ÇÖZÜM ÖNERİLERİ VE ÖNLEMLER DENİZ KİRLİLİĞİ SEBEP VE SONUÇLARI ÇÖZÜM ÖNERİLERİ VE ÖNLEMLER OKTAY EREN TÜREYEN FATMA ÇAĞLA ERKOÇ
Deniz kirlenmesi; deniz ekosistemine zarar veren, insan sağlığını bozan, balıkçılık da dahil olmak üzere, denizlerdeki faaliyetleri engelleyen, denizin kullanım kalitesini etkileyen ve değerini azaltan madde veya enerjinin insanlar tarafından deniz ortamına doğrudan veya dolaylı olarak bırakılması olarak tanımlanabilir.
Giriş noktası belli olan kirleticiler: Kanalizasyon atıkları Ülkemizde ve dünyada, kanalizasyon atıklarının tamamına yakını denizlere veya denizlerle baglantısı olan akarsulara boşaltılır. Fakat gelişmiş ülkelerde bu atıklar dört aşamalı bir arıtmadan geçtikten sonra denize boşaltılır ve içinde zararlı hiç bir madde kalmaz. Ülkemizde ise 3 bin 215 belediyeden ancak 150’sinde vardır ve onların çoğu da elektrik tüketiminin fazla olması gibi bahanelerle çalıştırılmamaktadır.
Fabrika atıkları da yine denize nerden giriş yaptığı belli olmasına karşın bir türlü önlenemeyen kirleticilerdendir. Fabrikalar genellikle ulaşım faktöründen dolayı denize yakın yerlere kurulmuştur, ve atıklarını yine kanalizasyonlar gibi arıtarak denize boşaltmaları gerekmektedir. Fakat çok az fabrika uygun özelliklere sahip arıtma tesisine sahipken bir çoğunda arıtma tesisi yoktur, ve ülkemizden örnek verecek olursak izmit Körfezi fabrika atıklarından şiddetli bir biçimde etkilenmektedir.
Denizler ve atmosfer sürekli temas halinde olan iki ortamdır ve bu iki ortam arasında sürekli gaz alışverişi bulunmaktadır. Dolayısıyla hava kirliliği oluşturan bütün zararlı gazlar deniz kirliliğine de sebep olmaktadır, bu gazlar fabrikaların bacalarından, ev ve işyelerinin bacalarından ve en tehlikeli olarak gemilerin bacalarından çıkmaktadırlar. Boğazdan geçen gemiler, boğaz kıyısındaki yerleşim yerlerinin havaya saldığı gazlardan daha fazla zararlı gaz salmaktadır.
Deniz kirliliğine en fazla katkıyı yapan unsurlardan biri de gemilerdir. Gemilerin verdikleri zararları madde madde yazarsak: En önemli zarar petrol atıklarının denize boşaltılması ve kazalar sonucu aşırı miktarda petrolün denizlere yayılması Ballast suyu denilen, gemilerin dengede durabilmek için, başka denizlerden, okyanuslardan aldıkları suları bilinçsizce denize boşaltmaları. 1988 yılında karadenizde minemiopsis denilen, zamanın gazetelerinde katil yosun olayı olarak geçen olayda, sadece Güney Amerika açıklarında bulunan bir deniz anası ballast sularıyla karadenize taşınmış ve karadenizdeki bütün hamsi stoğunu bitirmiştir.
Artan dünya nüfusunun ve çılgın boyutlara ulaşan tüketimin en önemli sonuçlarından birisi çöpler... Okyanuslara her yıl 6.5 milyon ton çöp dökülmekte ve bu çöplerin çok az bir kısmı iyi bir arıtmadan geçmekte ve denizler alüminyum ambalajı 200 yıl, cam şişeyi 600 yıl, konserve kutusunu ancak 50 yılda yok edebiliyor.
Ve bütün bu kirlenmelerin sonucunda... Ve bütün bu kirlenmenin sonucunda, artık Marmara ve Karadeniz dünyanın en kirli denizlerinden sayılmakta... Marmara denizinde bulunan 170 balık cinsinden geriye sadece 5-10 balık türü kaldı. Denizdeki çöpler her yıl bir milyon deniz kuşunun ölümüne yol açıyor. Akdeniz de kirlenme bu hızla devam ederse önümüzdeki 20-30 yılda Karadeniz ve Marmara’ya katılması bekleniyor.
Deniz Kirliliğini Önlemek İçin Yapılması Gerekenler
Geri dönüşüm kutularına atmadığımız her pet şişe, pil ve özellikle ilaçlar dolaylı yoldan deniz kirliliğine yol açmaktadır. Geri dönüşüm kutularına atmadığımız bu atıkar zamanla yer altı sularına karışıp denizlere ulaşmakta ve denizlerimizi kirletmektedir.
Arıtma aşamaları: Fiziksel Arıtma Kimyasal Arıtma Biyolojik Arıtma İleri biyolojik arıtma
Marmara Denizi’nin dibine boşalttığımız arıtılmamış atıklarımızla Karadenizi de kirletiyoruz!!
Gemiler üzerindeki denetim sıkılaştırılmalı Boğazdan geçen gemilere atıklarını denize dökmemeleri için sahil güvenlik güçleri eşlik etmeli Kılavuz kaptanlar bu konuda bilinçlendirilmeli ve gemide bu duruma dikkat etmeleri sağlanmalı
Her konuda olduğu gibi üniversitelerin ve sivil toplum kuruluşlarının bu konuda da projeler üretmeleri ve aktif rol oynamaları gerekmektedir. Üniversitemiz bu konuda rol-model olabilecek niteliktedir İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü’ndeki hocalarımızdan Prof. Dr. Oğuz Okay ve ekibi su yüzeyindeki petrol ve türevlerini emen bir sünger yarattılar. Ağırlığının 25 katı petrol emen kauçuk esaslı sünger (sorbent) kazalar sonrası petrol atıklarını kısa sürede temizleyerek, çevre felaketlerini önleyecek.
Dinlediğiniz İçin Teşekkür Ederiz...