kayıtlarında bu iktisadi kıymetler için yıllar itibariyle ayrılan amortismanlar ayrı olarak gösterilmelidir (VUK md. 189).

DEĞERLEME ve DÖNEM SONU İŞLEMLERİ Değerleme;VUK’nun 258. maddesi gereğince, vergi matrahlarının hesaplanmasıyla ilgili iktisadi kıymetlerin vergi kanunlarında gösterilen gün ve zamanlardaki değerlerinin takdir ve tespitidir. Tanım uyarınca değerleme; A) Tespit B) Takdir Şeklinde yapılmaktadır. Tespit, mükelleflerce VUK’nunda yer alan değerleme ölçüleri kullanılarak yapılan değerleme işlemi, Takdir ise, mutat değerleme ölçüleri kullanılarak değerleme yapılamadığı takdirde idare tarafından yapılan takdir işlemidir. (VUK Madde 267)

DEĞERLEME ve DÖNEM SONU İŞLEMLERİ DEĞERLEME ÖLÇÜLERİ 1.Maliyet bedeli (VUK. MADDE 262) (1-Gayrimenkuller, 2-Demirbaş Eşya, 3-Özel maliyet bedeli, 4-Zirai mahsuller, 5-Hayvanlar,) 2.Borsa rayici (VUK. MADDE 263) (Yabancı paralar,devlet tahvili ve hazine bon) 3.Tasarruf değeri (VUK. MADDE 264) 4.Mukayyet değer (VUK. MADDE 265) (1-Senetsiz alacak ve borçlar, reeskont uygulaması yapılmayan senetli alacak ve borçlar,2-İlk tesis ve taazzuv giderleri ile peştemallıklar,3-Aktif ve geçici hesaplara ilişkin kıymetler, 4-Karşılıklar.) 5.İtibari değer (VUK. MADDE 266) (Kasa) 6.Vergi değeri (VUK. MADDE 268) (Bina ve araziler ) 7.Rayiç bedel (VUK. MÜK. MADDE 266) (1-Veraset Ve İntikal V.K’nun 10/c maddesinde yer alan menkul kıymetler, 2-Gemiler) 8.Emsal bedeli ve ücreti (VUK. MADDE 267) 1-Ortalama Fiyat Esası, 2-Maliyet Bedeli Esası, 3-Takdir Esası) 9.Alış Bedeli (Hisse senetleri, kapsama dahil yatırım fonları katılma belgeleri ) 10. Tapu Siciline Kayıtlı Bedel “Tescile tabi bilumum hakların değeri, tesisleri sırasında tapu siciline kaydedilen bedeldir.” (V.U.K. Md. 296). 11.Ortalama Perakende Satış Fiyatı Hizmet erbabına verilen ayınlar(G.V.K. Md. 63).

ÖRNEKLER ve BAZI HATIRLATMALAR MALİYET BEDELİ İktisap için yapılan ödemeler Değerin arttırılması için yapılan ödemeler Bunlara müteferri (bağlı) olarak yapılan ödemeler EMSAL BEDELİ VE ÜCRETİ Değerleme konusu malın gerçek değerinin; - belli olmaması, - bilinmemesi, - doğru olarak tespit edilememesi halinde uygulanır. Normal fire ve zaiyatlar için emsal bedelinin tespitine gerek yoktur. Ortalama Fiyat Esası: Maliyet Bedeli Esası: Takdir Esası:

1- Ortalama Fiyat Esası: Aylar Sat.M Sat Tut Sat.Mik. Ekim 2 Ad. 200.000 Aralık 50 Kg. 150.000 6.500 Kg 275.000 Kasım 3 Ad. 300.000 100 Kg. 350.000 3.500 Kg 290.000 4 Ad. 400.000 150 Kg. 700.000 3.000 Kg 325.000 Aralık Ayında 12 adet A malı çekildi. Toplam 300 Kg. 1.200.000 Dönem sonunda 20.000 Kg Unun değerlemesi    12 x 0.25 = 3 Ort. Birim Fiyat, 1.200.000/300=400.  Ekim, 275.000/6.500 = 42.307

2- Maliyet Bedeli Esası: VUK. 275. uyarınca imal edilen mal maliyetine genel idare giderlerinden pay verilmesi ihtiyaridir. Dolayısıyla normal hallerde maliyet bedeli esasında emsal bedeli hesaplamasında genel idare giderleri dikkate alınmayabilir. Ancak KDV. 27 uyarınca emsal bedeli tespitine esas alınacak maliyet bedeline, genel idare giderlerinden pay verilmesi zorunludur.

İşletmeden çekilen gayrimenkuller, 3- Takdir Esası: Takdir yoluyla emsal bedel tespiti, ortalama fiyat ve maliyet bedeli esasının uygulanamadığı hallerde, ya mükellefin müracatı ya da idarenin talebi ile yapılır. Örnek: İşletmeden çekilen gayrimenkuller,

DEĞERLEME ve DÖNEM SONU İŞLEMLERİ 1- HAZIR DEĞERLER Hazır değerler işletme varlıklarının en likit olanlarıdır. Bu varlıkların en önemli özelliği herhangi bir değer kaybına uğramaksızın her an nakde çevrilebilme imkanlarının bulunmasıdır. Ancak menkul kıymetler bu özelliği taşısalar dahi bu grup içinde yer almamaktadır. Bu grup içinde şu varlıklar yer alır; - Nakit Paralar, - Çekler, - Bankalarda Bulunan Değerler. - Diğer Hazır Değerler.

DEĞERLEME ve DÖNEM SONU İŞLEMLERİ A- KASA HESABI Kasa hesabı, daima borç bakiyesi verir veya sıfır olur. Hiçbir şekilde alacak bakiyesi vermemesi gerekir. Kasa hesabının alacak bakiyesi vermesi; muhasebe işlemlerinde hata olduğunu gösterir. Muhasebe işlemlerinin doğru olduğu iddia edildiğinde ise bu durum ya gelirlerin gizlendiği ya da gerçek dışı ödemelerin sanki yapılmış gibi kayıtlara intikal ettirildiği anlamına gelir ki bu da V.U.K.’nun 30/4. maddesine göre re’sen takdir nedeni olup, cezalı tarhiyata yol açabilir. Kasa sayımı sonucu kasa fazlası çıkması halinde, bu fark vergi uygulaması açısından matraha ilave edilmekte, kasa sayım noksanlığının çıkması halinde ise, bu farklılık mali kârın tespiti açısından gider kabul edilmemektedir. Bu nedenle kasa sayım farklılığının nedeni bulunana kadar ilgili cari hesapta bekletilmesi, ancak dönem sonuna kadar farklılığın nedeni bulunmazsa olağandışı gelir ve gider olarak kayıtlara alınması gerekir. Dönem sonu kasa bakiyesinin çok büyük meblağlarda olması halinde bu paranın kasada olamayacağı ortaklar tarafından kullanılmış olduğu gerekçesiyle örtülü kazanç dağıtımı sayılarak cezalı tarhiyata muhatap olunabilir. Bu nedenle dönem sonu kasa bakiyesinin işletmenin büyüklüğüne iş hacmine ve kasa işlemlerinin yoğunluğuna uygun bir rakam olması gerekir. Kasada mevcut yabancı paralar efektif alış kuru ile değerlenir. Döviz cinsinden değerleme farkları olumlu ise, kambiyo karı olarak, olumsuz farklar ise kambiyo zararı olarak dönem matrahının tespitinde dikkate alınır.

DEĞERLEME ve DÖNEM SONU İŞLEMLERİ ÖRNEK Kasa sayım fazlası halinde, _____________________ / ________________________ 100 Kasa Hesabı XXX 397 Sayım ve Tesellüm Fazlaları XXX - Kasa fazlalığının nedeni bilenmiyorsa yapılması gereken kayıt; 100 Sayım ve Tesellüm Fazlaları XXX 671 Önceki Dönem Gelir ve Karlar XXX

DEĞERLEME ve DÖNEM SONU İŞLEMLERİ Kasa sayım noksanı ________________ / _____________________________ 197 Sayım ve Tesellüm Noksanları XXX 100 Kasa Hesabı XXX _____________________ / ________________________ - Kasa noksanlığının nedeni kasa sorumlusu ise; 135 Personelden Alacaklar XXX 197 Sayım ve Tesellüm Noksanları XXX - Kasa noksanlığının nedeni çalınma ise veya neden bilinemiyorsa, hesap şu şekilde kapatılır; 689 Diğer Olağan Dışı Gider ve Zararlar XXX

DEĞERLEME ve DÖNEM SONU İŞLEMLERİ Yabancı Parala ____________________/_________________ 100 Kasa XXX 646 Kambiyo Karları XXX Lehte oluşan kur farkı _______________________/______________ 656 Kambiyo Zararları XXX 100 Kasa XXX Aleyhte oluşan kur farkı ____________________ / ________________

DEĞERLEME ve DÖNEM SONU İŞLEMLERİ ÖRNEK: (x) A.Ş. Nde, 31.12.2004 Kasa 31.12.2004 Ef.Al.Kur Tutar Alış Tarihindeki Kur (01.06.2004) Kambiyo Karı/Zararı Dolar 10.000 1.350.000 13.500.000.000 1.500.000 15.000.000.000 (1.500.000.000) Euro 1.850.000 18.500.000.000 1.800.000 18.000.000.000 500.000.000

DEĞERLEME ve DÖNEM SONU İŞLEMLERİ ____________________/_________________ 100 Kasa 500.000.000 100.02.01 Euro Kasası 646 Kambiyo Karları 500.000.000 _______________________/______________ 656 Kambiyo Zararları 1.500.000.000 100 Kasa 1.500.000.000 100.02.02 Dolar Kasası ___________________ / ________________

DEĞERLEME ve DÖNEM SONU İŞLEMLERİ Yabancı Paralara İlişkin Bazı Özel durumlar Normalde borsa rayiciyle değerlenmesi gerekirken yabancı paralar kambiyo borsası olmadığından efektif alış kuru ile değerlenir. Döviz büfeleri, Ziraat Bankası’na teminat olarak bloke ettirdikleri dövizleri VUK. 280. uyarınca (borsa rayici –efektif alış kur) değerlemeye tabi tutacaktır.(Gelir İdaresi) Danıştay’ın görüşü bu kuruluşlarda değerleme sonucu ortaya çıkan kur farklarının gelir kaydedilmemesi gerektiği yönünde. Döviz olarak verilen ve alınan avanslar değerlemeye tabi değil.

DEĞERLEME ve DÖNEM SONU İŞLEMLERİ B- ÇEKLER Türk Ticaret Kanunu’nda vadeli çek olmamakla birlikte uygulamada vadeli çek kullanılmaktadır. Vadeli çekler de reeskont işlemine tabi tutulabilmekte ancak reeskont gelir ve gideri cari dönem mali kazancının tespitinde dikkate alınamamaktadır. Ticari kazancın tespitinde dikkate alınan çek reeskont geliri mali kazancın (vergi matrahının) tespitinde ticari kazançtan indirilmeli, çek reeskont gideri de ticari kazanca eklenmelidir.

DEĞERLEME ve DÖNEM SONU İŞLEMLERİ C- BANKALAR *Bu hesap, işletmece yurtiçi ve yurtdışı banka ve benzeri finans kurumlarına yatırılan ve çekilen paraların izlenmesini kapsar. Bankalara para olarak veya hesaben yatırılan değerler borç, çekilen tutarlar ile üçüncü kişilerce tahsil edildiği anlaşılan çek ve ödeme emirleri alacak kaydedilir. *Banka hesabında TL ve döviz cinsinden paralar tutulduğu için TL cinsinden kıymetler mukayyet değerle, döviz cinsinden değerler ise, Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan ilgili efektif alış kuru ile değerlenirler. *Bankalar hesabının envanteri yapılırken öncelikle bankalar hesabı ile ilgili yanlış ve eksik kayıtların düzeltilmesi yapılarak muhasebe kayıtlarının banka ekstreleri ile uyumu sağlanır. *Bankalarda bulunan yabancı para mevcutlarının dönem sonunda mutlaka değerleme işlemi yapılarak oluşan kur farklarının ilgili hesaplara alınması gerekir.

VADELİ MEVDUAT HESAPLARININ DEĞERLEMESİ DEĞERLEME ve DÖNEM SONU İŞLEMLERİ VADELİ MEVDUAT HESAPLARININ DEĞERLEMESİ 5228 Sayılı Kanun ile VUK’nun 281 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Alacaklar mukayyet değerleriyle değerlenir.” ibaresi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Alacaklar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit alacaklar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır.” Bundan böyle ticari işletmelerinin aktifine kayıtlı mevduat hesapları bulunan mükellefler, bu hesapları dolayısıyla vadesinde elde edecekleri faiz gelirinden değerleme gününe kadar oluşan kıst döneme ait kısmı ilgili oldukları dönemde gelir yazmak suretiyle kurum kazançlarına dahil edeceklerdir. Ticari işletmeler aktifine kayıtlı repo hesapları için de aynı şekilde işlem yapacaklardır. Örneğin; ( X ) Limited Şirketi’nin, 01.07.2004 tarihinde açtırmış olduğu 1 yıl vadeli mevduat hesabı dolayısıyla vade tarihi olan 01.07.2005 tarihinde 120 milyar lira faiz geliri elde ettiği bir durumda söz konusu kazancın tamamı eskiden olduğu gibi 2005 yılı kurum kazancının tespitinde değil, toplam faiz gelirinin 01.07.2004 – 31.12.2004 tarihleri arasında kalan altı aylık kıst döneme isabet eden kısmı olan 60 milyar lira 2004 yılı kurum kazancının hesabında, 01.01.2005 – 30.06.2005 tarihleri arasında kalan altı aylık kıst döneme isabet eden kısmı olan 60 milyar lira 2005 yılı kurum kazancının hesabında gelir olarak dikkate alınacaktır.

VADELİ MEVDUATLARIN İŞLEMİŞ FAİZLERİNE İSABET EDEN STOPAJLARIN MAHSUBU DEĞERLEME ve DÖNEM SONU İŞLEMLERİ VADELİ MEVDUATLARIN İŞLEMİŞ FAİZLERİNE İSABET EDEN STOPAJLARIN MAHSUBU Vadesi değerleme gününden sonra olan repo ve ters repo işlemleri ile vadeli mevduat hesaplarına ilişkin olarak, değerleme gününe kadar tahakkuk eden ve ticari kazancın tespitinde gelir olarak dikkate alınan faiz tutarları üzerinden, ilgili dönem beyannamesinin verilmesi gereken sürenin sonuna kadar tevkif edilmiş olan verginin, beyannameye ithal edilen gelire isabet eden kısmı hesaplanan vergiden mahsup edilecektir. Buna göre; vadesi değerleme gününden ( 31 Aralık 2004 ) sonra, ancak beyanname verme tarihinden önce dolan mevduat hesaplarında kıst olarak hesaplanıp gelir yazılan işlemiş faizlere isabet eden gelir vergisi stopajı mahsuba konu edilebilecektir. Vadesi beyanname verme süresinden sonra ( Gelir Vergisinde izleyen yıl 15 Mart, Kurumlar Vergisinde izleyen yıl 15 Nisan ) dolan mevduat hesaplarında ise stopajın tamamı faiz ödemesinin yapıldığı yıla ilişkin gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinde hesaplanan vergilerden yapılacaktır.

DEĞERLEME ve DÖNEM SONU İŞLEMLERİ VADELİ MEVDUATLARIN İŞLEMİŞ FAİZLERİNE AİT STOPAJLARIN MAHSUBU Örneğin; (X) Limited Şirketi vadesi 31.03.2005 tarihinde dolan 6 ay vadeli mevduat hesabından 300 milyar lira brüt faiz geliri elde etmiş bankaca faiz ödemesi sırasında 48 milyar lira gelir vergisi tevkifatı yapılmıştır. Söz konusu faiz gelirinin 01.10.2004 – 31.12.2004 tarihleri arasında kalan üç aylık kıst döneme isabet eden kısmı olan 150 milyar lira 2004 yılı kurum kazancının hesabında, 01.01.2005 – 31.03.2005 tarihleri arasında kalan üç aylık kıst döneme isabet eden kısmı olan 150 milyar lira ise 2005 yılı kurum kazancının hesabında gelir olarak dikkate alınacaktır. Aynı şekilde bankaca faiz ödemesi sırasında yapılan 48 milyar lira gelir vergisi tevkifatının 01.10.2004 – 31.12.2004 tarihleri arasında kalan üç aylık kıst döneme isabet eden kısmı olan 24 milyar lira 2004 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde, 01.01.2005 – 31.03.2005 tarihleri arasında kalan üç aylık kıst döneme isabet eden kısmı olan 24 milyar lira ise 2005 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilebilecektir. Aynı örnekte mevduat hesabının vadesinin 15 Nisan 2005 tarihinden sonraki bir tarihte dolacağı, dolayısıyla gelir vergisi stopajının da bu tarihten sonra yapıldığı bir durumda ise yapılan stopajın tamamı 2005 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilebilecek, 2004 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde ise bu gerekçe ile herhangi bir mahsup yapılmayacaktır.

DEĞERLEME ve DÖNEM SONU İŞLEMLERİ BANKA KREDİLERİNİN YIL SONU DEĞERLEMESİNDE DÖNEM SONUNA KADAR İŞLEMİŞ OLAN FAİZLER GİDER OLARAK DİKKATE ALINABİLECEKTİR. 5228 Sayılı Kanun ile VUK’nun 285 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Borçlar mukayyet değerleriyle değerlenir.” ibaresi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Borçlar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit borçlar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır.” Bundan böyle finansman ihtiyaçlarını banka kredisi kullanmak suretiyle karşılayan mükellefler, banka kredisi borçları nedeniyle değerleme gününe kadar oluşan kıst döneme ait tahakkuk etmiş ancak ödememiş bulundukları faizleri de gider olarak kurum kazancından indirebileceklerdir. Örneğin; ( X ) Limited Şirketi’nin, 01.07.2004 tarihinde almış olduğu 1 yıl vadeli banka kredisi dolayısıyla vade tarihi olan 01.07.2005 tarihinde defaten 120 milyar lira faiz ödemesinde bulunacağı bir durumda, söz konusu faiz giderinin tamamı 2005 yılı kurum kazancının tespitinde değil, toplam faiz giderinin 01.07.2004 – 31.12.2004 tarihleri arasında kalan altı aylık kıst döneme isabet eden kısmı olan 60 milyar lira 2004 yılı kurum kazancının hesabında, 01.01.2005 – 30.06.2005 tarihleri arasında kalan altı aylık kıst döneme isabet eden kısmı olan 60 milyar lira 2005 yılı kurum kazancının hesabında gider olarak dikkate alınacaktır.

Repo Repo işlemleri eskiden menkul kıymetler içinde gösterilmekteydi. 67 seri no.lu KVK Genel Tebliği ile bu uygulama kaldırılmış, repo işlemlerinin de vadeli mevduat olarak değerlendirileceği düzenlenmiştir. Bu nedenle dönem sonu itibariyle geri dönmeyen repo bedelleri de mukayyet bedeli ile bilançonun Bankalar kalemi içinde (vadeli mevduat gibi) gösterilecektir.

DEĞERLEME ve DÖNEM SONU İŞLEMLERİ D- DİĞER HAZIR DEĞERLER Diğer hazır değerler içinde nakit para, çekler ve bankadaki paralar dışında diğer hazır değerler yer alır. Bu hazır değerlerin en önemlileri; - Henüz bedeli tahsil edilmemiş kredi kartı slipleri, - Henüz bedeli tahsil edilmemiş menkul kıymet kuponları, - Henüz işletmeye ulaşmamış yoldaki paralar. - Pul kasası Diğer hazır kıymet kalemleri mukayyet bedelle değerlenir. Dövizli kıymetlerde mukayyet bedel efektif alış kuru ile yapılacak kur değerlemesi sonuçlarına göre düzeltilir.

DEĞERLEME ve DÖNEM SONU İŞLEMLERİ MENKUL KIYMETLERİN DEĞERLEMESİ * Menkul kıymetler ; Faiz geliri veya kâr payı sağlamak veya fiyat değişmelerinden yararlanarak kâr elde etmek amacı ile geçici bir süre elde tutulmak üzere alınan hisse senedi, tahvil, hazine bonosu, finansman bonosu, yatırım fonu katılma belgesi, kâr-zarar ortaklığı belgesi, gelir ortaklığı senedi gibi finansal araçlardır. * VUK’nun 279’uncu maddesi gereğince, bir kısım menkul kıymetler borsa rayici, bir kısım menkul kıymetler alış bedeli ile bir kısmı ise kar ilaveli alış bedeliyle (kıst getiri ölçütü) değerlenmektedir. A) Alış Bedeli Ölçütü, Hisse Senetleri Portföyünün % 51’i Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senedinden oluşan Yatırım Fonları Katılma Belgeleri B) Borsa Rayici Ölçütü, Varlığa Dayalı Menkul Kıymet, Finansman Bonoları Devlet Tahvili Hazine Bonosu Gelir Ortaklığı Senedi ,Özel Sektör Tahvili C) Kıst Getiri Ölçütü, Yatırım Fonu Katılma Belgeleri,(Alış Bedeli ile Değerlenemeyenler)

Örnek - 1 25.000 TLx 1.000.000 Adet =25.000.000.000 Hisse senedi alınmış. 31.12.2004 tarihinde söz konusu hisse senedinin borsadaki ağırlıklı ortalama fiyatı 40.000/15.000 TL olarak gerçekleşmesi durumlarında borsa rayici değil alış fiyatı olan 25.000 TL’dan yani 25.000.000.000 TL olarak değerlenecektir. Not:HS’lerinin ediniminde yüklenilen finansman giderleri ile kur farkları, HS’lerinin alış bedeline eklenmez. Gider kaydedilir.

Alış Bedeli Farklı Aynı Neviden Menkul Kıymetlerin Değerlenmesi Örnek - 2 Alış Bedeli Farklı Aynı Neviden Menkul Kıymetlerin Değerlenmesi Dönem Sonunda Değerleme Alış Tarihi HS Birim AlışFiyatı Adet Satış Tarihi Satış Adeti Fiyatı Satışın Hangi Partiden Olduğu 01.10.2004 1.000 2.000 01.12.2004 3.000 Biliniyorsa Bilinmiyorsa 01.11.2004   Ortalama Alış Bedeli 1.000x2.000=2.000.000 2.000x3.000=6.000.000 Ort. Fiyat =8.000.000/3.000 =2.667

Örnek - 3 Hazine Bonosu Alış Tarihi Vade Nominal Bedel İskonto Edilmiş 31.12.2004 Dönem Sonu İMKB'da İşlem Gördüğü Ortalama Fiyat Borsa rayicine göre değerleme 01.10.2004 180 Gün 20.000.000 15.000.000 16.500.000 16.500.000 – 15.000.000 = 1.500.000 TL Kar Kurum Kazancına İlave

Çalınma ve kaybolma halinde söz konusu emtianın herhangi bir biçimde gider olarak kaydedilmesi mümkün değildir. (çünkü, kazancın elde edilmesi için yapılmış bir gider olarak kabul edilmemekte, sermayede meydana gelen azalma olarak değerlendirilmektedir.) Fireye isabet eden kısmın hasılatı da olmayacağından bu kısma isabet eden tutar satılan mal maliyeti içinde yer almaktadır. Sayım noksan ve fazlalarına ilişkin 197 – Sayım ve Tesellüm Noksanları ve 397- Sayım ve Tesellüm Fazlaları hesapları birbirinden mahsup edilemez söz konusu fazlalar 679 – Diğer Olağandışı Gelir ve Karlar Hesabına gelir kaydedilir, noksanlar ise gider olarak dikkate alınamaz.

DÖNEM SONU İŞLEMLERİ “ALACAKLAR “ Hazırlayan: Hikmet AYDIN

Senetli ve senetsiz alacaklar Reeskont işlemleri Şüpheli alacaklar Değersiz alacaklar Vazgeçilen alacaklar Diğer alacaklar

İşletme varlıkları içinde yer alan ve ticari alacak olarak nitelendirilen alacaklar, işletmelerin ticari işlemleri sonucu oluşan alacaklardır.Ticari faaliyetle ilgili olmakla birlikte bir ticari işlem sonucu oluşmayan alacaklar diğer alacaklar içinde gösterilir.

DÖNEN VARLIKLAR DURANVARLIKLAR 12-TİCARİ ALACAKLAR 22. TİCARİ ALACAKLAR 120-ALICILAR 220-ALICILAR 121-ALACAK SENETLERİ 221-ALACAK SENETLERİ 122-ALACAK SNT REESKONTU 222-ALACAK SNT REESKONTU 126-VER DEPOZİTO VE TEMİNATLAR 226-VER DEPOZİTO VE TEMİNATLAR 127-DİĞER TİCARİ ALACAKLAR 229-ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAK KARŞ 128-ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR 129-ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAK KARŞILIĞI 13-DİĞER ALACAKLAR 23-DİĞER ALACAKLAR 131.ORTAKLARDAN ALACAKLAR 132-İŞTİRAKLERDEN ALACAKLAR 231-ORTAKLARDAN ALACAKLAR 133-BAĞLI ORT. ALACAKLAR 232-İŞTİRAKLERDEN ALACAKLAR 135-PERSONELDEN ALACAKLAR 233-BAĞLI ORT. ALACAKLAR 136-DİĞER ÇEŞİTLİ ALACAKLAR 235-PERSONELDEN ALACAKLAR 137-DİĞ.ALACAKLAR SNT REESKONTU(-) 236-DİĞER ÇEŞİTLİ ALACAKLAR 138-ŞÜPHELİ DİĞER ALACAKLAR 237-DİĞ.ALACAKLAR SNT REES. 139-ŞÜP. DİĞ. ALACAKLAR. KARŞ. 239-ŞÜP. DİĞ. ALACAKLAR. KARŞ.(-)

SENETSİZ ALACAKLAR (ALICILAR) Bu tür alacaklar ticari işlem yapılan (mal satılan) kişi ve kurumlardan olan alacakları ifade eder. Ayrıca; -*TTK uyarınca düzenlenmiş Poliçe ve Bono ile temsil edilmeyen tüm alacaklar. -*Cari hesap usulü ile çalışılan müşterilerin dönem sonu itibariyle borçları -*Finanssal kiralama işleminden doğan senetsiz alacaklar ; bu grupta değerlendirilir.

Alacakların dönem sonu fiili envanterinin çıkartılması ilgili (borçlu) işletmelerle mutabakat sağlanarak yapılır. Dönem sonu itibariyle nedeni bulunamayan envanter farklılıkları 197 veya 397 no.lu geçici hesaplara kaydedilir. Alacaklar içinde dövize bağlı olanlar varsa değerleme karı veya zararı kayda alınmalıdır. Alacaklardan tahsili şüpheli hale gelenler bilançonun Şüpheli Alacaklar kalemine aktarılmalıdır.

TL Alacakları Değerleme Alacaklar, VUK’ un 281. maddesi uyarınca mukayyet değeri ile değerlenir. 5228/59.1/b)-Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit alacaklar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır) Örnek: ( X ) Limited Şirketi’nin, 01.07.2004 tarihinde açtırmış olduğu 1 yıl vadeli mevduat hesabı dolayısıyla vade tarihi olan 01.07.2005 tarihinde 100 milyar lira faiz geliri elde ettiği bir durumda söz konusu kazancın tamamı eskiden olduğu gibi 2005 yılı kurum kazancının tespitinde değil, toplam faiz gelirinin 01.07.2004 – 31.12.2004 tarihleri arasında kalan altı aylık kıst döneme isabet eden kısmı olan 50 milyar lira 2004 yılı kurum kazancının hesabında, 01.01.2005 – 30.06.2005 tarihleri arasında kalan altı aylık kıst döneme isabet eden kısmı olan 50 milyar lira 2005 yılı kurum kazancının hesabında gelir olarak dikkate alınacaktır.

Dövizli alacakları değerleme Dövizli alacaklar da mukayyet değerle değerlenir. Ancak VUK’ un 280. maddesi uyarınca dövizli alacakların mukayyet değerine, değerleme günü itibariyle Maliye Bakanlığınca yayımlanan döviz alış kuru üzerinden yapılacak kur değerlemesi sonuçlarının da ilave edilmesi gerekmektedir. Alacakla ilgili olarak lehte hesaplanacak kur farkları 646 no. lu, aleyhte hesaplanacak kur farkları da 656 no’.lu gelir tablosu hesabına kaydolunur.

SENETLİ ALACAKLAR(ALACAK SENETLERİ) işletmenin faaliyet konusunu oluşturan mal ve hizmet satışından kaynaklanan; senede bağlanmış alacaklar izlenir. Senede bağlı alacaktan kasıt TTK uyarınca düzenlenmiş, lehdarı işletme olan Bono ve Poliçelerdir.

Alacak Senetlerinin Envanteri Tüm alacak senetleri sayılır, tahsile verilen senetlerin tahsil edilme durumu kontrol edilir, vadeleri bazında ayırım yapılır ve vadesi geldiği halde tahsil edilememiş olanlar (şüpheli alacak olarak) takibe alınır. Dönem sonu itibariyle nedeni tespit edilememiş envanter farklılıkları 197 ve 397 no.lu hesaplar kullanılmak suretiyle düzeltilmelidir. Envanter noksanı 197 no.lu hesaba, envanter fazlası da 397 no.lu hesaba geçici olarak kaydolunur. İzleyen yılda envanter farklılığının nedeni tespit edildiğinde gerekli düzeltme kaydı yapılarak 197 ve 397 no.lu hesaplar kapatılır.

