Can DÜNDAR'dan HARiKA BiR YAZI...iBRET ALIN...

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
TÜRKAN YÜKSEL Tıkır Top.
Advertisements

KÜÇÜK İTFAİYECİ lütfen sesi açıp Tıklayınız..
KRAL ve EŞLERİ Bir zamanlar, büyük ve güçlü bir ülkeyi yöneten kralın 4 eşi varmış. Kral en çok dördüncü eşini severmiş, bir dediğini iki etmez, her.
Bunu okursanız iyi olur
BİR KADINI AĞLATMAK AZİZ NESİN F5 tuşuna basınız.
Slaytı kendi akışında ve sesli izleyiniz.
Baba, itiraz eder, Olmaz öyle çok dost, Hakikisi belki bir, belki iki, Fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki...
HERKES İÇİN BİRAZ MUTLULUK
Baba, itiraz eder, Olmaz öyle çok dost, Hakikisi belki bir, belki iki, Fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki...
Hayat ertelenemez… Ümit Aydemir.
Bir süre önce, başka bir kadınla çıkmaya başladım ve bu aslında
“YAZARLAR OKULLARDA’’ PROJESİ
Lütfen Bu iletiyi okuyun.
Ressam -B.R.Eyüboğlu – Oto portre
BOŞANMA SEBEBİ.
KRAL ve EŞLERİ Bir zamanlar, büyük ve güçlü bir ülkeyi yöneten kralın 4 eşi varmış. Kral en çok dördüncü eşini severmiş, bir dediğini iki etmez, her.
Benim biricik Canım Babacığım
Terentius, "Onunla her şeyi paylaşmak zevkinden
LÜTFEN Slaytı sesli ve kendi akışında izleyiniz
ŞİMDİ SEN YOKSUN YA…?! Sesli İzleyin..
Sorunlar bazen üzerine abanır, Arada çok bunalırsan Hayat denen kredinin bittiğini düşün.. Dünyayı tekrar görememeyi Sevdiklerinle bir daha bir arada.
Bu India’dan gelen TANTRA.
Hayatla yüzleşmeyi dene!
HAYATIN FARKINDA OLMAK !!!
Biraz moral bulalım.
Dost Genç adamın biri, Dermiş babasına her gün; 'Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi'
STRESE GİRENİN İMANINDAN ŞÜPHE EDERİM!
Türkiyenin en büyük mail grubu
ANNE-BABA ÇOCUK İLETİŞİMİ
Korkmuyorum Seni Sevmekten
Yeni yıla başlarken....
Tlg
Bir dilim pasta ya ne dersiniz?
BİR BABANIN ENGELLİ OĞLUNA MEKTUBU
Ömer Hayyam rubailer Ömer Hayyam
BABALAR VE KIZLARI.
Beni aramaya çıkarsa düşlerin,
Şiddetle itiraz ettim: "Ama ben seni seviyorum!!!"
BABAM.
ŞEHİDİM BAYRAKLARI BAYRAK YAPAN,ÜSTÜNDEKİ KANDIR.
GELMEDİN Gelmedin; son hayalde yanıp yanıp kül oldu Bu deruni kavgada kırılan gönül oldu Şimdi menziller elem; yürek duman; sine çak Devleri mahkum eden.
Hayatın Anlamı üzerine
KARAGÖZ İLE HACİVAT MEKTUP HÜSEYİN ÖZDEMİR 6/B 1230.
Boya sandığına saklı düşler
Boya sandığına saklı düşler
ZORDU NE ZORDU GECELERİ GÜNDÜZE BAĞLAMAK SENSİZ
ÖZEL MÜZEYYEN ÇELEBİOĞLU
SLAYTI MUTLAKA SESLİ İZLEYİNİZ… İYİ SEYİRLER…
Tıkır Top
MERHAMET ŞEVKAT FEDAKARLIK
Bir zamanlar bir psikoloji kitabında okuduğum bir bölüm vardı...
Nasrettin Hoca henüz çocukmuş. Annesi bir gün onu yanına çağırmış:
BOŞANMA SEBEBİ.
Bunu okumak sizi herhangi bir borç yükü altına sokmayacaktır.
Dost Genç adamın biri, Dermiş babasına her gün; 'Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi'
Lütfen Bu iletiyi okuyun. Bir zamanlar oldukça kırıcı karaktere sahip bir çocuk vardı. Bir gün babası çocuğa bir çuval dolusu çivi vererek, her sinirlendiğinde.
Bilal BİLGİN - Gazi Anaokulu- Rehber Öğretmeni
Raßi$h-CéM meLeğinden biricik kocasıNa…. oNsuz bir hiç oLduğum insan! Bugün en mutlu günüm.. Seninle ‘kocamla’ beraber geçirdiğim ilk doğum günüm eminim.
KIRMIZI ÇİZGİ Can AKIN ŞAİR VE FOTOĞRAF SANATÇISI.
Bir zamanlar, birbirine bitişik iki çiftlikte yasayan iki erkek kardeş vardı. Günlerden bir gün bu iki kardeş arasında bir anlaşmazlık baş gösterdi. İki.
Bir zamanlar bir psikoloji kitabında okuduğum bir bölüm vardı...
KRAL ve EŞLERİ Bir zamanlar, büyük ve güçlü bir ülkeyi yöneten kralın 4 eşi varmış. Kral en çok dördüncü eşini severmiş, bir dediğini iki etmez,
Bu India’dan gelen TANTRA.
ANNEM’E YAZARI: Zeynep DEĞER ses düğmesini açabilirsiniz
Can DÜNDAR'dan HARiKA BiR YAZI...iBRET ALIN...
HERKES İÇİN BİRAZ MUTLULUK
Can DÜNDAR'dan HARiKA BiR YAZI...iBRET ALIN...
KRAL ve EŞLERİ Bir zamanlar, büyük ve güçlü bir ülkeyi yöneten kralın 4 eşi varmış. Kral en çok dördüncü eşini severmiş, bir dediğini iki etmez, her.
Can DÜNDAR'dan HARiKA BiR YAZI...iBRET ALIN...
Sunum transkripti:

Can DÜNDAR'dan HARiKA BiR YAZI...iBRET ALIN... Slaytı kendi akışında ve sesli izleyiniz. Can DÜNDAR'dan HARiKA BiR YAZI...iBRET ALIN... ARADA BİR ÇOK BUNALDIĞINIZDA OKUYUN.. ygurler2002@yahoo.com

Bir zamanlar bir psikoloji kitabında okuduğum bir bölüm vardı... Hayatın ve getirilerinin kıymetini anlamak için tavsiye edilen bir metod vardı içinde.. Deniyordu ki; "arada bir, çok bunaldığınızda,hayatın sizin için çekilmez hale geldiğini düşündüğünüzde kendinize 10 dakika ayırın ve kendi cenaze töreninizi düşünün"... Cümleyi ilk okuduğumda çarpılmıştım... Ben girişin akabinde pozitif bir gelişme ve tavsiye bekliyordum... Ama " kendi ölümümüzü ve cenazemizi " düşünmemiz tavsiye  ediliyordu... Tüylerim diken diken oldu ve yazarın saçmaladığını düşündüm o an... Ama önyargı düşmanı biri olarak okumaya devam ettim...

Tekrar sarılma, bir kez daha öpme ihtimalinizin bittiğini hissedin... Diyordu ki; " bunları düşündüğünüzde dünyadaki yerinizi, dünyayı terkettiğinizde oluşacak boşluğu, sevdikleriniz ve sizi sevenler için öneminizi anlayacaksınız... Özellikle insanların sizin için neler söyleyeceklerini, onlar için ne ifade ettiğinizi hissetmeye çalışın... O andan geriye dönme şansınız olmadığını, hayat denen kredinizin bittiğini ve onlara yanıt verme şansınız olmadığını düşünün... Tekrar sarılma, bir kez daha öpme ihtimalinizin bittiğini hissedin...

