Vergi ile İlgili Kavramlar M.Umur TOSUN
Vergi Bilinci ve Vergi Ahlakı Kamu hizmetlerinin gerçekleştirilmesi bakımından verginin önemini bilen toplum bireylerinin, vergi ile ilgili ödevlerini yerine getirmedeki istekliliklerinin düzeyine vergi bilinci denilmektedir. Vergi bilincini etkileyen faktörler Toplumun genel eğitim düzeyi. Genel eğitim içinde vergi ile ilgili eğitim rolü. Vergi idaresinin faaliyet ve uygulamalarının. Toplanan Kaynakların etkin kullanımı. Vergilerin kanunlarının vergi ilkelerine uygunluğu.
Mükelleflerin vergi yasalarından doğan yükümlülüklerini, gerçeğe uygun bir şekilde yerine getirme konusundaki davranışlarının düzeyine vergi ahlakı denilmektedir. Vergi ile ilgili yükümlülüklerin olması gerekene yakın bir şekilde yerine getirilmesi ile somutlaştırılabilir. Mikro (kişisel) vergi plânlaması, mükelleflerin ve vergi sorumlularının yasalara aykırı olmayan girişim ve uygulamalarıyla ödemeleri gereken vergileri asgariye indirme çabalarıdır.
Makro vergi plânlaması ise, devletin duyduğu fianansal ihtiyacın en uygun kaynaklardan, toplumun yaklaşımlarını, tavır ve davranışlarını dikkate almak suretiyle; verginin konulma amaçlarına uygun olarak maksimum hizmeti sağlayacak şekilde vergi uygulamasının gerçekleştirilmesidir. Ülkelerin vergi avantajları ve vergi kolaylıkları sağlamak suretiyle, bundan etkilenebilecek nitelikteki kuruluşları kendine çekme yönündeki uygulamaları, vergi rekabeti olarak nitelendirilebilir.
Vergi uygulaması olmayan ya da çok düşük oranda vergi uygulanan ülkelere vergi cenneti denilmektedir. Üretici vergi cennetleri, üretim faaliyetlerinden elde edilen gelirlere çok düşük oranda vergi uygulamaktadır. Vergi dampingi, bir ülkede normal koşullarda uygulanması gereken vergi oranlarının altında, vergi oranlarına yer verilmesidir. Belirli bölgelerde ya da konularda, gerçekleştirilmek istenilen iktisadî, sosyal nitelikli amaçlara uygun davranan mükelleflerden, belirli bir süre ya da tamamen vergi alınmamasına vergi tatili denilmektedir.
Asgari vergi, vergi uygulaması ile amaçlanan etkilerin yaratılabilmesi bakımından, mükelleflerin ödemeleri gereken verginin belirli bir tutarın altına düşmesini engelleyici uygulamalar olarak ifade edilebilir. Vergi arbitrajı, farklı gelir türleri ve farklı bireylerin vergilendirildiği durumlarda farklı oranların avantajından yararlanılmasıdır. Bir firmanın bir kısım makinesini diğer bir firmaya satıp, daha sonra leasing yoluyla, ondan bunları kiralaması sonucunda gider yazılabilecek tutarların değişimine bağlı olarak vergi avantajı elde edilmesi örnektir.
Vergi fiyatı, kamu malları konusunda yapılan harcamalar arttıkça, kişilerin ödeyecekleri vergilerin de artması sonucu; bir bireyin kamu malından tüketeceği ekstra birim için yapması gereken ekstra ödemeye vergi fiyatı denilmektedir. Bir ülkede mevcut, genellikle uluslar arası nitelikli fonların ani hareketliliğinin yol açacağı olumsuzlukları giderme fonksiyonu bulunan vergiye Tobin vergisi denilmektedir. Tobin, sınırlar arası para ticareti üzerinden satış vergisi niteliğinde vergi alınmasını önermiştir.
Etkinlik kaybını en aza indiren mal vergilerine Ramsey vergileri denilmektedir.
Vergi İlkeleri Vergide genellik ilkesi, vergi önünde herkesin eşit olması, vergi yüküne ilke olarak, tüm toplum bireylerinin ortak olmasıdır. Vergi ödeme güçlerine göre herkesin vergi ödemesidir. Vergi adaleti, kişilerin vergi ödeme güçlerine göre vergilendirilmesi şeklinde ele alınabilir. Vergi yükünün, mükelleflerin kişisel ve ekonomik durumlarına göre eşit bir şekilde dağıtılmasına vergide eşitlik ilkesi denilmektedir.
Vergide eşitlik yatay eşitlik ve dikey eşitlik olarak incelenebilir. Ödeme Gücünün tespit edilmesi; Eşit fedakarlık görüşü; ödenmesi söz konusu vergi dolayısıyla mükelleflerin sahip oldukları toplam faydadaki azalışın aynı düzeyde olması, bu yolla katlanılan fedakarlığın eşit kılınmasını öngörmektedir. Bu durumda matrahın büyüklüğüne bakılmaksızın farklı gelire veya varlığa sahip olan kişiler aynı miktarda vergi ödeyebileceklerdir. Önemli olan, vergi olarak alınan kısmın faydası dolayısıyla mükelleflerin katlandıkları fedakârlığın eşit olmasıdır.
Eşit oranda fedakârlık görüşü; mükelleflerden varlıkları veya gelirleri yüksek olanların, az olanlara kıyasla toplumdan daha fazla fayda sağladıkları varsayılarak, ilk gruba giren mükelleflerin diğerlerine kıyasla daha fazla vergilendirilmesi gerektiği görüşüne dayanmaktadır. Minimum fedakârlık görüşü; vergileme suretiyle sağlanan toplam hasılatın, toplumun tüm kesimleri üzerinde yarattığı toplam fedakârlığın en az düzeyde olmasını öngörmektedir.
Kanunilik ilkesi; vergi düzenlemelerinin bir kanuna dayanmasını öngörmektedir. Bu, verginin konulması ve sonraki aşamalarda değişiklikler yapılmasının tümünü kapsamaktadır. Anayasanın 73. maddesine göre; “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır. Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur değiştirilir ve kaldırılır.
Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirlediği yukarı ve aşağı sınırlar içerisinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kurulu’na verilebilir.” Her mükellefe yüklenen verginin çeşidinin, miktarının belirli olmasını, keyfî olmamasını, koşulların açık ve kesin bir şekilde belirtilmesine vergide belirlilik ilkesi denilmektedir. Vergi yasalarının açık ve herkes tarafından kolaylıkla anlaşılabilir şekilde düzenlenmesi ilkesi vergide açıklık ilkesini oluşturur.
Verginin belirli bir dönem içinde karşılanması gereken kamu giderleri açısından yeterli finansmanı sağlamaya yönelik olmasını ifade eden ilkeye verimlilik ilkesi denir. Uygunluk ilkesine göre, vergi mükelleflerden en uygun zaman ve biçimde alınmalıdır.