Senetli Alacakların Değerlemesi -TL Senetlerin Değerlemesi Senetli senetsiz tüm alacaklar, VUK’un 281. maddesi uyarınca mukayyet değeri ile değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit alacaklar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır. Vadesi geldiği halde henüz tahsil edilememiş olan senetlerden,şüpheli alacak şartlarını taşıyanlar için karşılık ayrılabilir.

Dövizli Senetlerin Değerlemesi Döviz üzerinden düzenlenmiş alacak senetleri de mukayyet değerle değerlenir. Ancak VUK’ un 280. maddesi uyarınca dövizli alacakların mukayyet değeri, değerleme günü itibariyle Maliye Bakanlığınca yayımlanan döviz alış kuru üzerinden yapılacak kur değerlemesi sonuçlarına göre düzeltilir. Alacak senedi kur değerlemesinde lehte hesaplanacak kur farkları 646 no.lu, aleyhte hesaplanacak kur farkları da 656 no.lu gelir tablosu hesabına kaydolunur.

Örnek: Bir işletmenin bilançosunda bulunan dövizli alacak senetleri için dönem sonunda 8.000.000.000 TL tutarında kur farkı hesapladığını, vadesi gelen 10.000.000.000 TL tutarında bir alacağını da ileri (15 ay) vadeli 15.000.000.000 TL tutarında yeni bir alacak senedi ile değiştirdiğini (vade farkına ilişkin KDV peşin olarak tahsil edilmiştir) kabul edelim. Söz konusu işlemler şu şekilde muhasebeleştirilecektir.

–––––––––––––  31.12.2004 –––––––––––– 121 ALACAK SENETLERİ                   8.000.000.000 646 KAMBİYO KÂRLARI              8.000.000.000                                   Açıklama: Dövizli senet dönem sonu kur değerlemesi 221 ALACAK SENETLERİ          15.000.000.000 100 KASA                                   900.000.000 121ALACAK SENETLERİ               10.000.000.000 602 DİĞER GELİRLER                           5.000.000.000             391 HESAPLANAN KDV 900.000.000                                                    Senet yenileme (vade uzatımı) kaydı –––––––––––––––––  /  –––––––––––––––––

Alacak Senetleri Reeskontu Reeskont; işletme aktif ve pasifinde bulunan alacak ve borç senetlerinden değerleme günü itibariyle vadeleri henüz gelmemiş olanların değerleme günü cari değerine indirgeme işlemidir. Bu işlem, değerleme gününden sonraki döneme isabet eden vade kısmına ilişkin vade farkı tutarının hesaplanarak, bu tutar kadar gider veya gelir yazılması suretiyle gerçekleştirilir. Cari dönem reeskont hesapları izleyen dönem kapatılır. Reeskont uygulaması ihtiyaridir. Alacak senetlerini reeskonta tabi tutan işletmeler, borç senetlerini de reeskonta tabi tutmak mecburiyetindedirler. Reeskont işlemi banka,banker ve sigorta şirketleri için zorunludur

Şartları: -Alacak ve borç senede (TTK’da düzenlenmiş bono ve poliçeye) bağlanmış olmalıdır. -Senede bağlı alacak ve borç ticari bir ilişkiden kaynaklanmış, yani dönem kâr-zararının tespitine etki etmiş olmalıdır. -Reeskonta tabi tutulacak senedin bir vade içermesi ve dönem sonu itibariyle vadesinin dolmamış olması gerekmektedir. -Senedin değerleme günü itibariyle isletmenin aktif veya pasifinde yer alması gerekmektedir. 

ÖZELLİKLİ DURUMLAR Alacak senedinin KDV dahil tutarı içermesi halinde alacak senedinin içerisinde yer alan katma değer vergisinin reeskont hesaplamasında dikkate alınıp alınamayacağı konusu tartışmalıdır. Hatır senetleri gerçek bir borç alacak ilişkisine dayanmadıklarından reeskonta tabi tutulmazlar.  Çek, senet niteliğinde olmayıp bir ödeme aracıdır. Bu nedenle vadeli çeklerin mali mevzuat uyarınca reeskonta tabi tutulma olanağı bulunmamaktadır.

SPK uyarınca, SPK’ya tabi şirketler, vadeli çekleri reeskonta tabi tutmak zorundadır (Seri XI, No: 1 SPK Tebliği). Ancak bu işlemin mali kârı etkilemesi söz konusu değildir. Ön ödemeli satışlarla ilgili olan senetler reeskonta tabi tutulmaz.

Vadesi belli olan ancak senede bağlanmayan alacak ve borçlar reeskonta tabi tutulmaz Teminata verilen senetler ile tahsile verilen senetler üzerinde mükellefin hakki devam ettiğinden bu senetlerin reeskonta tabi tutulması mümkündür. Karşılık ayırmak suretiyle vergi matrahının hesabında gider olarak dikkate alınmış olan senetli şüpheli alacaklar için reeskont hesaplaması yapılmaz

Reeskont hesaplama Mükelleflerin hesap dönemi sonu itibariyle senede bağlı borç ve alacaklarının değerleme gününde haiz olacakları kıymetleri; iç iskonto formülüne göre hesaplanacaktır Reeskont işleminde senette faiz nispeti var ise bu oran yoksa yabancı para ile olan alacaklarda LIBOR (Londra Bankalar Arası Faiz Oranı),TL alacaklar için ise Merkez Bankasının kısa vadeli avans işlemleri için uyguladığı faiz oranı dikkate alınır.  (%42) Reeskont şu formülle hesaplanacaktır: F= A-[A x 360/360+(M x T)] F=Reeskont tutarı, A=Nominal değer, M=Faiz oranı T=Vade (vadeye kalan gün sayısı)

Dövizli senetlerde reeskont tutarı önce döviz bedeli üzerinden hesaplanır. Daha sonra bu tutar kur değerlemesine tabi tutularak reeskont tutarına ulaşılır. Dönem sonunda hesaplanarak dönem kazancının tespitinde dikkate alınan reeskont giderleri izleyen dönemin başında reeskont geliri yazılarak (122 veya 222 no.lu hesap) kapatılır. Ancak vadeli çeklerde olduğu gibi vergi kanunları uyarınca reeskonta tabi tutulması mümkün bulunmayan kıymetlere ilişkin reeskont gelir ve gideri dönem mali kazancının tespitinde dikkate alınmaz. 

Örnek: Bir işletmenin aktifinde 31.12.2004 tarihi itibariyle 90 gün vadeli 7.000 $ (7.000.000.000 TL olarak kayıtlı) tutarında alacak senedi (senette faiz oranı % 10 olarak belirtilmiştir) ve 10.000.000.000 TL tutarında 40 gün vadeli çeki bulunduğunu varsayalım. (TC Merkez Bankası avans işlemleri reeskont oranı % 42’dir. Dönem sonu $ kurunun 1.520.000 TL/$ olduğunu kabul edelim. Bu durumda reeskont tutarı şöyle hesaplanacaktır.)

Dövizli Senet Değerlemesi : F= 7000-[7000 x 360/360+(100 x 0.1)] F=7000-[2.520.000.000/370] F=7000-6810 F=190 $ =190 x1.520.000 =288.800.000TL Senet değeri: 7000 x1.520.000=10.640.000.000 TL Kur farkı geliri: (10.640.000.000-7.000.000.000=) 3.640.000.000 TL

Vadeli çek değerlemesi : F=10.000.000.000-[10.000.000.000 x 360/360+(40 x 0.42)] F=10.000.000.000-[3.600.000.000.000/376,8] F=10.000.000.000-9.554.140.127 F=445.859.873.TL

Muhasebe kayıtları şöyle olacaktır: –––––––––––––  31.12.2004 –––––––––––– 121ALACAK SENETLERİ                   3.640.000.000 646 KAMBİYO KÂRLARI                                       3.640.000.000 Açıklama: Dövizli senet dönem sonu değerlemesi 657 REESKONT FAİZ GİDERLERİ               734.659.873 657.01 Gider niteliğinde       288.800.000 657.03 KKEG niteliğinde      445.859.873 122 ALACAK SEN. REESKONTU           734.659.873   Açıklama: Dönem sonu reeskont hesaplanması –––––––––––––  01.01.2005 –––––––––––– 122 ALACAK SENETLERİ REESKONTU           734.659.873 647 REESKONT FAİZ GELİRLERİ                              734.659.873 647.01 Mali gelir  nit. 288.800.000 647.03 Tic.gelir  nit. 445.859.873 Açıklama: Önceki yıl ayrılan reeskontların iptali –––––––––––––––––  /  –––––––––––––––––

ŞÜPHELİ ALACAKLAR VUK 323’ te düzenlenmiştir. Şüpheli alacak; belli karinelerle tahsilinin şüpheli hale geldiği kabul edilen alacaklardır. Şüpheli alacağın senetli veya senetsiz olmasının önemi yoktur. Şüpheli alacakların envanteri genellikle kayıtlar üzerinden yapılır.

Değerleme Şüpheli alacaklar tasarruf değeri ile değerlenir. Şüpheli alacaklar bilançoya mukayyet değeri (kur değerlemesi dahil) ile kaydedilmekte ancak, tasarruf değerine indirgeyecek tutarda karşılık ayrılmakta ve bu karşılık da bilanço aktifine negatif unsur olarak kaydedilmektedir.

Şüpheli Alacak Uygulama Şartları Alacak Ticari ve Zirai Kazancın Elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmalıdır. Alacağın dava veya icra safhasında bulunması veya yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmiş olmasına rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacak olması gerekir Alacağın Teminatlı Olmaması gerekir. Bilanço esasına göre Defter tutulması gerekmektedir. Alacak Zamanında Tahsil Edilmemiş Olmalıdır.

Özellikli Durumlar Teminatlı Alacaklar: Teminatlı alacaklar şüpheli alacak uygulamasına konu olmazlar. Kamu Kuruluşundan Alacaklar: Kamu idare ve müesseselerinden olan alacağın tahsil edilememesi ve bu yüzden bir zararın oluşması ihtimali olmadığından bu tür alacaklar için prensip olarak şüphelilikten bahsedilemez * Aciz Vesikasına Bağlanan Alacaklar:  Aciz vesikasına bağlanan alacaklar için de şüpheli alacak karşılığı ayrılabilir. Ancak bu alacakların değersiz alacak olduğundan bahsedilmez.

Borçlunun İflası: Borçlunun iflası (iflasın açılması) halinde  borçlunun tüm borçları muaccel hale gelecektir. Dolayısıyla iflas eden bir tacirden olan alacak vadesi gelmemiş, dava konusu edilmemiş dahi olsa kendiliğinden şüpheli alacak haline gelir. Ticari İşle İlgili Olmayan Alacaklar: İşletmenin ticari faaliyeti ile ilgili olmayan alacaklar şüphelilik şartlarını taşısa dahi, bu alacaklar için ayrılan karşılıklar mali kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınmaz.

DEĞERSİZ ALACAKLAR Değersiz alacaklar VUK’un 322. maddesi uyarınca; kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline olanak kalmayan alacaklardır.( Şüpheli alacaklar ile değersiz alacaklar arasındaki fark, şüpheli alacağın aksine değersiz alacağın ileride de tahsil edilme imkanının bulunmamasıdır.) Şüpheli alacaklar işletme bilançosunda gösterilirken değersiz alacaklar işletme bilançosunda gösterilmez. Değersiz alacaklar, bu vasfı kazandıkları dönemden itibaren artık takip edilmez, kayıtlardan çıkartılır. Değersiz alacaklar daha önce şüpheli alacak uygulamasına konu edilerek karşılık ayrılmışsa, şüpheli alacak hesabı ile karşılık hesabı karşılaştırılmak suretiyle kapatılır ve söz konusu alacak kayıtlardan çıkartılır. Şüpheli alacak uygulaması yapılmamışsa ilgili alacak değersiz hale geldiği dönemde doğrudan gider kaydedilir.

Değersiz Alacak Sayılmanın Şartları Alacak Bilanço veya işletme hesabı esasına göre defter tutan ticari veya zirai kazançla iştigal eden işletmelere ait olmalıdır. Alacak Ticari İşle İlgili Olmalıdır Alacağın Tahsili Kazai Bir Hükme veya Kanaat Verici Bir Vesikaya Göre İmkansız Olmalıdır Alacak ticari veya zirai kazancın elde edilmesi ve devam ettirilmesi ile ilgili olmalıdır.

Özellikli Durumlar Şüpheli alacak uygulamasının aksine bütün mükellefler değersiz alacak uygulamasından yararlanabilir. İşletme esasında defter tutan mükellefler değersiz alacakları doğrudan gider kaydederler. Değersiz alacak olarak gider yazılan bir alacak ileride tahsil edilirse doğrudan gelir yazılması gerektiği unutulmamalıdır. Kanaat verici vesika, alacağın tahsilinin imkansızlığını gösteren ve herkes tarafından kabul edilebilecek nitelikte bir delil olmalıdır. Şu belgeler kanaat verici vesika olarak kabul edilebilir. - Konkordato anlaşması (anlaşma ile alacaklının borçluyu ibra ettiği tutar), - Alacaktan vazgeçildiğini gösteren mahkeme tutanağı, - Malvarlığı bulunmayan borçlunun öldüğünü ve mirasçıların mirası reddettiğini gösteren belgeler. -Mahkeme huzurunda alacaktan vazgeçildiğine ilişkin olarak düzenlenmiş belgeler. -Borçlunun kesin olarak yurt dışına çıktığını ve haczi kabil malı olmadığını gösteren belgeler vb.

Aciz vesikası:alacak aciz vesikasına bağlandığı gerekçesiyle değersiz alacak olarak nitelendirilemez ve doğrudan gider yazılamaz. Vade konkordatosu:vade konkordatosu ile vazgeçilen herhangi bir alacak söz konusu değildir. Hatır senedi:değersiz alacak olarak gider yazılması mümkün değildir.

Muhasebe Kayıtları Bilanço esasına göre defter tutan bir gelir vergisi mükellefinin yıl içinde dava konusu yapılmış 12.000.000.000 TL değerinde senetli alacağı vardır. Değerleme gününde (dönem sonunda) söz konusu alacağın tahsilinin tamamen şüpheli hale geldiği, yani işletme için tasarruf değerinin olmadığı anlaşılmış ve karşılık ayrılmasına karar verilmiştir. –––––––––––––  31.12.2004 –––––––––––– 128 ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR              12.000.000.000 121 ALACAK SENETLERİ                                            12.000.000.000 Açıklama: Alacağın şüpheli hale gelmesi 654 KARŞILIK GİDERLERİ                             12.000.000.000 129 ŞÜPHELİ TİCARİ        ALACAKLAR KARŞILIĞI                                     12.000.000.000 Açıklama: Şüpheli alacak için karşılık ayrılması 690 DÖNEM KÂRI VEYA ZARARI                 12.000.000.000 654 KARŞILIK GİDERLERİ                                         12.000.000.000 Açıklama: Dönem sonu kaydı –––––––––––––––––  /  –––––––––––––––––

–––––––––––––––– / –––––––––––––––––– 100 KASA 8.000.000.000 Karşılık ayrılarak gider kaydedilen söz konusu alacağın 8.000.000.000 TL’lik kısmının daha sonra (izleyen dönemlerde) tahsil edilmesi halinde aşağıdaki kayıt yapılacaktır. ––––––––––––––––  /  –––––––––––––––––– 100 KASA                                             8.000.000.000 129 ŞÜPHELİ TİCARİ       ALACAKLAR KARŞILIĞI                8.000.000.000       644 KONUSU KALMAYAN KARŞILIKLAR     8.000.000.000                                          128 ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR               8.000.000.000 Açıklama: Şüpheli alacakların tahsil edilmesi –––––––––––––––––  /  ––––––––––––––––– 644 KONUSU KALMAYAN KARŞILIKLAR    8.000.000.000 690 DÖNEM KÂRI VEYA ZARARI                                8.000.000.000 Açıklama: Dönem sonu işlemleri

––––––––––––––––– / ––––––––––––––––– 129 ŞÜPHELİ TİCARİ Karşılık ayrılarak gider yazılan alacaktan 4.000.000.000 TL’lik kısmın tahsili imkansız hale gelmesi nedeniyle, değersiz alacak niteliğini kazanması halinde şu kayıt yapılacaktır: –––––––––––––––––  /  ––––––––––––––––– 129 ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR KARŞILIĞI          4.000.000.000 128 ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR                            4.000.000.000 Açıklama: Şüpheli alacakların değersiz hale gelmesi Bu alacak, daha önce karşılık ayrılmak suretiyle gider yazıldığı için yukarıdaki kaydın yapılması yeterli olacaktır. Söz konusu alacak, bu dönemde tekrar gider yazılamayacaktır.

______________________ /___________________________ Örnek : (C) A.Ş.’nin (B) A.Ş.’den 20.000.000.000.-TL alacağı vardır. (B) A.Ş. işlerinin kötü gitmesi nedeniyle 2004 yılında konkordato ilan etmiş ve ilan ettiği konkordato için gerekli hukuki prosedür tamamlanmıştır. Konkordato anlaşması uyarınca (C) A.Ş. (B) A.Ş.’den olan alacağın 10.000.000.000.-TL’lik kısmından vazgeçmiştir. VUK’nun 322’nci maddesi uyarınca konkordato anlaşması kanaat verici bir vesika olduğundan (C) A.Ş. alacağın 10.000.000.000.-TL’lik kısmını doğrudan gider olarak yazabilecektir. Bu işlemlere ilişkin olarak (C) A.Ş.'nin yapması gereken muhasebe kayıtları aşağıdaki şekilde olacaktır: ______________________ /___________________________ 659 DİĞER OLAĞANDIŞI GİD.VE ZARARLAR H. 10.000.000.000.- 120 ALICILAR H. 10.000.000.000.- 690 DÖNEM K/Z H. 10.000.000.000.- 659 DİĞER OLAĞANDIŞI GİDER VE ZARARLAR H. 10.000.000.000.-

VAZGEÇİLEN ALACAKLAR VUK’un 324’üncü maddesinde vazgeçilen alacaklarla ilgili düzenleme yapılmıştır. Bu düzenleme uyarınca; “Konkordato veya sulh yoluyla alınmasından vazgeçilen alacaklar, borçlunun defterlerinde özel bir karşılık hesabına alınır. Bu hesabın muhteviyatı alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak üç yıl içinde zararla itfa edilmediği takdirde kar hesabına naklolunur.” Konkordato veya sulh yoluyla alınmasından vazgeçilen alacaklar, alacaklı yönünden değersiz alacak sayılır. Borçlu yönünden ise kar mahiyetindedir. (Gerçekte pasifte bir azalma olmuş ve öz sermaye artmıştır.)

vazgeçilen alacağın zarar kaydedileceği dönemin tespitinde, alacaktan vazgeçildiği diğer bir deyimle alacağın değersiz hale geldiği konkordato veya sulh anlaşmasına varılan dönem dikkate alınmalıdır. Bu dönemde vazgeçilen alacak için borçlu, bilançonun pasifinde karşılık ayırmalı ve bu yılın sonundan itibaren bu karşılık, üç yıl içinde zararla itfa edilmediği takdirde üçüncü yılın karına ilave edilmeli dolayısıyla vergi matrahına dahil edilmelidir. bekleme süresi olan üç yıldan önce işin terk edilmesi, işletme sahibinin ölümü ve kurumlarda devir halinde, terk, ölüm veya devir tarihinde mahsup edilmemiş ve bekleme süresi dolmamış vazgeçilen alacak karşılığı kara intikal ettirilir.

Örnek:(A )A. Ş müşterilerinden (B) A. Ş den olan 50. 000. 000 Örnek:(A )A.Ş müşterilerinden (B) A.Ş den olan 50.000.000.000TL senetsiz alacağının yarısını 10.12.2204 ‘de sulh anlaşmasıyla almaktan vazgeçmiştir . Sulh anlş. İle vazgeçilen tutar olan 25.000.000.000.- TL A A:Ş açısından değersiz alacak mahiyetindedir. Aynı tutar B A.Ş için’ ise VUK Md.324 hükmüne göre, karşılık ayrılarak üç yıl süre ile pasifte bekletmesi gereken tutardır. A A.Ş Muh. Kayıtları _____________________10.12.2004_____________________ 689-DİĞER OL. DIŞI GİD. VE ZARAR 25.000.000.000.- 120-ALICILAR 25.000.000.000.- ______________________ /___________________________ B A.Ş Muh. Kayıtları _____________________10.12.2004____________________ 320. SATICILAR H. 25.000.000.000.- 549.ÖZEL FONLAR H. 25.000.000.000.-

(B) A.Ş. konkordatonun kesinleştiği (Alacağın vazgeçilen alacak haline geldiği)tarihi takip eden üç yıl içinde bu tutar zararla mahsup edemez ise, üçüncü yılın sonunda bu tutarı dönem matrahına ilave edilmesi gerekmektedir. B A.Ş nin 2005 yılında 15.000.YTL ,2006 Yılında 2.500 YTL zarar ve 2007 yılında ise kar elde ettiğini varsayarsak ______31.12.2005____________ 549.ÖZEL FONLAR H. 15.000.YTL- 690.DÖNEM K/ Z H. 15.000.YTL- ______31.12.2006____________ 549.ÖZEL FONLAR H. 2.500.YTL- 690.DÖNEM K/ Z H. 2.500.YTL- _______31.12.2007___________ 549.ÖZEL FONLAR H. 7.500.YTL 679 DİĞ OL.DIŞI GEL. VE KAR. 7.500.YTL 679 DİĞ OL.DIŞI GEL. VE KAR 7.500.YTL 690.DÖNEM K/ Z H. 7.500.YTL __________________________

DİĞER ALACAKLAR İşletme ticari faaliyetiyle ilgili olan ancak bir ticari muamele sonucu doğmayan alacaklar diğer alacak olarak nitelendirilir ve bilançoda dönen veya duran varlıklar içinde bu ad altında gösterilir. Ticari alacak ile diğer alacak arasındaki en önemli fark bir ticari muamele sonucu doğmuş olmasıdır.

Diğer işletme alacakları Tekdüzen Hesap Planında da belirtildiği üzere aşağıdaki alacak unsurlarından oluşur. - Ortaklardan alacaklar, - İştiraklerden alacaklar, - Bağlı ortaklıklardan alacaklar, - Personelden alacaklar, - Diğer çeşitli alacaklar, - Şüpheli diğer alacaklar.

KOCAELİ DEFTERDARLIĞI VERGİ DENETMENLERİ BÜRO BAŞKANLIĞI “STOKLAR,MADDİ DURAN VARLIKLAR, MADDİ OLMAYAN DURAN VARLIKLAR AMORTİSMAN UYGULAMASI” HOŞGELDİNİZ... VEDAT ENDER TUNA Vergi Denetmen Yrd. 08.ARALIK 2005

STOKLAR İşletmelerin ticaretini yapmak için edindiği veya ürettiği iktisadi kıymetlerin (malların) dönem sonu itibariyle henüz satılmamış kısmı ile henüz üretime sevk edilmemiş ilk madde ve malzemeler işletme stoklarını oluşturur. İşletme stokları, her an satılabilecek veya üretime verilebilecek kıymetlerden oluştuğundan sadece bilanço dönen varlıkları içinde yer alır. Stok hareketlerini izlemede 2 yöntem vardır. 1- Aralıklı Envanter Yöntemi 2- Devamlı Envanter Yöntemi

Dönembaşı mevcudu+Alışlar: 900.000.000.-TL Örnek: Ticari mal hareketlerini aralıklı envanter yöntemine göre izleyen (A) İşletmesinin hesaplarının durumu 31.12. itibariyle aşağıdaki gibi olup, sayım ve değerleme sonucu mal mevcudunun 400.000.000.-TL olduğu tespit edilmiştir.Dönembaşı stok ve yıl içi alışlar toplamı 900.000.000.-TL ‘dir. Buna göre Satılan Malların Maliyetinin hesabı şu şekilde olacaktır. Dönembaşı mevcudu+Alışlar: 900.000.000.-TL Dönemsonu Mal Mevcudu : (400.000.000.-TL) Satılan Malların Maliyeti : 500.000.000.-TL

ÖRNEK:Stoklarını devamlı envanter yöntemine göre izleyen İşletme, 15.5.2004 tarihinde 3 milyarı ve KDV’si peşin, geriye kalanı kredili olmak üzere 8 milyarlık mal satın almıştır. 10.11.2004 tarihinde satın alınan malın 3 milyarlık kısmı %40 karla, yarısı ve KDV’si peşin, geriye kalanı kredili olmak üzere satılmıştır. –––––––––––––15.05.2004 –––––––––––– 153 TİC. MALLAR                                                8.000.000.000 191 İND. KDV 1.440.000.000        100 KASA                                               4.440.000.000        320 SATICILAR                                                5.000.000.000 Açıklama: Mal satın alınması –––––––––––––––––  /  ––––––––––––––––– –––––––––––––10.11.2004 –––––––––––– 100 KASA                                       2.856.000.000 120 ALICILAR                                   2.100.000.000 600 YURT İÇİ SATIŞLAR                                      4.200.000.000 391 HESAPLANAN KDV 756.000.000 Açıklama: Mal Satışı ––––––––––––––––––  /  ––––––––––––––– 621 SATILAN TİCARİ MALLAR MALİYETİ              3.000.000.000 153 TİC. MALLAR                                                3.000.000.000 Açıklama: Satılan malın maliyetinin devri

DÖNEM SONU ENVANTERİ İşletmeler, dönem sonunda kayıtlar üzerinden  kaydi envanteri tespit ederler. Üretim işletmelerinde kaydi envanter, tutulan imalat defterleri üzerinden tespit edilir. Dönem sonunda işletme stoklarının fiili envanteri çıkartılır ve kaydi envanterle karşılaştırılır. Farklılık bulunması halinde kaydi envanter, fiili envanter seviyesine getirilir. Değerlemede fiili envanter sonuçları dikkate alınır. Kaydi envanter noksanlığı halinde noksanlığın nedeni araştırılır. Dönem sonu itibariyle noksanlığın nedeni tespit edilebiliyorsa gerekli düzeltme kaydı yapılır. Eğer noksanlığın nedeni bulunamıyorsa noksanlık tutarı, doğrudan gider yazılmayıp geçici olarak 197 no.lu fark hesabına kaydedilir. Envanter fazlalığı halinde de fazlalık,397 no.lu hesaba kaydedilir. Ancak nedeni tespit edilemese de kaydi envanter fazlası dönem sonu itibariyle gelir kaydedilir. Bunun nedeni, kaydi envanter fazlalığının, her halükarda bir özvarlık artışını ifade etmesidir.

Stok sayım noksanlığının nedenleri şunlar olabilir: Fireler, Hırsızlık olayları, Doğal afetler ve teknik yok olmalar, İşletmeden çekişler, Kaydi envantere herhangi bir nedenle alınmama, Faturasız satış, Üretim işletmelerinde, bozuk ürünlerin yeniden üretime verilmesi, Promosyon  veya ayni ücret olarak verilme yada bağış yapılma durumlarının kayıtlara geçmemiş olması.