Orada, o musalla taşında düşünün kendinizi... Dünyadaki küslüklerin, ayrılıkların, kavgaların  yanında bu acının ve geri dönülmezliğin korkunç çaresizliğini yaşayın... Bırakın canınız yansın, bırakın alevler içinde kavrulsun tüm ruhunuz... Orada, o musalla taşında düşünün kendinizi... Seyredin şu an çevrenizde olanların yüz ifadelerini... Akıllarından ve yüreklerinden geçen cümleleri hayal edin...

Kitaba devam etmeden bıraktım kenara ve gözlerimi kapatıp aynen düşünmeye başladım... Eşimi, oğlumu, annemi, babamı, kardeşlerimi ve diğer tüm çevremi oturttum tek tek kendi cenaze törenimdeki yerlerine... Birer birer yerleştirdim tabutumun çevresine hepsini... Hayatımda çok nadir bu kadar canım yanmıştı... Görüyordum işte "babaaaa..." diye ağlayan biricik oğlumu... Eşim kucağında "ağlayan emanetimle" ayakta durmaya çalışıyordu per perişan... Koca çınar babacığım, belli belirsiz dualar okuyordu, o gözümden hala gitmeyen vakur duruşuyla... Annem, ciğerinden bir parça canlı canlı koparılmış gibi hem içine hem dışına akıtıyordu gözyaşlarını...

Ve dostlarım... Onlar da şaşkındı... Kardeşlerim, akrabalarım "çok erken gitti, doyamadı oğluna.." diyordu acıyan ses tonlarıyla... Ve dostlarım... Onlar da şaşkındı... Bazısı "daha dün birlikteydik, nasıl olur.."  diyordu... Bunları seyredip onlara "hayır ölmedim, burdayım.." demek istedim hayal olduğunu unutup... Sonra anladım yazarın ne demek istediğini daha devamını okumadan  kitabın...

Usulen ve nezaketen söylenenlerin dışında... Farkındalık önemli bir kavramdır psikolojide... Belki de hiç aklımıza gelmeyen ve gelmeyecek bir farkındalığı göstermek istemişti yazar... Kitabı okumaya ne gücüm kalmıştı, ne de isteğim... Almam gereken dersi ve mesajı almıştım... Şimdi ne kitabın adını ne de yazarı hatırlamıyorum... Şu an bunları yazarken bile çok kötü oldum... Bu olayda tek farkındalık da yok üstelik... Biraz kendime geldikten sonra devam ettim hayatımın en zor hayaline... Sırada çevremdekilerin ölümümün akabinde neler söyleyecekleri vardı..    Usulen ve nezaketen söylenenlerin dışında...

"hayal - meyal hatırlıyorum be baba seni... Onlarda bıraktığım izleri, yaşananları ve yaşanamayanları elden geçirerek ben konuşturacaktım hayalimde... İçlerini okuyacaktım, senaryo bana ait olarak... Yaşarken neler yazmıştım, ölümümle neler okuyacaktım... Gerçek duygularıydı ulaşmaya çalıştığım, ölüm acısının etkisiyle girilen duygusal mod değildi, deşifre etmem gereken metin... Canım oğlumun söyleyecek çok şeyi yoktu... Özleyecekti, yokluğumu hissedecekti.. Ağlayacaktı aklına geldikçe... Belki ölümün ne anlama geldiğini hissedecek yaşa gelinceye kadar sıradan bir üzüntünün ötesine geçmeyecekti duyguları... Ama hayal bu ya, 18-20 yaşına getirdim 2 saniyede oğlumu... "hayal - meyal hatırlıyorum be baba seni...

Bak mezuniyet törenimde de babasızdım... Keşke şimdi yaşıyor olsaydın da erkek erkeğe sohbet etseydik seninle... Bak mezuniyet törenimde de babasızdım... Askere giderken kimin elini öpeceğim senin yerine... Diyecek canı yanarak bir köşede... Sevgili eşim... Benim muhteşem hatunum... Nasıl dayanır bensizliğe?... O ki, benim için her şeyini feda edip koşmuştu bana... Hayatının tek adamı şimdi toprak olacaktı... Bir daha " Seni seviyorum " diyemeyecekti... Bir daha hevesle açamayacaktı çalan kapıyı... Ve her gelen gece bensizliğini haykıracaktı yüzüne... Her sabah da bensiz başlayacaktı koca gün...

