DENEYSEL ARAŞTIRMALAR (EXPERİMENTAL RESEARCH) Durmuş KOÇ
Experimental Research (Deneysel Araştırma)’ ün Kavram ve Temelleri Deneysel araştırma bir araştırmada, değişkenleri (nicel olarak ölçülebilen ve farklı değerler alabilen özellikler) ölçebilmek, bu değişkenler arasındaki sebep-sonuç ilişkilerini ortaya çıkarmak ve bu ilişkilerin gerçek niteliğini bulabilmek için sonucu etkileyebileceği düşünülen tüm etkenlerin denenebildiği bir yöntemdir.
Deneysel çalışmalarda çoğu kez yapay bir durum oluşturulur Deneysel çalışmalarda çoğu kez yapay bir durum oluşturulur. Araştırmacı deneysel çalışmalarda değişkenler arasında sebep-sonuç ilişkilerini saptamaya ve bulguları etkileyen etkenleri belirlemeye çalışır. Deneysel araştırmalarda bağımsız değişkenler kontrollü olarak değiştirilip bunun bağımlı değişken üzerindeki etkisi ölçülmeye çalışılmaktadır.
Genel olarak, eğer bir araştırmacının amacı, araştırdığı konuyu ‘neden’ sorusu ile ve sebep-sonuç ilişkisi ile irdelemek istiyorsa, onun için en uygun araştırma yöntemi deneysel yöntemdir. Bununla birlikte, planlama aşaması kolay, fakat yürütülmesi zor olan bir yöntemdir. Deneysel çalışmanın bir kolay tarafı da onun ölçülebilir durumlar ile ilgilenmesidir. Ancak deneysel yöntem dendiğinde laboratuarlar akla gelse de mümkün olan tüm çevre ve ortamlarda kullanılabilen bir yöntemdir.
Deneysel model ise araştırmacını kontrolü altında değişkenler arasındaki neden-sonuç ilişkilerini keşfetmek için gözlenmek istenen verilerin üretildiği araştırma alanıdır (Büyüköztürk, 2000; Karasar, 2005; Sencer, 1978). Deneysel model ile yapılan her araştırmada mutlaka bir karşılaştırma vardır. Bu belli bir şeyin kendi içindeki değişimleri ya da bu “şey”ler arası ayrımların karşılaştırılması anlamında olabilir (Karasar, 2005:88). Deneme, bağımsız değişkenlerin bağımlı değişkeni etkilemesi, kontrollü koşullarda sistemli değişimlerin yapılması ve sonuçların izlenmesiyle olur (Karasar, 2005: 88).
Eğitim araştırmalarında da sıkça deneysel yöntemden faydalanılmaktadır Eğitim araştırmalarında da sıkça deneysel yöntemden faydalanılmaktadır. Örnek olarak, yeni bir metotla yazılmış bir ders kitabının öğrenci başarıları üzerisindeki etkisini deneysel yöntem kullanarak araştırabiliriz.
Bir ilacın etkisi araştırmak isteyen araştırmacı, ilacın etkisini ortaya koyabilmek için bazı faktörlerin belirlenip, ölçümlerinin yapılması gerekmektedir. Burada faktör olarak ilacın kan basıncına etkisi alınabilir. İlacı kullanan hastalarla kullanmayan hastaların kan basınçları karşılaştırılır. Deneysel çalışmanın planlanması genelde bu ilaç etkisinin araştırılmasındaki yönteme benzer şekilde yapılmaktadır.
Deneysel Araştırmanın Tarihçesi Deneysel araştırma kavramı, temeli niceliksel araştırma yöntemlerine dayanan ve MS (milattan sonra) 2.yy.’ da Fizyoloji konusunda ilk defa deneysel araştırmalar yapan bilgin Galen ile gündeme gelmiştir. Çalışmaları sırasında kan dolaşımını keşfetmesine ramak kalmış olan Galen, Kaleme almış olduğu birçok hatalar ve açıklaması olmayan hususlar da mevcut ise de genellikle eserleri asırlarca tıp ilmi için kıymetli kaynak teşkil etmiştir. Ardından Francis Bacon bilimin başlıca yönteminin tümevarım yöntemi olduğunu geliştirerek; bilimin, doğanın özüne yönelmek olduğunu ve doğanın deneyle kavranabileceğini belirterek doğa ve akıl arasında bir bağ kurulabileceği fikrini yerleştirmiştir.