––––––––––––– 31.12.2004 –––––––––––– 153 TİCARİ MALLAR 37.500.000 Örneğin: züccaciye faaliyetinde bulunan işletmenin dönem sonu envanterinde 22 cm tabakta (153.05) 20 adet noksanlık,  26 cm tabakta (153.03) 15 adet fazlalık olduğu tespit edilmiştir. 22 cm tabak kayıtlı değeri 2 milyon TL, ortalama satış fiyatı 3 milyon TL’dir. 26 cm tabak kayıtlı değeri 2,5 milyon TL, ortalama satış fiyatı 3,5 milyon TL’dir. KDV oranı %18’dir. Sayım farkı şu şekilde muhasebeleştirilecektir. –––––––––––––  31.12.2004 –––––––––––– 153 TİCARİ MALLAR                                   37.500.000         153.03 197 SAYIM VE TESELLÜM NOKSANLARI       40.000.000 153 TİCARİ   MALLAR             40.000.000          153.05 397 SAYIM VE TESELLÜM 37.500.000        FAZLALARI Açıklama: Envanter farklarına göre stok                   hesabın düzeltilmesi –––––––––––––––––  /  –––––––––––––––––

İşletme tarafından yapılan araştırmada tabaklarda ortaya çıkan envanter farkının mal karışmasından kaynaklandığı mal kodlarından anlaşılmıştır. 22 cm tabak noksanlığının kalan kısmının nedeni bulunamamıştır. Burada karışma sonucu oluşan envanter farkı birbiri ile karşılaştırılacak, nedeni bulunamayan noksanlık da ortaklar cari hesabına aktarılacaktır. Söz konusu karışma nedeniyle satılan ticari mal maliyeti fazla oluşmuştur. Envanter farkının nedeni tespit edildiğinde mal satış kârı tespit edilmişse ilk kayıtta yer alan 621 no.lu hesap yerine 649 no.lu Diğer Olağan Gelir ve Kârlar Hesabı kullanılacaktır

–––––––––––––  31.12.2004 –––––––––––– 397 SAYIM VE TESELLÜM FAZLALARI              37.500.000 197 SAYIM VE TESELLÜM        NOKSANLARI                                                              30.000.000 621 SATILAN TİCARİ MALLAR        MALİYETİ                                                                        7.500.000 Açıklama: Stok sayım noksanları düzeltme kaydı. 621-SATILAN TİCARİ MALLAR MALİYETİ         10.000.000        NOKSANLARI                                                              10.000.000 Açıklama: Sayım noksanı maliyet kaydı. 131-ORTAKLARDAN ALACAKLAR                     17.700.000 600 YURTİÇİ SATIŞLAR                                                     15.000.000 391 HESAPLANAN KDV                                                       2.700.000 Açıklama: İşletmeden çekiş hasılat kaydı. –––––––––––––––––  /  –––––––––––––––––

Örneğin: bir mükellefin 2001 takvim yılında iktisap ettiği bir ticari aracın 1 Şubat 2003 tarihinde çalındığını, 1 Mayıs 2004 tarihinde de bulunduğunu varsayalım. Bu durumda mükellef 31.12.2003 tarihinde söz konusu araca amortisman ayırmak suretiyle gider kaydedecek ancak söz konusu amortisman giderinin 1 Şubat’tan-31 Aralık’a kadar olan döneme isabet eden 11 aylık kısmı KKEG olarak değerlendirilecektir. Aynı şekilde 31.12.2004 tarihinde de amortisman ayrılmak suretiyle gider kaydedilecek ancak söz konusu amortisman giderinin 1 Ocak’tan-30 Nisan’a kadar olan döneme ilişkin 4 aylık kısmı KKEG olarak değerlendirilecektir. İktisadi kıymetin itfa süresinin bitiminden sonra bulunması halinde herhangi bir işlem yapılması gerekmemektedir. İktisadi kıymetin hiç bulunamaması halinde, itfa süresinin sonu itibariyle ve iz bedelle ortağa devredilmesi gereklidir.

Örnek: X A.Ş. 50 Milyarlık emtiası çalınmış, emtia sigortalı olduğu için de sigorta şirketi emtiadaki değer azalışını tespit ederek şirkete 40 Milyar ödemede bulunmuştur. –––––––––––––  / –––––––––––– 157 DİĞER STOKLAR         50.000.000.000 153 TİCARİ  MALLAR        50.000.000.000                                       –––––––––––––––––  /  ––––––––––––––––– 102 BANKALAR         40.000.000.000 689 DİĞER OLAĞANDIŞI 10.000.000.000 GİDER VE ZARARLAR                           157 DİĞER STOKLAR 50.000.000.000 Bu zarar kanunen kabul edilmeyen giderdir. Çünkü V.U.K.’nun 330’ncu maddesinde, emtianın değer,yle alınan sigorta tazminatı arasındaki olumlu farkın kara alınacağı belirtilmekte, olumsuz farkın bulunması halinde ise gider kaydedileceği veya zarara alınacağı ifade edilmemektedir.

Sigorta şirketi 60 milyar ödemede bulunmuş ise, –––––––––––––  / –––––––––––– 157 DİĞER STOKLAR         50.000.000.000 153 TİCARİ  MALLAR        50.000.000.000                                       –––––––––––––––––  /  ––––––––––––––––– 102 BANKALAR         60.000.000.000                        157 DİĞER STOKLAR 50.000.000.000 679 DİĞER OLAĞANDIŞI 10.000.000.000 GELİR VE KARLAR

––––––––––––– / –––––––––––– 157 DİĞER STOKLAR 50.000.000.000 Örnek: 50 milyarlık mal sel basması sonucu telef olmuş, şirket Takdir Komisyonuna emtianın değerini tespit için başvurmuş,komisyon 10 milyar değer biçmiştir. Emtia sigortalı olduğundan sigorta şirketi 40 milyar tazminatı şirkete ödemiştir. –––––––––––––  / –––––––––––– 157 DİĞER STOKLAR         50.000.000.000 153 TİCARİ  MALLAR        50.000.000.000 –––––––––––––––––  /  ––––––––––––––––– 654 KARŞILIK GİDERİ 40.000.000.000 158 STOK DEĞER DÜŞ. KARŞILIĞI                       40.000.000.000                  102 BANKALAR         40.000.000.000                     679 DİĞER OLAĞANDIŞI 40.000.000.000 GELİR VE KARLAR

––––––––––––– 31.12.2004 –––––––––––– Örneğin, bir işletmenin buğday stoklarında % 4’lük noksanlık (2.000.000.000TL) tespit edilmiş ve noksanlık 197 no.lu hesaba kaydedilerek stok hesabı fiili envanter seviyesine getirilmiştir. Daha sonra yapılan araştırmada taşıma ve depolama firelerinin (toplam % 2 olduğunu kabul edelim) dikkate alınmadığı tespit edilmiştir. Bu durumda stok farkı aşağıdaki şekilde muhasebeleştirilecektir. –––––––––––––  31.12.2004 –––––––––––– 659 DİĞ. OLAĞAN GİDER VE ZARAR.          2.000.000.000 659.10 Mali gider              1.000.000.000 659.90 Ticari gider (KKEG) 1.000.000.000  197 SAYIM VE TESELLÜM        NOKSANLARI                               2.000.000.000 Açıklama: Sayım noksanlığının giderlere atılması ––––––––––––––––––  /  –––––––––––––––

––––––––––––– 31.12.2004 –––––––––––– 631 PAZARLAMA SATIŞ VE DAĞITIM Örneğin; işletmenin ticaretini yaptığı birim maliyeti 15 milyon, ortalama satış fiyatı 20 milyon TL olan kravatta dönem sonunda 100 adet noksanlık tespit edilmiş ve söz konusu noksanlık maliyet bedelleri ile ticari mallar hesabından (153) çıkartılarak 197 no.lu  hesaba geçici olarak borç kaydedilmiştir. İşletme tarafından yapılan araştırmada söz konusu kravatların promosyon olarak dağıtıldığı tespit edilmiştir. Bu durumda aşağıdaki düzeltme kaydı yapılacaktır (KDV ihmal edilecektir.). –––––––––––––  31.12.2004 –––––––––––– 631 PAZARLAMA SATIŞ VE DAĞITIM   GİDERLERİ                                        1.500.000.000 197 SAYIM VE TESELLÜM        NOKSANLARI                                  1.500.000.000      197.01.153 Ticari mal sayım noksanı Açıklama:  Sayım noksanlığının giderlere atılması ––––––––––––––––––  /  –––––––––––––––

DÖNEM SONU STOK DEĞERLEMESİ Stok kalemlerinin değerlemesi konusunda, muhasebe literatüründe ve uygulamada çeşitli yöntemler bulunmaktadır.  Bu yöntemlerin her biri kendine özgü sonuçlar doğurur. Dolayısıyla her birinin uygulama şartları ve uygulama alanları farklıdır.

Genel kabul görmüş değerleme yöntemleri şunlardır: - İlk giren ilk çıkar yöntemi (FİFO), - Son giren ilk çıkar yöntemi (LİFO),(5024 Sayılı Yasayla 1.1.2004 tarihi itibariyle kaldırıldı.) - Ortalama maliyet yöntemi (Bu yöntemin kendi içinde üç versiyonu söz konusudur ve en çok kullanılan ağırlıklı ortalama maliyettir), - Fiil maliyet yöntemi, - Belirli mamullerin izlenmesi yöntemi, - Gelecek olan ilk çıkar (NİFO), - En son alış fiyatı.

VUK’NA GÖRE DEĞERLEME YÖNTEMLERİ - Fiili maliyet yöntemi, - Ortalama maliyet yöntemi, - Son giren ilk çıkar (LIFO) yöntemi,(5024 Sayılı Yasayla Kaldırıldı.) - İlk giren ilk çıkar (FIFO) yöntemi.

Ticari Mallar: Ticari mallar yukarıda sayılan değerleme ölçülerinden herhangi biri kullanılarak değerlenebilir. Mükellef tarafından seçilen yöntem tüm ticari mallara uygulanmalıdır. VUK’un 274. maddesi uyarınca satın alınan veya imal edilen emtia maliyet bedeli ile değerlenir. VUK’un maliyet bedeline ilişkin 262. maddesi uyarınca maliyet bedelini oluşturan unsurlar şunlardır: - Satın alma bedeli, ithal edilen mallarda CIF bedeli, - Malın işyerine getirilmesine kadar ödenen sigorta gideri, - Malın işyerine getirilmesine kadar ödenen nakliye, yükleme, boşaltma ve hamaliye giderleri, - İthal edilen mallara ilişkin gümrük vergisi, gümrük komisyonu ve diğer ithalat giderleri.

Ticari mal değerlemesinde özellik arzeden durumlar Maniplasyona Tabi Mallar: Malların satış öncesinde imalat niteliğinde olmamakla birlikte kalite bazında ayırımına maniplasyon denilmektedir. Bazı tahıl ürünlerinin büyüklüğüne göre ayırımı, pamuğun kalitesine göre ayırımı buna örnek olarak verilebilir. Maniplasyona tabi mallarda değerleme, kalite farkları da dikkate alınarak şu esaslara göre yapılmalıdır; ·  Emtia toplam maliyetine; mal alış bedeli, alışa ilişkin taşıma, sigorta vb. giderler ile maniplasyon nedeniyle katlanılan işçilik, makine amortismanı vb. giderler dahil edilmelidir. ·  Bulunan toplam emtia maliyeti, maniplasyon sonrası ayrılan mallara kaliteleri itibariyle piyasa fiyatları da dikkate alınarak dağıtılmalıdır. ·  Mallar bulunan bu maniplasyon sonrası maliyetle stoklara alınmalı, dönem sonu değerlemesi de yukarıda anılan yöntemlerden birine göre yapılmalıdır.

Konsinye Mallar: Konsinye mallar alıcı işletmelerde emanet olarak tutulan mallardır. Bir satış yöntemi olarak uygulanan konsinyasyon usulünü uygulayan işletmeler alıcılarda konsinye olarak duran malların envanterini kayıtlar üzerinden çıkartacaklar ve değerleyerek bilanço aktifine kaydedeceklerdir. Değerleme diğer ticari mallara uygulanan yönteme göre yapılacaktır. Bünyesinde başka işletmelerin konsinye malı bulunan işletmeler ise bu malları stoklarına dahil etmeyecekler ve değerleme konusu yapmayacaklardır. Bu mallar her iki işletmenin de nazım hesaplarında ayrıca izlenecektir.

Alış İskontosu ve Ciro Primi: Alış iskontosu, satıcı tarafından mal bedelinden yapılan indirimdir. Alış iskontosu mal alımı anında yapılabileceği gibi belli dönemlerde de yapılabilir. Mal alımı anında yapılan alış iskontosu faturada gösterilir ve alınan mal bedelinden düşülür. Belli dönemler itibariyle veya yıl sonlarında alınan mal miktarına (ciroya) bağlı olarak satıcı tarafından işletme lehine yapılan iskontolar (ciro primleri) mal alış maliyetiyle ilişkilendirilmeyip doğrudan gelir yazılır. Ciro primine karşılık bedelsiz mal gönderilmesi halinde ciro primi gelir yazılır, bu tutar aynı zamanda bedelsiz alınan malın alış bedeli olarak kaydedilir. Söz konusu mallar işletme aktifinde bu bedelle gösterilir.

Örneğin :Bir işletme lehine, mal aldığı işletme dönem sonunda 10. 000 Örneğin :Bir işletme lehine,  mal aldığı işletme dönem sonunda 10.000.000.000 TL tutarında ciro primi dekont etmiş ve karşılığında bedelsiz mal göndermiştir. KDV oranı %18’dir. Ciro primi karşılığı işletme satıcı işletmeye fatura düzenleyecek, satıcı işletme de malları fatura ile gönderecek, alacak ve borç birbirine mahsup edilecektir. Bu işlemlerin alıcı işletme nezdinde muhasebe kaydı şöyle olacaktır: –––––––––––––  31.12.2004 –––––––––––– 320 SATICILAR                                                11.800.000.000 649 DİĞER OLAĞAN        GELİR VE KÂRLAR                                               10.000.000.000         649.07 Ciro Primi Geliri 391 HESAPLANAN KDV                                         1.800.000.000 Açıklama: Satıcı tarafında ciro primi hesaplanması –––––––––––––––––  /  ––––––––––––––––– 153 TİCARİ MALLAR                                       10.000.000.000 191 İNDİRİLECEK KDV                                    1.800.000.000 320 SATICILAR                                                  11.800.000.000 Açıklama: Ciro primine karşılık satıcı                   tarafından mal gönderilmesi ––––––––––––––––––  /  –––––––––––––––

Vade Farkları: İşletmelerin vadeli mal alımları ile ilgili olarak satıcı işletme tarafından hesaplanacak vade farkları alış faturasına dahil edilecektir. Mal alımı borçlarının vadesinde ödenmemesi nedeniyle sonradan hesaplanan vade farkları da satıcı işletme tarafından fatura edilecek. Ancak bu fatura bedelleri alıcı işletme tarafından doğrudan gider (finansman gideri) yazılacaktır. Söz konusu vade farkları ilgili mal maliyetine eklenmeyecektir. Kredi Faizi ve Kur Farkı Gideri: İşletme stok kıymetlerinin alımında kullanılan kredilere ilişkin olarak hesaplanan kur farkları ile ödenen faizlerin iktisadi kıymet maliyetine dahil edilmesi özellik göstermektedir. 238 seri no.lu VUK Genel Tebliği uyarınca; emtia temini amacıyla kullanılan kredilere ilişkin faiz giderlerinin emtia maliyetine eklenmesi zorunlu değildir. Kredi kur farkı giderleri de aynı kapsamda değerlendirilecektir. Ancak ithal edilen emtiaya ilişkin olarak ortaya çıkan kur farklarından emtianın işletme stoklarına girdiği ana kadar olan kısmın ise ilgili emtia maliyetine dahil edilmesi zorunludur. Emtia maliyetinin tespiti açısından bedelin ödenmesi önem taşımamaktadır.

Örneğin bir işletme 10.000 $ tutarında malı vadeli olarak ithal etmiştir. Mal alış bedeli alış tarihi itibariyle 15.250.000.000 TL’dir. Malın işletme stoklarına girdiği andaki kur ise 1.550.000 TL %$’dır. Bu durumda muhasebe kaydı şöyle olacaktır (KDV ihmal edilmiştir). ––––––––––––––––––  /  ––––––––––––––– 153 TİCARİ MALLAR                                       15.500.000.000 320 SATICILAR                                                             15.500.000.000 Açıklama: Yurt dışından mal ithali Dönem sonu itibariyle döviz kurlarının düşmesi halinde, değerleme dönem sonu kuru ile yapılacaktır. Mal bedelinin peşin ödenmiş olduğu durumlarda, ortaya çıkacak aleyhte kur farkı Kambiyo Zararı (656 no.lu hesap) olarak kayıtlara alınacaktır.

EMTİANIN DÜŞÜK BEDELLE DEĞERLENMESİ VUK’nun 274’üncü maddesinde “Emtia, maliyet bedeliyle değerlenir. Emtianın maliyet bedeline nazaran değerleme günündeki satış bedelleri %10 ve daha fazla bir düşüklük gösterdiği hallerde mükellef, maliyet bedeli yerine 267 nci maddenin ikinci sırasındaki usul hariç olmak üzere, emsal bedeli ölçüsünü tatbik edebilir. Bu hüküm 275 inci maddede yazılı mamuller için de uygulanabilir.” hükmü yer almaktadır.

İşletmenin aşağıdaki aylardaki satış fiyatları aşagıdaki gibidir. Örnek: Dönemsonu stok miktarı 200.000 birim olan, söz konusu malın, işletmedeki birim maliyet bedelinin 55.000.-TL ve değerleme günü itibariyle piyasada oluşan fiyatının 49.000.-TL olması halinde, piyasada oluşan fiyat, maliyet bedelinin % 10’undan daha fazla oranda düşük olduğundan, işletme emsal bedelle değerleme yapılabilir. İşletmenin aşağıdaki aylardaki satış fiyatları aşagıdaki gibidir. AYLAR SATIŞ MİKTARI FİYATI(TL) TUTAR(TL) EYLÜL 40.000 45.000 1.800.000.000 EKİM 37.000 50.000 1.850.000.000 KASIM 52.000 2.080.000.000 ARALIK 53.000 2.385.000.000

––––––––––––––––– / ––––––––––––––––– Burada emsal bedeli tespit edilecek mal miktarının%25’i oranında satış yapılmamıştır. Bu durumda emsal bedel, takdir komisyonunca takdir edilecektir. Komisyon 50.000.-TL değer biçmiştir. Toplam emtia bedeli bu durumda 10 milyar olacaktır. Kayıtlarda görünen ise 11 milyardır. Bu durumda, –––––––––––––––––  /  ––––––––––––––––– 654 KARŞILIK GİDERİ        1.000.000.000       158 STOK DEĞER DÜŞÜKLÜĞÜ                             KARŞILIĞI                    1.000.000.000 Bu şekilde yapılan kayıtla, mallar stok hesabında maliyet bedeli ile kalmış, ancak karşılık ayrılmak suretiyle değerlerinde meydana gelen düşme, hem gider yazılmış hem de kayıtlarda ve bilançoda izlenmiştir.

Önceki örnekte, Ekim ayı satışlarının 55 Önceki örnekte, Ekim ayı satışlarının 55.OOO birim, ortalama satış fiyatının da 50.000.-TL olduğunu varsayarsak, bu durumda değerlemenin Ekim ayı fiyatıyla yapılması gerekir. Bu, her ne kadar dönemsonu fiyatından yüksek de olsa değerlemenin ya bu fiyattan ya da maliyet bedeliyle yapılması gerekmektedir. Sonraki dönemlerde bu mal 53.000.-TL’den satılırsa kayıtlar aşağıdaki gibi olacaktır.(KDV ihmal edilmiştir.) –––––––––––––  31.12.2004 –––––––––––– 100 KASA         10.600.000.000 621 SAT. TİC. MAL.MALİ    11.000.000.000 158 STOK DEĞ. DÜŞ.KAR.  1.000.000.000   600 YURTİÇİ SATIŞLAR 10.600.000.000 153 TİCARİ MALLAR 11.000.000.000 644 KON.KALMA. KARŞI.                  1.000.000.000 Açıklama: Değeri düşen malların satılması                                                         –––––––––––––––––  /  –––––––––––––––––

Diğer Stoklar İşletmenin ilk madde malzeme, yarımamul, mamul ve ticari mal dışında satışa konu iktisadi kıymetleri bilançoya diğer stoklar adı altında aktarılmaktadır. Bu kapsamda değerlendirilecek stoklar, işletmenin normal ticari faaliyeti çerçevesinde işleme konu olmayan mallardır. Bu kapsama giren mallar da genel olarak maliyet bedeli ile değerlenir. Bu iktisadi kıymetlerden değerlemesi özellik arzedenler şöyle belirtilebilir.

İmalat Artıkları: İmalat artıkları, imalat işletmelerinde imalat faaliyetinin sonucu olarak ortaya çıkan ve imalat faaliyetinde kullanılma özelliğini kaybetmiş olan kıymetlerdir. Bunlar hurdalar, üstüpüler, deşeler ve benzerleridir. Bu kıymetlerden belli bir değer ifade edenler dönem sonu envanterinde gösterilir ve değerlenir. Herhangi bir değeri olmayanlar ise stoklarda gösterilmez. İmalat artıkları emsal bedeli ile değerlenir. Emsal bedeli uygulamasında öncelikle işletme içi emsaller dikkate alınır. Emsal bedeli uygulamasında maliyet bedeli esası uygulanmaz. İmalat artıklarının değerleme sonucu bulunacak değerinin üretim maliyetinden çıkartılması gerekmektedir. Bu anlamda bu kıymetlerin maliyet tespit dönemlerinde değerlenmesi daha fonksiyonel olacaktır.

Örnek:(Y) ve (Z) maddelerini kullanarak (X) malı üreten işletmede, yıl içinde imalata sevk edilen (Y) ve (Z)’nin toplam maliyeti 3 milyar olup, 6000kg (X) malı üretilmiştir. Yıl sonunda işletme stoklarında bulunan üretim artıklarının emsal bedeli 60 milyon TL’dir. Buna göre, dönem sonu stokta bulunan üretim artıkları 60 milyon TL bedelle değerlenecek, üretilen mal maliyetine girecek ilk madde maliyeti ise, 2.940.000.000.-TL olacaktır. Birim(X) malı maliyeti ise; ( 2.940.000.000 / 6000=) 490.000.-TL olacaktır.

Defolu Ürünler: İmalat işlemi sonunda kalite kontrol servisinde ayıklanan mallar defolu ürün olarak adlandırılır. Bu ürünler de kendi aralarında kalite bakımından ayrılır. Bu malların ürün statüsünde satılabilecek nitelikte (az defolu) olanlarına imalat maliyetinden pay verilebilir. Diğer defolu ürünler ise maliyet bedeli esası hariç emsal bedelle değerlenecektir. Emsal bedeli uygulamasında öncelikle işletme içi emsaller dikkate alınmalıdır.

Kıymeti Düşen Mallar: Ekonomik ve teknik icaplar gereği kıymetinde önemli azalma olan mallar envanterde ayrılarak diğer stoklar arasına alınır. Bu kıymetlerin değerlemesi de emsal bedelle yapılacaktır. Emsal bedeli uygulaması VUK’un 267. maddesinde belirlenen sıra dahilinde yapılacaktır. Ancak; ortalama satış fiyatı esası, kıymet kaybı emtia çeşitlerinde aynı ölçüde olmadığından ve satılan veya hesap dönemi sonunda mevcut olan emtiadaki hasar derecesi farklı olması nedeniyle esas alınmaz. VUK’nun 267. maddesindeki maliyet bedeli esası uygulaması mümkün değildir. Bu nedenle, emtiadaki kıymet kaybı dolayısıyla takdir komisyonuna başvurulup, emsal bedelin tespitinin istenmesi gerekir. Emtiada değer düşüklüğü; -Doğal afetlerden, -Ticari icaplardan (modasının geçmesi vb.), -Teknik icaplardan (teknolojik eskime vb.) kaynaklanabilir.

ÖRNEK: İşletmenin stoklarında gözüken 3 milyarlık malın 2 milyarlık kısmının değerinde azalma olduğu anlaşılmış ve %50 oranında karşılık ayrılmasına karar verilmiştir. –––––––––––––  31.12.2004 –––––––––––– 157 DİĞER STOKLAR         2.000.000.000   153 TİCARİ MALLAR                       2.000.000.000                            Açıklama: Ticari malların diğer stoklara aktarılması –––––––––––––––––  /  ––––––––––––––––– 654 KARŞILIK GİDER İ        1.000.000.000       158 STOK DEĞER DÜŞÜKLÜĞÜ                             KARŞILIĞI                    1.000.000.000 Açıklama: % 50 Karşılık ayrılması

Örnek: X İşletmesinde yapılan dönemsonu envanterde değeri 80 milyar olan mallarında arıza ortaya çıkmış olup, işletme değeri düşen bu mallar için Takdir Komisyonuna başvurmuş ve komisyon 13 milyar değer biçmiştir. Firma bu mallar ertesi yıl 11 milyara satmıştır. –––––––––––––  31.12.2004 –––––––––––– 157 DİĞER STOKLAR         80.000.000.000       153 TİCARİ MALLAR     80.000.000.000                                 Açıklama: Ticari malların diğer stoklara aktarılması –––––––––––––––––  /  ––––––––––––––––– 689 DİĞER  OLAĞANDIŞI GİDER VE ZARARLAR       67.000.000.000       158 STOK DEĞER DÜŞÜKLÜĞÜ                             KARŞILIĞI                    67.000.000.000 ––––––––––––––––  /  –––––––––––––––––

MALLAR ERTESİ YIL SATILDIĞINDA –––––––––––––  31.12.2004 –––––––––––– 100 KASA         11.000.000.000 621 SAT. TİC. MAL.MALİ    80.000.000.000 158 STOK DEĞ. DÜŞ.KAR.  67.000.000.000   600 YURTİÇİ SATIŞLAR 11.000.000.000 157 DİĞER STOKLAR 80.000.000.000 644 KON.KALMA. KARŞI.                  67.000.000.000 Açıklama: Değeri düşen malların satılması                                                         –––––––––––––––––  /  –––––––––––––––––

Satışına Karar Verilen Sabit Kıymetler: İşletme sabit varlıklarından bir kısmının, çeşitli nedenlerle kullanımdan kaldırılarak satışa sunulması halinde bu kıymetler sabit kıymet özelliğini kaybederek dönen varlık (mal) niteliği kazanacaktır. Bu kıymetlerden dönem içinde satılmayıp stokta yer alanlar mukayyet bedeli ile değerlenecektir.

DURAN VARLIK ENVANTERİ Duran varlıkların bir kısmı fiili envanter yapılmasını gerektirmez. Ancak demirbaşlar gibi belli bir yerde sabit olmayan, taşınması kolay kıymetlerin dönem sonu fiili envanterinin yapılması ve kaydi envanter sonuçları ile karşılaştırılması gerekir. Bu tür varlıklarda kaydi envanter noksanlığı çıkması halinde noksanlık geçici olarak 197 no.lu hesaba kaydolunur. Sabit kıymet noksanlığı ya teknik yok olmadan ya da hırsızlık vb. olaylarla kıymetin işletme dışına çıkmış olmasından kaynaklanır. Stoklara ilişkin bölümde envanter farkına ilişkin olarak yapılan açıklama bu kıymetler için de geçerlidir. Makine ve tesisatın kullanılması için montajı zorunlu ise bu kıymetler montajının tamamlandığı dönemde sabit kıymetler içine alınır. Bu aşamaya kadar yapılan işlemler yapılmakta olan yatırımlar içinde gösterilir. Bu husus envanter kadar amortisman konusunda da önemlidir.

MADDİ DURAN VARLIKLARIN DEĞERLEMESİ VUK’un 269. maddesinde iktisadi kıymetlere ait bilumum gayrimenkullerin, gayrimenkullerin mütemmim cüzü ve teferruatının, tesisat ve makinelerin, gemiler ve diğer taşıtların, gayrimaddi hakların  maliyet bedeli ile değerleneceği düzenlenmiştir. Gayrimenkuller; arsa, arazi, bina, yerüstü yapıları (yollar, köprüler, su kanalları vb.) ve yer altı yapılarından (maden, taş ocağı gibi) oluşur. İktisadi ve hukuki bakımdan tek başına mülkiyet konusu olmayan ve gayrimenkule dahil olan kıymetler de mütemmim cüzüdür. Teferruat ise gayrimenkulü fonksiyonel hale getiren şeylerdir.  Tesisat, işletmeler tarafından, faaliyetlerinin yürütülmesi amacıyla kurulan tesislerdir. Üretimde kullanılan makineler ise bağımsız birer sabit kıymettir. Gayrimaddi haklar; gayrimenkul olarak tescil edilen haklarla, imtiyaz, ihtira, telif, alameti farika, ticaret unvanı, marka gibi haklardan oluşur.

Maliyet bedeli VUK’un 262. maddesinde; bir iktisadi kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara ilişkin diğer giderlerin toplamı olarak tanımlanmıştır. Gayrimenkullerde aşağıdaki giderlerin de maliyet bedeline dahil olduğu VUK’un 270. maddesinde düzenlenmiştir: - Makine ve tesisatta gümrük vergileri, nakliye ve montaj giderleri, - Mevcut bir binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsanın tesviyesinden doğan giderler. Bu durumda maliyet bedelinin içine şu harcamalar girmektedir; - Satınalma bedeli, - İthalatta gümrük vergileri, - Nakliye ve montaj gideri, - Bina yıkım ve arsa tesviye gideri. - Noter, mahkeme, kıymet takdiri, komisyon giderleri, emlak ve özel tüketim vergileri, binek otomobili KDV’si (bunların maliyet bedeline ithali serbesttir, dilenirse doğrudan gider yazılabilir).

Kredi Faizi ve Kur Farkları: VUK’un 163 ve 187 no Kredi Faizi ve Kur Farkları: VUK’un 163 ve 187 no.lu Genel Tebliğleri uyarınca yatırımların finansmanında kullanılan kredilere ilişkin faiz ve kur farklarından yatırım dönemine ait olanlar yatırım maliyetine eklenir ve amortisman yoluyla giderleştirilir, işletme dönemine ilişkin olanlar ise ister maliyetlere eklenir ister doğrudan gider yazılır. Yatırım dönemi, işletmenin amortismana tabi iktisadi kıymeti aktife aldığı dönem sonuna kadar olan süreyi, işletme dönemi ise bu tarihten sonraki süreyi ifade eder. Kredi faizi ve kur farklarının maliyete eklenmesi zorunluluğu sadece yatırımlar için değil, amortismana tabi bütün iktisadi kıymetler için söz konusudur. İşletme kredilerinden sabit kıymet maliyetine pay verilmesi zorunluluğu yoktur.