" Oyunbozanlık yaptın be böceğim, hani beraber ölecektik ?..."    Tek cümlesi takıldı o an içime; " Oyunbozanlık yaptın be böceğim, hani beraber ölecektik ?..."

Babam-annem,o bugüne kadar evlat olarak mutlu edecek hiçbir şey yapamamanın acısıyla kahrolduğum güzel insanlar... Helaldi şüphesiz hakları... Bilerek hiç kırmamıştım onları... Üzerine titredikleri evlatları onlardan önce göçmüştü işte önlerinde ve dualarına muhtaçtım.... Kaç anne ve babanın çekebileceği bir acıydı ki evladının cenazesinde bulunmak... Herhalde insanın uzun yaşadığına üzüldüğü nadir anlardan olsa gerek...

Diğerlerine geçmiyorum... Bu yazıyı şu an yazıp sizlerle paylaştığıma göre "diğerlerine" artık sizler de dahilsiniz... Düşünün, bir gün bir mail ulaşıyor mail-boxınıza "ölmüş“ diye... Sizler kimbilir neler düşünür ve yazardınız... Eşim şu an yanımda ağlıyor, sanki gerçekmiş gibi... Oysa ki yazarın amacı "Yaşamanın ve hala nefes  alıyor almanın kıymetini" göstermekti... Benim de öyle... Lafı çok uzattım farkındayım... Ama  dediğimiz çözümü zor süreç 2 satırla özetlenemeyecek kadar girintili çıkıntılı...

Ben o gün kurduğum o hayalle, canımın tüm yanmasına rağmen YENİDEN DOĞDUM...    Bilgisayar diliyle "format attım hayatıma"... Sahip olduklarımın farkına vardım ve hala nefes alıyor olduğum için şükrettim... Gözlerimi açtığım anda o kötü ve acı sahne bitmiş, oyun perde demişti... Peki ya hayal değil de, gerçek olsaydı ve perde bir  daha açılmamak üzere kapansaydı... İşte bu final bu yazıyı buraya kadar okumanıza değmiş olmalı... Belki gerildiniz, kötü oldunuz ama devamını getirirseniz buna değer bence...

ertelemeyin... Ölümün kime ve ne zaman geleceğini Ben bu akşam melankoliğim ve biraz abartmış olabilirim... Hani sanatçı ve şairiz ya ondandır belki... Bence bu yazıyı sadece okuyarak bırakmayın... LÜTFEN ARADA BİR,  BURADAN ALDIKLARINIZI TARTIN, DÜŞÜNÜN VE HAYATINIZI GÖZDEN GEÇİRİN... Ölümün kime ve ne zaman geleceğini Yüce Allah' tan başka bilen yok... İşte bu yüzden hazır yaşıyorken ve nefes alıyorken yapabileceklerinizi yapın, ertelemeyin...

kırdığınız kalpleri tamir edin... Bilerek - bilmeyerek kırdığınız kalpleri tamir edin... Sizi sevenlere ve sevdiklerinize daha fazla zaman ayırın...   Ve en önemlisi; VERDİĞİ-VERMEDİĞİ, ALDIĞI-ALMADIĞI HERŞEY İÇİN, TEKRAR TEKRAR ŞÜKREDİN YÜCELER YÜCESİ YARADAN'A CAN DÜNDAR... www.edebiyatogretmeni.net

Diğer slaytlar için aşağıdaki bağlantıya tıklayın http://www.edebiyatogretmeni.net/slaytlar.htm E-mail grubumuza katılın, en güzel slaytlar e-mailinize gelsin. Grubumuza katılmak için aşağıdaki bağlantıya tıklayın http://www.edebiyatogretmeni.net/e-mail_grubu.htm