Claude Bernard ise tıp alanında bilimsel yöntemin kullanımını yaygınlaştırmaya çalışarak daha önceki birçok yanlış uygulamayı deney ile ispatlamaya dayanıyordu. Çağdaşlarının aksine, C. Bernard, tüm canlıların cansız maddeler ile aynı yasalara bağlı olduğunu vurgulamıştır. K. Popper ise, “Eğer bir kuram yanlışlanabilir ise, bilimseldir. En iyi kuram zamana bağlı olarak yanlışlanabilir, çürütülebilir olan kuramdır” diyerek yanlışlanabilirlik ilkesini gündeme getirmiştir. Günümüzde ise teknolojinin ve bilimin gelişimine paralel olarak deneysel araştırmaların uygulamadaki önemi artmıştır.
Deneysel araştırmaların dayandığı temeller; Deneysel araştırma dizaynları dünyanın nedensellik kurallarına göre işlediği varsayımına dayanır, Bu kurallar karmaşık, birbiriyle etkileşim içinde ancak doğrusaldır, Deneysel araştırmanın amacı bu sebep sonuç kurallarını nedensel değişkenleri izole ederek ortaya koymaktır,
Deneysel araştırmaların avantajları Neden-Sonuç ilişkisini gösterme imkânı verir Neden olduğu düşünülen olayı deneyci yaratır Sonuç olduğu düşünülen olayın ortaya çıkıp çıkmadığına bakılır.
Deneysel Araştırmalarda Adımlar
Deneyin Bölümleri Bağımsız değişken : Araştırmanın değiştirdiği şey Bağımlı değişken : Bir müdahaleye tepki olarak değişen şeyler Öntest : Bağımlı değişkenin müdahale edilmeden önce ölçülmesi Sontest : Bağımlı değişkenin müdahale edildikten sonra ölçülmesi Deney Grubu : Müdahale edilen grup Kontrol Grubu : Müdahale edilmeyen grup
Deneysel araştırmada araştırmacı; - Durumu (değişkenleri) değiştirebilmeli; - İç geçerliği korumak için dışsal değişkenleri kontrol altına almalı. - Araştırmacı, durumu değiştirmesini etkisini yani bağımlı değişkenleri gözleyebilmeli, ölçüm yapabilmeli (Karasar, 2005; Hovardaoğlu, 2000; Büyüköztürk,2001). Bu tanımlamalardan hareketle deneysel araştırma modelinde; Bağımlı değişken, Bağımsız değişken, Kontrol değişkenlerinden oluşan bir düzen vardır.
1-Bağımlı Değişken Bağımlı değişken neden-sonuç ilişkisindeki “sonuç” anlamına gelmektir. Bu ilişki matematikte Y= f(x) olarak gösterilir ve Y bağımlı değişkeni temsil eder. Bir araştırmada, bağımlı değişken seçiminde, araştırmaya temel olan kuramsal model önemli bir rol oynamaktadır. Kurumsal modeller hangi X ile Y’nin nasıl bağlantılı olduğunu açıklamaya çalışmaktadır.