İşletmede İmal Edilen Kıymetler: İşletmede imal edilen kıymetler de yukarıda açıklanan esaslara göre maliyet bedeli ile sabit kıymetler arasına alınır ve dönem sonu itibariyle varsa kredi faiz ve kur farkları maliyet bedeline eklenir. Maliyet Bedeli Artırımı: Bu uygulama 5024 Sayılı Kanunla kaldırılmıştır.

AMORTİSMAN UYGULAMASI İşletme aktifine kayıtlı duran varlıkların maliyetleri belli esaslar çerçevesinde kullanım dönemleri itibariyle gider ve maliyetlere intikal ettirilmektedir. Bu giderleştirme sisteminin adı amortismandır. Amortisman müessesesi temel esprisini dönemsellik ilkesinden almaktadır. Her dönemin gider ve maliyeti ilgili dönemin hasılatı ile karşılaştırılmalıdır. Sabit kıymetlere ilişkin amortismanlar bilanço aktifinde negatif değer olarak gösterilir. Dolayısıyla ilgili sabit kıymet dönem sonu itibariyle işletme bilançosunda net değeri (amorti edilmemiş tutarı) ile gösterilmiş olmaktadır. Amortismanın konusu, işletmede birden fazla yıl kullanılacak sabit kıymetlerdir. Sabit kıymetler faydalı süreleri dahilinde eşit yüzdelerle amorti edilir. VUK’a göre amortisman süresi amortismana tabi varlıkların faydalı ömürleridir. İktisadi ve teknik açıdan bütünlük arz eden kıymetler aynı çerçevede (oran, yıl ve yöntem olarak) amortismana tabi tutulur.

01.01.2004 tarihinde itibaren satın alınan ATİK’ler için 333 ve 339 no’lu VUK Genel tebliğlerinde yer alan faydalı ömür süreleri ve amortisman oranları esas alınarak amortisman ayrılabilecektir. Ancak 5024 Sayılı Kanunun Geçici 1. Maddesinden yararlanarak 2004 yılında enflasyon düzeltmesi yapmayan mükellefler geçici vergi dönemleri itibariyle eski usulde ayırdıkları amortisman tutarlarını yeni uygulamaya göre düzelteceklerdir. Bu listelerde yer alan oranlardan daha az oranda amortisman ayırmak suretiyle amortisman süresinin uzatılması mümkün bulunmamaktadır.

Envantere dahil olmayla ilgili olarak şu hususlar özellik arz eder: Mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışlarda amortisman mülkiyet sahibince ayrılır, Kiralamalarda amortisman kiralayan tarafından ayrılır, Reklam panoları başkasının mülkü üzerinde de bulunsa işletme tarafından envantere alınır ve amortismana konu edilir.

Amortisman Hesaplama Yöntemleri 1- Normal Amortisman:Normal amortisman, iktisadi kıymet için amortisman süresi içerisinde eşit oranda amortisman ayrılmasını ifade eder. Bu yöntemde önce iktisadi kıymetin faydalı ömürleri belirlenir. Bir rakamı belirlenen süreye bölünerek amortisman oranı bulunur. Örneğin aktife alınan iktisadi kıymetin faydalı ömrü 5 yıl olarak belirlenmiş ise, amortisman oranı 1/5= %20 olarak hesaplanır. Vergi Usul Kanunu'nun 5024 Sayılı Kanunla değişik 315'inci maddesine göre mükellefler amortismana tabi iktisadi kıymetlerinin değerlerini faydalı ömürlerini dikkate alarak belirledikleri amortisman oranları üzerinden yok ederler.

Azalan Bakiyeler Yöntemi Azalan bakiyeler usulünde amortisman, bir teşvik uygulaması niteliğindedir. Yeni bir duran varlık iktisap eden mükelleflerin, ilk yıllarda daha fazla amortisman ayırmak suretiyle, başlangıçta ödeyecekleri verginin bir kısmının daha sonra alınması ve bu suretle belirli bir mali imkan sağlanması öngörülmüştür. Ancak bu usulde amortisman ayırmak isteyen mükellefler bu seçimlerini amortismanın ilk yılında yapmak zorundadırlar.VUK'nun mükerrer 315. Maddesine göre; yalnızca bilanço esasına göre defter tutan mükellefler amortismana tabi iktisadi kıymetlerini azalan bakiyeler üzerinden amortisman yöntemi ile yok edebilirler. Dolayısıyla işletme hesabı esasına göre defter tutanlarla, serbest meslek erbabı ve GMSİ sahipleri bu usule göre amortisman ayıramazlar.

Bu yöntemin uygulanması şu şekildedir: Her yıl üzerinden amortisman hesaplanacak değer, önceki yıllarda ayrılmış amortismanlar toplamının düşülmesi yoluyla belirlenir. Vergi Usul Kanunu'nun 5024 Sayılı Kanunla değişik mükerrer 315'inci maddesine göre bu usulde amortisman oranı normal amortisman oranının iki katıdır. 5228 sayılı Kanunun 59 uncu maddesiyle yapılan bu ibare değişikliği ile azalan bakiyeler usulüyle amortisman ayırmada üst sınır getirilmiş ve azalan bakiyeler usulüyle amortisman ayrılırken her halükarda amortisman oranının % 50’yi geçemeyeceği belirtilmiştir. Amortisman süresi normal amortisman oranına göre hesaplanan süreyi geçemez. Bu sürenin son yılına devreden bakiye değer, son yılda tamamen yok edilir.

3- Madenlerde Amortisman Maden ve taş ocaklarında amortisman farklı esasta düzenlenmiştir. Bunlar, üretim yapıldıkça, değerlerini kaybederler. Maden ve taş ocaklarının maliyet ya da imtiyaz bedelleri ilgililerin başvurusu üzerine Maliye ile Sanayi ve Ticaret Bakanlıklarınca belirlenen özel oranlar üzerinden yok edilir. Maden cevherini bulan kişi ya da firmaya imtiyaz ruhsatı verilmektedir. İmtiyaz ruhsatı sahibinin işletme için gerekli faaliyetlere ve harcamalara başlamadan önce yaptığı giderlerin tümü imtiyaz bedeli sayılır. İmtiyaz sahibinden madenin ya da taş ocağının alınmasında ödenen bedel de bu iktisadi kıymetlerin maliyet bedelini oluşturur. İşte bu maliyet ve imtiyaz bedelleri ilgililerin başvurusu üzerine Sanayi ve Ticaret ile Maliye Bakanlıklarınca ortaklaşa maden ve taş ocağının spesifik durumuna göre amortisman oranı belirlenmektedir.

4- Fevkalade Amortisman Aşağıda belirtilen hallerde iktisadi kıymetler belirlenen fevkalade amortisman oranları üzerinden amortismana tabi tutular (VUK md. 317). Fevkalade amortisman hesaplandığı durumlarda ayrıca normal amortisman hesaplanmaz. Amortismana tabi iktisadi kıymette afet (yangın, deprem, su basması gibi) neticesinde değer kaybı oluşması, Yeni icatlar nedeniyle teknik verim ve kıymetinin düşmesi, Cebri çalışma nedeniyle normalden fazla yıpranmaya tabi olması. Fevkalade amortisman oranı, her olaya özgü olmak kaydıyla mükellefin müracaatı üzerine Maliye Bakanlığınca tespit edilmektedir.

Yapılacak amortisman değerleri, aşağıdaki tablodaki gibidir. Örnek: (x) Ltd. Şti. 5 milyara aldığı bir makineyle ilgili olarak ilk 2 yıl, azalan bakiyeler yöntemine göre amortisman ayırdıktan sonra, normal amortisman usulune geçmiştir.( N.A.O: % 20) Yapılacak amortisman değerleri, aşağıdaki tablodaki gibidir. YILLAR Amortismana Esas Tutar(TL) Amortisman Oranı(%40) Amortisman Tutarı(TL) Birikmiş 1. Yıl 5.000.000.000 40 2.000.000.000 3. Yıl 3.000.000.000 1.200.000.000 3.200.000.000 20 600.000.000 3.800.000.000 4. Yıl 4.400.000.000 5. Yıl

Örnek: İşletmede kullanılmak üzere 18. 06 Örnek: İşletmede kullanılmak üzere 18.06.2004 tarihinde 3,6 milyara binek otomobil almıştır. Normal amortisman yönteminde amortisman hesapları aşağıdaki gibi olacaktır. YILLAR Amortismanın Hesaplanması Amortisman Tutarı 2004 (3.600.000.000 x 0,2 x 7/12) = 420.000.000 2005 (3.600.000.000 x 0,2) = 720.000.000 2006 2007 2008 1.020.000.000

Azalan Bakiyeler Yöntemine Göre Önceki İşlemin Amortisman Hesaplaması Aşağıdaki gibi olacaktır. Yıllar Amortismana Esas Tutar(TL) Amortisman Oranı(%) Tutarı(TL) Birikmiş Amortisman(TL) 2004 3.600.000.000 40 840.000.000 2005 2.160.000.000 864.000.000 1.704.000.000 2006 1.296.000000 518.400.000 2.222.400.000 2007 776.600.000 310.640.000 2.533.040.000 2008 466.960.000 100 1.066.960.000

Örnek: 1.1.2004 tarihinden sonra gerçek usule geçen mükellefin, basit usulde vergilendirildiği 2002 yılında 3 milyara satın aldığı ATİK’in değerlemesi şu şekilde yapılacaktır. ( N.A.O.: %20) Söz konusu kıymetin geçmiş iki yıllık amortismanı olan (3.000.000.000 X 20) X 2= 1.200.000.000.-TL düşüldükten sonra (3.000.000.000 - 1.200.000.000)= 1.800.000.000.-TL, bu kıymetin bakiye tutarı olarak dikkate alınacak ve bu tutarın amortismanına devam edilecektir.

Örnek: 2004 yılında şiddetli yağışlar nedeniyle (X) Ltd. Şti Örnek: 2004 yılında şiddetli yağışlar nedeniyle (X) Ltd.Şti.’nin işyeri sular altında kalmış ve imalatta kullanılan iktisadi kıymet kullanılamaz hale gelmiş olup 2002 yılında satın alınan iktisadi kıymetin 20 milyar bedelle aktife kayıtlı ve 12 milyar birikmiş amortismanı olduğu tespit edilmiştir. Mükellef kurum, önce mahkemeye başvurarak tespit davası açmış, Mahkeme bilirkişi raporuna istinaden şirketin zarara uğradığını karara bağlamıştır. Şirket mahkeme kararı ile birlikte Takdir komisyonuna hurda değerin takdiri için başvurmuş olup ayrıca Maliye Bakanlığı’ndan olağanüstü amortisman talebinde bulunmuştur. Takdir komisyonu iktisadi kıymete 1 milyar değer tespit etmiş olup Maliye Bakanlığı şirkete bakiye değer ile hurda değer arasındaki farkın olağanüstü amortisman olarak dikkate alınması gerektiğini bildirmiştir. Şirket 7 milyarı olağanüstü amortisman olarak dönem hesaplarına intikal ettirecektir.

Örnek: 2000 yılında 10 milyara alınan ve %20 amortisman oranına tabi olan bir makine, 2002 yılında doğal afet sonucunda hasara uğramıştır. 2002 yılında Maliye Bakanlığı 3,5 milyar liralık fevkalade amortisman tespit etmiştir. Makine tamir edilmiş ve bunu içinde 3 milyarlık liralık bir harcama yapılmıştır.Tamiratın a) Ömrünü 2 yıl uzattığı varsayımıyla gerekli işlemler aşağıdaki gibidir. b) Ömrünü uzatmadığı varsayımıyla gerekli işlemleri aşağıdaki gibidir a) 2000 ve 2001 yıllarında normal şekilde ayrılan 4 milyarlık amortismanlarla, 2002 yılında fevkalade usulle ayrılan 3,5 milyarlık amortisman toplamı olan 7,5 milyarlık amortismandan sonra 10 milyarlık bedelin 2,5 milyarlık bedeli itfa edilmemiştir. Bunun 2 milyarlık (10milyar üzerinden %20) 2003 yılında , kalan 500 milyonluk kısmı 2004 yılında amorti edilir. 2002 yılında yapılan 3 milyarlık gider aktifleştirilir. Makinenin ömrünü uzattığı için 2002 yılından başlayarak 5 yıl içinde amorti edilir. b) Makinenin ömrünü uzatmamışsa 3 milyarlık tutar, makinenin 2002 yılı itibariyle kalan süresi içinde amorti edilir.

SABİT KIYMET YENİLEME FONU Satılan iktisadi kıymetin yenilenmesi zaruri olur veya işletme yöneticilerince yenilemeye karar verilir ve teşebbüse geçilirse satıştan doğan Kâr sonuç hesaplarına intikal ettirilmeyip bilanço pasifinde üç yıl süreyle tutulabilir. Yenileme fonu sadece amortismana tabi iktisadi kıymetlerde uygulanabilir. Yenileme fonu olarak ayrılacak kazancın işletmeden çekilmemiş olması gerekmektedir. Diğer taraftan yenileme fonunun bilançoda izlenmesi gerektiğinden bu uygulamadan sadece bilanço usulüne göre defter tutan işletmeler yararlanabilecektir.

Satış kârının tespitinde birikmiş amortismanlar ve sermayeye eklenmemiş YDDA fonu da dikkate alınacaktır. Ancak döviz bedelle satılan kıymetlere ilişkin olarak sonradan hesaplanacak kur farkları yenileme fonuna alınmayıp doğrudan gelir yazılmalıdır. Satışın peşin, vadeli ya da trampa şeklinde olmasının önemi bulunmamaktadır. Yeni alınacak kıymetin hiç kullanılmamış olması yenileme fonu kullanımı için şart değildir. Yalnız alınan kıymetin cins ve vasıf olarak satılan kıymetle aynı olması zorunludur. Yenileme fonu üç yıl içinde yeni alınan kıymetin amortismanına mahsup edilir. Yeni kıymet alınmış dahi olsa üç yıl içinde kullanılmayan yenileme fonu üçüncü yılın sonunda gelir yazılmalıdır.

Yenileme Fonu Ayırma Koşulları: Bilanço esasına göre defter tutulmalıdır. Elden çıkarılan kıymetin ATİK olması gerekir. Elden çıkarılan kıymetin yenilenmesi zorunlu olması veya yenilenmesi konusunda karar verilmiş olmalıdır. Yeni iktisadi kıymet, elden çıkan iktisadi kıymetle aynı nitelikte olmalıdır. Ayrılan Fon, yeni alınan ATİK’in amortismanlarında kullanılır. Yenileme fonu 3 yıl içinde kullanılmalıdır.

Örnek: (A) A.Ş. Kayıtlı değeri 5 milyar, birikmiş amortismanı 2,5 milyar olan makineyi, 10.10.2003 tarihinde 8 milyara satmış ve satıştan doğan karı yenileme fonuna almıştır. Şirket, 10.11.2004 tarihinde 30 milyara yeni bir makine almıştır. Yeni makinenin faydalı ömrü 5 yıldır. –––––––––––––  10.10.2003 –––––––––––– 100 KASA                                                9.440.000.000 257 BİR. AMOR. 2.500.000.000          253 TES. CİH. MAK                                            5.000.000.000        391 HESAPLANAN KDV 1.440.000.000           679 DİĞ. OLĞ.DIŞ.GEL.KAR.                               5.500.000.000 679 DİĞ. OLĞ.DIŞ.GEL.KAR.                      5.500.000.000 549 ÖZEL FONLAR   5.500.000.000 ––––––––––––––––––  /  ––––––––––––––– –––––––––––––  31.12.2004 –––––––––––– 549 ÖZEL FONLAR 5.500.000.000 770 GENEL YÖN. GİD.  500.000.000 257 BİR.AMOR. 6.000.000.000 ––––––––––––––––  /  –––––––––––––––––

İŞLETME KAYNAKLARINA İLİŞKİN DEĞERLEME VE DÖNEM SONU İŞLEMLERİ

I- MALİ BORÇLAR Mali borçlar işletmeler tarafından kredi kuruluşları ve mali piyasadan temin edilen borçları ifade eder. Bu tür işletme borçları, muhasebe kayıtlarında gösterilmesi ve bilançoya aktarılmasında vadelerine göre uzun vadeli ve kısa vadeli olmak üzere ayırıma tabi tutulur. Dönem sonu itibariyle bilançonun uzun vadeli kaynaklarından kısa vadeli hale dönüşenler ilgili kısa vadeli kaynak içine aktarılmalıdır.

Bilançoda yer alacak mali borçlar şunlardır; Banka Kredileri, Çıkarılmış Tahviller ve Bunlara İlişkin Borçlar, Çıkarılmış Bono ve Senetler, Çıkarılmış Diğer Menkul Kıymetler, Diğer Mali Borçlar.

A- BANKA KREDİLERİ İşletmelerin banka ve kredi kuruluşlarından temin ettikleri kaynaklar bilançonun kısa veya uzun vadeli yabancı kaynakları içinde bu kalemde gösterilir. Banka kredisi borçlarından TL bedelli olanlar mukayyet değeri ile değerlenir. Döviz bedelli kredi borçlarının mukayyet bedeli ise Maliye Bakanlığı’nca yayımlanmış (ilgili yabancı paraya ilişkin) döviz alış kuru ile hesaplanacak kur farkı da dahil edilerek tespit edilir.

ÖRNEK: X-İşletmesi Z-Bankasından kısa vadeli 50.000. EURO kredi almış ve bu kredinin TL.karşılığını 1 EURO=1.820.000.-TL. üzerinden tahsil ederek kredi hesabına alacak kaydetmiş durumdadır. Bilanço günündeki kur 1 EURO= 1.890.000.TL. olarak belirlenmiştir. ---------------------------- / ------------------------------- 780 FİNANSMAN GİDERLERİ 3.500.000.000 300 BANKA KREDİLERİ 3.500.000.000 50.000 x (1.890.000-1.820.000) = 3.500.000.000 --------------------------- / --------------------------------

Kıst Dönem Faizi Hesaplanması 5228 sayılı Kanun’un 59.maddesinin 1/c bendi hükmü ile VUK’un 285.maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Borçlar mukayyet değerleriyle değerlenir.” İbaresi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Borçlar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit borçlar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır. ” Yürürlük Tarihi: 31.07.2004

ÖRNEK: (A) Limited Şirketi 01.08.2004 tarihinde (X) Bankasından bir yıl vadeli kredi almıştır. Kredi faizi tutarı 60.000.000.000.-TL. olup, tamamı vade tarihinde ödenecektir. -------------------------------- 31.12.2004 ------------------------------- 780 FİNANSMAN GİDERLERİ 25.000.000.000 300 BANKA KREDİLERİ 25.000.000.000 60.000.000.000 x 5 / 12 = 25.000.000.000 ------------------------------------- / ---------------------------------------

Kredi Faizlerinin Gider Kaydı Kredi faizleri bazı durumlarda doğrudan gider kaydedilmekte bazı durumda aktif kıymet maliyetine eklenmektedir. 163 seri no.lu VUK Genel Tebliği uyarınca amortismana tabi iktisadi kıymet ediniminde kullanılan kredilerin ilk yıl faizleri ile yatırım kredilerinin yatırım dönemi faizlerinin ilgili aktif kıymet değerine eklenmesi gerekmektedir. Bu tarihten sonra ilgili kredilere ilişkin olarak ortaya çıkan faizlerin ise maliyetlere eklenmesi ihtiyaridir. Doğrudan gider kaydı yapılabilir.

B- ÇIKARILMIŞ TAHVİLLER VE BUNLARA İLİŞKİN BORÇLAR Çıkarılmış tahviller uzun vadeli yabancı kaynaklar içinde, tahvillere ilişkin anapara ve faiz borçları ise kısa vadeli yabancı kaynaklar içinde yer alacaktır. Tahviller VUK’un 286. maddesi uyarınca itibari değerle değerlenir. Döviz üzerinden düzenlenmiş tahvillerin itibari değeri değerleme günü itibariyle, Maliye Bakanlığınca yayımlanan ilgili döviz alış kuru ile kur değerlemesi yapılması suretiyle tespit edilir.

ÖRNEK: (X) Limited Şirketinin çıkardığı 3 yıl vadeli 16 Milyar TL ÖRNEK: (X) Limited Şirketinin çıkardığı 3 yıl vadeli 16 Milyar TL.lık tahvil, banka tarafından tamamen satılmış ve 10 Eylül günü işletmenin hesabına alacak yazılmıştır. ----------------------------------- 10/09/.. ----------------------------------- 102 BANKALAR 16.000.000.000 405 ÇIKARILMIŞ TAHVİLLER 16.000.000.000 -------------------------------------- / ----------------------------------------- -Tahvillerin vadesi 1 yılın altına indiğinde; ----------------------------------- 31/12/.. ------------------------------------ 405 ÇIKARILMIŞ TAHVİLLER 16.000.000.000 304 TAHVİL ANAPARA BORÇ 16.000.000.000 TAKSİT VE FAİZLERİ ------------------------------------- / -------------------------------------------

Dönemsel Faiz Ödemeli Tahviller Belli dönemler itibariyle faiz ödemeli tahvillere ilişkin olarak, yıl içinde tamamlanan dönemlere ilişkin faizler dönem mali kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilir. Ancak yıl sonu itibariyle henüz dolmamış dönemlere ilişkin olarak hesaplanan faizler ise dönem mali kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınamaz. Ticari kazançtan indirilmiş olan bu tür giderler KKEG olarak dikkate alınır.

C- ÇIKARILMIŞ BONO VE SENETLER İşletme tarafından çıkarılmış bono ve senetler, vadesi bir yılın altında olan sermaye piyasası araçlarıdır. Menkul kıymetlerin bünyesinde taşıdıkları finansman yükü  bilançonun (308) Menkul Kıymetler İhraç Farkı kaleminde gösterilir.

ÖRNEK: İşletme, 20.000 USD tutarında finansman bonosu çıkarıyor ve 19.000 USD üzerinden satıyor. Satış bedeli döviz tevdiat hesabına alınıyor. (Kur: 1 USD = 1.425.000 TL.) --------------------------------------- / ----------------------------------------- 102 BANKALAR 27.075.000.000 308 MENKUL KIYMETLER 1.425.000.000 İHRAÇ FARKLARI 305 ÇIKARILMIŞ BONOLAR 28.500.000.000 VE SENETLER -------------------------------------- / -------------------------------------------

D- ÇIKARILMIŞ DİĞER MENKUL KIYMETLER Tahviller ile çıkarılmış bono ve senetler dışında kalan ve işletme tarafından çıkartılmış olan diğer sermaye piyasası araçları bilançonun bu kalemi içinde gösterilir.

E- DİĞER MALİ BORÇLAR İşletmenin kredi ve menkul kıymet borcu dışında diğer mali borçları bilançonun bu kalemi içinde gösterilir.

II- TİCARİ BORÇLAR İşletme yabancı kaynakları içinde yer alan ve ticari borçlar olarak nitelendirilen borçlar, işletmelerin ticari işlemleri çerçevesinde doğan borçlardır.

İşletme ticari borçları şu borç kalemlerinden oluşur: Satıcılar (senetsiz satıcı alacakları), Borç Senetleri, Alınan Depozito ve Teminatlar, Alınan Avanslar, Diğer Ticari Borçlar.

A- SATICILAR Bu tür borçlar ticari işlem yapılan (mal alınan) kişi ve kurumlara olan borçları ifade eder. TTK uyarınca düzenlenmiş Poliçe ve Bono ile temsil edilmeyen tüm ticari borçlar, arada sözleşme dahi olsa bu grupta değerlenir.

TL Borçları Değerleme Borçlar, VUK’un 285. maddesi uyarınca mukayyet değeri ile değerlenir.

Dövizli Borçların Değerlemesi Döviz üzerinden borçlar da mukayyet değerle değerlenir. Ancak VUK’un 280. maddesi uyarınca dövizli borçların mukayyet değerine, değerleme günü itibariyle Maliye Bakanlığınca yayımlanan döviz alış kuru üzerinden yapılacak kur değerlemesi sonuçlarının da eklenmesi gerekmektedir.

ÖRNEK: (X) İşletmesi 10.09.2004 tarihinde 2 yıl vadeli olarak aldığı 25.000.-EURO tutarındaki malı 1 EURO=1.800.000.-TL. kur üzerinden kayıtlarına almış durumdadır. Bilanço gününde değerleme kuru 1 EURO=1.840.000.-TL.dır. ------------------------- 31.12.2004 ---------------------- 656 KAMBİYO ZARARLARI 1.000.000.000 420 SATICILAR 1.000.000.000 25.000 x (1.840.000 - 1.800.000) = 1.000.000.000 ------------------------------ / ----------------------------

B- BORÇ SENETLERİ İşletmenin ticari faaliyeti ile ilgili olarak ortaya çıkan senede bağlı borçları bilançonun uzun veya kısa vadeli yabancı kaynakları içinde bu kalemde gösterilir. Borç senetlerinden  kasıt TTK uyarınca düzenlenmiş olan ve borçlusu işletme olan bono ve poliçelerdir.

BORÇ SENETLERİNİN ENVANTERİ VE DÖNEM SONU DEĞERLEMESİ Borç senetlerinin fiili envanterinde alacaklı işletmelerle mutabakat sağlanır ve vadeleri bazında ayırım yapılır. Dönem sonu itibariyle nedeni tespit edilememiş envanter farklılıkları 197 ve 397 no.lu hesaplar kullanılmak suretiyle düzeltilir. İzleyen yılda envanter farklılığının nedeni tespit edildiğinde gerekli düzeltme kaydı yapılarak 197 ve 397 no.lu hesaplar kapatılır. Senetli senetsiz tüm borçlar, VUK’un 285. maddesi uyarınca mukayyet değeri ile değerlenir. Dövizli borçların mukayyet değeri VUK’un 280. maddesi uyarınca, kur değerlemesi sonuçlarına göre düzeltilir.

ÖRNEK: Bir işletmenin bilançosunda bulunan dövizli borç senetleri için dönem sonunda 5.000.000.000 TL tutarında kur farkı hesapladığını, kabul edelim. Bu değerleme işleminin muhasebe kaydı (7/A seçeneğinde) şöyle olacaktır: ---------------------------  31.12.2003 ------------------------------ 780 FİNANSMAN GİDERLERİ     5.000.000.000 321 BORÇ SENETLERİ               5.000.000.000         321.02.003 Poliçeden $ borçlar Açıklama: Dönem sonu değerleme kaydı ---------------------------------  /  -------------------------------------

Borç Senetlerinde Reeskont Reeskont; işletme aktif ve pasifinde bulunan alacak ve borç senetlerinden değerleme günü itibariyle vadeleri henüz gelmemiş olanların değerleme günü cari değerine indirgenme işlemidir. Bu işlem, değerleme gününden sonraki döneme isabet eden vade kısmına ilişkin vade farkı tutarının hesaplanarak, bu tutar kadar gider veya gelir yazılması suretiyle gerçekleştirilir. Cari dönem reeskont hesapları izleyen dönemde kapatılır.

Reeskont Tutarının Hesaplanması Reeskont tutarı aşağıdaki formülle hesaplanacaktır: F = A – (A x 360 / 360 + m x t) F = A x m x t / 360 + m x t F: Hesaplanan İskonto Tutarı A: Senedin Nominal Değeri t: Senedin Vadesine Kalan Gün Sayısı m: Faiz (İskonto) Oranı

Reeskont İşleminde Kullanılacak Oran TL cinsinden düzenlenmiş senede bağlı borç ve alacakların reeskontunda: -Senetlerde faiz oranı belirtilmiş ise bu oran -Böyle bir oran belirlenmemiş ise Merkez Bankası’nın belirlediği resmi İskonto oranı Yabancı para cinsinden düzenlenmiş senede bağlı borç ve alacakların reeskontunda ise: -Senet üzerinde yazılı oran, -Böyle bir oran belirtilmemiş ise LIBOR oranı

ÖRNEK: (X) A.Ş 10.10.2004 tarihindeki mal alımı nedeniyle vadesi 10.10.2005 tarihi olan 5000$ lık senet vermiştir. Bu senet üzerinde faiz oranı yer almamaktadır. (31.12.2004 tarihinde TCMB döviz alış kuru 1.669.000.- TL LİBOR oranı % 6,5 ) F= 5000 - (5000 X 360)/ (360 + 0,065 X 282) F= 5000 – 4757 F= 243$ Reeskont Tutarı: 1.669.000 x 243 = 405.567.000.- TL

Muhasebe Kaydı: 01. Yabancı Paralı Senet Reeskontu _______________________31.12.2004_______________________ 322 Borç Senetleri Reeskontu H. 405.567.000.- 01. Yabancı Paralı Senet Reeskontu 647 Reeskont Faiz Gelirleri H. 405.567.000.- ________________________/__________________________ İzleyen dönem başı muhasebe kaydı; _____________________01.01.2005_____________________ 657 Reeskont Faiz Giderleri H. 405.567.000.- 322 Borç Senetleri Reeskontu H. 405.567.000.-

Reeskont Uygulamasının Şartları: Alacak ve borç senede (TTK’da düzenlenmiş bono ve poliçeye) bağlanmış olmalıdır. Senede bağlı alacak ve borç ticari bir ilişkiden kaynaklanmış, yani dönem kar-zararı tespitine etki etmiş olmalıdır. Reeskonta tabi tutulacak senedin bir vade içermesi ve dönem sonu itibariyle vadesinin dolmamış olması gerekir. Alacak ve borç senedinin işletme bilanço aktifinde yer alması gerekir.

ÖRNEK: Bir işletmenin pasifinde 31.12.2004 tarihi itibariyle: -150 gün vadeli 10.000 $ (12.000.000.000 TL kayıtlı) tutarında borç senedi (senette faiz oranı % 8 olarak belirtilmiştir.) -15.000.000.000 TL tutarında 60 gün vadeli satıcı borcu bulunmaktadır. İşletme her iki borcunu da reeskonta tabi tutmak istemektedir. TC Merkez Bankası avans işlemleri reeskont oranı % 48’dir. Dönem sonu $ kurunun 1.500.000 TL/$ olduğunu kabul edelim.

Dövizli senet değerlemesi : Senet değeri: 10.000 x 1.500.000=15.000.000.000 TL Kur farkı gideri: (15.000.000.000-12.000.000.000=) 3.000.000.000 TL F= 10.000-[10.000 x 360/360+(150 x 0.08)] F=10.000-[3.600.000/372] F=10.000-9.677 F=323$ =323 x 1.500.000=484.500.000 TL

Satıcıya olan borçların reeskontu: F=15.000.000.000-[15.000.000.000 x 360/360+(60 x 0,48)] F=15.000.000.000-[5.400.000.000.000/388,8] F=15.000.000.000-13.888.888.888 F=1.111.111.112 TL

––––––––––––– 31.12.2004 –––––––––––– Muhasebe kayıtları : –––––––––––––  31.12.2004 –––––––––––– 780 FİNANSMAN GİDERLERİ    3.000.000.000    780.03-Ticari borç kur farkı 321 BORÇ SENETLERİ         3.000.000.000 Açıklama: Dövizli senet dönem sonu kur değerlemesi –––––––––––––––––– / –––––––––––––––

––––––––––––– 31.12.2004 –––––––––––– –––––––––––––  31.12.2004 –––––––––––– 322 BORÇ SENETLERİ REESKONTU   484.500.000 323 SATICILAR REESKONTU              1.111.111.112 647 REESKONT FAİZ GELİRİ          1.595.611.112   647.01 Mali gelir  niteliğinde  484.500.000 647.03 Ticari gelir niteliğinde 1.111.111.112               Açıklama: Dönem sonu reeskont hesaplanması –––––––––––––  01.01.2005 –––––––––––– 657 REESKONT FAİZ GİDERİ             1.595.611.112 657.01 Mali gelir niteliğinde 484.500.000 657.03 Tic. gelir niteliğinde 1.111.111.112 322 BORÇ SENETLERİ REESKONTU      484.500.000         323 SATICILAR REESKONTU                1.111.111.112 Açıklama: Önceki yıl ayrılan reeskontların iptali ––––––––––––––––––  /  –––––––––––––––

III- DİĞER BORÇLAR Diğer borçlar, aşağıdaki borç kalemlerinden oluşur: İşletme ticari faaliyetiyle ilgili olan ancak bir ticari muamele sonucu doğmayan borçlar diğer borç olarak nitelendirilir ve bilançoda kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklar içinde bu isim altında gösterilir. Diğer borçlar, aşağıdaki borç kalemlerinden oluşur: - Ortaklara borçlar, - İştiraklere borçlar, - Bağlı ortaklıklara borçlar, - Personele borçlar, - Diğer çeşitli borçlar.

A- ORTAKLARA BORÇLAR Ortaklara borçlardan ticari işlem sonucunda oluşanlar bilançonun ticari borçları içinde gösterilir ve orada değerlenir. Ortaklara borçların ticari işlemden doğmamış olan kısmı diğer borçlar içinde gösterilir ve burada değerlenir. Ortaklara borçların örtülü sermaye ve örtülü kazanç dağıtımı açısından da değerlendirilmesi gerekmektedir. Örtülü sermaye olarak değerlendirilebilecek borçlara ilişkin finansman giderleri ile örtülü kazanç dağıtımı sayılabilecek işlemlere ilişkin maliyet ve gider unsurları dönem mali kazancının tespitinde dikkate alınmamalıdır.

Örtülü Kazanç Dağıtımı Örtülü kazanç dağıtımı, bir kazancın vergilemeye konu edilmeksizin pay sahipleri veya diğer ilgililere dağıtılmasıdır. Bu nedenle örtülü kazanç dağıtımı hem gelir vergisi mükelleflerinde hem de kurumlar vergisi mükelleflerinde yasaklanmıştır. Bu amaçla gelir vergisi mükelleflerinde örtülü kazanç dağıtımı olarak değerlendirilebilecek giderler, ticari kazanç tespitinde hasılattan indirilemeyecek giderlerin belirlendiği GVK’nın 41. maddesinde dört bent halinde düzenlenmiştir. Bunlar teşebbüs sahibi ve ailesine işletmeden menfaat sağlanmasına ve sermayeye faiz yürütülmesine ilişkindir. Örtülü olarak dağıtılan kazançlar kurum mali kazancının tespitinde gider veya maliyet olarak dikkate alınamaz (KVK md. 15). Hangi hallerde kurum kazancının örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı KVK’da ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

KVK’nın 17. maddesi uyarınca örtülü kazanç dağıtan sermaye şirketleridir. Örtülü kazanç dağıtılan ise; -  Alım, satım, imalat, inşaat, hizmet, kiralama, kiraya verme, ödünç para alma-verme işlemleri bakımından; Kurum ortakları, ortakların ilgili bulunduğu gerçek ve tüzel kişiler, idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından bağlı bulunulan veya nüfuz altında bulundurulan gerçek veya tüzel kişiler, -  Ücret ödeme bakımından; Şirket ortakları, ortakların eşleri, usul veya füruu veya üçüncü derece dahil bu dereceye kadar kan ve sıhri hısımlardan yönetim kurulu başkanı, genel müdür ve kurum üst düzey memuru durumunda bulunanlardır. Sayılan kişiler dışında kalan kişilerle olan ilişkiler hiçbir şekilde örtülü kazanç dağıtımı işlemine konu edilmeyecektir.

Örtülü Sermaye Örtülü sermaye, işletmeye öz sermaye olarak tahsis edilmekle beraber ortak sermaye payının işletmenin borcu (ortağın alacağı) gibi gösterilmesidir. Diğer bir ifade ile işletme faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi için ortaklar tarafından tahsis edilen sermayenin yabancı kaynak gibi kaydedilmesidir. KVK’nın 15. maddesinde örtülü sermaye üzerinden hesaplanan veya ödenen faizlerin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınamayacağı düzenlenmiştir.

Borçlanmanın örtülü sermaye olarak nitelendirilebilmesi için: Borç, kurumun vasıtalı vasıtasız bağlantısı olan veya devamlı ve sıkı iktisadi ilişkide bulunulan kişi veya kurumlardan alınmış olmalıdır. Vasıtasız bağlantı ortaklık ilişkisini, vasıtalı bağlantı da dolaylı ortaklık ilişkisini ifade eder. Alınan borç kurumda kesintisiz olarak uzun süre kullanılmalıdır. Borcun özsermayeye oranının emsal kurumlara nazaran bariz şekilde yüksek olması gerekmektedir.

ÖRNEK: (X) AŞ’nin % 90 hisseli ortağı işletmeye iki yıl önce 10.000 $ tutarında borç vermiştir. İşletme bu borcu henüz ödememiş olup söz konusu borç için her yıl sonunda %5 faiz ödenmektedir. Borcun kayıtlı değeri 12.000.000.000 TL’dir. Dönem sonu $ kurunun 1.500.000 TL/$ olduğunu kabul edelim. Bu borcun dönem sonu değerlemesi aşağıdaki gibi olacaktır. İşletme bu borcu inceleme nedeni olmaması için örtülü sermaye olarak değerlendirmektedir. Dönem Sonu Borç Değerlemesi: 10.000 USD x 1.500.000 = 15.000.000.000 Borç Artışı: 15.000.000.000 – 12.000.000.000 = 3.000.000.000 Borç Faizi: 10.000 USD x 0,05 x 1.500.000 = 750.000.000

MUHASEBE KAYDI: ––––––––––––– 31.12.2003 –––––––––––– –––––––––––––  31.12.2003 –––––––––––– 780 FİNANSMAN GİDERLERİ        3.750.000.000      780.09.431 KKEG Niteliğinde Borçlar 431 ORTAKLARA BORÇLAR            3.000.000.000          431.02.005 Ortak (K)’ya Borçlar 100 KASA                                       750.000.000 Açıklama: Uzun vadeli borç dönem sonu değerlemesi ––––––––––––––––––  /  –––––––––––––––

B- İŞTİRAKLERE BORÇLAR

ÖRNEK: 2004 yılı faizi: 15.000.000.000 x 0.10 = 1.500.000.000 TL Bir işletmenin iştirak ettiği (A) işletmesine 15.000.000.000 TL tutarında uzun vadeli borcu bulunmaktadır. İşletme borç sözleşmesi gereği bu borç için her yıl yıllık TEFE oranında faiz ödemektedir. Ödeme dönem sonunu izleyen bir hafta içinde yapılmaktadır. 2004 yılı TEFE oranının % 10 olduğunu kabul edelim. Bu borcun dönem sonu değerlemesi ve muhasebe kaydı aşağıdaki gibi olacaktır. 2004 yılı faizi: 15.000.000.000 x 0.10 = 1.500.000.000 TL –––––––––––––  31.12.2004 –––––––––––– 780 FİNANSMAN GİDERLERİ           1.500.000.000        780.09.432 İştiraklere borç faizi 381 GİDER TAHAKKUKLARI          1.500.000.000         381.02.432 İştiraklere borç faizi Açıklama: Uzun vadeli borç dönem sonu değerlemesi ––––––––––––––––––  /  –––––––––––––––

IV- KARŞILIKLAR İşletmeler bilanço tarihi itibariyle belirgin olarak ortaya çıkan ancak tutarı tam olarak kesinleşmeyen veya henüz tahakkuk etmemiş olan borçları için karşılık ayırabilir. Bilançonun yabancı kaynakları içinde gösterilen karşılıklar gerçek bir yabancı kaynağı ifade etmeyip hesaben yapılan aktarmaları ifade eder.

A- VERGİ VE DİĞER YASAL YÜKÜMLÜLÜK KARŞILIKLARI İşletmelerin cari dönemde kâr elde etmeleri durumunda bu karlar üzerinden izleyen yıl içinde beyan edilip ödenecek kazanç vergileri için THP uyarınca vergi karşılığı tesis edilmesi ve dönem sonu bilançosunda (bilanço pasifinde) gösterilmesi (370 no.lu hesap) zorunludur. Bu vergi karşılığı kazanç vergisinin tahakkuk ettirilmesi ile kapatılır. Mükellef tarafından hesaplanacak vergi ve diğer yasal yükümlülük karşılıkları mukayyet bedeli ile değerlenir ve bu bedelle bilançoya aktarılır. Cari yıl kazancına mahsuben peşin ödenen vergiler de bilanço pasifinde, vergi ve diğer yükümlülük karşılıklarının altında (371 no.lu hesap) negatif değerle gösterilir. Böylece vergi karşılığı bilançoya gerçek (net) değeri ile aktarılmış olur.

ÖRNEK: Bir işletme 2004 yılında 8.000.000.000 TL tutarında geçici vergi ödemiştir. İşletmenin cari yıl hesapladığı vergi karşılığı da 10.000.000.000 TL tutarındadır. Bu işletmenin dönem sonu vergi karşılığı değerleme kaydı şöyle olacaktır: –––––––––––––  31.12.2004 –––––––––––– 691 DÖNEM KÂRI VERGİ VE DİĞER         YÜKÜML. KARŞ.                          10.000.000.000 370 DÖNEM KÂRI VERGİ VE DİĞER YASAL YÜK. KARŞ. 10.000.000.000 Açıklama : Vergi karşılığı ayrılması 371 DÖNEM KÂRININ PEŞİN ÖDENEN VERGİ VE DİĞER YÜKÜMLÜLÜKLERİ   8.000.000.000 193 PEŞİN ÖDENEN VERGİ VE FONLAR          8.000.000.000 Açıklama: Ödenen Geçici vergilerin dönem sonu değerlemesi ––––––––––––––––––  /  –––––––––––––––

V- DÖNEMSEL AYIRIMLAR (PASİF GEÇİCİ KALEMLER) Tahakkuk esası ve dönemsellik ilkesi gereği işletme cari dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gereken gider tahakkukları ile cari dönemde ödenmekle birlikte gelecek dönemleri ilgilendiren (cari dönemde hasılat yazılmayan) gelir unsurları vadeleri bazında ayırım da yapılmak suretiyle bilanço pasifine yabancı kaynaklar içine kaydolunur. Bu tür kaynaklar işletme için gerçek bir yabancı kaynağı ifade etmez. Ancak kayıt tekniği ve dönemsellik ilkesi gereği bilançonun yabancı kaynak kalemleri içinde gösterilir.

A- GELECEK DÖNEME İLİŞKİN GELİRLER VUK’un 287. maddesinden hareketle, içinde bulunulan dönemde tahsil edilen ancak gelecek yıllara ait olan gelirler, mukayyet değerleriyle pasifleştirilmek suretiyle ilgili oldukları yılda gelir kaydedilecektir. THP’da gelecek dönemlere ait olarak peşin tahsil edilmiş gelirler için 380 (kısa vadeli) ve 480 (uzun vadeli) olmak üzere iki hesap öngörülmüştür. Dönem sonu envanterinde dönemsel ayırımlar kontrol edilerek gerekli aktarmalar yapılmalıdır.

ÖRNEK: Bir işletmenin 01.11.2004 tarihinde yıllık 24.000.000.000 TL tutarında kira geliri tahsil ettiğini kabul edelim. İşletme dönemsel ayırımı tahsilat tarihinde yapmıştır. Muhasebe kaydı şöyle olacaktır. Cari dönem geliri: [(24.000.000.000/12) x 2=]  4.000.000.000 TL.

––––––––––––– 01.11.2004 –––––––––––– –––––––––––––  01.11.2004 –––––––––––– 100 KASA                       28.320.000.000 602 DİĞER GELİRLER               4.000.000.000 380 GELECEK AYLARA AİT GEL.      20.000.000.000 391 HESAPLANAN KDV            4.320.000.000 Açıklama: Kira geliri tahsili kaydı ––––––––––––––––––  /  –––––––––––––––

B- GİDER TAHAKKUKLARI VUK’un 287. maddesine göre, cari hesap dönemine ait olup, henüz ödenmemiş olan giderler, dönem kazancının tespitinde dikkate alınmak üzere tahakkuk ettirilerek 381 veya 481 no.lu hesaba kaydolunur. Dövizli tahakkuklarda mukayyet bedel (dönem sonu) kur değerlemesi sonucuna göre tespit edilir.

VI- ÖZSERMAYE VE SERMAYE YEDEKLERİ

A- ÖZSERMAYE Muhasebe uygulamasında özsermaye; işletmenin bilanço tarihi itibariyle tescilli sermayesinden ortaklar tarafından ödenmiş olanları ifade eder. İşletme ortakları tarafından işletmeye tahsis edilen veya artırılarak tescil edilen sermaye 500 no.lu hesapta izlenir. Bu sermayeden, ortaklar tarafından henüz ödenmemiş olanlar 501 no.lu hesapta izlenir ve bilanço pasifine negatif değerle aktarılır. Bu kayıt ve işlem sonucu işletme sermayesi bilanço pasifinde ödenmiş (net) tutarı ile yer almış olur.

Envanter ve Değerleme: İşletme özsermayesinin envanterinde apel alacaklarının zamanında ödenip ödenmediği, ödemelerin kayıtlara intikal ettirilip ettirilmediği kontrol edilir. Apel alacaklarının geç ödenmesi durumunda ilgili ortaktan bu gecikme için faiz alınabilir. Bu durumda alınan faiz gelir olarak dikkate alınacak, özsermaye unsuru olarak dikkate alınmayacaktır. Özsermaye kalemleri (sermaye ve ödenmemiş sermaye) mukayyet değerle değerlenecektir.

B- SERMAYE YEDEKLERİ Sermaye yedekleri; sermayenin bağlandığı varlıkların değerlemesi sonucu ya da sermaye hareketleri nedeniyle ortaya çıkan fonlardır. Bu fonlar sermayeye eklenebilir, sermayeye eklenmemiş olan kısım ise sermaye yedeği olarak bilançoya aktarılır. ENVANTER VE DEĞERLEME: Sermaye yedeklerinin dönem sonu envanterinde; yedeklerden sermayeye eklenenler için kayıt yapılıp yapılmadığı, dönem içinde satılan iktisadi kıymetlere ilişkin değer artış fonlarından henüz sermayeye eklenmemiş olanların kapatılıp kapatılmadığı kontrol edilir. Sermaye yedeklerinden dönem sonu itibariyle işletmede bulunanlar mukayyet bedelle değerlenerek bilançoya aktarılır.

VII- KÂRLAR VE KÂR YEDEKLERİ A- İŞLETME KÂRLARI İşletme kârları bilançoda geçmiş yıl (570 no.lu hesap) ve cari yıl olmak üzere (590 no.lu hesap)  iki ayrı grupta gösterilir. İşletme zararları da bilanço pasifinde negatif unsur olarak yine geçmiş yıl (580 no.lu hesap) ve cari yıl (591 no.lu hesap) bazında ayrı gösterilir. Geçmiş yıl zararları beş yıldan fazla nakledilmemek kaydıyla cari dönem kazancından mahsup edilebilir. Zarar mahsubu gelir vergisi ve kurumlar vergisi mükelleflerinde farklı zamanlarda yapılır. Kurumlarda, ticari kazanç tespit aşamasında yapılır, gelir vergisi mükelleflerinde ise beyanname üzerinde yapılır. Her iki halde de geçmiş yıl zararlarının cari yıl kârından mahsubu izleyen dönem açılış işlemlerinde yapılır.

ÖRNEK: Bir kurumun 31.12.2004 tarihi itibariyle geçmiş yıl zararı (580 no.lu hesap) 3.000.000.000 TL, cari yıl net kârı (692 no.lu hesap) 7.000.000.000 TL olsun. Bu durumda zarar mahsubuna ilişkin şu kayıtlar yapılacaktır: –––––––––––––  31.12.2004 –––––––––––– 692 DÖNEM NET KÂRI VEYA ZARARI  7.000.000.000 590 DÖNEM NET KÂRI                    7.000.000.000 Açıklama: Dönem sonu işlemleri –––––––––––––  01.01.2005 –––––––––––– 590 DÖNEM NET KÂRI                       7.000.000.000 580 GEÇMİŞ YILLAR ZARARI              3.000.000.000 570 GEÇMİŞ YILLAR KÂRI                  4.000.000.000 Açıklama: Zarar mahsubu ––––––––––––––––––  /  –––––––––––––––

B- KÂR YEDEKLERİ ENVANTER VE DEĞERLEME Kârlar ve kâr yedeklerinin dönem sonu envanterinde önceki dönemden devreden fonlar, bu fonlardan dönem içinde yapılan kullanımlar, cari dönemde ayrılan fonlar, kârlara mahsup edilen geçmiş dönem zararlarına ilişkin yasal kayıtların varlığı ve doğruluğu kontrol edilir. Ayrıca yapılan hesaplamalar kontrol edilir. Varsa dönem içinde yapılan sermayeye ilavelerin fon muhteviyatından düşülmesi ve sermaye kayıtları  kontrol edilir. Dönem sonu itibariyle elde mevcut kâr yedekleri (fonlar) ve dönem kârı (veya zararı) ile geçmiş dönem kârı (veya zararı) mukayyet bedeli ile değerlenir ve bu değerle bilançoya aktarılır. Dönem kârı izleyen yılın başında aşağıdaki kayıtla geçmiş yıllar kârı hesabına aktarılır. –––––––––––––  31.12.2002 –––––––––––– 590 DÖNEM NET KÂRI                     XXX 570 GEÇMİŞ YILLAR KÂRI                XXX ––––––––––––––––––  /  –––––––––––––––

İNDİRİLECEK GİDERLER VE GİDER KABUL EDİLMEYEN ÖDEMELER

GİRİŞ

Vergilendirme, en basit tarifiyle gelir ve gider arasındaki müspet farka kamu otoritesi tarafından usulleri önceden saptanmış şekilde cebren el koymaktır. Vergilendirmede esas olan, gelirin safi tutarının tespitidir. Safi tutara elde edilen gelirden bu geliri elde etmek için yapılan harcamaların indirilmesi yoluyla ulaşılabilir. Ancak her gider türü indirilebilecek midir? Bugünkü sunumumuzda bu soruyu cevaplamağa çalışacağız. Ama şimdi kısaca bu soruya şöyle cevap verebiliriz. Yapılan tüm giderler indirime tabi tutulamaz ve bu konuyla ilgili olarak kanunda ikili bir ayrım mevcuttur:

İNDİRİLECEK GİDERLER GİDER KABUL EDİLMEYEN ÖDEMELER

İNDİRİLECEK GİDERLER

İndirilecek giderlere GVK’nın 40. maddesinde yer verilmiştir İndirilecek giderlere GVK’nın 40. maddesinde yer verilmiştir. Bu madde de yer alan gider türleri kazanç tespitinde dikkate alınacaktır ve bu maddede yer almayan bir masraf yapılırsa bu kazancın tespitinde gider olarak göz önünde tutulmayacaktır. Yapılan bir giderin bu madde kapsamına alınabilmesi için giderlerle ilgili iki önemli şartın da taşınması gerekir. Bunlar: Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılması Belgelendirilmesi Kanunen kabul edilebilir nitelikte olması

40. maddede yer alan giderler 10 madde halinde sayılmıştır. Genel Giderler Sosyal Giderler Zarar Ziyan ve tazminatlar Seyahat ve İkamet Giderleri Taşıt Giderleri Vergi, Resim ve Harçlar Amortismanlar Sendikalara Ödenen Aidatlar Bireysel Emeklilik Sisteminde Ücretli Adına Ödenen Katkı Payları Fakirlere Yardım Amacıyla Gıda Bankacılığı Faaliyetinde Bulunan Dernek ve Vakıflara Yapılan Bağışlar

GENEL GİDERLER GVK’nın 40/1 maddesinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan giderlerin indirilebilecek giderlerden olduğu söylenmiş fakat bu giderlerin neler olduğu ne GVK’da ne de diğer vergi kanunlarında belirtilmiştir. Tanımın yapılmaması bu giderlerin özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Şöyle ki; yapılan bu giderler faaliyetin maddi yapısıyla ilgili olmayan, bir ticari organizasyonun varlığı halinde oluşan genel giderlerdir. Genel giderler işletmenin faaliyet konusuna, büyüklüğüne, ilişkilerine v.b. bağlı olarak değişebilecek giderlerdir. Bir işletme için kabul edilebilir gider, diğer bir işletme için kabul edilmez olabilir. Günlük hayatta sık sık karşılaşacağımız genel giderler de genel hatları ile çalışmamızda sırasıyla şu şekildedir.

Ücretler İşle ilgili olarak, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi amacıyla ödenen, adı ne olursa olsun ücret ödemeleri bu kapsamdadır. Burada dikkat edilecek husus, ödemenin ticari işletmemi ve üretim işletmesi mi bünyesinde yapıldığıdır. Yani, üretim aşamasında çalışan ücret, VUK 275 (imal edilen emtia) gereğince üretilen malın maliyetinde göz önünde bulundurulduğundan doğrudan gider yazılamaz. Üretim faaliyetinde bulunan işletmelerde idari personelin ücretleri 40/1 kapsamında değerlendirilmektedir. Ama işletme üretim faaliyetinde bulunmuyorsa bütün ücret ödemeleri genel gider niteliğinde olduğu kabul edilir. Ücret ödemesinin illaki nakdi yapılma şartı yoktur. Bunu ayni de yapabilirler. Örneğin bakliyat pazarlaması faaliyeti ile uğraşan A işletmesi, yanında çalıştırdığı kişilere her ay belli bir miktar (kilo,adet...vs) verdiği ücret haricinde gıda yardımında bulunabilir. Burada da yapılan ücret ödemesi niteliğindedir ve bu masraf da gider olarak kaydedilebilir. Değerlendirme, ayın olarak yapılan ücret ödemesinin ödemenin yapıldığı gün ve yerdeki ortalama perakende fiyatlara göre yapılır.

Isıtma, Aydınlatma ve Su Giderleri Bu tür giderler işle ilgili olmalı ve makul ölçülerde olmalıdır. Dönemsellik ilkesi diğer genel giderlerde olduğu gibi bunlar için de söz konusudur. Birden fazla dönemi ilgilendiren giderlerin gelecek dönemleri ilgilendiren kısımları,peşin ödenen giderler olarak dikkate alınmalıdır. Ücretlerde görülen durum bu giderler için de söz konusudur. Yani işletmenin üretim tesisi dışında kullanılan yerlere ait enerji ve su giderleri genel giderler olarak indirim konusu yapılır. Örneğin Türkiye çapında X holdinge bağlı Perakendecilik sektöründe faaliyet gösteren A mağazalarının aydınlatma konusunda yüksek Watt enerji sarf eden ampulleri kullanması, yürütülen işle orantı kurularak kabul edilebilir. Büyük mağazalar genelde yüksek aydınlatma giderleri yaparlar ve bunu indirebilirler. Yani yapılan masraf makul ölçüler de kabul edilebilir. Küçük firmaların, işlerine oranla daha büyük aydınlatma faturalarını beyan etmesi durumunda bunların kabulü mümkün görünmemektedir.

İletişim Giderleri Ticari kazancın elde edilmesi ve devam ettirilmesi için yapılan iletişim giderleri (posta, telefon, faks...vb) indirime tabi olacaktır. Bu giderlerin indiriminde iletişim aracının işletmenin aktifinde olup olmamasının önemi yoktur ama böyle bir durumda indirim yapmak isteyen, o aracın kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi amacıyla kullanıldığını ispat etmek zorundadır. Örneğin, Türkiye’de makine mühendisliğinde kullanılan X adlı bilgisayar programının Türkiye distribütörü A firması işle ilgili olan yurt dışı görüşmelerini gider olarak safi kazancın tespitinde indirim konusu yapabilir. Eğer, görüşmelerini yaptığı telefon başkası adına kayıtlıysa doğal olarak bu görüşmelerin işle ilgili olduğunun ispatı zor olacak belki de kabul edilmeyecektir.

Kira Giderleri Ticari işletmelerin faaliyetleriyle ilgili kiraladıkları iş yerleri, alet, edevat, makine ve tesisler, taşıt araçları genel gider kapsamında değerlendirilir. Şöyle ki yukarıda ifade ettiğimiz gider türlerinde de belirttiğimiz üzere,kiralama konusu kıymetlerin üretimle ilgili olanları için ödenenleri üretilen malların maliyet bedelinde gösterilir. İş yerinin birden fazla olması, ödenen kiraların gider olarak kaydedilmesine engel değildir. İşletme adi şirket şeklinde kurulmuşsa ve şirket ortaklarından birinin sahip olduğu gayrimenkulü şirkete kiralamışsa, şirketinde ödediği kira bedelini gider yazması mümkündür. Kendisine bedelsiz olarak tahsis ettikleri gayrimenkulleri işyeri olarak kullananlar işyeri için kira ödemeleri durumunda gayri safi hasılatlarından kira gideri altında bir indirim yapamayacaklardır. Hem ortaklık kayıtlarında hem de kişiye ait işletmenin kayıtlarında kira ödemelerinin gider gösterilmeleri mükerrerlik taşıdığından aynı kiranın iki kere gider kaydı mümkün değildir.

Temsil ve Ağırlama Giderleri Bu tür giderler giderin yapılması ve gelirin elde edilmesi ve devam ettirilmesi arasındaki ilişkinin en zor kurulduğu giderlerdir. İşletmenin büyüklüğü, faaliyet konusu, ilişki de bulunduğu işletme ve kişilerin durumu dikkate alınarak işle doğrudan ilişkisi olmasa bile belli sınırlar içinde yapılan harcamaların temsil ve ağırlama gideri olarak dikkate alınması gerekir. Örneğin A fabrikasının genel müdürünün misafirlerine, çay, kuru pasta...vs ikram etmesi durumunda bunları temsil gideri olarak kaydedebilir. Uygulamada bu tür giderler yalnız makam dolayısıyla yapılmaz. İşletmeye ait mal ve hizmetin alım satımını kolaylaştırıcı bir etki de yapabilir. Örneğin yurt dışına büro malzemesi ihraç eden Y işletmesi yurt dışındaki alıcı firma temsilcilerini ülkemizde ağırlayabilir ve bunlarla iş bağlantıları kurabilir. Mühim olan bu harcamaların belgelenmesi ve muvazaanın olmadığının bilfiil ispatıdır.