Bağımlı değişken seçiminde dikkat edilecek ilk konu ölçülebilirliktir Bağımlı değişken seçiminde dikkat edilecek ilk konu ölçülebilirliktir. Bir araştırmada bağımlı değişken ölçülebilir olmalıdır. Eğer araştırma zihinsel süreçler ya da psikolojik süreçlerle ilgili ise bağımlı değişkenin ölçümü, ölçülebilen süreçlerden çıkarsanır ya da vardanır. Herhangi bir özellik doğrudan ölçülemeyip ölçülebilen başka özellikler yardımıyla varlığı hakkında bilgi ediliyorsa, bu sürece vardama ya da çıkarsama denir. Örneğin, zekâ doğrudan ölçülememektedir. Bu amaçla, zekânın göstergesi olduğu kabul edilen bazı davranışlar (sayı listesini doğru tekrarlama, eş sözcükleri bulma gibi) ölçülerek zekânın varlığı, düzeyi konusunda bilgi sahibi olmak mümkündür. Ancak sayı listesini doğru tekrarlamak zekânın bir göstergesi kabul edilirse, sayı bilmeyen bir insan için bu göstergeyi ölçme olanağı kalmaz. Bu durumda, böylesi bir araştırmada, bu insan için hangi davranışın ölçülebileceği sorunu ortaya çıkar.
Bir araştırmanın geçerlik ve güvenirliği neyin, nasıl ölçüleceği sorunuyla yakından ilgilidir. Bu sorun, psikoloji, sosyoloji, antropoloji gibi insan davranışlarıyla ilgilenen bilimlerde ve fizik, kimya gibi bilim dallarında da geçerlidir. Bir araştırmada bağımlı değişken olarak ölçülen davranış ya da sonucun basit ve karmaşıklıktan uzak olması daha yararlıdır. Basitlik ölçme kolaylığı sağlar. Bağımlı değişken olarak seçilen değişkenlerin basitlikten uzaklaşması, bozucu ya da karıştırıcı değişkenlerin sonuca bulaşması olasılığını arttırır. Araştırmanın tasarlanması aşamasında, bozucu etkisi olabilecek değişkenlere karşı önlem alınır. Ancak karmaşık bağımlı değişkenler bunu kontrol altında tutmayı engelleyebilir. Bozucu değişkenler, araştırmanın gerek zaman gerekse diğer yönlerde maliyetini çok arttırabileceğinden, bunların önceden farkında olmak büyük kolaylık sağlar.
Bağımlı değişkenlerin seçiminde; basit durumların ölçülmesindeki kolaylığın yanı sıra, bu tür davranışlar üzerinde etkili olabilecek olası bozucu değişkenleri daha kolay biçimde kontrol etmek mümkündür. Ayrıca basit davranışlar ya da durumlar örneklem gruplarının mensubu oldukları evrenlerin sınırlarını da genişleterek daha çok sayıda organizma için genellemeler yapma fırsatı verir. Bağımlı değişken seçiminde dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da, araştırma etiğidir. Araştırma etiğinin sınırlarını aşan durumların bağımlı değişken olarak seçilmesinde, deneğin günlük yaşamının olumsuz yönde etkilenebileceği, denek kaybının ve gerçeği temsil etmeyen veri toplama olasılığının artabileceği göz önünde tutulmalıdır.
2- Bağımsız Değişken Bir araştırmada, bağımlı değişken üzerindeki etkisi incelenen değişkene bağımsız değişken denir. Bağımsız değişken araştırmacının değişimlediği (manipüle ettiği) değişkendir. Matematikteki Y= f(x) eşitliği temel alınırsa, x bağımsız değişkendir . Bağımsız değişken denenen değişken ya da uyarıcı değişken olarak, neden-sonuç ilişkisindeki “neden” durumundadır.
Bağımsız değişken kategorilerinin belirlenmesinde uyulması gereken üç temel ilke vardır. Bunlar; Uyarıcı düzeylerinin, gerçek yaşamda da pratik bir anlamı olmalıdır. Uyarıcı düzeyler arasındaki fark yeterince fazla olmalıdır. Uyarıcılar, pratikte anlamı olabilecek farklılıklar yaratabilecek değerlerde olmalıdır. Örneğin, ders süresinin birey üzerindeki yorgunluğa etkisi araştırılırken, süreyi 45 dakikadan 48 dakikaya çıkararak bu etkiyi görmeye çalışmak yerine, 45 dakika ile 60 ya da 75 dakika arasında bir karşılaştırma yapmak daha uygundur.