Sigorta Giderleri Binaların, taşıtların ve benzeri nitelikteki aktif kıymetlerin, kaza, yangın, sel basması, hırsızlık v.b. nitelikteki risklere karşı sigortalanması sonucu ödenen sigorta primleri genel gider niteliğindedir. Birden fazla vergilendirme dönemini kapsayan sigorta giderlerinin ilgili oldukları dönemin giderleri arasında yer almaları gerekir. Bu durum vergide giderler açısından dönemsellik ilkesinin gereğidir. Örneğin taşımacılık faaliyeti ile uğraşan B Nakliye Ltd Şirketi baraj inşaatında faaliyet gösteren T İnşaat A.Ş’den bu inşaata kullanılacak dinamitleri taşıma işini almıştır. B şirketi işin çok riskli olduğunu görüp bir sigorta firmasına bu yükü taşıyacak tırları sigorta ettirdiyse, bu giderleri firma indirim konusu yapar. Bunun yanı sıra mal alışı esnasında alıcı tarafından satın alınan mal ile ilgili sigorta giderleri malın maliyetine dahil edilecektir.

Finansman Giderleri İşletmelerin kredi kullanımı, borçlanma, vadeli mal ve sabit kıymet alımı gibi nedenlerle ödedikleri faiz, vade farkı, kur farkı, finansal kiralama bedeli gibi giderler ile teminat mektubu komisyonları (ileride değinilmiştir) ...vb giderlerdir. Bu tür giderler çalışmamızda 5 alt bölüm altında incelenecektir. Sabit Kıymet İktisaplarında Finansman Gideri: VUK'nun 269. maddesine göre gayrimenkullerin ve 273. maddesinde demirbaş eşyanın maliyet bedeli ile değerleneceği hükmü vardır. Aynı Kanunun 262. maddesinde maliyet bedeli tanımlanmıştır. Buna göre maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi yahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder. Müteferri giderlerin nelerden oluştuğu konusunda açık bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak 169 nolu VUK Genel Tebliği bu konuda bize ışık tutar: 1)Yatırımların finansmanında kullanılan kredilerle ilgili faizlerden sabit kıymetle birlikte amortisman yoluyla itfa edilmek üzere yatırım maliyetine eklenmesi gerekmekte, işletme dönemine ait olanların ise ilgili bulundukları yıllarda doğrudan gider yazılması ya da maliyete intikal ettirilmek suretiyle amortismana tabi tutulması, 

Finansman Giderleri-2 2)Döviz kredisi kullanılarak yurt dışından sabit kıymet ithal edilmesi sırasında veya sonradan bu kıymetlere ilişkin borç taksitlerinin değerlemesi dolayısıyla ortaya çıkan kur farklarından sabit kıymetin iktisap edildiği dönem sonuna kadar olanların, kıymetin maliyetine eklenmesi zorunlu bulunmakta; aynı kıymetlerle ilgili olarak söz konusu dönemden sonra ortala çıkan kur farklarının ise ait oldukları yıllarda doğrudan gider yazılması ya da maliyete intikal ettirilerek amortisman konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.” Söz konusu görüşler yalnızca yatırımlar içi değil genelde her türlü amortismana tabi iktisadi kıymet alımlarında geçerli sayılacaktır. 

Finansman Giderleri-3 Ticari Emtia İktisaplarında Finansman Giderleri: Bu konuda VUK 238 nolu tebliği yol göstermektedir.Bu tebliğe göre, emtianın satın alınıp işletme stoklarına intikal ettirilebilmesi için iktisadi bir kıymetin edinilmesi veya değerinin artırılması için yapılan ödemeler ile bunlara benzer ek diğer giderlerden olması gerekmektedir. Bu itibarla, emtianın satın alınıp işletme stoklarına girdiği tarihe kadar oluşan kur farklarının maliyete intikal ettirilmesi zorunludur. Stokta kalan emtia ile ilgili olarak daha sonra ortaya çıkacak kur farklarının ise, ilgili bulundukları yıllarda gider yazılması veya maliyete intikal ettirilmesi mümkün bulunulmaktadır. İşletmelerin finansman temini maksadıyla bankalardan veya benzeri kredi müesseselerinden aldıkları krediler için ödedikleri faiz ve komisyon giderlerinden dönem sonu stoklarına pay vermeleri zorunlu bulunmamaktadır. Buna göre mükellefler söz konusu ödemelerini doğrudan gider olarak kaydedebilecekleri gibi, diledikleri takdirde stokta bulunan emtiaya isabet eden kısmı maliyete dahil edebileceklerdir. 

Finansman Giderleri-4 Faktoring ve Forfaiting İşlemleri: Factoring, satış bedelinin vadesinde tahsilini, istenildiği takdirde vadeden önce belirli bir oranda peşin ödemeyi sağlayan ve tahsilat riskinin ‘factor' denilen aracı kuruluş tarafından karşılanması işlemleridir. Forfaiting ise, vadeli ihracattan doğan alacakların kesin olarak ve ıskonto edilerek satılması şeklinde tanımlanabilir. Finansal Kiralama Giderleri: Finansal Kiralamalarla ilgili olarak, 4842 sayılı Yasa ile Vergi Usul Kanunu’nda yapılan değişikle Mük 290. madde eklenmiş olup, 01/07/2003 tarihinden itibaren yapılacak kiralama işlemlerinde bir takım düzenlemeler getirilmiştir. Kanuna göre, finansal kiralama, Kira süresi sonunda mülkiyet hakkının kiracıya devredilip devredilmediğine bakılmaksızın, bir iktisadi kıymetin mülkiyetine sahip olmaktan kaynaklanan tüm riskler ile yararların kiracıya bırakılması sonucunu doğuran kiralamalardır şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanımın ötesinde, finansal kiralama işlemi için bazı temel kriterler belirlenmiş olup, bunlarının birinin varlığında işlem kiralama olarak değerlendirilecektir. Bunlar: 

Finansman Giderleri-5 İktisadi mülkiyetin kira süresi sonucunda kiracıya devri Kiracıya kira süresi sonunda iktisadi kıymeti rayiç bedelinden daha düşük bir bedelle satın alma hakkı tanınması Kiralama süresinin iktisadi kıymetin ekonomik ömrünün %80’inden daha büyük bölümünü kapsaması Kira ödemelerinin bugünkü değerleri toplamının iktisadi kıymetin rayiç bedelinin %90’ından daha büyük bir değeri oluşturması 

Finansman Giderleri-6 Son olarak, bu kanun Finansal Kiralama Kanunu’ndan bağımsız bir kanundur. Sözleşme serbestisi içerisinde finansal kiralama sözleşmesinin karşılıklı (kiracı-kiraya veren) kira bedellerinin belirlenmesi, çoğu durumda sözleşmeye göre ödenen kira bedellerinin, vergi mevzuatına göre kiracı açısından gider, kiralayan açısından ise gelirin peşin ödenmesi, tahsil edilmesi esasına uyulmadığı yani vergilemede dönemsellik ilkesine aykırı hususlar taşımasına neden olmaktadır. Gene VUK 290’da belirtilen ifadeye göre, bu maddede belirtilen şartları taşıyan bir kiralamanın 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu’ndaki şartları taşımasına gerek yoktur.

Reklam Giderleri Mal ve hizmet üreten dağıtımını ve ticaretini yapan işletmelerin satışlarını artırmak, imal ettikleri mal ve hizmetleri tanıtmak amacıyla yaptıkları reklam giderleri tevsik edilmek şartıyla işletmenin kazancından indirilebilecektir.. Uygulamada bazı reklam harcamaları birden fazla yıla sirayet eden ve aktifleştirilmesi gereken niteliğe sahip olabilmektedir. Bu tür reklam harcamalarına reklam panolarını örnek olarak verebiliriz. Genellikle yol kenarlarında veya bina üstlerinde yer alan reklam panoları için yapılan harcamalar aktifleştirilerek amortisman yoluyla itfa edilmesi gerekir. Yerel yönetimlerin panolarının kullanılarak reklamın yapılmasında böyle bir şey söz konusu olmayıp direkt bulunulan dönemde gider yazılabilir. Benzeri durum bina duvarlarına yapılan reklamlar için de geçerli olup direkt gider yazmada bir sakınca yoktur. Örneğin çukulata ve şekerleme üretimiyle uğraşan E işletmesi şehrin ana caddelerinin birinde palyaçolar eşliğinde ürün tanıtımı yapmış ve bu maksatla el broşür ve ilanları bastırması. El ilanları ve palyaçolara ödenen giderler reklam giderleri olarak 40/1 kapsamında değerlendirilecektir. 

Pazarlama, Satış ve Dağıtım Giderleri -1 Bu giderler mal ve hizmet maliyetine girmeyecek giderlerden olup direkt sonuç hesaplarına intikal ettirilir. Pazarlama, satış ve dağıtım giderleriyle ilgili faaliyetlere uygulamada çeşitli isimler altında rastlanır. Tüketiciye Yönelik Olarak Yapılan Hediye Kampanyaları: Belirli mal gruplarından alan kişi veya gruplara belirli miktarlarda farklı usullerde hediyeler verilmesidir. Burada giderlerin intikalinde özellik gösteren iki durum söz konusudur. Birinci durum, firmaların hediye olarak dağıttığı mamulleri başka firmalardan temin etmeleri halidir. Bu durumda, söz konusu firmalardan alınan faturaların bedelleri giderlere intikal ettirilecektir. İkinci durum, hediye olarak dağıtılan mamullerin işletmenin kendi ürettiği mamulleri olması halidir. Bu durumda ise, söz konusu mamullerin emsal bedeli hasılat olarak kaydedilecek daha sonra ise anılan tutar GVK'nun 40/1. maddesi hükmü uyarınca gider yazılacaktır. Örneğin oto pazarlaması faaliyeti ile uğraşan V firmasının 90.000YTL değerinde araç satın alan müşterilerini Antalya’nın Belek ilçesinde 3 yıldızlı bir otelde 5 gün süreyle ağırlaması ve bunun için otomobil başına 700YTL masrafa katlanması. Bunu belgelendirmesi ve gelire göre aşırı harcama yapmamasını ispatlaması durumunda indirim konusu yapabilir. Yukarıdaki örnekte aynı otodan alana kendi ürettiği 700 YTL tutarındaki oto teybini hediye etmesi durumunda söz konusu teybi emsal bedeli ile hasılat olarak kaydedecek sonra anılan tutarı GVK 40/1 kapsamında gider olarak kaydedecektir. 

Pazarlama, Satış ve Dağıtım Giderleri -2 Bayilere ve Diğer Satıcı Firmalara Yönelik Kampanyalar: Uygulamada bu duruma değişik şekillerde rastlanır. Bunlardan biri bayi belli bir tutarın üzerinde satış yapmıştır, bunun karşılığında bir hediye verilir. Diğeri satışlarının yüzdesi göz önünde tutularak hediye verilebilir. Ve sonuncusu belirli bir rakamı yakalayan bayi yurt dışına gönderilir.İlki iki durum için, yani bayiye hediye verilmesi durumunda bunlar prim niteliğinde değerlendirilecektir. Bu nedenle önce satıcı firma söz konusu hediye bedeli için bayi adına fatura düzenleyecek, bayi ise anılan fatura tutarı kadar satıcı firmaya iskonto faturası düzenleyecektir. Son durum için yani bayinin yurt dışına gönderilmesi durumunda ise bu da prim olarak değerlendirilecek ve GVK kapsamında gider olarak yazılabilecektir. Örneğin yurt dışına turlar düzenleyen A Turizm şirketinin İzmit Bayi yurt çapındaki bayiler arasında bilet satışında birinci olmuştur. Bunun üzerine Ana firma acente sahibini 1 hafta İngiltere’ye seyahat maksadıyla göndermiştir. Bu masraflar ana bayi tarafından işle mütenasip olmak üzere indirilebilir. 

Pazarlama, Satış ve Dağıtım Giderleri -3 İşletme Personeline Alınan Hediyeler: Bunlar bizzat ücret olarak kabul edilebilecek ayın şeklinde ödemelerden olduğu için ücret gideri olarak indirim konusu yapılabilir. Örneğin tekstil işiyle uğraşan L firması en çok satış işi bağlayan personeli Serpil Hanım’a 10 adet Cumhuriyet altını hediye etmiştir. Hediye edilen altınlar ücret olarak değerlendirilecektir. Hediye Kampanyaları Nedeniyle Ayrılan Karşılıklar: Bu konuda özellikle basın sektöründe kupon biriktirilmesi karşılığında bazı hediyeler verilmesi en tipik örnektir. Özellikle televizyon gibi eşyalarda kuponların biriktirilmesi birden fazla döneme sirayet etmektedir. Bu durumda ise söz konusu televizyon giderlerinin hangi dönemde gider yazılacağı, televizyonlar için önceki dönemlerde karşılık ayrılıp ayrılmayacağı sorunu ile karşılaşılmaktadır. Konuya ilişkin şu açıklamalar yapılabilir : 

Pazarlama, Satış ve Dağıtım Giderleri -4 Numuneler: Numune, malın tanıtılması için alıcılara bir bedel talep etmeksizin gönderilen örnekler olarak tanımlanabilir. Numunelerin dağıtılması ticari amaçlı olduğu takdirde dağıtım nedeniyle yapılan tüm masrafların işle ilgili olduğu kuşkusuzdur. Fakat uygulamada bu dağıtımlarda keyfilik özelliği ağır basan masraflarla karşılaşılmaktadır. Bunların ise giderlere intikali mümkün değildir. Yani hileli ve muvazaalı bir durum olmadığı sürece numune maliyetlerinin giderleştirilmesinde bir problem ortaya çıkmamaktadır. Örneğin Bulgaristan’da fırın pazarlamak isteyen B firması, Bulgaristan’daki firmaya bir fırını numune olarak göndermiştir. Bunu ürün tanıtımıyla ilgili olarak kabul edebiliriz ancak hile ve muvazaa olmaması durumunda. Hediye ve Eşantiyonlar: Yılbaşı, bayramlar gibi özel günlerde işletmeyi tanıtmak amacına yönelik çeşitli kişi ve gruplara dağıtılan ve reklam amacı taşımayan kalem, takvim, çakmak, ajanda gibi mamullerdir. Bunların işletmenin amblemini, adını vb. taşıması normaldir. Bunların işletme ile ilgili bulunması ve normal ölçütler içinde yapılması gerekir. Yukarıda da belirttiğimiz üzere hile ve muvazaa taşırlarsa giderleştirmede problem ortaya çıkar. Örneğin yemek dağıtımı işiyle uğraşan G firması müşterilerine firmasının adını ve amblemlerini ya da işini gösteren amblemleri (örneğin ajandanın üzerinde sadece tahta kaşık resmi bulunabilir) gösteren anahtarlık, ajanda,takvim vs dağıtabilir. Bunlara yaptığı masrafları gider olarak kaydedebilir.

Bilgisayar ve Yazılım Giderleri Bilgisayar yazılımları işletim sistemleri ve yazılım programları ve yazılım programları diye ikiye ayrılır. Yazılım programları, VUK’a göre doğrudan gider olarak veya amortisman ayrılması suretiyle gider yazılır. İşletim sistemleri ise bilgisayarın kullanılması için mutlaka bulunması gereken ve bilgisayarla birlikte satılan programlardır. Bunların bilgisayarla birlikte amortismana tabi tutulması gerekir. Örneğin Z Proje şirketi çizimlerinde kullanmak üzere W çizim programını satın almıştır. Bu masrafı doğrudan gider olarak da yazabilir amortisman suretiyle gider olarak itfaya tabi tutabilir.

Götürü Gider Uygulaması (Yurt Dışı Giderlerin Ticari Kazançtan İndirilmesi İle İlgili Düzenlemeler) Götürü gider uygulamasından ihracat,yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve teknik hizmetler ile taşımacılık faaliyetinde bulunan gerçek usulde vergilendirilen Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefleri ile dar mükellefler götürü gider uygulamasından faydalanabilirler. Kanunun ilgili maddesinde de belirtildiği üzere götürü olarak kaydedilecek tutar üstte yazılı faaliyetlerden döviz olarak elde edilen hasılatın binde beşini aşamaz. Buradan elde edilen dövizlerin Türkiye’ye getirilmesi gibi bir mecburiyet bulunmamaktadır. Götürü giderin hesaplanabilmesi için harcamanın yapılmış ve işletmenin mal varlığında bir azalma meydana gelmiş olmalıdır. Örneğin,tekstil işiyle uğraşan Ş firması yurt dışına 1 Trilyon TL hasılat elde etmiştir. Bu işlemde 200 milyarlık masrafı mevcuttur. Bu tutarın 140 milyarı belgelendirilmiştir. Geri kalan belgesizdir. Yapılacak olan 1.000.000.000.000 X %5 =50 milyar TL’nin belgesiz olarak kabul edilebileceği 10 milyar TL’nin kabul edilmeyeceğidir. Bu durumda kabul edilecek gider 140milyar + 50milyar =190milyar TL olmaktadır. Bu hasılatın Türkiye’ye getirilme mecburiyeti de yoktur.

Meslek Örgütlerine ve Derneklerine Katılım Giderleri Yasal zorunluluklar nedeniyle üye olunan meslek örgütlerine ödenen aidat vb ödemeler gider olarak kaydedilebilir. Ancak, mükelleflerin yasal zorunluluk olmadan kendi aralarında kurdukları birlik ve organizasyonlar için yapılan ödemeler gider olarak kayıtlara alınamaz. Örneğin, fırıncılık işiyle uğraşan M, fırıncılar odasına üyedir ve bunun için her ay üyelik aidatı ödemektedir. Bunu indirim konusu yapabilir. Ancak Saraybahçe Fırıncılar Derneğine’de üyeyse bu dernek meslek örgütü sayılmayacağından buraya ödediği aidatı indirim konusu yapamaz.

Yurt Dışı Büro Giderleri Yurt dışında bulunan bürolar için merkezden yapılan harcamalar gider olarak kabul edilir. Ancak bu durum bazı koşullara bağlanmıştır. Eğer büro yurt dışında Türkiye’deki işle ilgili faaliyette bulunuyorsa, yapılan harcamalar Türkiye’deki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılıyorsa ve Vergi Usul Kanunu’nun 227. maddesine uygun olarak belgelendirilirse bu giderler kabul edilir. Yurt dışındaki büronun kazanç ve zararları Türkiye’de sonuç hesaplarına intikal ettirilir ve bu kazanç ve zararlar Türkiye’deki hesaplarından mahsup edilir. Avukatlara ve Danışmanlara Yapılan Ödemeler Bu kişilere yapılan ödemeler her ne kadar gelirin elde edilmesi ile doğrudan ilgili olmazsa bile, işletmenin öz sermayesinin korunması, dolayısıyla da kazancın devam ettirilmesi ile ilgili olduğundan gider olarak dikkate alınır.

Diğer Kanunlardan Kaynaklanan Yasal Zorunluluklar Nedeniyle Yapılan Ödemeler Bir faaliyetin yapılması için vergi kanunları dışında, birtakım kanunlarda bazı ödemelerin yapılması gerektiği zorunlu kılınmışsa bu ödemeler gelirin elde edilmesi ve devam ettirilmesi için zorunlu giderler olmaktadır. Bu tür giderlerin indirimi kabul edilecektir. Örneğin; Türk Standartları Enstitüsü Kuruluş Kanunu’na göre ödenen aidatlar, Eğitime Katkı Payı ve Özel İşlem Vergisi, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu,Maden Kanunu’na göre ödenen devlet hakkı...vs

Kanuna Aykırılık Teşkil Eden Meşru Olmayan Ödemeler Bu giderlerin 40/1 kapsamında indirilebilecek giderlerden olup olmadığı tartışmalıdır. Ancak kanunlarla yasak edilmiş faaliyetlerin kabul edilebilirliğinin yaygınlaşması, mali yaşamda da etkilerini hissettireceğinden sakıncalar içermektedir. Bu fiiller aynı zamanda Türk Ceza Kanunu’na göre suç teşkil ederler. Danıştay’ın da bu tür giderlerin indiriminin olmayacağı şeklinde uygulama ve ifadelerine sıkça rastlanmaktadır. Örneğin bir ihalenin alınması ile ilgili olarak verilen rüşvet Türk Ceza Kanunu’na göre suç teşkil eder. Lakin vergi kanunlarında bunun gider olarak kaydedilemeyeceğine yönelik bir düzenleme yoktur. burada yasal boşluk mevcuttur. Ama gene de diğer kanunlar suç sayıldığından indirilmemesi daha uygundur.

Diğer Giderler -1 Burada yukarıdaki sınıflandırmalara dahil olamayacak ama işletmenin faaliyetleri dolayısıyle karşılaşabileceği gider türleridir. Bunlar: Çalınan mal ve hizmetler, genel gider olarak matrahtan indirilemez. Çünki indirilecek gider işletmenin ticari faaliyetin normal icapları dahilinde meydana gelmiş olanlardandır. Hırsızlığın olduğu dönemin sonunda emtia stokunda gösterilmesi ve ertesi dönemin dönem başı stokunda gösterilmesi gerekir. Satış sonrası müşteri memnuniyetine yönelik garanti verilmesi ve bu garanti kapsamında verilecek hizmetler için karşılık ayrılması durumunda bunların gider olarak kaydedilmesi mümkün değildir. 

Diğer Giderler -2 Başsağlığı ilanları faaliyetin yürütülmesi ile ilgili yapılır bu yolla kamuoyu, ortakları ve müşterileri bilinçlendirme amacına hizmet ederse indirimi mümkün. Ancak taziye amaçlı olup ticari faaliyetin indirilmesi ile ilgili değilse kabul edilemez. Kalifiye eleman yetiştirmek amaçlı giderler indime tabi tutulabilir. Burada ticari faaliyetin elde edilmesi ve devam ettirilmesi arasında illiyet bağı mevcuttur. Hesap Uzmanları Kurulu Danışma Komisyonunun da bu yönde bir kararı vardır. Müşteri banka teminat mektupları da indirilebilir. Müşteriler nezdinde biriken alacakları garanti altına almak için bazı müesseselerin onlardan başka teminat mektupları aldıkları görülmektedir. Anılan mektuplara ilişkin banka masraflarının (komisyon, damga vergisi, gider vergisi gibi) anlaşmaya dayanarak alacaklı müesseselerce ödenmesi halinde genel gider yazılmaları mümkündür.

SOSYAL GİDERLER GVK’nın 40/2. maddesinde işletmenin yaptığı giderlerin, ki bunlar sosyal amaç taşımaktadırlar. Bu maddeye göre mükellefin işinde çalışan hizmetli ve işçilerin; İşyerinde ve Müştemilatında (Eklentilerinde) Yaptıkları İaşe ve İbate Giderleri: Bu giderler aynı zamanda GVK’nın 23/8’e göre hizmet erbabına iş yerinde veya müştemilatında yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatler tutarına bakılmaksızın tutarına bakılmaksızın Gelir Vergisinden müstesna olup, gider olarak da indirimi mümkündür. İstisna kapsamına yemekle birlikte içecek ve benzeri giderler de girmektedir. Personele işyeri ve müştemilatı dışında verilen yemek bedelleri ise GVK’nın 61. maddesine göre ücret olarak vergilendirilir. Ancak bu bedelin 2003 için 6.000.000TL’yı, 2004 için 7.000.000TL’yı aşmayan kısmı gider olarak istisna kapsamında değerlendirilmekte aşan kısmı ücret olarak kabul edilip stopaj yoluyla vergilendirilmektedir. Personele verilen yemek fişleri de bu bağlamda değerlendirilmelidir. 

SOSYAL GİDERLER-2 Tedavi ve İlaç Giderleri: GVK’nın 40/2 maddesine göre hizmetli ve işçilerin tedavi ve ilaç giderleri indirilebilecek giderlerdendir. Bu giderler personele ait olmalıdır. Personelin yakınları ile ilgili olanlar indirilebilir gider olarak dikkate alınmaz. Bu giderler yurt içinde veya yurt dışında (işletmenin büyüklüğü ve faaliyet alanı göz önünde bulundurulur) özel veya resmi hastanede yapılmasının bir önemi yoktur. İşyerinde yaptırılan eczane dolapları vb harcamalar bu kapsamda değerlendirilir. 

SOSYAL GİDERLER-3 Sigorta Primleri ve Emekli Aidatları: Bu primlerin ve aidatın istirdat edilmemek üzere Türkiye'de kain sigorta şirketlerine veya emekli ve yardım sandıklarına ödenmiş olması ve emekli ve yardım sandıklarının tüzel kişiliği haiz bulunmaları şartıyla bu tür giderlerin indirilebileceği kabul edilmiştir. Burada bahse konu olan sigorta payı işverenin payıdır. Doğal olarak, işçinin payı ücret dahilinde 40/1’e göre indirilebilir. Örneğin,I ticaret işletmesinin sahibi kendi isteğiyle, basamak ilerlemesi/yükseltilmesi için yapacağı Bağ-Kur prim ödemesi gider olarak kaydedilecektir. Giyim Giderleri: Burada bahsi olan işle ilgili faaliyetin yürütülmesinde kullanılan 27. maddenin 2.bendinde bahsi konu olan elbiselere ilişkin giderlerdir. Bu elbiseler hizmet erbabına iş icabı verilir ve işten ayrılınca geri alınır. (Örneğin iş tulumu,çizme,takım) Ancak işveren tarafından çalışanın şahsi kullanımı için verilecek olan elbiseler ücret olarak değerlendirilir. Bunlar 40/1 kapsamındadır ve kesintiye tabi olacaktır. Örneğin, V güvenlik şirketinin kendi çalışanlarına görev müddetince kullanmak üzere verdiği işletmenin amblemini taşıyan giysi, ayakkabı, palto..vs indirim konusu olabilir. Eğer çalışanın üzerine şahsi kullanım amacıyla verdiği kıyafetle 40/1 ve 61 kapsamında değerlendirilir.

ZARAR, ZİYAN VE TAZMİNATLAR Ticari yaşamda işletmeler faaliyetlerini yürütürken faaliyetleri dolayısıyla çevrelerine bir takım zararlar da verebilirler. Kanun koyucu GVK 40/3 maddesinde bu konuyu düzenlemiştir. İlgili kanun maddesinde, işle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların indirilebileceği ifade edilmiştir. Bu giderlerin indirilebilmesinin bazı şartları vardır: 

ZARAR, ZİYAN VE TAZMİNATLAR-2 Zarar, ziyan ve tazminatlar ticari faaliyetin normal icapları ile ilgili olmalıdır. Yani şahsi nitelik taşımamalı ve işin normal akışı ile ilişkili olmalıdır. Zarar, ziyan ve tazminatlar, mukavelename,ilam veya kanun emrine dayanmalıdır. Şunu da belirtmemiz gerekir ki 41/5’de parantez içi hükmünde, akitlerde ceza şartı olarak derpiş edilen tazminatların, cezai mahiyette tazminat sayılmayacağı ifade edilmiştir. Dolayısıyla, mukavelenameden doğan bu tür tazminatların, masraf kaydı iş sahibinin kusurluluk durumu araştırılmaksızın kabul edilmek gerekir. Zarar,ziyan ve tazminatın şahsi kusurdan kaynaklanmamış bulunması gerekir. Yani şirketi idare edenlerin şirket adına yaptıkları işlemler dolayısıyla şahsi kusurlarının olmaması şeklinde anlaşılmalıdır. Ödemenin mevzuata aykırı fiilden kaynaklanmamalıdır. Yani ödemenin kanun emrine istinaden ödemiş olması gereklidir. 

ZARAR, ZİYAN VE TAZMİNATLAR-3 Göz önünde tutulması gereken bir noktada zarar,ziyan ve tazminata neden olabilecek önlemler daha önceden alınmış olmalıdır. İşveren üzerine düşen ödevleri önceden yerine getirmiş olmalıdır. Yerine getirmemişse ve kötü niyet anlaşılırsa ve hatta zarar ve ziyanın oluşmasına ortam yaratılmışsa gider olarak kabul edilmeyecektir. Ödenen tazminatlara ilişkin söyleyebileceğimiz son şey, bunların fiilen ödenmese de göz önünde tutulur. Çünkü ticari kazançlarda tahakkuk esası geçerlidir. Örneğin kömür çıkarma faaliyetiyle uğraşan R şirketine ait madende giruzu patlaması olmuştur. Bu vahim olayda maalesef pek çok işçi hayatını kaybetmiş bir kısmı ise sakat kalmıştır. Yapılan inceleme ve soruşturma sonucunda ilgili şirketin bu konuda kusurunun olmadığı, alınması gereken önlemlerin zamanında alındığı, ölçümlerin zamanında yaptırıldığı tespit edilmiştir. Şirket bu kazada ölen, yaralanan ve sakat kalan kişilerle ödediği tazminat ve giderleri indirim konusu yapabilir.

SEYAHAT VE İKAMET GİDERLERİ GVK’nın 40/4 ve 24. maddelerinde seyahat giderlerine yer verilmiştir. GVK’nın 40/4 maddesinde işle ilgili olarak yapılan, işin önemi ve genişliği ile uygun, seyahat maksadının gerektirdiği süreyle sınırlı olmak üzere yapılan seyahat ve ikamet giderleri ticari kazancın tespitinde gider unsuru olarak dikkate alınacaktır. 24/2 maddesinde ise Harcırah Kanunu kapsamı dışında kalan müesseseler tarafından idare meclisi başkanı ve üyeleri ile denetçilerine, tasfiye memurlarına ve hizmet erbabına (Harcırah Kanununa tabi olsun olmasın her türlü sözleşmeli personel dahil) verilen gerçek yol giderlerinin tamamı ile yemek ve yatmak giderlerine karşılık verilen gündeliklerin, (Bu gündelikler aynı aylık seviyesindeki devlet memurlarına verilen gündeliklerden fazla ise veya devletçe verilen gündeliklerin en yüksek haddini aşarsa, aradaki fark ücret olarak vergiye tabi tutulur)gelir vergisinden istisna tutulacağı belirtilmiştir. 

SEYAHAT VE İKAMET GİDERLERİ-2 Seyahat masrafları genel olarak üç başlık altında toplanabilir. Yol giderleri, yeme giderleri ve yatma giderleri. Yol giderleri her iki yöntem açısından aynı esaslara tabi olmakla beraber, yeme ve yatma giderleri gerçek gider ve harcırah uygulaması açısından farklı esaslara tabi olmaktadır. Yol giderleri gerçek gider ve harcırah uygulaması açısından aynı esaslara dahildir,belgelenmeden ileri sürülemez. Harcırah uygulamasına tabi olan yeme ve yatma giderleri için harcırah tahakkuk ettirilir. Gündeliklerin harcırah tahakkukunda, bir sınır olmamakla beraber; verilen gündelikler aynı aylık seviyesindeki devlet memurlarına verilen gündeliklerden fazla ise veya devletçe verilen gündeliklerin en yüksek haddini aşarsa, aradaki fark ücret olarak vergiye tabi tutulur. Her iki yöntemde aynı anda kullanılırsa gerçek gider usulünü kullanmak için getirdiği faturalar kabul edilir, ancak harcırah ücret olarak değerlendirilir ve bu harcırah (prim mahiyetindedir) üzerinden stopaj uygulanır. Yurt dışı harcırah gündeliklerine gelince, miktar; ülkeye, memur ve hizmetlinin aylık veya ücret tutarları ile görevin mahiyetine göre mali yıl itibariyle ve Maliye Bakanlığı’nın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu’nca tayin edilir. Örneğin bir iş gezisi nedeniyle S işletmesinin sahibi seyahat gideri yapmış, yanında eşini ve çocuklarını da götürmüş bunlara ait masrafları da gider olarak yazmıştır. Yapılması gereken bu masrafların kanunen kabul edilmeyen giderler olarak matraha ilave edilmesidir. Örneğin P Hastanelerinin sahibi Ahmet Bey, Fransa’da Pasteur Tıbbi Araştırmalar Merkezi’nin davetlisi olarak bilimsel bir toplantıya katılmıştır. Fakat yapılan inceleme neticesinde kalınan süre içerinde yapılan harcamaların aşırılığı ve Ahmet Bey’in yıllık gelirine oransızlığı dikkat çekmiştir. Doğal olarak bu tür harcamalar gider olarak indirime konu olmayacaktır.

TAŞIT GİDERLERİ GVK’nın 40/5 maddesinde kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan taşıtların giderlerinin indirilebileceği hüküm altına alınmıştır. Taşıtın işletmeye dahil olması, bilanço esasına göre defter tutanlarda taşıtın bilanço aktifinde yer alması; işletme esasına göre defter tutanlarda ,işletme hesabının demirbaşlarının kaydedildiği sayfasına kaydedilmesi ayrıca amortisman defteri tutuluyorsa o defterde ya da amortisman listelerinde taşıta yer verilmesi şeklinde olur. Taşıtlarla ilgili giderlerin indiriminin kabul edilebilmesi için bunlarla ilgili belgeler ibraz edilmeli ve taşıt kesinlikle işle ilgili kullanılmalıdır. Kiralanan taşıtların giderleri denirken taşıtın kiralanması dolayısıyla katlanılan giderler bahsedilmemektedir. Finansal kiralama 40/1’de düzenlenmiştir. Arabanın değerini arttırmaya yönelik olarak yapılan giderler, ilgili oldukları taşıtların maliyetine eklenerek amortisman yoluyla itfa edilir.Örneğin, taşıtlara ilişkin boya, döşeme, elektrik donanımı veya lastiklerin yenilenmesi taşıtların iktisadi değerini arttırmaya yönelik olarak kabul edilmez. Lakin motor değişimi ve yük araçlarına yapılan karoseri veya kasalar için yapılan harcamalar taşıtların iktisadi değerini arttırmaya yönelik olarak değerlendirilir.

VERGİ, RESİM VE HARÇLAR GVK’nın 40/6 maddesinde işletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçların indirime tabi olacağı belirtilmiştir. Ayni vergi, resim ve harçlardan kasıt mükellefin mali iktidarını vergilendirmeyi amaçlayan şahsi vergiler dışında kalan vergi, resim ve harçlardır. Bu ayni vergilerin safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebilmesi için işletmenin faaliyeti ile ilgili olmalı, işletme faaliyetinden doğan işlemlerden alınmış olması ve işletmeye ait bina veya tesisat üzerinden ödenmiş olması gerekmektedir. Gider vergileri tahakkuk ettiği dönem itibariyle gider yazılabilir. Geçmiş yıllara ait olmak üzere tarh edilmiş gider vergileri nihai kaza merci kararı ile kesinleştiği yılda gider yazılabilir. Uygulamada sık rastlanan bazı vergi türlerinin uygulamaları şu şekilde gerçekleşmektedir: 

VERGİ, RESİM VE HARÇLAR-2 Örneğin, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu uyarınca mükellefler ödenen Belediye Vergilerini gider yazmakta serbesttir. Buradan hareketle Çevre Temizlik Vergisi de gider olarak yazılabilir. Örneğin, Damga Vergisi Kanunu gereğince ödenen damga vergisi ve Harçlar Kanunu gereğince ödenen harçlar asıl mükellefleri tarafından ticari kazancın tespitinde tahakkuk ettikleri tarih itibariyle gider yazılır. Örneğin, Banka ve Sigorta Muamele Vergisinin mükellefi banka, banker ve sigorta şirketleridir. Bunlar ödedikleri vergiyi GVK 40/6 kapsamında gider yazabilirler. Bunlar da ödedikleri vergiyi müşterilerine yansıtır. Müşterilerde ödedikleri bu vergiyi 40/1 çerçevesinde gider yazabilir.

AMORTİSMANLAR GVK’nın bu maddesinde VUK hükümlerine göre ayrılan amortismanların indirilebileceği belirtilmiştir. Amortisman işletmede bir yıldan fazla kullanılan, yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz kalan iktisadi kıymetler için söz konusudur. Bu özellikleri taşıyan iktisadi kıymetlere ait giderler anında gider yazılmayıp dönemler itibariyle gider yazılmaktadır.(Bunun istisnai bir hükmü 5228 sayılı Kanunda yapılan değişiklikle, 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunun 7. maddesinin (1) numaralı fıkrası kanunla getirilmiştir. Buna göre mükellefler kullanmak üzere satın aldıkları ödeme kaydedici cihazlar için %100'e kadar amortisman oranı seçebilirler denmiştir. Amaç YTL’ye uyum kapsamında mükelleflere YTL’ye uyumlu ödeme kaydedici cihazlara geçmelerini sağlamaktır.)Amortismanda dikkat edilecek diğer bir noktada amortismana tabi değerin 2004 için 440.000.000TL tutarını geçmesidir. Geçmeyenler amortismana tabi tutulmayarak anında gider olarak yazılabilecektir. Amortismanda genelde 440.000.000TL şartı iktisadi ve teknik bütünlük gösterenlerde topluca alınırken işin ve iktisadi iktisadi kıymetin özelliğine binaen ayrı ayrı da alınabilir. Örneğin işletmede kullanılmak üzere alınan bir minibüs bütün değeri üzerinden değerlendirilirken, yemek verme hizmeti sunan bir lokanta için alınan masa ve sandalyelerin tutarı belirtilen tutarın altında kalabilir. O zaman lokanta işleticisi mükellef masa ve sandalyeleri bir bütün olarak alacak, tek masa-tek sandalyeye amortisman ayırmak yerine hepsine bütün olarak amortisman ayırabilecektir. 

AMORTİSMANLAR-2 Amortismanlarla ilgili yukarıdaki anlatımlarımıza ilave olarak bilgi almak isteyenler konuyla ilgili olduğunu düşündüğümüz üç tebliğe bakabilirler. (VUK 333,337-339) Özet olarak belirtelim ki bu tebliğlerde; artık, amortisman uygulamasının faydalı ömre göre yürütüleceği, sektörel bazda amortisman uygulamalarının getirildiğinden bahseder. Ayrıca 5228 sayılı Kanun’la, YTL’ye uygun ödeme kaydedici cihaz uygulamasını yaygınlaştırmak maksadıyla 3100 sayılı Kanun’da yapılan değişikliğe ilişkin düzenlemeler mevcuttur. Buna göre, ödeme kaydedici cihazlar için ayrılan %40 amortisman değiştirilerek %100 oranına çıkartılmıştır. Yani hepsini aynı dönem içinde gider yazabilir. Son olarak amortismanlarla ilgili belirteceğimiz şey, hesaplanan amortismanlar, hesaplarda ayrıca gösterilmek şartıyla ilgili bulundukları değerlerden doğrudan doğruya indirilebilir veya pasifte ayrı bir karşılık hesabında toplanabilir.

SENDİKALARA ÖDENEN AİDATLAR Burada kast olunan işverenlerce 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nca ödenen aidatların ticari kazançtan indirilmesidir. Ancak bu aidatların bir aylık tutarı, işyerinde işçilere ödenen çıplak ücretin bir günlük toplamını aşamaz. Fazla mesai, prim, ikramiye, sosyal yardım gibi ödemeler çıplak ücrete dahil olunmaz. Burada da ticari kazançtan indirim için GVK’nın 40. maddesinin 3. bendinde olduğu gibi ödeme şartı aranmıştır. İlgili yılda ödenmeyen sendika aidatları gider olarak dikkate alınmaz.

BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİNDE ÜCRETLİ ADINA ÖDENEN KATKI PAYLARI GVK’nın 40. maddenin 9 numaralı bendinde işverenler tarafından ücretliler adına bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı paylarının indirim konusu yapılabileceği belirtilmiş olup katkı paylarının toplamında GVK’nın 63. maddesinin 1. fıkrasının 3 numaralı bendinin göz önünde bulundurulacağı belirtilmiştir. Bu paylar, Türkiye'de kain ve merkezi Türkiye'de bulunan bir sigorta veya emeklilik şirketine yatırılmalıdır. İndirim konusu yapılacak katkı paylarının toplamı, ödendiği ayda elde edilen ücretin %10'unu (bireysel emeklilik sistemi dışındaki şahıs sigorta poliçeleri için ödenen primlerde, ödendiği ayda elde edilen ücretin %5'ini) ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamaz. Bu oranın belirlenmesi Bakanlar Kurulunun takdirindedir ve Bakanlar Kurulu bu oranı %20 oranına kadar (bireysel emeklilik sistemi dışındaki şahıs sigorta poliçeleri için %10 oranına kadar) artırmaya ve belirtilen haddi asgari ücretin yıllık tutarının iki katını geçmemek üzere yeniden belirlemeye yetkilidir.

FAKİRLERE YARDIM AMACIYLA GIDA BANKACILIĞI FAALİYETİNDE BULUNAN DERNEK VE VAKIFLARA YAPILAN BAĞIŞLAR Bu bent Gelir Vergisi Kanunu’na 5035 sayılı Kanunun 12. maddesiyle eklenmiştir. Gıda bankacılığı faaliyeti de ülkemiz açısından yeni bir konudur. Kanun koyucu bu işleri bir düzen altına almak ve bu işlerin teşvikini sağlamak maksadıyla böyle bir düzenlemeye gereksinim duymuştur. Bu düzenleme sırf Gelir Vergisi Kanunu’nda yapılmamış olup KDV Kanunu’nun 17. maddesinin (Sosyal ve askeri amaçlı istisnalarla diğer istisnalar) 2.bendi bu konuyla ilgili olmak üzere 5035 ve 5228 yasal düzenlemeleri çerçevesinde değiştirilmiştir. Yani kanun koyucu bir bakımı bu faaliyetleri bizzat desteklemiştir. GVK’da geçen şekliyle fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara ancak Bakanlığımızın belirlediği usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda mallarının maliyet bedeli ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilir. Bu usul ve esaslar bizzat Maliye Bakanlığınca saptanmış ve 251 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliği yayımlanmıştır. Bu tebliğe göre; 

FAKİRLERE YARDIM AMACIYLA GIDA BANKACILIĞI FAALİYETİNDE BULUNAN DERNEK VE VAKIFLARA YAPILAN BAĞIŞLAR-2 Gıda bağışının bizzat dernek veya vakfa yapılması gerekir. Bağısın doğrudan veya başka organizasyonlar aracılığıyla yapılması kabul edilmemiştir. Bağışın yapılacağı dernek veya vakıf, tüzüğünde veya senedinde ihtiyacı bulunanlara gıda yardımı yapabilmesine ilişkin hükümleri taşımalıdır. Bununla beraber, dernek veya vakfın başka alanlarda da faaliyet gösteriyor olmasının, kamuya yararlı dernek veya vergiden muaf vakıf olup olmamasının uygulama açısından herhangi bir önemi yoktur. Gıda bankacılığının konusu gıda bağışıdır yani bağışlanan şey kesinlikle bedelsiz olarak karşılık beklenmeden bağışlanan gıda maddesi olmalıdır.. bu şartları taşımayan bağışlar bu madde kapsamında bağış olarak değerlendirilmez. 

FAKİRLERE YARDIM AMACIYLA GIDA BANKACILIĞI FAALİYETİNDE BULUNAN DERNEK VE VAKIFLARA YAPILAN BAĞIŞLAR-3 Bu madde kapsamındaki bağışlarla ilgili belirlenen belge düzenine kesinlikle uyulmalıdır. Bağışa konu mal bedeli Vergi Usul Kanununun 232. maddesinde belirtilen fatura düzenleme sınırının altında kalsa dahi mutlaka fatura ile belgelendirilecek ve ayrıca taşıma için sevk irsaliyesi düzenlenecektir. Faturada, bağışlanan mala ilişkin bilgiler tam gösterilmelidir.Faturada mal bedeli, bağışa konu malın maliyet bedeli (yüklenilen katma değer vergisi hariç) yazılı olacaktır. Faturada “İhtiyaç sahiplerine yardım şartıyla bağışlandığından KDV hesaplanmamıştır.” ibaresinin yer alması zorunludur. Dernek ve vakıflar kendi mevzuatlarının öngördüğü belgeleri düzenleyecek ve bağış yapanlara bir örneğini vereceklerdir. Ticari faaliyetle uğraşanlarca düzenlenen faturalar dernek ve vakıf tarafından muhafaza edilecektir. 

FAKİRLERE YARDIM AMACIYLA GIDA BANKACILIĞI FAALİYETİNDE BULUNAN DERNEK VE VAKIFLARA YAPILAN BAĞIŞLAR-4 Ticari işletmeye dahil malların (gıda maddelerinin) bağışlanması durumunda bu malların maliyet bedeli Gelir Vergisi Kanununun 40. maddesi çerçevesinde gider kaydedilir. Bu işlem, faturanın bir yandan gelir bir yandan da gider kaydedilmesi suretiyle gerçekleştirilir. Bağışlanan gıda maddelerinin işletmeye dahil olmaması halinde ise, söz konusu malın maliyet bedeli (KDV dahil) Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesi çerçevesinde yıllık beyannamenin bağış ve yardımlara ilişkin bölümüne yazılarak gelir vergisi matrahının tespitinde indirim olarak dikkate alınacaktır. Tebliğin yayım tarihi (21/03/2004) ile maddenin yürürlük tarihi (02/01/2004) arasında gıda bankacılığı kapsamında yapılan bağışlar için, bağışın yapılmış olduğu dernek veya vakıftan belge alınmış olması yeterlidir. Örneğin Mağaza faaliyeti ile uğraşan O şirketi satmayı planladığı gıda maddesini satmaktan vazgeçmiş bunları gıda bankacılığı faaliyeti ile uğraşan Ay Işığı Derneğine bağışlamıştır. Bu bağışa tabi olan mallar işletmeye dahil olduğundan, tebliğde belirtilen usulüne göre de bağış yapıldıysa gider olarak kaydedilecektir. Mağaza bunu dışarıdan alsaydı malların maliyet bedeli (KDV Dahil) üzerinden 89. madde kapsamında indirimi mümkün olacaktı.

GİDER KABUL EDİLMEYEN ÖDEMELER

İşletme faaliyetlerini yerine getirirken faaliyetleriyle ilgili olduğu kadar olmayan ödemeler de yapabilir. Yani faaliyet konusunun yerine getirilmesiyle ödemeler arasında hukuki ve somut bir ilişki bulunmayabilir. Kanun koyucu bu ödemelerin ticari kazancın safi tutarının tespitinde dikkate alınmayacağını düzenlemiştir. Bu düzenlemelerin gelir vergisi kapsamındaki ticari kazançlarla ile ilgili olanları Gelir Vergisi Kanunu’nun 41. maddesinde yer alır. Bu bölümde bunları tek tek incelemeye çalışacağız.

Bu ödemeleri başlıklar halinde sayalım Teşebbüs Sahibi İle Eşinin ve Çocuklarının İşletmeden Çektikleri Değerler Teşebbüs Sahibi İle Eş Ve Küçük Çocuklarına Yapılan Ödemeler Teşebbüs Sahibinin İşletmeye Koyduğu Sermaye İçin Yürütülecek Faizler Teşebbüs Sahibi İle Eş ve Küçük Çocuklarının İşletmeden Olan Alacakları İçin Yürütülecek Faizler Her Türlü Para ve Vergi Cezaları İle Teşebbüs Sahibinin Suçlarından Doğan Tazminatlar Alkol Ve Alkollü İçkiler İle Tütün Ve Tütün Mamullerine Ait İlan ve Reklam Giderleri Kiralama Yoluyla Edinilen Veya İşletmede Kayıtlı Olan ve İşletmenin Esas Faaliyet Konusu İle İlgili Olmayanların Giderleri İle Amortismanları; Basın Yoluyla İşlenen Fiillerden veya Radyo Ve Televizyon Yayınlarından Doğacak Maddi Ve Manevi Zararlardan Dolayı Ödenen Tazminat Giderleri.

TEŞEBBÜS SAHİBİ İLE EŞİNİN VE ÇOCUKLARININ İŞLETMEDEN ÇEKTİKLERİ DEĞERLER Bu maddede teşebbüs sahibi ile eşinin ve çocuklarının işletmeden çektikleri paralar veya aynen aldıkları sair değerlerin ticari kazancın safi tutarının tespitinde gider olarak alınamayacağı belirtilmiştir. Bu çekişlerin sağlıklı sonuçlar olması için emsal bedeli ile değerlenmesi şarttır. Bu değerleme ile, işletme bünyesinde oluşacak kar üzerinde etkinin kaldırılması arzulanır. İlgili şahısların çektiği değerlerin GVK’nın 38. maddesinde de (Bilanço esasına göre ticari kazancın tespiti) özsermaye farkına eklenmesi öngörülmüştür. Bu maddeler bu yönüyle birbirini tamamlamaktadır. İşletmeden ayni olarak çekilen değerler ise emsal bedeli ile değerlenerek teşebbüs sahiplerinin çektiklerine ilave olunur. Emsal bedel VUK’un 267. maddesinde tanımlanmış olup üç şekilde belirlenir. Ortalama fiyat esası, maliyet bedeli esası ve takdir esası. 

TEŞEBBÜS SAHİBİ İLE EŞİNİN VE ÇOCUKLARININ İŞLETMEDEN ÇEKTİKLERİ DEĞERLER-2 Burada dikkat edilmesi gereken çekme işleminin yukarı da sayılan kişilerin tasarrufuna bağlı olarak tanımlandığıdır. Yani, tasarruf harici bir durum bağışlama sayılmaz. Örneğin işletme sahibinin ölmesi durumunda ayni ve nakdi kıymetlerin mirasçılara geçmesi. Gayrimenkullerde dikkat edilecek husus, değerlemenin gene VUK’nun 267. maddesine göre yapılacağı ancak bu madde uyarınca gayrimenkuller için takdir esasının seçileceğidir . Örneğin, inşaat işiyle uğraşan Y’nin yapıp sattığı dairelerden birini kendisinin alması. Bu durumda, bu daire emsal bedel(takdir esası) ile değerlendirilmesi gerekir. Örneğin işletmede satılan takımların, eş ve çocuklara verilmesi durumunda da emsal bedel uygulanmak zorundadır.

TEŞEBBÜS SAHİBİ İLE EŞ VE KÜÇÜK ÇOCUKLARINA YAPILAN ÖDEMELER Öncelikle belirtmemiz gereken şey yukarıdaki tanımların burada da geçerli olduğudur. Ama bir farkla çocuk tabiri 18 yaşından küçükleri kapsar. 18 yaşından büyük bir çocuğun işletmeye katkısı nispetinde aldığı ücret,ikramiye ve benzeri ödemeler bu kapsamda değildir. GVK’nın 40. maddesinin 1. bendine göre ödenen ücret olarak indirim konusu yapılabilir. Teşebbüs sahibinin mülkiyetinde olan gayrimenkullere yönelik olarak özel bir husus vardır. VUK’un 187. maddesinde bu konuyla ilgili yer alan düzenleme bizim için önemlidir. Bu düzenlemeye göre, Fabrika, ambar, atölye, dükkan, mağaza ve arazi-işletmede ister kısmen, ister tamamen kullanılsınlar-değerlerinin tamamı üzerinden envantere alınır. Ticaret hanları gibi oda oda veya kısım kısım kullanılabilen binalarla evlerin ve apartmanların yarısından fazlası işletmede kullanıldığı takdirde envantere ithal edilir. Envantere alınan gayrimenkullerin kullanış tarzlarında sonradan vaki olacak değişiklikler, hesap yılı içinde nazara alınmaz. 

TEŞEBBÜS SAHİBİ İLE EŞ VE KÜÇÜK ÇOCUKLARINA YAPILAN ÖDEMELER-2 İşin özü, kira ödense dahi indirimi mümkün değildir. Ancak teşebbüs sahibinin eşi ve çocuklarının mülkiyetindeki bir durumda ödenirse kira bedeli gider olarak kaydedilebilir. Eş ve çocuklar için gayrimenkul sermaye iradı söz konusudur. Eş ve çocuklara kira ödenmezse dahil menkul sermaye iradı elde ettikleri kabul edilir. Gayrimenkul İşyeri olarak kullanıldığı için istisna hükmünden faydalanamaz. Gene konuyla ilgili olarak işle dahi ilgili olsa küçük çocuklara yönelik seyahat giderleri indirime tabi olmaz. Ancak büyük çocuklar için bu kural geçerli değildir. Gene örnek olarak şahıs işletmelerinde ortak olan eşe yapılan ücret ödemeleri stopaja dahildir. Fakat bunun indirimi kabul olunmaz. Örneğin komandite şirketlerde komandite ortağa ödenen ücretler gider olarak kabul edilmez. Örneğin Lokanta faaliyeti yürüten karı-kocanın lokantadan yedikleri yemekler işletmeden çekilen kıymet niteliğinde değildir.

TEŞEBBÜS SAHİBİNİN İŞLETMEYE KOYDUĞU SERMAYE İÇİN YÜRÜTÜLECEK FAİZLER Teşebbüs sahibinin işletmeye koyduğu sermaye için yürütülecek faizler gider olarak kabul edilmemektedir. Bunun mantığı oldukça basittir. Çünkü teşebbüs sahibi işletmeye koyduğu sermaye karşılığında kar almakta olup, faiz de aynı sermayeden çekimde bulunmaktır. Yani iki defa aynı sermayen çekimde bulunulmaktadır. Bu yüzden teşebbüs sahibinin ne aldığı kar payı ne de koyduğu sermayeye yürüttüğü faiz gider olarak kabul edilir. Bu bendin uygulanmasında, kollektif şirketlerin ortakları ile adi ve eshamlı komandit şirketlerin komandite ortakları teşebbüs sahibi sayılır. Akla basit bir soru da gelebilir. Çocuklar ve eş ne olacaktır? Sermaye koydukları an zaten onlar da teşebbüs sahibi olmaktadır.

TEŞEBBÜS SAHİBİ İLE EŞ VE KÜÇÜK ÇOCUKLARININ İŞLETMEDEN OLAN ALACAKLARI İÇİN YÜRÜTÜLECEK FAİZLER Cari hesap, muhasebe ve bankacılık açısından bir hesaplaşma şekli, hukuksal bakımdan bu hesaplaşmaya ilişkin sözleşmedir. Türk Ticaret Kanunu cari hesabı "birbiriyle sürekli iş ilişkisinde bulunan iki kişinin karşılıklı borç ve alacaklarını her defasında nakden ödeyip tahsil etmekten vazgeçerek bunları borç ve alacak kalemleri halinde bir hesaba yazmaları, saptayacakları bir tarihte hesabı keserek borçlu durumda bulunacak olan tarafın alacaklısına bunu ödeyeceğini taahhüt etmesi hususunda anlaştıkları" bir sözleşme olarak tanımlamaktadır. GVK’nın bu maddesiyle teşebbüs sahibinin muvazaalı ve dolaylı yollarda işletmesine faiz yürütülmesi engellenmek istenmiştir. Reşit olan çocukların işletmeden, alacaklarına yürütülen faizler gider olarak ticari kazancın tespitinde indirilebilir. Ancak belirlenen faizler normal faizlerin üzerinde belirtildiyse, ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılmaz. GVK’nın 40/4 kapsamındaki alacakları üzerinden yürütülecek faizler aynı zamanda gene GVK’nın 75/6. maddesi kapsamına girmektedir. Bunlar için gelir vergisi tevkifatı yapılmadığı için elde edilen gelirlerin alacak faizi olarak yıllık beyanname ile beyanı gerekir.

HER TÜRLÜ PARA VE VERGİ CEZALARI İLE TEŞEBBÜS SAHİBİNİN SUÇLARINDAN DOĞAN TAZMİNATLAR Burada kazancın tespitinde sayılmayan ödemeler üç başlık altında incelenebilir: Vergi Cezaları: Vergi cezaları ile genel olarak VUK uyarınca ödenen vergi ziyaı,usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları kastedilmektedir.GVK’nın 90 .maddesine göre, Gelir Vergisi ile diğer şahsi vergiler ve her ne şekilde olursa olsun vergi cezaları ve para cezaları, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler Gelir Vergisinin matrahından ve gelir unsurlarından indirilmez. Yani bu tür vergilerin ne asılları ne de cezaları masraf sayılamaz 41/5’de sayılanlar 40/6’da geçen ayni vergi,resim ve harçlarla ilgilidir. Şöyle ki 40/6 dışındaki vergi cezalarının asılları gecikme zamları ve masrafları kanunen kabul edilmeyecek giderlerdendir. İşçi sigorta primlerinin geç ödenmesinden kaynaklanan gecikme zamları da masraf olarak görülmez. Konuyla ilgili olarak; bazı gecikme zamları ise indirilebilir. Örneğin elektrik faturasının geç yatırılmasından kaynaklanan gecikme zamları. 

HER TÜRLÜ PARA VE VERGİ CEZALARI İLE TEŞEBBÜS SAHİBİNİN SUÇLARINDAN DOĞAN TAZMİNATLAR-2 Her Türlü Para Cezaları: Bu tür para cezaları, mükellefin şahsi kusurundan doğan ve çeşitli mevzuatlara göre ödemek zorunda oldukları cezalardır. Bu cezalara en tipik örnek para cezalarıdır. Bu konuyla ilgili olarak avukat ve mali müşavirlere ödenen takip ve savunma giderleri ile ilgili açık bir düzenleme yoktur. İşletme sahibinin kusurluluk durumuna göre işlem yapmak gerekir. Örneğin emlak vergisi ile ilgili bir uyuşmazlıkta konunun mükellef tarafından mahkemeye götürülmesi ve bununla ilgili olarak takip ve savunma giderinin yapılması ve bunun belgelenmesi, mükellef davayı kazandığında lehine olarak değerlendirilecek ve bu giderler indirilebilecektir. Aynı durumun benzeri, mali müşavirlere uyuşmazlık durumunda ödenip, mükellefin haklı çıkmasında da bu masraflar gider olarak yazılabilecektedir. Durumun değerlendirilmesi, olayla ilgili bağın kurulması konularında insiyatif; mali idarededir.