3. Uygun durumlarda, düzey sayısı ikiden çok olmalıdır 3. Uygun durumlarda, düzey sayısı ikiden çok olmalıdır. Bazı ilişkiler doğrusal nitelikte değildir. Yalnızca iki noktanın belirlenmesi, doğrusal olmayan ilişkilerin görülmesini engeller. Her uyarıcının deneneceği düzey sayısının artması, araştırmada kullanılacak grup sayısını, yapılacak kestirimlerin güvenirliğini arttırır. Anacak, bazen ya değişkenin doğası gereği ya da belli zorunluluklarla, düzey sayısı tekli ya da en çok ikili olabilir.
Değişimleme kavramı, bir araştırmanın deneysel olup olmadığına karar verirken kullanılan bir ölçüttür. Değişimleme, bir değişkene ait en az iki farklı miktarı kullanma işlemidir. Böylece bağımlı değişken üzerinde en az bir karşılaştırma yapma olanağı doğar. Değişimleme, araştırmanın deneysel olup olmaması için gerekli bir koşuldur; ancak yeterli koşul değildir.
Bir araştırmada, farelere, daire sembolü gördükleri zaman sağdaki pedala, kare sembolü gördükleri zaman soldaki pedala basmaları öğretiliyor. Fareler rastlantısal olarak iki gruba ayrılıyor. 1.gruptaki farelere yanlış yaptıklarında şok; doğru pedala bastıklarında pekiştireç veriliyor. 2.gruptaki farelere ise yanlış pedala bastıklarında şok verilmiyor. Sadece, doğru pedala bastıklarında pekiştireç veriliyor. 1.gruptaki farelerin 30; 2.gruptaki farelerin 20 dakika içinde öğrendikleri görülüyor.
Başka bir araştırmada, yine farelere aynı davranışlar öğretiliyor Başka bir araştırmada, yine farelere aynı davranışlar öğretiliyor. Ancak fareler iki grup olarak alınıyor. 1.gruptaki fareler, kuyrukları 17cm olanlar arasından, ikinci gruptaki fareler ise kuyruğu 20cm olanlar arasından seçiliyor. Farelere, doğru pedala bastıklarında pekiştireç; yanlış pedala bastıklarında da şok veriliyor. 1.grup farelerin 30; 2.grup farelerin 20 dakika içinde doğru pedala basmayı öğrendikleri görülüyor.
Bu iki araştırmadan hangisi deneyseldir Bu iki araştırmadan hangisi deneyseldir? Diğer bir deyişle, bu araştırmaların hangisinde neden-sonuç ilişkisi kurulabilir? Her iki araştırmada da değişimleme vardır. Ancak birinci araştırmada nedensel ilişki rahatça kurulabilmekte iken; ikinci araştırmada bu nedensel ilişkiyi kurmak zorlama olacaktır. Her iki araştırmada da değişimleme olmasına karşın ilk araştırma deneysel bir araştırmadır; ikinci araştırma ise deneysel değildir. Eğer bir araştırmada, deneğin araştırma koşullarından hangisinde bulunacağı, deneğin özelliklerinden bağımsız bir biçimde belirleniyorsa, yani denek araştırmaya seçkisiz (yansız) atanmışsa bu araştırmaya deneysel araştırma diyebiliriz.
Çevresel Değişkenler; Deneğin dışında bulunan değişkenlerdir Çevresel Değişkenler; Deneğin dışında bulunan değişkenlerdir. Örneğin pekiştirme miktarı, ilaç miktarı, aydınlanma, ısı, nem düzeyi, eğitim programları gibi. Araştırmacı çevresel değişkenleri manipüle edebilir. Denek Değişkenleri; Deneğin araştırmaya gelirken getirdiği özelliklerdir. Örneğin, yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, ayakkabı numarası gibi değişkenler denek değişkenleridir.