HER TÜRLÜ PARA VE VERGİ CEZALARI İLE TEŞEBBÜS SAHİBİNİN SUÇLARINDAN DOĞAN TAZMİNATLAR-3 Teşebbüs Sahibinin Suçlarından Doğan Tazminatlar: Bu bentte kastedilen, akitlerde cezai şart olarak yer alan tazminatlar hariç olmak üzere, teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatlar gider olarak kaydedilemez. Örneğin inşaat ve taahüt sözleşmelerinde, bitirilemeyen her gün/ay için teşebbüs sahibi tarafından tazminat ödenmesi gerekli görülmüşse gider olarak kabul edilecektir. Eğer teşebbüs sahibinin kusuru varsa, mukavelenameye,ilama veya kanuna istinaden ödense bile bunlar gider olarak kabul edilmeyeceklerdir. Örneğin teşebbüs sahibi inşaat işleriyle uğraşıyordur ve inşaatlarında işçilerin güvenlikleriyle ilgili gerekli önlemleri almamakta (çalışanlarına baret almamış ve çalışanlarının böyle çalışmasına izin vermiş) ve karşılaştığı olumsuz bir olayda (çalışan mesai saati içinde başına inşaat malzemesi düşerek kazaya uğramışsa) tazminat ödemişse (olay mahkemeye intikal etmiş ve mahkeme teşebbüs sahibini suçlu bulmuşsa) bu masraf gider olarak kaydedilemez. Örnekten ve izahattan da görüldüğü üzere teşebbüs sahibinin kusuru kanun kriteriyle ortaya konmaktadır. Ticari hayatın akışı dolayısıyla oluşan (teşebbüs sahibinden kaynaklanmayan) suçlar bu kapsamda değildir.

ALKOL VE ALKOLLÜ İÇKİLER İLE TÜTÜN VE TÜTÜN MAMULLERİNE AİT İLAN VE REKLAM GİDERLERİ Her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklam giderlerinin % 0'ı indirime tabi tutulacaktır. Bakanlar Kurulu’nun bu oranı %0’a çekmeğe ve %100’e kadar çıkarmaya yetkisi vardır. Oran bugün 0 olarak uygulanmaktadır. Yani şu an itibariyle bu tür giderler tamamıyla indirime konu olmaktadır.

KİRALAMA YOLUYLA EDİNİLEN VEYA İŞLETMEDE KAYITLI OLAN VE İŞLETMENİN ESAS FAALİYET KONUSU İLE İLGİLİ OLMAYANLARIN GİDERLERİ İLE AMORTİSMANLARI Kiralama yoluyla edinilen veya işletmede kayıtlı olan yat, kotra, tekne, sürat teknesi gibi motorlu deniz, uçak ve helikopter gibi hava taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayanların giderleri ile amortismanları gider olarak kabul edilmeyecektir. Örneğin A turizm işletmesinde teşebbüs sahibi, eşinin üzerine kayıtlı bir yatı işletmenin faaliyetiyle ilgili olarak(Otelinde kalan turistlere kıyıları gezdirmektedir) kullanmaktadır. Doğal olarak bu yatın amortisman ve esas faaliyet konusu ile ilgili birtakım giderleri mevcuttur. Bu giderlerin indirimi mümkün görünmemektedir. Çünkü işletmenin aktifinde değildir. Oysaki aktifinde olsa bu tür giderlerin indirimi kabul edilecektir.

BASIN YOLUYLA İŞLENEN FİİLLERDEN VEYA RADYO VE TELEVİZYON YAYINLARINDAN DOĞACAK MADDİ VE MANEVİ ZARARLARDAN DOLAYI ÖDENEN TAZMİNAT GİDERLERİ Burada hedeflenen gelir vergisi mükelleflerinin basın ve medyadaki fiil ve işlemlerinden doğacak maddi ve manevi tazminat ödemelerinin ticari kazanç ile ilişkilendirilmesinin önüne geçecektir. Böylece iş hayatının daha centilmence devam ettirilmesi de sağlanmış olmaktadır. Teşebbüs sahibi daha saygılı davranmakta, saygı hudutlarını aşan fiillerle ilgili cezanın gider olarak kaydedileceğini bilerek bir ölçüde kendini frenlemektedir.Bu fiiller, kişilik haklarını hedef alan, kanunlara aykırı işlemleri içeren teşebbüs sahibi ya da onun çalıştırdığı kişilerden kaynaklanmaktadır ve doğal olarak işletme faaliyetiyle ödenen tazminatlar arasında bir bağ bulunmamaktadır.

BAĞIŞ VE YARDIMLAR

BAĞIŞ VE YARDIMLARIN KANUNLARDAKİ YERİ BAĞIŞ VE YARDIMLAR GELİR VERGİSİ KANUNU 89. MADDEDE VE KURUMLAR VERGİSİ KANUNU MÜKERRER 14. MADDEDE DÜZENLENLENMİŞTİR. AYRICA BAZI KURULUŞLARA ÖZEL KANUNLARINDA YER ALAN HÜKÜMLER UYARINCA YAPILACAK BAĞIŞ VE YARDIMLARIN DA İNDİRİLMESİ İMKANI MEVCUTTUR

193 SAYILI GELİR VERGİSİ KANUNUNDA YAPILAN DÜZENLEMELER 89/4. Genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler, köyler ile kamu yararına çalışan dernekler ve Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara yıllık toplamı beyan edilecek gelirin % 5'ini (kalkınmada öncelikli yöreler için % 10'unu) aşmamak üzere, makbuz karşılığında yapılan bağış ve yardımlar.

KİMLERE BAĞIŞ VE YARDIMDA BULUNULABİLİR? Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine İl özel idarelerine Belediyelere Köylere Kamu yararına çalışan derneklere Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara

BAĞIŞ VE YARDIM MİKTARININ SINIRI ve ŞARTLARI NELERDİR? Beyan edilen gelirin kalkınmada öncelikli yöreler için %10’u ve diğer yerler için %5’i indirilebilir Yapılacak bağış ve yardım mutlaka makbuz karşılığında yapılmalıdır.

89/5. Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanan okul, sağlık tesisi ve yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon merkezi inşası dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin inşası için bu kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile mevcut tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdî ve aynî bağış ve yardımların tamamı.

HANGİ TESİSLER BAĞIŞLANABİLİR Okul Sağlık tesisi Öğrenci yurdu Çocuk yuvası Yetiştirme yurdu Huzurevi Bakım ve rehabilitasyon merkezi

BU TESİSLER KİMLERE AİT OLMALIDIR? Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine İl özel idarelerine Belediyelere Köylere

YATAKLI TESİSLERİN KAPASİTE SINIRI VAR MIDIR? Kapasitesi yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) sınırında veya bu kapasite sınırının üzerinde olan tesislere yapılacak bağış ve yardımlar ancak indirilebilir. Daha az kapasitesi olan tesislere yapılacak bağış ve yardımlar indirim konusu yapılamaz.

89/6. Fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda maddelerinin maliyet bedelinin tamamı. (İlgili Genel Tebliğ GVK 251 Sıra No.lu Genel Tebliği)

BAĞIŞ KİMLERE VE NE OLARAK YAPILABİLİR? Bağış tüzük ya da senedinde gıda bankacılığı yapabilmesine dair hükümlerin bulunduğu dernek ya da vakfa yapılabilir. Dernek veya vakıf aracılığıyla yapılmayan doğrudan gıda yardımları indirim konusu yapılamaz. Yardım yapılacak dernek veya vakfın kamuya yararlı dernek ya da bakanlar kurulunca vergiden muaf vakıf olmasına gerek yoktur

BAĞIŞLANABİLECEK MALLAR NELERDİR? Sadece gıda maddeleri bağışlanabilir. Fakirlere gıda dışında bağışlanacak malların bu madde kapsamında indirilmesi mümkün değildir. Yardımın gıda bankası aracılığıyla değil de doğrudan yapılması halinde gıda maddesi bile olsa bağış ve yardım asla indirilemez.

KAYIT VE BELGE DÜZENİ Gıda bankacılığı kapsamında bağışlanan malların işletmeye ait olması durumunda GVK 40. maddeye göre bu malların maliyet bedeli gider kaydedilir. Aksi takdirde, yani bağışlanan mal işletmeye ait değilse GVK 89. maddeye göre maliyet bedeli KDV dahil beyannamede matrahın tespitinde indirim olarak dikkate alınabilecektir.

89. maddedeki düzenlemede 40 89. maddedeki düzenlemede 40. maddenin aksine fatura düzenlenmesine gerek yoktur. Bunun yerine yardımı kabul eden dernek veya vakfın mevzuatlarına uygun olarak düzenleyecekleri belgeyi bağış yapan muhafaza edecektir Gıda maddelerinin maliyet bedeli (KDV dahil) gelir vergisi beyannamesinden indirilebilir

89/7. Genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler, köyler, kamu yararına çalışan dernekler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve bilimsel araştırma faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan ya da Kültür ve Turizm Bakanlığınca desteklenen veya desteklenmesi uygun görülen;

a) Kültür ve sanat faaliyetlerine ilişkin ticari olmayan ulusal veya uluslararası organizasyonların gerçekleştirilmesine, b) Ülkemizin uygarlık birikiminin kültürü, sanatı, tarihi, edebiyatı, mimarisi ve somut olmayan kültürel mirası ile ilgili veya ülke tanıtımına yönelik kitap, katalog, broşür, film, kaset, CD ve DVD gibi manyetik, elektronik ve bilişim teknolojisi yoluyla üretilenler de dahil olmak üzere görsel, işitsel veya basılı materyallerin hazırlanması, bunlarla ilgili derleme ve araştırmaların yayınlanması, yurt içinde ve yurt dışında dağıtımı ve tanıtımının sağlanmasına,

c) Yazma ve nadir eserlerin korunması ve elektronik ortama aktarılması ile bu eserlerin Kültür ve Turizm Bakanlığı koleksiyonuna kazandırılmasına, d) 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamındaki taşınmaz kültür varlıklarının bakımı, onarımı, yaşatılması, rölöve, restorasyon, restitüsyon projeleri yapılması ve nakil işlerine, e) Kurtarma kazıları, bilimsel kazı çalışmaları ve yüzey araştırmalarına,

RÖLÖVE Bir yapının, kent dokusunun veya arkeolojik kalıntının yakından incelenmesi, belgelenmesi, mimarlık tarihi açısından değerlendirilmesi ve restorasyon projeleri hazırlanabilmesi için binanın iç ve dış mimarisine, özgün dekorasyonuna ve taşıyıcı sistemi ile yapı malzemelerine ait mevcut durumunun ölçekli çizimlerle anlatımı demektir

RESTİTÜSYON Sonradan değişikliğe uğramış, kısmen yıkılmış ya da yok olmuş öğelerin, yapıların veya yerleşmelerin ilk tasarımlarındaki veya belirli bir tarihteki durumlarının, arşiv kayıtlarından, yapı üzerindeki izlerden, yapıya, yerleşmeye ait çizim fotoğraf gibi belgelerden yararlanılarak plan, kesit, görünüş ve paralel çizimlerle ya da maketle anlatımına denir.

f) Yurt dışındaki taşınmaz Türk kültür varlıklarının yerinde korunması veya ülkemize ait kültür varlıklarının Türkiye'ye getirtilmesi çalışmalarına, g) Kültür envanterinin oluşturulması çalışmalarına, h) 2863 sayılı Kanun kapsamındaki taşınır kültür varlıkları ile güzel sanatlar, çağdaş ve geleneksel el sanatları alanlarındaki ürün ve eserlerin Kültür ve Turizm Bakanlığı koleksiyonuna kazandırılması ve güvenliklerinin sağlanmasına,

i) Somut olmayan kültürel miras, güzel sanatlar, sinema, çağdaş ve geleneksel el sanatları alanlarındaki üretim ve etkinlikler ile bu alanlarda araştırma, eğitim veya uygulama merkezleri, atölye, stüdyo ve film platosu kurulması, bakım ve onarımı, her türlü araç ve teçhizatın tedariki ile film yapımına, j) Kütüphane, müze, sanat galerisi ve kültür merkezi ile sinema, tiyatro, opera, bale ve konser gibi kültürel ve sanatsal etkinliklerin sergilendiği tesislerin yapımı, onarımı veya modernizasyon çalışmalarına İlişkin harcamalar ile bu amaçla yapılan her türlü bağış ve yardımların % 100'ü (Bakanlar Kurulu, bölgeler ve faaliyet türleri itibariyle bu oranı yarısına kadar indirmeye veya kanuni oranına kadar çıkarmaya yetkilidir).

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNDA YAPILAN DÜZENLEMELER Mükerrer md. 14 b) Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara, kamu menfaatlerine yararlı sayılan derneklere ve bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunan kurum ve kuruluşlara makbuz karşılığında yapılan bağış ve yardımların toplamının o yıla ait kurum kazancının % 5'ine kadar olan kısmı. c) (b) bendinde sayılan kamu kurum ve kuruluşlarına bağışlanan okul, sağlık tesisi, yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi ve bakım ve rehabilitasyon merkezi inşası dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin inşası için bu kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile mevcut tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdî ve aynî bağış ve yardımların tamamı

d) Genel ve özel bütçeli kamu idareleri ile il özel idareleri ve belediyeler, köyler ve kamu yararına çalışan dernekler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve bilimsel araştırma faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan ya da Kültür ve Turizm Bakanlığınca desteklenen veya desteklenmesi uygun görülen; i. Kültür ve sanat faaliyetlerine ilişkin ticari olmayan ulusal veya uluslararası organizasyonların gerçekleştirilmesine,

ii. Ülkemizin uygarlık birikiminin kültürü, sanatı, tarihi, edebiyatı, mimarisi ve somut olmayan kültürel mirası ile ilgili veya ülke tanıtımına yönelik kitap, katalog, broşür, film, kaset, CD ve DVD gibi manyetik, elektronik ve bilişim teknolojisi yoluyla üretilenler de dahil olmak üzere görsel, işitsel veya basılı materyallerin hazırlanması, bunlarla ilgili derleme ve araştırmaların yayınlanması, yurt içinde ve yurt dışında dağıtımı ve tanıtımının sağlanmasına, iii. Yazma ve nadir eserlerin korunması ve elektronik ortama aktarılması ile bu eserlerin Kültür ve Turizm Bakanlığı koleksiyonuna kazandırılmasına, iv. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamındaki taşınmaz kültür varlıklarının bakımı, onarımı, yaşatılması, rölöve, restorasyon, restitüsyon projeleri yapılması ve nakil işlerine,

v. Kurtarma kazıları, bilimsel kazı çalışmaları ve yüzey araştırmalarına, vi. Yurt dışındaki taşınmaz Türk kültür varlıklarının yerinde korunması veya ülkemize ait kültür varlıklarının Türkiye'ye getirilmesi çalışmalarına, vii. Kültür envanterinin oluşturulması çalışmalarına, viii. 2863 sayılı Kanun kapsamındaki taşınır kültür varlıkları ile güzel sanatlar, çağdaş ve geleneksel el sanatları alanlarındaki ürün ve eserlerin Kültür ve Turizm Bakanlığı koleksiyonuna kazandırılması ve güvenliklerinin sağlanmasına,

ix. Somut olmayan kültürel miras, güzel sanatlar, sinema, çağdaş ve geleneksel el sanatları alanlarındaki üretim ve etkinlikler ile bu alanlarda araştırma, eğitim veya uygulama merkezleri, atölye, stüdyo ve film platosu kurulması, bakım ve onarımı, her türlü araç ve teçhizatının tedariki ile film yapımına, x. Kütüphane, müze, sanat galerisi ve kültür merkezi ile sinema, tiyatro, opera, bale ve konser gibi kültürel ve sanatsal etkinliklerin sergilendiği tesislerin yapımı, onarımı veya modernizasyon çalışmalarına, İlişkin harcamalar ile bağış ve yardımların % 100'ü (Bakanlar Kurulu, bölgeler ve faaliyet türleri itibariyle bu oranı yarısına kadar indirmeye veya kanunî oranına kadar çıkarmaya yetkilidir.).

KÜLTÜR SANAT FAALİYETLERİNE İLİŞKİN HARCAMALARDAN İNDİRİM ŞARTLARI NELERDİR? Faaliyet devlet, kamu yararına çalışan dernek, vergiden muaf vakıflar, bilimsel araştırma geliştirme kuruluşları tarafından icra edilen veya kültür bakanlığınca desteklenen ya da desteklenmesi uygun görülen türden olmalıdır Yapılan bu bağış ve yardımlar belge karşılığı olmalıdır

İNDİRİME ESAS KURUM KAZANCI Giderler düşülecektir Zarar mahsubu yapılacaktır İştirak kazançları istisnası indirilecektir Diğer indirim ve istisnalar düşülmeyecektir Kanunen kabul edilmeyen giderler de kazanca ilave edilecektir İndirilecek bağış ve yardımın üst sınırı, bağış ve yardımın kendisi indirilmeden önceki kurum kazancı esas alınarak hesaplanacaktır

KDV YÖNÜNDEN Katma Değer Vergisinin 17. maddesine göre yukarıda sayılan bağış ve yardımlar Katma Değer Vergisinden istisnadır. Bu kabil istisnalar KDVK’nın 30/a maddesi uyarınca kısmi istisna niteliğinde olup bu teslim ve hizmetler nedeniyle yüklenilen Katma Değer Vergisi indirim konusu yapılamamaktadır. Daha önceki dönemlerde indirim konusu yapılmışsa yersiz indirilen KDV olarak düzeltilmesi gerekmektedir. Bu KDV’ ler dönem gideri olarak gelir veya kurum kazancından indirilecek bağış ve yardıma eklenecektir.

ÖZEL KANUNLARI UYARINCA GİDER YAZILABİLECEK BAĞIŞ VE YARDIMLAR 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’un 45. maddesine göre yapılacak nakdi yardımlar 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu 56/6 maddesine göre yapılacak nakdi bağışlar 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nun 76. maddesi uyarınca nakdi olarak yapılan bağışlar

4306 sayılı Kanun uyarınca sekiz yıllık kesintisiz eğitim için yapılan nakdi bağışlar 278 sayılı Kanun’un 13. maddesi uyarınca Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumuna yapılan nakdi bağışlar 2876 sayılı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Kanunu’nun 101. maddesi uyarınca yapılan nakdi ve ayni bağışlar 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ile oluşturulan fona, Kanun’un 9. maddesi uyarınca yapılan nakdi ve ayni yardımlar

2828 sayılı Kanun uyarınca, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna, Kanun’un 20. maddesi uyarınca yapılacak nakdi bağışlar 4122 sayılı Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu’nun 12. maddesi uyarınca yapılacak nakdi ve ayni bağış ve yardımlar 2955 sayılı Kanun uyarınca Gülhane Askeri Tıp Akademisine makbuz karşılığı yapılacak nakdi bağışlar

3888 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı Kanunu’nun 3 3888 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı Kanunu’nun 3. maddesine göre, vakfa yapılan her türlü bağış ve yardımlar 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu’nun ek 44. maddesine göre, sandığa dinlenme ve bakım evleri yapılması ve bu bağışların dinlenme ve bakım evlerinin tesis ve işletmelerinde kullanılması şartıyla yapılan nakdi ve ayni bağışlar 4958 sayılı Kanun’un 23. maddesi uyarınca SSK hastanelerine yapılan nakdi ve ayni yardımlar

DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR Kanunda ve özel kanunlarında bağış ve yardım yapılabilecek yerler sınırlandırıldığı için yorum ve kıyas yoluyla bu yerlerin genişletilmesi mümkün değildir. Örneğin meslek odalarına yapılan aidat ödemelerinin gider konusu yapılması mümkün değildir. Ayrıca bağış ve yardımların mutlaka karşılıksız olması gerekmektedir. Örneğin sanatsal faaliyetlerde ödenen bilet bedelinin indirimi söz konusu değildir.

Adi veya kollektif şirketlerin yaptıkları bağış ve yardımlarda her bir ortağın hissesine düşen bağış ve yardım miktarı, bağış ve yardımın yapıldığı yıla ilişkin verilen yıllık beyannamede indirim konusu yapılabilecektir. Yapılan bağış mevcut zararı artıramaz, zarar mevcut ise indirim konusu yapılamaz

GEÇİCİ VERGİDE UYGULAMA Geçici vergide de gelir ve kurumlar vergisi için yapılan açıklamalar ve sınırlamalar aynı şekilde geçerlidir.

Örnek olay 1- A işletmesi x belediyesine 2. geçici vergi döneminde makbuz karşılığı 12.000 YTL. Karşılıksız bağışta bulunmuştur. A işletmesinin 2. geçici vergi dönemi kazancı 180.000 YTL. dir. A işletmesinin geçmiş yıl zararı 18.000 Ytl. ve tam mükellef bir kurumdan 6.000 Ytl. İştirak kazancı vardır. İndirebileceği bağış ve yardım tutarı nasıl hesaplanabilir?

Kurum Kazancı 180.000 Ytl Zarar mahsubu 18.000 Ytl İştirak Kazançları İstisnası 6.000 Ytl Kalan Kazanç Tutarı 156.000 Ytl Bu durumda indirilebilecek bağış tutarı 156.000X%5=7.800 Ytl olmaktadır. Bu durumda yapılan bağışın 7.800 Ytl.’lik kısım indirilecek, kalan 4.200 Ytl kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınarak matraha eklenecektir.

Örnek olay -2 İki eşit ortaklı S kollektif şirketinin 2004 yılı karı 50.000 YTL’dir. S kollektif şirketi 2004 yılı içerisinde Kültür ve Turizm Bakanlığınca yürütülen ve Kocaeli hudutlarında yer alan bir restitüsyon faaliyeti için 60.000 YTL bağışta bulunmuştur. Şirketin iki ortağının diğer kazançları şu şekildedir: 1.ortak gayrimenkul sermaye iradından:10.000 YTL 2. ortak şahıs işletmesinden : 3.000 YTL kollektif şirket ortakları gelir vergisi mükellefi oldukları için bağış ve yardım indirimi ortaklar bazında olacaktır.

1. ortağın bağış ve yardım indirimi -ortaklık kazancı 25.000YTL ve gayrimenkul sermaye iradı 10.000YTL=35.000YTL’dir. Kollektif şirketin bağışladığı 60.000YTL tutarındaki bağışın 30.000YTL’lik kısmı 1. ortağın yıllık gelir vergisi beyannamesinden indirilebilir. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu 89/7 uyarınca bu neviden kültürel harcamaların tamamı kazanç olması durumunda gelirden indirilebilir.

2. ortağın bağış ve yardım indirimi -ortaklık kazancı:25.000 YTL ve şahıs işletmesinden 3.000YTL elde etmektedir. Bu durumda indirim konusu toplam tutar=28.000YTL’dir. -ortaklık yardımından kendi payına 30.000YTL indirim hakkı düştüğü halde bu tutarın sadece 28.000 YTL’lik kısmını indirim konusu yapabilir. Kalan 2.000YTL’lik tutarın bir sonraki yıla aktarılması mümkün değildir

Örnek Olay 3 D Limited şirketinin 2004 yılı faaliyet sonuçları şu şekildedir. -kurum kazancı:200.000 YTL (iştirak hissesi kazancı:100.000 YTL) -Geçmiş yıllar zararı:80.000 YTL -şirketin 2004 yılında ulugazi lisesine makbuz karşılığı bağışladığı bilgisayarların toplam mukayyet değeri: 50.000 YTL

D LTD ŞTİ’NİN BAĞIŞ VE YARDIM İNDİRİMİ Kurum kazancından 80.000 YTL geçmiş yıl zararı ile 100.000 YTL iştirak kazancını düştükten sonra kalan 20.000 YTL toplam indirebileceği bağış ve yardım tutarıdır. 50.000 YTL lik bilgisayar bağışının sadece 20.000 YTL’lik kısmını indirim konusu yaparak indirebilir. Çünkü indirebileceği gelirin toplam miktarı bu kadardır.

Örnek olay 4 Mükellef E Tüzüğünde gıda bankacılığı yapabileceğine dair hüküm bulunan F derneğine 2004 yılı içinde toplam maliyet bedeli (KDV dahil) 12.000 YTL olan gıda maddelerini bağışlamıştır. Mükellef E‘nin 2004 yılı toplam geliri 11.000 YTL dir. Buna göre mükellef E’nin toplam indirim oranı nedir?

Gelir Vergisi Kanunu 89/6. madde uyarınca ve yine 251 serin no Gelir Vergisi Kanunu 89/6. madde uyarınca ve yine 251 serin no.lu GVK Genel Tebliğine göre mükellef E makbuz karşılığı bağışladığı gıda maddelerinin tamamını ilgili yıl gelirinden indirebilir. Buna göre mükellef E’nin indirebileceği toplam tutar 12.000 YTL olmakla birlikte toplam geliri 11.000 YTL olduğu için ancak bu tutarı indirim konusu yapabilecektir.

Örnek olay -5 Mükellef A 2004 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığınca desteklenen uluslar arası bir organizasyon faaliyeti için nisan ayında 3.000 YTL ve eylül ayında 2.500 YTL bağışta bulunmuştur. İndirim şartları şu şekilde olacaktır.

Mükellef A gelirinin müsait olması durumunda Nisan 2004 bağışı için 3 Mükellef A gelirinin müsait olması durumunda Nisan 2004 bağışı için 3.000X%5=150 YTL ve Eylül 2004 bağışı için 2.500 YTL yani tamamını indirebilir. Çünkü 5228 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği 31.07.2004 tarihinden önce yapılan bağışların sadece %5’lik kısmı (kalkınmada öncelikli yörelerde %10 ‘luk kısmı) indirilebilir.

Örnek olay 6 Serbest muhasebecilik yapan gelir vergisi mükellefi B 2004 yılında fakirlere maliyet bedeli 2.000 YTL olan (KDV dahil) gıda ve yiyecek bağışlamıştır. Yine mükellef B muhasebeciler odasına karşılıksız 3.000 YTL makbuz karşılığı bağışta bulunmuştur. Aynı mükellef köyünde bulunan ve yabancı bilim adamları tarafından gerçekleştirilen kazı faaliyetlerine de kültürümüzün gelişmesi açısından 5.000 YTL bağışlamıştır. Mükellefin 2004 yılı bağış ve indirim tutarı şu şekildedir.

Mükellefin hiçbir bağışı kanuna uygun ve kanuni şekil şartlarına göre yapılmadığından bu bağış ve yardımların gelirden indirilmesi mümkün değildir.

Örnek olay 7 Kollektif şirket ortağı gelir vergisi mükellefi C 2004 yılında şu giderleri yapmıştır -1.1.2004 tarihinde gıda bankasına 100 YTL maliyet bedeliyle gıda maddesi bağışlamıştır -23.02.2004 tarihinde bir sağlık tesisine ihtiyacı olan ve mukayyet değeri 1000 YTL olan demir yatak bağışlamıştır. Kollektif şirketten ve diğer gelirden 2004 yılı için beyan edilecek geliri 2000 YTL dir.

Mükellef D bağışladığı gıda maddesinin maliyet bedelinin tamamını gelirinden indirebilir. Çünkü 5035 sayılı yasanın yürürlük tarihi 1.1.2004’tür. Mükellef hastaneye bağışladığı yatakların mukayyet değerinin tamamını indirim konusu yapabilir. Çünkü hastane bağışını düzenleyen 4962 sayılı kanun 07.08.2004 tarihinden sonra yürürlüğe girmiştir.

Örnek olay 8 Mükellef ilköğretim okuluna bilgisayar bağışlamışsa ne olur? Bilgisayarları 07.08.2004’ten sonraki bir tarihte bağışlamışsa tamamını matrahtan indirebilir

Örnek olay 9 Gelir vergisi mükellefi K 7269 S.Kanun Mad.44 uyarınca Afetlerden zarar görenlere yardımda bulunmak üzere kurulan Milli Yardım Komitesi ve Mahalli Yardım komiteleri’ne 10.000 YTL makbuz karşılığı bağışta bulunmuştur. Mükellef K’nın 2004 yılı için beyan ettiği toplam gelir vergisi matrahı 8.000 YTL ‘dir. Bu durumda yardımın 8.000 YTL’lik kısmını bu yıl ve geriye kalan 2.000 YTL’lik kısmını gelecek yıllarda gelirinden indirebilir yani gider yazabilir.

Örnek olay 10 H Limited Şirketi işletmesine ait ticari malları 2004 yılı içerisinde maliyet bedeli 7.500 YTL olan gıda maddelerini, bir gıda bankasına bağışlamıştır. Bu bağışın muhasebe kaydı şu şekilde olacaktır.

Örnek olay 11 Bağışlanan gıda maddesinin muhasebe kaydı şu şekildedir 770-GENEL YÖNETİM GİDERL. 7.500.-   Bağış ve yardımlar 100-KASA HESABI

Örnek olay 12 Eczanecilikle iştigal eden bir gelir vergisi mükellefinin, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına yapmış olduğu nakdi bağışların toplam tutarı 6.000 YTL dir. Yardım tutarının indirim şartları ve muhasebe kaydı şu şekilde olacaktır.

3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu kurulmasına ilişkin kanunun 9’uncu maddesinde; “Fona ve vakfa yapılacak bağış ve yardımlar, her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır. Bu bağış ve yardımlar kurumlar ve gelir vergisi matrahından indirilebilir.” Hükmüne yer verilmiştir. Yapılan bağış gelir olması durumunda tamamen beyan edilen gelirden indirilebilir.

Muhasebe kaydı 770-GENEL YÖNETİM GİDERL. 6.000.- Bağış ve yardımlar 100-KASA HESABI 6.000.-  950-KANUNEN KABUL EDİLMEYEN 6.000.- GİD. VE MATRAHA EKLEN. TUTARLAR 951-MATRAHA EKLENECEK 6.000.- TUTARLAR ALACAKLI HES.     Kazancın indirime yeterli olduğu kadar matrahtan indirilebilir. Kalan tutar matraha eklenir. Matraha eklenmeyen tutar için nazım hesaplar ters kayıtla kapatılır.