Değişkenlerin Kontrolü: Deneysel desenlerde neden-sonuç ilişkisinin belirlenebilmesini sağlayan temel etken değişkenlerin kontrol edilebilmesidir. Değişken kontrolünden amaç, iç geçerliği arttırmak, alınacak sonucun yalnızca denen bağımsız değişkenden kaynaklanmasını sağlamaktır. Değişkenlerin kontrolü üç şekilde yapılır: Fiziksel kontrol İstatistiksel kontrol Fiziksel ve istatistiksel kontrol
Fiziksel kontrolde, deney ve kontrol gruplarının, bağımsız deney değişkenleri dışında kalan değişkenlerce etkilenmemesi sağlanır. Örneğin, bir öğretim yöntemi denemesinde, A ve B yöntemlerinden hangisinin daha etkili olduğunu söyleyebilmek için, bu yöntemlerin uygulandığı ortamlarda, öteki bütün koşulların ve bu arada örneğin genel yeteneklerinin “eşitlenmesi” gerekir. Bu eşitlik ya zekâ ya da seçkisiz atama ile sınıflandırarak sağlanır.
İstatistiksel kontrol, özellikle toplum bilimlerinde, ya fiziksel kontrolün iyi yapılmadığı durumlarda ya da fiziksel kontrolü desteklemek amaçlı yapılır. İstatistiksel kontrol, daha çok kontrol değişkenlerinin gruplara olası değişik etkilerini önleme (grupları eşitleme) amacına yöneliktir. Fiziksel ve istatistiksel kontroller, ayrı ayrı ya da birlikte yapılabilir.
Kontrol Grubu ve Deney Grubu: Kontrol grubu, bağımsız değişken etkisine maruz kalmayan gruptur. Örneğin, bir ilaç araştırmasında, ilaç verilmeyen grup kontrol grubudur. Kontrol grubu kavramını deneysel araştırmalarda kullanmak gerekir. Deney grubu; bağımsız değişken uygulanan gruplara deney grubu denir. Örneğin, 1 veya 2 gram ilaç verilen grup deney grubudur.
İç ve Dış Geçerlik: Bir araştırmanın genel olarak iki temel hedefi vardır. Bunlardan biri, bağımsız değişkenin etkisi hakkında gerçekçi, bir sonuca ulaşmak; diğeri ise araştırmadan elde edilen bulguları çeşitli evren ve ortamlara genelleyebilmektir. Literatürde bu iki hedef, iç ve dış geçerlik olarak adlandırılmaktadır . Bağımsız değişkenin etkisi konusunda gerçekçi bir fikir sahibi olmak için alınması gereken önlemler iç geçerlik konusuyla bağlantılıdır. Bağımsız değişkenin etkisini gözlemek için alınan önlemler, uygulanan kontrol teknikleri, iç geçerliği arttıran etkenlerdir. Dış geçerlik, bulguların genellenebilme derecesidir. Bulguların genellenebildiği evren büyüdükçe, araştırmanın dış geçerliği artacaktır.
İç geçerlik ve etkilendiği faktörler İç geçerlik varılan bir “nedensel” ilişkide, “sonuç”un “bilinen neden”lerle (deney değişkenleri ile) gerçekten açıklanabilirliğidir. Zaman Olgunlaşma Deney öncesi ölçme Ayrı ölçme araç ve süreçleri Merkeze yönelme (statistical regression) Yanlı gruplama Denek kaybı Gruplandırma- olgunlaşma etkileşimi
Dış geçerlik ve etkilenebildiği faktörler Dış geçerlik, örnek grup üzerinde araştırma (deney) koşulları içinde varılan bir sonucun da, evrene, gerçek yaşama genellenebilirliğidir. Ölçme - bağımsız değişken etkileşimi Yanlı – seçim – bağımsız etkileşimi Deneme tepkisi Bağımsız değişkenlerin etkileşimi
Deneysel Desen Türleri Deneysel desenlerin literatürde pek çok sınıflaması vardır. Bazı sınıflamalarda denenmek istenen değişken sayısı ve düzeyi, bazılarında ise denemede kullanılan grup sayısı ile değişkenlerin kontrolünde alınabilen önlemlere göre yapılmaktadır. Denenmek istenen bağımsız değişken sayısına göre; Tek değişkenli modeller Çok değişkenli modeller
Tek değişkenli modeller; Bu modellerde, bir anda denenmek bir tek bağımsız değişken vardır. Örneğin, deney ve (varsa) kontrol grubunda, yalnızca bir bağımsız değişken (A ve B yöntemi) gibi denenir. Çok değişkenli modeller; Çok değişkenli modeller de, bir’den çok bağımsız değişkenin (yöntem, yaş gibi) denenir. Bununla, “A ve B yöntemlerinden hangisi daha etkilidir?” sorusu değil, “hangi yöntem hangi yaş grupları için daha etkilidir.?” Sorusu yanıtlanmak istenir. Bu modellere faktöryel modeller denir.
Literatürde ve uygulamada en çok kabul gören sınıflama Campell ve Stanley (1963) in geliştirdiği, denemeye katılan grup sayısı, kontrol önlemleri zaman ve sayısının dikkate alınarak yapıldığı sınıflamalardır. Buna göre deneme modelleri üç grupta ele alınmaktadır. Bunlar; Deneme öncesi modeller Gerçek deneme modellerli Yarı deneme modelleri
Deneme öncesi modeller; Tek grup sontest model Tek grup öntest – sontest model Karşılaştırmalı eşitlenmiş grup sontest modeller Gerçek deneme modellerli Öntest – sontest kontrol gruplu model, Sontest kontrol gruplu model, Solomon dört grup modeli Yarı deneme modelleri Zaman dizisi modeli, Eşit zaman örneklemi Eşitlenmemiş kontrol grubu model Öntest sontest ayrı örnek grup model Rotasyon modeli
Deneysel Araştırma Türleri Pre-experimental Dizayn (Ön deneysel dizayn) Gerçek Deneysel Dizayn Quasi-experimental Dizayn (Yarı deneysel dizayn) Nedenselliği karşılaştıran Korelasyon Ex Post Facto Dizayn
Tam deneysel yöntem: Gerçek deneysel araştırmalarda çoğu kez yapay bir araştırma ortamı oluşturulur. Burada bir veya daha fazla deney grubuna karşılık bir veya daha fazla kontrol grubu seçilir. Bu grupların seçilmesinde önemli olan kişilerin bu gruplara rastgele dağıtılmasıdır. Rastgele dağılım seçiminden dolayı ortaya çıkacak olumsuzlukları ortadan kaldırmak için bu yöntem etkili bir yaklaşımdır. Çalışmada deney grubuna müdahale edilirken, kontrol grubuna müdahale yapılmaz. Uygulama sonunda iki gruptan elde edilen veriler değerlendirilir. Fakat burada dikkat edilmesi gereken bir nokta ise rastgele seçimin uygulanabilmesi için yeterli büyüklükteki örneklemin olmasının gerekliliğidir. Çünkü örneklemin karakteristik özelliklerinin veya bağımsız değişkenlerin deney ve kontrol gruplarına eşit etkide bulunma olasılığına sahip olmalıdır.
Denenmek istenen değişken sayısı ve düzeyine göre uygulanan deneysel yöntem: Bu yöntem tek ya da çok değişkenli olabilir. Tek değişkenli yöntemde bir anda denenmek istenen bir bağımsız değişken olurken (deney ve kontrol gruplarında yalnızca değişik yöntemler; A ve B yöntemi), çok değişkenli yöntemlerde, birden çok değişkenin (yöntem, yaş, zeka gibi) etkileri araştırılmak istenir.
Yarı-deneysel (quasi-experimental design) yöntem: Deneysel desenlerin uygulanmasının mümkün olmadığı durumlarda uygulanan modellerdir. Bazı durumlarda kişilerin gruplara rastgele dağıtılması imkânsız olabilir veya istenmeyebilir. Bu durumlarda alternatif olarak yarı deneysel yöntem kullanılır. Bu yöntem; kişilerin deney ve kontrol gruplarına gönderilmesinde rastgele dağılımın kullanılmadığı bir deney yaklaşımını içeren tasarımdır. Bilimsel değer bakımından gerçek deneysel yöntemden hemen sonra gelir.
Yarı deneysel yöntem, farklı şekillerde uygulanabilir: Eşitlenmemiş gruplara yalnızca son test uygulanması, Tek bir gruba ön test uygulanması, Son test uygulanması, Eşitlenmemiş gruplara ön test ve son test uygulanması şeklinde yapılabilir. Bu yöntemlerden ilk ikisinin kullanılması fazla önerilmemektedir. Bu bakımdan iki yöntem birleştirilerek yeni bir yöntem olan eşitlenmemiş kontrol gruplu yöntem kullanılır hale gelmiştir. Burada bir veya daha fazla kontrol ve deney grubu seçilir. Grupların oluşturulmasında rastgele dağılım kullanılmaz, rastgele atama yoluyla grup oluşturulması için çaba harcanmaz.
Bu yöntem daha önceden oluşturulmuş grupların aynen alındığını, ancak şans yoluyla bir deney, diğeri kontrol grubu olarak atandığını gösterir. Ancak katılanların olabildiğince benzer niteliklerde olmalarına özen gösterilir. Bu yöntemin aşamaları: Bir deney ve bir kontrol grubu rastgele seçim dışında bir yolla oluşturulur. Her iki gruba ön test uygulanır. Deney grubu deneysel çalışmaya katılırken, kontrol grubuna herhangi bir müdahale olmaz. Her iki gruba son test uygulanır.
Gerçek Deneysel Dizayn Gerçek deneysel dizayn yönteminde, birden fazla gurup kullanılmakta ve guruplar tek örneklemden seçilmektedir. İstenmeyen karıştırıcı değişkenlerin kontrolünü sağlamak amacıyla ise kontrol grubu bulunmaktadır. Bu yöntemde Şanstan kaynaklanan fark olasılığını belirlemek amacıyla gurup içi ve guruplar arsı değişime bakılmalıdır.
Nedenselliği karşılaştıran Korelâsyon Nedenselliği karşılaştıran korelasyonel yöntemi, iki veri arasındaki sebep sonuç ilişkisini araştırmaktadır. Bu yöntemin dezavantajı ise pozitif ve yakın korelasyon nedeniyle kullanımının sınırlı olmasıdır.
Ex Post Facto Dizaynı Ex Post Facto Dizayn yöntemi, elde edilmiş verilerin sebebinin geriye dönük taranmasına dayanmaktadır. Bu yöntemde deneyler tersten yapılarak gözlenen etkinin sebebine yönelik mantık ve çıkarımlarda bulunulmaktadır. Bu yaklaşımda genelde kontrol grubu ve deney grubu olmak üzere eşdeğer gruplar seçilir. Ön-test ve son-testlerle kullanılan herhangi bir yaklaşımın deney grubu üzerindeki etkililiği araştırılır. Deney sürecinde, deney grubuna özel davranımlar yapılır, bununla birlikte kontrol grubuna ise herhangi bir özel davranım yapılmaz. Deneysel uygulamanın sonunda örneklem üzerinde herhangi bir değişim olup olmadığına bakılır.
Kaynakça Büyüköztürk, Ş., (2001).Deneysel Desenler. Pegema Yayıncılık. Ankara. Hovardaoğlu, S., (2000).Davranış Bilimleri İçin Araştırma Teknikleri. VE-GA Yayınları. Anakara. Karasar, N., (2005).Bilimsel Araştırma Yöntemi.15. Baskı. Nobel Yayın Dağıtım. Ankara. http://gefad.gazi.edu.tr/window/dosyapdf/2009/2/9-459-483.pdf http://www.egitselyazilim.com/wpcontent/uploads/2010/11/06_ MAY_01A_SEBNEM_BOZKURT.pdf
http://sosyalbilimler. cukurova. edu. tr/tezler/1580. pdf http://ab http://sosyalbilimler.cukurova.edu.tr/tezler/1580.pdf http://ab.org.tr/ab12/bildiri/106.pdf http://www.izmir.edu.tr/tr/images/stories/Psikoloji_Dersler/Psiko lojiye_Giris_I/1._PSIKOLOJI_BILIMI.pdf http://yunus.hacettepe.edu.tr/~tonta/courses/fall2007/sb5002/sb5 002-8-deneysel-yontem.pdf